muratteas
Dekan
- Katılım
- 11 Şubat 2009
- Mesajlar
- 9,574
- Reaksiyon puanı
- 96
- Puanları
- 228
Bir yanda Fenerbahçe'nin unutulmaz ismi Lefter Küçükandonyanis örneği.. Diğer yanda yine büyük bir takımımızın unutulmaz ismi.. İkisi de "sağlık" aradı, biri buldu.. Ya diğeri..
Fethi Türkeş..
Bu ismi anımsamış da olabilirsiniz, hiç duymamış da..
Bilmeyenler için anlatacağız Fethi Türkeş’i..
Ancak bu haberi okuduğunuzda ismin kim olduğu sizin için önemli olmayacak..
Fethi Türkeş veya başkası..
Anlatırken boğazımıza düğümlenen bir dram paylaşacağız sadece sizinle..
İsimler değil, duygular akılda kalacak..
Ölesiye bir çaresizlik içinden, sözcüklerin tükendiği yerden gelen bir çığlığı ileteceğiz size..
Eminiz siz duyacaksınız, duy(a)mayanlara inat..
Onu hiç tanımasanız da, “vefa” sözcüğü geçecek zihninizden..
Biz de o sözcükle kapılardaki kilitleri, gönüllerdeki zincirleri kırmaya çalışacağız..
“Gönül” demişken, Fethi Türkeş’in “gönülde bir acıyla” başlayan hikayesine geçelim..
Ancak önce size O’nu size tanıtarak başlayalım..
ŞAŞAALI GÜNLER…
Fethi Türkeş, Beşiktaş camiasının bir ferdi..
Mazinin tozlu yaprakları arasında da kalsa, önemli bir ferdi hem de..
1965-66 ve 1966-67 yıllarında Beşiktaş'ta futbol oynadı..
Bu süre size az gelmesin..
Oynadığı iki sene içinde Beşiktaş onun attığı birçok golle şampiyon oldu..
Başbakanlık Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası ile Spor Toto kupalarını kazanan kadroda yer aldı...
102 maça çıktı, 23 gol attı...
Zamanının en önemli futbolcuları arasındaydı..
Derbi maçlarda Fenerbahçe'ye attığı gollerle hep gündeme geldi..
Kısacası Beşiktaşlılar’ı o dönemde çok sevindirdi..
En şaşaalı dönemin, en önemli isimlerinden biriydi..
ZOR GÜNLER…
Peki ya şimdi…
Dedik ya; gönlünde bir acı var şimdi..
Beşiktaş’a adadığı gönül, şuan rahatsız..
Bundan 1,5 sene önce ciddi bir kalp ameliyatı geçirdi Hizmet Hastanesi’nde..
Ancak ilk ameliyatın ardından sorunlar daha da büyüyünce ikinci kez by-pass oldu..
Ameliyattan sonra biraz düzelse de, kalp problemleri bugüne kadar devam etti..
Artık hastalığının etkisiyle biraz unutkan, aynı zamanda kırılgan ve sinirli..
Buraya kadar her şey normal görünebilir..
Ancak hikaye de buradan itibaren başlıyor zaten..
O, şimdinin milyon dolarlar kazanan futbolcularından biri değildi..
Maalesef maddi sorunlarla cebelleşiyordu.. Ailesinin maddi durumu bu rahatsızlığın altından kalkamadı..
Ameliyatı için vefakar eşi birçok yerden borç para aldı..
Üstelik işin içine tefeciler bile girdi.. Tefecilere ciddi şekilde borçlanıldı..
Eşi Zeliha Türkeş bu durumu Fethi Türkeş'ten sakladı..
Üzülmesin diye.. Daha da kötüleşmesin diye..
Halen de haberi yok..
Maalesef Zeliha hanımın da sağlık durumu iyi değil..
Şeker hastası, sağ eli felçli, gözünde protez var...
Bahçelievler’de küçük bir cafe işletmeye çalışıyor..
Oradan kazandıklarıyla da inanılmaz boyutlara ulaşan borçları ödemeye çalışıyor..
Komşular ve eş dost her ne kadar yardımcı olsa da, yeterli destek maalesef bugüne kadar sağlanamadı..
Aldıkları krediyi ödeyemediler, bugün yarın yine haciz memurlarının kapıya dayanması an meselesi..
Ev kirası ise üç aydır ödenmiyor.. Ev sahibinin “evden çıkın” baskısı da cabası..
Tüm kredi kartları bloke durumda, ellerinde avuçlarındaki para, faizleri bile karşılamıyor..
Şimdilerde Fethi Türkeş her ne kadar ayağa kalksa da, kontrolleri için maalesef 3 kuruş parayı bulamıyorlar..
Bir ailenin çaresizliği..
Bir ulu çınarın göz göre göre ölüme sürüklenmesi..
…
Sözün bittiği yer..
…
“MUTLU SON”U OLMAYAN BİR HİKAYE..
Tam burada benzerlerini okuduğunuz “mutlu son”la biten haberler aklınıza geliyor sanırız..
İçinizden geçen soru şu olmalı;
“Beşiktaş’a bu kadar hizmet vermiş bir futbolcuya, eski kulübü sahip çıkmaz mı?”..
Cevabınız da eminiz şöyledir;
“Milyon dolarlık transferler yapan bir kulüp, eski oyuncusuna sahip çıkamaz mı?.. Çıkar elbette..”
…
Yanıtı birazdan bulacaksınız..
Ancak “mutlu son”a doğru ilerliyoruz diye aklınızdan geçirmeyin sakın..
Çünkü şimdi “gerçek son”la karşılaşacaksınız..
BEŞİK‘TAŞ’ DUVAR ..
Öncelikle söyleyelim; Beşiktaş Kulübü bu dramdan haberdar..
Beşiktaş Kulübü'ne ve kulübün önde gelen isimlerine bu konu defalarca iletildi..
Bilhassa eski takım arkadaşı Sanlı Sarıalioğlu kulüpte çalmadık kapı bırakmadı..
Ancak maalesef yanıtsız kaldı tüm uğraşlar.. Kimse ilgilenmedi Fethi Türkeş’le..
Hatta ameliyatı sonrası bile ne bir çiçek yollandı hastaneye, ne de bir geçmiş olsun mesajı yayınlandı..
Beşiktaşlı eski sporcular ilgilenmek istemişti bir ara ama onların da gücü bir yere kadar yetti..
İlgileneceğiz sözü, kulübün sırt çevirmesiyle yerine getirilemedi..
Eşi tarafından birçok kez Beşiktaş Kulübü’ne iletilen durum hep sümen altı edildi..
Sanki Fethi Türkeş diye biri Beşiktaş için yoktu !..
Taş duvarların arkasında kalmıştı aile..
Geçtiğimiz günlerde eşi Zeliha Türkeş, son çare olarak kulübe gidip, Kulüp Genel Koordinatörü Levent Çifter ile görüştü.. İki yıldır camiadaki bazı kişiler tarafından Çifter'e iletilmişti konu.. Ancak durumdan haberdar olmadığını söyledi.. Haberlerinin olması durumunda, Fethi beyle çoktan ilgilenileceğini de ekledi..
Ancak hiçbir şey değişmedi..
Ertesi gün tekrar kulübü arayan eşinin hiçbir telefonuna hiçbir yetkili çıkmadı..
Tekrar kulübe giden Zeliha hanım yetkilerin yerinde olmadığını öğrendi..
Başka bir değişle, o yetkililerin ‘yokmuş de’ sözünü, ‘xxx bey yerinde yok efendim’ diye ileten aracılara tanık oldu..
Taş duvarlar.. Suratlara kapanan kapılar..
Peki şimdi aklınızdan ne geçiyor?
VEFA…
???
BİR VEFA ÖRNEĞİ..
Vefa demişken..
Geçtiğimiz günlerde ne kadar gündemdeydi değil mi Fenerbahçe’nin efsane ismi Lefter Küçükandonyanis..
Yunanistan'da hastaneye kaldırılan Lefter için Fenerbahçe Kulübü ambulans uçak gönderdi...
En iyi hastanelerde tedavisinin yapılması için seferber olundu..
Yöneticiler bilhassa ilgilendi.. Şov yoktu, vefa vardı..
Büyük Ada’daki evine kadar uğurladı Fenerbahçe Kulübü Lefter’i, hayatta herkesin en çok aradığı şeyle; sağlıkla..
Fethi Türkeş de Beşiktaş'ın en iyi golcülerinden biriydi..
Aynı Lefter gibi..
O da şampiyonluklar kazandırdı takımına..
O da benzer bir ilgiyi hak ediyordu..
Hepsini geçelim..
Hiç değilse 1903 yılında kurulan kulübün tüzüğünün emirleri yerine getirilmeliydi.
Beşiktaş Tüzüğü “vefa”sını ortaya koyuyordu o unutulan satırlarda çünkü..
Geriye sadece uygulamak kalıyordu..
Peki ne diyordu Beşiktaş Tüzüğü..
BEŞİKTAŞ TÜZÜĞÜ DİYOR Kİ;
Kulüpte spor yapmış ve sporu kulüpte bırakmış, kulübü yurtiçi ve yurtdışında başarıyla temsil etmiş, sporcu iken veya sporu bıraktıktan sonra sağlık veya diğer nedenlerle madden ve manen zor duruma düşmüş sporcularına sahip çıkmak ve bu durumda olanlara gereken ilgiyi gösterip destek sağlamak..
1. Bölüm. 5. madde I. fıkrasına göre; kulübün “amaç” larından biri bu.. Şimdi bu amaç, hayırlı bir iş için uygulanmayı bekliyor..
* * *
EDİTÖRÜN YORUMU:
Haberde Beşiktaş Kulübü’nü “vefasızlıkla” suçlamıyoruz.. Aksine bu konuda bazı bildiklerimizi de paylaşmamız gerektiğine inanıyoruz.. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in “vefa” dendiğinde hakkı yenemez.. Eski sporcularına nasıl önem verdiğini, ihtiyacı olanlara maaş bağladığını çok iyi biliyoruz..
Biz, Fethi Türkeş'in bu durumunun başkan Demirören'in kulağına bile gitmediği kanısındayız..
Çünkü ihtiyaç duyulduğunda eski futbolcularının hastane masraflarını bile ödemekten çekinmeyen bir Beşiktaşlı olduğu zaten herkes tarafından biliniyor..
Biz, birilerinin başkana, kulüpte sorun yokmuş imajı sunduğunu ve bu durumu da kendisine iletmediğini düşünüyoruz..
Değerlerimizi, dipsiz kuyularda attıkları çığlıklarla baş başa bırakmayalım..
Bizler onların yok olmasını, unutulmasını istemiyoruz..
Aynen Lefter Küçükandonyanis örneğinde olduğu gibi efsanelere yaşarken de değer verelim.. Çünkü onlar yaşamayı hak ediyor..
SEZGİN CAN
http://www.ajansspor.com/futbol/superlig/h/20110110/boyle_vefasizlik_gorulmedi_.html

Fethi Türkeş..
Bu ismi anımsamış da olabilirsiniz, hiç duymamış da..
Bilmeyenler için anlatacağız Fethi Türkeş’i..
Ancak bu haberi okuduğunuzda ismin kim olduğu sizin için önemli olmayacak..
Fethi Türkeş veya başkası..
Anlatırken boğazımıza düğümlenen bir dram paylaşacağız sadece sizinle..
İsimler değil, duygular akılda kalacak..
Ölesiye bir çaresizlik içinden, sözcüklerin tükendiği yerden gelen bir çığlığı ileteceğiz size..

Eminiz siz duyacaksınız, duy(a)mayanlara inat..
Onu hiç tanımasanız da, “vefa” sözcüğü geçecek zihninizden..
Biz de o sözcükle kapılardaki kilitleri, gönüllerdeki zincirleri kırmaya çalışacağız..
“Gönül” demişken, Fethi Türkeş’in “gönülde bir acıyla” başlayan hikayesine geçelim..
Ancak önce size O’nu size tanıtarak başlayalım..

ŞAŞAALI GÜNLER…
Fethi Türkeş, Beşiktaş camiasının bir ferdi..
Mazinin tozlu yaprakları arasında da kalsa, önemli bir ferdi hem de..
1965-66 ve 1966-67 yıllarında Beşiktaş'ta futbol oynadı..
Bu süre size az gelmesin..
Oynadığı iki sene içinde Beşiktaş onun attığı birçok golle şampiyon oldu..
Başbakanlık Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası ile Spor Toto kupalarını kazanan kadroda yer aldı...
102 maça çıktı, 23 gol attı...
Zamanının en önemli futbolcuları arasındaydı..
Derbi maçlarda Fenerbahçe'ye attığı gollerle hep gündeme geldi..
Kısacası Beşiktaşlılar’ı o dönemde çok sevindirdi..
En şaşaalı dönemin, en önemli isimlerinden biriydi..

ZOR GÜNLER…
Peki ya şimdi…
Dedik ya; gönlünde bir acı var şimdi..
Beşiktaş’a adadığı gönül, şuan rahatsız..
Bundan 1,5 sene önce ciddi bir kalp ameliyatı geçirdi Hizmet Hastanesi’nde..
Ancak ilk ameliyatın ardından sorunlar daha da büyüyünce ikinci kez by-pass oldu..
Ameliyattan sonra biraz düzelse de, kalp problemleri bugüne kadar devam etti..
Artık hastalığının etkisiyle biraz unutkan, aynı zamanda kırılgan ve sinirli..
Buraya kadar her şey normal görünebilir..
Ancak hikaye de buradan itibaren başlıyor zaten..
O, şimdinin milyon dolarlar kazanan futbolcularından biri değildi..
Maalesef maddi sorunlarla cebelleşiyordu.. Ailesinin maddi durumu bu rahatsızlığın altından kalkamadı..
Ameliyatı için vefakar eşi birçok yerden borç para aldı..
Üstelik işin içine tefeciler bile girdi.. Tefecilere ciddi şekilde borçlanıldı..

Eşi Zeliha Türkeş bu durumu Fethi Türkeş'ten sakladı..
Üzülmesin diye.. Daha da kötüleşmesin diye..
Halen de haberi yok..
Maalesef Zeliha hanımın da sağlık durumu iyi değil..
Şeker hastası, sağ eli felçli, gözünde protez var...
Bahçelievler’de küçük bir cafe işletmeye çalışıyor..
Oradan kazandıklarıyla da inanılmaz boyutlara ulaşan borçları ödemeye çalışıyor..
Komşular ve eş dost her ne kadar yardımcı olsa da, yeterli destek maalesef bugüne kadar sağlanamadı..
Aldıkları krediyi ödeyemediler, bugün yarın yine haciz memurlarının kapıya dayanması an meselesi..
Ev kirası ise üç aydır ödenmiyor.. Ev sahibinin “evden çıkın” baskısı da cabası..
Tüm kredi kartları bloke durumda, ellerinde avuçlarındaki para, faizleri bile karşılamıyor..
Şimdilerde Fethi Türkeş her ne kadar ayağa kalksa da, kontrolleri için maalesef 3 kuruş parayı bulamıyorlar..
Bir ailenin çaresizliği..
Bir ulu çınarın göz göre göre ölüme sürüklenmesi..
…
Sözün bittiği yer..
…

“MUTLU SON”U OLMAYAN BİR HİKAYE..
Tam burada benzerlerini okuduğunuz “mutlu son”la biten haberler aklınıza geliyor sanırız..
İçinizden geçen soru şu olmalı;
“Beşiktaş’a bu kadar hizmet vermiş bir futbolcuya, eski kulübü sahip çıkmaz mı?”..
Cevabınız da eminiz şöyledir;
“Milyon dolarlık transferler yapan bir kulüp, eski oyuncusuna sahip çıkamaz mı?.. Çıkar elbette..”
…
Yanıtı birazdan bulacaksınız..
Ancak “mutlu son”a doğru ilerliyoruz diye aklınızdan geçirmeyin sakın..
Çünkü şimdi “gerçek son”la karşılaşacaksınız..
BEŞİK‘TAŞ’ DUVAR ..
Öncelikle söyleyelim; Beşiktaş Kulübü bu dramdan haberdar..
Beşiktaş Kulübü'ne ve kulübün önde gelen isimlerine bu konu defalarca iletildi..
Bilhassa eski takım arkadaşı Sanlı Sarıalioğlu kulüpte çalmadık kapı bırakmadı..
Ancak maalesef yanıtsız kaldı tüm uğraşlar.. Kimse ilgilenmedi Fethi Türkeş’le..
Hatta ameliyatı sonrası bile ne bir çiçek yollandı hastaneye, ne de bir geçmiş olsun mesajı yayınlandı..

Beşiktaşlı eski sporcular ilgilenmek istemişti bir ara ama onların da gücü bir yere kadar yetti..
İlgileneceğiz sözü, kulübün sırt çevirmesiyle yerine getirilemedi..
Eşi tarafından birçok kez Beşiktaş Kulübü’ne iletilen durum hep sümen altı edildi..
Sanki Fethi Türkeş diye biri Beşiktaş için yoktu !..
Taş duvarların arkasında kalmıştı aile..
Geçtiğimiz günlerde eşi Zeliha Türkeş, son çare olarak kulübe gidip, Kulüp Genel Koordinatörü Levent Çifter ile görüştü.. İki yıldır camiadaki bazı kişiler tarafından Çifter'e iletilmişti konu.. Ancak durumdan haberdar olmadığını söyledi.. Haberlerinin olması durumunda, Fethi beyle çoktan ilgilenileceğini de ekledi..
Ancak hiçbir şey değişmedi..
Ertesi gün tekrar kulübü arayan eşinin hiçbir telefonuna hiçbir yetkili çıkmadı..
Tekrar kulübe giden Zeliha hanım yetkilerin yerinde olmadığını öğrendi..
Başka bir değişle, o yetkililerin ‘yokmuş de’ sözünü, ‘xxx bey yerinde yok efendim’ diye ileten aracılara tanık oldu..
Taş duvarlar.. Suratlara kapanan kapılar..
Peki şimdi aklınızdan ne geçiyor?
VEFA…
???

BİR VEFA ÖRNEĞİ..
Vefa demişken..
Geçtiğimiz günlerde ne kadar gündemdeydi değil mi Fenerbahçe’nin efsane ismi Lefter Küçükandonyanis..
Yunanistan'da hastaneye kaldırılan Lefter için Fenerbahçe Kulübü ambulans uçak gönderdi...
En iyi hastanelerde tedavisinin yapılması için seferber olundu..
Yöneticiler bilhassa ilgilendi.. Şov yoktu, vefa vardı..
Büyük Ada’daki evine kadar uğurladı Fenerbahçe Kulübü Lefter’i, hayatta herkesin en çok aradığı şeyle; sağlıkla..
Fethi Türkeş de Beşiktaş'ın en iyi golcülerinden biriydi..
Aynı Lefter gibi..
O da şampiyonluklar kazandırdı takımına..
O da benzer bir ilgiyi hak ediyordu..

Hiç değilse 1903 yılında kurulan kulübün tüzüğünün emirleri yerine getirilmeliydi.
Beşiktaş Tüzüğü “vefa”sını ortaya koyuyordu o unutulan satırlarda çünkü..
Geriye sadece uygulamak kalıyordu..
Peki ne diyordu Beşiktaş Tüzüğü..
BEŞİKTAŞ TÜZÜĞÜ DİYOR Kİ;
Kulüpte spor yapmış ve sporu kulüpte bırakmış, kulübü yurtiçi ve yurtdışında başarıyla temsil etmiş, sporcu iken veya sporu bıraktıktan sonra sağlık veya diğer nedenlerle madden ve manen zor duruma düşmüş sporcularına sahip çıkmak ve bu durumda olanlara gereken ilgiyi gösterip destek sağlamak..
1. Bölüm. 5. madde I. fıkrasına göre; kulübün “amaç” larından biri bu.. Şimdi bu amaç, hayırlı bir iş için uygulanmayı bekliyor..
* * *
EDİTÖRÜN YORUMU:
Haberde Beşiktaş Kulübü’nü “vefasızlıkla” suçlamıyoruz.. Aksine bu konuda bazı bildiklerimizi de paylaşmamız gerektiğine inanıyoruz.. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in “vefa” dendiğinde hakkı yenemez.. Eski sporcularına nasıl önem verdiğini, ihtiyacı olanlara maaş bağladığını çok iyi biliyoruz..
Biz, Fethi Türkeş'in bu durumunun başkan Demirören'in kulağına bile gitmediği kanısındayız..
Çünkü ihtiyaç duyulduğunda eski futbolcularının hastane masraflarını bile ödemekten çekinmeyen bir Beşiktaşlı olduğu zaten herkes tarafından biliniyor..
Biz, birilerinin başkana, kulüpte sorun yokmuş imajı sunduğunu ve bu durumu da kendisine iletmediğini düşünüyoruz..
Değerlerimizi, dipsiz kuyularda attıkları çığlıklarla baş başa bırakmayalım..
Bizler onların yok olmasını, unutulmasını istemiyoruz..
Aynen Lefter Küçükandonyanis örneğinde olduğu gibi efsanelere yaşarken de değer verelim.. Çünkü onlar yaşamayı hak ediyor..

SEZGİN CAN
http://www.ajansspor.com/futbol/superlig/h/20110110/boyle_vefasizlik_gorulmedi_.html