Bir umre kaç ömre bedel...

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan AliA
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,455
Reaksiyon puanı
530
Puanları
0
umrebedel2.jpg


Her yıl olduğu gibi bu yıl da umre mevsimi onlarca ülkeden gelen müminlerin birbirine kardeşçe bakışları ile yaşanacak. Ne var ki umre esnasında bu ibadetin kurallarının bilinmemesinden kaynaklanan birtakım yanlışlıklar yapılıyor. Peki, bu hatalara düşmemek için öncesinde nasıl bir hazırlık sürecinden geçmek gerekiyor?

Hac ve umre, müminler için uluslararası bir buluşma yeri. Irk, renk ve dilleri bu kadar farklı kültür insanını İslâm kardeşliği birleştiriyor. Burada halktan halka bir yaklaşım sergileniyor. Onların birbirini sevmesine ve dostça kaynaşmasına ülkelerinin farklı kültürleri engel teşkil etmiyor.

Umre ve ömür, aynı kökten gelen Arapça kelimeler. Kâbe’yi ziyaret gibi üzerimizde Allah hakkı olan bir ibadete, isim olarak aynı kökten gelen bir kelimenin kullanılmış olması manidar. Zira bir umre, bir değil belki birkaç ömre bedel. Yani insan, yapacağı bir umrede birkaç ömür kazanabiliyor. Umre, sözlükte ‘ziyaret etmek’ anlamına geliyor. Arefe ve Kurban Bayramı günleri dışında senenin her zamanında yapılabilen bu ibadetin ömürde bir defa yapılması sünnet-i müekkede. Hac ibadeti ise sadece hac günlerinde, belirli mekanlarda (Arafat, Müzdelife, Mina gibi) eda ediliyor. İslam’da imkânı olanların hacca gitmeleri emrediliyor.

Ancak bazıları çok istese de hacca gidemiyor ve kutsal topraklara olan özlemini umre ile gideriyor. Kutsal topraklarda herkes, kendi istidadına göre çok farklı duygular yaşıyor. Oraya adım atanlar, daha yolun başında gündelik endişe ve telaşlardan sıyrılıyor. İlahiyatçı Dr. Selman Kuzu, umre ve haccın herhangi bir seyahat olmayıp Allah’ın evini saygı, iman ve heyecanla ziyaret etmek olduğuna işaret ediyor. Beytullah’ı ziyaret ise Haceru’l-Esved’e selam verilip ardından tavaf yapılarak gerçekleşiyor. Sadece Mekke’ye gitmek ve Kâbe’yi görmek anlamına gelmeyen umre, ihrama girip tavaf etme ve Safa-Merve tepeleri arasında sa’y ederek gerçekleşiyor.

Tavaf bedenin değil, kalbin ameli

İnsan bu âlemde, büyük bir sefere çıkmış yolcu gibi... Bu yolculuk esnasındaki hac ve umre ise özel bir misafirliği ifade ediyor. Misafirlerin istekleri de reddedilmeyen dualar arasında. Ne var ki umre görevinin yerine getirilmesinde bu ibadetin kurallarının bilinmemesinden kaynaklanan birtakım yanlışlıklar yapılıyor. Bunların sebebini ise hac ve umre ibadetini yeterince öğrenmemek, ahlak ve adab-ı muaşeret eğitimindeki yetersizlik oluşturuyor. Bu tür yanlışlıklar her ne kadar haccın ve umrenin sıhhatine zarar vermese de fazilet ve sevabını zedeliyor. Kısaca, umre çeşitli zorluklarla yerine getirilen bir ibadet. Bu yönüyle nefis terbiyesi açısından da önemli. Allah (cc), bir haksızlık yapılması sebebiyle bile olsa kutsal topraklarda münakaşayı, kavgayı yasaklamış ve her zaman olgunca davranmayı tavsiye etmiş. Bu itibarla umre boyunca sabırlı olup kalp kırmamak ve kimseyi incitmemek gerekiyor. Vicdanı rahatsız edecek tavır ve hareketlerden uzak durarak, her an bir grup ve kafile içinde olduğunu unutmayıp beşeri münasebet, adap ve görgü kurallarına riayet edilmeli. Bütün varlığıyla bu kutsal yolculuğu en iyi şekilde değerlendirmeye yoğunlaşılmalı. Umre ibadetini hakkıyla yerine getirmek için şu hususlara dikkat edilmeli:

Yola çıkmak için ruh, akıl, iman ve beden ile birlikte karar vermeli.

Umreyi genel hatlarıyla öğrenmeli, bütün fiillerinde adab-ı muaşeret kurallarına riayet etmeli.

Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen herkese kardeş gibi bakmalı, kendilerine bir yanlışlıkları hatırlatıldığında bunu bir gurur vesilesi yapmayarak verilen bilgi ve yapılan nasihatten yararlanmalı.

Umre, bir tür ümmet zirvesi. Orada ulusal kimlikler değil, ümmet yani Müslüman kimliği geçerli. Bundan dolayı herkes memleketinde giydiği elbiseyi çıkarıp bembeyaz ihramlara bürünüyor. Orada, takvadan başka hiçbir üstünlüğün Allah katında değerinin olmadığı yaşanarak gözleniyor.

Amelleri bozacak veya sevabını azaltacak herhangi bir duruma fırsat vermemek için hac ve umre ibadetinin nasıl yapılacağını öğrenmeye çalışmalı. Günah işlemeye, tartışmaya ya da kavga etmeye karşı kendimizi korumalı.

Yolculuk hakkında mutlaka bir şeyler okuyarak, dinleyerek gidilecek yer ve yapılacaklar hakkında mutlaka bilgi sahibi olunmalı.

Tavaf, sa’y ve diğer ibadetlerde kalabalıktan ve insanlara eziyet vermekten kaçınmalı.

Müslümanların gıybetini yapmaktan ve ırklar arasında üstünlük davranışlarından sakınmalı. Diğer Müslümanları hakir ve hor görmemeli.

Umre, her mümine bir miraç davetiyesi


İlahiyatçı Dr. Selman Kuzu, kâinatın kalbi Kâbe’ye bedenle değil, kalple gidileceğini söylüyor. “Umre, kalple yapılabilecek bir ibadet. Bu ruh ve şuurla yapılabilirse böyle bir tavaf o kimsenin miracı olur.” diyen Kuzu, umreye gidecek kişilere şunları tavsiye ediyor: “Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle Kâbe, insanlar için sevap kaynağı kılınmış, sevap katsayısı çok yüksek özel bir mekân, harem-i İlahi’dir. Peygamber Efendimiz’in (sas) ifadesiyle Beytullah’ta kılınan bir vakit namaz, başka yerlerde kılınacak en az 100 bin vakit namaza bedel. Dolayısıyla umreye gidenler bu şuuru yaşamalı ve oraya gidince mutlaka yeni bir ömre talip olmalı. Her umre, yeniden bir doğumdur. İhsan şuuru, ihlas ve samimiyetle yapılmış bir umre, bizim için dönüm noktasının ötesinde bir milat olabilir. Çünkü umre ibadeti, Peygamberimiz’in ifadesiyle günahlarımıza kefarettir. Allahü Teala, kullarına rahmet ve şefkatiyle muamele ediyor ve ne kadar kirlense de arınma imkânı sunuyor.”

Zaman
 
Üst