Bir kerelik olsa kredi çekilebilir mi ?

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan mperk
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

mperk

Profesör
Katılım
25 Nisan 2010
Mesajlar
1,941
Reaksiyon puanı
55
Puanları
0
FAİZ


"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz." (Bakara 278)

Faiz yiyen kimseler, şeytan çarpmış kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların: «Ticaret, tıpkı faiz gibidir.» demeleri yüzündendir. Oysa, Allah, ticareti helal, faizi haram etti. Bundan böyle her kim Rabbı tarafından kendisine bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, artık geçmişte aldığı onundur ve hakkındaki kararı Allah verecektir. Her kim de döner, yeniden faiz alırsa, işte onlar cehennemin sakinleridirler, hep orada kalacaklardır.
(Bakara 275)

Ayette geçen “şeytan çarpmış gibi”, ifadesini Merhum Elmalılı Tefsirinde şöyle açıklar: Bunlar anlaşılmaz gizli sebeplerden ileri gelen fena hastalıklar olduğu için cinlere ve şeytana nisbet edilerek "cin tutmuş", "şeytan çarpmış" denile geldiği de herkesçe bilinen bir şeydir. Bunların böylece şeytana nisbet edilmesi hakikat mı, mecaz mı olduğu meselesi ayrıca tartışma konusu yapılmış ise de, burada asıl mânâ aşikârdır ki, fenalığın dehşetini ve gizli sebeplere dayandığını göstermektir.

Bunlar faiz ile emek ve iş sahiplerinin çalışmalarının ürünü olan şeyi alıp, onunla geçindiklerinden tembellik içinde yatar, rahat ve hızlı bir şekilde uyanamazlar, hemen kalkamazlar; pek çoğu yataklarında şeytan çarpmış gibi saatlerce gerneşerek, ağzını, yüzünü buruşturarak, sendeleye sendeleye kalkarlar. Bütün hayatları faiz düşüncesi ile ve onun dedikodusu ile geçer, düştükleri zaman da bellerini doğrultamazlar. Fakat asıl mesele bu değil, bunlar karınlarını faiz ile doldurduklarından dolayı bir hadis-i şerifte de beyan buyurulduğu üzere, kabirlerinden kalkarken genellikle saralı veya deli halinde kalkacaklar ve bu hal onların belirgin özellikleri olacaktır. Mîrac gecesinde Resulullah, ribâcıları bu âyetin tasvir ettiği şekilde görmüş, bunlar kimdir diye sorduğu zaman da Cebrail bu âyeti okumuştur. (1)

Peygamberimiz (s.a.v.) İbn Mes’ud’dan (r.a) nakledilen bir hadis-i şerifte, faiz yiyene de yedirene de, yani alana da verene de lanet etmiştir. Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin rivayetlerinde; “(Fâiz muâmelesine) şâhitlik edenlere de bu muâmeleyi yazana da Allah lanet etsin ...” ilavesi vardır. (2)

Amr İbnu'l-Ahvas (r.a) anlatıyor: “Hz. Peygamberi (s.a.v.) Veda Haccı sırasında dinledim, şöyle diyordu: ‘Haberiniz olsun, câhiliye devrindeki bütün ribâlar/faizler kaldırılmıştır, ödenmeyecektir. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız. Böylece ne zulmetmiş olacaksınız, ne de zulme uğramış olacaksınız...’

(1) Hak Dini, II, 241.
(2) Ebu Dâvud, Büyû 4, (3333); Tirmizî, Büyû 2, (1206); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2277).Müslim, Müsâkât 25, (1579)


Ebû Hureyre'den, Hz. Peygamber'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Mirac gecesi, karınları evler gibi (büyük) olan bir topluluğun yanına geldim. Onların karınlarında dışarıdan görünen yılanlar vardı. Cebrâil (a.s)'e bunların kimler olduğunu sorduğumda; Bunlar faiz yiyenlerdir" cevabını verdi" (Ibn Mâce, Ticârât, 58; Ahmed b. Hanbel, Müsned II, 353, 363).

ALLAH–ü Teâlâ, Kur'ân–ı Kerim'de Mü'minûn suresi, elli ikinci ayetinde buyuruyor ki:
"Helâl ve temiz yiyiniz ve bana lâyık ibâdetler yapınız!"
İşte, Resûlullah sallALLAHü aleyhi ve sellem bunun için; "Helâl kazanmak her müslümana farzdır." buyurdu ve yine buyurdu ki: "Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, ALLAH–ü Teâlâ, onun kalbini nûr ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir."

"Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua, nasıl kabul olunur? Haram maldan verilen sadaka kabul edilmez. Saklanırsa Cehennem'e gidinceye kadar, ona yolluk olur."

Ebû Bekir RadıyALLAHü Anh, hizmetçisinin getirdiği sütü içti. Sonra helâlden olmadığını anlayınca, parmağını boğazına sokarak kay etti, kustu. O kadar zahmetle çıkardı ki, ölüyor sandılar. Sonra şöyle dua etti:
"Ya Rabbi! Elimden geleni yaptım. Midemde ve damarlarımda kalan zerrelerden sana sığınırım." Hazreti Ömer RadıyALLAHü Anh da, Beyt–ül–mala ait zekât develerinin sütünden, yanlışlıkla verilip içtiği zaman, böyle yapmıştı.
Abdullah bin Ömer RadıyALLAHü Anhümâ buyuruyor ki:
"Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, faydası olmaz."

Süfyân–ı Sevrî buyuruyor ki:
"Haram para ile sadaka veren, cami yaptıran, hayrat yapan kimse, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayan kimseye benzer ki, daha çok pislenir."
Yahyâ bin Muâz buyuruyor ki:
"ALLAH–ü Teâlâ'ya itaat etmek, bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, anahtarın dişleri de helâl lokmadır."
Sehl bin Abdullah–ı Tüsterî buyuruyor ki:
"Hakikî imana kavuşmak için, dört şey lâzımdır: Bütün farzları edeple yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devam etmeye sabretmek."
Büyükler buyuruyor ki:
"Kırk gün şüpheli lokma yiyenin kalbi kararır ve lekelenir."
Abdullah ibni Mübârek buyuruyor ki:
"Şüpheli olan bir kuruşu sâhibine geri vermeği, bin lira sadaka vermekten daha çok severim."
Sehl bin Abdullah Tüsterî buyuruyor ki:
"Haram yiyenlerin yedi azâsı, istese de, istemese de günah işler.”


http://www.ilahi.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=41616

http://www.ebediyyen.biz/fykyh-ylmihal-54/kuran-da-faiz-yiyenler-theytanyn-carpmasyna-benzet-23200/
 
Üst