Behzat Ç. Bitiyor

friendly

Müdavim
Müdavim
Katılım
19 Mart 2009
Mesajlar
11,873
Reaksiyon puanı
671
Puanları
3,293
ERDAL BEŞİKÇİOĞLU'NDAN FLAŞ AÇIKLAMA! BEHZAT Ç. SANSÜRSÜZ DEVAM EDECEK!

Ünlü oyuncu Erdal Beşikçioğlu, Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı.

477_7e382.jpg


Final bölümüyle televizyon macerası biten kült dizi Behzat Ç., hayatı ve ülke gündemi hakkında çarpıcı açıklamalar yapan Beşikçioğlu, dizinin sevenlerine güzel bir haber de verdi: Behzat Ç. sansürsüz devam edecek.

İşte Erdal Beşikçioğlu'nun o açıklamaları... .

“BEHZAT Ç. KONUSUNDA CANIMIZI ÇOK SIKTILAR”
Türkiye'de televizyon çok hakim bir konumda olduğu için bir süre sonra sizin gerçek kimliğinizle yarattığınız karakter kimliğinizi birbirine karıştıyorlar. Bana Behzat Bey dedikleri zaman çok sinirliyorum. Ben Behzat değilim, Behzat da bey değil. Siyasetçiler de bunu yapıyor. Bu konuda bizim çok keyfimiz kaçtı. Siz bir hikaye anlatıyorsunuz, bir karakter yaratıyorsunuz ama bir süre sonra gerçeklik duygularınız sorgulanmaya başlayınca o zaman siz de karakter konusunda geriye çekilip biraz daha göstermeci bir şekilde oynuyorsunuz. Behzat Ç.'nin üç yılına baktığınız zaman oyuncuların oynama biçimi ile ilgili değişikliği açıkça görebilirsiniz.

“BEHZAT Ç.'NİN BİTMESİNE ÜZÜLMEDİM”
Behzat Ç.'nin bitmesine hiç üzülmedim. Çünkü 3 senedir bir şekilde evlere konuk olmak için kendimizi zorladık biz. Saat 20:00'de başlayan bir iş 22:00'ye geldi, 23:00'e geldi, ondan sonra da yaş sınırı konuldu. En çok biplenen dizi de Behzat Ç. Suçluların arasında yaşayan bir adamın beyefendi diye konuşması inandırıcı olur mu? Buna o gözle bakmak gerek.

“BEHZAT Ç. SANSÜRSÜZ OLARAK DEVAM EDECEK”
Behzat Ç. bitmedi. Televizyonda özgür bir söylem içerisinde olmamız çok güç, bu yüzden bu mecrada istediğimiz işi yapmamız mümkün değil. Son bölümü çektikten sonra Serdar Akar'la 8-10 salonlu sinemalar var, bütün bir yıl boyunca bir salonu bize tahsis etsinler, her ay bir tane Behzat Ç. çekip bu salonlarda sansürsüz olarak seyirciyle buluşturalım diye konuştuk. Serdar Abi, dizinin yapımcısıyla da senaristlerle de konuşacaktır. Ancak hepsinden önce Ankara Yanıyor'u çekip sinemada ne kadar özgür olduğumuzu görmemiz lazım.

BEŞİKÇİOĞLU'NUN EN SEVDİĞİ BEHZAT Ç. SAHNELERİ
Beynimdeki bebek sahnesinin çekimlerinin çok zorlu olduğunu ama ortaya özel bir iş çıktığını söyleyen Beşikçioğlu, kendisi için özel olan diğer sahneleri de şöyle anlattı: Canan'la (Ergüder) oynadığımız “Biz de mutsuz olalım” sahnesi, Akbaba'nın en son “Ben oldum cinayet” dediği sahne, birinci ve ikinci sezonun final sahneleri benim için özeldi. Beş Behzat'ın olduğu ve tüm bölümün bir evde geçtiği bölümler de baştan sona güzel işlerdi.

“DİYARBAKIR'DA 24 SAAT TİYATRODA YAŞADIK”
Konservatuvardan mezun olduktan sonra Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda çalışmaya başladım. Orada gerçeklerle karşılaşmak çok farklıydı. 24 saat tiyatronun içinden çıkmıyorduk. Çünkü akşam eve gitmek de sabah tiyatroya gelmek de çok tehlikeliydi. Böyle bir zamanda orada tiyatro yaptık ve salonlar da doldu. Mesleğin ne kadar önemli olduğunu bana Diyarbakır öğretmiştir. 4 yıl orada kaldım, Diyarbakır beni büyüttü.

“HİZMET ETTİĞİN YERE SAVAŞ AÇTIK DEDİLER”
Diyarbakır'dan sonra askere gittim. Askerlikte de bana “Senin hizmet ettiğin bölgeye biz savaş açtık, sen de savaşacaksın” dediler ve beni Yüksekova'ya gönderdiler. “Ben sanatçı adamım, savaşmayı bilmem” desem de “Sen oraya lazım olacaksın. Orada moral motivasyonu arttırırsın” dediler. Gitim oraya, herhalde ben burada bir tiyatro yaparım diye düşünürken benden sahne organizasyonu olarak bir tane aç-aç düzenlememi istediler. Aç-aç kadın görmemiş insanların fantezilerini geliştirmek üzere dans eden bir kadını seyretmeleri. Biz de aç-açı düzenledik sonuç olarak.

“ASKERDEN DÖNDÜKTEN SONRA 2 AY KENDİME GELEMEDİM”
İlk çatışmada yazın ortasında eksi kırk derecede üşüyor gibiydim. Vücudum seyirmeye başlamıştı. Askerlerden biri o çatışma sırasında “Komutan, sen çok üşüdün, al bu çayı iç” dedi. O çayı içtikten sonra olay tamamen bambaşka bir boyuta ulaştı. Çok entresan bir dönemdi. Siz tiyatro ile uğraşmışsınız, “Ne savaşıyorsunuz kardeşim, barış içerisinde yaşayalım” diyen bir insansınız, birisi geliyor ve “Öldüreceksin onu” diyor. Döndükten sonra iki ay kendime gelemedim. Eve geldiğim zamanlarda da sadece gecenin sesini dinlemek için kampa gidiyordum. Dağda bayırda kalmaktan ona alışmıştım çünkü.

“AKİLLER ŞEHİT AİLELERİNİ ANLAYAMAZ”
Beşikçioğlu, Akil İnsanlar Heyeti'nin çalışmalarını ise şöyle değerlendirdi: Akillerle iyi olabilecek bir şey bence mahvedilmek üzere. Oradaki hiçbir akil insan şehit ailelerini anlayamaz. Mutlak barış elbette olmalı ama barışın olması için verilen tavizler de çok önemli. Şu anda bu barış sürecinin pazarlığının ne olduğu bilinmiyor, bence bu çok önemli. Her ne koşulda olursa olsun Cumhuriyet çocuğu olarak yetiştirildik biz.

“BİRİNİN DE ANITKABİR'İ BEKLEMESİ LAZIM”
Ankara'yı çok sevdiğini söyleyen Beşikçioğlu, şöyle devam etti: Bir gün bir arkadaşım “Ankara'da ne işin var senin? İstanbul'a gelsene, bak burada boğaz var” dedi. Ben de “Burada da Anıtkabir var. Birinin de onu beklemesi lazım” dedim. Zaten insanlar boğazı ayda 3-4 kere görebiliyor. İstanbul'da hayatının çoğunu trafikte geçiriyorsun, dışarı çıkamıyorsun. Ben de daha net durumlardan hoşlanan biriyim, İstanbul'un karışık durumunu çok sevmiyorum.

“SUÇLU DEVLET TİYATROLARI DEĞİL SİYASİ İKTİDARLARDIR”
Beşikçioğlu, Devlet Tiyatroları, Türkiye'de tiyatro ve ödül sistemi hakkında da önemli değerlendirmelerde bulundu. Beşikçioğlu, Devlet Tiyatroları hakkında “ Bu konuda devamlı duyduğumuz şey çalışmayan çok fazla adam olduğu söylemi. Bu doğru değil. Dönem dönem siyasi iktidarlar kurumlara kendi yandaşlarını sokmak konusunda birtakım baskılar yapmış ve bazı adamlar da bu şekilde devlet tiyatrolarına girmiştir. Bunun suçlusu Devlet Tiyatroları değil; dönemin siyasi iktidarlarıdır.” dedi.

“DEVLET TİYATROLARI KAPANMAYACAK”
Devlet tiyatrosunun kapatılması söz konusu diyorlar. Bu Anadolu'daki tiyatroyu bitirmek demek. Devlet Tiyatroları Anadolu'da bir markadır. Bazı tiyatrocuların kapatılmayı desteklemesi “Pastada büyük bir pay var, ben özel tiyatro olarak bu payı almak istiyorum” demek. Aldıktan sonra oyunu nerede oynayaklar merak ediyorum. Bu insanlar ezbere konuşuyor. Bence devlet tiyatrolarına bir düzenleme gelecek ama kapanacağına inanmıyorum.

“İSTANBUL, TİYATROYU BİR TÜKETİM ARACI YAPTI”
Türkiye'de tiyatro bir tüketim aracı olarak lanse edilmeye başlandı. Bunun öncülüğünü de İstanbul yaptı. İstanbul'da 3-5 arkadaş bir dizide bir araya geliyorlar, bir tane oyun buluyorlar ya da birileri oyun yazıyor, sadece seyirciyle buluşmak için tiyatro yapıyorlar. Oysaki tiyatro bir sanattır, bir felsefesi vardır. İstanbul'da büyük bir yüzde bu sanat kavramını tiyatrodan almış durumda.

“HER KONSERVATUVARLI OYUNCU DEĞİL”
Bir Delinin Hatıra defteri ile ülkeyi dolaşırken konservatuvar öğrencilerinin yaptıkları işleri izliyorum. Konya'ya gittiğimde oynadıkları oyunları gördüm. Bir tane klasik oyun yok. Komedi, komedi, komedi... Sahnenin felsefesi ne olacak? Konservatuvar ve dengi okullar YÖK'e bağlı olduğu sürece maalesef bu böyle olmaya devam edecek ve maalesef buralardan mezun olan insanlara oyuncu gözüyle bakılacak. Oysa oyuncu olmak hayatını bu işe adamaktır. Tiyatro sanatçısı olmaktan bahsediyorum, televizyonu herkes yapabilir

“BU KADAR ÖDÜL OLMASI DOĞRU DEĞİL”
Ünlü oyuncu ödül törenleri hakkında da “İstanbul'da başka bir tören var, Antalya'da başka bir tören var, Adana'da başka bir tören var. Bu ödüllendirme mekanizması ile Türkiye'de bir film yapıyorsanız ödül almamanız zor. Bu kadar çok ödül olmasını doğru bulmuyorum. Bu ödülü sıradanlaştırıyor. Benim için önemli olan ödülden cok seçici kurul” dedi.


Kaynak
 

zhrylr

Öğrenci
Katılım
15 Ekim 2007
Mesajlar
24
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Gerçek hayatta şahit olabildiğimiz durumların dizilerde konu edilmesi insanları niye bu kadar rahatsız ediyor anlamıyorum. Bu dizileri denetleyenler o kadar ütopya meraklısıysa keşke kendilerini televizyon yerine başka bir alanda çalışmaya verseler, belki faydalarını görürüz. Sokakta küfreden insanlar var, olmaya devam da edecek ama bu insanlar o küfürleri zaten televizyondan öğrenmedi ki. Tek kanallı dönemde insanlar küfür etmiyor muydu yada kimsenin kötü alışkanlığı yok muydu çok merak ediyorum. Bazı şeylerin örtbas edilmesi onların olmadığı anlamına gelmiyor. Ayrıca ben de Ankaralıyım, bir Ankara dizisi olmasından dolayı belki Ankaralılar daha bir bağlıydı diziye ama ben kimsede yan etkisini görmedim. Biraz fazla "la" kullanılmaya başlandı o kadar, bunda da çok zararlı bi' taraf görmüyorum :) Bir de istihdam olayı var tabi, çok Ankaralı ekmeğini yedi Behzat Ç.'nin, düşünün arkadaşımın annesi bile oynamıştı :)
 

friendly

Müdavim
Müdavim
Katılım
19 Mart 2009
Mesajlar
11,873
Reaksiyon puanı
671
Puanları
3,293
SEVİYORUM MERKEZ... BEHZAT Ç.'DEN EFSANE REPLİKLER!


Geçtiğimiz hafta ektanlara veda eden Behzat Ç.'den geriye efsane replikler kaldı


890_0573b.jpg


Geçen cuma gecesi 96. bölümünde üç yıllık ekran macerası son bulan fenomen dizi “Behzat Ç. arkasında unutulmayacak replikler bıraktı.


İşte Behzat ǒnin unutulmayacak replikleri...




Harun: Seviyorum merkez! seviyorum!
Merkez: Gereksiz anons yapmayalım.
Merkez: Kodun ne senin?
Harun: Kodu söyleyeyim ben, kodu hayatımın *** kodu…


Behzat Ç.: Dayı geçen akşam burda bi kavga olmuş, birilerini götürmüşler, sen görmüşsün. doğru mu?


Tavuk dönerci: He gördüm, başta adam gaçırıyolar zannettim, insaniyet namına döner bıçağıynan giriyim dedim, sonra polis olduklarını öğrenince bıraktım


Siz kel kafalıların yüzde 90’ı dudak altında kıl, tüy bırakıyorsunuz, kompleksli misiniz la siz?


Hayalet : Ben senin orantını s. ya, sen ne biçim yiyon olm bunu la..
Akbaba : O nası küfür la at ağızlı !


Harun:Biz Cemil Gümrükçü’yü arıyoruz. burda mı?
Evde değil. kimsiniz?
Harun: Kimiz, ben söyliyim kim olduğumuzu. Biz Cemil Gümrükçü’yü sevenler grubu kurduk face’de. Ben site yöneticisiyim, amirimde zaten sitenin kurucusu di mi abi, kurucu olabilecek kadar.


Behzat : Oğuz sen misin lan ?
Yazar : Evet, siz kimsiniz ?
Harun : CSI Dikmen, çekil lan şurdan


Memduh Başkan’la telefonda konuşan Selim, Cevdet’in odaya girmesiyle beraber durumu çaktırmamak için başkasıyla konuşuyor gibi davranır:


Selim: Anladım canım benim, merak etme sen.
Memduh Başkan: Ne? ne dedin lan?
Selim: Tamam tatlım benim, canım. merak etme hallederiz.
Memduh Başkan: Alooo?
Selim: Alo başgan kusura bakma, cinayet bürodan bi arkadaş burda da, böyle konuşmak zorunda kaldım. çok özür dilerim ya.
Memduh Başkan: ulan o zaman insan arkadaşım der, dostum der, kauçuk! tatlım ne a.k benimle öyle ılık ılık konuşma S...


Harun: Oğlum ben kendimi liseye kadar gerizekalı zannediyordum la.
Hayalet: Nasıl la?
Harun: Vallahi bildiğin gerizekalı zannediyordum.
Hayalet: Nasıl olum?
Harun: Benim derslerim filan çok iyi değildi, eve gelirdim bide babam bana fırça kayardı.
Hayalet: Eee sen şimdi polis olduktan sonra mı gerizekalı olmadığını anladın?
Harun: Öyle oldu vallahi.
Şimdi kolejde matematiğim filan iyi değildi ben gerizekalıyım diyordum. Baktım ben cinayetleri çözüyorum ben gerizekalı değilim dedim.




Harun: Ama seni ben seviyorum, o sevmiyor.
Eda: Olmaz Harun, yapamam. Olmaz.
Harun: Ben senin için sabahlara kadar past continuous tense çalıştım Eda!






Selim: Amirim size bir paket geldi.
Behzat Ç: Ne paketi ya la o?
Selim: Amirim bomba olabilir mi, bomba imhayı çağırayım mı?
Behzat Ç.: La oğlum sen salak mısın?
Selim: ??
Behzat Ç.: İnsan bomba olduğundan şüphelendiği paketi sallar mı?






Hayalet: Sen hırsızlıktan 23 defa içeri alınmışsın... Beceriksiz misin la sen? Ha? Gerizekalı mısın?
Hırsız: İnsaf komserim. 16 tanesini zaten siz yıktınız. e kalanı da sizin muhbirler, sağolsun yetiştirmişler. ben aslında iyiiimdir yani?
Hayalet: Lan bırak, başkasına suç atma şimdi. bildiğin beceriksizsin işte.


Otobüsteki amca: Evladım ayıp değil mi?
Harun: Niye ya?
Amca: Baksanıza kızcağız hamile. besili adamsın. kalk da yer versene.
Harun: Ben şişman sandım amca. pardon, buyrun.






Behzat Ç: Seninle anlaşma yapmaya geldik, anlat kurtul.
Adam: Ne anlatayım?
Harun: Dünya gaz ve toz bulutuydu, ordan başla sen.


Dünyanın ekseni 12 santim kaydı, sen bana bir santim bile yaklaşmadın Behzat.






Şule : bir anketimiz var katılır mısınız?
Behzat ç. : Neymiş?
Şule: hangi müzik türü olmasa da olurdu?
Behzat ç.: Kolbastı.


Biz polis olmayı devletin bize verdiği Toros arabalarda öğrendik.


Kaynak
 

mustang

Dekan
Katılım
30 Ekim 2008
Mesajlar
8,662
Reaksiyon puanı
34
Puanları
228
96 Bölümün Bir bölümünü bile izlemedim.Aşırı argo ve küfür varmış dizide.Hiç bir şeyde kaybetmemişim demek ki.
 

nagaracuga

Doçent
Katılım
4 Ocak 2008
Mesajlar
735
Reaksiyon puanı
495
Puanları
63
Tek bir bölümünü bile izlememiştim. Hatta eğer oynadığını görseydim beklemeden kanalı değiştirirdim. Zaten fazla dizi seyretmiyorum, internette bir şeyler araştırmak veya bilgisayarda bir şeyler çalışmak varken saatlerce dizi mi seyredecektim? Öyle insanlar var ki, saatlerce dizi-film arasında reklam seyrediyorlar. O abuk subuk şeyleri seyretmeye ayırdıkları zamanı bir şeyler araştırmaya ve öğrenmeye ayırsalar Türkiye'nin durumu çok daha farklı olabilirdi. Bir de dizi bitti diye üzüldüklerini söyleyenleri görüyorum. Öyle boş boş şeyler için neden üzülüyorlarsa... Esas kendi hallerine niye üzülmüyorlar, böyle boş şeylere adeta bağımlı oldukları için? Birisi de demiş imza kampanyası başlatıyoruz. Ne kadar gereksiz işler. Belki de böyle bir imza kampanyası sitesi açayım reklam geliri vs. elde ederim hesabı yapılan bir şeydir. Türkiye'de bir sürü dizi sitesi / blogu açıp bu işten gelir elde etmeye çalışanları zaten biliyoruz.

Türkiye neden bu halde diye hep hükümeti (o gün hangi parti hükümetteyse o partiyi) veya devleti eleştirmek çok kolay. Artık böyle abuk subuk dizileri boş verip elinizde internet gibi bir iletişim aracı varken ilmî açıdan ne yapabilirsiniz ona baksanız olmuyor mu? Birisi şurada "işletim sistemi yapmak istiyorum" diye yazsa genellikle ya küçümseniyor ya dalga geçiliyor; doğru düzgün o şahsı yönlendirmek için cevap veren çok az oluyor. Asıl böyle dizi bitiyor diye kampanya başlatmaya kalkanlar neden o kadar eleştirilmiyor? Bunun adına gaflet mi denir, neme lazımcılık mı denir, ne denir bilemiyorum. Yabancı sitelerde görüyorum gençler ne projeler geliştirmek için uğraşıyorlar. Bizim Türkiye'de niyeyse "nasılsa hazır vardır, birileri yapıyordur, veya bir gün biri yapar nasılsa" gibi bir düşünceler yaygın. Şahsen internette bazı projeler başlatmış veya bazı projelere katkı yapmış biri olarak gördüğüm bir başka konu da, "ben yaparım, yardım ederim" deyip bir süre mesajlaştıktan sonra ortadan kaybolan insanların çok olması. Yani bir projenin iş yapmasını istiyor belki ama kendisinde o projenin gelişmesine yardım edecek bilgi veya gayret yok. Dahası işin içinde para yoksa ülkemizin ileri gitmesine yönelik bir proje bile olsa "yardım ederim" diyen insanı bulmak da zor. Biraz uzun yazdım ama söylemeye çalıştığım şey şu: "Ben vaktimi nelere harcıyorum, kendimi geliştirmeye ve ülkemin ileri gitmesine yönelik bir şeyler yapma konusunda neler yapabilirim veya yaptıklarım yeterli mi?" gibi düşüncelere yönelmek varken artık bu abuk subuk dizileri seyrediyorsanız vazgeçin veya seyredenleri görürseniz onları uyarın. Hele lise talebesiyle mümkünse daha bir sert uyarın. Çünkü onların o yaşlarda boşa harcadıkları zamanın ileride onlara çok ağır bir faturası olabiliyor.

Not: Bu tür forumlarda hakikaten bilgili ve çalışkan olduğu izlenimini veren forumdaşlar var; bu iletiyi onlarla tartışmak için yazmadım...
 

TheDestroyer35

Asistan
Katılım
21 Şubat 2013
Mesajlar
298
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Erdal Beşikçioğlu'nun olduğu her projeyi gözü kapalı izlerim.Neden bittiği belli dizinin tekrar tekrar dile getirmenin alemi yok.Daha da güzel filmler,diziler gelir Erdal reisten...
 

Senisma34

Profesör
Katılım
22 Nisan 2009
Mesajlar
1,076
Reaksiyon puanı
34
Puanları
0
Siz kel kafalıların yüzde 90'ı dudak altında kıl, tüy bırakıyorsunuz, kompleksli misiniz la siz? Behzat Amca.
 
Üst