Ottomanzo
Doçent
- Katılım
- 25 Temmuz 2008
- Mesajlar
- 746
- Reaksiyon puanı
- 7
- Puanları
- 0
Galatasaray Stadı’na giden Fenerbahçe takımı, sarı-kırmızılı takımı incitecek bir pankart açmaz, açmaması gerekir. Bu, sorumluluk gereğidir.
Bir yerde ciddi gerilim varsa, kimin haklı olduğu o an için önemini kaybeder.
Elbette, tarihsel olarak değil.
Türkler veya kendini Türk olarak bilen herkes şu anda bir travma geçiriyor.
Bu travmada ırkçılığında payı var elbette.
Ama asıl sıkıntı tarihle yüzyüze gelmekte yaşanıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın faşizan çıkışı sayesinde Türkiye, Dersim katliamıyla karşılaştı.
Hrant Dink cinayeti yüzünden “sözde” Ermeni Soykırımı ile tanışmıştı.
100 binler cinayeti sadece lanetlememiş tarihin bir dönemi için özür dilemişti.
Kafes Planı ile devletin kendi yavrularına cinayet planladığını, Danıştay saldırısı sayesinde kendi yanındaki yargıçları öldürdüğünü öğrendi.
Ancak yarıya yakını buna inanmıyor ve bunun bir cemaat veya uluslararası bir komplo olduğuna inanıyor.
Aynı halk, yıllar önce Bülent Ecevit sayesinde Kontr-Gerilla’yı öğrenmiş ve o zaman ‘’Yok artık bu kadarı da olmaz’’ dememişti.
Ecevit’in açıklamalarının bugünkü Ergenekon iddianamesinden farkı yoktu.
Bülent Ecevit’e bu sözleri nedeniyle Çiğli Havaalanı’nda sözü geçen örgüt tarafından suikast girişimi düzenlenmişti. Ecevit başbakan olunca Kontr-Gerilla’yı unuttu.
Şimdiki hükümet unutmuyor.
Belki unutmaak istiyor ama sürekli hatırlatan bir medya var.
Dünya düzeni de artık böyle bir yapılanmayı kabul etmiyor.
Tek sorun var, bir kısım medyayı okuyan halk Ergenekon’a, Kafes Planı’na inanmıyor.
Bunun birinci nedeni yalanlar üzerinde bir tarihe inanması. İkincisi ise gerçeklerden haberi olmaması.
O nedenle, Başbakan Tayyip Erdoğan, Kafes Planı’nı manşet yapan Taraf’ı fırçalarken aslında halkın haber alma özgürlüğünü sınırlıyordu.
Gerçeği bilmeyen halk doğru seçim yapamaz. Kafes Planı’nı sadece bir kısım “elit”in bildiği ama geniş halk kitlelerinin habersiz olduğu bir ülkede her türlü açılım tepeden olur.
Türkiye’nin asıl sıkıntısı ise tepeden inme demokratlaşma ve modernleşme hareketleridir.
İzmir’de meydana gelen olaylar bilgisizlik sonucu ortaya çıkan nefret hareketleridir.
Kürtler’in Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki katkısını bilmeyen insanlar, hak taleplerinden rahatsız oluyor.
Bunun açık adı faşizmdir.
Türkiye örtülü faşizmin hüküm sürdüğü bir ülke.
Devletin çıkarını bildiğini iddia eden insanların, devlet adına halkına karşı suç işlmekten çekinmediği bir anlayışı bu. Bugüne kadar suçun üstüne atılacağı komünistler, Kürtler, Sunniler, faşistler vardı.
Açılımlar bunun yolunu kesti.
Planlarının medyaya sızması ise tam felç etti.
Bugün sorun Doğu’nun demokratikleşme sorunundan şımarmaması, Batı’nın da bunu hazmetmesidir.
Yalan ve baskı üstüne kurulmuş bir kültürün bunu başarması kolay değildir. İzmir olayları bunun bir göstergesidir. Bu süreçte Kürtler’in kimliğine sahip çıkarken Kürt ırkçılığına kaymaması çok önemli, Ankara’nın da sıkıntının farkında olmasınıın tarihi değeri vardır .
kaynak
Bir yerde ciddi gerilim varsa, kimin haklı olduğu o an için önemini kaybeder.
Elbette, tarihsel olarak değil.
Türkler veya kendini Türk olarak bilen herkes şu anda bir travma geçiriyor.
Bu travmada ırkçılığında payı var elbette.
Ama asıl sıkıntı tarihle yüzyüze gelmekte yaşanıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın faşizan çıkışı sayesinde Türkiye, Dersim katliamıyla karşılaştı.
Hrant Dink cinayeti yüzünden “sözde” Ermeni Soykırımı ile tanışmıştı.
100 binler cinayeti sadece lanetlememiş tarihin bir dönemi için özür dilemişti.
Kafes Planı ile devletin kendi yavrularına cinayet planladığını, Danıştay saldırısı sayesinde kendi yanındaki yargıçları öldürdüğünü öğrendi.
Ancak yarıya yakını buna inanmıyor ve bunun bir cemaat veya uluslararası bir komplo olduğuna inanıyor.
Aynı halk, yıllar önce Bülent Ecevit sayesinde Kontr-Gerilla’yı öğrenmiş ve o zaman ‘’Yok artık bu kadarı da olmaz’’ dememişti.
Ecevit’in açıklamalarının bugünkü Ergenekon iddianamesinden farkı yoktu.
Bülent Ecevit’e bu sözleri nedeniyle Çiğli Havaalanı’nda sözü geçen örgüt tarafından suikast girişimi düzenlenmişti. Ecevit başbakan olunca Kontr-Gerilla’yı unuttu.
Şimdiki hükümet unutmuyor.
Belki unutmaak istiyor ama sürekli hatırlatan bir medya var.
Dünya düzeni de artık böyle bir yapılanmayı kabul etmiyor.
Tek sorun var, bir kısım medyayı okuyan halk Ergenekon’a, Kafes Planı’na inanmıyor.
Bunun birinci nedeni yalanlar üzerinde bir tarihe inanması. İkincisi ise gerçeklerden haberi olmaması.
O nedenle, Başbakan Tayyip Erdoğan, Kafes Planı’nı manşet yapan Taraf’ı fırçalarken aslında halkın haber alma özgürlüğünü sınırlıyordu.
Gerçeği bilmeyen halk doğru seçim yapamaz. Kafes Planı’nı sadece bir kısım “elit”in bildiği ama geniş halk kitlelerinin habersiz olduğu bir ülkede her türlü açılım tepeden olur.
Türkiye’nin asıl sıkıntısı ise tepeden inme demokratlaşma ve modernleşme hareketleridir.
İzmir’de meydana gelen olaylar bilgisizlik sonucu ortaya çıkan nefret hareketleridir.
Kürtler’in Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki katkısını bilmeyen insanlar, hak taleplerinden rahatsız oluyor.
Bunun açık adı faşizmdir.
Türkiye örtülü faşizmin hüküm sürdüğü bir ülke.
Devletin çıkarını bildiğini iddia eden insanların, devlet adına halkına karşı suç işlmekten çekinmediği bir anlayışı bu. Bugüne kadar suçun üstüne atılacağı komünistler, Kürtler, Sunniler, faşistler vardı.
Açılımlar bunun yolunu kesti.
Planlarının medyaya sızması ise tam felç etti.
Bugün sorun Doğu’nun demokratikleşme sorunundan şımarmaması, Batı’nın da bunu hazmetmesidir.
Yalan ve baskı üstüne kurulmuş bir kültürün bunu başarması kolay değildir. İzmir olayları bunun bir göstergesidir. Bu süreçte Kürtler’in kimliğine sahip çıkarken Kürt ırkçılığına kaymaması çok önemli, Ankara’nın da sıkıntının farkında olmasınıın tarihi değeri vardır .
kaynak