Başbakan, Doğan’a şantaj yapıyor! Cezası 3 yıl hapis
Baykal: Deniz Feneri’ne toplanan paralar AKP’nin yayın organına gitti, siyasi hedefler için kullanıldı. Başbakan telaşa düştü, ’Gereği yapılsın’ demiyor, Aydın Doğan’a şantaj yapıyor
CHP lideri Deniz Baykal düzenlediği basın toplantısında Almanya’nın Frankurt kentinde devam eden Deniz Feneri yolsuzluğu davasının içeriği ile Başbakan’ın, iddianameyi haber yapan Doğan Grubu’na yönelik tutumunu değerlendirdi. Baykal’ın konuşması şöyle:
Basın özgürlüğüne müdahale
BİR süreden beri sanki Başbakan ile bir medya patronu arasında bir tartışma, bir kişisel sürtüşme yaşanıyormuş gibi bir görüntü verilmek isteniyor. Olayın niteliği böyle değil. Olayın iki niteliği vardır. Birisi, Deniz Feneri yolsuzluğu olayıdır, öbürü de basın özgürlüğü konusudur. Deniz Feneri yolsuzluğu, Alman yargı organları marifetiyle ortaya konuldu.
Olay her yönüyle ciddi olaydır
ALMAN savcılığı, Türkiye’ye gönderilen paralar Türkiye’de iktidara yakın bir yayın kuruluşunun ihtiyaçlarına yönelik harcandığı belirlemiş. Olay her yönüyle önemli, ciddi, büyük bir olaydır. İnsanların dini duyguları, dayanışma duyguları istismar edilerek para toplanacak, o paralar bu amaçlardan tamamen kopuk bir biçimde siyasi hedeflere yönelik Türkiye’de kullanılacak. Söz konusu kişiler Türk’tür, para Türkiye’ye aktarılmıştır. Türkiye’de pek çok önemli kişinin adının geçtiği yolsuzluk söz konusudur. Türkiye’de adli mekanizma ne yazık ki etkin bir şekilde işlememiştir ve ne yazık ki Almanya çerçevesinde bu konu aydınlatılabilmiştir.
7 kez doğruluğu tasdik edilmiş
İDDİANAMENİN Türkçesi elimizde. Deniyor ki, ’Milli görüş ve AKP’nin siyasetine sıkı sıkıya ağlıymışlar, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır’. Bunu söyleyen Alman savcı. İddianamede, 2 Şubat 2005 tarihli bir belgede, herhangi yazılı bir meblağ olmamasına rağmen Mehmet Gürhan’ın, Firdevs Ermiş’ten parayı Türkiye Başbakanı’na Orta Asya’daki Tusunami’den zarar görmüş yardıma muhtaçlara dağıtılması için vermek üzere aldığını tasdik ettiğini, sanık Ermiş’in 7 kez ifadesi alınırken bunun doğruluğu tasdik edilmiş.
Başbakan gerçekleri açıklasın
BU, dünyanın her yerinde büyük bir bomba haberdir. Alman savcılığının resmi iddianamesinde Türkiye Başbakanı’na tutuklu iki sanık, ’Evet ben Başbakan’a vermek üzere bu parayı aldım’ diyorsa, savcı da bunu iddianamesine almışsa, Türkiye’de bu daima bir haberdir. Bu olayın kahramanı Mehmet Gürhan ’Ben bunun için aldım bu parayı’ diyor. Başbakan geçenlerde çıktı, ’Mehmet Gürhan’ı tanımıyorum’ dedi. Bu kişi AKP’nin, Başbakan’ın yurt dışındaki temaslarında baş rolde olan bir kişi. Evrensel Gazeteleri ve Cumhuriyet Gazetelerinde Başbakan ile Mehmet Gürhan’ın birlikte çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Bu iddia doğrudur, yanlıştır, bu bizi ilgilendirmez ama orada toplanan paraların bu amaçla toplandığı açıktır. Başbakanlığa gideceğinin söylendiği açıktır.
Türk yargısı açısından üzüntü verici
KONUYU biz Alman savcısının iddianamesine dayanarak söyleyince Türkiye kısmen haberdar oldu. Böyle demokrasi olur mu, böyle basın özgürlüğü olur mu? Türk yargı makamlarının şu ana kadar somut hiçbir adım atmamış olması üzüntü verici. Niçin? Bir hukuk devletinde, demokratik bir toplumda böyle bir konu Almanya ayağından mı yakalanacak?
Başbakan telaşa kapıldı
BAŞBAKAN bu tablo karşısında çok telaşa kapıldı. Birbiri ardından yolsuzluk iddiaları ortaya döküldü, Şaban Dişli olayından başlamak üzere ve devam ediyor. Şimdi diyor ki, “Bunları nasıl haber yaparsınız?” Korkuyorum Türk medyasında bir otosansür uygulanmasına yol açacak. Deniz Feneri soruşturması neden örtbas edilmeye çalışılıyor, Başbakan niye bundan rahatsız? Kendisiyle bir bağlantısı yoksa çıksın, “Ne gerekirse yapılsın” diye, o da onların üzerine yürüsün. Yapılmıyor neden yapılmıyor?
Bunun adı hukukta şantajdır
AYDIN Doğan’a “Bir hafta süre veriyorum sana” diyor. “Bir hafta bakacağım yayınlarına, eğer beni kızdıran yayınlar yapmaya devam edersen hafta sonunda neler söyleyeceğim senin hakkında” diyor. “Eğer özlediğim yayıncılığı yaparsan üzerine gitmem” diyor. Nedir bu bunun adı? Hukukta şantajdır. TCK madde 107. bir yıldan 3 yıla kadar hapis. Yani başbakana şantaj yapmak yakışır mı? Bir hafta süre veriyor ve “Yayıncılığını toparla” diyor. “Bak basmadın resimle aferin” diyor, “Bundan sonra da basma” diyor. “Ben niye giriyorum bu işe?” diyor, “Niye aldım Sabah’ı, atv’yi, niye alınmasını sağladım. Buradan gerekli sonuçları çıkartamıyor musun” diyor.
‘Ruhsatı Çalık’a vereceğim’ diyor
DOĞAN “Ben rafineri ruhsatı için kendisini ziyaret ettim, param hazır, yatırım yapacağım. Türkiye için önemli bir yatırım konusu, ortaklarım var bu işin uzmanı. Burada bir dağıtım şirketine sahibim, 2,5 milyar dolar kaynağım her an kullanılabilir halde, ruhsat istiyorum yatırım yapmak için. Bana vermiyorlar gittim ruhsatı istedim. Bana diyor ki ’hayır’, biz onu bizim Çalık’a vereceğiz. Sen o işten vazgeç” dediğini söylüyor. Sayın Doğan “O da girsin, ben de gireyim, serbest rekabet, yani ben bu alandayım onlar inşaatçı yaparsa yapsınlar, onlara verin ruhsat, bana da verin” diyor. Başbakan, “Hayır, hayır. Bu işin içinde Putin var, Berlusconi var, Eni var” diyor. “O nedenle sana veremeyiz” diyor.
kaynak : Başbakan, Doğana şantaj yapıyor! Cezası 3 yıl hapis
Başbakan şantaja başladığına göre sonu yakındır.
CHP lideri Deniz Baykal düzenlediği basın toplantısında Almanya’nın Frankurt kentinde devam eden Deniz Feneri yolsuzluğu davasının içeriği ile Başbakan’ın, iddianameyi haber yapan Doğan Grubu’na yönelik tutumunu değerlendirdi. Baykal’ın konuşması şöyle:
Basın özgürlüğüne müdahale
BİR süreden beri sanki Başbakan ile bir medya patronu arasında bir tartışma, bir kişisel sürtüşme yaşanıyormuş gibi bir görüntü verilmek isteniyor. Olayın niteliği böyle değil. Olayın iki niteliği vardır. Birisi, Deniz Feneri yolsuzluğu olayıdır, öbürü de basın özgürlüğü konusudur. Deniz Feneri yolsuzluğu, Alman yargı organları marifetiyle ortaya konuldu.
Olay her yönüyle ciddi olaydır
ALMAN savcılığı, Türkiye’ye gönderilen paralar Türkiye’de iktidara yakın bir yayın kuruluşunun ihtiyaçlarına yönelik harcandığı belirlemiş. Olay her yönüyle önemli, ciddi, büyük bir olaydır. İnsanların dini duyguları, dayanışma duyguları istismar edilerek para toplanacak, o paralar bu amaçlardan tamamen kopuk bir biçimde siyasi hedeflere yönelik Türkiye’de kullanılacak. Söz konusu kişiler Türk’tür, para Türkiye’ye aktarılmıştır. Türkiye’de pek çok önemli kişinin adının geçtiği yolsuzluk söz konusudur. Türkiye’de adli mekanizma ne yazık ki etkin bir şekilde işlememiştir ve ne yazık ki Almanya çerçevesinde bu konu aydınlatılabilmiştir.
7 kez doğruluğu tasdik edilmiş
İDDİANAMENİN Türkçesi elimizde. Deniyor ki, ’Milli görüş ve AKP’nin siyasetine sıkı sıkıya ağlıymışlar, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır’. Bunu söyleyen Alman savcı. İddianamede, 2 Şubat 2005 tarihli bir belgede, herhangi yazılı bir meblağ olmamasına rağmen Mehmet Gürhan’ın, Firdevs Ermiş’ten parayı Türkiye Başbakanı’na Orta Asya’daki Tusunami’den zarar görmüş yardıma muhtaçlara dağıtılması için vermek üzere aldığını tasdik ettiğini, sanık Ermiş’in 7 kez ifadesi alınırken bunun doğruluğu tasdik edilmiş.
Başbakan gerçekleri açıklasın
BU, dünyanın her yerinde büyük bir bomba haberdir. Alman savcılığının resmi iddianamesinde Türkiye Başbakanı’na tutuklu iki sanık, ’Evet ben Başbakan’a vermek üzere bu parayı aldım’ diyorsa, savcı da bunu iddianamesine almışsa, Türkiye’de bu daima bir haberdir. Bu olayın kahramanı Mehmet Gürhan ’Ben bunun için aldım bu parayı’ diyor. Başbakan geçenlerde çıktı, ’Mehmet Gürhan’ı tanımıyorum’ dedi. Bu kişi AKP’nin, Başbakan’ın yurt dışındaki temaslarında baş rolde olan bir kişi. Evrensel Gazeteleri ve Cumhuriyet Gazetelerinde Başbakan ile Mehmet Gürhan’ın birlikte çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Bu iddia doğrudur, yanlıştır, bu bizi ilgilendirmez ama orada toplanan paraların bu amaçla toplandığı açıktır. Başbakanlığa gideceğinin söylendiği açıktır.
Türk yargısı açısından üzüntü verici
KONUYU biz Alman savcısının iddianamesine dayanarak söyleyince Türkiye kısmen haberdar oldu. Böyle demokrasi olur mu, böyle basın özgürlüğü olur mu? Türk yargı makamlarının şu ana kadar somut hiçbir adım atmamış olması üzüntü verici. Niçin? Bir hukuk devletinde, demokratik bir toplumda böyle bir konu Almanya ayağından mı yakalanacak?
Başbakan telaşa kapıldı
BAŞBAKAN bu tablo karşısında çok telaşa kapıldı. Birbiri ardından yolsuzluk iddiaları ortaya döküldü, Şaban Dişli olayından başlamak üzere ve devam ediyor. Şimdi diyor ki, “Bunları nasıl haber yaparsınız?” Korkuyorum Türk medyasında bir otosansür uygulanmasına yol açacak. Deniz Feneri soruşturması neden örtbas edilmeye çalışılıyor, Başbakan niye bundan rahatsız? Kendisiyle bir bağlantısı yoksa çıksın, “Ne gerekirse yapılsın” diye, o da onların üzerine yürüsün. Yapılmıyor neden yapılmıyor?
Bunun adı hukukta şantajdır
AYDIN Doğan’a “Bir hafta süre veriyorum sana” diyor. “Bir hafta bakacağım yayınlarına, eğer beni kızdıran yayınlar yapmaya devam edersen hafta sonunda neler söyleyeceğim senin hakkında” diyor. “Eğer özlediğim yayıncılığı yaparsan üzerine gitmem” diyor. Nedir bu bunun adı? Hukukta şantajdır. TCK madde 107. bir yıldan 3 yıla kadar hapis. Yani başbakana şantaj yapmak yakışır mı? Bir hafta süre veriyor ve “Yayıncılığını toparla” diyor. “Bak basmadın resimle aferin” diyor, “Bundan sonra da basma” diyor. “Ben niye giriyorum bu işe?” diyor, “Niye aldım Sabah’ı, atv’yi, niye alınmasını sağladım. Buradan gerekli sonuçları çıkartamıyor musun” diyor.
‘Ruhsatı Çalık’a vereceğim’ diyor
DOĞAN “Ben rafineri ruhsatı için kendisini ziyaret ettim, param hazır, yatırım yapacağım. Türkiye için önemli bir yatırım konusu, ortaklarım var bu işin uzmanı. Burada bir dağıtım şirketine sahibim, 2,5 milyar dolar kaynağım her an kullanılabilir halde, ruhsat istiyorum yatırım yapmak için. Bana vermiyorlar gittim ruhsatı istedim. Bana diyor ki ’hayır’, biz onu bizim Çalık’a vereceğiz. Sen o işten vazgeç” dediğini söylüyor. Sayın Doğan “O da girsin, ben de gireyim, serbest rekabet, yani ben bu alandayım onlar inşaatçı yaparsa yapsınlar, onlara verin ruhsat, bana da verin” diyor. Başbakan, “Hayır, hayır. Bu işin içinde Putin var, Berlusconi var, Eni var” diyor. “O nedenle sana veremeyiz” diyor.
kaynak : Başbakan, Doğana şantaj yapıyor! Cezası 3 yıl hapis
Başbakan şantaja başladığına göre sonu yakındır.