buraqq
Profesör
- Katılım
- 13 Mart 2008
- Mesajlar
- 1,549
- Reaksiyon puanı
- 6
- Puanları
- 218
Hafta sonu Ceyhan Mumcu'yu dinledim.
Konu AB'nin Kemalizm'e bakisiydi. Konuşmasına Attila İlhan'¹ anarak başladı.
Onun aydınlanma etkinliklerine editörlük yaptığından söz etti.
'Parola vatan, işareti namus' sözünü yeniden gündeme getirisini anlattı.
Bu söz İzmir'de şehitlik anıtının taşında Arapça harflerle yazılmış bir sözdü.
Attila İlhan o yazının tozlarını parmaklarıyla silmiş, yeniden
gündeme taşımıştı.
Konuşmasının sonunda sorular - yanıtlar bölümüne geçildi.
Ceyhan Mumcu'ya Attila İlhan'ın bir dergide yayınlanan kendisiyle
yapılan röportajda 'Atatürk'ün nasıl öldüğü araştırılmalıdır' dediğini
anımsattım.
'Bu sözünü onun vasiyeti kabul etmek gerekir. Sizin bu konuda bir
bilginiz var mı?' diye sordum. Aldığım yanıtı okurlarımla paylaşmak
istiyorum:
Bir deniz tabip albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır.
Orada Atatürk'e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır.
Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi.
Atatürk'e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı 'kinin' yüklenmiş ve
karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü.
Tedaviyi yapan doktor, mason locası üstadı azamlarından Doktor Mim Kemal'dir.
Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar'ın ısrarı ile dışarıdan
bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu
yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur.
İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona'da nemli sıcaktan durumu
daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı'na götürülmüştü.
Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı
kaynaklara da böyle girdi?
Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi.
Mason locaları 1935'de kapatılmasına rağmen Mecliste hala mason
milletvekilleri vardı. (Şimdi tarikatlar,tekkeler,zaviyeler dahil
hepsi ipinden boşandı...)
Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü
duyuralım' denir ve kabul edilir.
Arkasından Yeşilay icat edilir, tarih kitaplarına da böyle girer.
Ceyhan Mumcu'dan bunları duyduktan sonra ne yapmam gerekir diye düşündüm.
İlk isim bu bilgiyi okurlarımla paylaşmak.
Şimdi bu bilgiler elimizde ve biz çocuklarımızı terbiye edeceğiz diye,
yüce önderimiz hakkındaki bu yalanla O'nu halkımızın gözünde
küçültmeye devam edecek miyiz?
Okul kitaplarından Atatürk'ü çıkartmak için elinden geleni yapan
AB(Avrupa Birliği)-ve bizdeki yerli işbirlikçileri-, bu düzeltmeyi
yapmamıza izin verir mi?
Demek ki kendi kitaplarımızı kendimiz yazmak zorundayız.
En çok satılmakta olan 'Şu Çılgın Türkler' kitabi belli ki bir boşluğu
dolduruyor.
Demek ki; halkımız şiddetle kendi tarihiyle ilgili doğru bilgilere
ulaşma ihtiyacı duyuyor.
Neyse ki; Türk ulusu ATATÜRK' ünü hâlâ çok seviyor, hiçbir yalan O'
nu gözden düşüremiyor !!!
Kaynak:Mail
Konu AB'nin Kemalizm'e bakisiydi. Konuşmasına Attila İlhan'¹ anarak başladı.
Onun aydınlanma etkinliklerine editörlük yaptığından söz etti.
'Parola vatan, işareti namus' sözünü yeniden gündeme getirisini anlattı.
Bu söz İzmir'de şehitlik anıtının taşında Arapça harflerle yazılmış bir sözdü.
Attila İlhan o yazının tozlarını parmaklarıyla silmiş, yeniden
gündeme taşımıştı.
Konuşmasının sonunda sorular - yanıtlar bölümüne geçildi.
Ceyhan Mumcu'ya Attila İlhan'ın bir dergide yayınlanan kendisiyle
yapılan röportajda 'Atatürk'ün nasıl öldüğü araştırılmalıdır' dediğini
anımsattım.
'Bu sözünü onun vasiyeti kabul etmek gerekir. Sizin bu konuda bir
bilginiz var mı?' diye sordum. Aldığım yanıtı okurlarımla paylaşmak
istiyorum:
Bir deniz tabip albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır.
Orada Atatürk'e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır.
Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi.
Atatürk'e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı 'kinin' yüklenmiş ve
karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü.
Tedaviyi yapan doktor, mason locası üstadı azamlarından Doktor Mim Kemal'dir.
Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar'ın ısrarı ile dışarıdan
bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu
yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur.
İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona'da nemli sıcaktan durumu
daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı'na götürülmüştü.
Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı
kaynaklara da böyle girdi?
Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi.
Mason locaları 1935'de kapatılmasına rağmen Mecliste hala mason
milletvekilleri vardı. (Şimdi tarikatlar,tekkeler,zaviyeler dahil
hepsi ipinden boşandı...)
Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü
duyuralım' denir ve kabul edilir.
Arkasından Yeşilay icat edilir, tarih kitaplarına da böyle girer.
Ceyhan Mumcu'dan bunları duyduktan sonra ne yapmam gerekir diye düşündüm.
İlk isim bu bilgiyi okurlarımla paylaşmak.
Şimdi bu bilgiler elimizde ve biz çocuklarımızı terbiye edeceğiz diye,
yüce önderimiz hakkındaki bu yalanla O'nu halkımızın gözünde
küçültmeye devam edecek miyiz?
Okul kitaplarından Atatürk'ü çıkartmak için elinden geleni yapan
AB(Avrupa Birliği)-ve bizdeki yerli işbirlikçileri-, bu düzeltmeyi
yapmamıza izin verir mi?
Demek ki kendi kitaplarımızı kendimiz yazmak zorundayız.
En çok satılmakta olan 'Şu Çılgın Türkler' kitabi belli ki bir boşluğu
dolduruyor.
Demek ki; halkımız şiddetle kendi tarihiyle ilgili doğru bilgilere
ulaşma ihtiyacı duyuyor.
Neyse ki; Türk ulusu ATATÜRK' ünü hâlâ çok seviyor, hiçbir yalan O'
nu gözden düşüremiyor !!!
Kaynak:Mail