Albert Einstein İzafiyet teorisi

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Zibi$
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Zibi$

Profesör
Katılım
7 Ekim 2007
Mesajlar
2,116
Reaksiyon puanı
2
Puanları
218
Arkadaşlar ilgimi çekti paylaşmak istedim.Baştan sona okuyun bence.



ZAMANIN GÖRECELİĞİ BİR KEZ DAHA İSPATLANDI

"NASA: İzafiyet Teorisi Doğru", "Einstein Haklı Çıktı", "NASA İzafiyet Teorisini Doğruladı"…

Gazetelerde yer alan bu başlıklar zamanın göreceliği konusunun bir kere daha doğrulandığına dikkat çekiyordu.

İzafiyet Teorisi'ni günümüzden 86 yıl önce, 20. yüzyılın en büyük fizikçisi olarak nitelendirilen Albert Einstein ortaya atmıştır. Görelilik kuramı olarak da adlandırılan bu teoriye göre uzay ve zaman bir algıdır. Diğer bir deyişle, mutlak zaman diye birşey yoktur. Uzay ve zamanı algılama biçimimiz, nerede bulunduğumuza ve nasıl hareket ettiğimize bağlıdır. Buna göre bir cismin hızına ve konumuna (çekim merkezine olan uzaklığına) göre, zaman hızlı veya yavaş geçmektedir. Bir cisim hızlandıkça (çekim merkezlerinin yakınında) o cismin üzerinde zaman yavaşlamaktadır. Yani hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha ağır, daha yavaş işleyerek sanki "durma" noktasına yaklaşmaktadır.

Bunu Einstein'ın bir örneği ile açıklayalım. Bu örneğe göre aynı yaştaki ikizlerden biri Dünya'da kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna çıkar. Uzaya çıkan kişi, geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır. Bunun nedeni uzayda hızla seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır.

Bir cismin hızının yanısıra konumu da zamanı etkilemektedir. Genel Görelilik Kuramı, çekim merkezlerinin yakınında zamanın daha yavaş geçtiğini ispatlamıştır.

Ünlü fizikçi Stephen Hawking, bu gerçeği yine bir ikiz örneğiyle şöyle anlatmaktadır:

"Görelilik kuramı mutlak zamanı çöpe attı. Bir çift ikizi düşünelim. Diyelim ki ikizlerden biri dağın tepesinde yaşasın, ötekisi deniz yüzeyinde. İlk ikiz (yani dağın tepesinde yaşayan) ikincisinden daha çabuk yaşlanacaktır. Yani yeniden karşılaştıklarında öbüründen daha yaşlı olacaktır." (Stephen Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s.54)

Görelilik Kuramı ile, hıza ve konuma göre uzayda farklı zaman dilimleri olduğu ortaya konmuştur.

Einstein'ın 1900'lü yıllarda ulaştığı bu sonuç geçtiğimiz aylarda NASA destekli bir proje ile doğrulanmıştır.

Uydu Yörüngelerindeki Sapma İzafiyeti Doğruluyor

Görelilik kuramının doğruluğu, iki bilim adamı; Ignazio Ciufolini ve Erricos Pavlis tarafından çeşitli ölçümler yapılarak kanıtlandı. NASA, projeye 600 milyon dolarlık bir bütçe ayırmıştı. NASA'nın yetkililerinden olan Erricos Pavlis, "Einstein'ın, Dünya gibi büyük cisimlerin kendi eksenleri etrafında dönerken uzay ve zamanı büktüğünü söylediğini, kendilerinin de bundan yola çıkarak araştırma yaptıklarını" belirtti. Araştırmanın sonucunda ölçüm yapılan uyduların yörüngesinde Dünya'nın dönüş yönünde yılda iki metrelik sapma belirlendi. Yani uydular yörüngelerinden yılda iki metre kadar dışa doğru itiliyorlardı. Bu, Einstein'ın uzay-zaman sürüklenmesiyle ilgili hesaplarıyla %99 uyumlu bir bulguydu. Colorado Üniversitesi fizikçilerinden Neil Ashby bu sonuçla ilgili olarak, "Bu, gerçekten de uzay-zaman sürüklenmesiyle ilgili ilk kesin ölçüm" açıklamasını yaptı.

23 Ekim 2004 tarihli Radikal gazetesinde, bu önemli bulguyla ilgili şöyle bir haber yapılmıştı:

... Pavlis, "Şayet Dünya, etrafındaki uzay-zamanı eğiyorsa, yakınlardaki uyduların yörüngesi değişmeliydi" dedi ve bu düşünceden hareketle LAGEOS-1 ve LAGEOS-2 adlı uyduların yörüngelerindeki sapmayı lazer ışını kullanarak ölçtüklerini anlattı. Pavlis, "Her iki uydunun yörüngesinde de Dünya'nın dönüş yönünde yılda iki metrelik sapma belirledik. Ölçümlerimiz, görelilik teorisinden hareketle daha önce yapılan hesaplara yüzde 99 uydu" dedi. İtalya'nın Lecce Üniversitesi'nden Ignazio Ciufolini ve ABD'deki Dünya Sistemleri Teknolojisi Birleşik Merkezi'nden Pavlis, 11 yıl iki uydudan gelen lazer sinyallerini inceledi.

Einstein, uzay-zamanın maddeden ayırt edilemeyeceğini, maddi cisimlerin varlığıyla koşullandığını ve güçlü çekim gücü yaratan cisimlerin yakınında uzayın 'eğrildiğini' iddia etmişti. Einstein'ın teorisi şimdiye dek birçok açıdan doğrulandı…

Buraya kadar kısaca özetlediğimiz bilgilerden ortaya çıkan sonuç, zamanın algı olduğu gerçeğinin bir kez daha ispatlanmış olmasıdır. Bu gerçek, asırlar önce Kuran'da haber verilmiş bir bilgidir.

Zaman Algısı

Zaman algısı aslında bir anı başka bir anla kıyaslama yöntemidir. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Bir cisme vurduğumuzda bundan belirli bir ses çıkar. Aynı cisme beş dakika sonra vurduğumuzda yine bir ses çıkar. Kişi, birinci ses ile ikinci ses arasında bir süre olduğunu düşünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduğu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafızasında var olan bir bilgidir. Kişi, hafızasında olanı, yaşamakta olduğu anla kıyaslayarak zaman algısını elde eder. Eğer bu kıyas olmasa, zaman algısı da olmayacaktır.

Aynı şekilde kişi, bir odaya kapısından girip sonra da odanın ortasındaki bir koltuğa oturan bir insanı gördüğünde, kıyas yapar. Gördüğü insan koltuğa oturduğu anda, onun kapıyı açması, odanın ortasına doğru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algısı, koltuğa oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasında kıyas yapılarak ortaya çıkar.

Kısacası zaman, beyinde saklanan birtakım hayaller arasında kıyas yapılmasıyla var olmaktadır. Eğer bir insanın hafızası olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayısıyla zaman algısı da oluşmaz. Bir insanın "ben otuz yaşındayım" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yıla ait bazı bilgilerin biriktirilmiş olmasıdır. Eğer hafızası olmasa, ardında böyle bir zaman dilimi olduğunu düşünmeyecek, sadece yaşadığı tek bir "an" ile muhatap olacaktır.

Zaman bir algıdan ibaret olduğuna göre de, tümüyle algılayana bağlı, yani göreceli bir kavramdır. Zamanın göreceliği, rüyada çok açık bir biçimde yaşanır. Rüyada gördüklerimizi saatler sürmüş gibi hissetsek de, gerçekte herşey birkaç dakika hatta birkaç saniye sürmüştür.

Konuyu biraz daha açıklamak için bir örnek üzerinde düşünelim. Özel olarak dizayn edilmiş tek pencereli bir odada oturup, burada belirli bir süre geçirdiğimizi varsayalım. Odada geçen zamanı görebileceğimiz bir de saat bulunsun. Aynı zamanda odanın penceresinden güneşin belirli aralıklarla doğup-battığını görelim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, o odada ne kadar kaldığımız sorulduğunda vereceğimiz cevap; hem zaman zaman saate bakarak edindiğimiz bilgi, hem de güneşin kaç kere doğup battığına bağlı olarak yaptığımız hesaptır. Örneğin, odada üç gün kaldığımızı hesaplarız. Ama eğer bizi bu odaya koyan kişi bize gelir de, "aslında sen bu odada iki gün kaldın" derse ve pencerede gördüğümüz güneşin aslında suni olarak oluşturulduğunu, odadaki saatin de özellikle hızlı işletildiğini söylerse, bu durumda yaptığımız hesabın hiçbir anlamı kalmaz.

Bu örnek de göstermektedir ki zamanın akış hızıyla ilgili bilgimiz, sadece algılayana göre değişen referanslara dayanmaktadır.

Kuran'da İzafiyet

Görüldüğü gibi zamanın göreceliği konusu ispatlanmış bilimsel bir gerçektir. Ancak yazının başında da belirttiğimiz gibi bu gerçek, yüzyılın başlarında Einstein'ın görecelik kuramı ile ortaya çıkmıştır. O döneme dek insanlar zamanın göreceli bir kavram olduğunu, ortama göre değişkenlik gösterebileceğini bilmiyorlardı. Ama ünlü bilim adamı Albert Einstein, görecelik kuramı ile bu gerçeği açık olarak ispatladı. Zamanın, kütleye ve hıza bağımlı bir kavram olduğunu ortaya koydu. Daha önce hiç kimse bu konuyu açıkça dile getirmemişti.

Kuran'da ise -Kuran'ın indirildiği dönemde hiçbir insan tarafından bilinmeyen- bu gerçek haber verilmişti. Kuran-ı Kerim ayetlerinde zamanın izafi olduğunu gösteren bilgiler vardı. Bu konuyla ilgili bazı ayetleri şöyle sıralayabiliriz:

... Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47)

Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5)

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)

610 yılında indirilmeye başlanan Kuran'da böylesine açık bir şekilde zamanın göreceliğinden bahsediliyor olması, onun İlahi bir kitap olduğunun bir önemli delillerinden biridir.

İzafiyet ve Materyalistlerin Büyük Yanılgıları


İzafiyet Teorisinin doğrulanmış olmasının önemli bir sonucu da materyalistlerin "mutlak zaman-sonsuz evren" iddialarının geçer-sizliğini bir kez daha ortaya koymuş olmasıdır. Materyalistler, maddenin yanı sıra zamanın da mutlak oldu-ğunu, yani sonsuzdan gelip sonsuza gittiği yanılgısını savunurlar. Bu çarpık anlayışa dayanarak da kaderi, ahiret gününü, cenneti ve cehennemi red-detmeye çalışırlar. Oysa bugün modern bilim, maddenin olduğu gibi, maddenin bir türevi olan zamanın da maddeyle birlikte yokluktan var edildiğini ve zamanın da bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Aynı zamanda, zamanın izafi (göre-celi-rölatif) bir kavram olduğu, mater-yalistlerin yüzyıllardır zannettikleri gibi değişmez ve sabit olmadığı, değişken bir algı biçimi olduğu da bu yüzyılda ortaya çıkmıştır. Zamanın ve mekanın izafiyeti Einstein'ın "İzafiyet" teorisiyle kanıtlanmış ve bu gerçek bugünkü modern fiziğin temelini oluşturmuştur. Sonuç olarak, zaman ve mekan mutlak olmayan, başlangıçları olan, Allah'ın yoktan var ettiği kavramlardır. Zamanı ve mekanı yaratan Allah, elbette ki bunlara tabi değildir. Allah, zamanın her anını zamansızlıkta belirlemiş, tespit etmiş ve yaratmıştır. İşte materyalistlerin akıl erdireme-dikleri "Kader" gerçeğinin özü de buradadır. Bizim için geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanacak olan olayların tümü, zamana tabi olmayan, zamanı yoktan var eden Allah'ın bilgisi ve hakimiyeti dahilin-dedir.

Kuran'ın 1400 yıl önce bildirdiği ve iman edenlerin gönülden inandıkları gerçekleri bugün modern bilim de doğrulamakta ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğuna bir kere daha şahitlik etmektedir.

 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
şöyle bir soru sorayım o zaman bu konuyla alkalı
ahiret inancına iman ediyorsunuz
kabir azabına iman ediyorsunuz
kabir nimetlerinide kabul ediyorsunuz
bir inanan kıyamete kadar nimetlenecek kabirde
bir günahkarda azap görecek
peki inanan veya günahkar 3000 sene önce öldü
aynı şekilde başka bir inanan veya günahkar kıyametin kopmasına 1 sene kala öldü
nimetlenme veya azap görme açısından zaman çok farklı oluyor birinde çok uzun birinde ise çok kısa Allahın adaletine aykırı değil mi bu olay
hayır işte konumuzla alakalı olan kısmı burası Allah zamanın (dehr) sahibi olduğuna göre istediği gibi eğip bükebiliyor istediği gibi uzatıp kısaltabiliyor. (bu yazdıklarım ahiret inancına sahip kimseler içindir, kargaşaya mahal vermek istemem)
 

Zibi$

Profesör
Katılım
7 Ekim 2007
Mesajlar
2,116
Reaksiyon puanı
2
Puanları
218
şöyle bir soru sorayım o zaman bu konuyla alkalı
Allahın adaletine aykırı değil mi bu olay

Aykırı olsaydı böyle bi buluş bulunmazdı kanıtlanmazdı bence.


obscurhomme o olaylar için henüz çok erken. ama teknoloji gelişmiş kim bilir.
 

emelden

Dekan
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
5,260
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Zibi$, güzel paylaşımın için teşekkürler fakat kaynak belirtmeli atlamayalım. ;)
 

fish

Profesör
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
zamanın göreceli olduğuna dair o kadar basit bir örnek varki aslında hayatımızda...

mesela; kimisi "bu hafta amma uzadı be" der kimisi "çok çabuk geçti" der..

ikisi de bir haftalık bir zaman diliminden bahsediyor oysaki...ama algılama şekilleri süreçleri çok farklı...kimisine bitmek bilmemiştir hafta kimisine de yetmemiştir...

hafıza zaman kavramının temelidir..ve ne kadar kuvvetli bir hafızanız varsa zaman da o derece ağırlaşır geçmek bilmez gibi görünür..

benim hafızam zayıf olduğu için mesela son 5 yılımın su gibi geçtiğini düşünüyorum ama bir arkadaşım günü gününe geçirdiği anların %80 ini hatıladığı için kafayı yemek üzere...çünkü zaman onun için akmıyor malesef...
 

PcMaSTeR

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2006
Mesajlar
3,511
Reaksiyon puanı
5
Puanları
218
Zamanda yolculuk gerçekten mümkün olsaydı acaba gelecekte yaşayan bizler zaman makinesini icat edip 21. yüzyıla yani şuan ki zamana gelmez miydik.


Ya da bu zamana tekrar dönmek istermiydik? :D


Bunu bizde tartıştık, hatta okulda ki öğretim görevlisi bir hoca ile. Oda zamanın bükülme olayına inanıyor. Ancak aklımda bir yerden kalma bir fikir var. Zamanda yolculuk mümkün, ancak geri dönüşümsüz. Yani İleriki bir zamana gidilebilir ancak geri dönüş mümkün değil. Bu tamami ile hız ile alakalı bir durum. Yani ışık hızına ulaşıldığı ve de geçildiği takdirde mümkün olabileceği şeklinde diye hatırlıyorum.
 

souris

Profesör
Katılım
11 Ağustos 2008
Mesajlar
1,615
Reaksiyon puanı
3
Puanları
218
O fikir Superman filminden kalma olmasın :D :D Luis deprem sebebiyle aracı yerin dibine girip geberince Superman onu kurtarmak için havada beliren insan suratına karşı gelmiş dünyanın etrafında saat istikametine aksine dönüp geri gitmiş onu kurtarıp ileriye tekrar dönmüştü :D
 

PcMaSTeR

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2006
Mesajlar
3,511
Reaksiyon puanı
5
Puanları
218
O fikir Superman filminden kalma olmasın :D :D Luis deprem sebebiyle aracı yerin dibine girip geberince Superman onu kurtarmak için havada beliren insan suratına karşı gelmiş dünyanın etrafında saat istikametine aksine dönüp geri gitmiş onu kurtarıp ileriye tekrar dönmüştü :D


Filmi biliyorum, O kadar da fantastik değilim canım :D


Benim dediğim olay farklı, yani ışık hızı geçildiği zaman ilerki bir zamana gidebiliyorsun, ama geri dönemiyorsun. Bunu okulda ki arkadaş söylemişti :)
 

tugbagaleri

Profesör
Katılım
13 Mayıs 2006
Mesajlar
2,224
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Vay .....iyi ozaman şimdi turk usulü bir formul bulursak bankadan ihtiyaç kredisi alıp bankaya vadeli hesap açarız sonra ışık hızıyla uzaklaşıp geri döneriz geri döndüğümüzde vadeli hesapımız vadelenmiş olacak ama bizim için çok kısa bir zamanda gerçekleşecek ama bankanın oldugu mekanda epey bir zaman geçmiş olacak eheheheheheh
 

xismailaydin

Profesör
Katılım
28 Eylül 2008
Mesajlar
1,379
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Yaş
35
Konum
Ankara
ben de çok ilgileniyorum bu oılayla
güzel bir paylaşım teşekkürler
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Aykırı olsaydı böyle bi buluş bulunmazdı kanıtlanmazdı bence.


obscurhomme o olaylar için henüz çok erken. ama teknoloji gelişmiş kim bilir.
zibis kardeş ben aykırı demiyorum zaten ben olayın tarafıyım karşısında değilim zaten yazımda hayır diyorum farkındaysan
 

nsgnc

Profesör
Katılım
6 Nisan 2008
Mesajlar
1,572
Reaksiyon puanı
10
Puanları
218
Bir de olayın BigBang yönü var. Madde yokken zaman da yoktu. BigBang ile madde yaratıldığında zaman da yaratılmıştır.
Madde yaratılmadan önce var olan Allah ezeli'dir. Zaman kavramı üzerinden Allah'ın ezeliliği anlaşılamaz. O zamanın da yaratıcısı olduğu için, O'nun için başlangıç düşünülemez. Başlangıç zaman kavramı ile ilgili bir şeydir.

İnsanlar şeyi zaman ile kıyasladığında Allah'ın varlığının başlangıcı olmamasını anlayamazlar.
 

deli_bebiiss

Öğrenci
Katılım
25 Ekim 2010
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
zibiş bu konuyla yakından ilgileniosn rica etsem bana en basitinden konuyu bi anlatarak örnek werebilr misin..?

---------- Post added at 15:43 ---------- Previous post was at 15:26 ----------

bana biriniz en basit yoldan rica etsem şu teoriyi anlatabilir mi??
 

ramboberk

Profesör
Katılım
12 Eylül 2009
Mesajlar
4,417
Reaksiyon puanı
74
Puanları
228
Acaba konu hortlatmak moda olduda benimmi haberim yok
 
S

SDN Okuru

SDN Okuru
:wub:ben anlatabilirim bu teori zamanla ilgilidir,zamanın nasıl hızlı geçtiğini anlatıyor:wub:
 
Üst