Adamın asabını bozmayın sabah sabah!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ottomanzo

Doçent
Katılım
25 Temmuz 2008
Mesajlar
746
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Hadi biz “yandaş”ız, kalemimizi icara verdik... O zaman sizden okuyalım koçlar, bu Dersim tartışması bir “dış mihrak” ürünü müdür?
Kılıçdaroğlu’nuz öyle diyor.
Baykal’ınız da kafa sallayarak onaylıyor.
Partiyi karıştırmak, en nihayetinde bölüp parçalamak isteyen dış güçler, muhterem Onur Öymen’in ağzına “Dersim” diye bir laf düşürmüşler, biz yandaşlar sakız gibi çiğneyip duruyoruz.
Böyle mi?
Kılıçdaroğlu’nuz bunu demeye getiriyor.
Hani, Meclis’teki “Dersim itirafını” önce alkışlayan, sonra görülen lüzum üzerine derin bir sessizliğe bürünen, ardından ortaya çıkıp “Öymen istifa etmelidir” diye kahramanlık taslayan, derken (herhalde dış güçleri sevindirmemek için) istifa talebinden vazgeçtiğini açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu’nuz...
Siz hürsünüz...
Bize benzemezsiniz.
Kılıçdaroğlu’nun bu ilkesizliğini yazabilirsiniz...
Efendim?
İlkesizlik görmüyor musunuz?
Madem ortada bir ilkesizlik yok, ne halt karıştırmaya “Bravo Gandhi Kemal... Öymen’e istifa etmesi gerektiğini nasıl da hatırlattı... Aşk olsun vallahi!” diye gaz verdiniz adamcağıza?
İşte tornistan etti... “Dış güçler filan” dedi.
Bunu da yazsanıza!
Efendim?
Kılıçdaroğlu ne eylerse güzel mi eyler?
Ee, biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz işte... O namütenahi iradenin gönüllü sözcülüğüne soyunduğunuz gerçeği kabak gibi ortadayken “yandaş” diye sağa sola hırladığınızı... Yaptığınız işin, ucuzundan “CHP kuyrukçuluğu” olduğunu hatırlatanlara çemkirmekten öte ortaya doğrudürüst bir fikir koyamadığınızı... “Olmamış darbenin neresini
yazalım?” diye Ergenekon sulandırıcılığına koyulduğunuzu...
Siz busunuz...
Hem darbeci, hem faşist, hem CHP yandaşısınız.
Efendim, “AKP ve yandaşları korku cumhuriyeti oluşturuyor”muş...
Sanki kendileri varlıklarını ve medyadaki egemenliklerini korku uygulamalarına borçlu değillermiş gibi.
Farklılıklar yok ediliyormuş...
Sanki kendileri farklı bir sese, değişik bir bakış açısına, özgür bir dimağa tahammüllüymüş gibi...
Medya tektipleştiriliyormuş... AKP’nin hizmetine veriliyormuş...
Sanki kendileri darbeyi tedvire memur odakların hizmetinde değillermiş gibi... Farklı kavrayışlara hayat hakkı tanıyorlarmış, kendilerine benzemeyene kapılarını açıyorlarmış, “ötekinin hukukuna” saygı gösteriyorlarmış gibi.
Ülke faşizme gidiyormuş.
Sanki bir tür alaturka faşizmi mündemiç “darbe” ve “militarist uygulamalar”ın arkasında kendileri (gazeteleri, televizyonları, yazarları) yokmuş gibi...
Hukuk katlediliyormuş...
Sanki “Hukuk her şeyden ibaret değildir arkadaşlar” sözü kendilerine ait değilmiş gibi...
Editoryal bağımsızlık... Etik... Hür medya... Halkın haber alma hakkı... Bunlar elden gidiyormuş!
Sanki, karargah çıktılarını manşete taşıyan, darbe ve muhtıra dönemlerinde halktan haber gizleyen, “Ne gazeteciliği kardeşim? Biz burada dükkan açtık para kazanıyoruz...” diyen, Ergenekon’a mazeret üretmek dışında ortaya dişe dokunur bir düşünce koymayan kendileri değilmiş gibi.
Biz yandaş medyayız, bunlar “hür basın...”
Öyle mi?
Gidin yatın... Adamın asabını bozmayın sabah sabah!

kaynak
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
trende okumuştum yazısını. Ahmet Kekeç süper yazıyor ya... Bayılıyorum bu adamın yazılarına.. Kutup yıldızı gibi adam benim için..
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Video'yu izledim. Klasik bir “yön saptırma” yöntemi kullanıyor. Bu klasik yöntem genelde şöyle cereyan eder: Kişi haksız olduğu bir konuda kendisini hedeften kurtarmak için bir başka haksızlığa dikkat çeker. Böylelikle kendisini ya daha az hedef yapmış olacak, yâda tamamen hedeften kurtarmış olacaktır. Dikkat ederseniz katliamı yapanlardan çok, bölgede bir başka haksızlığa yani "ağalık düzenine" dikkat çekiyor. Yâda kendi döneminde kimseye haksızlık yapılmadığını söyleyerek diğer askeri yönetiminde aslında kendisi gibi olduğunu ima ediyor.

Bu klasik bir yöntemdir. Olay “ağalık düzenine” indirgenerek asıl unutulmaması gereken şey, yani katliam unutturulur. Böylelikle kişiye bu yanlış eylem bir nebze de olsa masun gösterililir, en iyi ihtimale suçu işleyen kişi sayısını artırılarak "çoğunluk psikolojisinden" yararlanılır. Çoğunluk psikolojisinde kişi tek başına işlediği bir suçtan dolayı daha çok azap yâda suçluluk duyarken, aynı suç, birden çok kişi tarafından "ortak" yapıldığında, kişiler daha az azap, yâda suçluluk duyar...

Hepimiz yapılan yanlışın bütün bir orduya mal edilemeyeceğini gayet iyi biliyoruz. Ve bu konuda yediden yetmişe hepimiz hem fikiriz. Ama yapılanları hala makul göstermeye çalışan birilerinin olması, kirli bir lekeyi temizleme, aklama çabası olarak görüyoruz.
 

NikeSteeL

Dekan
Katılım
13 Mart 2009
Mesajlar
8,421
Reaksiyon puanı
131
Puanları
243
Ahmet Kekeç Gerçekten Gidip Yatsınlar iyice Asap Bozmaya Başladı Bunlar
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst