paleokastro
Doçent
- Katılım
- 7 Aralık 2006
- Mesajlar
- 646
- Reaksiyon puanı
- 1
- Puanları
- 0
-

"Ben seni boğulmuşluklarda değil de
Bilek bükülmezliğinde
Yağız atların kişnemelerinde
Fatih’in gururlu bakışlarında
Görmek isterim, bahtına küsmüş şehir
Sen ne bakarsın benim yorgunluğuma
Çakallarla baş edemediğime
Ya sen öyle misin be ecdat yadigarı koca şehir
Irmaklarından irinler akmasın
Kurtların çakallara peşkeş çekilmesin
Yürüyelim sokaklarında başımız dik
Kavgalarımın şehri
Sevdalarına sarılıp mutlu olduğum İSTANBUL!.."
Bilek bükülmezliğinde
Yağız atların kişnemelerinde
Fatih’in gururlu bakışlarında
Görmek isterim, bahtına küsmüş şehir
Sen ne bakarsın benim yorgunluğuma
Çakallarla baş edemediğime
Ya sen öyle misin be ecdat yadigarı koca şehir
Irmaklarından irinler akmasın
Kurtların çakallara peşkeş çekilmesin
Yürüyelim sokaklarında başımız dik
Kavgalarımın şehri
Sevdalarına sarılıp mutlu olduğum İSTANBUL!.."
53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs tarihlerinde yapılan dört büyük saldırıdan sonra İstanbul, 29 Mayıs 1453 Salı günü Sultan Mehmet Han tarafından fethedildi. Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edilen İstanbul'un fethi, Sultan Mehmet'e "FATİH" ünvanını hediye etmiş oldu.
Fetih Hazırlıkları
İstanbul'un fethedilerek Osmanlı hakimiyetine girmesi, ticari ve kültürel bakımdan büyük bir avantajdı. Eğer İstanbul alınabilirse boğazlar tam manasıyla kontrol altına alınmış olacak ve böylelikle Karadeniz ticaret yolları Osmanlı hakimiyetinde olacaktı.
Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urban'ı Edirne'de top dökümü işiyle görevlendiren Fatih; "Şahi" adı verilen bu topların yanısıra, tekerlekli kuleler ve aşırtma gülleleri(mancınıklar) hazırlatıyordu.
Bu dehşet verici ve görülmemiş ebattaki silahların yanısıra; Yıldırım Bayezid'in İstanbul'u kuşattığı sırada yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına, Rumeli Hisarı (Boğazkesen) inşa edildi. Bu sayede Bizans'a Boğazlar'dan deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı. 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edilerek, Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora'ya gönderildi ve İstanbul'a yardım gelmesi engellendi.
Osmanlıların bu hazırlıklarına karşılık, Bizanslılar da cevap olarak şehri çevreleyen surları sağlamlaştırıyor ve yiyecek depoluyorlardı. Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç'e bir zincir gerdirerek buradan gelebilecek saldırılara karşı tedbir aldığını düşünüyordu. Buraya zincir gerilmesinin asıl sebebi ise, İstanbul'un Haliç tarafı surlarının zayıf olmasıydı. Bunu Konstantin kadar Mehmet Han da çok iyi biliyordu. Bizans aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım talep ediyor, Papa ise yapacağı yardımın karşılığı olarak Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu. Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumların; Roma kilisesine bağlanmak istemeyip, "İstanbul'da Kardinal Külahı görmektense, Türk Sarığı görmeye razıyız" cevabıyla Bizansın bu yardım isteği de cevapsız kalıyordu.
Kuşatma
Bizans'a elçi gönderilmesi ve imparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine, İstanbul önlerine gelen Osmanlı ordusu 6 Nisan 1453'de kuşatmayı başlattı. Ordu; merkez, sağ ve sol olmak üzere üç kısma ayrıldı. 19 Nisan'da yapılan ilk saldırıda, tekerlekli kuleler kullanıldı ve bu saldırı ile Topkapı surlarından burçlara kadar ilerlenmiş oldu. Tarih şiddetli çarpışmalara şahit oluyor, Bizanslılar şehri çevreleyen surların zarar gören kısımlarını vakit geçirmeden tamir ediyorlardı. Karada olduğu gibi denizde de yaşanan şiddetli çarpışmalar sırasında Bizans donanmasına ağır tahribat verilmekteydi. Ancak şehre bir an evvel girilebilmesi için donanmanın bir bölümünün mutlaka Haliç'e indirilmesi gerekliydi. Bunu gerçekleştirmek üzere, Sultan Mehmed, İstanbul'un fethedilmesini kolaylaştıracak olan muhteşem planı uygulamaya koyup, Osmanlı donanmasına ait bazı gemileri karadan çekerek Haliç'e indirecekti.
Bunu gerçekleştirmek için, Tophane önündeki kıyıdan başlayıp Kasımpaşa'ya kadar ulaşan bir güzergah üzerine kızaklar yerleştirilecek; gemilerin, kızaklar üzerinde kaydırılabilmesi için kızaklar yağlanacaktı. 21-22 Nisan gecesi 70 cizarında gemi Haliç'e bu şekilde indirildi. Türk donanmasına ait toplar, Haliç surlarını dövmeye başladı. Bu noktadan sonraki günlerde top atışlarının yerini ok, tüfek atışları, lağım kazmalar ve hareketli savaş kulelerinin surlara saldırıları ile devam etti.
"Ey İstanbul! Ya sen beni alırsın, ya da ben seni!"
Kuşatmanın uzun sürmesi ve başarıya kesin olarak ulaşılamaması askerler arasında endişeye neden oldu. Ancak, İstanbul'u mutlaka almaya kararlı olan Fatih Sultan Mehmed, kumandanların ve alimlerin de bulunduğu bir toplantı düzenleyerek cesaretlendirici bir konuşma yaptıktan sonra, 29 Mayıs'ta genel saldırının yapılacağına dair kararını açıkladı.
Şiddetli çarpışmalar sırasında surlarda kapatılması mümkün olmayan delikler açılmaya başlamıştı. Surlar içerisine küçük sızmalar gerçekleşiyor, ancak çoğunlukla geri püskürtülüyordu. İlk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına Türk sancağını bir perçin gibi dikmeyi başardıkları İstanbul surları artık direnemiyordu.
53 gün süren uğraşın neticesinde, Doğu Roma İmparatorluğu'na 1125 yıldır başkentlik yapan İstanbul, 29 Mayıs 1453 salı günü fethedildi.

Bugün İstanbul'un fethinin 555. yıldönümü.
Tarih yazan kahramanların mücadelesi ve diktikleri sancak daima dalgalanacak...
Tarih yazan kahramanların mücadelesi ve diktikleri sancak daima dalgalanacak...
-