27 Mart’ta göreceğiz

ufukcoskun

Dekan
Katılım
28 Kasım 2008
Mesajlar
6,467
Reaksiyon puanı
104
Puanları
243
Kongrede Adnan Polat’la yarışacak olan Öztürk, kulübü yönetecek tecrübeye sahip olduğuna dikkat çekti, “35 yıldır bu camianın içindeyim. Benim gözümde Galatasaray’ı yönetmek bir sevgiyi yönetmektir. Bir yılda 5 bin üyeyle konuştum. Kongre üyeleri bizi iyi tanıyor” dedi

27-mart-ta-gorecegiz-554421.Jpeg


Galatasaray Kulübü’nün 27 Mart Cumartesi günü genel kurulunda, başkanlık koltuğuna oturmanın hesaplarını yapan Adnan Öztürk, yeterli tecrübeye sahip olduğunu belirterek, sarı-kırmızılı camiaya tam güvence verdi.
Yazarlarımız Bilgin Gökberk ve Mehmet Demirkol ile muhabirimiz Nevzat Dindar’ın sorularını içtenlikle yanıtlayan Öztürk, finansal alandaki hedeflerini tek tek anlattı, birbirinden ilginç tesptiler yaptı. İşte Milliyet ekibinin, Öztürk’le yaptığı röportaj...

M.Demirkol: Bu neyin seçimi?
Bu bir mantalite seçimidir. Bizim yaptığımız hesapta Galatasaray’ın zarar ederek geldiği yer bellidir. Zarar eden kulüp yönteminin bitmesi gerek. Kulüpler zarar ederek bir yere varamaz. Diğer kulüpler beni ilgilendirmiyor, ama Galatasaray’da bu mutlaka yapılmalı.

M.Demirkol: Genelde zarar değil, borç konuşuluyor. Borç o kadar korkulacak bir şey mi?
Borç finansal kriterlerden bir tanesi. Zaten borcu olmayan şirket, sağlıksız şirkettir. Bizim değerlendirmemiz zarar üzerine. Çünkü borç şirketi büyütmez de, küçültmez de. Bilançoyu büyütür, küçültür. Ancak zarar ettiğiniz zaman bünyeden veriyorsunuz.

B.Gökberk: Borç ne kadar? Rapora göre 129 milyon dolar, ama siz farklı rakamlar söylüyorsunuz.
Kulübün borcu biliniyor. Ama lafları çeviriyorlar. Özellikle de başkanımız Adnan Polat. Uluslararası ve Türk muhasebe kurallarına göre mali genel kurul kitapçığındaki borç esastır. Bu borç 267 milyon 945 bin 71 dolar. Biz zarara bakalım. Borç fazlaydı, azdı tartışılır. Galatasaray bilançosunun birikmiş zararı 31 Aralık 2007 itibariyle 41 milyon TL. 2008 zararı 110 milyon TL. 2009’da 93.5 milyon TL. Bu kırılması zor bir rekor. İki sene de 135 milyon dolar net zarar etmiş. Bu 135 milyon dolar net bünyenizden para çıkması demek. Artık burada bir şeylere dur demek gerekiyor.

M.Demirkol: Peki zarara yol açan bu gereksiz kalemler neler?
Zararın ana sebebi gelir - gider dengesizliğidir. Gidere bakalım. 2006 yılı gideri 84.4 milyon TL. 2007 tüm genel gideri 154.1 milyon TL. Ara toplamı 238.5 milyon TL. Bu dönemde de Adnan Polat mali işlerden ve futboldan sorumlu tam yekili başkan yardımcısıydı. 2008’deki giderimiz 275.2 milyon TL. 2009’daki giderimiz 311.3 milyon TL. 2006’yı baz alırsak, bir sonraki yıl yüzde 83 artış var. 2008’de yüzde 326 artırmışız. 2009’da 311.3 milyon TL’ye çıkarak tam yüzde 369’luk gider artışına gitmişiz.

M.Demirkol: Borçların yaratılması transferlerle mi alakalı? Galatasaray topluluğu artık Elano, Keita, Jo, Dos Santos gibi isimleri görmek istiyor.
Futbol A.Ş.’nin 3 yıldaki bilançosuna itiraz ediyorlar. Tek başına söylemeyin diye. Futbola yapılan yatırımı ayrı söylemek gerek. Futbol A.Ş.’nin 3 senelik zararı 403 milyon TL. Zarar eden bir futbol operasyonu bu. Tribünler mutlu mu? Ben tribünde bir adam olarak memnun değilim. Avrupa kupasındaki en önemli maçıma santrforsuz çıkıyorsam burada bir yanlışlık vardır.

B.Gökberk: Peki yönetimin yaptığı hiç mi iyi bir şey yok?
Var olan projeleri devam ettirdiler, o kadar. Riva’nın ruhsatı gibi. 5 sene önce başladı. Kesinlikle karşıyım Riva’nın satılmasına. İkincisi Seyrantepe Projesi. Seyrantepe benim de yönetim kurulunda olduğum 2004-06 döneminde Özhan Canaydın’ın başkanlığı zamanında başlamıştır. Ne var ki o projenin devamı başladığı yerden çok sapmıştır. Seyrantepe, Riva başka ne var? GS Mobile, GS Bonus kart ve Büyükçekmece’de alınan arazi. Belediye başkanının da katılımıyla arazinin alınması nedeniyle tören yapıldı. 2006 mali genel kurul kitapçığının 182. sayfasında zaten o arazinin alındığı yazılı. Yani arazi ikinci kez alınmış oldu! Üstelik o arazi de bir şeye yaramaz. Göl havzasında, yeşil alandır. Ne yapacaksak? Bir de atlıspor ve Kalamış’a dökülen kayalar var yönetimin başarıları arasında.

M.Demirkol: Hakan Şükür geliyor diye haberler var. Doğru mu?
5-6 kere görüştük. Futbolun f’sinden konuşmadım. Öyle bir fikrim de olmadı. Kendisi de çıktı, yalanladı.

N.Dindar: Yönetim listenizi 1 hafta önceden açıklıyorsunuz. Başka sürprizler de var mı?
Cumartesi günü açıklayacağız futbolun başına gelecek kişiyi. Çok ciddi anlamda ilklerin seçimi oluyor. Daha önce Galatasaray hiyerarşisi içinde dar bir çerçevede tartışmalarla başkan adayları çıkıyordu. Birleşmeler oluyor ve seçime gidiliyordu. Son bir yılda birebir oturduğum, yemek yediğim, konuşma yaptığım üye sayısı 5 bini geçmiş. Kongre üyeleri bizi iyi tanıyor. Yöneticilik yaparken ön plana çıkmamak kişisel bir tercihimdi. Yönetim kurulu üyeliğim boyunca tek bir röportaj yapmadım.

N.Dindar: Galatasaray’ı yönetmek için yeterli tecrübeye sahip olduğunuza inanıyor musunuz?
Tecrübenin tarifine bağlı. Profesyonel yöneticilik anlamında tecrübeyle ilgili hiçbir problemim yok. Galatasaray’la ilgili tecrübe konusunda da eksiğim yok. 35 senedir camianın içindeyim, Benim gözümde Galatasaray’ı yönetmek bir sevgiyi yönetmektir. Eksiklerim varsa 15 yönetici ve artı bir başkan, kulübü birlikte çok rahat yönetir.

M.Demirkol: Küçülerek büyümekten mi bahsediyorsunuz?
Küçülerek büyümekten bahsetmiyorum. Ben zarar ederek büyümekten bahsediyorum. Zarar etmeye dur demekle küçülmek aynı şey değil. Bilanço sağlam olur, zarar etmezsiniz, kâr ederseniz, büyürsünüz. İki senede 10 kupa gibi iddialarla bulunmuyorum. Benim projem; Galatasaray’ı artık zarar eden bir kulüp halinden çıkarıp, Avrupa kriterlerinde bir kulüp haline getirmek. Bunun yöntemleri çok basit. Ücretler gelir oranı felaket. Faaliyet kârlığı Avrupa’da 25’lerde iken bizde eksi yüzde 30’larda. Bu kafayla hiçbir yere gidemeyiz.

M.Demirkol: Gelirin yüzde 96’sı dağıtılıyor dediniz. Bunu yüzde 60’a çekecek hamle nedir?
İsrafı kısmaktır. Son senelerdeki israfa bakın. Gelen-giden oyunculara bakın. Alt alta topladığınız zaman 55 milyon dolar yapıyor. Şampiyonlar Ligi’nden eleniyorsunuz Steaua Bükreş’e. Bence şok. Ertesi gün Baros’u getiriyorsunuz. Bir hafta önce getirsenize adamı. Oynasın ki Şampiyonlar Ligi’nde gidelim. 22 milyon dolar bütçeyle Galatasaray UEFA Kupası’nı aldı. Şampiyonlar Ligi Kupası’nı hedeflemeliyim dediğim zaman onu alabilecek düzeyde kulübün yapısını değiştirmeyi vaad ediyorum.

B.Gökberk: Ribery’nin kaçırılmasının zararı ortada. Bu iş nasıl oldu?
Frank Ribery’yi 2 saat içinde transfer ettim. Ancak hiçbir yönetici, hangi futbolcu ne kadar maaş alır bilmez. 128 bin euro alacağı olduğunu bilsem kendi cebimden verirdim. Kat be katını harcadık çünkü kulübümüz için. Ribery iyi futbol oynadığında övülmediğimden, giderken de suçlanmam haksızlık. Gitmesi çok büyük hatadır. Benim payım yoktur. Ancak yönetim kurulu üyesi olduğum için benim de hatamdır.

B.Gökberk: Son seçime niye girmediniz? Bunu hiç anlatmadınız.
Geçen seçime girseydim ekibim ve çalışmalarımızla belki kazanırdık. Ancak tam oturmuş bir ekibimiz ve projemiz yoktu. Bu seçim için hazırız. 47 yaşına geldik hâlâ genç diyorlar.

M.Demirkol: Siz liseci misiniz?
Bunu anlamıyorum. Liseci lafını anlamıyorum.

B.Gökberk: Bunu hakikaten anlamıyor musunuz? Evinde, çiftliğinde oturan, devri tükenmiş ve liseyi kullanıp gündemde kalmak isteyen insanlardan bahsediyoruz.
Ben yine anlamadım. Galatasaray Lisesi mezunuyuz ve bununla gurur duyduğumu hep söylerim. Bana çok büyük katkıları olmuştur. Anlamı çok büyüktür. Galatasaray’ın her kurumunda hizmet ettim. Bugüne kadar bu soruya cevap vermedim. Liseli, lisesiz yorumlarını anlamıyorum.

N.Dindar: Faruk Süren, ‘Galatasaray genel kurulu statükocudur. Değişimden hoşlanmaz. Adnan Polat daha şanslı’ dedi. Yorumunuz nedir?
Faruk Süren enterasan bir zekaya sahiptir. Konuşmalarının satır aralarını çok iyi okumak gerekir. O bir şey söylerken bir çok mesaj verir. 27 Mart’ta göreceğiz. Statükocu dediyse genel kurul üyelerine bakıp göreceğiz.

M.Demirkol: Faruk Süren’i CEO olarak düşünüyor musunuz?
Galatasaray’da başkanlık yapmış Faruk Süren gibi bir şahsiyete şirketimizde CEO’luk teklif edilmesi haddimize değil.

B.Gökberk: Kendi teklif etse.
Etmez...

B.Gökberk: Sevgi ortamı olduğuna inanıyor musunuz? Çünkü ben ne zaman Galatasaray’ın içine biraz girsem Juventus’u falan tutayım diyorum.
Ben ne söylediğimin ve neyi nasıl yaşadığımın farkındayım. Hâlâ seni de seviyorum.

M.Demirkol: Üyelik daha fazla halka açılmalı mı? Kolaya dönmeli mi?
Tabii ki çok kolaya dönmemeli. Üye olma profillerini bir balotaj kurulu kurmak lazım. Eğitim Vakfı’nda yönetim kurulu üyesiyim. İlköğretim, lise ve üniversiteyi yakından takip ediyorum. Adnan Polat son Divan toplantısında çok şık (!) şekilde ‘Galatasaray Lisesi’nde Fenerbahçeliler var’ diye tespit yapmış ve çevresine şaşkınlığını yansıtmış. Bunu da dikkate alalım. O zaman 80-90 arası adam çıkar. Liseliler öncelikli falan kimseye rahatsızlık vermez.

M.Demirkol: Futbolun başına yerli mi, yabancı mı?
Yabancı futbol direktörü demeyelim. Profesyonel anlamda cidi atamalarımız olacak. Futbol A.Ş.’nin CEO’su yabancı.

B.Gökberk: Korumacı bir tavır içindesiniz. Daha demokratik ve şeffaf olunamaz mı?
Elbette korumacı konuşacağım. Galatasaray’ı seven herkesin kulübünü koruması gerekiyor. Seçimi kazanmak için 3 bini geçmek lazım. İlk yapacağım iş eve gidip biraz dinlenmek olacak. Daha o güne kadar 14 yemek var. Futbol direktörü değil CEO getireceğiz. Galatasaray’ı Avrupa’nın ilk 10 takımı arasına sokmak istiyorum. Galatasaray’ın yol haritasının çıkarılması ve buna göre yönetilmesi gerekiyor.

‘G.Saray modeli lazım’
Frank Rijkaard’ı göreve getirmek elbette başarıdır. Ancak Arda’yı, Sabri’yi, Uğur’u, yetiştirenleri kapının önüne koymak Barcelona modeli değildir. Galatasaray kendi modelini yaratacak güçtedir

Nevzat Dindar: Geçen seçimde Butragueno’yu sportif direktör olarak düşünüyordunuz. Ancak adaylıktan çekildiniz ve bu planınız gerçekleşmedi. Şimdi aynı vizyonla hareket edecek misiniz?
Vizyonumuz tamamıyla o. Butragueno o dönemde boştaydı. Real Madrid’e Başkan Perez geldikten sonra geri döndü. Bir kulübün mali ve finansal olarak stratejisini oturtmadan, sağlam bir yapıya kavuşmadan sportif başarıya ulaşacağına inanmıyorum. Yüzlerce kişi havaalanına gidiyor, 3 gün gündem meşgul ediliyor. Ancak sportif yarışmada sonuç çok önemli. İki senedir bir sonuç göremedik. Transfer yaptım, uçacağım-kaçacağım demekle başarı gelmez. Avrupa’nın ilk 10 kulübüyle karşılaştırırsanız durum felaket. Uzun vadeli bir strateji yok. Gelen paranın yüzde 96’sı dağıtılıyor.
Barcelona modeli deniliyor. Senelerce izledim Barcelona’yı. Birçok kez gittim, profesyonelleri ve yöneticileriyle konuştum. Başarı, mali disiplin ve finansal kuvvetten geçiyor.
Daha sonra peşinden sportif başarı geliyor. Barcelona’da teknik adamlık yapmış Rijkaard’ı takımın başına getirmek elbette başarıdır. Neticeye ne kadar etki edecek onu göreceğiz. Ama Rijkaard’ı, Galatasaray’a getirip teknik direktör yapmak Barcelona modeli değildir.
Altyapıda Arda’yı, Sabri’yi, Uğur’u, Emre Çolak’ı yetiştirenleri kapı önüne koyup oraya bir Hollandalı hoca getirmek Barcelona modeli değildir.
Barcelona modeline Galatasaray’ın ihtiyacı yoktur. Galatasaray kendi modelini yaratabilecek kapasitededir. Onun da gerekli altyapısı vardır.

‘Bu senaryo, Hasnun Galip’i de sattırır’
Bu seçimi milat olarak görüyorum. Galatasaray’da artık bir mantalitenin yerleşmesi lazım. Gelir-gider dengesinin oturtulması şart. Bütçe disiplini sağlanmalı. Yoksa bu senaryo bizi nereye götürür.
Bize önce Riva’yı sattırır. aynı mantaliteyle devam edersek Florya’daki 30 dönümlük arazi satılır. Sonra da elde satılacak yer olarak Hasnun Galip’teki binamız kalır. Avrupa kulüpleriyle karşılaştırırsak daha feci bir durum çıkıyor.
Bu paralar harcanırken 2008’deki sportif başarıya bakalım. Futbol takımı 5., basketbol erkek 5., bayan 4., voleybol erkek 6., bayan 8., tekerlerli sandalye şampiyon, kürekte bir Türkiye Kupası şampiyonluğu, yüzmede bir Türkiye şampiyonu erkek takımı ve her zaman şampiyon olan sutopu takımı. 275.2 milyon TL harcıyorsunuz, sportif başarınız bu!
Şimdi Avrupa’da başarı sıfır. Bu sene elimizde bir tek Türkiye Ligi kaldı. Bursaspor burada çok iyi bir ders veriyor. 15 milyon dolarlık takımla, bizim gibi 150 milyon dolarlık takımlara ders veriyorlar.

Kimdir?
1963’te Düzce’de dünyaya gelen Adnan Öztürk, evli ve bir kız çocuk babası. Devlet bursuyla 1974-82 yılları arasında Galatasaray Lisesi’nde okuyan Öztürk, İTÜ Petrol Mühendisliği’ni bitirdi.
Aynı üniversitede üst düzey yöneticilik programını tamamladıktan sonra satış mühendisi olarak dünya çelik devi Arcelor’da göreve başladı. Öztürk, Arcelor Mittal’da Akdeniz-Ortadoğu ve Türkiye’nin gelişmesinden sorumlu başkan olarak iş hayatına devam ediyor.
Galatasaray Onur Madalyası sahibi olan 47 yaşındaki Öztürk, Galatasaraylılar Derneği, Galatasaray Eğitim Vakfı Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Üyesi, Galatasaray Yardımlaşma Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, GSYYİAD Üyesi ve 2004-06 yıllarında Galatasaray Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu.

Kaynak
 

komoon

Profesör
Katılım
10 Nisan 2008
Mesajlar
2,933
Reaksiyon puanı
8
Puanları
218
güzel bir yazı olmuş , hak eden kazansın nediyelim :)
 

cheleby

Müdavim
Müdavim
Katılım
8 Mayıs 2009
Mesajlar
2,717
Reaksiyon puanı
227
Puanları
243
B.Gökberk: Peki yönetimin yaptığı hiç mi iyi bir şey yok?
Var olan projeleri devam ettirdiler, o kadar. Riva�ın ruhsatı gibi. 5 sene önce başladı. Kesinlikle karşıyım Riva�ın satılmasına. İkincisi Seyrantepe Projesi. Seyrantepe benim de yönetim kurulunda olduğum 2004-06 döneminde Özhan Canaydın�n başkanlığı zamanında başlamıştır. Ne var ki o projenin devamı başladığı yerden çok sapmıştır. Seyrantepe, Riva başka ne var? GS Mobile, GS Bonus kart ve Büyükçekmece�e alınan arazi. Belediye başkanının da katılımıyla arazinin alınması nedeniyle tören yapıldı. 2006 mali genel kurul kitapçığının 182. sayfasında zaten o arazinin alındığı yazılı. Yani arazi ikinci kez alınmış oldu! Üstelik o arazi de bir şeye yaramaz. Göl havzasında, yeşil alandır. Ne yapacaksak? Bir de atlıspor ve Kalamış� dökülen kayalar var yönetimin başarıları arasında.

Yazık be.Adnan Polat hiçbirşey yapmadı he. Adam hiç kendi projesini söylemiyor.

Seçim günü görüşürüz :)
 
Üst