SDN Üyeleri, Gezi Parkı Eylemi için ne düşünüyorlar? Tartışıyoruz!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Konuda çok anlamsız hakaretleşmeler gönderiliyor; ben Erdoğan'ı karşılamaya giden bir grubun, tam da bu olaylarla alakalı olarak bir mahalleye baskın yaptığını, evlere saldırdığını, camları kırdıklarını, yolcu dolmuşlarını taşladıklarını yazıyorum; kendi gördüklerimi aktarıyorum; "konuyla alakasız" denilerek siliniyor. Hmm.
 

shadow2

Profesör
Katılım
23 Eylül 2009
Mesajlar
1,132
Reaksiyon puanı
23
Puanları
218
Yok artık

Bırakın artık körü körüne baglanmayı hiçbirinin alakası yokmuş kimin alakası var o zaman 3 5 çapulçumu dış güçlermi provakatörlerin mi işi!

Hergün şehit senelerdir verildi.(Bakınız özellikle 90'lı yıllar)
Trafik kazası zaten belli.(İstediğim zaman alkol içerim diye slogan atanlar bi araştırsınlar Alkol-ve Alkollü trafik sürücüsü kazaları)
Deprem için benim çocukluğumdan beri bildiğim tek önlem kapa kirişlerine yaklaşmaktı,ogünden bugüne hiç birşey değişmedi zaten)
Eğitim hep yerlerde süründü Ne zaman yüksekteydi ki!!!
Tv olayı ilk çıktığından beri aynı.
Maçlarda çocukluğumdan beri taraftarın lafıdır şu söz " abi maçı vermişer ya!!!!"
Sınavlar konusunda bu ülkede torpil her daim vardı,çalınma her daim vardı bu dönemde ayyuka çıktı denebilir sadece.
İnternet bu iktidar zamanına kadar internete abone olacak imkan mı vardı yasaklanıp yasaklanmadığını bilelim.
Gazeteci tutukluymuş eskiler dğru direk kurşunluyordu,bombalıyordu.
benzin,maaş,vergi zaten deyinmeye bile gerek yok. Eskilere bakarsanız benzinin aranıpta bulunamadığı dönemlere bile rastlarsınız.Politikacının fakirlediği nerde görülmüş. Bobilere bir bak daha nekadar sansüsüz olacak bu iş yapmadıkları ne kaldı.Başbakana aleni küfrediyorlar. Paşalar içerdeyse ne yani paşa suç işleyemez mi?
 

Ben Kenobi

Dekan
Katılım
6 Kasım 2011
Mesajlar
7,329
Reaksiyon puanı
3,156
Puanları
1,358
TCMB'nin bankacilik duzenlemeleri (Kredili Mevduat Hesaplari faiz ust limiti 2.2 olarak sabitlendi) bu olaya etkisi var mı ?

Bilirsiniz Clinton ve ekibi 1992 seçimlerine ‘Önce ekonomi aptal!’ (It’s the economy, stupid!) sloganı ile hazırlanmıştı. Bu deyiş, Baba Bush’un neoliberal, daraltıcı, savaş yanlısı politikalarına tepki olduğu gibi, ekonominin yani ‘işin’ ve ‘aşın’ nihai olarak siyasette belirleyici olduğunu da anlatan bir strateji idi aynı zamanda. Şimdi artık bu deyiş, çok sık tekrar edilen, tarihi bir cümle oldu. Şunu da söyleyebiliriz; siyaset ekonominin yoğunlaşmış halidir. Birçok siyasi olay ve gelişmenin arkasında mutlaka bir ekonomik gelişme, karar vardır. Şimdi Türkiye’de şu üç gündür olan bitene baktığımız zaman, (Taksim’de Gezi Parkı’nda başlayan olayları basit bir çevre protestosu olarak göremeyeceğimize göre...) bütün bu gelişmelerin arkasında nasıl bir ekonomik neden var sorusunu sormamız gerekiyor. Bu olaylar, örneğin son 5 yılda genç işsizliğin yüzde 50’lere çıktığı İspanya gibi bir ülkede olmuyor ya da Yunanistan gibi AB troykasının bütün kazanılmış haklara göz diktiği, emekli maaşlarının bile tırpanlandığı kriz kurbanı bir ülkede olmuyor. Türkiye’de tabii ki gelir dağılımının ve buna bağlı ekonomik çarpıklığın mutlak olarak iyi olduğunu kimse söyleyemez ancak, göreli bir iyileşmeyi -hem yıllara göre hem de AB’ye göre- kimse inkâr edemez. Hatta son on yılda orta sınıfın halinin hiç de yabana atılmayacak oranda iyileştiğini söyleyebiliriz. O zaman, özellikle gençlerin ve orta sınıfa mensup kesimlerin yoğun olarak katıldığı bu eylemleri, ekonomik olarak, nasıl açıklayabiliriz, hangi ekonomik nedenlere bağlayabiliriz. Biliyorsunuz, Arap Baharı dediğimiz eylemlerin ve buna bağlı değişimlerin başladığı dönemde, başta Tunus olmak üzere, birçok ülkede diktatörlük rejimlerinin siyasi baskısı dışında ama tabii buna bağlı olarak, çok ciddi bir gelir dağılımı bozulması, işsizlik ve temel gıda maddelerinde hızlı fiyat yükselişleri vardı. Böyle olunca bu kalkışmalar, kendiliğinden halk hareketleri olarak gelişti ve rejimlerin de hızla seçimlere gidecek demokrasi esnekliklerinin olmaması sonucu rejimler yıkıldı ve hala bu süreç devam ediyor.

Arap Baharı öyle mi?

Şimdi, aklı başında hiç kimse, bu iki olgunun da Türkiye için geçerli olduğunu söyleyemez. Yani, Türkiye’de sosyal medya gücünü elinde tutan, kendiliğinden örgütlenme yeteneği olan orta sınıfların AK Parti dönemlerinde, ekonomik durumları gerilememiş, iyileşmiştir. Öte yandan, Türkiye’de zaten 2014 seçim yılı. Yani toplumsal tepkileri Türkiye, tolere edecek demokratik mekanizmalara -eksik de olsa- sahip. Burada sistemin göreli esnekliği var. O zaman ‘işin’ ekonomik nedenlerini başka bir boyutta aramamız gerekiyor. İlk önce şunu söylemek istiyorum, bu satırların yazarı, Taksim’in ortasına AVM yapılmasına karşı olduğu gibi, Dolmabahçe Sarayı’nın bahçesine stadyum, Gökkafes, otel yapılmasına, Yıldız Sarayı’nın bahçesine izinsiz -gecekondu- otel dikilmesine karşı olan ve bunlarla mücadele etmiş birisi. Orada şehri, tarihi ve yeşili savunmak kadar meşru bir şey olmadığı gibi, polisin buraya yaptığı müdahale de yanlıştır. Ancak bu kalkışmanın gerekçesi -ekonomik ve siyasi olarak- ne yazık ki bu değildir.

En büyük darbe!

Şimdi Türkiye’de son bir haftadır olan ekonomik gelişmelere bakalım, sonra ondan öncesine de geleceğiz. Bu hafta TCMB çok önemli bir karar aldı. Bankaların Kredili Mevduat Hesapları (KMH) faizine ciddi bir sınırlama getirdi. Burada haksız ve fahiş faiz oranı tavanını yüzde 2.2 olarak belirledi. Bankalar, bu hesaplara aylık yüzde 5’e kadar çıkan faizler uyguluyordu. İnanın bu Cumhuriyet tarihinde finans oligarşisine vurulmuş en büyük darbelerden birisidir. KMH’ları liderliğini -bir kamu bankasını dışarıda tutarsak- İş Bankası yüzde 20 ile elinde bulunduruyordu. Bakın Türkiye’de finans oligarşisinin hortumunu kestiğiniz zaman ya da objektif koşullar gereği, finans oligarşisi gerilediği zaman, rejim önce sallanır, sonra değişir. Tabii darbe ile... 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat 1997... Hep böyle olmuştur. Çok yazdım ama yine yazayım; 28 Şubat’ın en ciddi ekonomik nedeni, Erbakan’ın faizleri hızla düşürecek -çünkü kamu borçlanma gereği de aşağıya geliyordu- havuz sistemi idi. Bu sistem, kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) hesaplarını bir kamu bankasında topluyor ve KİT’ler yine, ihtiyaçları olduğu zaman, bu ortak havuz hesabından düşük faizle borçlanabiliyorlardı. Bu faizleri hızla aşağıya çekecek bir uygulama olduğu gibi, finans oligarşisinin faiz hortumunu kesiyordu. Sonuçta 28 Şubat oldu ve bunun gibi birçok hortum yeniden -askerle- tesis edildi.

Reyhanlı, sermaye çıkışı ve Taksim...

Tam da şimdi, aynen 28 Şubat öncesinde olduğu gibi, Türkiye’nin, faizleri daha da aşağıya çekecek yeni bir ekonomi politikasına, ilk defa TCMB’nin de desteği ile girdiğini görüyoruz. Burada Başbakan’ın ve Numan Kurtulmuş’un belirleyiciliği artıyor. Ekonomi ve Sanayi Bakanlıkları’nın haklı olduğu belirginleşiyor ve (Yani Zafer Çağlayan ve Nihat Ergün’ün söyledikleri) sürece damgasını vuruyor. Son 15 gündür, malum çevreler, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışını da fırsat bilip, Türkiye’den hızlı sermaye çıkışını da tezgâhladılar. Bunu hep yapmışlardır. Böylece faizleri ve kuru yukarı çekmeyi başarıp, TCMB’nin daha fazla faiz indirmesinin önüne geçmeye çalıştılar. Tabii ki bunun dışında, bu köşede hep yazıldı, Türkiye’nin sanayide Almanya ile rekabeti ve uzak pazarlarda kapışması, enerji hatlarını, özellikle Güney Gaz Koridoru ile çeşitlendirerek Rusya tekelini kırması, Irak ve savaş sonrası Suriye’de belirleyiciliğinin artması bizim finans oligarşisinin dış ortaklarının hiç istemediği şeyler... İnanın CHP’yi Reyhanlı katliamına kadar bunun için cepheye sürdüler, şimdi de bir iç kalkışma ve sonucunda yine post-’modern’ bir darbe için son kozlarını oynuyorlar. İşte budur, olan bitenin arkasındaki temel ekonomi... Neymiş; It’s the economy stupid(s)!

http://haber.stargazete.com/yazar/finans-oligarsisinin-hortumunu-kesince-ne-olur/yazi-759163

Nedir faiz lobisi? Erdoğan niye lobiyi işaret etti?

Bildiğiniz gibi paranın fiyatına faiz denir. Ve paranın fiyatı küresel olarak belirlenir. Nasıl bilgisayar ya da otomobilin fiyatı küresel olarak belirleniyorsa sermaye hareketlerinin serbest olduğu açık ekonomilerde paranın fiyatı da benzeri şekilde belirlenir. İşte dünyada nominal faizler sıfıra yakın düzeydeyken parayı yüksek fiyattan satıp haksız kazanç elde etmeye çalışanlara faiz lobisi deniliyor.

Nedir bu lobinin görevi? Bu lobinin görevi, faizleri serbest piyasada belirleniyor gibi gösterip halkın alın terine el konulmasına yardım etmektir. Bu konu teknik olarak iktisat yazınında rant kollama başlığı altında inceleniyor. Dolayısıyla faiz lobisi haksız faiz kazancı elde etmek için rant kollayanlara yardım ediyor. Örneğin faiz lobisi bürokratik mevkilere kendi isteklerini yerine getirecek elemanların atanmasını istiyor. Böylece bürokrasiyi ele geçiriyor. Hatırlayacaksınız Hükümet, 2006'da kendi istediği adayı merkez bankasına başkan olarak atayamamıştı. Çünkü lobi medyada büyük bir gürültü çıkartmıştı. Ama bütün bunlara rağmen "Türkiye'de faiz lobisi var, rant kollayanlara hizmet ediyor" denildiğinde hemen bu lobinin elemanları "faiz lobisi yoktur. Faizler rekabet içinde piyasalarda belirleniyor" diyerek karşı çıkarlar. Bütün bu ört pas etmelere rağmen, Londra bankalar arası faiz oranlarını kendi aralarında anlaşarak belirledikleri gerekçesiyle başta Barclays bankası olmak üzere faiz rantı kollayanlar yurtdışında yakalandı. Şimdi yargılanıyorlar. Vatandaşların alın terini çalanların binde 4 faiz manipülasyonu yoluyla yaptıkları soygun tutarının küresel düzeyde 176 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Ve bu parayı emekliden, işçiden, öğrenciye kadar pek çok kesime verilen tüketici kredileri ve yine bu kesimin tasarruflarından çalındığı ortaya çıkartıldı. İşte yurtdışında yakalanan bu faiz lobicilerinin ardından Türkiye'de de faiz lobisi yakalandı. Rekabet Kurulu 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı faizlerini kendi aralarında anlaşarak belirlediğini tespit etti. Bunun üzerine yakalanan bu kişiler "verecekseniz bari kiraz kadar ceza verin" dediler.

Niye anlattık bütün bunları? Taksim'de yaşanan olayların ardından Türkiye ekonomisinin temel göstergeleri sağlam olduğu halde İstanbul hisse senedi borsasında bir çöküş (crash) yaşandı. Bu çöküşün olması için yani bir günde hisse senedi endeksinin yüzde 10.5 gerilemesi için ortada bir neden yoktu. Bu çöküşün ardından Türkiye'de düşük düzeyde seyreden faizler yükseldi. İşte Başbakan Erdoğan bu nedenle borsada yaşanan çöküşün ardında faiz lobisinin olduğunu söyledi. Çünkü bu lobinin görevi küresel düzeyde fiyatı çok düşük olan parayı Türkiye'ye daha yüksek fiyattan satmak oluyor. Bu oyunu aynı biçimde pek çok kez yenilediler. Ve Türkiye hazinesi manipüle edilen faizler nedeniyle 2011'de 14 milyar lira, 2012'de 13 milyar lira fazladan faiz ödemesi yaptı. Hatta Erdoğan, dünyada yaşanan negatif reel faiz koşullarında Türkiye'de de reel faizler yani enflasyondan arındırılmış faizlerin sıfır olmasını önerince bu sözlerinin ardından konvoyuna suikast düzenlendi. Demek ki bu tatlı kazançtan vazgeçmek istemeyenler pek çok yolu deneyebiliyor.


http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yasar/2013/06/10/nedir-faiz-lobisi-erdogan-niye-lobiyi-isaret-etti
 

Uranos

Profesör
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,841
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
Hergün şehit senelerdir verildi.(Bakınız özellikle 90'lı yıllar)
Trafik kazası zaten belli.(İstediğim zaman alkol içerim diye slogan atanlar bi araştırsınlar Alkol-ve Alkollü trafik sürücüsü kazaları)
Deprem için benim çocukluğumdan beri bildiğim tek önlem kapa kirişlerine yaklaşmaktı,ogünden bugüne hiç birşey değişmedi zaten)
Eğitim hep yerlerde süründü Ne zaman yüksekteydi ki!!!
Tv olayı ilk çıktığından beri aynı.
Maçlarda çocukluğumdan beri taraftarın lafıdır şu söz " abi maçı vermişer ya!!!!"
Sınavlar konusunda bu ülkede torpil her daim vardı,çalınma her daim vardı bu dönemde ayyuka çıktı denebilir sadece.
İnternet bu iktidar zamanına kadar internete abone olacak imkan mı vardı yasaklanıp yasaklanmadığını bilelim.
Gazeteci tutukluymuş eskiler dğru direk kurşunluyordu,bombalıyordu.
benzin,maaş,vergi zaten deyinmeye bile gerek yok. Eskilere bakarsanız benzinin aranıpta bulunamadığı dönemlere bile rastlarsınız.Politikacının fakirlediği nerde görülmüş. Bobilere bir bak daha nekadar sansüsüz olacak bu iş yapmadıkları ne kaldı.Başbakana aleni küfrediyorlar. Paşalar içerdeyse ne yani paşa suç işleyemez mi?


Onu diyoruz işte bizde sende aynı şeyi söylüyorsun ama toz kondurmamak için çırpınıp
duruyorsun daha önce yoktu diyip bırakmak neyin kafasıdır. Kaç yılında geldi bu adam iktidara?kaç yıl oldu madem bunlar ülkede eksikti de neden düzeltmedi. Ben senden ve senin gibilerden bunun cevabını istiyorum
 

i.am.kira

Asistan
Katılım
12 Ağustos 2009
Mesajlar
168
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Neredeyse 150 sayfa oldu, hükümeti destekleyenler Türkiyedeki otoriterleşme, demokrasi ve özgürlük sorunları üzerine kelime bile etmediler.

Kendileri de o konuda zayıf olduklarını ve savunulacak birşey olmadıklarının farkında olsa gerek.

Yanlış yanlış demiyorlar da konuyu alakasız noktalara çekip, ayaklarının yere basabileceği sığlıkta tartışmaya çalışıyorlar, o konulara açılırlarsa boğulma tehlikesiyle karşılaşacaklarının farkındalar.

Aynı şekilde başbakan ve hükümet de bunun farkında olacak ki konuyu hiç o noktalara getirmiyor;

Biz demokrasi özgürlük diyoruz, onlar 3 ağaç kestirmeyecekler diye ortalığı karıştırdılar diye cevap veriyor.
Biz artık mesele 3 ağaç olmaktan çok öteye, insanlar baskıdan ve polis şiddetinden bıktılar diyoruz, başbakan faiz lobisi diyor.
Biz kimsenin oyununa gelmedik, haklı taleplerimizin ve yapılan yanlışların protestosunu yapıyoruz diyoruz, başbakan provokatörler diyor.
Biz bu insanlar provokasyon sonucu değil kendi hür iradeleri ile bu meydanda sivil itaatsizlik yapıyor diyoruz, başbakan öyle herkes her istediği yerde miting yapamaz diyor.
Biz hani heryerde miting yapılamazdı diyoruz, başbakan havaalanından tut, trafikteki kırmızı ışıklarda bile miting yapmaya, belediyenin tüm imkanlarıyla otobus otobüs insan taşımaya başlıyor.
Biz mizah ile protesto yapıyoruz, başbakan eli sopalılar ile miting yapıyor, meydanları galeyana getiriyor.
Biz ülkemizi düşündüğümüz için meydanlardayız diyoruz, başbakan ülkesinden çok siyasi geleceğini için meydanlara çıkıyor ve ülkesinin menfeatlerini 2.plana atıp siyasi çıkarları için ülkeyi germeye provoke etmeye devam ediyor.
Biz polisin orantısız şiddetini, halkı dövmesini biçmesini işkence etmesini eleştiriyoruz, başbakan benim polisim yapmaz, polisimi size yedirmem diyor.
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan bilmem kaç kilometre yol yaptım ya diyor.
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan bilmem kaç milyon ağaç diktim ya diyor(sallıyor).
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan fabrikalar diyor.
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan avmler yapıcaz diyor.
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan toki konutlarından bahsediyor.
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan yavuz sultan selim diyor.
Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz başbakan tencere tava hep aynı hava diyor

ama demokrasi ve özgürlük konusuna hiç gelemiyor, biliyor ki konuya oradan girecek gücü yok, hizmeti yok, savunulacak bir tarafı yok, etrafından teğet geçiyor, sorulara başka cevaplar veriyor, provokasyon yapıyor.

Anlamamakta, duymamakta, yalan söylemekte, çarpıtmakta, insanların dini duyguları üzerinden olayları provoke etmekte hiçbir çekince görmeyip bu ülkeyi birbirine düşman ediyor, kin nefret tohumları ekiyor, ayrıştırıyor, ötekileştiriyor vsvs hepside kendi SİYASİ ÇIKARLARI için.

- - - Mesaj Güncellendi - - -


@IThelp'i alıntılarken ithelp şeklinde düzenleyen birisi hangi saygıdan bahsediyor.

Farkındamısın yazdıklarında neredeyse bir tane bile somut istek yok. Bir tek cevap yazılabilecek polis şiddeti var, o da birçok kişi ilk günlerde olan şiddetten çok rahatsız olmuştu zaten. Başbakan aşırı müdahalenin araştırılacağını sorumluların hesap vereceğini, gül mesajın alındığını, arınçta şiddet görenlerden özür dilediklerini söylemişlerdi. Ben de ilk günlerde olan şiddetten rahatsız olmuştum. Ama bu saatten sonra polis ankarayı hergece birbirine katan, istanbulun göbeğini işgal edenlerin kafasını kırsa zerre vicdanım sızlamaz. Çünkü fazlasıyla hakettiler. Artık YETER. Millet sizinlemi uğraşacak hergün hergün.

Polis şiddeti hariç copy-paste yazdığın bir ifade var:"Biz demokrasi ve özgürlük diyoruz" Bu ifadeyi açta ona göre cevap verelim. Mesela hangi konuda yapılan yasal düzenleme senin demokratik hak ve özgürlüklerini kısıtladı? Tayyip Erdoğanın ağzından çıkan sözler kimseyi bağlamaz. Tayyip Erdoğan dedi diye üç çocuk yapmak zorunda değilsin. O bir telkindir. Ki üç çocuk bazı ülkelerde resmi devlet politikasıdır. Herneyse... Kanunlar hariç Başbakanın söylediğinin hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Kişisel görüşüdür. Bana senin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bir düzenleme örnek verir misin?
 

CyberShot

Doçent
Katılım
15 Ocak 2013
Mesajlar
698
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
996834_10151477171309142_1416466041_n.jpg
 

shadow2

Profesör
Katılım
23 Eylül 2009
Mesajlar
1,132
Reaksiyon puanı
23
Puanları
218
Onu diyoruz işte bizde sende aynı şeyi söylüyorsun ama toz kondurmamak için çırpınıp
duruyorsun daha önce yoktu diyip bırakmak neyin kafasıdır. Kaç yılında geldi bu adam iktidara?kaç yıl oldu madem bunlar ülkede eksikti de neden düzeltmedi. Ben senden ve senin gibilerden bunun cevabını istiyorum

Ben diyorum ki Hükümetten memnun değilim. Aletrnatif olmadan gitmesi taraftarı da değilim. Hele böyle meydana inerek,yakarak yıkarak asla. Diğerlerinin yaptıkları veya yapacakları bundan asla daha iyi olmayacak üstüne birde halkının müslüman olduğu ülkede müslüman gibi yaşamak suç olacak. geçmişte yapılanlar ortada.

- - - Mesaj Güncellendi - - -


eksik kalmış hocam bunu da ekleyim tam olsun
375609_190938817729822_1762745882_n.jpg
 

fergan

Asistan
Katılım
23 Ağustos 2010
Mesajlar
172
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
buyrun 8 haziran taksimin son hali direnen gezi parkını izleyin lütfen.
[video=youtube;VnTdTK-KntY]http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=VnTdTK-KntY[/video]
 
Katılım
11 Haziran 2011
Mesajlar
541
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Daha iyi yada kötü orası hiç önemli degil ben şehide kelle , apoya sayın, vatandaşa çapulçu,çiftçiye ananıda al git diyebilen yüzsüz bir adam istemiyorum bu ülke yönetiminde ve yerinede kim gelirse gelsin müslüman bir ülkede müslümanları karşısına alacak kadar da salak degildir.

2001 den geriye doğru bak.O salaklardan çok var.
 

shadow2

Profesör
Katılım
23 Eylül 2009
Mesajlar
1,132
Reaksiyon puanı
23
Puanları
218
bu ülke yönetiminde ve yerinede kim gelirse gelsin müslüman bir ülkede müslümanları karşısına alacak kadar da salak degildir.
Hocam yukarda bi iki resimle özet geçtim ben müslümanları karşına alanları. Biz o günleri yaşadık gördük.
 

Uranos

Profesör
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,841
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
2001 den geriye doğru bak.O salaklardan çok var.
[MENTION=79673]shadow2[/MENTION] Geçmişi bırakıp yaşananlarda ders çıkartıp önünüze bakmayı ögrenin artık.

İki resim medya yakıştırması kalemleri satılık çogunun.
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
Yakında kabine üyelerine, doğruları yazan gazetecilere suikast düzenlerlerse hiç şaşırmayın. İnşAllah bu çabaları sonuçsuz kalır. Bilcümlesi.
 

IThelp

Profesör
Katılım
11 Nisan 2011
Mesajlar
4,314
Reaksiyon puanı
19
Puanları
0
Arkadaşlar biz diyorizki AKP iyi icratları var yok değil ama o kadar kötü icratları da var Ben şahsen AKP de başka partiyi cidi görmüyorum ama bizim tartışmamız RTE böyle sokak ağzı ve hoş olmayan bir uslubü olan adam istemiyoruz yerine daha ılımlı Bu partiyi hak eden bir adam gelsin bakın cumhurbaşkanına şeker gibi adam ne olursa olsun ben cumhurbaşkanı seviyorum
 

Hello Kitty.

Rektör
Katılım
14 Ağustos 2008
Mesajlar
12,189
Reaksiyon puanı
104
Puanları
3,243
Konum
kuytu köşe
[MENTION=262256]Uranos[/MENTION] tarihin gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır. (Argosunu söylemek lazımdı ama...) Geçmişteki sorunu halletmedikçe hep seni bırakmayacaktır.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Yakında Abdullah Gül hain ilan edilebilir, suikasta kadar götürdüler olayı, yok daha neler. Bu zamanında Kazım Karabekir'in hain ilan edilmesi ve Mustafa Kemal'e suikast düzenlenebilir iddialarının gündeme gelmesine ne kadar çok benziyor. Hastalıklı düşünce değişmiyor; sadece ona sahip olan güç ve insanlar değişiyor. Bu demek oluyor ki sağda solda faili meçhuller ve Erdoğan'a suiskast iddiasıyla tutuklananlar olabilir önümüzdeki günlerde. Zaten polisin eline sopa verip vatandaşını öldüren, sakat bırakan ve sonra da buna "masum" diyen bir anlayışla karşı karşıyayız.

Şurada zerre kadar fikir yok, alay dalga, hakaret ve reklam var. Kimse Erdoğan'ın fikirlerini de savunamıyor, o kadar şey yazılıyor zerresine bile bir cevap gelmiyor. Hatta Erdoğan'ın bile bir fikri yok, sadece yüzü kızarmadan yalan söylemeye devam ediyor ve tehditler savuruyor; bugünlerde tek yapabildiği bu. Bugün bana başörtüsünden bahsediyorlar; "askerde namaz kılmasanız da olur, takiyye yapın sonra kazasını yaparsınız" diyen bir topluluk, faiz günümüzün gerçeği diyen bir topluluk, bana, yıllarca başörtüsü konusunda konuşan birine başörtüsünden bahsediyor alakasızca; çünkü konuşabilecek bir fikirleri yok. Yüzler kızarmıyor. Sanırım niyetler paylaşılıyor, ondan olsa gerek. İnsan üzülüyor fakat elinden de bir şey gelmiyor bazen.
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
"Demokratik görünümlü protesto hareketi"

Son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi kararıyla Taksim’de yapılmak istenen düzenlemeler kapsamında Gezi Parkı’nda bazı ağaçların yerinden sökülmesine karşı başlayan protestolar giderek Türkiye’nin huzur ve istikrarını bozmaya yönelik bir saldırıya dönüşmüştür. Ülkede demokratik hakların ve ifade özgürlüğünün genişletilmesine ve kullanılmasına yönelik her türlü talep ülke adına sevinilecek bir durumdur.

Ancak, görünürde haklı ve saygın değerler adına düzenlenen protestoların bu düzeyde kalmayıp giderek ülkenin istikrarına karşı bir operasyona dönüşmüş olması da gözden kaçırılmamalıdır. Üstelik ülke ekonomisine milyarlarla ifade edilen zararlar verilmiş ve dış itibarımıza gölge düşürülmüştür. Hak talepleri ve çevre duyarlılığı hiç bir zaman şiddet kullanımına ve diğer insanların haklarına karşı bir saldırıya dönüşmemelidir. Demokratik kurallar tam uygulandığında kimsenin yasa dışı imtiyazlar talep etme hakkı olmamalıdır.

Şiddet kullanılarak ifade edilen hak taleplerine hiç bir masumiyet atfedilmemelidir. Başkalarına saygısızlık gösterilerek, hakaret ve sövgüler yoluyla bir hak talebi olamaz. Olayların sürüklenmeye çalışıldığı bu karmaşa ortamında, başka hesaplar peşinde koşmamak herkes için tarihi bir sorumluluktur.

Bugün Gezi Parkı eylemlerinin organizasyonunda ve sürdürülmesinde, Türkiye’nin hayrına olmayan yerli işbirlikçilerin yanısıra uluslararası bir ittifakın varlığı da artık gizlenemez hale gelmiştir.

Demokratik görünümlü protesto hareketi basit ve masum bir hak talebi olmaktan çıkmış, Türkiye üzerindeki bu şer ittifakının hedefleri doğrultusunda kullanılmıştır. Bu ittifakın farkına varmak, oyununu bozmak ve itidal ile kararlı bir şekilde karşısında durmak herkesin sorumluluğudur.

Halkımıza saygıyla duyurulur.

Kaynak: http://www.sde.org.tr/tr/newsdetail/sdeden-aciklama/3358#
 

musabbu

Profesör
Katılım
26 Nisan 2010
Mesajlar
1,073
Reaksiyon puanı
23
Puanları
218
Tayyip fıkraları okuyup gülerken şöyle bir yazıya denk geldim.Ülkenin durumunu anlatıyor.Ama hala göremiyenmi desen anlamayan mı desem anlayıp ama işine gelmeyenmi var desem herneyse onlardan var işte

NE ÜLKE AMA; Cumhuriyetle yönetilen ama Cumhuriyet bayramı kutlanmayan... Her gün şehit, her gün trafik kazası, her 10 yılda bir büyük ölçekli deprem yaşayan ama hala tedbir üretemeyen, eğitime en fazla parayı ayıran 9’uncu ülke ama eğitimde dünyada 70’inci sırada, dünyada en çok TV izleyen ikinci ülke, futbolu şikeli, sınavı şaibeli, interneti yasaklı, gazetecisi tutuklu, mizahı sansürlü, benzini kazık, vergisi tavan, maaşları taban, Paşaları içeride teröristi dışarıda, politikacısı zengin, seçmeni fakir, tarım ülkesi ama eti, şekeri dışarıdan alan; sloganı "Durmak yok yola devam."
1. Say bakalım Cumhuriyetle yönetilip, cumhuriyet bayramı kutlayan ülkeleri.
2. PKK olayı sanırım 2002 den beri var, önceleri ben hiç şehit haberi duymadım.
3. Duble yollar kaza sayısı artsın diye yapıldı ama bir türlü istenilen sayıya ulaşılamıyor.
4. Papayii Yeni Ginede Depreme karşı Kentsel dönüşüm projeleri yapılıyormuş, inşallah Türkiyede de yaparlar.
5. Şike olayına gelince, Başbakan iddia oynuyor galiba.
6. Benzin eskiden ne ucuzdu arkadaş, Arabistanda neyse Türkiyede o.
7. Eskiden giyim ve gıdadan %18 vergi alırlardı. Şimdi %8'e düşünce tüketici bir 10 puan kazık yedi.
8. Bide bizim seçmen mazoşist fakirleştikce daha çok oy veriyor arkadaş.(2002 %34, 2007 %47, 2011 %50)
vs. vs. vs.
 

Empatik

Profesör
Katılım
5 Şubat 2013
Mesajlar
2,866
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Kızılhaç Gezi Parkı'nda ne arıyor Gezi Parkı'ndaki gösterileri Tahrir gibi algılayanlar ve bunun için mücadele edenler bulunuyor. Fakat Kılızhaç'ın Taksim Gezi Parkı'nda ne arıdığını bizde merak ediyoruz 10 Haziran 2013 Pazartesi - 10:24 TIMETURK / Haber Merkezi Taksim Gezi Parkı gösterilerinde bir çok yabancı uyruklu kişi göz altına alınıp serbest bırakıldı. Bu kişilerden bir çoğunun değişim programı ile gelen üniversite öğrencileri olduğu ortaya çıksa da bazı göstericiler hala sorgulanıyor. Timetürk'e ulaştırılan bir fotoğraf kafaları iyicie karıştırdı. Taksim Gezi Parkı içerisinde sağlık hizmeti veren doktorlar çadırlarının önüne Uluslararası Kızılhaç Organizasyo'nun amblemini asmışlardı. Kızılhaç'ın kurumsal olarak mı Gezi'de bulunduğu yada Kızılhaç gönüllüsü doktorların kendiliğinden mi geldiğini bilmiyoruz fakat fotoğrafı bize gönderen Timetürk okuyucusu fotoğraf çekildiği sırada orada bulunan yabancı doktorların kendilerine "Fotoğraf çekmek yasak" dediklerini aktarıyor... Timetürk olarak bizde sizin gibi işin aslını merak ediyoruz...
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
234753.jpg


Son günlerde türkiye gündemini meşgul eden Gezi Parkı eylemleriyle ilgili olarak bir açıklama da Milli sporcu Kenan Sofuoğlu'ndan geldi.

Dünya Supersport Şampiyonası'nın Portekiz ayağında Sofuoğlu, Başbakan Erdoğan'a desteğini piste taşıdı.

"Bazı insanlar sosyal medyada siyaset yaptığımdan bahsetti. Ben siyaset yapmıyorum. Ben bir sporcuyum" diyen Sofuoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

kenan_2039.jpg


"BAŞBAKANIMIZI SEVMEK SUÇ MU?"
"Buradaki olay şu, ben bir sporcu olarak Başbakanımızı gerçekten seviyorum. Başbakanımızı sevmek suç mu? Ben siyaset yapmıyorum sadece Başbakanımızı sevdiğim için ona yapılanlardan dolayı insanları kınıyorum. Bu fotoğraf bu yüzden yapıştırıldı. Takımım da buna gerçekten iyi gözle baktı. Biz bir vatandaşız, ülkemizin başbakanını sevmek en doğal hakkımızdır'' diyen Sofuoğlu, şunları kaydetti:

''Bunun siyasetle filan alakası yok. Niye Başbakanımızı seviyorum? Çünkü ben inanıyorum ki birçok konuda ülkemizi çok iyi yerlere getirdi. Ama şu ana bakılırsa, özellikle Avrupa'da Türkiye'de bir kaostan bahsediliyor. Yakın bir tarihte Supersport organizasyonu olarak Türkiye'de yarışımız var. Bana 'bu olanlar yarışı etkiler mi' diye soruyorlar.

Kaynak : http://www.trthaber.com/haber/spor/basbakan-erdogana-pisten-destek-88951.html
 

Empatik

Profesör
Katılım
5 Şubat 2013
Mesajlar
2,866
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
HEPİMİZ HIRANTIZ HEPİMİZ ERMENİYİZ..

sesleri yükseliyor taksimden ve siz desteklemeye devam edin..
 

CyberShot

Doçent
Katılım
15 Ocak 2013
Mesajlar
698
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
[h=2]aksim Gezi Parkı eylemlerine baştan beri katılan Can isimli bir eylemci, son günlerde yaşadıklarını kaleme alarak internette paylaştı.[/h]Taksim Gezi Parkı olaylarının çıktığı ilk günden beri katılanlardan biri olan Can isimli eylemci, son günlerde yaşananlardan dolayı duyduğu rahatsızlığı yazdığı yazı ile dile getirdi. Twitter'da dolaşan yazıda isyanını dile getiren eylemci, "Bir kere parka dair yanılgıları anlatayım dilim döndüğünce. Parkta yaptığımız şeyin adı "Eylem" değil artık. Orada olan şeyin adı "İşgal" olmuş durumda. 10. gün bitti. 10 koca gün. Ve biz bir şey yapamadık. Bir şey kazanmayı bırak; doğru dürüst bir şey bile isteyemedik. Bakın, çok önemli bu nokta, bizim isteklerimiz bile belli değil daha. Ve maalesef eylem düşüş sürecine girdi artık" dedi.
İlginç yazıda, "Biz o parkı işgal etmek için mi geldik yoksa parkı halka kazandırmak için mi? Her yere çadırlar kuruldu, her yere. Parkta oturacak yer kalmadı, yürünmüyor. Parkta meydan bile kalmadı doğru düzgün. Direnişçi çadırlarını hadi bir nebze anlarım ama nerede bir siyasi parti var, bir dernek var, bir örgüt var; çadır kurdu parka. Işıklandırdılar çadırları. Her yerdeler. Sodep, Ödp, Tkp, Edp, Dsip ... niceleri daha. Dostum hani siyasi değildik? Parkı işgal ettiniz bildiri dağıtımı yaptığınız çadırlarınızla, oturacak yer kalmadı. Ben senin bildirini almak için mi geliyorum oraya? Senin propagandalarını dinlemek için mi geliyorum? Üstüne basa basa "Sol" dedim, açıklayayım. Hani "Her kesimden herkes orada." var ya, heh işte, o artık değişti. Her kesimden herkes oradaydı. Artık değiller" ifadeleri dikkat çekti.
Yazısında parkta kalan bir çok kişinin Öcalan posterlerinden de rahatsız olduğunu belirten eylemci, "Bir kere yedim Bdp'li dayağı, tekrar yemek gerekirse yine yerim, dert değil. Gezi'de görüştüğümüz arkadaşlar gördüler zaten ne halde olduğumu, dayak arsızı oldum, yine yerim. Ama işe yaramıyor. 2 - 3 saat uğraşıyoruz bir Öcalan posteri indirtmek için. Müzakere ediyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, kavga ediyoruz ... iniyor poster, en az 2 saatlik uğraş sonucu. 10 dakika sonra tekrar kalkıyor? Ne yapalım biz? Yok mu yapacak bir şey? Var. Oraya geldiklerine pişman edebiliriz onları, o şerefsizin posterlerini bu arkadaşların görünmeyen yerlerine koyup gönderebilecek kişiler var parkta. Ama o zaman da zaten hazırda bekleyen medya 'Eylemciler birbirine girdi' diyecek. Demeyecek mi? Diyecek. Tamamen düşeceğiz o zaman. Biz arada kaldık. Orada olan herkes arada kaldı. Dün gece sabahladım, bu sabah ayrıldım, tüm gece boyunca konuştuğum ki varsa, 100 insandan 100 tanesi de rahatsız o posterlerden. Ama süreci anlattım işte size, kan çıkarmadan gitmeyecek densizler. O zaman da eylemciler kötü olacak herkesin gözünde" dedi.
Yazının dikkat çeken diğer noktaları ise şöyle;
"Kafasına esen parti - örgüt - dernek parkın isteklerini yazdırmış afişlere, asmışlar parka. Hepsi farklı birbirinden, biri diyor kalk gidelim, diğeri diyor bok yeme otur.
'Anayasanın Gezi Parkı'nın temsilcileri ile yeniden yazılması' diye madde gördüm be istekler arasında. Böyle bir örgüt bastırmış afişe, asmış oraya. Ruh hastalarına bak, anayasa yazılacakmış Gezi temsilcileri ile beraber. Yavrum sen kimsin? Gezi temsilcileri kim? Yahu orada yaşıyorum ben, benim neden haberim yok? Temsilcimiz mi var bizim? Bizim ne istediğimiz bile belli değil yahu'
Hani polis oraya giremez konuları
Polis bizi yavru kediler gibi dağıtır oraya girse. Yaptığımız 10 barikatın 8 tanesini aşmak bir panzerin 3 dakikasını almaz. Diğer 2'si de 5 dakika ya sürer - ya sürmez. Hayatında panzer görmemiş, Toma'ya panzer diyen adamlar gaza geliyor orada. Google'a yazıp bakalım panzer nedir. Bir de barikatlara tekrar bakalım sonra. Polis kendi girmiyor oraya. Giremiyor değil, girmiyor. Ya parkta çok çocuk var, bebek var, ihtiyar var diye ya da bunlar nasıl olsa kendi kendi yiyecek diye, bilemiyorum. İkisi de yatıyor benim aklıma.
İstisnasız her sabah kavga var
Kadınlar - erkekler - gruplar. Promil sınırını aşan herkesin bir kavgası var. Tuvalet sırasında, yemek sırasında, yer sorununda ... revire durmadan hasta taşınıyor. Ya alkol koması, durmadan kusanlar ya da kavga edip bir yerleri parçalanan tipler. Polis gelmese bile revir çalışıyor yani. Toz pembe değil orası. Dün ilk kez yemekte kavga çıktığına şahit oldum. İnsanlar yemek kalmadı diye yemekhaneye laf atmaya - bağırmaya başladı. Hani şu bedava yemek dağıtılan yer, oradan bahsediyorum. Hani herkesin gönüllü çalıştığı, halkın getirdiği malzemeler ile o sıcakta ateş önünde yemek pişiren arkadaşlar; heh işte onlara bağırıyorlardı 'Madem yemek kalmayacak söyleyin lan, ne diye sıra beklettiniz' diye. Birbirlerini dövüyorlar olmasın diye ağzının orasına çarpamıyorsun da. Sabah çöp toplayan ekip ilk kez sinirliydi bugün. Kırık bira şişesini temizlemekten yoruldular. Yerlerden izmarit toplamaktan sıkıldılar. Artık çatlak sesler yükseliyor, görün bunu artık
Park düşüyor
Park düşüyor. Park işi sadece lay laya vurdu. Gece 2'den sonra zor yürüyor insanlar alkolden. Hiç bir şey kazanmadığımız halde kazandık havalarına girdik.
İşin kötüsü kazandık havasından bile sıkıldık artık. O bile bitiyor. Gezi düşüyor. Gezi bir tane bile olası bir istek belirtmeden dağılmak üzere.

.http://www.haber7.com/guncel/haber/1036903-eylemcinin-gozunden-gezi-parki-gercegi
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
[h=2]aksim Gezi Parkı eylemlerine baştan beri katılan Can isimli bir eylemci, son günlerde yaşadıklarını kaleme alarak internette paylaştı.[/h]Taksim Gezi Parkı olaylarının çıktığı ilk günden beri katılanlardan biri olan Can isimli eylemci, son günlerde yaşananlardan dolayı duyduğu rahatsızlığı yazdığı yazı ile dile getirdi. Twitter'da dolaşan yazıda isyanını dile getiren eylemci, "Bir kere parka dair yanılgıları anlatayım dilim döndüğünce. Parkta yaptığımız şeyin adı "Eylem" değil artık. Orada olan şeyin adı "İşgal" olmuş durumda. 10. gün bitti. 10 koca gün. Ve biz bir şey yapamadık. Bir şey kazanmayı bırak; doğru dürüst bir şey bile isteyemedik. Bakın, çok önemli bu nokta, bizim isteklerimiz bile belli değil daha. Ve maalesef eylem düşüş sürecine girdi artık" dedi.
İlginç yazıda, "Biz o parkı işgal etmek için mi geldik yoksa parkı halka kazandırmak için mi? Her yere çadırlar kuruldu, her yere. Parkta oturacak yer kalmadı, yürünmüyor. Parkta meydan bile kalmadı doğru düzgün. Direnişçi çadırlarını hadi bir nebze anlarım ama nerede bir siyasi parti var, bir dernek var, bir örgüt var; çadır kurdu parka. Işıklandırdılar çadırları. Her yerdeler. Sodep, Ödp, Tkp, Edp, Dsip ... niceleri daha. Dostum hani siyasi değildik? Parkı işgal ettiniz bildiri dağıtımı yaptığınız çadırlarınızla, oturacak yer kalmadı. Ben senin bildirini almak için mi geliyorum oraya? Senin propagandalarını dinlemek için mi geliyorum? Üstüne basa basa "Sol" dedim, açıklayayım. Hani "Her kesimden herkes orada." var ya, heh işte, o artık değişti. Her kesimden herkes oradaydı. Artık değiller" ifadeleri dikkat çekti.
Yazısında parkta kalan bir çok kişinin Öcalan posterlerinden de rahatsız olduğunu belirten eylemci, "Bir kere yedim Bdp'li dayağı, tekrar yemek gerekirse yine yerim, dert değil. Gezi'de görüştüğümüz arkadaşlar gördüler zaten ne halde olduğumu, dayak arsızı oldum, yine yerim. Ama işe yaramıyor. 2 - 3 saat uğraşıyoruz bir Öcalan posteri indirtmek için. Müzakere ediyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, kavga ediyoruz ... iniyor poster, en az 2 saatlik uğraş sonucu. 10 dakika sonra tekrar kalkıyor? Ne yapalım biz? Yok mu yapacak bir şey? Var. Oraya geldiklerine pişman edebiliriz onları, o şerefsizin posterlerini bu arkadaşların görünmeyen yerlerine koyup gönderebilecek kişiler var parkta. Ama o zaman da zaten hazırda bekleyen medya 'Eylemciler birbirine girdi' diyecek. Demeyecek mi? Diyecek. Tamamen düşeceğiz o zaman. Biz arada kaldık. Orada olan herkes arada kaldı. Dün gece sabahladım, bu sabah ayrıldım, tüm gece boyunca konuştuğum ki varsa, 100 insandan 100 tanesi de rahatsız o posterlerden. Ama süreci anlattım işte size, kan çıkarmadan gitmeyecek densizler. O zaman da eylemciler kötü olacak herkesin gözünde" dedi.
Yazının dikkat çeken diğer noktaları ise şöyle;
"Kafasına esen parti - örgüt - dernek parkın isteklerini yazdırmış afişlere, asmışlar parka. Hepsi farklı birbirinden, biri diyor kalk gidelim, diğeri diyor bok yeme otur.
'Anayasanın Gezi Parkı'nın temsilcileri ile yeniden yazılması' diye madde gördüm be istekler arasında. Böyle bir örgüt bastırmış afişe, asmış oraya. Ruh hastalarına bak, anayasa yazılacakmış Gezi temsilcileri ile beraber. Yavrum sen kimsin? Gezi temsilcileri kim? Yahu orada yaşıyorum ben, benim neden haberim yok? Temsilcimiz mi var bizim? Bizim ne istediğimiz bile belli değil yahu'
Hani polis oraya giremez konuları
Polis bizi yavru kediler gibi dağıtır oraya girse. Yaptığımız 10 barikatın 8 tanesini aşmak bir panzerin 3 dakikasını almaz. Diğer 2'si de 5 dakika ya sürer - ya sürmez. Hayatında panzer görmemiş, Toma'ya panzer diyen adamlar gaza geliyor orada. Google'a yazıp bakalım panzer nedir. Bir de barikatlara tekrar bakalım sonra. Polis kendi girmiyor oraya. Giremiyor değil, girmiyor. Ya parkta çok çocuk var, bebek var, ihtiyar var diye ya da bunlar nasıl olsa kendi kendi yiyecek diye, bilemiyorum. İkisi de yatıyor benim aklıma.
İstisnasız her sabah kavga var
Kadınlar - erkekler - gruplar. Promil sınırını aşan herkesin bir kavgası var. Tuvalet sırasında, yemek sırasında, yer sorununda ... revire durmadan hasta taşınıyor. Ya alkol koması, durmadan kusanlar ya da kavga edip bir yerleri parçalanan tipler. Polis gelmese bile revir çalışıyor yani. Toz pembe değil orası. Dün ilk kez yemekte kavga çıktığına şahit oldum. İnsanlar yemek kalmadı diye yemekhaneye laf atmaya - bağırmaya başladı. Hani şu bedava yemek dağıtılan yer, oradan bahsediyorum. Hani herkesin gönüllü çalıştığı, halkın getirdiği malzemeler ile o sıcakta ateş önünde yemek pişiren arkadaşlar; heh işte onlara bağırıyorlardı 'Madem yemek kalmayacak söyleyin lan, ne diye sıra beklettiniz' diye. Birbirlerini dövüyorlar olmasın diye ağzının orasına çarpamıyorsun da. Sabah çöp toplayan ekip ilk kez sinirliydi bugün. Kırık bira şişesini temizlemekten yoruldular. Yerlerden izmarit toplamaktan sıkıldılar. Artık çatlak sesler yükseliyor, görün bunu artık
Park düşüyor
Park düşüyor. Park işi sadece lay laya vurdu. Gece 2'den sonra zor yürüyor insanlar alkolden. Hiç bir şey kazanmadığımız halde kazandık havalarına girdik.
İşin kötüsü kazandık havasından bile sıkıldık artık. O bile bitiyor. Gezi düşüyor. Gezi bir tane bile olası bir istek belirtmeden dağılmak üzere.

.http://www.haber7.com/guncel/haber/1036903-eylemcinin-gozunden-gezi-parki-gercegi

İnşallah durum budur, katlanarak devam eder ve sonunda dağılırlar :D
 

li10sKing

Profesör
Katılım
13 Aralık 2009
Mesajlar
1,447
Reaksiyon puanı
7
Puanları
218
verdiğiniz haberler olsun yazılar olsun hep yandaş medya sitelerinde gazetelerinde yazılan yazılar... gerçekleri görmek için diğer sitelerede bakmanız gerekir...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst