SDN Üyeleri, Gezi Parkı Eylemi için ne düşünüyorlar? Tartışıyoruz!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

efka_vasi

Asistan
Katılım
27 Haziran 2011
Mesajlar
355
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
arkadaşım biz de dünden beri diyoruz orada marjinal gruplar var inkar etmiyoruz ama coğunluk hakkını arayanlardır örnek bundan 4-5 ay önce istanbuş kurtuluş da arabalar yakıldı orada oturan biriyim arkasında kim cıktı biliyorumusunuz tahmin edin bakalım

Kim olursa olsun terörist eylemler meşru değildir. Karşılığını da hak ettiği şekilde alır.

Bu arada İstanbul'da Ankara'da vs.. yakılan yıkılan kamu mallarının bedeli benim senin cebinden çıkan vergilerle ödeniyor. Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi kim yaparsa yapsın vergimi haksız kullanılmasını sağlayanlardan hakkımı helal etmiyorum.
 

benianla

Doçent
Katılım
19 Ekim 2009
Mesajlar
514
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
İki ayyaş kelimesi çoğul bir kelimedir. Kimse kastedilmiyor. Çoğul kullanılıyor. Bu kanun Atatürkün ölümünden sonra çıkmış ve menderisin bile imzası var.

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Bende Helal etmiyorum. Sadece o değil başka faturlarıda oluyor. Türkiye düşmanları bakın nasıl göbek atmaya başladı bile...
 

IuTKuI

Profesör
Katılım
20 Aralık 2011
Mesajlar
1,622
Reaksiyon puanı
4
Puanları
218
Arkadaşım senin demokrasi anlayışın polise taş atmak mı? Adam gibi eylemini yap.1 sene sonra seçimler var. İstemiyorsan sandığa göm. Ama 2 kişiden birinin oyunu almış bir hükümeti bu şekilde düşüremezsiniz. Bu resmen Hükümeti düşürmek işin başkaldırma. Bak Ulusal Tv de mikrofonu unutan spiker ne diyor." Keşke birkaç ölüm olsa" Bu nasıl bir zihniyet anlamadım. Arkadaşım zorlama filan da yok. Al içkini iç. Sana karışan yok. Ama herşeyin bir kuralı var. Bu toplumun ahlak kuralı ile Amerikanın ahlak kuralı bir değil. Senin gibi düşünen Bu toplumun %25ini geçmez. Zaten sizede karışan yok. Kürt sorunu var mı yok mu bilemem?Onu da git Güneydoğuda yaşayan insanlara sor. Batıda yaşayana değil. Sana bir sorum son iki ayda senin hazmedemediğin nedir? Anlatırmısın...

Bak ne dedim ben hiç okumadın yazdıklarımı önce bir oku sonra konuşalım. Eğer yapabilirsen.
Son 2 ay dememiştim. Önce okuduğunu anla.Tamam güzel kardeşim sonra konuşalım seninle tartışalım. Ben taş atan adamları savunmadığımı söyledim ama yok okumamışsın hadi güzelce bir oku. Nefes al ver sakince.
 

zihayat

Öğrenci
Katılım
6 Eylül 2012
Mesajlar
68
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Deminden beri neredeydin? Söyleyecek söz kalmadığında bir hata bulup o hataya yükleniyorsun.
Eylemlere söyleyecek sözün yok mu?
Neyse. Tartışmanın anlamı yok. Sen A diyorsun Ben A+ diyorum.

Üsteki yorumların hepsini okuma fırsatım olmadı, gerçi sende benim mesajlarımı okumamışın ilk mesajımı görseydin benimde ilk başta eylemi desteklediğimi görürdün. Neyse ya kusura bakma işim var bu yüzden hepsini okuyamıyorum.

Sen ne diyorsun bilemem ama ben; sokak ortalarında hummer jiplerden inen kişilerin halk içine karıştığını söylüyorum, böyle devam edilirse en fazla seçime gidileceğini ve yine devrilmek istenen hükümetin %60 oyla geleceğini söylüyorum. Böyle bir yere varılmayacağını söylüyorum. Polisde bizim halkda, bugün ne kadar karşı çıksakda pkk ile barış yapılabiliyor ve eşkiya yurdu terk edebiliyorsa, polisle halkda barış yapabilir. Bazı şeyleri affetmek yada mahkeme yolu ile hak aramak gerekir. Sinirlendik, öfkelendik, bağırdık, çağırdık ama içimize girip bizden biri gibi davrananları gördüğümüz zaman, olayları yanlış kişilerin yönlendirmeye başladığını gördüğümüz zaman vatanın birliği ve beraberlii için geri çekilmesini bilmeliyiz. Akl-ı selim hakim olabilir sözümün neresi yanlış.
 

IThelp

Profesör
Katılım
11 Nisan 2011
Mesajlar
4,314
Reaksiyon puanı
19
Puanları
0
Arkadaşım senin demokrasi anlayışın polise taş atmak mı? Adam gibi eylemini yap.1 sene sonra seçimler var. İstemiyorsan sandığa göm. Ama 2 kişiden birinin oyunu almış bir hükümeti bu şekilde düşüremezsiniz. Bu resmen Hükümeti düşürmek işin başkaldırma. Bak Ulusal Tv de mikrofonu unutan spiker ne diyor." Keşke birkaç ölüm olsa" Bu nasıl bir zihniyet anlamadım. Arkadaşım zorlama filan da yok. Al içkini iç. Sana karışan yok. Ama herşeyin bir kuralı var. Bu toplumun ahlak kuralı ile Amerikanın ahlak kuralı bir değil. Senin gibi düşünen Bu toplumun %25ini geçmez. Zaten sizede karışan yok. Kürt sorunu var mı yok mu bilemem?Onu da git Güneydoğuda yaşayan insanlara sor. Batıda yaşayana değil. Sana bir sorum son iki ayda senin hazmedemediğin nedir? Anlatırmısın...


arkadaşım ilk sert müdaheleyi polis yapıyor 50 kişeye gezi park icinde polis karışmasaydı 1-2 saat protesdo edilir biterdi
 

efka_vasi

Asistan
Katılım
27 Haziran 2011
Mesajlar
355
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Bu sayfaya gösterilen ilgi alaka acaba Türkiye'nin olumlu yönde tanıtımı yapılan Türkçe olimpiyatlarına gösterilse..
 

IuTKuI

Profesör
Katılım
20 Aralık 2011
Mesajlar
1,622
Reaksiyon puanı
4
Puanları
218
Üsteki yorumların hepsini okuma fırsatım olmadı, gerçi sende benim mesajlarımı okumamışın ilk mesajımı görseydin benimde ilk başta eylemi desteklediğimi görürdün. Neyse ya kusura bakma işim var bu yüzden hepsini okuyamıyorum.

Sen ne diyorsun bilemem ama ben; sokak ortalarında hummer jiplerden inen kişilerin halk içine karıştığını söylüyorum, böyle devam edilirse en fazla seçime gidileceğini ve yine devrilmek istenen hükümetin %60 oyla geleceğini söylüyorum. Böyle bir yere varılmayacağını söylüyorum. Polisde bizim halkda, bugün ne kadar karşı çıksakda pkk ile barış yapılabiliyor ve eşkiya yurdu terk edebiliyorsa, polisle halkda barış yapabilir. Bazı şeyleri affetmek yada mahkeme yolu ile hak aramak gerekir. Sinirlendik, öfkelendik, bağırdık, çağırdık ama içimize girip bizden biri gibi davrananları gördüğümüz zaman, olayları yanlış kişilerin yönlendirmeye başladığını gördüğümüz zaman vatanın birliği ve beraberlii için geri çekilmesini bilmeliyiz. Akl-ı selim hakim olabilir sözümün nereri yanlış.

40 sayfa olmuş 38 den beri sanırm yazıyorum evet bende okumadım.
Ama gördün dimi? Polisler geri çekilince eylem de bitti. Bu kadar işte basit.
Ertesi gün temizliğe yardıma gelen de eylemi yapan kişiler ama provakatörler değildi. Hak veriyorum haklısın. Katılıyorum dediklerine.
 

bykars

Öğrenci
Katılım
8 Nisan 2012
Mesajlar
18
Reaksiyon puanı
0
Puanları
1
yapar yapar orya giden hep işci kesim calışıpda hakkını alamayan zamlarla boğuşan birileri lüks yaşarken birileri aç kalanlar işte oraya gidenler calışıbda aç kalanlar
Tabi ki işçi kesim! canım 700 küsur liralık asgari ücretle 5 liralık birayı da su gibi içerler...
 
D

Deleted member 312196

SDN Okuru
Türkiye'nin bu oyunlara karni tok.

8B9_maymunhaberrrr.jpg


Anlayan anladi.
 

IThelp

Profesör
Katılım
11 Nisan 2011
Mesajlar
4,314
Reaksiyon puanı
19
Puanları
0
Tabi ki işçi kesim! canım 700 küsur liralık asgari ücretle 5 liralık birayı da su gibi içerler...

Tamam da icenler yerlerde oturuyordu kışkırtıcalarda taş atıyordu zaten :) icenleri kafası bidon olmuştu polis de onları toplayıp dövüyordu yani :)
 

IThelp

Profesör
Katılım
11 Nisan 2011
Mesajlar
4,314
Reaksiyon puanı
19
Puanları
0
Polisin demokrasi anlayışı halkın ağzına biber gazı sıkmak mı?

"Bize böyle söylendi" ile işin içinden çıkılmaz. Yapılanlar asla unutulmaz!


Kendi bakanları söylüyor polis aşırı güç kulandı diye bu arkadaşlar halen görmüyor söyle söyle anlatamazsınız polis aşırı güç kulandı hemde üst seviyede burda polisi korumak yersiz
 
S

SDN Okuru

SDN Okuru
Çok değerli SDN üyleri siz akıllı insanlarsınız. Provokasyona gelmeyin.
 

goodtornado

Profesör
Katılım
6 Temmuz 2012
Mesajlar
1,546
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Demokrasi ? Demokrasi nerede bir söyler misin? Söyle de bir yanına gidip selam verelim. Tomalarla, biber gazlarıyla, coplarla insanların üstlerine yürümek, uyudukarı çadırları ateşe vermek, gece gizlice gelerek çadırlarını çalmak. Bırak allasen. Neyin lafını yapıyorsun bana.
Biraz yukarıda arkadaş da yazmış. Taş atanları uyardık. Etrafa zarar verenleri uyardık. Onlar yaptı diye tüm Türkiye'nin ayaklanması nasıl hiçe sayabilirsin. Başbakan az yaptı dimi. Zaten bu milletin bir tek başbakanı var.
Hala suriye. Suriye uyarıda bulunuyor halkına diyor ki "Türkiye'ye sakın gitmeyin can sağlığınız için".
Siz oylarınızı verin o vatan hainine. Umrumda değil ki. Sen kafana göre takıl karşı çık. Ben tepkimi vermişim. Sesimi çıkarmışım. Anca klavye başında atıp tutarsın.

Klavyeden mi yazip tutuyorum. Biraz daha seviyeyi korursan sevinirim. Her ucu tartisabilmek ancak bu sekilde mumkun. Ben sana boyle desem senin konu hakkinda goruslerini soyleyesin gelmez. Vatan haini dedigin zat-i muhteremin aldigi oylar malumun ilaninin da otesi.yani demokratik bir secimle ardi ardina geldi. O vatan hainiyse ben de vatan hainim. E o zaman rektor enistem ataturk tarihi hakkinda 3 kitabi olan ve herkesin tanidigi teyzem de vatan haini. Cunku biz bu partiye oy verdik. Birader her sey ortada. Sizin oralarda yurumeniz bir sey ifade etmiyor. Cunku milletin cebine cok kotu yansidi oradaki yurume ve eylemler.orada yuruduk bize madalya takin diyecek duruma geleceksin neredeyse. Demokrasi hazmetmenin siyasi argumanidir. Saygi ve imece gelir arkasindan. Hadi iyi :Dyuruyusler.
 

Felix Dzerjinski

Profesör
Katılım
2 Nisan 2012
Mesajlar
1,901
Reaksiyon puanı
5
Puanları
218
Gezi eylemlerindeki teröristler!


Evet bu ülkenin insanları ekonominin düzgün olmasını istiyorlar, askeri vesayetin bitişine minnettarlar ama demokrasiyi de olmazsa olmaz görüyorlar.

fft64_mf1482732.Jpeg


Gezi Parkı eylemlerinin iki gecesi de parka gidip ‘kim bu eylemciler’ ve ‘ne istiyorlar?’ diye baktım. Kızlı erkekli gruplar parkın Divan Oteli tarafına yayılmıştı. Daha çok bir gece pikniği ya da konser havası hâkimdi. Ortalıkta bazı kalemlerin iddia ettiği gibi ‘Ergenekoncu karanlık’ tipler gözükmüyordu. Tam tersi belki de hayatında ilk kez eyleme katılan üniversiteli gençler, farklı iş gruplarından insanlar bir araya gelmişlerdi. Bir ara Siya Siyabend kurulan mütevazı sahneye çıkıp şarkılarını söyledi. Özellikle ikinci gece davulların ritmi ve kitlenin coşkusu ile kendinizi Rio’da bir karnavalda bile hissedebilirdiniz. Polis parkın bir tarafında uyukluyor, eylemciler de hiç kimseye bir zararları olmadan parkın diğer tarafında ‘takılıyorlardı.’

İşleri zıvanadan çıkartan polisin sabah baskını oldu. Polis ilk gün gaz bombaları ile kimseye zararı olmayan bu eylemcilere hoyrat bir şekilde girişti. Bununla da kalmadı eylemcilerin çadırlarını toplayan ‘birileri’ yaktı. Eylemciler yine toplandı, polisin bu hoyrat tavrı ertesi gece katılımı büyütmüştü. Eylemcilerin arasında dolaşırken üç genç yanıma geldi. “Abi biz hamalız, eyleme desteğe geldik” dediler. Ertesi sabah işe gideceklerini söylerken kafalarında Gezi Parkı’nda ağaçları korumaktan başka bir şey yoktu. Ertesi sabah polis bu sefer daha da abartılı bir şekilde sabah baskınını gerçekleştirdi. Ortalık savaş alanına dönünce de 1 Mayıs’larda gördüğümüz meşhur ‘Taksim savunmasına’ girişti. Bu sefer olayın büyümesinin en büyük nedeni 1 Mayıs’taki politize kitle ile Gezi Parkı eylemcilerinin arasındaki farktı. Kimsenin derdi ortalığı yakıp yıkmak değildi. Ellerinde pankartı bile olmayan gençler sadece Gezi Parkı’na çıkmak istiyorlardı, o kadar. Ortalıkta provokatörler değil üniversiteliler vardı. Polis bu ayrımı yapamadı. Yapamayınca gaza bastı. Gaza bastıkça tepki büyüdü. Müdahale sosyal medyadan milyonlara dağıldı. Bu sefer polisin bu tavrı marjinalize oldu.

Gezi Parkı eylemleri aslında uzun süren bir gerilimin sonucu. Benim tabirimle ‘düdüklü tencere demokrasimiz’in baskıya dayanamamasının beklenen bir sonucu. Hatırlarsanız daha iki gün önce İstanbul’daki yeni oluşan havayı sizlere aktarmıştım. Konuştuğum insanlardaki tedirginlikten ve ‘yılgınlıktan’ bahsetmiştim. Özellikle son aylarda iktidarın ‘dediğim dedik’ tavrı, hoşgörüsüzlüğü ve hoyratlığının toplumun bir kesiminde yarattığı havayı aktarmıştım. Gezi Parkı eylemlerinin çevreci başlayıp hükümet karşıtı bir havaya bürünmesinin nedeni tam da bu. Mehmet Ali Alabora eylemlerin ilk gecesinde “Olay sadece Gezi Parkı değil anlamıyor musunuz?” diyordu. Peki neydi? İşte tam da şu saydıklarımdı. Bugün gerek Gezi Parkı’nda gerekse Türkiye ve dünyanın farklı yerlerinde bu eylemlere destek verenlerin adını koyamadıkları şey aslında Türkiye’de son zamanlarda oluşan bu ‘yeni’ hava. Daha doğrusu oluşturulan siyasi basınçtan artık hava alınamıyor olması. Binlerce insanı sabaha doğru köprüyü yürüyerek geçirten, dünyanın pek çok ülkesinde Türkleri bir araya getirten Cem Yılmaz’ından Kenan Doğulu’suna, Tarkan’ından Sezen Aksu’suna ‘Çarşı’sından ‘Ultra Arslan’ına, hayatlarında ilk kez siyasi bir olay hakkında açıklama yaptıran, tavır koyduran, omuz omuza getiren bu işte: DEMOKRASİ.


Bu insanlar artık Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunacak kadar bile demokrasi havası kalmamasına karşı çıkıyorlar. Masum demokratik bir eylemin bile bu kadar gazlı ve böylesine kanlı bastırılmasına öfke duyuyorlar. Ne bir liderleri var ne de bir partileri. Hiç boşuna örgüt mörgüt aramayın, Ergenekoncu diye yaftalamayın bu sefer bunu hiç kimseye yutturamazsınız.
Gelelim haber kanallarının içler acısı durumuna. Çuvaldızı biz habercilere batırmaya... Farkındaysanız eylemlerde başrolde sosyal medya vardı. Türkiye’de bugün 28’den fazla haber kanalı var. Bu, bir dünya rekoru. Gelin görün ki haber kanallarında (birkaçını saymazsak) olayla ilgili haber yoktu. Nedenini ben size söyleyeyim: KORKU. Hem haber kanalları yöneticileri hem de sahipleri tam da biraz önce sözünü ettiğim bu ortamda başlarına bir iş gelmesinden korkuyorlar. Tarafsız haber vermek, objektif yayıncılık yapmak bile hükümetin tepkisini çekebilir. Bu eylemlerde açığa çıkan, Türkiye’de haber kanallarının nasıl bir baskı altında olduğudur.

Elbette bunun nedenlerine medyanın sermaye yapısından başlayabiliriz ancak bu korku iklimini de konuşmamız, tartışmamız gerekmiyor mu?

CNN muhabirinin Amerikalılara Türkiye medyasında oluşan bu baskı atmosferini “New York’un göbeğinde Times Square’de olaylar olduğunu ve hiçbir kanalın haber yapmadığını düşünün” diyerek dehşetle anlatması Türkiye demokrasisi adına gurur duyulacak bir durum mudur?

Evet bu ülkenin insanları ekonominin düzgün olmasını istiyorlar, evet bu ülkeyi sevenler barışın gelmesini ayakta alkışlıyor, evet askeri vesayetin kalkmasına minnettarlar ama bu ülkenin insanları demokrasiyi de olmazsa olmazları olarak görüyorlar.

Bir ağaç gibi tek ve hür olamıyorsanız bir orman gibi kardeşçesine de olamıyorsunuz.

‘Mesele sadece ağaçlar değil’ şimdi anlıyor musunuz?

Cüneyt Özdemir / RADİKAL
 

IuTKuI

Profesör
Katılım
20 Aralık 2011
Mesajlar
1,622
Reaksiyon puanı
4
Puanları
218
[MENTION=279733]goodtornado[/MENTION] zat-i muhterem :D
İyi günler.
 

mchee

Öğrenci
Katılım
9 Nisan 2013
Mesajlar
86
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Gezi eylemlerindeki teröristler!


Evet bu ülkenin insanları ekonominin düzgün olmasını istiyorlar, askeri vesayetin bitişine minnettarlar ama demokrasiyi de olmazsa olmaz görüyorlar.

fft64_mf1482732.Jpeg


Gezi Parkı eylemlerinin iki gecesi de parka gidip ‘kim bu eylemciler’ ve ‘ne istiyorlar?’ diye baktım. Kızlı erkekli gruplar parkın Divan Oteli tarafına yayılmıştı. Daha çok bir gece pikniği ya da konser havası hâkimdi. Ortalıkta bazı kalemlerin iddia ettiği gibi ‘Ergenekoncu karanlık’ tipler gözükmüyordu. Tam tersi belki de hayatında ilk kez eyleme katılan üniversiteli gençler, farklı iş gruplarından insanlar bir araya gelmişlerdi. Bir ara Siya Siyabend kurulan mütevazı sahneye çıkıp şarkılarını söyledi. Özellikle ikinci gece davulların ritmi ve kitlenin coşkusu ile kendinizi Rio’da bir karnavalda bile hissedebilirdiniz. Polis parkın bir tarafında uyukluyor, eylemciler de hiç kimseye bir zararları olmadan parkın diğer tarafında ‘takılıyorlardı.’

İşleri zıvanadan çıkartan polisin sabah baskını oldu. Polis ilk gün gaz bombaları ile kimseye zararı olmayan bu eylemcilere hoyrat bir şekilde girişti. Bununla da kalmadı eylemcilerin çadırlarını toplayan ‘birileri’ yaktı. Eylemciler yine toplandı, polisin bu hoyrat tavrı ertesi gece katılımı büyütmüştü. Eylemcilerin arasında dolaşırken üç genç yanıma geldi. “Abi biz hamalız, eyleme desteğe geldik” dediler. Ertesi sabah işe gideceklerini söylerken kafalarında Gezi Parkı’nda ağaçları korumaktan başka bir şey yoktu. Ertesi sabah polis bu sefer daha da abartılı bir şekilde sabah baskınını gerçekleştirdi. Ortalık savaş alanına dönünce de 1 Mayıs’larda gördüğümüz meşhur ‘Taksim savunmasına’ girişti. Bu sefer olayın büyümesinin en büyük nedeni 1 Mayıs’taki politize kitle ile Gezi Parkı eylemcilerinin arasındaki farktı. Kimsenin derdi ortalığı yakıp yıkmak değildi. Ellerinde pankartı bile olmayan gençler sadece Gezi Parkı’na çıkmak istiyorlardı, o kadar. Ortalıkta provokatörler değil üniversiteliler vardı. Polis bu ayrımı yapamadı. Yapamayınca gaza bastı. Gaza bastıkça tepki büyüdü. Müdahale sosyal medyadan milyonlara dağıldı. Bu sefer polisin bu tavrı marjinalize oldu.

Gezi Parkı eylemleri aslında uzun süren bir gerilimin sonucu. Benim tabirimle ‘düdüklü tencere demokrasimiz’in baskıya dayanamamasının beklenen bir sonucu. Hatırlarsanız daha iki gün önce İstanbul’daki yeni oluşan havayı sizlere aktarmıştım. Konuştuğum insanlardaki tedirginlikten ve ‘yılgınlıktan’ bahsetmiştim. Özellikle son aylarda iktidarın ‘dediğim dedik’ tavrı, hoşgörüsüzlüğü ve hoyratlığının toplumun bir kesiminde yarattığı havayı aktarmıştım. Gezi Parkı eylemlerinin çevreci başlayıp hükümet karşıtı bir havaya bürünmesinin nedeni tam da bu. Mehmet Ali Alabora eylemlerin ilk gecesinde “Olay sadece Gezi Parkı değil anlamıyor musunuz?” diyordu. Peki neydi? İşte tam da şu saydıklarımdı. Bugün gerek Gezi Parkı’nda gerekse Türkiye ve dünyanın farklı yerlerinde bu eylemlere destek verenlerin adını koyamadıkları şey aslında Türkiye’de son zamanlarda oluşan bu ‘yeni’ hava. Daha doğrusu oluşturulan siyasi basınçtan artık hava alınamıyor olması. Binlerce insanı sabaha doğru köprüyü yürüyerek geçirten, dünyanın pek çok ülkesinde Türkleri bir araya getirten Cem Yılmaz’ından Kenan Doğulu’suna, Tarkan’ından Sezen Aksu’suna ‘Çarşı’sından ‘Ultra Arslan’ına, hayatlarında ilk kez siyasi bir olay hakkında açıklama yaptıran, tavır koyduran, omuz omuza getiren bu işte: DEMOKRASİ.


Bu insanlar artık Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunacak kadar bile demokrasi havası kalmamasına karşı çıkıyorlar. Masum demokratik bir eylemin bile bu kadar gazlı ve böylesine kanlı bastırılmasına öfke duyuyorlar. Ne bir liderleri var ne de bir partileri. Hiç boşuna örgüt mörgüt aramayın, Ergenekoncu diye yaftalamayın bu sefer bunu hiç kimseye yutturamazsınız.
Gelelim haber kanallarının içler acısı durumuna. Çuvaldızı biz habercilere batırmaya... Farkındaysanız eylemlerde başrolde sosyal medya vardı. Türkiye’de bugün 28’den fazla haber kanalı var. Bu, bir dünya rekoru. Gelin görün ki haber kanallarında (birkaçını saymazsak) olayla ilgili haber yoktu. Nedenini ben size söyleyeyim: KORKU. Hem haber kanalları yöneticileri hem de sahipleri tam da biraz önce sözünü ettiğim bu ortamda başlarına bir iş gelmesinden korkuyorlar. Tarafsız haber vermek, objektif yayıncılık yapmak bile hükümetin tepkisini çekebilir. Bu eylemlerde açığa çıkan, Türkiye’de haber kanallarının nasıl bir baskı altında olduğudur.

Elbette bunun nedenlerine medyanın sermaye yapısından başlayabiliriz ancak bu korku iklimini de konuşmamız, tartışmamız gerekmiyor mu?

CNN muhabirinin Amerikalılara Türkiye medyasında oluşan bu baskı atmosferini “New York’un göbeğinde Times Square’de olaylar olduğunu ve hiçbir kanalın haber yapmadığını düşünün” diyerek dehşetle anlatması Türkiye demokrasisi adına gurur duyulacak bir durum mudur?

Evet bu ülkenin insanları ekonominin düzgün olmasını istiyorlar, evet bu ülkeyi sevenler barışın gelmesini ayakta alkışlıyor, evet askeri vesayetin kalkmasına minnettarlar ama bu ülkenin insanları demokrasiyi de olmazsa olmazları olarak görüyorlar.

Bir ağaç gibi tek ve hür olamıyorsanız bir orman gibi kardeşçesine de olamıyorsunuz.

‘Mesele sadece ağaçlar değil’ şimdi anlıyor musunuz?

Cüneyt Özdemir / RADİKAL

süper yazmış adam
 

benianla

Doçent
Katılım
19 Ekim 2009
Mesajlar
514
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Tamam ona eyvallah diyorum. Ama bu önceden planlanmış. O sadece bir başlangıçtı. Elbette herkes istediği eylemi kırmadan dökmeden yapsın. Poliste karışmasın. Bende bunun taraftarıyım ama Bu iş organize edilmiş bir iş. Ağaç işi bahane sadece. Acaba bu ağaçları bahane edip daha önce ormanları talan edip üzerine villa ve otel yapanlar olduğunda neden ses çıkarmadılar? Bu iş çok organize bir iş...
 

DeJong

Asistan
Katılım
4 Şubat 2012
Mesajlar
195
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Cüneyt Özdemir'in muhalefet yönünü çok sever ve takip ederim.
 

goodtornado

Profesör
Katılım
6 Temmuz 2012
Mesajlar
1,546
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Gezi eylemlerindeki teröristler!


Evet bu ülkenin insanları ekonominin düzgün olmasını istiyorlar, askeri vesayetin bitişine minnettarlar ama demokrasiyi de olmazsa olmaz görüyorlar.

fft64_mf1482732.Jpeg


Gezi Parkı eylemlerinin iki gecesi de parka gidip ‘kim bu eylemciler’ ve ‘ne istiyorlar?’ diye baktım. Kızlı erkekli gruplar parkın Divan Oteli tarafına yayılmıştı. Daha çok bir gece pikniği ya da konser havası hâkimdi. Ortalıkta bazı kalemlerin iddia ettiği gibi ‘Ergenekoncu karanlık’ tipler gözükmüyordu. Tam tersi belki de hayatında ilk kez eyleme katılan üniversiteli gençler, farklı iş gruplarından insanlar bir araya gelmişlerdi. Bir ara Siya Siyabend kurulan mütevazı sahneye çıkıp şarkılarını söyledi. Özellikle ikinci gece davulların ritmi ve kitlenin coşkusu ile kendinizi Rio’da bir karnavalda bile hissedebilirdiniz. Polis parkın bir tarafında uyukluyor, eylemciler de hiç kimseye bir zararları olmadan parkın diğer tarafında ‘takılıyorlardı.’

İşleri zıvanadan çıkartan polisin sabah baskını oldu. Polis ilk gün gaz bombaları ile kimseye zararı olmayan bu eylemcilere hoyrat bir şekilde girişti. Bununla da kalmadı eylemcilerin çadırlarını toplayan ‘birileri’ yaktı. Eylemciler yine toplandı, polisin bu hoyrat tavrı ertesi gece katılımı büyütmüştü. Eylemcilerin arasında dolaşırken üç genç yanıma geldi. “Abi biz hamalız, eyleme desteğe geldik” dediler. Ertesi sabah işe gideceklerini söylerken kafalarında Gezi Parkı’nda ağaçları korumaktan başka bir şey yoktu. Ertesi sabah polis bu sefer daha da abartılı bir şekilde sabah baskınını gerçekleştirdi. Ortalık savaş alanına dönünce de 1 Mayıs’larda gördüğümüz meşhur ‘Taksim savunmasına’ girişti. Bu sefer olayın büyümesinin en büyük nedeni 1 Mayıs’taki politize kitle ile Gezi Parkı eylemcilerinin arasındaki farktı. Kimsenin derdi ortalığı yakıp yıkmak değildi. Ellerinde pankartı bile olmayan gençler sadece Gezi Parkı’na çıkmak istiyorlardı, o kadar. Ortalıkta provokatörler değil üniversiteliler vardı. Polis bu ayrımı yapamadı. Yapamayınca gaza bastı. Gaza bastıkça tepki büyüdü. Müdahale sosyal medyadan milyonlara dağıldı. Bu sefer polisin bu tavrı marjinalize oldu.

Gezi Parkı eylemleri aslında uzun süren bir gerilimin sonucu. Benim tabirimle ‘düdüklü tencere demokrasimiz’in baskıya dayanamamasının beklenen bir sonucu. Hatırlarsanız daha iki gün önce İstanbul’daki yeni oluşan havayı sizlere aktarmıştım. Konuştuğum insanlardaki tedirginlikten ve ‘yılgınlıktan’ bahsetmiştim. Özellikle son aylarda iktidarın ‘dediğim dedik’ tavrı, hoşgörüsüzlüğü ve hoyratlığının toplumun bir kesiminde yarattığı havayı aktarmıştım. Gezi Parkı eylemlerinin çevreci başlayıp hükümet karşıtı bir havaya bürünmesinin nedeni tam da bu. Mehmet Ali Alabora eylemlerin ilk gecesinde “Olay sadece Gezi Parkı değil anlamıyor musunuz?” diyordu. Peki neydi? İşte tam da şu saydıklarımdı. Bugün gerek Gezi Parkı’nda gerekse Türkiye ve dünyanın farklı yerlerinde bu eylemlere destek verenlerin adını koyamadıkları şey aslında Türkiye’de son zamanlarda oluşan bu ‘yeni’ hava. Daha doğrusu oluşturulan siyasi basınçtan artık hava alınamıyor olması. Binlerce insanı sabaha doğru köprüyü yürüyerek geçirten, dünyanın pek çok ülkesinde Türkleri bir araya getirten Cem Yılmaz’ından Kenan Doğulu’suna, Tarkan’ından Sezen Aksu’suna ‘Çarşı’sından ‘Ultra Arslan’ına, hayatlarında ilk kez siyasi bir olay hakkında açıklama yaptıran, tavır koyduran, omuz omuza getiren bu işte: DEMOKRASİ.


Bu insanlar artık Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunacak kadar bile demokrasi havası kalmamasına karşı çıkıyorlar. Masum demokratik bir eylemin bile bu kadar gazlı ve böylesine kanlı bastırılmasına öfke duyuyorlar. Ne bir liderleri var ne de bir partileri. Hiç boşuna örgüt mörgüt aramayın, Ergenekoncu diye yaftalamayın bu sefer bunu hiç kimseye yutturamazsınız.
Gelelim haber kanallarının içler acısı durumuna. Çuvaldızı biz habercilere batırmaya... Farkındaysanız eylemlerde başrolde sosyal medya vardı. Türkiye’de bugün 28’den fazla haber kanalı var. Bu, bir dünya rekoru. Gelin görün ki haber kanallarında (birkaçını saymazsak) olayla ilgili haber yoktu. Nedenini ben size söyleyeyim: KORKU. Hem haber kanalları yöneticileri hem de sahipleri tam da biraz önce sözünü ettiğim bu ortamda başlarına bir iş gelmesinden korkuyorlar. Tarafsız haber vermek, objektif yayıncılık yapmak bile hükümetin tepkisini çekebilir. Bu eylemlerde açığa çıkan, Türkiye’de haber kanallarının nasıl bir baskı altında olduğudur.

Elbette bunun nedenlerine medyanın sermaye yapısından başlayabiliriz ancak bu korku iklimini de konuşmamız, tartışmamız gerekmiyor mu?

CNN muhabirinin Amerikalılara Türkiye medyasında oluşan bu baskı atmosferini “New York’un göbeğinde Times Square’de olaylar olduğunu ve hiçbir kanalın haber yapmadığını düşünün” diyerek dehşetle anlatması Türkiye demokrasisi adına gurur duyulacak bir durum mudur?

Evet bu ülkenin insanları ekonominin düzgün olmasını istiyorlar, evet bu ülkeyi sevenler barışın gelmesini ayakta alkışlıyor, evet askeri vesayetin kalkmasına minnettarlar ama bu ülkenin insanları demokrasiyi de olmazsa olmazları olarak görüyorlar.

Bir ağaç gibi tek ve hür olamıyorsanız bir orman gibi kardeşçesine de olamıyorsunuz.

‘Mesele sadece ağaçlar değil’ şimdi anlıyor musunuz?

Cüneyt Özdemir / RADİKAL

Hikaye. Tahammulsuzluk iktidara geldigi vakit de vardi. Hazmedememe olayi iktidarin ve basbakanin sahsina karsi zaten vardi. Icki yasaklanmadi, bas ortu yasaklandi, adamlar proje yapmis. Orayi yesillige bogacaklar. Yillar onceki projeyi yapacaklar. Yaranmak icin degil. Tum Ulke insani icin, Türkiye icin. Malesef saldirin dediler saldirdilar. Ben nedene ve neticeye bakarim. Malesef ortadoguda olan biten olaylarin can kayipsiz versiyonunu tum dunya kesintisiz izledi. Bazi fransiz ve ingiliz arkadaslar telefon etti. Kadin var mi boyle bir sey. Ne oluyor dedi. Dedim ki korkulacak bir sey yok. Hazimsizlik dedim gectim. Ama cok turist kacirdi memleketim. Bu sene durumu daha kesin gorme imkanimiz olacak. Milleti icin calisan ve herkesin haklarina esit davranan bir basbakana ve iktidara sahibiz ama kendi insanina her turlu zulmu yapan orta dogu insani ile yaristik. Biz kazandik.
 

M@STER

Profesör
Katılım
30 Ocak 2011
Mesajlar
1,131
Reaksiyon puanı
5
Puanları
218
Bugün fas'a yarın mısır'a gidersin elbet dönersin, biz seni Taksim'de bekliyor olacağız..
 

ykaduman

Asistan
Katılım
18 Kasım 2008
Mesajlar
312
Reaksiyon puanı
4
Puanları
18
olay yargıtayın durdurma kararı verdiği andan beri bir eylemden öteye başkaldırı düzene saldırı niteliği taşımaya başlamıştır hedef alıp gaz sıkan polis ne kadar suçluysa araba yakan eylemci de aynı derece de suçludur araba yakanı bulun gaz sıkanı bulun cezalandırın şu an bütün eylemciler bir kesimin gözünde araba yakan bütün polisler bir kesimin gözünde gaz sıkandır bu ülke bunu haketmiyor ve polis çekilsin diyenlere de polis ülkenin güvenliğinden sorumludur polisi çekip akp il binasına başbakanlığa saldırıp yakıp yıkamazsınız burası muz cumhuriyeti değil özgürlük istiyoruz deyip başkalarının özgürlüğüne darbe vuramazsınız aynı fikirde değilsiniz diye bir binayı bir arabayı yakamazsınız bunun adı zorbalıktır protesto değildir.ayrıca eylemciye gel bişey yapmayacağız deyip gaz bombası atan polise de sesleniyorum senin de kardeşin abin ablan anan baban var onun da neyi paylaşamıyosunuz ayıptır yazıktır günahtır isteyince birlik oluruz diyoruz hiç bişey olduğumuz yok biz sevmeyi unutmuşuz nefretle dolmuşuz ne birliği ne beraberliği bırakın allah aşkına...
 

benianla

Doçent
Katılım
19 Ekim 2009
Mesajlar
514
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Camiye sığınanların geride bıraktıkları

[video]http://videolar.bugun.com.tr/camide-bira-ve-sigara-video-650211[/video]

Bu Arkadaş Demokratik Bir Eylemci
x3620131033026085083_3.jpg.pagespeed.ic.lrqg8EjZam  .webp
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
Eylem politik bir şekilde başlamadı. Cuma ve Cumartesi çekilen resimleri, pazar günü bulamazsınız.

Pazar günü eylemler gerçek anlamda politik ve marjinal grupların kontrolünde gitti.

Çıkın ve etraftaki tahribata bakın.

Tekrar ediyorum. Pazar gününden itibaren bu eylemlerin hiç bir meşruiyeti, haklılığı kalmamıştır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst