interpool
Profesör
- Katılım
- 16 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 1,647
- Reaksiyon puanı
- 11
- Puanları
- 218
Uzun zamandır Necip Fazıl okur ve Kendisini araştırırım. Bu araştırmalardan derlediğim bilgileri özet halinde şimdi sizinle paylaşacağım
Necip Fazıl (Ahmed Necib) Kısakürek(26 Mayıs 1904 - 25 Mayıs 1983 / 79 )
Necip Fazıl (Ahmed Necib) Kısakürek, 26 Mayıs 1904′te, Çemberlitaştaki bir konakta, dünyaya gelir.
Necip Fazılın tahsil hayatı kesintilerle doludur. Bu kesintilerin bir kısmı mesken değişimlerinden kaynaklanmış olsa da, diğer değişimlerin onun kaynayan, sınırlanmaktan hoşlanmayan ruh halini aksettirdiğini belirtmek gerekir.
Necip Fazıl, hazırlık sınıflarından sonra 3 yıl daha okuduğu Bahriye Mektebine bir sene daha eklenince okulu bırakmaya karar verir ve ilk 3 seneyi bitirdiğini gösteren diplomasıyla Darülfünûn Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesine girer. Bu esnada, ilk şiirlerini 13-14 yaşlarındayken Yeni Mecmuada yayınlatarak edebiyat dünyasında sesini duyurur; Ahmet Haşimin Çocuk, bu sesi nereden buldun sen? hitabına henüz 18 yaşında muhattap olur. Takip eden yıllarda her biri edebiyat çevrelerinden büyük takdirler toplayan ilk dönem şiirlerini yazmaya devam eden Necip Fazıl, 1924′te açılan bir sınavı kazanarak 4 arkadaşıyla beraber Paris Sorbonne üniversitesine devlet bursuyla gönderilir. Bu yıllar onun için pek de hayırlı olmayacaktı. Zira bu yıllar, Necip Fazılın bohem hayatına adım attığı dönemlerdir ve özellikle de kumar, bu yıllarda onun gafleti bulmaya çalıştığı; nefsine acı çektirme arzusuyla, kazanma umut ve isteği olmadan içine düştüğü bir hastalık olarak karşısına çıkar. Bu hayatın neticesinde Necip Fazıl okulu bırakmak durumunda kalır ve 1925′te Türkiyeye geri döner.
Necip Fazılın kumar oynadığı ve Pariste ki bu olaylardan biyografilerinde pek rastlanmaz. Üstad Türkiyeye döndüğünde, Karşısına bir derviş çıkar ve onu adeta imana sıkı sıkıya bağlar Müslüman kimliğine sahip bir insan olarak fikrin, sanatın, aksiyonun ve dehanın zirvesine çıkma hedefinde kaydettiği muvaffakiyet; yetişmekte olan nesillere yol göstererek kendisini Üstad kılmıştır.Necip Fazıl Edebiyat dünyasında yükselen grafiğini her gün dahada yükselterek zirvede bırakmıştır.
Bir çok eser yazmıştır Tiyatral,Roman,Hikaye ve Şiir. Yazdığı bazı eserlerden dolayı mahmelerce yargılanmış bir çok kez ceza almıştır, Ama yılmamıştır. Hayatı hep bir yokuş gibi çıkmıştır Üstad. Çilelerle dolu bir yaşamı vardı ve Yaşamının son anlarında da Şiirlerini ÇİLE (1979 )adlı kitapta toplamıştır.
Uzun yıllar boyu kendisini rahat bırakmayan şeker hastalığı sebebiyle arkasında kocaman bir gençlik ve kütüphanelik çapta eserler bırakarak, yarın bıraktığı son sigarasının ardından dudaklarındaki tebessümün eşliğinde söylediği Demek böyle ölünürmüş! cümlesinin refakatinde,Son nefesini vermiştir
Daha ayrıntılı okumak için: http://www.n-f-k.com/necip-fazil-kimdir
[video=youtube;57E7v9z9HZw]http://www.youtube.com/watch?v=57E7v9z9HZw[/video]
-Üstad, dünyada iki büyük şair var, demiş.
Necip Fazılın tepkisi şu olmuş:
-Öteki kim?
-----
Üstada sorarlar:Üstad özel arabanız yok mu? keskin zekâ küpünün verdiği cevap hikmet doludur:Ona en son bineceğiz.
-----
VAPUR
Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp:
"Üstad" diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."
N. Fazıl okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
"Ne diye vapura bindin ki yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.
-----
MAHKEME
Mahkemede hakim Necip Fazıl'a:
- Bak der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim öyle değil mi?
Necip Fazıl sorar:
- Hakim Bey yoksa istifa mı ediyorsunuz?
------
Ve daha bir sürü var. Aklıma geldikçe ekliyeceğim. Hayırlı forumlar...