kullanıcı
Profesör
- Katılım
- 10 Mart 2008
- Mesajlar
- 3,800
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 38
Yangında itfaiye ile alev arasında tarafsız kalınır mı?
CHURCHILL, bir olayda kendisini “taraf” olmakla suçlayanlara şöyle demiş:
“Yangında itfaiye ile alevler arasında tarafsız kalamam!”
“Anayasa Mahkemesi tarafsız olmalıdır” lafını duyunca aklımıza bu yaklaşım geldi.
Anayasa Mahkemesi niçin kurulmuştur?
Yasaların Anayasa’ya uygun olup olmadığını denetlemek için.
Anayasa’nın değiştirilmez bir maddesi nedir?
“Türkiye Cumhuriyeti laiktir!”
Yüksek Mahkeme, “Hayır, Türkiye Cumhuriyeti laik değildir” diyen bir yasayı, şekil koşulları uygun olsa da onaylayacak mıdır?
Anayasa Mahkemesi “taraftır”, Anayasa’ya taraftır, devletin kuruluş felsefesine taraftır.
Anayasa Mahkemesi “taraftır” ama “adil” de olmak zorundadır.
* * *
BİR görüş de şudur:
“Anayasa Mahkemesi şekle bakar, asıla bakamaz!”
Peki, düşünün, soyadı “İyimama” olan milletvekilinin tasarısı kabul edildi, Anayasa Mahkemesi’nin kararları Meclis denetimine tabi tutuldu. Yani, Anayasa Mahkemesi ne derse desin, Meclis isterse bu yasayı erteleyecek...
Kanun bu şekilde Anayasa Mahkemesi’nin önüne geldi.
Şekil olarak dört dörtlük, çoğunluk sayısı, oylama sayısı, toplantı yeter sayısı kurala uygun....
Ne olacak?
Anayasa Mahkemesi “Şekilde tamam” diye yasayı onaylayacak mı?
Öyle bir yasa ki, aslında Anayasa Mahkemesi’ne işten dolaylı olarak el çektiriyor.
Anayasa Mahkemesi bunu kabul edecek mi?
Hiç olur mu?
Olacak iş mi?
Adı üstünde, Anayasa Mahkemesi, şekil, biçim demeden Anayasa’yı koruyacaktır, ama “adil” yargılamayla...
Siz, Anayasa’nın değişmez maddesi olan “laiklik” maddesini arkadan dolanarak değiştirmeye çalışacaksınız, Anayasa Mahkemesi bunu fark etmeyecek, fark etse de susacak...
Ey İsmet Paşam gel, gel de bu açıkgözlere, meşhur “Hadi canım sen de”lerinden birini çek!
* * *
GEÇEN gün Hilmi Yavuz’la beraberdik, 58 yıllık “Kabataş”ta başlayan arkadaşlık. Belki bizim kuşağın “doktor” olanı çoktur ama, hakkında “doktora yapılan” azdır, ya da tektir; o da Hilmi Yavuz’dur. Maksut Yiğitbaş, doktora tezini “Gülün Ustası Hilmi Yavuz” adıyla hazırlamış. 645 sayfalık doktora tezi kitap olarak da yayımlanmıştır. (Karakutu Yayınları)
* * *
HİLMİ Yavuz’la, Hikmet Sami Türk’ü de konuştuk, o da sınıf arkadaşımız; bir gece TRT’de “nevzuhur” yağdanlıklarla tek başına mücadele etti. Tabii konu Anayasa Mahkemesi’nin kararlarıydı... Hele Hasan Celal Güzel’in saldırganlığı, sonunda kendisi de utandı, özür diledi.
Aslında kabahat Hikmet Sami Türk’teydi, programa kimler katılıyor diye sorup ondan sonra karar vermeliydi. Biz ne yapıyoruz? Ekrana bir bakıyoruz, kim var, kim yok? Eğer malumlar varsa, geç diğer kanala...
* * *
TELEVİZYONLAR “kifayetsiz muhterisler”in sergi alanı haline geldi. Geçenlerde içlerinden biri, Nihat Erim’in “12 Mart” döneminde “Demokrasiye şal örterim” dediğini söylemez mi?
Her şeyi yarım yamalak bilmek...
Evet, Nihat Erim böyle bir söz etmiştir ama kaç yıl önce?
1946 ile 1950 arasında, çok partili düzene geçişimiz sırasında CHP’li olarak...
“12 Mart” dönemi ve 1970’li yıllar, Nihat Erim, askerlerin kurdurduğu ara rejim hükümetinin Başbakanı’dır, dense dense “balyoz harekâtı” deyiminden söz edilebilir ki, onu da Erim değil, yardımcısı Sadi Koçaş söylemiştir.
* * *
TELEVİZYONLARDA zaman zaman ölçü kaçıyor, ama sabahları “Show TV”de haberleri sunan, gazeteleri okuyan, yorumlayan Burçin Şimşek ve Caner Karaer giyimleriyle, üsluplarıyla ciddiyet ve şakalarıyla adeta “Ölçü budur” diyorlar.
Hasan Pulur
CHURCHILL, bir olayda kendisini “taraf” olmakla suçlayanlara şöyle demiş:
“Yangında itfaiye ile alevler arasında tarafsız kalamam!”
“Anayasa Mahkemesi tarafsız olmalıdır” lafını duyunca aklımıza bu yaklaşım geldi.
Anayasa Mahkemesi niçin kurulmuştur?
Yasaların Anayasa’ya uygun olup olmadığını denetlemek için.
Anayasa’nın değiştirilmez bir maddesi nedir?
“Türkiye Cumhuriyeti laiktir!”
Yüksek Mahkeme, “Hayır, Türkiye Cumhuriyeti laik değildir” diyen bir yasayı, şekil koşulları uygun olsa da onaylayacak mıdır?
Anayasa Mahkemesi “taraftır”, Anayasa’ya taraftır, devletin kuruluş felsefesine taraftır.
Anayasa Mahkemesi “taraftır” ama “adil” de olmak zorundadır.
* * *
BİR görüş de şudur:
“Anayasa Mahkemesi şekle bakar, asıla bakamaz!”
Peki, düşünün, soyadı “İyimama” olan milletvekilinin tasarısı kabul edildi, Anayasa Mahkemesi’nin kararları Meclis denetimine tabi tutuldu. Yani, Anayasa Mahkemesi ne derse desin, Meclis isterse bu yasayı erteleyecek...
Kanun bu şekilde Anayasa Mahkemesi’nin önüne geldi.
Şekil olarak dört dörtlük, çoğunluk sayısı, oylama sayısı, toplantı yeter sayısı kurala uygun....
Ne olacak?
Anayasa Mahkemesi “Şekilde tamam” diye yasayı onaylayacak mı?
Öyle bir yasa ki, aslında Anayasa Mahkemesi’ne işten dolaylı olarak el çektiriyor.
Anayasa Mahkemesi bunu kabul edecek mi?
Hiç olur mu?
Olacak iş mi?
Adı üstünde, Anayasa Mahkemesi, şekil, biçim demeden Anayasa’yı koruyacaktır, ama “adil” yargılamayla...
Siz, Anayasa’nın değişmez maddesi olan “laiklik” maddesini arkadan dolanarak değiştirmeye çalışacaksınız, Anayasa Mahkemesi bunu fark etmeyecek, fark etse de susacak...
Ey İsmet Paşam gel, gel de bu açıkgözlere, meşhur “Hadi canım sen de”lerinden birini çek!
* * *
GEÇEN gün Hilmi Yavuz’la beraberdik, 58 yıllık “Kabataş”ta başlayan arkadaşlık. Belki bizim kuşağın “doktor” olanı çoktur ama, hakkında “doktora yapılan” azdır, ya da tektir; o da Hilmi Yavuz’dur. Maksut Yiğitbaş, doktora tezini “Gülün Ustası Hilmi Yavuz” adıyla hazırlamış. 645 sayfalık doktora tezi kitap olarak da yayımlanmıştır. (Karakutu Yayınları)
* * *
HİLMİ Yavuz’la, Hikmet Sami Türk’ü de konuştuk, o da sınıf arkadaşımız; bir gece TRT’de “nevzuhur” yağdanlıklarla tek başına mücadele etti. Tabii konu Anayasa Mahkemesi’nin kararlarıydı... Hele Hasan Celal Güzel’in saldırganlığı, sonunda kendisi de utandı, özür diledi.
Aslında kabahat Hikmet Sami Türk’teydi, programa kimler katılıyor diye sorup ondan sonra karar vermeliydi. Biz ne yapıyoruz? Ekrana bir bakıyoruz, kim var, kim yok? Eğer malumlar varsa, geç diğer kanala...
* * *
TELEVİZYONLAR “kifayetsiz muhterisler”in sergi alanı haline geldi. Geçenlerde içlerinden biri, Nihat Erim’in “12 Mart” döneminde “Demokrasiye şal örterim” dediğini söylemez mi?
Her şeyi yarım yamalak bilmek...
Evet, Nihat Erim böyle bir söz etmiştir ama kaç yıl önce?
1946 ile 1950 arasında, çok partili düzene geçişimiz sırasında CHP’li olarak...
“12 Mart” dönemi ve 1970’li yıllar, Nihat Erim, askerlerin kurdurduğu ara rejim hükümetinin Başbakanı’dır, dense dense “balyoz harekâtı” deyiminden söz edilebilir ki, onu da Erim değil, yardımcısı Sadi Koçaş söylemiştir.
* * *
TELEVİZYONLARDA zaman zaman ölçü kaçıyor, ama sabahları “Show TV”de haberleri sunan, gazeteleri okuyan, yorumlayan Burçin Şimşek ve Caner Karaer giyimleriyle, üsluplarıyla ciddiyet ve şakalarıyla adeta “Ölçü budur” diyorlar.
Hasan Pulur