Türk F-16'lar Suriye uçağını düşürdü

Bu konuyu okuyanlar

Erol.k

Asistan
Katılım
3 Haziran 2013
Mesajlar
215
Reaksiyon puanı
11
Puanları
18
Yaş
51
Bugünden sonra dikkat edicem suriye hariç sınır ihlali yapan başka bir ülkenin herhangi bir gemisi vurulup uçak düşürülecekmi .
 

Elbruz46

Rektör
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,931
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
113
Bugünden sonra dikkat edicem suriye hariç sınır ihlali yapan başka bir ülkenin herhangi bir gemisi vurulup uçak düşürülecekmi .

Önce angajman nedir bir araştır.
Her ülke sınırını ihlal eden herhangi bir unsura her durumda aynı cevabı vermez.
Şu an Suriye ile aramızda özel bir durum var Suriye geçen yıl bizim uçağımızı düşürdüğü için şu an Suriye'ye verilen tepki diğer ülkelere verilen tepkiden farklıdır.
Bu tüm dünyada benzer şekilde yürür, bir komşun sınırı ihlal ettiğinde uyarırsın diğerini vurursun bu o süreç içindeki konjenktüre bağlıdır.
Tüm sınır ihlalleri tek maddeye göre değerlendirilmez

Yani Türkiye neden İran ya da Yunan uçağını düşürmedi onlar da sınırı ihlal etti derseniz cahillerin kafasını karıştırırsınız ama işi bilenlere karşı komik duruma düşersiniz.
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,325
Puanları
113
Önce angajman nedir bir araştır.
Her ülke sınırını ihlal eden herhangi bir unsura her durumda aynı cevabı vermez.
Şu an Suriye ile aramızda özel bir durum var Suriye geçen yıl bizim uçağımızı düşürdüğü için şu an Suriye'ye verilen tepki diğer ülkelere verilen tepkiden farklıdır.
Bu tüm dünyada benzer şekilde yürür, bir komşun sınırı ihlal ettiğinde uyarırsın diğerini vurursun bu o süreç içindeki konjenktüre bağlıdır.
Tüm sınır ihlalleri tek maddeye göre değerlendirilmez

Yani Türkiye neden İran ya da Yunan uçağını düşürmedi onlar da sınırı ihlal etti derseniz cahillerin kafasını karıştırırsınız ama işi bilenlere karşı komik duruma düşersiniz.

onlar bunu cehaletlerinden çok işlerine öyle geldiği için, ideolojilerinin gereği olarak yapıyorlar.
bazen düşünüyorum da, bu ülkenin vatandaşı olup, bu ülkenin ekmeğini yeyip, suyunu içip, havasını teneffüs edip başka bir ülkenin menfaatlerini savunmak, onun adına kılıç çekmek ne menem bir garabettir diye, aklıma, mantığıma sığdıramıyorum.

zor bişey olsa gerek!
 

basbeLası

Dekan
Katılım
31 Ekim 2009
Mesajlar
6,697
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Seçim için düşürüldü iddialarına kahraman Ordumuz'dan tokat gibi cevap..


TSK'dan yapılan 10 maddelik açıklamada şu ifadelere yer verildi:


1.Son günlerde çeşitli olaylar öne sürülerek, yerel seçim öncesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini siyasi konuların içine çekme gayreti olduğu üzülerek müşahede edilmektedir.

2.Birçok kereler açıkladığımız gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ordusudur. Desteğini, moralini, kaynağını Yüce Türk Milletinden ve şanlı tarihinden almaktadır.

3.Türk Silahlı Kuvvetleri; siyasi tartışmaların ve konuların dışında kalmayı, Devletimizin bekası, Yüce Milletimizin huzur ve güvenliği için gerekli olduğunu düşünmektedir.

4.Türk Silahlı Kuvvetleri; Anayasamızda işaret edilen "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ilkesine sadık, hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklarına saygılı ve anti demokratik usul ve uygulamaları reddeden duruşunu muhafaza etmekte kararlıdır.

5.Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensupları; görevlerinin bilincinde, sağduyulu, soğukkanlı ve her türlü tahrik ve günlük siyasi mülahazadan uzak olarak ülkemize ve Yüce Milletimize hizmete devam etmektedir. Güç ve kudretinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

6.Ayrıca, Türkiye ve Suriye Hava Kuvvetleri yetkililerinin uyarılarına rağmen, hava sahamızı ihlal eden bir Suriye uçağının düşürülmesi olayı ile ilgili olarak bazı basın yayın organlarında spekülatif haberler yer almaktadır.

7.Türk Silahlı Kuvvetleri konu ile ilgili olarak kendisine verilen yetkiyi kullanarak görevini başarıyla ifa etmiştir.

8.Faaliyet, ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak icra edilmiştir.

9.Türk Silahlı Kuvvetlerinin Süleyman Şah Saygı Karakolu hariç, SURİYE topraklarında herhangi bir birliği bulunmamaktadır.

10.Bu konularla ile ilgili gündeme çıkarılan haberler gerçek dışıdır.

Kaynak
 

21olcaybaba21

Doçent
Katılım
25 Temmuz 2012
Mesajlar
811
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ben bir tane düşürülen Yunan uçağı görmedim siz gördünüz mü?
ne demeye getiriyosun kardeş yunanistandan mı korkucaz :p hem o NATO ülkesi onu vurursak sorunlar çıkar aramızda zaten oda sınırlarımıza girmeye cesaret edemez 1974 kıbrıs harekatını hatırlatırım yunanlar dersini almıştır
 

fthtsdmr

Profesör
Katılım
5 Ocak 2009
Mesajlar
2,548
Reaksiyon puanı
44
Puanları
48
ne demeye getiriyosun kardeş yunanistandan mı korkucaz :p hem o NATO ülkesi onu vurursak sorunlar çıkar aramızda zaten oda sınırlarımıza girmeye cesaret edemez 1974 kıbrıs harekatını hatırlatırım yunanlar dersini almıştır
Tabikide kimseden korkacak değiliz ülke olarak.Diğer mesajlarımıda okursan daha iyi anlarsın.Sadece Yurtta sulh, cihanda sulh olsun istiyorum.
 

fthtsdmr

Profesör
Katılım
5 Ocak 2009
Mesajlar
2,548
Reaksiyon puanı
44
Puanları
48
Yazmayayım diyordum ama yazmam lazım.Şimdi hava sınırımızda kuş uçurtmuyoruz, angajmanımız var ama kara sınırımız yol geçen hanı.Madem sınırlarımıza sahip çıkacağız, Niğde'de 2 askerimizi ve 1 polisimizi şehit edip sevap işledim diyenlerin sınırı nasıl geçtiğini sorgulayacaksın.Burdan oraya silah giderken sesini çıkaracaksın.Terör örgütü üyelerine burada kamp kurulup eğitim verildiğinde buna tepki göstereceksin.İşin özü ADİL olacaksın.
 

enable

Profesör
Katılım
4 Ağustos 2009
Mesajlar
1,090
Reaksiyon puanı
9
Puanları
38
Yazmayayım diyordum ama yazmam lazım.Şimdi hava sınırımızda kuş uçurtmuyoruz, angajmanımız var ama kara sınırımız yol geçen hanı.Madem sınırlarımıza sahip çıkacağız, Niğde'de 2 askerimizi ve 1 polisimizi şehit edip sevap işledim diyenlerin sınırı nasıl geçtiğini sorgulayacaksın.Burdan oraya silah giderken sesini çıkaracaksın.Terör örgütü üyelerine burada kamp kurulup eğitim verildiğinde buna tepki göstereceksin.İşin özü ADİL olacaksın.
[MENTION=56206]fthtsdmr[/MENTION] çok güzel diyosunda, sonuçta oradan gelen insanları içeri alıyoruz, (Bende şehirlerde sere serpil insaların dolaşmasından vicdani olarak rahatsızım evet. Hepsinin kamplarda toplanması lazım.) ancak sınrdan girilebiliyor. Burada da devreye istihbarat örgütün giriyor işte, bizim sağolsunlar istihbarat örgütümüz hallaç pamuğuna dönmüş gelen girmiş çıkan girmiş. He son 2 senedir istihbarat örgütümüz toparlandı ve kapanmaya başladı. Evet bende üzülüyorum o ölen kardeşlerimize ancak zaman lazım.

Yurtta sulh, cihanda sulh kesinlikle ama Dünya şirketler tarafından küçültüldükçe Sulh kavramı ne yazık ki sadece sözde kalıyor. Artık yeni yüzyılda, Devletlerin Dünyayı yönetmesi lazım.
Benim kanaatim de şuan dünya bunun savaşını veriyor. Bu savaşı ya Devletler kazanacak Ya da Şirketler. !
 

|BeyabaN|

Profesör
Katılım
18 Mayıs 2008
Mesajlar
3,248
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
hakikaten çok ilginç insanlarımız var,
suriye, uçağımızı hiç uyarı yapmadan vurdu, suriye'den önce içerdekiler "bizim uçağın orda ne işi vardı" diye sorgulamaya başladı.
şimdi suriye uçağını biz vuruyoruz hatta sınırı geçtiği için 4 kez uyararak vuruyoruz, yine suriye'den önce içerdekiler "hemen vurulması mı lazım" diyorlar.
olaya siyasi baktığınızı umuyorum çünkü siyasi bakmıyorsanız hainsiniz demektir.
eğer siyasi bakıyorsanız sınır hattımızın korunmasının seçimle alakasının olmadığını vurgulamak istiyorum. bayramlarda, tatillerde biz yatarken ordu da mı yatıyor sanıyorsunuz.
sınırlarımız her zaman korunur, seçim olmuş olmamış bu değiştirmez.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Şimdi bizi tehdit eden,sınırmızı ihlal eden, vatandaşalarımızı ve pilotalarımızı şehit eden, ülkesinde kadın, çocuk, yaşlı demeden katliyam yapan Esed ve Suriye için başbakan dostumuzdur dese dostumuz mu olacak?

Kardeşim, bir şey diyeceğim fakat yanlış anlama; ya sen yalan söylüyorsun, ya da Erdoğan. Zira o yıllarca Esad'a kardeşim, dostum dedi. Dolayısıyla ülke olarak dost olmamız için onlarca siyasi ve diplomatik adım atıldı. O yüzden "onu siyaseten söyledi" yalanına sarılamaz kimse. Zira Erdoğan Esad'a "kardeşim, dostum" derken, yıllarca onlarla ticaretimizi geliştirecek anlaşmalar yaptık, diplomatik kararlar aldık iki ülke ilişkilerini daha iyi hale getirmek için. Vizeleri kaldırdık.. Yani anlayacağın ülke olarak "dost" idik yıllarca. Yani "lafta" kalmıyordu dostluğumuz. Erdoğan sadece durumu ikrar etmek için ona sürekli kardeşim diyordu. Öyleyse kardeşim şu anda ya sen yalan söylüyorsun, ya da Erdoğan seni kandırdı. Eğer sen doğru söylüyorsan, bu durumda Erdoğan yalan söylüyor ve bu çok alçakça bir yalan. Çünkü sen yıllarca dostum kardeşim de; bunu da tasdik edecek devletler arası anlaşmalar yap, diplomatik adımlar at, vizeleri kaldır, ticareti büyüt.. Yıllar sonra pat! Bir günde "düşman" olsun; "yıllardır ülkesindeki çocukları öldürüyor" olsun. Allah Allah.. Yıllarca Suriye'de katliam yapılıyordu da Erdoğan'ın bir günde mi haberi oldu? O gün de hangi gün? İsrail'in Suriye karşıtı demeçler vermeye başladığı gün. Allah Allah, gerçekten ne büyük tesadüf deyip geçiştirelim mi? Düşünsene, milyonlarca dolarlık ticaret anlaşmaları yapıyoruz, iki gün sonra zalim Esad, kaka Suriye.. Her fırsatta "yabancılar onaylıyorsa bu işte bir iş vardır" demeyi biliyor partizan arkadaşlar; yabancıların en kötüsü olan İsrail bu işi onaylıyorsa bu işte çok büyük bir bit yeniği olduğu anlamına gelmiyor mu sizin kriterlerinize göre? Üstelik İsrail sadece bu iki yüzlülüğümüzü onaylamıyor, aynı zamanda ağzından salyalar akarak şöyle diyor; "Esad gidecek, ne olursa olsun gidecek, onun yerine kimin geldiği önemli değil, yeter ki o gitsin". Bu cümleyi İsrail dış işleri bakanı kurdu. Ve birkaç gün sonra aynı cümleyi kalınlaştırdığım yer hariç Erdoğan da televizyonlarda söyledi. Tesadüflerin ardı arkası kesilmiyor maşallah.. İsrail ne diyor? "Kim gelirse gelsin önemli değil, Esad gitsin yeter" diyor. Demek ki konu Suriye'de zulümler olması değil, konu Suriye halkının özgürlüğü, refahı değil. İsrail bunları değil, İsrail karşıtı olan Esad'ın gitmesini önemsiyor sadece. Köle ve kukla bir hükümet istiyor, aynı Türkiye gibi.


Şimdi soruyu yinelersek; Erdoğan'ın parmağında mı oynuyor bizim ülkemiz? Onun dost demesiyle dost, düşman demesiyle düşman mı oluyoruz?


Sonra gelelim senin mesajından alıntıladığım kısacık cümlene sığdırdığın argümanlara.

1- "Vatandaşlarımızı ve pilotlarımızı şehit eden" demişsin. Bu bilgi neye göre? Geçen yıl düşürülen uçağımıza göre diyorsun sanırım. Yani biz düşmanlık yapmaya başladıktan sonra. Öyleyse bu argüman geçerli değil. Çünkü biz oraya soğuk savaş başlatıyoruz, psikolojik savaş yapıyoruz, uluslararası camiada Suriye'ye savaş açılması için çığırtkanlık yapıyoruz, orada çoluk çocuk demeden katleden, 13 yaşındaki çocukları "kafir" diye kurşuna dizen teröristlere yardım ve yataklık yapıyoruz. Hatta dahası, ülkemizden oraya giden Türk vatandaşlarına kolaylık sağlıyoruz, Suriye ordusunu ve polisini öldüren silahları biz gönderiyoruz, hem de TRT'de göğsümüzü gere gere(!). Bunlar da yetmiyor Suriye sınırına uçak gönderip sınırlarını ihlal ediyoruz! Bütün bunların üstüne bize kucak açmalarını mı bekliyorduk? Yani türlü ihlalleri, türlü düşmanlıkları 2 yıl boyunca yapıyoruz; sınırlarını da ihlal ediyoruz.. Sonra "pilotlarımızı şehit eden" oluyor bunun adı. Bu argüman yanlış. Esas bu argüman onlar için doğru; "vatandaşlarımızı şehit eden, ülkemizdeki terörü destekleyen, buraya durmadan silah gönderen, bize savaş açmaları için diğer ülkeleri tahrik eden, sonra da küstahça sınırımızı ihlal edenlere karşı başka ne yapacaktık"? Deseler yeridir.

2- "Ülkesinde kadın, çocuk, yaşlı demeden katliam yapan" demişsin. Yine soruyorum, bu bilgi neye göre? Esad aynı Erdoğan gibi yıllardır Suriye'nin başında; yani o koltuğa yeni oturmadı. Erdoğan 12 yıldır, Esad da 14 yıldır hükümet ediyor. Yani neredeyse hükümet süreleri aynı. Şimdi senin iddia ettiğin bilgi doğru ise; 10 yıldır katliam yapılıyordu da biz yeni mi duyduk? Koskoca 10 yıl boyunca Esad kadın çoluk çocuk demeden ülkeyi tarumar etti ve biz şu iletişim çağında hiçbir şey işitmedik mi? Hem de dibimizdeki komşumuzdan? Bu katliamları işitmedik onu bırak, bir de üstüne ticaret anlaşmaları yaptık, vizeleri kaldırdık. Allah için işkence gören katliamdan kaçmak isteyen hiçbir Suriye'li de bizim ülkemize gelmedi yıllarca. Hiçbir Suriyeli iltica etmedi! Hiçbir Suriye'li katliamdan kaçmadı! Bu saçma iddia doğru olsaydı, 3 ayda yüzbinlerce Suriye'li ülkemize geldiğine göre, 10 yılda bütün Suriye gelmiş olmalıydı. Ama tek bir tane bile gelmedi! Onun yerine ne yaptılar? Bayramlarda sınırda "kucaklaştık", bayramlaştık; hediyeler verdik, akraba ziyaretleri yaptık. Taa ki Erdoğan bunu engelleyip bizi "düşman" ilan edene kadar. Yaptığı bütün anlaşmaları unuttu, dostum kardeşim dediğini unuttu, bayramlaşmaya bile engel oldu, bütün sözlerini çiğnedi. Tam tersine, oraya katliam için teröristler yolladık. Sadece Adana'dan bir sürü insanın akrabası öldü orada. Hatay'ı sayma bile. Ben sana soruyorum "bu bilgi neye göre" diye; o yüzden kendi verdiğim bilginin de neye göre olduğunu söyleyeyim.

Suriye'de savaşan üç beş tane belli gruplar var. Sırayla ele alalım; (a) El Kaide. Yıllardır dünya gündeminde terörist olarak biliniyor. Hatta o kadar ki, Amerika'nın Afganistan'ı işgal etmesi haksız olduğu halde "El Kaide" gerekçesiyle dünya buna sessiz kaldı. Kendi televizyon kanallarında nasıl ciğer yedikerini, kalp söktüklerini bizzat kendileri gösteriyorlar. Benim sözüm değil, "yandaş" medya sözü değil, bizzat El Kaide alenen yayınlıyor. Müftüleri de yine kendi resmi yayınlarında Suriye'deki alevileri nasıl köpeklere yedireceklerini anlatıyor ve İsrail'i Allah rızası için(!) göreve çağırıyor! Canlı yayında! Tüm dünyada sivil halklar üzerinde canlı bombaların mimarı. (b) El Nusra. El Kaide ile bağlantılı olduğunu kendileri söylüyorlar, Hatay'da onlarca vatandaşımızın ölümüne yol açan saldırıyı resmen üstlendiler. Köy basıp müslümanların kanlarını ve namuslarını helal bildiklerini yine kendi çektikleri videolarla yayınladılar. 12-13 yaşlarındaki çocukları "kafir oldu" diyerek kurşuna diziyorlar. Sahabenin naaşını çalmakla övünüyorlar. (c) IŞİD. Daha şundan 6 gün önce, 20 Mart'ta bu şerefsizlerden biri Niğde'de polisimizi ve askerimizi şehit etti ve sevap kazandım dedi! O alçak Suriye'de cihad(!)tan dönen bir IŞİD teröristiydi. (d) ÖSO. Üyelerinin çoğu yıllarca Suriye ordusunda görev yapmış kişiler. Yani ya dün hainlerdi, ya da bugün hainler. Eğer sözleri doğruysa ve Esad yıllarca zulmettiyse, bunlar da Esad'la beraber halka zulmettikten yıllar sonra bugün İsrail'in işaretiyle harekete geçtiler. Yok eğer sözleri batılsa; kendileri iki kez zalimdir. Çünkü ilk olarak iftira ediyorlar, ikinci olarak da iftiraya dayanarak kan döküyorlar.

Demek ki senin bu ikinci arügmanın da yanlış. Aslında yine tam tersine, orada çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden insanların öldürülmesine biz sebep olduk; onları öldürenleri biz besledik büyüttük, eline silahı verdik, cebine parasını koyup gönderdik. Sadece Adana'da yüzlerce baba "benim çocuğum Suriye'de savaşmaya gidiyor engel olun" diye karakollara başvurdu. Çok afedersiniz tek bildiği mitinglerde söylenenlerden ibaret olan ahmakların "sallamak bedava" demesiyle iktifa edip de benim yalan söylediğimi düşünüyorsanız, daha önce de söyledim, buyurun Suriye sınırına gelin kendiniz görün! O bölgedeki karakolları arayın sorun kaç tane baba gelmiş oğullarının vazgeçirilmesi için. Ama Türk hükümeti ne yaptı bu Türk çocukları hakkında? Biz karışamayız dedi. Hatta gitmelerine destek oldu; maaş verdi. Boşuna mı kamplara kimsenin girmesine hatta kimsenin oradan haber almasına müsade edilmiyor? Ve yine bana sallıyor diyecek kadar alçaklaşanlara inanmayı düşünecekseniz, Türkiye'de uydu interneti hizmetini ilk veren Eutelsat-Tooway'in Türkiye distribütörlerini arayın ve sorun, Türkiye'den Suriye'ye kaç teçhizat gönderildiğini. Daha binlerce böyle konu var; uzamasın, ben "neye göre" söylediğimi anlatıyorum sadece.

Bir de senin söylemediğin ama bazılarının söylediği iki argüman daha var, onları da yazalım;

3- "Ne yapacaktık, seçim var deyip vurmayacak mıydık" diyorlar. Bu argüman hem yanlıştır, hem de aşırı samimiyetsizdir. Yanlıştır, çünkü haberler tek taraflı. Görüntülerde bir kurşun tanesi gibi duran hiçbir tarafı MIG uçağına benzemeyen bir şey var. Ayrıca sınırımıza "yaklaştığı" ve daha sonra 1.5km içeri girdiği söyleniyor. Bu bir jet. Eğer denildiği kadar kısa sürede 1.5km girmişse, sınıra dik geliyor olmalı. Vurulduğunda ise sınırdan 1.2km dışarı düştüğü söyleniyor. Peki, bu kadar yüksek hızda gelen bir jet, vurulduğu anda bize doğru gelmekteyken vurulduktan sonra birden bire tam tersi istikamette 3km geriye nasıl düştü? Hadi oraya doğru gidiyor olsaydı, bu normal olurdu; fakat son sürat bize doğru geliyorsa, hazır 1.5km içeri girmişken, içeride de biraz sürüklenir 3km kadar içeri düşmez miydi? Dedikleri gibi düşmesi için o tarafa doğru gidiyor olması gerekirdi. Belki de ihtara uydu ve geri dönerken vuruldu? Bu, argümanın yanlış kısmı. Samimiyetsiz kısmı da şudur ki; Erdoğan bugünlerde sürekli olarak "seçimden sonra" soruşturmalar yapacağını söylüyor. Demek ki bu argüman ikinci kere de yanlış; demek ki "adalet" bile seçimden sonraya ertelenebiliyormuş. Halbuki uçağın gelip gitmesi gibi kısa bir süreden de bahsetmiyoruz; Aralıktan bu yana tam 3 ay geçti! Hala da seçimden sonra seçimden sonra deyip duruyor. Adaleti nasıl tatil edebiliyor? Madem ki ülkeyi derinden etkileyecek kadar büyük bir sorun var; aç soruşturmanı, çıkar her şeyi ortaya, dimdik dur, biz de senin arkanda duralım! Ama öyle yapmıyor, hala da seçimden sonra diye bağırıp duruyor. Bu da aynı zamanda bizim haklarımızı da ihlal ettiğini gösteriyor. Benim ülkemde bu kadar büyük güvenlik zaafiyeti varsa, sen bunların peşine düşmeyi nasıl 3 ay geciktirirsin, kimse neden sormuyor bunu! Hem de üstelik sen haklıysan, neyden korkuyorsun?

4- "Seçimle geldi, o kadar oy aldı, günah işleme özgürlüğü var" diyorlar. Bu argüman da yine yanlış ve samimiyetsizdir. Yanlıştır, çünkü daha önce de söylediğim gibi, seçim meşruiyetin ilanıdır, masumiyetin değil. Bundan öncekiler de seçimle gelmişti, neden eleştirildiler, kimisi neden yargılandı? Çünkü onlar hizmet etmeleri için seçildiler, kendi karınlarını doyurmak için, saltanatla hüküm sürmek için değil. Dolayısıyla seçilen kişinin hesap verebilir olması gerekir. Padişah da değil peygamber de değil ki bu "ona kimse bir şey diyemez, o suç işlemez, o hata yapmaz, o bizi kesse de oy aldı, paramızı da yese oy aldı" diyelim. Bu demokrasiye de aykırı, İslam'a da aykırı, insanlığa da aykırı. Ne zaman ki bir toplulukta zenginler suçlarından dolayı yargılanmaz, fakat fakirler suçlarından dolayı yargılanırsa onlara Allah'ın azabının inmesi yakındır. (Hadis.) Bu argüman yanlış olduğu kadar çok samimiyetsizdir; örneklerini taptaze olarak Kırım'da ve Suriye'de gördük. Zira Kırım'da yapılan seçim için Davutoğlu haddini aşarak "seçim sonucu kabul edilemez" dedi. Hani seçimdi, demokrasiydi? Daha bu olay yepyeni oldu! İkincisi de Suriye'de oldu; Erdoğan savaş çığırtkanlığı yapmaya kalkıştığında Esad ne dedi? Seçim yapalım, halkım isterse giderim dedi. Erdoğan ne dedi? "Seçim kabul edilemez, Esad her türlü gidecek". Hani ne oldu seçim, ne oldu sandıkla gitmek?

Jetin düşürülmesi de teröristlerin Türkiye'ye bakan sınır kapılarını ele geçirmiş olmasıyla aynı zamanlarda oluyor. Bugünlerde "tesadüf"ler peşimizi bırakmıyor. Nasıl olmuşsa, Türkiye tarafı kapılar teröristlerin elinde hep. Maalesef ki bu akrebin dönüp dolaşıp bizi ısıracağını, Hatay'da gördük; Allah bir daha göstermesin diyeceğim ama kan tutkusu olan bir başbakanımız var; temennimi o yüzden Allah'a sunuyorum.

Bir de dip not var; bizim uçağımızı uyarmadan vurdular demişler. Uyarı yapılıp yapılmadığı bilgisini bize kim ve nasıl verdi bilmiyoruz. Telsiz bağlantısı da birden kesiliyor, pilotlarımız hiçbir bilgi de mi vermemişler? Ayrıca "keşif" uçağı olduğu ve radar sistemlerini "test ettiği" söyleniyor. Ta Lazkiye sınırından içeri girerek mi yapmışız radar testlerimizi? Yani uçak test etmek için "düşman" topraklarına mı giriyoruz? Tabii ki "kimin düşürdüğü" de hala muamma.. Kimin düşürdüğü haberlerde değişiyor, fakat bütün haberlerde ortak bir bilgi var; uçağın düştükten sonra Türk olduğu anlaşılmıştır deniliyor. Demek ki iddia edildiği gibi "tanıtma sistemleri" açık değilmiş; ve belki ihtar da edilmiş, taa ki düşene kadar da Türk uçağı olduğu anlaşılamamış. Haberler aşırı derecede tek taraflı.
 

enable

Profesör
Katılım
4 Ağustos 2009
Mesajlar
1,090
Reaksiyon puanı
9
Puanları
38
Kardeşim, bir şey diyeceğim fakat yanlış anlama; ya sen yalan söylüyorsun, ya da Erdoğan. Zira o yıllarca Esad'a kardeşim, dostum dedi. Dolayısıyla ülke olarak dost olmamız için onlarca siyasi ve diplomatik adım atıldı. O yüzden "onu siyaseten söyledi" yalanına sarılamaz kimse. Zira Erdoğan Esad'a "kardeşim, dostum" derken, yıllarca onlarla ticaretimizi geliştirecek anlaşmalar yaptık, diplomatik kararlar aldık iki ülke ilişkilerini daha iyi hale getirmek için. Vizeleri kaldırdık.. Yani anlayacağın ülke olarak "dost" idik yıllarca. Yani "lafta" kalmıyordu dostluğumuz. Erdoğan sadece durumu ikrar etmek için ona sürekli kardeşim diyordu. Öyleyse kardeşim şu anda ya sen yalan söylüyorsun, ya da Erdoğan seni kandırdı. Eğer sen doğru söylüyorsan, bu durumda Erdoğan yalan söylüyor ve bu çok alçakça bir yalan. Çünkü sen yıllarca dostum kardeşim de; bunu da tasdik edecek devletler arası anlaşmalar yap, diplomatik adımlar at, vizeleri kaldır, ticareti büyüt.. Yıllar sonra pat! Bir günde "düşman" olsun; "yıllardır ülkesindeki çocukları öldürüyor" olsun. Allah Allah.. Yıllarca Suriye'de katliam yapılıyordu da Erdoğan'ın bir günde mi haberi oldu? O gün de hangi gün? İsrail'in Suriye karşıtı demeçler vermeye başladığı gün. Allah Allah, gerçekten ne büyük tesadüf deyip geçiştirelim mi? Düşünsene, milyonlarca dolarlık ticaret anlaşmaları yapıyoruz, iki gün sonra zalim Esad, kaka Suriye.. Her fırsatta "yabancılar onaylıyorsa bu işte bir iş vardır" demeyi biliyor partizan arkadaşlar; yabancıların en kötüsü olan İsrail bu işi onaylıyorsa bu işte çok büyük bir bit yeniği olduğu anlamına gelmiyor mu sizin kriterlerinize göre? Üstelik İsrail sadece bu iki yüzlülüğümüzü onaylamıyor, aynı zamanda ağzından salyalar akarak şöyle diyor; "Esad gidecek, ne olursa olsun gidecek, onun yerine kimin geldiği önemli değil, yeter ki o gitsin". Bu cümleyi İsrail dış işleri bakanı kurdu. Ve birkaç gün sonra aynı cümleyi kalınlaştırdığım yer hariç Erdoğan da televizyonlarda söyledi. Tesadüflerin ardı arkası kesilmiyor maşallah.. İsrail ne diyor? "Kim gelirse gelsin önemli değil, Esad gitsin yeter" diyor. Demek ki konu Suriye'de zulümler olması değil, konu Suriye halkının özgürlüğü, refahı değil. İsrail bunları değil, İsrail karşıtı olan Esad'ın gitmesini önemsiyor sadece. Köle ve kukla bir hükümet istiyor, aynı Türkiye gibi.


Şimdi soruyu yinelersek; Erdoğan'ın parmağında mı oynuyor bizim ülkemiz? Onun dost demesiyle dost, düşman demesiyle düşman mı oluyoruz?


Sonra gelelim senin mesajından alıntıladığım kısacık cümlene sığdırdığın argümanlara.

1- "Vatandaşlarımızı ve pilotlarımızı şehit eden" demişsin. Bu bilgi neye göre? Geçen yıl düşürülen uçağımıza göre diyorsun sanırım. Yani biz düşmanlık yapmaya başladıktan sonra. Öyleyse bu argüman geçerli değil. Çünkü biz oraya soğuk savaş başlatıyoruz, psikolojik savaş yapıyoruz, uluslararası camiada Suriye'ye savaş açılması için çığırtkanlık yapıyoruz, orada çoluk çocuk demeden katleden, 13 yaşındaki çocukları "kafir" diye kurşuna dizen teröristlere yardım ve yataklık yapıyoruz. Hatta dahası, ülkemizden oraya giden Türk vatandaşlarına kolaylık sağlıyoruz, Suriye ordusunu ve polisini öldüren silahları biz gönderiyoruz, hem de TRT'de göğsümüzü gere gere(!). Bunlar da yetmiyor Suriye sınırına uçak gönderip sınırlarını ihlal ediyoruz! Bütün bunların üstüne bize kucak açmalarını mı bekliyorduk? Yani türlü ihlalleri, türlü düşmanlıkları 2 yıl boyunca yapıyoruz; sınırlarını da ihlal ediyoruz.. Sonra "pilotlarımızı şehit eden" oluyor bunun adı. Bu argüman yanlış. Esas bu argüman onlar için doğru; "vatandaşlarımızı şehit eden, ülkemizdeki terörü destekleyen, buraya durmadan silah gönderen, bize savaş açmaları için diğer ülkeleri tahrik eden, sonra da küstahça sınırımızı ihlal edenlere karşı başka ne yapacaktık"? Deseler yeridir.

2- "Ülkesinde kadın, çocuk, yaşlı demeden katliam yapan" demişsin. Yine soruyorum, bu bilgi neye göre? Esad aynı Erdoğan gibi yıllardır Suriye'nin başında; yani o koltuğa yeni oturmadı. Erdoğan 12 yıldır, Esad da 14 yıldır hükümet ediyor. Yani neredeyse hükümet süreleri aynı. Şimdi senin iddia ettiğin bilgi doğru ise; 10 yıldır katliam yapılıyordu da biz yeni mi duyduk? Koskoca 10 yıl boyunca Esad kadın çoluk çocuk demeden ülkeyi tarumar etti ve biz şu iletişim çağında hiçbir şey işitmedik mi? Hem de dibimizdeki komşumuzdan? Bu katliamları işitmedik onu bırak, bir de üstüne ticaret anlaşmaları yaptık, vizeleri kaldırdık. Allah için işkence gören katliamdan kaçmak isteyen hiçbir Suriye'li de bizim ülkemize gelmedi yıllarca. Hiçbir Suriyeli iltica etmedi! Hiçbir Suriye'li katliamdan kaçmadı! Bu saçma iddia doğru olsaydı, 3 ayda yüzbinlerce Suriye'li ülkemize geldiğine göre, 10 yılda bütün Suriye gelmiş olmalıydı. Ama tek bir tane bile gelmedi! Onun yerine ne yaptılar? Bayramlarda sınırda "kucaklaştık", bayramlaştık; hediyeler verdik, akraba ziyaretleri yaptık. Taa ki Erdoğan bunu engelleyip bizi "düşman" ilan edene kadar. Yaptığı bütün anlaşmaları unuttu, dostum kardeşim dediğini unuttu, bayramlaşmaya bile engel oldu, bütün sözlerini çiğnedi. Tam tersine, oraya katliam için teröristler yolladık. Sadece Adana'dan bir sürü insanın akrabası öldü orada. Hatay'ı sayma bile. Ben sana soruyorum "bu bilgi neye göre" diye; o yüzden kendi verdiğim bilginin de neye göre olduğunu söyleyeyim.

Suriye'de savaşan üç beş tane belli gruplar var. Sırayla ele alalım; (a) El Kaide. Yıllardır dünya gündeminde terörist olarak biliniyor. Hatta o kadar ki, Amerika'nın Afganistan'ı işgal etmesi haksız olduğu halde "El Kaide" gerekçesiyle dünya buna sessiz kaldı. Kendi televizyon kanallarında nasıl ciğer yedikerini, kalp söktüklerini bizzat kendileri gösteriyorlar. Benim sözüm değil, "yandaş" medya sözü değil, bizzat El Kaide alenen yayınlıyor. Müftüleri de yine kendi resmi yayınlarında Suriye'deki alevileri nasıl köpeklere yedireceklerini anlatıyor ve İsrail'i Allah rızası için(!) göreve çağırıyor! Canlı yayında! Tüm dünyada sivil halklar üzerinde canlı bombaların mimarı. (b) El Nusra. El Kaide ile bağlantılı olduğunu kendileri söylüyorlar, Hatay'da onlarca vatandaşımızın ölümüne yol açan saldırıyı resmen üstlendiler. Köy basıp müslümanların kanlarını ve namuslarını helal bildiklerini yine kendi çektikleri videolarla yayınladılar. 12-13 yaşlarındaki çocukları "kafir oldu" diyerek kurşuna diziyorlar. Sahabenin naaşını çalmakla övünüyorlar. (c) IŞİD. Daha şundan 6 gün önce, 20 Mart'ta bu şerefsizlerden biri Niğde'de polisimizi ve askerimizi şehit etti ve sevap kazandım dedi! O alçak Suriye'de cihad(!)tan dönen bir IŞİD teröristiydi. (d) ÖSO. Üyelerinin çoğu yıllarca Suriye ordusunda görev yapmış kişiler. Yani ya dün hainlerdi, ya da bugün hainler. Eğer sözleri doğruysa ve Esad yıllarca zulmettiyse, bunlar da Esad'la beraber halka zulmettikten yıllar sonra bugün İsrail'in işaretiyle harekete geçtiler. Yok eğer sözleri batılsa; kendileri iki kez zalimdir. Çünkü ilk olarak iftira ediyorlar, ikinci olarak da iftiraya dayanarak kan döküyorlar.

Demek ki senin bu ikinci arügmanın da yanlış. Aslında yine tam tersine, orada çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden insanların öldürülmesine biz sebep olduk; onları öldürenleri biz besledik büyüttük, eline silahı verdik, cebine parasını koyup gönderdik. Sadece Adana'da yüzlerce baba "benim çocuğum Suriye'de savaşmaya gidiyor engel olun" diye karakollara başvurdu. Çok afedersiniz tek bildiği mitinglerde söylenenlerden ibaret olan ahmakların "sallamak bedava" demesiyle iktifa edip de benim yalan söylediğimi düşünüyorsanız, daha önce de söyledim, buyurun Suriye sınırına gelin kendiniz görün! O bölgedeki karakolları arayın sorun kaç tane baba gelmiş oğullarının vazgeçirilmesi için. Ama Türk hükümeti ne yaptı bu Türk çocukları hakkında? Biz karışamayız dedi. Hatta gitmelerine destek oldu; maaş verdi. Boşuna mı kamplara kimsenin girmesine hatta kimsenin oradan haber almasına müsade edilmiyor? Ve yine bana sallıyor diyecek kadar alçaklaşanlara inanmayı düşünecekseniz, Türkiye'de uydu interneti hizmetini ilk veren Eutelsat-Tooway'in Türkiye distribütörlerini arayın ve sorun, Türkiye'den Suriye'ye kaç teçhizat gönderildiğini. Daha binlerce böyle konu var; uzamasın, ben "neye göre" söylediğimi anlatıyorum sadece.

Bir de senin söylemediğin ama bazılarının söylediği iki argüman daha var, onları da yazalım;

3- "Ne yapacaktık, seçim ver deyip vurmayacak mıydık" diyorlar. Bu argüman hem yanlıştır, hem de aşırı samimiyetsizdir. Yanlıştır, çünkü haberler tek taraflı. Görüntülerde bir kurşun tanesi gibi duran hiçbir tarafı MIG uçağına benzemeyen bir şey var. Ayrıca sınırımıza "yaklaştığı" ve daha sonra 1.5km içeri girdiği söyleniyor. Bu bir jet. Eğer denildiği kadar kısa sürede 1.5km girmişse, sınıra dik geliyor olmalı. Vurulduğunda ise sınırdan 1.2km dışarı düştüğü söyleniyor. Peki, bu kadar yüksek hızda gelen bir jet, vurulduğu anda bize doğru gelmekteyken vurulduktan sonra birden bire tam tersi istikamette 3km geriye nasıl düştü? Hadi oraya doğru gidiyor olsaydı, bu normal olurdu; fakat son sürat bize doğru geliyorsa, hazır 1.5km içeri girmişken, içeride de biraz sürüklenir 3km kadar içeri düşmez miydi? Dedikleri gibi düşmesi için o tarafa doğru gidiyor olması gerekirdi. Belki de ihtara uydu ve geri dönerken vuruldu? Bu, argümanın yanlış kısmı. Samimiyetsiz kısmı da şudur ki; Erdoğan bugünlerde sürekli olarak "seçimden sonra" soruşturmalar yapacağını söylüyor. Demek ki bu argüman ikinci kere de yanlış; demek ki "adalet" bile seçimden sonraya ertelenebiliyormuş. Halbuki uçağın gelip gitmesi gibi kısa bir süreden de bahsetmiyoruz; Aralıktan bu yana tam 3 ay geçti! Hala da seçimden sonra seçimden sonra deyip duruyor. Adaleti nasıl tatil edebiliyor? Madem ki ülkeyi derinden etkileyecek kadar büyük bir sorun var; aç soruşturmanı, çıkar her şeyi ortaya, dimdik dur, biz de senin arkanda duralım! Ama öyle yapmıyor, hala da seçimden sonra diye bağırıp duruyor. Bu da aynı zamanda bizim haklarımızı da ihlal ettiğini gösteriyor. Benim ülkemde bu kadar büyük güvenlik zaafiyeti varsa, sen bunların peşine düşmeyi nasıl 3 ay geciktirirsin, kimse neden sormuyor bunu! Hem de üstelik sen haklıysan, neyden korkuyorsun?

4- "Seçimle geldi, o kadar oy aldı, günah işleme özgürlüğü var" diyorlar. Bu argüman da yine yanlış ve samimiyetsizdir. Yanlıştır, çünkü daha önce de söylediğim gibi, seçim meşruiyetin ilanıdır, masumiyetin değil. Bundan öncekiler de seçimle gelmişti, neden eleştirildiler, kimisi neden yargılandı? Çünkü onlar hizmet etmeleri için seçildiler, kendi karınlarını doyurmak için, saltanatla hüküm sürmek için değil. Dolayısıyla seçilen kişinin hesap verebilir olması gerekir. Padişah da değil peygamber de değil ki bu "ona kimse bir şey diyemez, o suç işlemez, o hata yapmaz, o bizi kesse de oy aldı, paramızı da yese oy aldı" diyelim. Bu demokrasiye de aykırı, İslam'a da aykırı, insanlığa da aykırı. Ne zaman ki bir toplulukta zenginler suçlarından dolayı yargılanmaz, fakat fakirler suçlarından dolayı yargılanırsa onlara Allah'ın azabının inmesi yakındır. (Hadis.) Bu argüman yanlış olduğu kadar çok samimiyetsizdir; örneklerini taptaze olarak Kırım'da ve Suriye'de gördük. Zira Kırım'da yapılan seçim için Davutoğlu haddini aşarak "seçim sonucu kabul edilemez" dedi. Hani seçimdi, demokrasiydi? Daha bu olay yepyeni oldu! İkincisi de Suriye'de oldu; Erdoğan savaş çığırtkanlığı yapmaya kalkıştığında Esad ne dedi? Seçim yapalım, halkım isterse giderim dedi. Erdoğan ne dedi? "Seçim kabul edilemez, Esad her türlü gidecek". Hani ne oldu seçim, ne oldu sandıkla gitmek?

Jetin düşürülmesi de teröristlerin Türkiye'ye bakan sınır kapılarını ele geçirmiş olmasıyla aynı zamanlarda oluyor. Bugünlerde "tesadüf"ler peşimizi bırakmıyor. Nasıl olmuşsa, Türkiye tarafı kapılar teröristlerin elinde hep. Maalesef ki bu akrebin dönüp dolaşıp bizi ısıracağını, Hatay'da gördük; Allah bir daha göstermesin diyeceğim ama kan tutkusu olan bir başbakanımız var; temennimi o yüzden Allah'a sunuyorum.

Bir de dip not var; bizim uçağımızı uyarmadan vurdular demişler. Uyarı yapılıp yapılmadığı bilgisini bize kim ve nasıl verdi bilmiyoruz. Telsiz bağlantısı da birden kesiliyor, pilotlarımız hiçbir bilgi de mi vermemişler? Ayrıca "keşif" uçağı olduğu ve radar sistemlerini "test ettiği" söyleniyor. Ta Lazkiye sınırından içeri girerek mi yapmışız radar testlerimizi? Yani uçak test etmek için "düşman" topraklarına mı giriyoruz? Tabii ki "kimin düşürdüğü" de hala muamma.. Kimin düşürdüğü haberlerde değişiyor, fakat bütün haberlerde ortak bir bilgi var; uçağın düştükten sonra Türk olduğu anlaşılmıştır deniliyor. Demek ki iddia edildiği gibi "tanıtma sistemleri" açık değilmiş; ve belki ihtar da edilmiş, taa ki düşene kadar da Türk uçağı olduğu anlaşılamamış. Haberler aşırı derecede tek taraflı.

Birader açıkça yazını okuyamadım başı sonu yetti. habere gelecek olursak, önemli olan benim ülkemin menfaati. Yeri geldi aynı evdeki 2 kardeş birbirine darılıyo konuşmuyoda, o zaman ole icap ediyodu ole konuştu. Kendi hayrına konuşmadıya ülke menfaati için konuştu. Onun için gevelenmenin bi anlamı yok. En azından renkler belli olduktan sonra birileri resim çektirmeye gitmedi. Onun için benim ülkem bu konuda azami hassasiyet gösterirken, bu söylemler neye.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Birader açıkça yazını okuyamadım başı sonu yetti. habere gelecek olursak, önemli olan benim ülkemin menfaati. Yeri geldi aynı evdeki 2 kardeş birbirine darılıyo konuşmuyoda, o zaman ole icap ediyodu ole konuştu. Kendi hayrına konuşmadıya ülke menfaati için konuştu. Onun için gevelenmenin bi anlamı yok. En azından renkler belli olduktan sonra birileri resim çektirmeye gitmedi. Onun için benim ülkem bu konuda azami hassasiyet gösterirken, bu söylemler neye.

O yüzden "onu siyaseten söyledi" yalanına sarılamaz kimse.

Okumaya gelince tembel, yazmaya gelince cengaver olan senin gibi arkadaşlar için "yetti" dediğin kısmını özetleyeyim; "kardeşim" demesi "o zaman öyle icap ettiği için" değildi. Gerçekten iki ülke dost olmuştu, vizeler kalkmıştı, ticaret anlaşmaları yapılmıştı. Dünyada hiçbir örneği görülmeyen "bayramlaşmalar" yapılıyordu. Sürekli ziyaretleşiliyordu. Yani lafta kardeşim demiyorduk, gerçekte kardeş gibi yaşıyorduk. Ve bu kardeşlik İsrail'in bir günde ortaya atılmasıyla bitti. Yani İsrail'e "itaat" ettik, "kardeş"imizi sattık. Ha yine de sen haklıysan ve "öyle icap ettiği için" kardeşim demişse, o zaman da iki yüzlü ve yalancı olduğunu kendi ağzınla söylemiş oldun.

Bu arada yazımın tamamını alıntılamana gerek yok, beni işaretleyerek alıntılamadan da yazabilirsin, böylece diğer okuyan arkadaşların uzun alıntılarla gözü yorulmaz.

Anlaşılmayan kısmıyla ilgili de şu eklemeyi yapalım; bizim uçağımız düştüğünde karşıdan bir açıklama beklemiştik. Şimdi de karşıdan bir açıklama gelmiş mi? Yani ortada uçak var mı, ihtara neden uymadı ve bir karşılık verdi mi, uçağın niyeti neydi? İki jetten biri döndü de öteki neden dönmedi? Vs..
 

execute

Asistan
Katılım
15 Şubat 2011
Mesajlar
469
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Okumaya gelince tembel, yazmaya gelince cengaver olan senin gibi arkadaşlar için "yetti" dediğin kısmını özetleyeyim; "kardeşim" demesi "o zaman öyle icap ettiği için" değildi. Gerçekten iki ülke dost olmuştu, vizeler kalkmıştı, ticaret anlaşmaları yapılmıştı. Dünyada hiçbir örneği görülmeyen "bayramlaşmalar" yapılıyordu. Sürekli ziyaretleşiliyordu. Yani lafta kardeşim demiyorduk, gerçekte kardeş gibi yaşıyorduk. Ha yine de sen haklıysan ve "öyle icap ettiği için" kardeşim demişse, o zaman da iki yüzlü ve yalancı olduğunu kendi ağzınla söylemiş oldun.

Bu arada yazımın tamamını alıntılamana gerek yok, beni işaretleyerek alıntılamadan da yazabilirsin, böylece diğer okuyan arkadaşların uzun alıntılarla gözü yorulmaz.

Her zaman kısa ve net olmak lazım tarafını belli etmek için. Tarafsız adam boş adamdır. Ya hakkın yanında olacaksın yada batılın. Uzun uzadıya yazmak kıvırmak için sonrasına pay bırakmaktır. Öyle bir tez koymuşsun ki ortaya, rahmetli Kemal Sunal ın filmindeki gibi çocuk yapsam vuracaklar , yapmasam vuracaklar misali olmuş.
Boş yazıyorsun o kadar satırı.
 

friendly

Rektör
Katılım
19 Mart 2009
Mesajlar
11,874
Reaksiyon puanı
671
Puanları
113
hakikaten çok ilginç insanlarımız var,
suriye, uçağımızı hiç uyarı yapmadan vurdu, suriye'den önce içerdekiler "bizim uçağın orda ne işi vardı" diye sorgulamaya başladı.
şimdi suriye uçağını biz vuruyoruz hatta sınırı geçtiği için 4 kez uyararak vuruyoruz, yine suriye'den önce içerdekiler "hemen vurulması mı lazım" diyorlar.
olaya siyasi baktığınızı umuyorum çünkü siyasi bakmıyorsanız hainsiniz demektir.
eğer siyasi bakıyorsanız sınır hattımızın korunmasının seçimle alakasının olmadığını vurgulamak istiyorum. bayramlarda, tatillerde biz yatarken ordu da mı yatıyor sanıyorsunuz.
sınırlarımız her zaman korunur, seçim olmuş olmamış bu değiştirmez.

Bunlar için eleştiriye giden her yol mübahdır sevgili dostum..
Ağzınla kuş tutsan elinle neden tutmadın derler o derece..

Bunlarda mevzu eleştirmek ve b*k atmak olduğunda gerisi tefferruat olduğu için hak ettiği değerden fazlasını vermemek lazım.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
hakikaten çok ilginç insanlarımız var,
suriye, uçağımızı hiç uyarı yapmadan vurdu, suriye'den önce içerdekiler "bizim uçağın orda ne işi vardı" diye sorgulamaya başladı.
şimdi suriye uçağını biz vuruyoruz hatta sınırı geçtiği için 4 kez uyararak vuruyoruz, yine suriye'den önce içerdekiler "hemen vurulması mı lazım" diyorlar.
olaya siyasi baktığınızı umuyorum çünkü siyasi bakmıyorsanız hainsiniz demektir.
eğer siyasi bakıyorsanız sınır hattımızın korunmasının seçimle alakasının olmadığını vurgulamak istiyorum. bayramlarda, tatillerde biz yatarken ordu da mı yatıyor sanıyorsunuz.
sınırlarımız her zaman korunur, seçim olmuş olmamış bu değiştirmez.


"Suriye uçağımızı uyarı yapmadan vurdu": Uyarı yapmadığı bilgisini nereden edindik? Bize çelişkili bilgiler veriliyor. Bu çelişkili bilgilerden biri şu; "uçağımızla telsiz bağlantısı koptu" deniliyor, fakat telsiz bağlantısı kopana kadar pilotlarımızın ne dediği bize hiç söylenmiyor! Çelişkili bilgilerden ikincisi şu; uçağımız (güya) bütün tanıtma sistemleri açık olduğu halde vuruldu deniliyor, fakat hem hükümet yanlısı hem de hükümet karşıtı bütün haberlerde uçağın düştükten sonra Türk uçağı olduğu anlaşılmıştır deniliyor. Demek ki "tanıtma sistemleri"nin açık olduğu yalan. Ayrıca onların uçağı kendi sınırlarıyla bizim sınırlarımız arasında vuruldu, yani iki ülke arasında. Bizim uçağımız ise ülkemizden çok uzakta vurulmuştu; kendi sınırlarımızda uçmuyordu, onların sınırlarında uçuyordu. (Bkz. Lazkiye) Dolayısıyla da "bizim uçağımızın orada ne işi vardı" diye sormaya hakkımız var. Çünkü şehitler bizim kardeşlerimiz, abilerimiz; Erdoğan'ın değil. Öyle görülüyor ki o pilotlarımız bilerek ölüme gönderilmiş.

"Suriye uçağını 4 kez uyararak vuruyoruz": Uyarı yaptığımız bilgisini yine bize aynı kişiler veriyor. Söz konusu bilgiye göre iki uçak geliyormuş, biri uyarıyı dinleyip geri dönmüş, diğeri dönmemiş. Bu da çelişkili bir bilgidir. Birincisi, ihtarı alan ve almayan iki uçağın uyarıya cevapları bizimle paylaşılmıyor. İkincisi, eğer Suriye ordusu tarafından gönderilmiş uçaklar olsa, bir "amaç" için havalanmış ve sınırımıza gelmiş olmalılar. Bu amaçtan kimse bahsetmiyor. Halbuki bu açıdan bakıldığında, eğer Suriye'nin zarar verme amacı olsa, uçakların ikisi de dönmezdi. Yok eğer "devriye" uçuşu veya benzeri uçuşlarsa, birinin döndüğü gibi diğeri de dönerdi. Son derece çelişkili bir başka bilgi de; uçağın sınırlarımızdan içeri girerken vurulduğu için daha da içeri sürüklenerek düşmesi gerekirken, tam tersi istikamette 3 km yol alarak dışarıya düşmüş olmasıdır. Bu durumda belki o da ihtara uymuş ve geri dönerken vurulmuştur sonucu çıkıyor. (Bu arada uçakların "devriye" F16'lara denk gelmesi de ilginç bir tesadüftür. Biz sınıra çok yakınız, Irak savaşı sırasında onlarca jet geçti üstümüzden; ama normal zamanlarda ayda bir ancak görüyoruz devriye jetlerini. O da gerçekten devriyeyse. Bu konuda da hiç açıklama yok; bizim F16'lar sürekli havada mı? Yoksa Suriye jetleri bizim devriye gezdiğimiz zamanı mı kollamış sınırda uçmak için?)

"Sınırlarımız her zaman korunur, seçim olmuş olmamış bu değiştirmez": Elbette. Fakat yukarıda açıkladığım gerekçelerle, ben ortada hiç uçak olmayabileceğini bile düşünüyorum. Seçime 5 kala belki de oy kurtarma, gündem değiştirme propagandası. Ama diyelim ki bütün bu çelişkilere rağmen olay bütünüyle gerçek olsun; peki aynı yiğitliği şurada neden göstermiyorsunuz; "ülkenin bütün kurumları elden gitmiş, üstünden de 3 ay geçmiş, adam hala seçimden sonra bakacağız deyip duruyor". Bunu neden sormuyorsunuz? Emniyet teşkilatı bile elden gitmiş, yargı elden gitmiş, teknoloji üsleri elden gitmiş.. Ama biz aylardır bekliyoruz.. Ne demişti Erdoğan'ın örnek aldığını iddia ettiği Atatürk? "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır". Türkçe'sini anlamayan arkadaşlar için söyleyeyim; "sınır müdaafası yoktur, genel müdafaa vardır, o da bütün vatandır". Siz ise sınır ihlali için "seçim dinlemez" diyorsunuz; aylardır vatan elden gitmiş Erdoğan'a göre, aylardır ne bekliyor o zaman? Ne diye "seçimden sonra" diye bağırıp duruyor? Ona neden demiyorsunuz "seçim olmuş olmamış değiştirmez, vatanın müdaafası söz konusudur ne bekliyorsun" diye?

Görüyorum ki bu durumda asıl sizin düşünceniz çok siyasi ve safçadır. Sonumuz hayrolsun.
 

BERVA

Doçent
Katılım
24 Nisan 2011
Mesajlar
712
Reaksiyon puanı
8
Puanları
18
Teknik konular bunlar. TSK'yı baz alarak haklı.Suriyeli pilotu baz alarak haksız bir olay.
Pilot zaten ölmemiş 3-4 milyon dolarlık uçağı da düşünecek değilim.
Ama benim takıldığım nokta başka.
Şimdi çok bilmiş arkadaşlar anayasamızdan habersiz sallıyor da sallıyor.
Hadi anayasayı geçtim de mantık da kuramıyor ya işte ona takılıyorum.

Arkadaş sen nasıl taraf olursun ? Resmiyete dökmeden nasıl ülkeni transit olarak kullandırırsın ?
Sen nasıl terör örgütü olarak kabul ettiğin örgütlere yardım edersin ?
Cihad imiş, ne cihadı kardeşim ? Her cihad diyene silahlar mı vereceksin.
Ülke huzurunu tehlikeye atacak şekilde sınırlarını mı açacaksın ?
Cihad imiş, nasıl bir cihad ise karşındakinin kalbini yiyecek kadar iğrenç.
Öyle mi ? Şimdi bu cihad mı ?Yok onlar yalan,iftira diyecek misin mücahit dediklerinin gururla kabul eder,ilan eder iken ?
Nasıl mücahit ki bunlar İsrail'den yardım isteyip Golan'ı İsrail'e vermeyi teklif ediyor ?

Yeter artık da.Nedir bu savaşta taraf olma merakınız.
Savaşı bitirelim değil derdiniz.Kötü de olsa, İslam ahlakına uymasa da yaptıkları mezhebi aynı diye destekledikleriniz kazansın istediğiniz.
Sonra ağlarsınız ama çocuklar ölüyor diye.Kandıramıyorsun kardeşim.Derdin çocuk değil.
Esed çocuk öldürüyor derken pek mücahit kardeşlerin gül dağıtıyor.Yerleşim merkezlerinde balon patlatıyor değil mi ?
Anlamak isteyene çok bile söyledim.İdeolojiden gözleri kör olmuş,kalpleri kararmışlara Allah'ın kelamı etki etmiyor ki benim sözüm etsin.
Suriye'de savaştan yana olan bertaraf olsun inşAllah.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Her zaman kısa ve net olmak lazım tarafını belli etmek için. Tarafsız adam boş adamdır. Ya hakkın yanında olacaksın yada batılın. Uzun uzadıya yazmak kıvırmak için sonrasına pay bırakmaktır. Öyle bir tez koymuşsun ki ortaya, rahmetli Kemal Sunal ın filmindeki gibi çocuk yapsam vuracaklar , yapmasam vuracaklar misali olmuş.
Boş yazıyorsun o kadar satırı.


Doğrudur, "kısa ve net" olmak lazım. "Vur, öldür" diyelim, Erdoğan'ın teröristleri gibi. Yapamıyoruz, onların yaptığını yapamıyoruz. Ama senin dediğini yapmaya çalışalım; Allah binlerce ayeti niye göndermiş? Kısa ve net olsun, üç beş taneyle halledelim bu işi. Türkiye'de bilmem ne başlıklar altında binlerce kanun niye yazılmış? Kısa ve net olsun; hırsızlık yapanın parmağını keselim, cinayet işleyeni idam edelim, olsun bitsin. Halbuki onun yerine ne yapmışız? Şöyle çalmışsa böyle olsun, böyle çalmışsa, iyi hal indirim, pişmanlık yasası.. Derken derken basit bir hırsızlık mevzusu için bile sayfalar dolusu kanun döktürmüşüz. Halbuki hırsızlık haramdır, batıldır, kötüdür; baştan keselim gitsin. Sonra mitinglerde saatlerce boş boş bağırmasın Erdoğan, meclis kürsüsünde "kıvırmasın", iki cümle söyleyip insin aşağı.

Haksızlığından ne diyeceğini bilememişsin gerçekten.

@|SeYYaH|, çok ters açıdan yaklaşıyorsun olaya abicim. Kendi ülkesini savunmak demek ülkemizi tehlikeye atmak demek midir? Ya da zulüm yapsa bile başbakanı desteklemek midir kendi ülkesini savunmak? Aslında biz tam da kendi ülkemizin menfaati için eleştiriyoruz zaten. Pilotlarımız bile bile ölüme gönderiliyor, konu hakkında halk hiç bilgilendirilmiyor, ülkemiz savaşa sürükleniyor. Biz de ülkemizin menfaatini ayaklar altına alan bu insanlara karşı konuşuyoruz. Ha yok eğer sen her durum ve koşulda biz haklıyız diyeceksen; o zaman İsrail'in yaptığı zulümlere niye kızıyorsun? Yahudilerin "kendi ülke menfaatleri için" bunları yapmalarına hak vermen gerekmez mi bu mantıkla?
 

enable

Profesör
Katılım
4 Ağustos 2009
Mesajlar
1,090
Reaksiyon puanı
9
Puanları
38
[MENTION=18256]Turab Garip[/MENTION] imaların çok manidar, sanırım son yaklaşımlar böyle olacak AKP İsrail ile çalışıyor ! hadi bakalım seçim malzemesi de yaptı, ama şunu unutma bu millete fırsat verildikçe bu millet vatana hizmet edenleri yolda bırakmamıştır. Fotoğrafın hiç bütününe bakamıyorsunuz dimi hep olaylar üzerinden yargılamaya devam.

Bak kardeşim birileri yurt içinde ve yurt dışında topyekun saldırı halinde ! Hedef hükümet = RTE her şey ortada, kimse bu ülkenin büyüdüğünün farkına varmak istemiyor, gözlere perdeler çekilmiş. Bu adam gitsinde ne olursa olsun.

Ole artık istedikleri gibi kasetle, gazete ile hükümet düşürmek eskide kaldı, Bu ileride yapılacak siyaset içinde bir dönüm noktası olacak, Temiz siyaset mi ? yoksa komploların olduğu bir siyaset mi ?

Bütün mesele ileriye umutlu bakan prangalarından kurtulmuş güçlü bir ülke ! Seçim bizim.
 

Elbruz46

Rektör
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,931
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
113
Erdoğan Esed'e kardeşim demiş miydi?
Evet...
Erdoğan Suriye ile ilişkileri geliştirmiş miydi?
Evet...
Vizeler kalkmıştı, ortak bakanlar kurulu toplanmıştı, iş anlaşmaları yapılmıştı...

Peki Erdoğan bunlara rağmen bir gecede rüyasında bir şey gördü de öyle mi düşman oldu Esed'e?

Arap baharı denilen süreç başladığında Erdoğan Esed'le gerek telefonla gerek yüz yüze, olayların Suriye'ye sıçramaması için gerekli reformları yapması için görüştü...

Yetmedi Davutoğlu'nu gönderdi. Esed her görüşmede Başbakan'a ve Türk yetkililere reformlar yapacağına dair sözler verdi hatta bir kaç adım da attı ancak Suriye Devlet Aklı Esed'in bu reformları sürdürmesine izin vermedi ve ordunun sivilleri hedef almasıyla birlikte Ankara Şam arasındaki ipler koptu.

Suriye Devlet Aklı Türkiye ve Batıya karşı Rusya tarafını seçti... Bu onların tercihi ve bu tercihin sonunda gelişen tüm olayların sorumluluğu Suriye'ye aittir.

Bazılarının mezhepsel bağlılıklarından dolayı kendilerini Türkiye'den ziyade Suriye'ye yakın hissetmesini anlarım ama bunu laf kalabalığı yapıp ben haklıyım davasına taşırlarsa bu kadar kibirlenmeyin Allah sadece size akıl, fikir vermedi Elhamdülillah bizler de düşünebiliyor ve olayları yorumlayabiliyoruz, sadece kendinize göre haklısınız bunu büyük laflarla bize dayatmaya kalkmayın.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Erdoğan Esed'e kardeşim demiş miydi?
Evet...
Erdoğan Suriye ile ilişkileri geliştirmiş miydi?
Evet...
Vizeler kalkmıştı, ortak bakanlar kurulu toplanmıştı, iş anlaşmaları yapılmıştı...

İşte can alıcı nokta. İki ülke arasında vize bile yok, geçişler serbest; ama yıllarca bir tane Suriyeli bile o "zulüm"den kaçmıyor! Bugün ise vizenin serbest olmasını bırak, tam tersine ambargo var, geçiş de yasak; ama binlerce Suriye'li iltica ediyor. Nasıl açıklıyorsunuz bu yaman mı yaman çelişkiyi? 12 yıl boyunca bir tek Suriyeli bile kaçmıyor! Hani nerede çoluk çocuk katliamları? Hani nerede varil bombaları, toplu infazlar? Halbuki bunlar yok, senin de dediğin gibi, ticaret 10 numara, vize yok, geçişler serbest, arabaya binen yarım saatte Suriye'de, yatırım anlaşmaları su gibi akıyor, ortak bakanlar kurulu yapılıyor, zaten kaynaşık olan iki ülke daha da yakınlaşıyor.. Halbuki yıllarca zulüm(!) altında olan halkın umurunda mı olurdu ticaret? Vizeleri de kaldırmışız, kuş gibi uçup gitmeleri gerekmez miydi? Ne hükümet yanlısı ne de hükümet karşıtı, ne Türkiye'de ne de dünyada; bir tek gazete yazmadı bunu, bir tek televizyon söylemedi, bir tek dergide çıkmadı, bir tek toplantıda dile getirilmedi, bir tek şey konuşulmadı! Yıllarca! Sizin aranızda mezhep taassubu en yüksek ve katmerli olan, olaylar başladığında en alçakça yalan haberler yapan, yıllardır zulüm var diyen Samanyolu TV bile 2010 yılında Suriye'yi tanıtan, çok özgür olduğunu söyleyen, yaptığı röportajlarla refah seviyesinin yüksek olduğunu açıklayan bir belgesel yapmıştı. Sadece 6 ay içinde "yıllardır zulüm var"a dönüştü durum.

Tabii ki bizim siyasi, ekonomik ve kültürel olarak daha fazla yakınlaşmamız İsrail'in hoşuna gitmedi, çünküsü çok, fakat sonuçta Türkiye'nin Suriye ile bu kadar yakınlaşması birilerini çok feci rahatsız etti ve köpek gibi hırlayarak "yerine kimin geldiği önemli değil, yeter ki Esad gitsin" demeye başladılar. İsrail bu tavrı takındığı andan itibaren küt diye düşman oluverdik. Aslında sadece şu "yerine kimin geldiği önemli değil.." cümlesi bütün bu hengamenin palavra olduğunu ispat etmeye tek başına yeter. Yerine kimin geleceği önemli değilse, oradaki halkın durumu da önemli değil; Esad'ın yerine kimin geleceği önemli değilse reform olmuş olmamış, Suriye halkı refah görmüş görmemiş, demokrasi varmış yokmuş zerre kadar önemli değil; önemli olan tek şey var; Esad'ın gitmesi! Bu cümleyi ben kurmadım, gazete yazmadı, düşünürler söylemedi; bu cümleyi bizzat İsrail dış işleri bakanı televizyonda canlı yayında söyledi! Yani yalanın itirafı ancak bu kadar net olabilirdi! Türkiye de bu konuda "one minute" demeye cesaret edemedi, üç beş gün sonra bu cümleyi aldı bire bir tekrar etti Erdoğan! Anlayacağın rüyasında ak sakallı Olmert'i veya Netanyahu'yu görmüş olmalıydı evet.
 
Üst