Elbruz46
Rektör
- Katılım
- 22 Şubat 2008
- Mesajlar
- 11,931
- Reaksiyon puanı
- 1,338
- Puanları
- 293
Nostalji haline dönen 'mektup' yeniden gündeme geldi. 'Keşke' daha farklı olay ile geçmişe yolculuk etseydik.Beşiktaş editörü Alican Esenci'yle her gün klasik hale gelen gündem konuşmasını yapıyoruz... Tam telefonu kapatacakken, 'Ağbi, seni hukuk bürosundan arayıp numara bıraktılar. Çok önemliymiş dedi.
Yine bir haber veya yazımız birilerinin damarına bastı diye düşünüp umursamadım. Ancak mesleğin verdiği içgüdüsel refleksle telefona sarıldık!Metristen, mektup vardı. Serdal Adalıdan.Ne inkar edeyim; ağladım!
Bembeyaz bir zarf. Ağzı kapalı. Ama belli, açılıp kontrol amaçlı sanırım, okunmuş. Adalı ile gazeteci-yönetici dışında dostluğumuz oluştu. Mektubu bir çırpıda okudum. Tek sayfalık kağıdı bitirdiğimde, üstünde ıslaklık görünce, ağladığımı anladım. Oysa hayatımda çok az gözyaşı dökebilen biriyim. Rahmetli, anne ve babamı kaybettiğimde, bir de kızım Beyzanın kolunu kırıp, saatlerce ameliyatta kaldığında. Aklıma gelenler bunlar.
Avusturya kampından kendinden çok emin bir şekilde ayrıldı. Suç işlememişti. Her halinden belliydi. Giderken de Tarkan CDsini bana bırakarak! Ve kimsenin anlamadığı şekilde tutuklanıp cezaevine kondu. Hakkında olmadık iftiralar ortaya atıldı. O Beşiktaşlı duruşu ile gerçeklerin açığa çıkması için demir parmaklıklar ardında bekliyor. Eminim ki, sayın savcı Berk, yoğun işleri yüzünden Gümüşdağı atladı (!) Yoksa bu kadar titiz ve kapsamlı soruşturmada, böylesine önemli ve hem leh, hem de aleyhte delil oluşturabilecek konu gözardı edilmezdi.
Çok iyi hatırlıyorum, mart sonlarına doğru Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlundan bizzat duydum. Belediye Holoskoyu istiyor. Biz de buna karşılık iki oyuncu talep edeceğiz diye. Sadece ben değil, kulübü takip eden gazetecilerin çoğu da...Beşiktaş camiasının gelecekte başkan olarak görmek istediği Serdal Adalının mektubunu lütfen birkaç kez okuyun. Empati yapın ve adaletin bir gün hepimize lazım olacağını unutmayın. Hazır mektuba dönmüşken bir tane de biz yazalım.
Sayın Göksel Gümüşdağ;
Allahaşkına, başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyuyabiliyor musunuz? Emniyet ve ilgili savcılık sizi henüz çağırmadı. Ancak sizinle oyuncular hakkında transfer görüşmesi yapan ünlü bir işadamı, sırf bu yüzden hapiste. Hem de görüşmeleri ilk başlatan sizsiniz ki, bu çok normal.
Sayın başkan; gerçeklerin ortaya çıkıp adaletin yerini bulması için davet edilmeniz mi gerekiyor. Kendi isteğinizle gidip soruşturma savcısı Mehmet Berke ifade vermeniz çok mu zor? Hem Adalının da mektubunda açıkça belirttiği konuşmaları, siz de aynen doğruluyorsunuz.Uluslararası büyük projelere imza atan, sadece yönetiminde bulunduğu bir kulübün daha güçlenmesi için ailesini, işini gücünü bir kenara koyan, maddi manevi her şeyini kulübü için seferber etmekten öte gitmeyen birini görmemezlikten gelemezsiniz.
Yapacağınız çok basit. Geniş araştırma yaptım. Gidip savcılıkta görüşmelerinizi anlatırsanız, gerçek ortaya çıkacaktır. Böylece, aynı savcılık bu kez tutukluluk halinin kaldırılmasını talep edebilecek.Siz aynı zamanda kulüp başkanı, kulüpler birliği başkanvekili ve federasyon başkanlığı için aday olmuş birisiniz. Şu anda federasyonda başkan vekilisiniz. Yani bu işlerin nasıl yürüdüğünü en iyi bilenlerden biri.Siyaseten iktidarda olanlarla akrabalık bağlarınız olduğu malum. Olayı buraya çekenler var. Bu yüzden soruşturma dışı bırakıldığınız bile iddia ediliyor. İlla ki bizzat Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ya da
Kadir Topbaşın işaretini beklemenize gerek yok! Artık perdenin önüne çıkın ve bu drama son verin. Kimbilir gün gelir, o karanlık içinde, çıkacak aydınlık yol bulamazsınız! Düşünün birçok Avrupa ülkesinden büyük olan İstanbulda bile sıkıldığımızı dile getiriyoruz. Ya Metriste olsaydık ne yapardık. Nasıl yaşardık. Hem de suçsuz yere. Not: Avukat Ali Rıza Dizdara da bir sorum var. Bir gün önce söylediğini, ertesi gün unutmak Beşiktaşlılığa yakışır mı?
Kaynak
Yine bir haber veya yazımız birilerinin damarına bastı diye düşünüp umursamadım. Ancak mesleğin verdiği içgüdüsel refleksle telefona sarıldık!Metristen, mektup vardı. Serdal Adalıdan.Ne inkar edeyim; ağladım!
Bembeyaz bir zarf. Ağzı kapalı. Ama belli, açılıp kontrol amaçlı sanırım, okunmuş. Adalı ile gazeteci-yönetici dışında dostluğumuz oluştu. Mektubu bir çırpıda okudum. Tek sayfalık kağıdı bitirdiğimde, üstünde ıslaklık görünce, ağladığımı anladım. Oysa hayatımda çok az gözyaşı dökebilen biriyim. Rahmetli, anne ve babamı kaybettiğimde, bir de kızım Beyzanın kolunu kırıp, saatlerce ameliyatta kaldığında. Aklıma gelenler bunlar.
Avusturya kampından kendinden çok emin bir şekilde ayrıldı. Suç işlememişti. Her halinden belliydi. Giderken de Tarkan CDsini bana bırakarak! Ve kimsenin anlamadığı şekilde tutuklanıp cezaevine kondu. Hakkında olmadık iftiralar ortaya atıldı. O Beşiktaşlı duruşu ile gerçeklerin açığa çıkması için demir parmaklıklar ardında bekliyor. Eminim ki, sayın savcı Berk, yoğun işleri yüzünden Gümüşdağı atladı (!) Yoksa bu kadar titiz ve kapsamlı soruşturmada, böylesine önemli ve hem leh, hem de aleyhte delil oluşturabilecek konu gözardı edilmezdi.
Çok iyi hatırlıyorum, mart sonlarına doğru Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlundan bizzat duydum. Belediye Holoskoyu istiyor. Biz de buna karşılık iki oyuncu talep edeceğiz diye. Sadece ben değil, kulübü takip eden gazetecilerin çoğu da...Beşiktaş camiasının gelecekte başkan olarak görmek istediği Serdal Adalının mektubunu lütfen birkaç kez okuyun. Empati yapın ve adaletin bir gün hepimize lazım olacağını unutmayın. Hazır mektuba dönmüşken bir tane de biz yazalım.
Sayın Göksel Gümüşdağ;
Allahaşkına, başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyuyabiliyor musunuz? Emniyet ve ilgili savcılık sizi henüz çağırmadı. Ancak sizinle oyuncular hakkında transfer görüşmesi yapan ünlü bir işadamı, sırf bu yüzden hapiste. Hem de görüşmeleri ilk başlatan sizsiniz ki, bu çok normal.
Sayın başkan; gerçeklerin ortaya çıkıp adaletin yerini bulması için davet edilmeniz mi gerekiyor. Kendi isteğinizle gidip soruşturma savcısı Mehmet Berke ifade vermeniz çok mu zor? Hem Adalının da mektubunda açıkça belirttiği konuşmaları, siz de aynen doğruluyorsunuz.Uluslararası büyük projelere imza atan, sadece yönetiminde bulunduğu bir kulübün daha güçlenmesi için ailesini, işini gücünü bir kenara koyan, maddi manevi her şeyini kulübü için seferber etmekten öte gitmeyen birini görmemezlikten gelemezsiniz.
Yapacağınız çok basit. Geniş araştırma yaptım. Gidip savcılıkta görüşmelerinizi anlatırsanız, gerçek ortaya çıkacaktır. Böylece, aynı savcılık bu kez tutukluluk halinin kaldırılmasını talep edebilecek.Siz aynı zamanda kulüp başkanı, kulüpler birliği başkanvekili ve federasyon başkanlığı için aday olmuş birisiniz. Şu anda federasyonda başkan vekilisiniz. Yani bu işlerin nasıl yürüdüğünü en iyi bilenlerden biri.Siyaseten iktidarda olanlarla akrabalık bağlarınız olduğu malum. Olayı buraya çekenler var. Bu yüzden soruşturma dışı bırakıldığınız bile iddia ediliyor. İlla ki bizzat Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ya da
Kadir Topbaşın işaretini beklemenize gerek yok! Artık perdenin önüne çıkın ve bu drama son verin. Kimbilir gün gelir, o karanlık içinde, çıkacak aydınlık yol bulamazsınız! Düşünün birçok Avrupa ülkesinden büyük olan İstanbulda bile sıkıldığımızı dile getiriyoruz. Ya Metriste olsaydık ne yapardık. Nasıl yaşardık. Hem de suçsuz yere. Not: Avukat Ali Rıza Dizdara da bir sorum var. Bir gün önce söylediğini, ertesi gün unutmak Beşiktaşlılığa yakışır mı?
Kaynak