aykut5855
Doçent
- Katılım
- 4 Kasım 2008
- Mesajlar
- 722
- Reaksiyon puanı
- 8
- Puanları
- 18
Evet yanlış okumadınız. Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı müthiş bir transferle bombayı patlattı ve transfer sezonunun flash ekibi oldu..
Aziz Yıldırım'ın ve Aykut Kocaman'ın yalanlamasına rağmen, ben sizlere bu haberi veriyorum! Sessiz sedasız öyle bir transfer yapıldı ki takıma, tribünlerin 1,5 senedir özlediği ateşin kıvılcımlarını çakacak kadar büyük!
***
Buyrun size spor medyasından, son iki haftalık kısımdan derlenen bir potpori !
Güiza kötü forvet ve kadro Alex'siz oynayamıyor.
Semih zaten küstü, Galatasaray'a gidiyor sezon sonunda, klüple mahkemelik..
Önder kovuldu, Kazım kovuldu yönetimin cezaları devam edecek..
Soyunma odasında Daum & Aykut gerginliği var futbolculara yansıyor..
Gökhan Ünal Trabzonspor'un yedeği, Fenerbahçe'ye ne verebilir..
Erman Toroğlu'nu Aziz Yıldırım kovdurdu .. Hatta öyle ki, Erman'ın 13 yaşında dere boyunda düşüp dizinden kanama olduğu olayda da, ayağının takıldığı taşı Ali Şen'in koyduğu haberi alındı?..
Fenerbahçe Stadında Hakem'in başına isabet eden bozuk parayı da Ali Koç atmış meğerse!
Fenerbahçe yönetimi taraftarla dalga geçti!?..
Taraftar isyan ediyor transfer politikasına!..
Uzar gider bu basın tarihine değil, çöplüğüne gömülecek haberler.. İşte bunca yoğun hakaret ve iftira kampanyasına rağmen, sessiz sedasız patlatılan üç bombayı açıklıyorum..
Özgüven .. Hırs .. Ruh!..
Denizlispor maçına bakıyorum.. Golü yedikten hemen sonra buz kesen havadan daha soğukkanlı oyuncular, maçın bitimine dakikalar kala hemde.. Golü bulduktan sonra pes etmiş rakibine hala gol için saldıran, ağır sahanın hafif bilekli kahramanları.. Ama memnun edemiyor Fenerbahçe kendi taraftarları dışında hiçkimseyi.. Haftaya şamata var diye ellerini oğuşturuyor birileri..
Takımın yarısı eksik, üstelik rakip Sivasspor gibi ikinci yarıya elindeki maddi manevi bütün imkanları seferber ederek başlamış, geçen yılın mucize ekibi. Fenerbahçe'nin "içindeki İrlandalıların" ihanetle suçlayacak kadar ileri gittiği cezalı oyuncular da kafilede.. Mesaj açık ve net : Bu takımın oyuncuları arasından bir Kazım daha çıkmayacak ve biiz bir aileyiz..
Aynı taşla vurulan diğer kuş ise, İrlandalıların eskiz sayfasını buruşturup yediği yazıları.. Hazırkonducu "İrlandalılar" yazılarını hazırlamışlardı bile.. Fenerbahçe camiasına, taraftarına, yönetimine.. A'dan Z'ye kendilerini memnun etmeyen ne varsa..
Olmadı, tutmadı.. Başka baharlara kaldı.. Pusuya yatmış, Fenerbahçe'nin mağlubiyeti için dua eden "içerdeki İrlandalılar" için fena bir hafta oldu..
Sivasspor maçının özeti kısa ve net: Alnına alnına çakmak diye buna denir beyler!
Uğur Boral'ın maç sonrası verdiği duygusal röpörtaj birçok şeyi açıklıyor zaten.. İhtiyacımız olan şey transfer değil.. Kulübedeki, gerçekten çok kaliteli oyuncular olan "küskünleri" kazanmak.. Deniz, Semih, Uğur Boral, Önder Turacı, Özer, Deivid.. Bu oyuncular milli takımda da ihtiyaç duyacağımız, kapasiteleri oldukça yüksek ve bu takımı seven oyuncular. Ne zaman ki yedek kulübesi sahaya pres yaparsa, saha o zaman hareketlenir!
Basit bir sosyoloji kuralıdır, ekonomi terimi diyelim yada! Rekabet, canlandırır!
Çifte Standarta devam..
Çok çirkin fısıltılar dolaşıyor ortalıkta. İnsanın kanını donduran cinsten fısıltılar.. Sivasspor Fenerbahçe'ye yatmış.. Sivasspor, kendi evinde bile bile yenilmiş Fenerbahçe'ye.. Bunu dedikodu olarak duymak bile insanın midesini bulandırıyor. Bunların sebebini sorduğumuzda zeka yaşı 7 olan bir insanın yürütebileceği mantıkla cevap geliyor; her maçta yeniliyormuş Sivasspor, bastırmıyor, futbol olarak eziliyormuş Fenerbahçe karşısında..
Soruyorum herkese; eğer futbol olarak ezilerek, maçların genelinde yenilmek "yatmak" oluyorsa, deplasmanda 10 sezon ard arda bu başarısızlığı tekerrür eden, kendi evinde bir puan aldığında taraftarına koşup kutlayan bir ekip, başka bir camia tarafından Fenerbahçe'ye "yatmakla" suçlanabilir mi?
Sivasspor takımı geçen sene 7'den 70'e tüm taraftarların alkışını almış, dürüst bir ekiptir. Kayserispor gibi, Trabzonspor gibi, Bursaspor gibi! Güzel bir Pazar gününde, bilet fiyatlarını uygun yaparak kendi hemşerilerine futbol izletmek isteyen bir takım, gerçek bir şehir takımıdır ve o tribüne gelen insanlara göz göre göre böyle birşey yapmaz! Bu tip dedikodular alabildiğine yersiz ve ucuzdur..
Transfer veya başka sebeplerden aralarının bozuk olduğu kulüplere çamur atan bu zihniyet empati kurma yeteneğini ve insafını kaybetmiş olduğundan, Fenerbahçe'ye yıllardır yapılan haksızlıklar hatırlatıldığında gayet pişkin bir duruş sergiler..
Fenerbahçe camiası ve taraftarı unutur mu "haçlı seferi" pankartlarını, çirkin mısralarını küfürlerin süslediği "kutsal ittifak şarkılarını", Sarı-Kırmızı, Siyah-Beyaz hangisi diye ayırd edemediğimiz, dostane akşam sofraları ardından çirkin çirkin sırıtarak verilen, "Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu istemiyorum" demeçlerini.. Bence unutmaz..
İşin cezai ve idari boyutu ise ciddiyetten tamamen uzak, çifte standartın hüküm sürdüğü bir komedya sahnesi. Tüm yukarıda saydıklarımız etik ahlaka uyuyor ve bırakın ceza almak, gündeme tartışma konusu olarak bile gelmiyor, fakat Aziz Yıldırım'ın Eskişehirspor maçından sonra, kendi kulübünü ve camiasını korumak adına aldığı karar ve yaptığı konuşma hiç etik olmuyor ve ivedi ile cezası kesiliyor..
Soruyorum sizlere, sezon başında Ankaragücü ile rekabete gölge düşürecek ilişkiler içine girdiği saptanan ve küme düşürülen Ankaraspor'un bu davranışı ne kadar etiktir, ortak rakipleri Fenerbahçe'ye ortak bir tutum sergileyip, "Fenerbahçe'nin başarısını istemiyorum" diye birlikte demeç veren iki kulübün yöneticilerinin davranışı ne kadar etik. İşlem idari karara dökülmemiş olsa da her iki kulübün en yetkili isimlerinin birinci ağızdan rahat olarak verdiği bu demeçler, sizce de incelenmesi gereken ve rekabete aykırı demeçler değilmidir?.. Lütfen "etikmetre" ile ölçüp, çıkan sonucu tarafımıza iletin.. Bizler de aydınlanalım.
KAYNAK
Aziz Yıldırım'ın ve Aykut Kocaman'ın yalanlamasına rağmen, ben sizlere bu haberi veriyorum! Sessiz sedasız öyle bir transfer yapıldı ki takıma, tribünlerin 1,5 senedir özlediği ateşin kıvılcımlarını çakacak kadar büyük!
***
Buyrun size spor medyasından, son iki haftalık kısımdan derlenen bir potpori !
Güiza kötü forvet ve kadro Alex'siz oynayamıyor.
Semih zaten küstü, Galatasaray'a gidiyor sezon sonunda, klüple mahkemelik..
Önder kovuldu, Kazım kovuldu yönetimin cezaları devam edecek..
Soyunma odasında Daum & Aykut gerginliği var futbolculara yansıyor..
Gökhan Ünal Trabzonspor'un yedeği, Fenerbahçe'ye ne verebilir..
Erman Toroğlu'nu Aziz Yıldırım kovdurdu .. Hatta öyle ki, Erman'ın 13 yaşında dere boyunda düşüp dizinden kanama olduğu olayda da, ayağının takıldığı taşı Ali Şen'in koyduğu haberi alındı?..
Fenerbahçe Stadında Hakem'in başına isabet eden bozuk parayı da Ali Koç atmış meğerse!
Fenerbahçe yönetimi taraftarla dalga geçti!?..
Taraftar isyan ediyor transfer politikasına!..
Uzar gider bu basın tarihine değil, çöplüğüne gömülecek haberler.. İşte bunca yoğun hakaret ve iftira kampanyasına rağmen, sessiz sedasız patlatılan üç bombayı açıklıyorum..
Özgüven .. Hırs .. Ruh!..
Denizlispor maçına bakıyorum.. Golü yedikten hemen sonra buz kesen havadan daha soğukkanlı oyuncular, maçın bitimine dakikalar kala hemde.. Golü bulduktan sonra pes etmiş rakibine hala gol için saldıran, ağır sahanın hafif bilekli kahramanları.. Ama memnun edemiyor Fenerbahçe kendi taraftarları dışında hiçkimseyi.. Haftaya şamata var diye ellerini oğuşturuyor birileri..
Takımın yarısı eksik, üstelik rakip Sivasspor gibi ikinci yarıya elindeki maddi manevi bütün imkanları seferber ederek başlamış, geçen yılın mucize ekibi. Fenerbahçe'nin "içindeki İrlandalıların" ihanetle suçlayacak kadar ileri gittiği cezalı oyuncular da kafilede.. Mesaj açık ve net : Bu takımın oyuncuları arasından bir Kazım daha çıkmayacak ve biiz bir aileyiz..
Aynı taşla vurulan diğer kuş ise, İrlandalıların eskiz sayfasını buruşturup yediği yazıları.. Hazırkonducu "İrlandalılar" yazılarını hazırlamışlardı bile.. Fenerbahçe camiasına, taraftarına, yönetimine.. A'dan Z'ye kendilerini memnun etmeyen ne varsa..
Olmadı, tutmadı.. Başka baharlara kaldı.. Pusuya yatmış, Fenerbahçe'nin mağlubiyeti için dua eden "içerdeki İrlandalılar" için fena bir hafta oldu..
Sivasspor maçının özeti kısa ve net: Alnına alnına çakmak diye buna denir beyler!
Uğur Boral'ın maç sonrası verdiği duygusal röpörtaj birçok şeyi açıklıyor zaten.. İhtiyacımız olan şey transfer değil.. Kulübedeki, gerçekten çok kaliteli oyuncular olan "küskünleri" kazanmak.. Deniz, Semih, Uğur Boral, Önder Turacı, Özer, Deivid.. Bu oyuncular milli takımda da ihtiyaç duyacağımız, kapasiteleri oldukça yüksek ve bu takımı seven oyuncular. Ne zaman ki yedek kulübesi sahaya pres yaparsa, saha o zaman hareketlenir!
Basit bir sosyoloji kuralıdır, ekonomi terimi diyelim yada! Rekabet, canlandırır!
Çifte Standarta devam..
Çok çirkin fısıltılar dolaşıyor ortalıkta. İnsanın kanını donduran cinsten fısıltılar.. Sivasspor Fenerbahçe'ye yatmış.. Sivasspor, kendi evinde bile bile yenilmiş Fenerbahçe'ye.. Bunu dedikodu olarak duymak bile insanın midesini bulandırıyor. Bunların sebebini sorduğumuzda zeka yaşı 7 olan bir insanın yürütebileceği mantıkla cevap geliyor; her maçta yeniliyormuş Sivasspor, bastırmıyor, futbol olarak eziliyormuş Fenerbahçe karşısında..
Soruyorum herkese; eğer futbol olarak ezilerek, maçların genelinde yenilmek "yatmak" oluyorsa, deplasmanda 10 sezon ard arda bu başarısızlığı tekerrür eden, kendi evinde bir puan aldığında taraftarına koşup kutlayan bir ekip, başka bir camia tarafından Fenerbahçe'ye "yatmakla" suçlanabilir mi?
Sivasspor takımı geçen sene 7'den 70'e tüm taraftarların alkışını almış, dürüst bir ekiptir. Kayserispor gibi, Trabzonspor gibi, Bursaspor gibi! Güzel bir Pazar gününde, bilet fiyatlarını uygun yaparak kendi hemşerilerine futbol izletmek isteyen bir takım, gerçek bir şehir takımıdır ve o tribüne gelen insanlara göz göre göre böyle birşey yapmaz! Bu tip dedikodular alabildiğine yersiz ve ucuzdur..
Transfer veya başka sebeplerden aralarının bozuk olduğu kulüplere çamur atan bu zihniyet empati kurma yeteneğini ve insafını kaybetmiş olduğundan, Fenerbahçe'ye yıllardır yapılan haksızlıklar hatırlatıldığında gayet pişkin bir duruş sergiler..
Fenerbahçe camiası ve taraftarı unutur mu "haçlı seferi" pankartlarını, çirkin mısralarını küfürlerin süslediği "kutsal ittifak şarkılarını", Sarı-Kırmızı, Siyah-Beyaz hangisi diye ayırd edemediğimiz, dostane akşam sofraları ardından çirkin çirkin sırıtarak verilen, "Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu istemiyorum" demeçlerini.. Bence unutmaz..
İşin cezai ve idari boyutu ise ciddiyetten tamamen uzak, çifte standartın hüküm sürdüğü bir komedya sahnesi. Tüm yukarıda saydıklarımız etik ahlaka uyuyor ve bırakın ceza almak, gündeme tartışma konusu olarak bile gelmiyor, fakat Aziz Yıldırım'ın Eskişehirspor maçından sonra, kendi kulübünü ve camiasını korumak adına aldığı karar ve yaptığı konuşma hiç etik olmuyor ve ivedi ile cezası kesiliyor..
Soruyorum sizlere, sezon başında Ankaragücü ile rekabete gölge düşürecek ilişkiler içine girdiği saptanan ve küme düşürülen Ankaraspor'un bu davranışı ne kadar etiktir, ortak rakipleri Fenerbahçe'ye ortak bir tutum sergileyip, "Fenerbahçe'nin başarısını istemiyorum" diye birlikte demeç veren iki kulübün yöneticilerinin davranışı ne kadar etik. İşlem idari karara dökülmemiş olsa da her iki kulübün en yetkili isimlerinin birinci ağızdan rahat olarak verdiği bu demeçler, sizce de incelenmesi gereken ve rekabete aykırı demeçler değilmidir?.. Lütfen "etikmetre" ile ölçüp, çıkan sonucu tarafımıza iletin.. Bizler de aydınlanalım.
KAYNAK