Ottomanzo
Doçent
- Katılım
- 25 Temmuz 2008
- Mesajlar
- 746
- Reaksiyon puanı
- 7
- Puanları
- 0
‘Demokratik açılımın ne olduğu belli değil, nesini tartışacağız..’ deyip durdular...
Lakin, içeriğini bilmedikleri o açılıma şiddetle de karşı koydular... (Bu nasıl iştir yahu?!.. Açılımın ne olduğunu, içeriğini bilmiyorlardı, ama çok kötü bir şey olduğundan eminlerdi!..)
Demem o ki, niyetler baştan belliydi.. Statükonun selameti, ‘Kemalizm’in bekası için, demokratik açılıma karşı (içeriği her ne olursa olsun) savaş verilecekti..
10 Kasım’daki ilk toplantıda gördük... CHP’li vekiller ‘demokratik açılım’a karşı pankart açtılar, cumhuriyete sahip çıktılar!..
(Meclis’te pankart açmak Canan Arıtman’ın fikriymiş.. Bu bağlamda, 2. toplantıda Ufuk Uras’ın ‘aç aç gecesi’ benzetmesi de çok yerindeydi.. Örneğin CHP’li vekiller pankart açarken Arıtman da açılımı soyunarak protesto etseydi daha eğlenceli olmaz mıydı?.. Kamer Genç de kendini tutamaz, ‘aç.. aç..’ diye tempo tutardı!... Diğerlerinin de duracak hali yok ya.. MHP mum yakardı belki.. AK Parti de oturma eylemi falan yapardı!.. Mesut Yılmaz’a da kına verirlerdi.. O n’apardı bilemem..)
İlk toplantıda (Onur Öymen’in ‘Dersim Açılımı’yla!..) zaten kendi topuğuna sıkmıştı CHP...
‘Durumu kurtarabilirler mi, kazı çevirebilecekler mi acaba’ diye düşünürken Baykal da sıktı kendi topuğuna..
Baykal aynen şöyle dedi;
“Türkler Ermenileri kesti diyorlar.. Bunu derken onlar acaba ‘Kürtler kesmedi de, etnik Türkler kesti mi ..’ demek istiyor?.. Ne alakası var.. Bu yanlış, Kürt Türk ayırmadan bize yapılıyor..”
‘He ya, öyle tabi!’ diyeceğim de ne dediğini bir anlasam..
Beyaz ve zenci Türkleri biliyoruz da, bu ülkede ‘etnik Türkler’ ve ‘etnik olmayan Türkler’ kimler?..
‘Türkler Ermenileri kesti’ diyen kim?
Aslında Ermenileri Türkler değil Kürtler kesti, ama suç Türklerin üstüne mi kaldı demek istiyor Baykal?!..
Yoksa Ermenileri Türkler kesti ama Kürtler mi suçlanıyor?!..
Ya da ‘yarısını biz kestik yarısını Kürtler kesti ama herkes Türkleri suçluyor’ mu diyor Baykal?
Ermenileri kestiğimiz gibi Kürtleri de keseriz gibi bir mana çıkartırsak abartmış mı oluruz acaba?!..
Sahi, kim kimi neden kesmiş?.. Kim görmüş?.. Ne demiş?.. Ve bütün bunların Kürt sorunuyla ne alakası var?
Anlayan varsa anlatsın...
***
CHP önce ‘Dersim’ açılımıyla, sonra da ‘Ermeni - Kürt - Etnik Türk’ gafıyla kendi topuğuna iki defa sıktı..
Yetmiyormuş gibi Erdoğan’ın ‘şehitler gelsin de biraz daha bağıralım diye bekleyenler var..’ sözünün üzerine alınganlık gösterip salonu terketti CHP’liler..
MHP yine tanıdık bildik tutumunu sürdürdü.. Kapalı olduğu için sürekli kısa devre yapan siyasetiyle hükümete ‘maçan yiyiyorsa çıkart bakalım kanunları’ dedi..
Görünen o ki çözüm önerisi sunacak, alternatif fikir ortaya koyacak bir muhalefet yok..
Zira CHP ve MHP demokratik açılım sürecinin tamamen dışında kalma iradesini perçinlemiş oldular böylece..
AK Parti’nin bu tarihi açılımla ciddi bir risk aldığı değerlendirmesini yaparken şunu da unutmamak lazım.. Şimdi muhalefet de ciddi bir risk altında...
Eğer bu açılım süreci toplumsal barışın ve demokrasinin kazandığı bir süreç olursa ve kısa vadede ümitleri yeşertecek böyle bir ortam sağlanabilirse, ki ben bunun mümkün olduğuna inanıyorum, CHP ve MHP’ye geçmiş olsun...
Sonra Engin Ardıç, seçim sonrası yine aynı makaleyi okutsun size;
‘Şiştiniz mi düdük makarnaları!..’
kaynak
Lakin, içeriğini bilmedikleri o açılıma şiddetle de karşı koydular... (Bu nasıl iştir yahu?!.. Açılımın ne olduğunu, içeriğini bilmiyorlardı, ama çok kötü bir şey olduğundan eminlerdi!..)
Demem o ki, niyetler baştan belliydi.. Statükonun selameti, ‘Kemalizm’in bekası için, demokratik açılıma karşı (içeriği her ne olursa olsun) savaş verilecekti..
10 Kasım’daki ilk toplantıda gördük... CHP’li vekiller ‘demokratik açılım’a karşı pankart açtılar, cumhuriyete sahip çıktılar!..
(Meclis’te pankart açmak Canan Arıtman’ın fikriymiş.. Bu bağlamda, 2. toplantıda Ufuk Uras’ın ‘aç aç gecesi’ benzetmesi de çok yerindeydi.. Örneğin CHP’li vekiller pankart açarken Arıtman da açılımı soyunarak protesto etseydi daha eğlenceli olmaz mıydı?.. Kamer Genç de kendini tutamaz, ‘aç.. aç..’ diye tempo tutardı!... Diğerlerinin de duracak hali yok ya.. MHP mum yakardı belki.. AK Parti de oturma eylemi falan yapardı!.. Mesut Yılmaz’a da kına verirlerdi.. O n’apardı bilemem..)
İlk toplantıda (Onur Öymen’in ‘Dersim Açılımı’yla!..) zaten kendi topuğuna sıkmıştı CHP...
‘Durumu kurtarabilirler mi, kazı çevirebilecekler mi acaba’ diye düşünürken Baykal da sıktı kendi topuğuna..
Baykal aynen şöyle dedi;
“Türkler Ermenileri kesti diyorlar.. Bunu derken onlar acaba ‘Kürtler kesmedi de, etnik Türkler kesti mi ..’ demek istiyor?.. Ne alakası var.. Bu yanlış, Kürt Türk ayırmadan bize yapılıyor..”
‘He ya, öyle tabi!’ diyeceğim de ne dediğini bir anlasam..
Beyaz ve zenci Türkleri biliyoruz da, bu ülkede ‘etnik Türkler’ ve ‘etnik olmayan Türkler’ kimler?..
‘Türkler Ermenileri kesti’ diyen kim?
Aslında Ermenileri Türkler değil Kürtler kesti, ama suç Türklerin üstüne mi kaldı demek istiyor Baykal?!..
Yoksa Ermenileri Türkler kesti ama Kürtler mi suçlanıyor?!..
Ya da ‘yarısını biz kestik yarısını Kürtler kesti ama herkes Türkleri suçluyor’ mu diyor Baykal?
Ermenileri kestiğimiz gibi Kürtleri de keseriz gibi bir mana çıkartırsak abartmış mı oluruz acaba?!..
Sahi, kim kimi neden kesmiş?.. Kim görmüş?.. Ne demiş?.. Ve bütün bunların Kürt sorunuyla ne alakası var?
Anlayan varsa anlatsın...
***
CHP önce ‘Dersim’ açılımıyla, sonra da ‘Ermeni - Kürt - Etnik Türk’ gafıyla kendi topuğuna iki defa sıktı..
Yetmiyormuş gibi Erdoğan’ın ‘şehitler gelsin de biraz daha bağıralım diye bekleyenler var..’ sözünün üzerine alınganlık gösterip salonu terketti CHP’liler..
MHP yine tanıdık bildik tutumunu sürdürdü.. Kapalı olduğu için sürekli kısa devre yapan siyasetiyle hükümete ‘maçan yiyiyorsa çıkart bakalım kanunları’ dedi..
Görünen o ki çözüm önerisi sunacak, alternatif fikir ortaya koyacak bir muhalefet yok..
Zira CHP ve MHP demokratik açılım sürecinin tamamen dışında kalma iradesini perçinlemiş oldular böylece..
AK Parti’nin bu tarihi açılımla ciddi bir risk aldığı değerlendirmesini yaparken şunu da unutmamak lazım.. Şimdi muhalefet de ciddi bir risk altında...
Eğer bu açılım süreci toplumsal barışın ve demokrasinin kazandığı bir süreç olursa ve kısa vadede ümitleri yeşertecek böyle bir ortam sağlanabilirse, ki ben bunun mümkün olduğuna inanıyorum, CHP ve MHP’ye geçmiş olsun...
Sonra Engin Ardıç, seçim sonrası yine aynı makaleyi okutsun size;
‘Şiştiniz mi düdük makarnaları!..’
kaynak
