Biz kaç kişiyiz?

Jerusalem

Profesör
Katılım
21 Haziran 2007
Mesajlar
2,192
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
apeiron13 dedi ki:
Bostancıdaki konsere bir elimde Büyükanıt Paşa'nın resmi bir elimde de Türk bayrağı ile ve üzerimde de Cumhuriyetine sahip çık tişörtü ile gittim.Harika bir konserdi.
1 milyonu da geçtik zaten.Bir de Büyükanıt Paşa görevi Başbuğ Paşa'ya devrettikten sonra ulusalcıların başına geçsin.O zaman ulusalcı bir iktidar görürüz tek başına Chp ile.

Marifetname(SSS) :
Atatürk üzerinden Rating nasıl sağlanır? Zaten bi' siz bi' de İş Bankası Kemalist.

Elit yaşam modelimiz elden giderse ne yapmalıyız?

Ordunun mutlak otoritesi tehlikeye girerse ya?

İki paşa tanırım yiğidim, biri Mustafa Kemal paşa bi' de yiğenim Aziz Muhammet Paşa(2 yirs old). Sonrası deloloy deloloy destane.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
karakartal71 dedi ki:
siteyi gezerken aidatlı üyelik falan yazıyo siz gerçekten ciddimisiniz ve para verip de üye olan tımarlı sipahiler varmı :D
Evet paralı üyeyim.Şayet kaybedersek sadece 20 ytl kaybedeceğim eğer kazanırsak laik ve tam bağımsız bir Türkiye kazanacağım.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
PcMaSTeR dedi ki:
apeiron13 dedi ki:
Che Guevera'nın dediği gibi:

Hasta la victoria siempre...

Kime neye Hizmet ettiğiniz belli, Herşeyiniz İthal olduğu Gibi Sözlerinizde İthal... Zaten Tarihinize geçmişinize Sahip Çıksaydınız, Örnek alsaydınız bu gün bu Bölünme çalışmaları yaşanmazdı. ATA'yı kullanmaktan da vazgeçin ! Ayrıca Rüyanızdan uyanmalısınız, Aslında uyanıksınız lakin işinize gelmiyor.

Bu arada ben Söylüyeyim Kaç Kişi olduğunuzu : %19.4

Peki Biz Kaç kişiyiz? : %80.6
o sözler ithal değil.Sadece bir hatırlatma.Che Guevera'nın devrim yaptığı ülkede (küba) bugün Atatürkün anısına anıt vardır ve üzerinde "tarihin gördüğü en büyük anti emperyalist devrimcilerden" yazar.O sözün anlamı "zafere kadar savaşa devam kumandan" demektir.Kime hizmet ettiğimiz belli bizim.Haklısın.Laik ve tam bağımsız bir ülkeye.Ayrıca %19,4 derken ne kastettiğini anlamadım.Şayet Chpyi kastediyorsan Chp 19 değil %22 oy aldı.Ayrıca yatıp kalkıp Baykal'a dua edin.Ne demişler Azizin Özhanı varsa tayyibin de Baykalı var.Baykal gittiği anda ve yerine gerçk bir lider geldiği anda (Yaşar Büyükanıt,Tuncay Özkan,Osman Pamukoğlu gibi) o zaman görceğiz Atatürkçüler kaç kişi imiş.Biz Ulu Önder Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ü kullanmıyoruz ona sahip çıkıyoruz.Ulu Önder Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ü kullananları arıyorsan eğer "cumhuriyet döneminin sonu geldi" diyen abdullah gül',"hem laik hem müslüman olunmaz" diyen tayyip erdoğan'a bak.Ayrıca Alevilerden elini çeksin akape.Bilsinler ki akapeliler;
Aleviler,Sivas'ta "kahrolsun laiklik" ve "cumhuriyet sivasta kuruldu sivasta yıkılıacak" ve "kafirler yanıyor" sloganları ile kendilerini yakan zihniyetle asla bir arada olmaz.

Ayrıca bir şey diyeyim:Yüce Allah'tan tek dileğim şu yabancıların sıcak parayı çekmesi.O zaman kimin rüyadan uyandığını göreceğiz.

Ayrıca bir not:Eski Türklerde Tanrının kutsadığı liderlere Tanrıkut denirdi.Benim de çok kullandığım bir şeydir Tanrıkut Büyükanıt lafı.Büyükanıt Paşa Tanrıkuttur.Onun liderliğinde tüm Atatürk ve Türk düşmanlarını bertaraf edip Türk ulusunu hakettiği yere çıkaracağız.Tanrı,İkinci Kurtuluş Savaşındaki Tüm Kuvay-ı Milliyecilere kut versin.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ayrıca bu da Biz Kaç Kişiyiz'de yayınlanmış,Türkiye'nin gerçeklerini anlatan bir yazım.Seçimlerden bir kaç gün sonra yazdımDaha Biz Kaç Kişiyiz Atatürkçü Sivil Toplum hareketi bile başlamamıştı.

Nasyonal Sosyalizm ve Sadaka Demokrasisi



Bir erken genel seçimden çıktık.22 Temmuz 2007 genel seçimleri sonucunda iktidar partisi kendisinin dahi beklemediği bir oy oranıyla tek başına iktidar oldu.ana muhalefet partisi ise “solda birlik” heyecanı ve “cumhuriyet mitingleri” rüzgarıyla girdiği seçimden tarihi bir yenilgi alarak çıktı.

22 Temmuz seçimleri parlementonun aldığı kararla yapılmış “demokratik” bir seçimdi. Malum ülkemizde demokratik parlementer sistem var(ki bu sistemin mevut ve/veya daha önce uygulanmış sistemler arasında en mükemmel sistem olduğu tüm dünyaca kabul edilmiştir.) ve bu ülkeye anayasal vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes seçim zamanı kendilerii “temsil edecek” milletvekillerini seçerler ve bu milletvekilleri “parlementoyu” oluştuurlar.

Bir ülkede demokrasinin olmazsa olmazıdır seçimler ve halkın çoğulcu katılımı.Buna da terminolojide “demokrasi” denir.Ülkemizde de yönetim şekli olarak demokrasi vardır.Buraya kadar herşey düzgün.Sorun buradan sonra başlıyor.

Ülkemizde demokrasi resmi “yönetim şekli”.Zaten çağdaş ve modern bir ülkede olması gereke de bu.Ama bu demokrasi yani “yönetim şeklimiz” özümsenerek mi uygulanıyor yoksa sadece “şekli” olarak mı ?İste dananın kuyruğu burada kopuyor.Ülkemizde tam manasıyla özümsenmiş,kurucumuz Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve çok partili yaşama geçişimizin mimarı olan İsmet İnönü'nün hayal ettiği gibi bir demokrasi var mı?Yani tam manasıyla dünya standartlarında bir demokrasimiz mi var yoksa ülkemize özgü bir “sadaka demokrasisi” mi?

Demokrasinin her şeyiyle mükemmel bir düzen olmadığı ve kendi içinde çelişkiler ile bir takım paradokslar taşıdığı her zaman söylenegelmiştir.Bu itirazlar demokrasinin beşiği kabul edilen ve demokrasinin bugüne benzer bir biçimde ilk olarak uygulandığı eski Yunan'da dahi vardır.O devirde filozoflar “ ya halk kendisi için en iyisini değil de kendisine zulmedecek bir diktatörü kendisini yönetmrsi için ne yapacağız?” diye sormuşlar ve bunun olmaması için ne gibi çarelerin aranmasına dair fikir yürütmüşlerdir.

Anlıyoruz ki daha o zamanlardan bu yana demokrasi suistimal edilebilmeye müsait bir yönetim şekli.Bunun zaten günümüzde ve yakın tarihte de örnekleri çoktur.Halk,her zaman gerçekler göremeyebelir veya görmesi engellenebilir ve sağ duyulu bir biçimde doğru olanı seçip en uygun kararı veremeyebilir.Eğitimli ve gelişmiş bir ülkenin insanlarının tercihleri açısından bu risk elbette çok azdır ama eğitimsiz,yoksul ve henüz istenilen gelişmişlik düzeyine erişmemiş ülkelerin insanalrı için bu riskin varolma ve gerçekleşme yüzdesi azgelişmişlikle ters orantılı olarak yukarılara tırmanır.

Kavramlar belli konuları açıklamaya ve anlatılmak istenilenin açıkça anlatılabilmesine oldukça yardımcı olur.Ben de anlatmak istediğimi anlaşılır bir şekilde anlatabilmek için dört adet kavrama başvuracağım:

Bu kavramalar sosyalizm,nasyonal sosyalizm,demokrasi ve sadaka demokrasisidir.Bunları karşılıklarını teker teker açıklayalım.İşe sosyalizm ile başlayalım;

Sosyalizm:din,dil,ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin herkesin eşit bir düzende olduğu, adilane bir paylaşımın yapıldığı,özel ekonomiden ziyade devlet ekonomisinin ağırlıkta olduğu bir sistemdir.

Nasyonal Sosyalizm:sosyalizm düşüncesinden doğmakla birlikte sosyalizmele taban tabana zıttır.Din,dil ve özellikle ırk farkı olağan bir biçimde belirginleştirilir ve ayrımcılığın temel noktasını oluşturur.Eşitliğin yerini hakim olan ırkın üstünlüğü alır.Üstün ırkın bütün bireyleri eşittir,gerisi bu ırkın kölesi olarak kabul edilir ve öyle davranılır.

Demokrasi:daha önce de açıkladığım gibi halkın kendini temsilciler vasıtasıyla yönetmesi ve bu temsilcileri yapılacak olan çoğulcu seçimlerle seçmesi ve seçilmiş olan temsilcilerin millet adına devleti yönetmesine dayanan bir sistemdir. Ve işte geldik kilit kavramımıza;

Sadaka Demokrasisi:demokrasi düşüncesinden doğmakla birlikte demokrasile taban tabana zıttır.Hiç alakası yoktur.Bu sistemde halk,kendi düşüncelerine uygun olanı seçmesi için yeteri kadar bilinçlendirilmez.Halk önce fakir,aç ve yardıma muhtaç bir şekilde bırakılır,daha sonra da bu halka sadaka dağıtır gibi kömür (ki ülkemizde en popülerlerinden biridir),pirinç,bulgur gibi erzaklar,açlık sınırının altında maaş veya ona denk bir vasıfsız iş ayarlanır ve böylece halkın oyu alınır.

Demokrasi düşüncesine hakaret demek olan ve demokrasi ile hiçbir alakası olmayan bu duruma da bizim gibi az gelişmiş ülkelerde “demokrasi” denir.Demokrasi düşüncesini bulan eski Yunanlı filozoflar bu durumu görselerdi demokrasiyi icat etmezler veya kahırlarından ölürlerdi.Şu anda mezarlarında kemiklerinin sızladığına şüphe yoktur.

Sosyalizm ile nasyonal sosyalizm arasında ne kadar fark olduğunu biliyoruz.Ancak nasyonal sosyalistler kendilerine “sosyalist” demişlerdir.(örnek:Adolf Hitler)Demokrasi ile sadaka demokrasisinin de ne kadar farklı olduğunu biliyoruz.Ama günümüzün sadaka demokratları da aynı nasyonal sosyalistlerin kendilerine sosyalist demesi gibi kendilerine “demokrat” demekte ve Mustafa Kemal Atatürk gibi gerçek demokratlara hakaret etmektediler.Yani şu anda elimizde iki grupta yoğunlaşan dört adet kavram var.Sosyalizm-Nasyonal Sosyalizm ve Demokrasi-Sadaka DemokrasisiDiyeceğim odur ki sosyalizm ile nasyonal sosyalizm ne kadar birbirine benziyorlarsa sadaka demokrasisi il demokrasi de o kadar benzemektedirler.Nasyonal sosyalistler ne kadar sosyalistse,sadaka demokratları da o kadar demokrattır.

Nasyonal sosyalizm de,sadaka demokrasisi de bu temel destek noktalarından [nasyonal sosyalizm için kaba ve baskıcı bir faşizm ile muhalefeti yoketme ve yoğun propaganda ile milleti uyutma ,sadaka demokrasisi için de sadaka (kömür,erzak ,para,altın v.b) dağıtma.] başkaca farklı destekler de alırlar.Adolf Hitler'in Kavgam kitabını okumuş olanlar ve Nazi dönemini incelemiş olanlar Hitler'in yalnızca kaba bir faşizmden destek almadığını,milli duyguları da en yoğun şekilde sömürdüğünü,insanlara süpergüç bir Almanya,1000 yıllık Germen Hakimiyetinde geçecek bir altın çağ vaat ettiğini bilirler.İşte sadaka demokrasisi ile yönetilen ülkemizde ve çoğu azgelişmiş ülkede (özellikle islam ülkelerinde) bunun yerini yoğun bir din sömürüsü alır.”Biz dindarız, onlar değil”,”onlar zaten komünist,İslam düşmanı”,”ühü ühü bize dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler” gibi insanların en kutsal duyguları olan tertemiz inançlarını sömürmek en temel olgulardan biri olarak yerini alır.Sadak demokrasisi ve sadaka demokratları bu silahı yanlarına aldı mı ve üstelik devletin tüm imkanları yanındaysa onlar için seçimi kazanmak çocuk oyuncağı olur.Ayrıca kayıtsız şartsız destek veren bir medya var ise “oy veriyorum çünkü partinin yöneticileri dindardır” diyen ”seçmenler” görüldüğünde de bu duruma şaşırılmamalıdır.

Maalesef ülkemizdeki durum budur.Bu yüzden seçim sonuçlarına bakıp şaşırılmamalı ve üzülmemelidir.Nasyonal sosyalizmde haklının yerini güçlünün alması gibi bizim sadaka demokrasimizde de Atatürkçülerin,laiklerin, yerine oyu halka en fazla sadaka dağıtan almıştır.Halk öncelikle kendi geçimine ve günlük kazancına bakar ve ona göre oyunu verir.Sadaka dağıtanın “dindar” maskesi altındaki Kürt-İslamcı ve Atatürk düşmanı radikal dinci yapısı halk tarafından görülemez.

Bir de bu durumun ilginç bir yansıması vardır ki bu sadaka demokratlarının medyasının gücü ile doğrudan orantılıdır.Ne kadar azgelişmiş bir ülke olsa da bu durumu gören ve bunun demokrasi ile ilgisinin olmadığını gören insanlar vardır ve var olacaktır.”Bunun nesi demokrasi,böyle demokrasi mi olur?”,”halka sadaka dağıtılıyor,halk küçük düşürülüyor ve böylece halkın oyu satın alınıyor” diyen birileri daima çıkmıştır.Halkın bunu anlaması ve gerçeğin farkına varması “sadaka demokratları” için büyük tehlike olduğundan hemen yandaş medya devreye girer.Halkı uyundırmak ve gerçek demokrasiyi savunmak için çabalayan insanın üzerinde bir anda “din düşmanı (ki tarih göstermektedir ki en etkili çamur atma yöntemi bu sözdür ve daima etkili olmuştur) ve onun yanında statükocu,demokrasi düşmanı,oligarşi yanlısı,militarist” etiketleri yapıştırılır.O insan ne kadar gerçek demokrasiyi savundukça ona karşı saldırılar da aynı oranda artar.Birden kriz üretmekçe suçlanır.Ülkemiz için geçerli olan bir durumda şudur ki hele ir de o insan ordusunu seven ve onu savunan bir insan ise o artık sadaka demokratlarının medyası için iflah olmaz bir “darbeci,laik azınlık,statükocu kemalist,militarist elit”tir.

Ülkemizin kurucusu ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayal ettiği demokrasinin bu olmadığına adım kadar eminim.Ancak maalesef gelinen süreç bizi bu noktaya getirmiştir ama bunun böyle sürmeyeceği ortadadır.Halka güvenimiz sonsuzdur ve halk elbette eninde sonunda gerçekleri anlayacaktır.İste o zaman gerçek demokrasi ülkemizde kök salacaktır.ama bir yıl ama yirmi yıl sonra.Adolf Hitler'in nasyonal sosyalizmi 1920lerde filizlenmiş 1945 te tarihin derinliklerine gömülmüştür.Bakalım bizde ne kadar sürecek.

Demokrasi bir ülke ve çağdaş bir ulus için en ideal ve olması gereken yönetim şeklidir.İnsanlık baskıdan,mutlakıyetten,totalitarizmden,şeriat düzeninden kurtulmak için kanlı mücadeleler vermiş ve demokrasiye ulaşmıştır.Zaten olması gerek de budur.

Ülkemizde ise olması gereken(demokrasi) ile olan (sadaka demokrasis) bu kadar farklıdır.Hazin olan budur.

 

dragonfly

Asistan
Katılım
9 Ağustos 2007
Mesajlar
457
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Hem sosyalizm hem de 20 ytl aidat. Peru devlet başkanı müzik albümü yapar cdleri bedavaya dağıtır. Türkiye'de sosyalist sayısını saydırmak için 20 ytl veririz. İlginçtir ki sosyalistlerin çoğu elit kesimden
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Bana Kuzey Kore'yi hatırlatıyor. Açlıktan kıvranan halkın göbekli fabrikatör yöneticileri. 20 YTL'ye ülke kurtulur zannedenler türemiş. Kadir Yaylacı isimli arkadaşın tespiti de tam olarak bu yönde ve gerçekten mükemmel, tebrik ediyorum.

Bu arada ben alevilerin büyük çoğunluğunun CHP'ye oy verdiğini biliyorum, ama en çok da CHP tarafından ezildiklerini de biliyorum. Aleviler "sunniler yönetime gelirse bizi doğrar keserler" korkusuyla CHP'ye oy veriyorlar, CHP de onların üzerinden bedava oy siyaseti yapıyor. Yani kafalarına basıp yukarılara çıkmaya çalışıyorlar..

CHP bu milletin değerlerine, hatta bu milletin bireylerine kin duyan bir parti. Milletin %80 'ini geri zekalı olarak niteleyen ve kendi öz vatandaşına nefret besleyen bir parti. Bu düşman politikasını da bırakmadıkça iktidar olmayı rüyasında ancak görür.. Ha ayrıca Atatürk üzerinden siyaset yapmaları da cabası. AKP de aynı şeyi din üzerinden yapıyordu, bu seçimlerde ise sözde yüz değişikliğine giderek partiyi yeniledi vs; ama aynı kapıya çıktığının ya farkında değiller ya da kendileriyle birlikte milleti kandırmaya çalışıyorlar.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
kadir_yaylaci dedi ki:
Hem sosyalizm hem de 20 ytl aidat. Peru devlet başkanı müzik albümü yapar cdleri bedavaya dağıtır. Türkiye'de sosyalist sayısını saydırmak için 20 ytl veririz. İlginçtir ki sosyalistlerin çoğu elit kesimden
Sosyalizm ile Biz Kaç Kişiyiz'in ne alakası var acaba?
Biz Kaç Kişiyiz Atatürkçü Sivil Toplum Platformu,ulusalcı ve kemalisttir.Sosyalizm ile de herhangi bir alakası yoktur.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
Bana Kuzey Kore'yi hatırlatıyor. Açlıktan kıvranan halkın göbekli fabrikatör yöneticileri. 20 YTL'ye ülke kurtulur zannedenler türemiş. Kadir Yaylacı isimli arkadaşın tespiti de tam olarak bu yönde ve gerçekten mükemmel, tebrik ediyorum.

Bu arada ben alevilerin büyük çoğunluğunun CHP'ye oy verdiğini biliyorum, ama en çok da CHP tarafından ezildiklerini de biliyorum. Aleviler "sunniler yönetime gelirse bizi doğrar keserler" korkusuyla CHP'ye oy veriyorlar, CHP de onların üzerinden bedava oy siyaseti yapıyor. Yani kafalarına basıp yukarılara çıkmaya çalışıyorlar..

CHP bu milletin değerlerine, hatta bu milletin bireylerine kin duyan bir parti. Milletin %80 'ini geri zekalı olarak niteleyen ve kendi öz vatandaşına nefret besleyen bir parti. Bu düşman politikasını da bırakmadıkça iktidar olmayı rüyasında ancak görür.. Ha ayrıca Atatürk üzerinden siyaset yapmaları da cabası. AKP de aynı şeyi din üzerinden yapıyordu, bu seçimlerde ise sözde yüz değişikliğine giderek partiyi yeniledi vs; ama aynı kapıya çıktığının ya farkında değiller ya da kendileriyle birlikte milleti kandırmaya çalışıyorlar.

Chp,aleviler üzerinden siyaset yapmaz.Ayrıca Aleviler sünniler gelirse bizi keserler diye de oy vermezler.Aleviler,gerçek birer Atatürkçü oldukları için Chpye oy verirler.Chp,Atatürkün partisi olduğu için.Sonuçta Deniz Baykal da sünnidir,Erdal İnönü de,daha önce Chpye genel başkanlık yapmış Karaoğlan da.Aleviler sünni olduklarını bile bile oy vermişlerdir.

Bir sorum daha olacak?Chp bu milletin hangi değerine kin duyuyor.Ne zaman ağzından bu milletin %80i geri zekalı lafı çıkmış Chp yöneticilerinin.Sadece çoğu insanın şeyhinin tercihine göre oy verdiğini ve akıllarını kullanmadığını söylemiştir en fazla ki buna ben de katılıyorum.Özellikle doğuda olmak üzere tarikatların tamamında şeyh kime verin derse ona verir müritler.Buna karşı çıkmak da halkı salak yerine koymak değildir.
Ayrıca Baykal'a ben de gıcığım.Baykal bana göre akapelidir.Yaptığı her hareket akapeye yaramıştır.tayyip erdoğanı bile Baykal başbakan yapmıştır.Baykal bile bile akapenin işine yarayan işler yapmakta,Türkiye'nin ve Atatürkçülerin önünü tıkamaktadır.Ne de olsa moon tarikatından biridir.amerikadaki ayinlerinden sonra diğer amerikalı dostu tayyip ile anlaşmışlardır herhalde.Yoksa vatanın tamamı Türk olmayanlara satılırken bu sessizliği hayra alamet değildir.Ulu Önder Başkamutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi "memleketi içeriden yıkan içerideki cephenin suskunluğudur".Belki Baykal gibi satın aldıkları adamlar susabilir ama Tanrıkut Büyükanıt Paşa'nın önderliğindeki ulusalcılar korkmayacaktır.
Bu ülke ayakta duruyor ise birincisi kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri ve komutanı Tanrıkut Büyükanıt,ikincisi de ulusalcılar sayesindedir.Bu iki kuvveten biri bile yıkılsa geriye ülke kalmaz.
 

korsan12

Doçent
Katılım
15 Ocak 2008
Mesajlar
506
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
TUNCAY ÖZKAN'IN MAAŞI BELLİ OLDU!..
.........'Kanaltürk'e yatırdığın parayı nereden buldun?' sorusunun cevabını veremeyen gazeteci Tuncay Özkan'ın çelişkilerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor................................

Vakit Gazetesi'nin dün manşetten duyurduğu habere göre Özkan'ın Çukurova Grubunda bulunduğu 2003 yılındaki toplam kazancı 4 bin 900 YTL. Fakat, Özkan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu toplantısında bu rakamın yaklaşık 1 milyon 905 bin YTL'ye denk gelen 768 bin dolar olduğunu söylemişti. Şimdi Özkan'ın asgari ücretten aldığı maaşı biriktirerek trilyonluk bir kanalı nasıl kurduğu merak ediliyor.

Tuncay Özkan, 22 Şubat 2007 günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yönetim kurulu toplantısına katılarak burada Kanaltürk ve hakkındaki iddiaları cevaplandırmıştı. Kanaltürk'ün kuruluşu için 3 milyon dolar borç verdiğini belirten Özkan, bu paranın kaynağını ise şöyle açıklamıştı: "Yıllarca Kanal D'de üst düzey yöneticilik yaptım. Çukurova Grubu'na Medya Grup Başkanı olarak transfer olurken 3 milyon dolar aldım. Ayrıca görev yaptığım 20 ay boyunca da 64 bin dolar maaşım oldu." Fakat Vakit Gazetesi'nin dünkü manşetten duyurduğu haber SSK kayıtlarına göre Özkan'ın maaşının çok daha düşük miktarda olduğunu ortaya çıkardı.


Haberde yer alan bilgiler şöyle: "SSK kayıtlarına göre 30 Haziran'da Doğan Grubu'ndan ayrılıp 24 Ağustos 2002'de Çukurova Grubu'nda işbaşı yaptığı gözüken Tuncay Özkan, burada 31 Aralık 2003'e kadar çalıştı. SSK kayıtlarına göre Özkan'ın 2002'nin 3. dönemine denk gelen dört aylık maaşı bin 310 YTL olarak bildirilmiş. Bu da ayda 327 YTL ortaya koyuyor. 2003'ün 1. döneminde 4 aylık toplamda bin 375 YTL, 2. döneminde bin 700 YTL, 3. döneminde ise bin 832 YTL olarak bildirilmiş. SSK kayıtları Tuncay Özkan'ın 2003 yılında 343 YTL ile 458 YTL arasında değişen maaşlarla çalıştığını belgeliyor."
!!! !!! !!! !!! !!! !!! !!! !!! !!! !!!

 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
apeiron13, henüz hayal dünyasındasın, biraz daha büyüyünce sandığın gibi herşeyin böyle süslü sözlerden ibaret olmadığını göreceksin. Eğer sadece Türkiye'deki alevi tarihini araştırırsan kendi bildiklerine nispeten hayretler içinde kalırsın.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
apeiron13, henüz hayal dünyasındasın, biraz daha büyüyünce sandığın gibi herşeyin böyle süslü sözlerden ibaret olmadığını göreceksin. Eğer sadece Türkiye'deki alevi tarihini araştırırsan kendi bildiklerine nispeten hayretler içinde kalırsın.
Merak etme.Ben Alevi tarihini çok iyi biliyorum çünkü kendim de Aleviyim.Ne sünniler biiz kesecek diye Chpye oy veririm ne de buna benzer nedenle.Atatürkün aprtisi olduğu için veririm chpye oyumu.1950'de başlayan Atatürk devrimlerini yok etmeyi amaçlayan karşı devrime dur diyecek yegane parti olduğu için
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ayrıca söyleyeyim.Kanaltürk'e gelen paraları fazla araştırmayın çünkü derin devletten gelmiştir o paralar.Derin devletin tanımında devler zaafa düştüğünde devreye girer denilir.Türk medyası radikal dinci tarikatler ile Amerikancılar arasında kaldığı için derin devlet Atatürkçü-Ulusalcı bir kanala ihtiyaç duymuş ve Kanaltürk için Tuncay Özkan'a yardım etmiştir.
Derin devlet kim derseniz eğer zahmet edin araştırın.Çok da derin değiller aslında.büyük ordulara kumandanlık etmektedirler.Sadece bağlantıla derindir.
Ayrıca biraz da samanyoluna,zamana bu paralar nereden geliyor ona bakın.Zaman acaba hangi parayla her gün ayakkabımın çamurlarını sildiğim gazeteyi kapımın önüne koyuyor.
Ha bir de Vakit gazetesi gibi tescilii Atatürk,Cumhuriyet,Laiklik ve Türk Silahlı Kuvvetleri düşmanı,provakatör ve onu bunu müslüman değil ilan eden kendini Allah yerine koyup en büyük küfür olan şirki icra eden kağıt parasını kaale almayın.
 

wwhirlwind

Profesör
Katılım
21 Aralık 2006
Mesajlar
2,313
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
apeiron13 dedi ki:
Ayrıca bu da Biz Kaç Kişiyiz'de yayınlanmış,Türkiye'nin gerçeklerini anlatan bir yazım.Seçimlerden bir kaç gün sonra yazdımDaha Biz Kaç Kişiyiz Atatürkçü Sivil Toplum hareketi bile başlamamıştı.

Nasyonal Sosyalizm ve Sadaka Demokrasisi



Bir erken genel seçimden çıktık.22 Temmuz 2007 genel seçimleri sonucunda iktidar partisi kendisinin dahi beklemediği bir oy oranıyla tek başına iktidar oldu.ana muhalefet partisi ise “solda birlik” heyecanı ve “cumhuriyet mitingleri” rüzgarıyla girdiği seçimden tarihi bir yenilgi alarak çıktı.

22 Temmuz seçimleri parlementonun aldığı kararla yapılmış “demokratik” bir seçimdi. Malum ülkemizde demokratik parlementer sistem var(ki bu sistemin mevut ve/veya daha önce uygulanmış sistemler arasında en mükemmel sistem olduğu tüm dünyaca kabul edilmiştir.) ve bu ülkeye anayasal vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes seçim zamanı kendilerii “temsil edecek” milletvekillerini seçerler ve bu milletvekilleri “parlementoyu” oluştuurlar.

Bir ülkede demokrasinin olmazsa olmazıdır seçimler ve halkın çoğulcu katılımı.Buna da terminolojide “demokrasi” denir.Ülkemizde de yönetim şekli olarak demokrasi vardır.Buraya kadar herşey düzgün.Sorun buradan sonra başlıyor.

Ülkemizde demokrasi resmi “yönetim şekli”.Zaten çağdaş ve modern bir ülkede olması gereke de bu.Ama bu demokrasi yani “yönetim şeklimiz” özümsenerek mi uygulanıyor yoksa sadece “şekli” olarak mı ?İste dananın kuyruğu burada kopuyor.Ülkemizde tam manasıyla özümsenmiş,kurucumuz Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve çok partili yaşama geçişimizin mimarı olan İsmet İnönü'nün hayal ettiği gibi bir demokrasi var mı?Yani tam manasıyla dünya standartlarında bir demokrasimiz mi var yoksa ülkemize özgü bir “sadaka demokrasisi” mi?

Demokrasinin her şeyiyle mükemmel bir düzen olmadığı ve kendi içinde çelişkiler ile bir takım paradokslar taşıdığı her zaman söylenegelmiştir.Bu itirazlar demokrasinin beşiği kabul edilen ve demokrasinin bugüne benzer bir biçimde ilk olarak uygulandığı eski Yunan'da dahi vardır.O devirde filozoflar “ ya halk kendisi için en iyisini değil de kendisine zulmedecek bir diktatörü kendisini yönetmrsi için ne yapacağız?” diye sormuşlar ve bunun olmaması için ne gibi çarelerin aranmasına dair fikir yürütmüşlerdir.

Anlıyoruz ki daha o zamanlardan bu yana demokrasi suistimal edilebilmeye müsait bir yönetim şekli.Bunun zaten günümüzde ve yakın tarihte de örnekleri çoktur.Halk,her zaman gerçekler göremeyebelir veya görmesi engellenebilir ve sağ duyulu bir biçimde doğru olanı seçip en uygun kararı veremeyebilir.Eğitimli ve gelişmiş bir ülkenin insanlarının tercihleri açısından bu risk elbette çok azdır ama eğitimsiz,yoksul ve henüz istenilen gelişmişlik düzeyine erişmemiş ülkelerin insanalrı için bu riskin varolma ve gerçekleşme yüzdesi azgelişmişlikle ters orantılı olarak yukarılara tırmanır.

Kavramlar belli konuları açıklamaya ve anlatılmak istenilenin açıkça anlatılabilmesine oldukça yardımcı olur.Ben de anlatmak istediğimi anlaşılır bir şekilde anlatabilmek için dört adet kavrama başvuracağım:

Bu kavramalar sosyalizm,nasyonal sosyalizm,demokrasi ve sadaka demokrasisidir.Bunları karşılıklarını teker teker açıklayalım.İşe sosyalizm ile başlayalım;

Sosyalizm:din,dil,ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin herkesin eşit bir düzende olduğu, adilane bir paylaşımın yapıldığı,özel ekonomiden ziyade devlet ekonomisinin ağırlıkta olduğu bir sistemdir.

Nasyonal Sosyalizm:sosyalizm düşüncesinden doğmakla birlikte sosyalizmele taban tabana zıttır.Din,dil ve özellikle ırk farkı olağan bir biçimde belirginleştirilir ve ayrımcılığın temel noktasını oluşturur.Eşitliğin yerini hakim olan ırkın üstünlüğü alır.Üstün ırkın bütün bireyleri eşittir,gerisi bu ırkın kölesi olarak kabul edilir ve öyle davranılır.

Demokrasi:daha önce de açıkladığım gibi halkın kendini temsilciler vasıtasıyla yönetmesi ve bu temsilcileri yapılacak olan çoğulcu seçimlerle seçmesi ve seçilmiş olan temsilcilerin millet adına devleti yönetmesine dayanan bir sistemdir. Ve işte geldik kilit kavramımıza;

Sadaka Demokrasisi:demokrasi düşüncesinden doğmakla birlikte demokrasile taban tabana zıttır.Hiç alakası yoktur.Bu sistemde halk,kendi düşüncelerine uygun olanı seçmesi için yeteri kadar bilinçlendirilmez.Halk önce fakir,aç ve yardıma muhtaç bir şekilde bırakılır,daha sonra da bu halka sadaka dağıtır gibi kömür (ki ülkemizde en popülerlerinden biridir),pirinç,bulgur gibi erzaklar,açlık sınırının altında maaş veya ona denk bir vasıfsız iş ayarlanır ve böylece halkın oyu alınır.

Demokrasi düşüncesine hakaret demek olan ve demokrasi ile hiçbir alakası olmayan bu duruma da bizim gibi az gelişmiş ülkelerde “demokrasi” denir.Demokrasi düşüncesini bulan eski Yunanlı filozoflar bu durumu görselerdi demokrasiyi icat etmezler veya kahırlarından ölürlerdi.Şu anda mezarlarında kemiklerinin sızladığına şüphe yoktur.

Sosyalizm ile nasyonal sosyalizm arasında ne kadar fark olduğunu biliyoruz.Ancak nasyonal sosyalistler kendilerine “sosyalist” demişlerdir.(örnek:Adolf Hitler)Demokrasi ile sadaka demokrasisinin de ne kadar farklı olduğunu biliyoruz.Ama günümüzün sadaka demokratları da aynı nasyonal sosyalistlerin kendilerine sosyalist demesi gibi kendilerine “demokrat” demekte ve Mustafa Kemal Atatürk gibi gerçek demokratlara hakaret etmektediler.Yani şu anda elimizde iki grupta yoğunlaşan dört adet kavram var.Sosyalizm-Nasyonal Sosyalizm ve Demokrasi-Sadaka DemokrasisiDiyeceğim odur ki sosyalizm ile nasyonal sosyalizm ne kadar birbirine benziyorlarsa sadaka demokrasisi il demokrasi de o kadar benzemektedirler.Nasyonal sosyalistler ne kadar sosyalistse,sadaka demokratları da o kadar demokrattır.

Nasyonal sosyalizm de,sadaka demokrasisi de bu temel destek noktalarından [nasyonal sosyalizm için kaba ve baskıcı bir faşizm ile muhalefeti yoketme ve yoğun propaganda ile milleti uyutma ,sadaka demokrasisi için de sadaka (kömür,erzak ,para,altın v.b) dağıtma.] başkaca farklı destekler de alırlar.Adolf Hitler'in Kavgam kitabını okumuş olanlar ve Nazi dönemini incelemiş olanlar Hitler'in yalnızca kaba bir faşizmden destek almadığını,milli duyguları da en yoğun şekilde sömürdüğünü,insanlara süpergüç bir Almanya,1000 yıllık Germen Hakimiyetinde geçecek bir altın çağ vaat ettiğini bilirler.İşte sadaka demokrasisi ile yönetilen ülkemizde ve çoğu azgelişmiş ülkede (özellikle islam ülkelerinde) bunun yerini yoğun bir din sömürüsü alır.”Biz dindarız, onlar değil”,”onlar zaten komünist,İslam düşmanı”,”ühü ühü bize dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler” gibi insanların en kutsal duyguları olan tertemiz inançlarını sömürmek en temel olgulardan biri olarak yerini alır.Sadak demokrasisi ve sadaka demokratları bu silahı yanlarına aldı mı ve üstelik devletin tüm imkanları yanındaysa onlar için seçimi kazanmak çocuk oyuncağı olur.Ayrıca kayıtsız şartsız destek veren bir medya var ise “oy veriyorum çünkü partinin yöneticileri dindardır” diyen ”seçmenler” görüldüğünde de bu duruma şaşırılmamalıdır.

Maalesef ülkemizdeki durum budur.Bu yüzden seçim sonuçlarına bakıp şaşırılmamalı ve üzülmemelidir.Nasyonal sosyalizmde haklının yerini güçlünün alması gibi bizim sadaka demokrasimizde de Atatürkçülerin,laiklerin, yerine oyu halka en fazla sadaka dağıtan almıştır.Halk öncelikle kendi geçimine ve günlük kazancına bakar ve ona göre oyunu verir.Sadaka dağıtanın “dindar” maskesi altındaki Kürt-İslamcı ve Atatürk düşmanı radikal dinci yapısı halk tarafından görülemez.

Bir de bu durumun ilginç bir yansıması vardır ki bu sadaka demokratlarının medyasının gücü ile doğrudan orantılıdır.Ne kadar azgelişmiş bir ülke olsa da bu durumu gören ve bunun demokrasi ile ilgisinin olmadığını gören insanlar vardır ve var olacaktır.”Bunun nesi demokrasi,böyle demokrasi mi olur?”,”halka sadaka dağıtılıyor,halk küçük düşürülüyor ve böylece halkın oyu satın alınıyor” diyen birileri daima çıkmıştır.Halkın bunu anlaması ve gerçeğin farkına varması “sadaka demokratları” için büyük tehlike olduğundan hemen yandaş medya devreye girer.Halkı uyundırmak ve gerçek demokrasiyi savunmak için çabalayan insanın üzerinde bir anda “din düşmanı (ki tarih göstermektedir ki en etkili çamur atma yöntemi bu sözdür ve daima etkili olmuştur) ve onun yanında statükocu,demokrasi düşmanı,oligarşi yanlısı,militarist” etiketleri yapıştırılır.O insan ne kadar gerçek demokrasiyi savundukça ona karşı saldırılar da aynı oranda artar.Birden kriz üretmekçe suçlanır.Ülkemiz için geçerli olan bir durumda şudur ki hele ir de o insan ordusunu seven ve onu savunan bir insan ise o artık sadaka demokratlarının medyası için iflah olmaz bir “darbeci,laik azınlık,statükocu kemalist,militarist elit”tir.

Ülkemizin kurucusu ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayal ettiği demokrasinin bu olmadığına adım kadar eminim.Ancak maalesef gelinen süreç bizi bu noktaya getirmiştir ama bunun böyle sürmeyeceği ortadadır.Halka güvenimiz sonsuzdur ve halk elbette eninde sonunda gerçekleri anlayacaktır.İste o zaman gerçek demokrasi ülkemizde kök salacaktır.ama bir yıl ama yirmi yıl sonra.Adolf Hitler'in nasyonal sosyalizmi 1920lerde filizlenmiş 1945 te tarihin derinliklerine gömülmüştür.Bakalım bizde ne kadar sürecek.

Demokrasi bir ülke ve çağdaş bir ulus için en ideal ve olması gereken yönetim şeklidir.İnsanlık baskıdan,mutlakıyetten,totalitarizmden,şeriat düzeninden kurtulmak için kanlı mücadeleler vermiş ve demokrasiye ulaşmıştır.Zaten olması gerek de budur.

Ülkemizde ise olması gereken(demokrasi) ile olan (sadaka demokrasis) bu kadar farklıdır.Hazin olan budur.


Elmacik dedi ki:
Aleviler "sunniler yönetime gelirse bizi doğrar keserler" korkusuyla CHP'ye oy veriyorlar,


bu yazı gercekten harika yazılmıs tamamen su an ki turkiye yi anlatıyor .... ayrıca su sunniler alevileri kesecek diye aleviler chp ye oy veriyor muhabbetine koptum walla :):):)
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yazımı beğendiğin için teşekkür ederim.Alevi muhabbetine ben de bayağı güldüm.Neden dinci partilere oy vermediğimizi de maraşta,sivasta,çorumda sadece Alevi olduğu için dinciler tarafından katledilen Alevi canlara bakarak anlayabilir insanlar.
Eski Refah Partili Şevki Yılmaz mesele dememiş miydi Susurluktan sonra sürekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemi yapanlara "bunlar mum söndü oynuyorlar" diye.Bizim hakkımızda böyle düşün siyasal islamcı partilere nasıl oy verelim ki ?
Ayrıca mum söndü diye de bir şey yoktur.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Acaba laiklik ilkesine göre başı örtülü bir kadının başbakan olarak seçilebilmesi gerekmiyor mu? Oysa bugün Türkiye'de cumhurbaşkanının eşinin başı neden örtülü gibi laiklik dışı ve hatta insanlık ve ahlak dışı tartışmalar yapılıyor. Demek ki sözde Atatürk'ün partisi CHP henüz Atatürk ilkesi olan laiklik ne demek bilmiyor.

Bir de müslümanlık nedir ondan anlamadıkları halde müslümanlık üzerinden ahkam kesip islam dersi vermeye çalışıyor.

Samanyolu ve Zaman paraları nereden buluyor? Bunları işletenler cemaat usülü çalıştığı için birbirlerini ticari anlamda sürekli destekliyorlar. Bundan dolayı da epeyce kazanıyorlar. Hatta "hizmetteki" öğrencilere neredeyse zorla Zaman gazetesi aldırıyorlar; bir eve üç beş tane aynı gazeteden girdiği oluyor.

Henüz bir çok şeye toz pembe bakıyorsun. Hatta Rusya'da, Kuzey Kore'de olduğu gibi bu sözde ideolojiler gerçek yüzlerini ortaya koysa bile belki de yine de toz pembe bakmaya devam edeceksin.

Bu toplumdan ne bekliyorsun? Senin kendilerine hakaret ettiğin halde onlardan fikrine saygı göstermelerini ve sana oy vermelerini mi istiyorsun? Ayakkabını silmek gibi bir terbiyesizlik yaptığın gazetenin içinde hiç değilse Allah sözünün yazılını olduğunu düşünmeden, o gazeteyi okuyanların seni baş tacı yapmasını mı bekliyorsun? İşte bu CHP'nin ve onun taraftarlarının bu ülkenin değerlerine ve insanlarına beslediği kin ve saygısızlıktır. Ayrıca bu taraftarların sözde mangalda kül bırakmadıkları müslümanlıklarını da ortaya koyuyor. (Komutanlar şehitlerin cenaze namazına katılırlar sözde.. Oysa sağı solu seyretmekten başka bir şey yapmazlar genelde. Halbuki adam gibi katılmamak daha şereflidir.) Sen içindeki yazılara önem vermesen bile üstünde Allah yazan bir kağıtla ayakkabını siliyorsun, sen kendisini on binlerin sevdiği insanların ismini sözde saygısızlık yapmak için küçük harflerle yazıyorsun. Atatürk'ün ideolojisi bu mudur?

Diyorsun ki "CHP kimseye gerizekalı demedi, aklını kullanmıyor dedi". Sen de "ben CHP'ye oy veriyorum çünkü Atatürk'ün partisi" diyorsun. Peki bugün CHP'yi Atatürk mü yönetiyor? Atatürk bugün CHP'nin yaptığı bütün işlerden sorumlu mu? İkisine de hayır.. Peki kim aklını kullanmadan oy veriyormuş?

Güzel kardeşim, sen alevilerden de habersizsin. Alevi olabilirsin, ama tarihi, önüne konulan iki sayfa yazıdan ibaret sanıyorsun.. Sizler alevilerin bu durumlarına kopadurun, alevilik Ali'den önce de vardı desinler sayenizde. Önünüzdeki hangi kaynaktan geldiği belli olmayan yazıları (hatta bir toplantıda sırf bir komutan söyledi diye inandığınız o yazıları) okumak yerine sadece dedelerinize dedelerinden duyduklarını sorun. Eğer gerçekten alevi iseniz tabi.. Aleviler Atatürk'ü çok severler, ama sizler sebebini bilmiyorsunuz. Rüyada gibisiniz. Barış kardeşlik hey deyip insanları ayakları altında ezenler gibi..

Belki de inanmazsın, ama sen benim değerlerime (hatta farketmeden de olsa) düşmanlık da besliyor olsan, bana kin besliyor da olsan ben senin iyiliğini istiyorum.

Senin dediğin gibi olsun, elbette ortaya çıkacak ya.. :)
 

bulmeh

Profesör
Katılım
26 Temmuz 2007
Mesajlar
1,653
Reaksiyon puanı
14
Puanları
218
Elmacik dedi ki:
Senin dediğin gibi olsun, elbette ortaya çıkacak ya.. :)
@Elmacik, gerçekten güzel bir açıklama olmuş.elbette bir gün gerçekler ortaya çıkacak.
Ayrıca bu siteyi tavsiye(!) diye ekleyen arkadaş, tabiki bölmek için yayınlamamış ama başlamış bile.
bunu sonu yine o en kısa ve en son cevaba (KİLİT!) gidecek gibi geliyor bana :)
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
1-)Toplumdaki en önemli yanlış bilgi.hayrunnise gül başörtülü değil türbanlıdır.Başörtüsü ile türban arasında dağlar kadar fark vardır.Eşi türbanlı birinin cumhurbaşkanı ile eşi başörtülü birinin cumhurbaşkanı olması aynı şey hiç değildir.Türban,siyasal islamın simgesidir.Laiklik ilkesine aykıdır.Laiklik ilkesine göre devletin dini olmaz.Din devlet içind eğil toplum içindir ve devlet tüm dinlere eşittir.Siyasi bir simge ,Cumhurbaşkanının eşinin üstünde bulunamaz.O zaman yazrın gelir eşi devamlı gamalı haçlı ya da orak çekiçli tişört giyen biri olur cumhurbaşkanı.Cumhurbaşkanı sadece siyasal islamcıların değil tüm ülkenin cumhurbaşkanı olmalı.
2-)Zamanda Allah yazısı var diyorsun.Ben nereden bileyim Allah yazısı olduğunu.Aynı şekilde cemaatler de kullanıyor zaman gazetesini.Ayakkabılarını silerken,yemek yerken,soba yakarken.O zaman onlar da saygısızlık yapmış olmuyor mu?
2-)Peki dinci basının cumhuriyet için "kafirlerin gazetesi" demesi dincilerin cumhuriuyet görünce aynı şekilde üzerine basmaları günah değil mi?Cumhuriyetin içinde de dini yazılar bulunamaz mı.Ben özel olarak zaman alıp üstüne basmıyorum ki.Her gün kapımın önüne bırakıyor birileri.Paralrı bol herhalde.
3-)Ben topluma hakaret emmiyorum.Akıllarını kullanmıyorlar derken bir gerçeğe parmak basıyor ve onların iyiliği için diyorum.Bu ülkede sadece şeyhinin sözü ile oy veren,ağası istediği için oy verenler yok mu ?Var.Hem de tonla.Onlara iyiliği için aklınızı kullanın,kimsenin kölesi olmayın demek hakaret değil yardım bence.Ha ayrıca Zaman okuyan herkese de bunu dmeiyorum.Zamanın bayi satış sayısı 40 bin civarında.Onlara lafım yok.Ayrıca kendi aklı ile Akpye oy veren yurttaşlarımıza da bir şey demiyorum.Kendi tercihleri.Ne yapsınlar?Başa gelen çekilir.
4-)Ayrıca komutanlara laf ettiğin,vatanı için canını ortaya koyup çatışmada çarpışan komutanlarımıza samimi değiller dediğin için seni kınıyorum.Komutanlarımızın samimiyetinden ve şehitlere üzüldüğünden eminim.Yüce Allah,komutanlarımıza zeval vermesin.
5-)Ben Chpye aklımı kullanarak veriyorum.Kimse istediği için değil.Seçimden önce Mhp ile arasından gitsem de Chpyi seçtim.Çünkü Ulu Önder'in sözü geldi aklıma: "benim iki büyük eserim vardır.Biri Türkiye Cumhuriyeti,diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir" sözü.Atamın iki büyük eserine de sahip çıkıyorum Atatürkçü bir genç olarak.Nasıl ki Türkiye hala atatürk'ün ülkesi ise parti de öyledir.Yalnız bu sçeimlerde oy kullanmayacğaım çünkü baykal adlı akape ve amerikan ajanından partinin kurtulmasını istiyorum.
5-)Ayrıca Şevki Yılmazı bir komutanın sözü diyerek savunmuşsun.Şevki Yılmazın nasıl bir hain olduğunu herhalde herkes biliyordur.Mesela Atatürk için veled-i zina,laiklik ve kemalizm için şeytanın düzeni dediği gibi.Bunların video kayıtları da vardır.
6-)Ben Aleviyim.Atatürk'ü sevmenin sebebini bilmiyorsunuz diye beni şaşırttın.Şahsen kendi sevgimin nednei ülkemi ve milletimi yokolmaktan kurtarması ve osmanlının yobaz düzenine son vererek dini ve vicdan hürriyetini sağlayarak Aleviliği güvence alması nedeniyledir.Tüm cemevlerinde Atatürk,Hz.Ali ve Türk bayrağı yanyana durur.Rüyada gibi de değilim.Türkiye gerçekereinin ve medyanın bahsettiği gibi bir güllük gülistanlık durumda olmadığımızın farkındayım.Bu sadece irtica da değil.Türkiye'nin nasıl Türk-Kürt iç savaşına doğru sürüklendiğinin,İsrailin arzı mevdut toraklarını ele geçirmek amacı ile G.Doğu ve doğu anadoluda nasıl toprka aldığının,konutlarımızın ne derece berbat olduğunun ve istanbulda bir deprem olması durumunda Türkiyenin kaosa gireceğinin,dış borcumuzun kuşaklar boyu ödeyemeyecek durumda olduğu gibi gerçekleri biliyorum.
Ayrıca senin değerlerine düşmanlık da beslemiyorum.Kimseye de kinim yok.Tarikatlerde esir olmuş halkıma daji (seni kastetmiyorum).Ulu Önder nasıl cehalet nedeniyle yok olmakta olan halkını onlara kin beslemeden büyük bir millet sevgisi ile kurtarmaya çalıştı ise ben de sonuna dek çalışacağım.Atatürk'ün aydınlığı ülkemin her yanından ışıyana dek.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
1- Toplumdaki bu konuda en önemli yanlış bilgi, türban ile baş örtüsünün farklı zannedilmesidir. Nitekim İslam'da türban diye bir şey yoktur her kim bu kelimeyi uydurduysa Allah onu bildiği gibi yapsın. Baş örtüsü diye bir şey vardır ve yarım örtmek diye de bir şey yoktur. İnanmayan örtmesin onun kendi özgürlüğüdür ama inananların da inançlarına kendi aklından yorum yapmasın ayıp oluyor. Türban, CHP'nin kullandığı bir yalan üretecidir ve siyaset simgesi olduğunu söylemek bana çok gülünç gelmektedir. Neçe Elifler başlarını örterlerdi siperlere giderken? Acaba vatanı bölmek mi istiyorlardı? Laiklik ilkesine göre devletin dini olmaz; o halde devlet din işlerini bıraksın. Ama sözde Atatürkçüler herkesin dinine burnunu sokuyor. Siyasi bir simge bile olsa, demokrasi laiklikten ayrı düşünülemez; sizin demokrasinize göre sadece sizin siyasi görüşünüzden kişiler mi iktidar olabilirler?

2- Zamanda'ki Allah yazısına senin yaptığın büyük bir saygısızlık olduğu gibi, onu okuyanların da senin anlattığın kullanım biçimleri saygsızılıktır. Niye sanki ben belirli bir gruptanmışım gibi şartlandın ki? :) Gerçekten aklını kullanıyor musun? O halde kim olduğuma bakma; ne söylediğime bak. En azından beni tanımadığın için. Bir de öyle bir söylemişsin ki, sanki onlar saygısızlık yapıyor diye bu sana da Allah'a saygısızlık yapma hakkı veryormuş gibi. :)

3- Dinci basın dediğin kişiler elbette kendi propagandalarını yapacaklar, aynen sözde laik basının kendi propagandalarını yaptıkları gibi. İşi hakaret boyutuna götürmeleri İslam'la hiç bağdaşmayan bir şey elbette. Ama Cumhuriyet Gazetesi'nin bu kadar toz pembe ve sebepsiz savunma; nitekim onun içinde "dini" yazılar olmaz. Dini dinci dedikleri kesimden daha çok kullanırlar çünkü. Kur'an da olmayanları ayet diye yutturmaya çalıştıklarını biliyorum kendilerinin.

4- Toplumun %80'inin aklını kullanmadığını söyleyip hala CHP Atatürk'ün partisidir diye seçmekte ısrar mı ediyorsun? Ve buna gerçekten akıl kullanmak mı diyorsun? Sakın ha hakaret olarak algılamayasın bu sözümü, gerçekten samimiyetle soruyorum.

5- Komutanlar nedir? İlahi bir güçle var edilmiş süper yaratıklar mıdır? Şeref TSK'nındır, başındaki komutanın değil. O da senin benim gibi bir insandır, hata yapabilir, yanlış şeyler söyleyebilir; neden bu kadar hayalci bakıyorsun ki olaya? Herşey çok süslü.. Herkesin bildiğini değişik göstermeye çalışmak en çok ABD'nin marifeti, sonra da işte bu sözde "askerci"lerin. Benim söylediğime bakma ki, gidesin kendin göresin..

6- Şevki Yılmaz'ı tanımam. Ancak zamanında Fazilet Partisi'nden İslam'a uygun olmayan çok şeyler sadır oldu. Ama onun söylediği onu bağlar, o şahıstan ötürü beni neden eleştiriyorsun ki? Güzel arkadaşım, aklını kullanmak bu mudur?

7- Sen bireysin, alevi toplumunu temsil etmiyorsun. Gerçekten alevi tarihini bilse idin, onların kanları nerelere ve nasıl aktı haberin olsa idi, Atatürk'ü niye çok sevdiklerini de bilirdin.
 

hakan.daburda

Profesör
Katılım
26 Haziran 2007
Mesajlar
1,112
Reaksiyon puanı
7
Puanları
218
Elmacik dedi ki:
Diyorsun ki "CHP kimseye gerizekalı demedi, aklını kullanmıyor dedi". Sen de "ben CHP'ye oy veriyorum çünkü Atatürk'ün partisi" diyorsun. Peki bugün CHP'yi Atatürk mü yönetiyor? Atatürk bugün CHP'nin yaptığı bütün işlerden sorumlu mu? İkisine de hayır.. Peki kim aklını kullanmadan oy veriyormuş?
+1
Bide slogan vardı
"İnadına CHP inadına SOL"
Bir inat uğruna!!! >X<
Cevap bulamamanın haykırışları
apeiron13 dedi ki:
Yalnız bu seçimlerde oy kullanmayacağım çünkü baykal adlı amerikan ajanından partinin kurtulmasını istiyorum.
Bu kısmına +1
Atatürk demişki
"Benim iki büyük eserim vardır.Biri Türkiye Cumhuriyeti,diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir"

Ama bu sözün şuandada geçerli olduğunu düşünmek mantıksızlığın ta kendisidir!, Atatürk şuan Partinin ne halde olduğunu görmüyor ne yazıkki :( , Bilseydi bazılarının böyle düşüneceğini Atatürk'te bu sözü söylemezdi(Einstain değilim ama buna eminim!! :) )
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sayın acı_gercek,ben de partinin Atatürk dönemindeki halinden epey farklı olduğunu düşünüyorum.Ancak ben Atatürkçüyüm.Atatürkçü bir genç olarak görevim Atatürk'ün partisine girip partiyi tekrar Atatürk çizgisine getirmektir;değil Baykal,parti komünistlerin,şeriatçıların ya da ırkçıların eline geçse de görevim Atatürk'ün emanetine sahip çıkmaktır.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
O halde isme takılıp kalma ;) Atatürk bu ismi tescilleyin ömür boyu kullanın demediğine göre Atatürk'ün çizgisi olduğunu düşündüğün çizgiyi çiz. Yani hem aklımı kullanıp oy veriyorum diyorsun, hem de Atatürk döneminde çok farklı, komünistların bile eline geçse peşini bırakmam diyorsun. E güzel kardeşim akıl bunun neresinde? :)
 

hakan.daburda

Profesör
Katılım
26 Haziran 2007
Mesajlar
1,112
Reaksiyon puanı
7
Puanları
218
apeiron13
Başörtüsünü siyasal simge deyip(siyasal simge bahane)herkesin başını açma zorunluluğu getireceksen hiç geçme başına yarıyolda kalırsın, Çıksanda o tepeye indiririm aşağıya...(indiririz..)
Ben(Biz) sağ olduğum müddetçe hiçkimse Ezan'ı susturamayacak, Susturmaya çalışan en büyük Bölücülüğü yapmış sayılacak,
O başa geçecek olanlar benim(bizim) bunu söylediğimi bilsinler(Ben Halk'ım!)
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
O halde isme takılıp kalma ;) Atatürk bu ismi tescilleyin ömür boyu kullanın demediğine göre Atatürk'ün çizgisi olduğunu düşündüğün çizgiyi çiz. Yani hem aklımı kullanıp oy veriyorum diyorsun, hem de Atatürk döneminde çok farklı, komünistların bile eline geçse peşini bırakmam diyorsun. E güzel kardeşim akıl bunun neresinde? :)
arkadaşım yanlış anlamışsın.ben peşine takılırım demedim ki.girerim ve gerçek çizgisine çekmek için savaşırım diyorum.
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
acı_gerçek dedi ki:
apeiron13
Başörtüsünü siyasal simge deyip(siyasal simge bahane)herkesin başını açma zorunluluğu getireceksen hiç geçme başına yarıyolda kalırsın, Çıksanda o tepeye indiririm aşağıya...(indiririz..)
Ben(Biz) sağ olduğum müddetçe hiçkimse Ezan'ı susturamayacak, Susturmaya çalışan en büyük Bölücülüğü yapmış sayılacak,
O başa geçecek olanlar benim(bizim) bunu söylediğimi bilsinler(Ben Halk'ım!)
yanlış.ben başörtüsü siyasal simge demedim.türban siyasal simge dedim.baş örtüsünün serbest olmasını ben de savunuyorum.kimseye de başını açma zorunluluğu getirmiyorum.olayı hemen din sömürüsü moduna geçirme.ben orada başını herkes açacak,ezan yasaklanacak mı dedim ki.
Önce türban ile başörtüsünün farkını öğren.Sonra gel konuş.Şayet türbanlılar din için takıyorlarsa diyorum ki türban dini değil siyasi simgedir.eğer dindar iseniz başörtüsü takın türban değil.çünkü türban ben siyasal islamcıyım demektir.Aynı gamalı haçın ben nazi,orak çekicin de marksistim demesi gibi.
Ayrıca din sadece senin değil.Bu ülkedeki ulusalcıların tamamı dini için ölürler ve ulusalcıları-kemalistleri yok etmeden kimse kutsal dinimiz İslamiyete bir şey yapamaz.
Ayrıca ben açık açık Hayrnnise Gül başörtülü değil türbanlı demişken herkesi başını açmaya ve ezana karşı olmaya (haşa) meyilli olduğumu nereden çıakrdın merak ediyorum?
 

apeiron13

Öğrenci
Katılım
10 Kasım 2007
Mesajlar
34
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Şuradan bir yanlışlığı düzelteyim.Türban ile başörtüsü farklı şeylerdir.Başörtüsü yüzlerce yıldır Anadolu kadınının taktığı bir şeydir.Dini bir kıyafet olsa da dinin şarı değildir elbette.
Türban,1973 yılındaki Arap-İsrail savaşından sonra Ürdünlü kadınların İsrail askerlerini protesto etmek için uydurduğu bir kıyafettir.Bu amaçla Ürdünlü kadınlar kendilerince kafir olan Yahudi askerleri protesto ediyorlardı.Daha sonra bizim yerli Araplarımız (Arap hayranı olan ve islamiyet ile Arapçılığı karıştıran islamcılar yani) da çok sevdikleri ve her şeylerini taklit ettikleri Arapları bu konuda da taklti emişler ve madem ürdünlü kadınlar kafirleri böyle protesto ediyorlar biz de kafir kemalist devleti (Türkiye cumhuriyetini yani) protesto edelim demişler ve türbanı kendi eşlerine,kızlarına taktırmışlardır.Taktırırken kullandıkları gerekçe de tanıdıktır.Din böyle emrediyor.Halbuki alakası yoktur.
Peki şu anda türban takan kızkardeşlerimizin ne kadarı bu tarihi gerçekleri biliyor.Herhalde %99unun haberi yok ve masum bir şekilde dini amaçlarla takıyorlar.Halbuki madem dindarlar (ki itirazım yok.isteyen dindar olur isteyen olmaz) o zaman başörtüsü taksınlar.
ayrıca üniversitelere başörtüsünün serbest olması taraftarıyım.Türban tıpkı gamalı haç,orak çekiç ya pkk bayrağı gibi yasak olmalı.

Ayrıca sayın elmacik kardeşim.Alevi olmama rağmen bilemediğim şu Alevilerin Atatürkü sevmelerinin gizli nedenini söylersen sevinirim.Özel mesaj yolu ile de olabilir bu eğer açık açık söylemek istemiyorsan.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
Alevi olman alevilerle ilgili herşeyi bildiğinin bir kanıtı değildir, nitekim müslümansın ama müslümanlıkla ilgili çok önemli şeyleri de bilmiyorsun. Örneğin başını örtmek şart değildir diyorsun. Türban ve baş örtüsü farklı şeylerdir olayını da bir kenara bırak Allah'ını seversen kendini kandırma..

Alevilerin Atatürk'ü sevmek için gizli bir nedenleri yoktur gayet aşikar bir neden vardır; o da asılmaktan kesilmekten kurtulmuş olmaları ve bundan dolayı tüm ibadetlerini gizli yapmak zorunluluğundan kurtulmuş olmaları.

Bak yukarıda bir sürü iddia attım ortaya, hiç birine cevap vermedin. En iyisi verme de, çünkü CHP bir dindir, ona inanmak isteyenler için de özgürlük vardır bu ülkede. :)
 
Üst