- Katılım
- 17 Şubat 2018
- Mesajlar
- 2,971
- Çözümler
- 4
- Reaksiyon puanı
- 6,926
- Puanları
- 113
Avrupa Birliği üç ay önce aşılama kampanyasını başlattığında, 27 üye ülkenin tümü, Covid-19'a karşı savaşırken birliklerini göstermek amaçlı olarak anlık hareketle aynı gün resmen başladı. AB ülkeleri bu beceriksiz aşı uygulaması konusunda endişelendikleri için bu kendinden emin samimiyet gösterisi acayip hissettiriyor. Her hafta teslimat gecikmeleri,güvenlik korkularının aşılama planlarında başarısızlık getirdiği görülüyor ve gaf yapan yönetim ile bir araya gelerek AB'nin tüm programını yavaşlatıyor.
AB genelindeki aşılama oranları Britanya'dakilerin bir kısmı ve aşının bu aşamada olmayı umduğu seviyenin çok gerisinde. AB 100 kişiden sadece 13'ünü ilgilendiriyor. İngiltere'nin eşdeğer rakamı 45 ve ABD'de ise 38'de. Avrupa komisyonu başkanı Ursula von der Leyen, yetişkinlerin yüzde yetmişinin yaz sonuna kadar tamamen aşılanabileceğini söylüyor. Ancak bu hızla, AB hedefine ulaştığında 2022 yılına kadar girmiş olacak.
AB liderleri, karışıklıklarından kurtulmak için Perşembe günü başka bir toplantı için toplanırken, yetkililer süreci hızlandırmalarına yardımcı olacak yeni bir vızıltıya ışık tuttu: İngiltere ve ABD gibi ülkelere aşı ihracatını kontrol etme. Von der Leyen, “İhracatta karşılıklılık ve orantılılık görmek istiyoruz ve bu konuda sunmamız gereken aracı kullanmaya hazırız.” dedi.
Mantıkta acımasız bir basitlik var. AB şimdiye kadar, 10 milyonu da dahil olmak üzere 34 milyon Covid-19 aşı dozunu, piyasaya sürülme konusundaki kendini beğenmiş zaferinin Brexit sonrası zaten ateşli olan dönemde ek bir acıya yol açan İngiltere'ye ihraç etti. Bu rakamlar, aşının diğer herkese sızdırma dozlarını hayal ettikleri için AB'deki insanları kızdırdı. Bir yetkili, aşının pandemi sürecinde "yararlı ama fazla kullanılmaması" gerektiği konusunda uyardı, diğerleri ise aşıları biriktirip sakladı.
An EU ban on vaccine exports would make its wretched rollout take longer still | Leo Cendrowicz
The bloc should hold its nerve and focus on domestic production, says Brussels-based journalist Leo Cendrowicz
