Yahudilikten Gelen Sunnet inanci

Bu konuyu okuyanlar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ZorhaK

Rektör
Katılım
24 Kasım 2008
Mesajlar
10,757
Reaksiyon puanı
259
Puanları
63
Tum cevap veren arkadaslarima tesekkur ediyorum.

1. Muhammed 40 yasinda peygamber olmustur, dogustan peygamberlik yoktur, Kendisine elcilik bildirildigi yas 40 yasidir.

2. Sadece Kuran-i Kerim islami anlamaya yeterli olmuyorsa, bu basli basina bir paradoxtur. Takdir edersiniz ki bundan 1000 sene sonra gene kabul gorebilmesinin tek imkani 1000 sene sonrasina bile cevap verbilmesi gerekmesidir, tutun ki muhammedin yaptiklarini ve soyledikleri ile islam bir butun olsun o zaman 40 yasinda peygamber olmus bir insanin, 8 yasinda sunnet oldugunu kabul edersek, yapilan sunnet yahudi tevrati ile baslayan bir gelenektir, ve muhammed bu gelenegi kuran-i kerime yazmamistir, o zaman muhammedin izindekiler 40 yasindan sonra peygamber olam muhammedin kuran-i kerime yazmadigi birseyin neden takipcisi olmuslardir, bu konuda 1 hadis oldugundan bahsediliyor ancak bu sizce yeterlimdir?

2. Bende Ibrahim gibi TEK AL ILAHA/Allaha/Rabbe/Goktanriya adina ne demek istiyorsaniz INANIYORUM. Ancak hicbir peygambere ve kitaplara inanmiyorum.

3.Yahudige ne kadar saygi duyorsam muslumanligida o kadar saygi duyuyorum.

4.Sizlerin bir cogundan daha fazla dini kaynak okumusumdur, zaten bosuna dememisler fazla kafa yorma dinden cikarsin diye, sizde azcik ters kaynak arastirmasi yapsaniz zannetmiyorum ki benim fikirlerimi yanlis bulasiniz.

Kendimi tanimlamam gerekirse Deist`im. Kimsenin dini degerli ile alay etmeyecek kadar dindar bir hayatim oldu, o nedenle bana kufur bile etseniz sizin hangi gozluklerle dunyaya baktiginizi cok iyi biliyorum. O yuzden size hic kizmiyorum.

Sadece gercekten sordugum sorulari akli selim ve bilgili arkadaslarla tartismak ve acaba ben mi yaniliyorum demek icin soruyorum, kimse kirmak veya incitmek gibi bir amacim yok olamaz.

Elimden geldigince bana ilginc gelen konulari basliklar halinde buraya forumlarda siz degerli kardeslerimle paylasacagim.

Sunnet tanrinin yarattigi canliyi kusurlu bulup duzeltmektir. Detay olucak biraz ancak, penisin basinin bir kilif icinde saklanmasi tum HAYVAN VE INSAN yaradilisinda varken, bunu kesip atmak bana yanlis geliyor.

Saglik konusunda bir cok farkli gorus vardir, o yuzden bilimadamlarin bile anlasamadigi bir konuda sagliklidir degildir demek bana gereksiz geliyor.


Kırmızıyla belirttiğim yerle dikkat et.Muhammed kim askerlik arkadaşın mı?
Eğer değilse ya da HZ.Muhammed 'ten bahsediyorsan Bu şekilde yazamazsın.SAygım var diyorsun ama Saaygısızlık ediyorsun.

Hz muhammed Kuran-ı Kerim'e bunu yazmamıştır gibi saçma bir cümle kurduğuna göre artık seni cevap vermeye değer bulmuyorum.Arkadaşlara da tavsiyem bu yöndedir.Ciddiye almayın.
 

wbmstr

Asistan
Katılım
5 Eylül 2006
Mesajlar
435
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
Tum cevap veren arkadaslarima tesekkur ediyorum.

1. Muhammed 40 yasinda peygamber olmustur, dogustan peygamberlik yoktur, Kendisine elcilik bildirildigi yas 40 yasidir.

2. Sadece Kuran-i Kerim islami anlamaya yeterli olmuyorsa, bu basli basina bir paradoxtur. Takdir edersiniz ki bundan 1000 sene sonra gene kabul gorebilmesinin tek imkani 1000 sene sonrasina bile cevap verbilmesi gerekmesidir, tutun ki muhammedin yaptiklarini ve soyledikleri ile islam bir butun olsun o zaman 40 yasinda peygamber olmus bir insanin, 8 yasinda sunnet oldugunu kabul edersek, yapilan sunnet yahudi tevrati ile baslayan bir gelenektir, ve muhammed bu gelenegi kuran-i kerime yazmamistir, o zaman muhammedin izindekiler 40 yasindan sonra peygamber olam muhammedin kuran-i kerime yazmadigi birseyin neden takipcisi olmuslardir, bu konuda 1 hadis oldugundan bahsediliyor ancak bu sizce yeterlimdir?

2. Bende Ibrahim gibi TEK AL ILAHA/Allaha/Rabbe/Goktanriya adina ne demek istiyorsaniz INANIYORUM. Ancak hicbir peygambere ve kitaplara inanmiyorum.

3.Yahudige ne kadar saygi duyorsam muslumanligida o kadar saygi duyuyorum.

4.Sizlerin bir cogundan daha fazla dini kaynak okumusumdur, zaten bosuna dememisler fazla kafa yorma dinden cikarsin diye, sizde azcik ters kaynak arastirmasi yapsaniz zannetmiyorum ki benim fikirlerimi yanlis bulasiniz.

Kendimi tanimlamam gerekirse Deist`im. Kimsenin dini degerli ile alay etmeyecek kadar dindar bir hayatim oldu, o nedenle bana kufur bile etseniz sizin hangi gozluklerle dunyaya baktiginizi cok iyi biliyorum. O yuzden size hic kizmiyorum.

Sadece gercekten sordugum sorulari akli selim ve bilgili arkadaslarla tartismak ve acaba ben mi yaniliyorum demek icin soruyorum, kimse kirmak veya incitmek gibi bir amacim yok olamaz.

Elimden geldigince bana ilginc gelen konulari basliklar halinde buraya forumlarda siz degerli kardeslerimle paylasacagim.

Sunnet tanrinin yarattigi canliyi kusurlu bulup duzeltmektir. Detay olucak biraz ancak, penisin basinin bir kilif icinde saklanmasi tum HAYVAN VE INSAN yaradilisinda varken, bunu kesip atmak bana yanlis geliyor.

Saglik konusunda bir cok farkli gorus vardir, o yuzden bilimadamlarin bile anlasamadigi bir konuda sagliklidir degildir demek bana gereksiz geliyor.

deli diye tabir ettikleri kişiler böyle oluyor galiba sana kardeşim bak kuran da hersey yazıyor gerek dünyanın yaratılışı gerekse yok oluşu sadece şuan bazılarını anlamaya bizim aklımız yetmiyo derdim ama sana bu sözlerin boş olacağı kanaatindeyim ve sadece allah snn gibileri ıslah etsin diyebiliyorum son olarakta rabbime şükrediyorum ki çevremde hiç snn gibi bir varlık yok...

iii günler....
 

rise

Dekan
Emektar
Katılım
12 Ocak 2009
Mesajlar
9,893
Reaksiyon puanı
3,247
Puanları
113
........
Kendimi tanimlamam gerekirse Deist`im. Kimsenin dini degerli ile alay etmeyecek kadar dindar bir hayatim oldu, o nedenle bana kufur bile etseniz sizin hangi gozluklerle dunyaya baktiginizi cok iyi biliyorum. O yuzden size hic kizmiyorum.

Sadece gercekten sordugum sorulari akli selim ve bilgili arkadaslarla tartismak ve acaba ben mi yaniliyorum demek icin soruyorum, kimse kirmak veya incitmek gibi bir amacim yok olamaz.

Elimden geldigince bana ilginc gelen konulari basliklar halinde buraya forumlarda siz degerli kardeslerimle paylasacagim.
.....
Paylaş güzel kardeşim, paylaş ki sana verilen görevleri yerine getirmiş olasın.
Bu iki sorunu cevaplayıp seni susturunca sırada hangi kafa karıştırıcı soruların var? Sor ki şimdiden kafamız karışmaya başlasın
İnsanlar tarafında tahrif edildiği herkesçe bilinen Tevrat tan (indiği şekline, aslına iman ederiz) hükümlerle insanları saptırmaya çalışmayı bırak.
Haa bu senin misyonun ve görevin ise bugün moongod olarak yarın bilmem ne olarak görürüz o ayrı mesele.
Hangi şekle bürünürsen bürün, hüsrana uğrayacaksın bunu bil ve yol yakınken Müslüman insanları incitmeden Hak dine koş..Vesselam
 

BaRY

Profesör
Katılım
27 Aralık 2007
Mesajlar
1,635
Reaksiyon puanı
12
Puanları
38
Ben arkadaşı gayet iyi anlıyorum, öyle diğer arkadaşlar gibide ezecek değilim.İsteyen istediği şeye inanır, inançları o kişiyi deli veya başka birşey yapmaz.Allah senin gibileri ıslah etsin diyerek, farklı inançta olanları İslamdan uzaklaştırma gafletine düşmeyip, onlara dini açıdan cevaplarını vermelisiniz.Bu yaptığın ancak bu insanların İslama olan mesafesinin daha da artmasına sebeb olur.
 

berckai

Profesör
Katılım
17 Mayıs 2008
Mesajlar
2,394
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
bırakalım bu konuları ya herkesin inancı kendine kendini müslüman hisseden peygamberlere biat eder peygamberlerde ya sonradan sünnet olur ya da doğduğunda sünnetlidir yani sünnet gereklidiir

şu en güzel şekilde yaratılışa da gelince madem ki sen Allahın sünnetine karşısın o zaman Allaha karşısın Allahın sözünü niye kullanıyorsun o yok ya !!!
ayrıca sen en güzel şekilde yaratılmışsan niye hastalanıyorsun hastalanmaman gerekmez mi Allahın kudretise bu biz hiç tedavi olmayalım ne de olsa en güzel şekilde böyleyiz

saygılar
 

ds mosx

Profesör
Katılım
24 Ocak 2009
Mesajlar
1,491
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
atalarımı çok seviyorum ya ne demişler anlayana sivrisinek ,saz ;anlamayana davul, zurna az :D
 

moongod

Öğrenci
Katılım
31 Ocak 2009
Mesajlar
51
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
BaRY tesekkur ederim, dunyada yasayan insanlarin sadece %23 u musluman ki bunlarin oldukca buyuk bir bolumu baski altina demokratik olmayan topraklarda yasiyorlar. O yuzden bu orani biraz daha asagi cekip %15 demek istiyorum bu orana.

Simdi 5 milyar nufuslu dunyada 750 milyon musluman var ve geri kalan 4 milyar 250 milyon insanin gonul gozleri kapali ve kulaklari muhurlu.

Ve her ne hikmetse bu 750 milyon musluman kardesimin yasadigi islam topraklari dunyanin en geri kalmis ve demokrasi olmadan yonetiliyor. Nedense hep bu benim musluman kardeslerim savaslarda yeniliyor ve ulkeleri emperyalist devletler tarafindan somuruluyor.

Eger bunlari konusmassak dahada bu devran boyle gider.
 

ebay

Öğrenci
Katılım
13 Aralık 2008
Mesajlar
78
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bende dunyada ki tum din eksenli savaslari ve ayrimciliklari, din irkciligini ve insanlarin birbirini dinleri yuzunden hor gormesini, ortadan kaldirmayi vaad ediyorum.

Ayrica ne yazik ki dunyada 1 tane gelismis ve insanlarin yasamak istedigi bir islam ulkesi yok, TR demokratik cagdas hukuk devletidir.

Kimse suudi arabistana,irana,yemene,fas,pakistan,azerbeycan gidipte yasamak istemiyor, bu devletlere gelisme vaad ediyorum.

Hemde benim vaadlerim olmeden canli canli yasayabilecegin seyler, senin vaadlerin gibi hayal degil.



1- Kur'an-ı Kerim' de bilimsel keşiflerden bahsediliyor mu?

2- İslamın bilime bakışı nasıldır. Müslümanlar bilimde neden geri kalmışlardır?

3- Bilim, Allah'ın sanatını, yaratışındaki üstünlüğü, kusursuzluğu ve mucizevi özellikleri görebilmenin bir yoludur. Herhangi bir bilim dalında araştırmalar yapan bir insan, eğer birtakım önyargılara veya körü körüne bağlı olduğu bir ideolojiye sahip değilse, gördüğü her ayrıntıda mükemmel bir tasarımın varolduğunu görür ve bu tasarımın ancak sonsuz bir aklın eseri olabileceğini rahatlıkla anlayabilir. İşte bu nedenle tarih boyunca büyük keşifler yapmış, bilimsel gelişmenin öncüsü olmuş bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu Allah'a yönelmiştir.

Okuyacağınız bu cevapta, bilim ve dinin çeliştiğini, bir bilim adamının dindar veya dindar bir insanın bilim adamı olamayacağını savunanların ne kadar önemli bir yanılgı içinde bulundukları gözler önüne serilecektir. İki ayrı bölümden oluşan bu dizinin ilk bölümünde, İslam dininin hakim olduğu bir ortamda yetişmiş, Allah'a olan inancı ile tanınıp övülen, aynı zamanda bilimde pek çok ilke imza atarak tarihe geçen bilim adamlarından bahsedilecektir. İkinci bölüm ise, tarih boyunca keşifleri ve bilimsel alandaki çalışmaları ile tanınmış ve şahit oldukları bilimsel gerçekler karşısında iman etmiş Batılı bilim adamları ile ilgilidir.

İlim Öncüsü İslam Alimlerinden bazıları:

İbn-i Sina

İbn-i Sina 980 senesinde Buhara yakınlarında doğmuş bir İslam filozofu ve tıp bilginidir. Önce babasından daha sonra da dönemin ünlü bilginlerinden mantık, matematik ve gökbilim öğrenimi görmüş, tıp alanında gösterdiği başarılar nedeni ile de II. Nuh'un özel hekimi olarak görevlendirilmiştir.

Ünlü eseri el-Kanun, yaklaşık bir milyon kelimelik büyük bir tıp ansiklopedisidir. Bütün eski tıp ve müslüman tıp ilmini ihtiva eder. Bu eser gerek içeriği gerekse hazırlanış tarzı bakımından asırlarca dünya tıp literatürüne hakim olmuştur. Kendisinden sonra, yeni tıbbın doğuşuna kadar Türkçe, Arapça, Farsça ve Batı dillerinde yazılmış eserlere kaynaklık etmiştir.

Tıp ilminin kaideleri, ilaçlar ve çeşitli hastalıklarla ilgili detaylı bilgiler veren İbn-i Sina'nın bu eseri, gerek Anadolu Selçukluları ve gerekse Osmanlılar devrinde temel bir başvuru kitabı olarak kullanılıp tercih edilmiştir.

Tıp ilminde büyük bir çığır açmış olan İbn-i Sina, felsefe alanında da gerek Doğu gerekse Batı filozoflarını etkilemiştir. Yapıtları 12. yüzyılda Latinceye çevrilmiş ve bunun ardından da tüm dünyaya yayılmıştır.

Kadızade Rumi

16. yüzyılın sonlarında Osmanlılarda müspet ilim konusunda bir isim dikkat çekmektedir. Bu kişi, Musa Paşa b. Mahmut b. Mehmet Salahaddin olarak anılan Kadızade Rumi adıyla ün kazanmış olan Türk matematikçisi ve astronomudur. Çeşitli önemli kitaplar hakkında "şerh" adı verilen yorumlar yazmış ve bu konuda ünlenmiştir. Bunlardan bir tanesi Osmanlı Medreselerinde okutulan el-Harezmi'nin Mülahhas fi'l-hey'e adlı astronomi kitabına yazdığı şerhdir. İkinci olarak da Şemseddin-i Semerkandi'nin geometri ve üçgenlerin niteliklerine dair kaleme aldığı Eşkalü't-te'sis'i şerh etmiştir. Bir de Muhtasar fi'l-hisab adında bir Arapça eseri vardır ki, birinci kısım aritmetik, ikinci kısım cebir ve denklemler, üçüncü kısım ise ölçmelerden ibarettir.

Kadızade'nin en önemli eseri ise, Gıyaseddin Cemşid'in Risale fi'istihraci'l-ceyb-i derece vahide eseri için yazdığı şerhdir. Sadece kitap hakkındaki yorumlarını belirtmesine rağmen Kadızade burada bir derecelik yay sinüs hesabı usulünü yazardan daha iyi ve daha basit bir şekilde açıklamıştır. Kadızade'den zamanın en ciddi ve gerçek astronomu olarak bahsedilir. Tüm bu sebeplerden dolayı Kadızade'yi Osmanlı Türklerinin birinci gerçek astronomu ve matematikçisi olarak kabul edebiliriz.

Mahmut Şirvani

Şirvani, 15. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Osmanlı tıbbının en önemli hekimlerinden biri, belki de birincisidir. Şirvan doğumlu bir ailenin oğlu olarak Anadolu'da doğmuştur. Yaşadığı dönem boyunca 11 tane eser vermiş ve tüm eserlerini dönemin devlet büyüklerine ithaf etmiştir. Fatih Sultan Mehmet'e ithaf edilen son eseri ve eserleri arasında en önemlisi olan Mürşid, Osmanlı tıbbında göz hastalıklarına ait en hacimli eser olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yazdığı bir başka eser olan Tuhfe-i Muradi ise, içerdiği bilgiler nedeni ile Anadolu'da yazılan ilk tıp eserleri listesine alınmıştır. Konu, temelinde kıymetli taşlara dayansa da bu taşların tıpta kullanımının da anlatılmasından dolayı tarihçiler tarafından bir tıp kitabı olarak kabul edilmektedir.

Şirvani'nin eserlerinin 4'ü Arapça, 6'sı ise Türkçe olarak kaleme alınmıştır. İlk devir Osmanlı tıbbında bu kadar üretken ikinci bir tıp yazarı yoktur. Eserlerinin, döneminin ilmi zihniyetini en açık şekilde yansıtmasının yanında, şu an bile herkesin anlayabileceği sade bir Türkçe ile yazılmış olması da son derece önemlidir.

Mukbilzade Mümin

Osmanlı döneminde önemli ilim adamlarından bir diğeri de II. Murat döneminde yetişmiş ve iki önemli eser bırakmış olan Mukbilzade Mümin'dir. Mümin, göz hastalıkları konusuna özel ilgi göstermiş olan Şirvani ile birlikte ilk Osmanlı hekimlerindendir.

Yazarın ilk eseri padişaha ithaf edilmiş olan Zahire-i Muradiye'dir. İkinci eseri Miftahü'n-nur ve hazainü's-sürur da aynı şekilde padişaha ithaf edilmiş önemli bir tıp kitabıdır. Kitapta teşhis ve sağlık bilgisinden genel olarak bahsedildikten sonra, göz hastalıklarına dair ayrıntılar anlatılmaktadır. Bu önemli eserde, baş ve kafatası yapısı ve hastalıkları, göz hastalıkları, göz kapağı rahatsızlıkları, konjoktiva ve kornea hastalıkları detaylı olarak tarif edilmekte, hastalıklara karşı önlemler ve çözümler anlatılmaktadır.

Osmanlılarda bütün Darüşşifa vakıflarındaki hekim listelerinde Mukbilzade Mümin'in isminin mutlaka bulunması dönemin son derece önemli bir hekimi olduğunu kanıtlamakta, aynı zamanda o dönemde göz hastalıklarına verilen önemi de yansıtmaktadır.

Ali Kuşçu

Türk-İslam Dünyası astronomi ve matematik alimleri arasında, ortaya koyduğu eserleriyle haklı bir şöhrete sahip Ali Kuşçu, Osmanlı Türkleri'nde, astronominin önde gelen bilgini sayılır. Batı ve Doğu Bilim dünyası onu 15. yüzyılda yetişen müstesna bir alim olarak tanır. Kuşçu, Uluğ Bey ve Kadızade'den matematik dersleri almıştır. Bir dönem Azerbeycan'a gitmiş, orada Akkoyunlular padişahı Uzun Hasan'ın emrinde elçilik görevini yerine getirmiş, daha sonra da Fatih'in sarayında bilim adamı olarak görev yapmıştır.

Bilimsel tartışmalarda bulunan, Fatih Külliyesinde bir güneş saati yapan Ali Kuşçu, İstanbul'un enlem ve boylam derecesini belirlemiştir. Ay'ın ilk haritasını çıkaran Ali Kuşçu'nun adı bugün Ay'ın bir bölgesine verilmiştir. Ali Kuşçu'nun çalışmaları başlıca iki bölüme ayrılabilir. Bunlardan ilki din ve filoloji ile ilgilidir. Diğeri ise matematik ve astronomi ile ilgili eserlerdir. Bu eserler arasında en önemlisi Risale fi'l-hey'e'dir. Zafer günü tamamlandığı için Fethiye adıyla Fatih'e takdim edilmiştir. Matematik ve astronomi alanında büyük bir çığır açan bu eser içinde gök cisimlerinin dünyamızdan uzaklıklarına kadar tüm bilimsel detaylar bulunmaktadır. Farsça yazılmış daha sonra Arapçaya çevrilmiş, Batı ilminin Türkiye'ye girmesinden sonra bile astronomi alanında tercih edilen bir kitap olmuştur.

Mirim Çelebi

Mirim Çelebi, asıl adı Mahmud b. Mehmed olan ve 16. yüzyıl Osmanlı Türkiye'sinin en ileri gelen astronom ve matematikçilerindendir. İstanbul'da doğmuş, medreselerde okumuş ve Beyazıd'ın şehzadeliği zamanında hocalık yapmış ve önemli makamlarda görev almıştır.

Kadızade ve Ali Kuşçu'nun torunu olan Çelebi'nin en önemli eserlerinden biri Uluğ Bey'in Zic'ine Farsça olarak Düstürü'l-amel ve tashihü'l-cedvel adında yazdığı bir şerhdir. Yazar eserde konuları çok çeşitli şekillerde anlatmış, örneğin bir derecelik yayın sinüsünü hesaplamak için gayet anlaşılır biçimde 5 ayrı çözüm yolu göstermiştir.

Mirim Çelebi aynı zamanda kendisini çok seven Yavuz Sultan Selim'in ısrarları sonucunda dedesi Ali Kuşçu'nun astronomi ile ilgili Fethiye eserini de şerh etmiştir. Matematik ve astronomi ile ilgili yedi sekiz risalesi bulunmaktadır. Mirim Çelebi, Osmanlı ülkesinde astronomi ve matematik ilimlerinin ilerlemesi için kuşkusuz en çok çalışan müslüman bilim insanlarındandır.

Takiyüddin Efendi

16. yüzyılın en önemli astronomlarından biridir. Devletten görev almak üzere Kahire'den İstanbul'a gelmiş, matematik bilimindeki ustalığı nedeniyle hoş karşılanıp Sultan'a tanıtılmış ve onun yüksek yardımlarıyla rasathane hazırlanmıştır. Kurduğu rasathane o zaman için dönemin en önemli astronomi aletleriyle donatılmıştır. Yapılan gözlem, kullanılan araçlar ve çalışan astronomları ile son derece önemli bir mekandır.

Takiyüddin'in en önemli eseri Sidretü'l-Münteha'dır. Bu eserde güneş parametreleri üç gözlem noktası yöntemi uygulanarak hesaplanmıştır. Takiyüddin, Tycho Brahe ve Copernicus dışında dünyada bu yöntemi kullanan üçüncü kişidir. Benzer sonuçlara ulaşmalarına rağmen, Takiyüddin'in güneş parametreleri konusunda yaptığı hesaplamalar 16. yüzyılda en doğru hesaplamalar olarak tarihe geçmiştir.

Takiyüddin, eserlerinde "saatlerden" bir astronomik araç gibi bahsetmiştir. Bu saatlerin en önemli özelliği dakik olarak, dakika ve saniyeyi verebilmesidir. Avrupa'da dakika ve saniye bulunan bir saatin yapılma tarihi ile Takiyüddin'in bu mekanizmadan bahsetmesi aynı döneme rastlar.

Takiyüddin, Haridetü'd-Dürer ve Feridetü'l-Fikr adlı küçük bir zic'inde ondalı kesirleri kullanmış ve bu konu hakkında bilgi vermiştir. Bir başka deyişle, ondalı kesirler Avrupa'da tanınmasından çok daha önce Takiyüddin tarafından sadece tanıtılmamış, kullanılmıştır da. Bütün bunlara bakarak, Takiyüddin'in, dünyada "ilk"leri gerçekleştiren bilginlerden biri olduğu açıkça görülmektedir.

Seydi Ali b. Hüseyin

Seydi Ali b. Hüseyin, birçok deniz seferine, özellikle savaşlara katılmış, sonra da Barbaros Hayrettin Paşa'nın hizmetinde çalışmış, astronomi konusunda uzman büyük bir denizcidir.

Hüseyin'in deniz astronomisi ve coğrafyayı gerçekten çok iyi bilen bir bilgin olduğunu gösteren en önemli eseri Muhit'dir. Eserin içinde, yön bulma, zaman hesabı, takvim, güneş ve ay zamanlamaları, pusula bölümleri, çeşitli adaların ve meşhur limanların kutup yıldızına yükseltileri, astronomiye ait bazı bilgiler, rüzgarlar, ulaşım yolları, büyük fırtınalar ve bunlara karşı alınacak tedbirler gibi önemli konular yeralmaktadır. Konulardan da anlaşıldığı kadarıyla Muhit, son derece ilmi ve önemli bir eserdir.

Hüseyin aynı zamanda Ali Kuşçu'nun Fethiye'sini çevirmiş ve eklemeler de yapmıştır. Gökleri sayarken astronomi terimleri katmış, alemin merkezinin yerin merkezi olduğunu ve ağır cisimlerin yerin merkezine doğru düştüklerini ilave etmiştir.

Yazar, bir diğer eseri Mir'at-i Kainat'da ise güneşin yükseltisi ve yıldızların yerleri, kıblenin ve öğle vaktinin belirtilmesi, daire çemberlerinin, sinüs, kiriş ve tanjantların bulunması ve karşı tarafa geçilemeyen bir nehrin genişliğini ölçmek usulü gibi konularda bilgi vermektedir. Konusunda çok önemli bilgiler vermiş ve geride çok değerli eserler bırakmış üstün bir denizci ve astronomdur.

Katip Çelebi

17. yüzyılda yaşamış büyük bir bilim adamıdır. 14 yaşına geldiğinde Anadolu Muhasebesi Kalemi'ne alınmış ve buradaki halifelerden birinden hesap kaidelerini öğrenmiştir. Bundan sonra çeşitli hocalarla çalışmış ve bilgilerini genişletmiştir.

Katip Çelebi'nin 20 dolayındaki eseri arasında belki de en önemlisi Keşfü'z-Zünün an esami'l-Kütüb ve 'l-Fünün'dur. Eserde, 300'e yakın müstakil ilimin konuları ve amaçları hakkında bilgi verilmekte çeşitli araştırmalara yer verilmektedir.

İkinci önemli eseri ise Cihannüma'dır. Coğrafya ve kosmografyaya ait olan eserde yazar, dünya üzerindeki 5 kıtayı 6'ya bölmüş ve hepsi hakkında genel bilgi vermiştir. (Avrupa, Asya, Afrika, Amerika, Macellenike/Avustralya ve Kutup bölgeleri). Eserde yeryüzünün yuvarlaklığını ispat için çeşitli deliller verilmiş ve Japonya'dan Erzurum'a kadar mevcut olan bütün bitkiler ve hayvanlar tanıtılmıştır. Cihannüma aynı zamanda Osmanlıların üç kıtadaki hakimiyeti, şehir ve kasabaları hakkında hiçbir yerde bulunmayan değerli bilgileri de ihtiva eden ilk ve yegane sistematik coğrafya kitabıdır.

Katip Çelebi dönemin durgunlaşmış ve yeniliklere kapalı havası içinde Osmanlı toplumunda büyük atılımlar yapan bir aydındır. Batı'daki astronomi eserlerini çevirmeye yönelmiş bir alimdir. Çelebi, döneminin koşullarını aşan bir bilim anlayışının ilk mimarlarından biri olarak kabul edilir.

İbn Nefis

13. yüzyılda bilim adına önemli gelişmelere damgasını vurmuş olan bir başka isim de İbn Nefis adıyla tanınan Alaeddin Ali ebi'l-Hazam el-Kureyşi'dir. Mu'cezü'l-Kanun adlı ünlü eserinde İbn Nefis, pekçok tıbbi açıklamada bulunmuş ve oldukça rağbet görmüştür. Eserin en önemli özelliği, İbn Nefis'in küçük kan dolaşımını tıpkı 16. yüzyılda bu dolaşımı Harvey'den önce tarif eden Michel Servetus gibi tarif etmesidir.

Servetus'un, İbn Nefis'ten yaklaşık üç yüzyıl sonra küçük dolaşımı açıklaması ve onunla aynı anatomik yapıyı tarif etmesi son derece önemli bir konudur. Çünkü o döneme kadar klasik inanç, anatomide septumun (bir organın iki ayrı bölümünü birbirinden ayıran ayırıcı zar veya duvar) geçirgen olduğu yönündedir. Oysa İbn Nefis, herhangi bir gözleme dayanmadan septumun geçirgen olmadığından yola çıkmış ve bu sonuçlara varmıştır. Nitekim sonraki yüzyıllarda septumun geçirgen olmadığı gözlemlerle ispatlanmıştır.

İbn Nefis, kuşkusuz bu önemli keşfi ile tıp tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Yaptığı keşfin önemi ve değeri kendisinden üç yüzyıl sonra ortaya çıksa da Osmanlı dönemine büyük faydaları dokunmuş önemli tıp adamı vasfını korumuştur.

Akşemseddin

Asıl adı Şemseddin Muhammed b. Hamza'dır. Ancak sakal ve bıyığının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşemseddin olarak anılmaktadır. Şam'da doğmuş ve küçük yaşta Anadolu'ya gelerek Amasya'nın bir kazasına yerleşmiştir. Genç yaşta çeşitli ilimler konusunda başarılar elde etmiş ve iyi bir tıp tahsili yapmıştır.

Tıp alanında derin araştırmalar yapmış olan Akşemseddin, "Hastalıkların insanlarda birer birer ortaya çıktığını sanmak yanlıştır. Hastalıklar insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma gözle görülmeyecek kadar küçük fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur." diyerek bundan beşyüz sene önce mikrobun tarifini yapmıştır. Onun bu açıklamaları yaptığı dönem, mikropları ilk olarak tanıtan İtalyan hekim Fracastor'dan yaklaşık 100 sene öncedir. Böyle bir ilke imza atan Akşemseddin, tıp tarihinde önemli bir yere sahiptir. Sultan II. Murat ve II. Mehmet'e çok yakın olan Akşemseddin, yaptığı ilaçlarla saray ve çevresinde birçok hastayı iyileştirmesiyle de bilinmektedir.

Akşemseddin'in pek çok dini eserinin yanı sıra son derece büyük önemi olan iki de büyük tıbbi eseri bulunmaktadır. Eserler halen tıp literatüründe önemlerini korumaktadır.

El-Battani

868 yılında Harran'da doğmuş olan el-Battani ilk eğitimini ünlü bir bilim adamı olan babası Cabir bin San'an el-Battani'den almıştır. Daha sonra eğitimini devam ettirmiş ve çok çeşitli konularda uzmanlık elde etmiştir.

Battani ünlü bir astronom, matematikçi ve astrologdur. Astronomi konusunda pek çok önemli keşfi vardır. Bunlardan en önemlisi bir güneş yılının 365 gün, 5 saat, 46 dakika ve 24 saniyeden oluştuğunu bulmasıdır. Bu keşif günümüz ölçümlerine son derece yakındır. Güneşin doruk noktasındaki boylamın Ptolemy'nin keşfinden beri 160 47' arttığını da keşfetmiştir. Bu durum, güneşin yörünge hareketlerini ve eşzamanlılıkta küçük farklılıkların meydana geldiğini gösteren önemli bir keşiftir.

El-Battani'nin getirdiği yenilikler, ekliptik düzlemde dikkate değer bir eğrilik olduğunu, mevsimlerin uzunluklarını ve güneşin yörüngesini de kesin değerlerle ortaya koymaktadır. Ay ve güneşle ilgili gözlemleri, 1749 yılında Dunthorne tarafından ayın hareketlerinin anlaşılması konusu ile ilgili olarak kullanılmıştır. Matematik alanında Yunan kirişi yerine sinüsleri kullanan ilk kişidir. Ayrıca ilk olarak kotanjant kavramını getirmiş ve dereceli bir tablo oluşturmuştur. Astronomi ve trigonometri ile ilgili sayısız eseri vardır. Astronomi konusundaki çalışmaları Rönesansa kadar Avrupa'da etkili olmuş, astronomi ve trigonometrideki keşifleri bu bilimlerin gelişimine öncülük etmiştir.

El-Harezmi

Ebu Abdullah Muhammed bin Musa El-Harezmi tahmini olarak MS 770 yılında Özbekistan'da doğmuştur. Batı bilim dünyasına en sürekli ve en derin etkiler bırakmış matematikçi olarak tanınmaktadır.

Harezmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazan kişidir. Bu bilim dalı daha önceleri az çok işlenmiş ve geometriden farklı bir ilim olarak görülmeye başlamıştır. Birinci dereceden denklemler çözülebilmiş ama ikinci derece denklemlerin kökeni konusu henüz anlaşılamamıştır. Harezmi, ikinci kitabı olan El Cebr ve'l Mukabele ile ikinci derece denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak belirleyen ilk kişidir. Harezmi eserinde belirttiği yöntemleri bir öğretmen yeteneğiyle açıklamış ve bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır.

Harezmi'nin bu eseri, matematik tarihi bakımından çok önemli gelişmelere başlangıç olmuş ve 600 yıldan fazla süre boyunca matematik öğrenimi için temel sayılmıştır. Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamları eseri hayranlıkla incelemişler ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır. 1598-1599 yıllarında hala cebir ilminde tek kaynak Harezmi'nin bu eseridir.

Matematiğin yanısıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir. Güneş saatleri ve saatler üzerinde yazılmış eserleri bulunmaktadır.

Sabit Bin Kurra

Sabit bin Kurra, matematik, astronomi ve tıp konularında uzman İslam bilginlerinden biridir. Döneminde tüm bu alanlarda çok büyük gelişmelere öncü olmuş, özellikle geometri ve cebir konusunda yeniliklere imza atmıştır. Sabit bin Kurra'nın geometrideki yeri hakkında oryantalist Georges Rivoire şunları yazar: "Cebirin geometriye uygulanmasını, Müslümanlara borçluyuz. Bu da 900 yılında vefat etmiş olan Sabit bin Kurra'nın eseridir."

Matematik, astronomi, astroloji, tıp ve çeviri ile uğraşan Sabit'in 79 eseri olduğu bilinmektedir. Bunlardan 21'i tıp, 2'si müzikle, geri kalan 25 eser ise matematik ve felsefe ile ilgilidir.

Sabit, Oaklides'in bilgilerini kullanarak cebir konusunda çok daha genel denklemlerin çözümlerini göstermeyi başarmıştır. O da Harezmi gibi pozitif köklü ikinci derece denklemlerin çözümü ile uğraşmıştır. Üçüncü derece denklemlerin çözümü iki yüzyıl sonra Ömer Hayyam'a nasip olacaktır. C. B. Boyer, bu usta matematikçi için şunları söylemektedir.

"MS 9. yüzyıl Müslüman matematikçilerin altın çağı oldu. Yüzyılın ilk yarısında Harzemli, ikinci yarısında Sabit bin Kurra damgasını vurdular. Harzemli ile Oaklides 'temelciler' olarak benzeşir. Sabit ise, Pappus gibi, yüksek matematik yorumcusudur." (Boyer, C. B. (1968). A History of Mathematics, John Wiley and Sons, New York, sf. 258)
Selam ve dua ile...
 

moongod

Öğrenci
Katılım
31 Ocak 2009
Mesajlar
51
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ebay

O verdigin adamlarin hepside dunyanin gelismesine on ayak olmustur, saygi ile aniyorum ama ne yazik ki en yakini 500 sene once yasamistir :) 500 senedir islam yasam tarzindan bir bilimadami cikmamistir, cunku o donemlerde fikir ve felsefe serbestti, kimse kimsenin kafasini ucurmuyordu fikirlerinden oturu, o yuzden ki gelisme cok buyuk yasanmistir..
 

Orhun67

Öğrenci
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
38
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Peygmber Efendimiz ve bir çok arap İslam dininden İbrahim Aleyhiselamın dini üzere yaşarlardı... Putlara tapmazlardı... Yahudi ya da Hristiyan değillerdi...

Sünnet Kur'an da geçemem meselesine gelince...
Kur'an ı Kerim İslam'ın tek kaynağı değildir...
Kur'an ı kerim ve Pegrammber efendimizin hal ve davranışları yani sünneti İslam dinini bütünüdür...
Siz sadece Kur'an'a bakarak nasıl Namaz kılacağınızı, Kaç rekat kılacağınızı bulabilir misiniz?
Bulmadığınız zaman Namaz yok mu diyeceksiniz?
Kur'an-ı Kerim Genel hükümleridir... Kur'an ın nasıl yaşanacağını da Peygamber efendimizin hayatına bakarak görürürüz...

Ateist olabilirsiniz...
Saygı duyarız...
Sizin ateist olmanızın bana bir zararı yok...
Ama gelip de Peygamberime saygısızlık yapmayın...
Mensubu bulunmadığınız bir din hakkında kendinizce çıkarımlarda bulunmayın...

Ve son soru?
Ben bir müslüman olarak seni Müslümanlığa davet ederek Kendi inancıma göre seni kurtuluşa sevekederim... cehennemden kurtarırım...

Peki sen beni Ateistliğe davet ederek benim için ne yapmış olursun?
Eğer ölümden sonra hayat yoksa benim neye inandığımdan ya da inanmadığımdan sana ne?
bu seni niye rahatsız ediyor...
Allah'ın yok olduğu kanıtlasan ne olacak?

Boş yere uğraşma...
kendini tatmin etmek istiyorsan daha kolay yolları var...
zaten abdest derdin de yok :D
:D:D:D:D:D:D:D:D:D:D:D offfff kapakkkk
kardeşim mukemmel laflar yemın edıyorum dılımın ucundakı soylemek ısteyıpte bı turlu soyleyemedıgım duygulara tercuman oldun ALLAH senden razı olsun ...
 

Elbruz46

Rektör
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,931
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
113
Ben arkadaşı gayet iyi anlıyorum, öyle diğer arkadaşlar gibide ezecek değilim.İsteyen istediği şeye inanır, inançları o kişiyi deli veya başka birşey yapmaz.Allah senin gibileri ıslah etsin diyerek, farklı inançta olanları İslamdan uzaklaştırma gafletine düşmeyip, onlara dini açıdan cevaplarını vermelisiniz.Bu yaptığın ancak bu insanların İslama olan mesafesinin daha da artmasına sebeb olur.

Arkadaşım bu ve benzerlerinin amacı nedir anlamıyorum?
dünya barışı marışı lagaluga...
İslam dini Barış dinidir...
Müslümanım diyenlerin yaptıkları İslam'ı bağlamaz...

Karşısında bilgi tartışmaya gelince biz ne alimiz ne müftü... Bizim burda ona söleyeceklerimizin ona hiç bir faydası yok...
zaten onun da İslamı öğrenme ya da anlama gibi bir derdi yok...

Mucizeleri bilirsiniz Peygamberlere verilen özel insanüstü olaylardır...
Bunları gördükleri halde inanamayanlar yok muydu?

Ebu Cehili bilirsiniz...
Peygamber efendimizin Peygamber olduğunu inkar etmezdi sadece benim kabilme onun kabilesinden üstün ben nasıl gidip onun dinine gireyim dememiş miydi?

Yahudileri bilirsiniz...
Peygamber efendimiz peygamber olduğunu bildiklerini ancak kend bekledikleri peygamberin İsrailoğullarından olması gerektiğini yani Peygamber efendimizin arap olduğu için kendi peygamberleri olamayacağını söylemediler mi?

Yani bazı kişiler gerçekleri görseler bile kabul etmezler...
Bazıları içinse gerçeğin ya da yanlışın önemi yoktur onlar kendi fikirlerini empoze etmeye çalışırlar diğerini dinlemek değildir gayeleri...

Bu adama burda istediğiniz doğruların hepsini söyleyin inanmayacaktır...
Zaten hidayet Allahtandır...
Allah istediği kişiye hidayet iman nasip eder...
Peygamberimiz bile kimsenin kalbine iman koyma gücüne sahip değildi...
Sadece o kişilere dini tebliğ edip dua ederdi...

Siz bir şekilde bir yerlerden nemalanıyorsunuz...
şeytanın oyuncağı olmuşsunuz farkında değilsiniz...
birileri sizin üzerinizde epey bir rant kazanıyor...
yoksa kimse o kadar para verip avrupada otobüslerin üzerine o reklamları vermezdi...
Bir kişi dini için para harcar... bundan kendisine bir fayda (sevap)geleceğini
düşünür...
Siz bu paraları harcayarak, milleti ateizme davet ederek kimden ne umuyorsunuz?
DÜnya barışı demeyin...
Asıl dünya barışını bozacak olan Allah korkusu olmayanlardır...

Farzedelim tüm dünya ateist oldu...
güçlü bir ateist ya da güçlü bir ateist devlet insanları ezmeyecek mi?
neden yapmasın?
neden güçsüzleri sömürmesin?
 

Orhun67

Öğrenci
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
38
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
moongod bak elbruz46 kardeşim ne güzel yazmış kendını gıt baska seylerle tatmın et .....senın bızı bolmeye dınımızden vazgecırmeye *****************..
 

ZorhaK

Rektör
Katılım
24 Kasım 2008
Mesajlar
10,757
Reaksiyon puanı
259
Puanları
63
BaRY tesekkur ederim, dunyada yasayan insanlarin sadece %23 u musluman ki bunlarin oldukca buyuk bir bolumu baski altina demokratik olmayan topraklarda yasiyorlar. O yuzden bu orani biraz daha asagi cekip %15 demek istiyorum bu orana.

Simdi 5 milyar nufuslu dunyada 750 milyon musluman var ve geri kalan 4 milyar 250 milyon insanin gonul gozleri kapali ve kulaklari muhurlu.

Ve her ne hikmetse bu 750 milyon musluman kardesimin yasadigi islam topraklari dunyanin en geri kalmis ve demokrasi olmadan yonetiliyor. Nedense hep bu benim musluman kardeslerim savaslarda yeniliyor ve ulkeleri emperyalist devletler tarafindan somuruluyor.

Eger bunlari konusmassak dahada bu devran boyle gider.

Yahu senin derdin nedir.Yeter beee...!!Sabrımı taşırma.Baskı altında müslüman olanlar varmış.Sen fransızların ingilizlerin sömürdüğü ülkerdeki insanları unuttun galiba.

Ölümün yaklaştıkça sen kafayı yiyecek hale geleceksin.Bu saçma fikirlerine ortak aramak için daha çok çabalayacaksın.

Yaran olmasa inançsızlığına haklı sebepler bulmak için kendine yandaş aramazsın ve böyle saçma ithamlarda bulunmazsın.

Sen ki Peygamber efendimiz Hz Muhammed'e ''muhammed'' diye bahsediyorsan hatta bunu üstütste bütün yorumlarında yapıyorsan saygısızlık ediyorsun demektir.

Demekki saygıyı haketmiyorsun.

BEYNİNİ KEMİREN İNANÇSIZLIĞIN VERMİŞ OLDUĞU IZDIRABI BURADAKİ MESAJLARINLA HAFİFLETMEYE ÇALIŞMA.

Önce ne olduğunu açıkla.Müslümanmısın?Hristiyanmısın ya da dinsiz misin?

Yoksa benimde tahmin ettiğim gibi bir HİÇ MİSİN?
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Hayırlı tatiller arkadaşlar;

Konumuz konu dışına taştığından dolayı, daha fazla uzatmadan ve daha fazla birbirimizi incetmeden KİLİTLEYELİM.
 

Hakkı Alkan

Rektör
Admin
Katılım
2 Haziran 2005
Mesajlar
13,887
Reaksiyon puanı
2,155
Puanları
113
sevgili moongod,

inançsız birisi olabilirsin, eşcinsel olabilirsin, akıldan yoksun da olabilirsin... bu, bizler için gerçekten sorun değil. ama bu durumun, başkalarının inançlarına saygısızlık etmene izin vermiyor.

bir peygambere yeğenini çağırır gibi seslenmen hiç hoş değil. ayetleri tartışabilirsin, kuralları tartışabilirsin, sorun değil. ama lütfen saygıda kusur etme.

selametle kal.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst