Birinci Mektup
Geceydi...Bütün insanların çırılçıplak olduğu bir zamandı.Onları düşünüyordum;gümüş tepsilerdeki kristal kadehlerden zamanı yudumlayan insanları düşünüyordum.İrili ufaklı aynaların karşısında enseleri bembeyaz kadınlar boyanıyordu.Uzun uzun parmakları vardı kadınların.Öpülmeye alışmış dolgun dudakları vardı.Kocaman kocamandı kalçaları.O kadınları düşünüyordum.
Bir kurt geyiği kovalıyordu yüreğimde.Geyik soluk soluğaydı,yorgundu,bitkindi.Karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi.Koşuyordu.Koşmak kurtuluş değildi belki,ama bir ümitti.Koşmalıydı.
Oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri.Avına güvenle,şehvetle yaklaşıyordu.Yeni bilenmiş,sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri.Bütün dileği et ve kandı.İstese geyiğe hemen yetişebilirdi,ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu,bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk bitmesin istiyordu.
Ben seni düşünüyordum.Çünkü geceydi.Sevişme zamanıydı insanların.Yanlızdım.Beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte.Kapılar tüylü,yumuşak battaniyelere benziyordu.
Ben seni düşünüyordum.Kimbilir ne güzeldin soyunduğun zaman..?Nasıl kadındın..?Nasıl öpüşürdün kimbilir..?Nasıl kadın kokardı her yerin..?Tutup avuçlarıma sığdırıyorum seni,gözlerime,dudaklarıma sığdırıyordum.
Sensiz kahrolmak vardı.Seninle yaşamak vardı dolu dizgin.Seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda.Odalara sığmamak vardı.Bir sel gibi taşmak vardı gecelerden.
Elimi uzatsam tutabilirdim seni,öyle yakındın.Zamana kokun sinmişti.Belki de uzaktan günlerce koşsam yetişemezdim sana.Zamana kokun sinmişti.
Tuttum resmini indirdim duvardan.
Duvar ağlamaya başladı.
Ümit Yaşar Oğuzcan
İkinci Mektup
Aramak...Ömür boyunca aramak...Yanlız seni aramak...Paslı teneke kutularda,küf kokan dolaplarda,çerçevelerde,tenhalarda,ağaç diplerinde,sonra vapurlarda,trenlerde hep seni aramak.Belki bu şehirde değilsin.Ne çıkar..?Seni arıyorum ya.Belki de aynı sokakta evlerimiz,sabahları beni görüyorsun işime giderken.Sonra akşamı bekliyorsun,alacakaranlığı...Beni bekliyorsun ya da bir başkasını,bir başkasını...
Hiç gel demiyeceğim sana.Aramak neredeyse ben oradayım.Ayaklarım ne güne duruyor..?Yok yok birden karşıma çıkma.Kaç,saklan.Seni aramak istiyorum.
Git bu şehirden haydi git.Dağlara çık,o uzak dağlara.Rüzğarların krallığında hüküm sür.Baktın ki oraya geldim,yine kaç.Başını al,açıl denizlere.Gemilerin en güzeli,en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni,dilediğin yerde demir atmalı.Ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter.Seni arıyorum ya..!
Bir yıl,beş yıl,on yıl değil ;beşikten mezara kadar aramalı insan,ama ne aradığını bilmeli.Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından.Okyanus dalgaları üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli.Yalınayak koşmalı yollarda,ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı.Çöllerden geçmeli yolu,yanmalı kavrulmalı.Sonra gözün alabildiğine ak ,soğuk ülkelere düşmeli.Buzlar kırılmalı ayaklarının altında,üstüne kar yağmalı.
Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni.Ayaklarını Afrika'dan getirip bir kağıt üzerine yapıştırmalıyım,saçların Sibirya'da olmalı,dudakların Çin'de.Gözlerin Hindistan'da bir mabudun gözleri olmalı,ellerin İtalya'da bir heykelin elleri.Bulsam da seni parça parça bulmalıyım.
Yine de bir yerin eksik kalmalı.
Yeniden yollara düşmeliyim,onu aramalıyım.
Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Üçünçü Mektup
Gelme diyecektim,geldin.İyi ettin geldiğine.Nerdeyiz..?Bir şehir yanıyor,dikkat et.Tutuşabiliriz.İşte ilk ateş gözlerine düştü,sonra dudaklarına,saçlarının arasına kıvılcımlar doldu ışıl ışıl.Yanıyorsun,yanıyorum,yanıyoruz.
Aramakla yetinsek bunlar gelmeyecekti başımıza.Yine de memnunum.İyi ettin geldiğine.Taş olup kalmaktansa,ağaç olup yanmak iyi.Ellerini ver,ellerini.Öpüşmeye susadım.Tırnak uçlarından öpmeye başlayacağım seni.Titreme,yanıyorsun.
Koluma yat,sağ koluma,güçlü,erkek koluma.Dağılsın saçların,bırak.Nasıl olsa onları da öpeceğim tutam tutam.Kulak memelerini,gür kaşlarını,dudaklarını da öpeceğim.Dolgun dudaklarını,seven,sevdiren dudaklarını.Dişlerim dişlerine değecek.Yum gözlerini,artık yaşamıyoruz.Belki de yaşamak bu,bizim bilmediğimiz.
Öyleyse yeni yeni başlıyoruz yaşamalara,derin nefes almalara,o ölümsüz olmalara.
Bir ekşi elma ısırıyordum,dişlerim kamaşıyordu omuz başlarını gördükçe ve biraz sen oluyordum sevdikçe,seviştikçe.
''Işığı söndür'' diyordun,inadına yakıyordum.Yalvarıyordun,çıldırıyordum.Hiç ağlamadın.Ağlasan ne değişecekti.ama ağlamadın işte yükseldin,yüceleştin,Tanrılaştınbir yerde.Öyle güzeldin anlatılmaz.
Alnımdan ter boşalıyordu,saçlarım yapış yapış olmuştu.Yüz merdiven inip yüz merdiven çıkıyordum bir dakikada.Drin bir kuyudan su çekiyordum.Bir mağara ağzından sana sesleniyordum.Karanlıklar içinde birbirimizi aydınlatıyorduk.
Sağır bir zamandı yaşadığımız.Sağır ve merhametsiz.Kör bir geceydi yumruklayan kapıyı,kör ve dilsiz.
Artık hiç sönmeyecektik biliyordum.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Dördüncü Mektup
Senden hiç ayrılmamak vardı.Zamanı durdurmak,bütün saatleri parçalamak vardı.İsyan içindeydim.Neydi bu çaresizlik..?Bizi çepçevre saran bu dört duvar neydi..?
Bir ara tanrıyı düşündüm,peygamberleri,dinleri,kitapları düşündüm.Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan..?O bizim eserimiz miydi..?Öyleyse neden bizden büyüktü,güçlüydü..?
Bunca yıl neyi aramış,kimi özlemişim..?Madem ki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar..?Kim yaptı bunu..?Bu kötülükler kimin eseri..?Tanrının işiyok da bizi mi görsün..?Öyleyse kime inanacağız..?
O kitaplar ki sabırdan bahsediyor.Ama ne kadar..?Nereye kadar..?
O dinler ki duadan bahsediyor.Kime,niçin ve ne zaman..?
O peygamberler hiç sevmediler mi..?
Ben sana inanıyorum kitaplara değil.
Ben seni istiyorum.Dua değil.Sabır değil.
Artık gideceksin,biliyorum,vakit geç oldu.Yatakta izin kalacak,havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından.Telaş içinde giyinmeye başlayacaksın.''Çoraplarında eğrilik var'' diyeceğim,düzelteceksin.Dudaklarını boyarken,eğilip ensenden öpeceğim.İçin sevgiyle dolacak.Gözlerin ışıl ışıl ''üzülme,üzülme diyeceksin,yine geleceğim.''
Ya gelmezsen..?Hayır hayır geleceğine inanıyorum.Fakat yine gideceksin.Yine gideceğini bilmek kötü.Dayanılmaz bir şey bu.
Hatırlıyorum;elini uzattın,''Allahaısmarladık'' dedin,gittin.Gözden kayboluncaya kadar baktım arkandan,sonra kapıyı kapattım,bir başka kapı açıldı yanlızlığa.
Yürüyemiyordum,oturamıyordum.Yattım,uyuyamadım.San ki yerçekiminden kurtulmuştum,boşluktaydım,ağırlığım kalmamıştı.
Elimde,tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz.Çıkardım,duvara çarptım,parçalandı ve durdu.
Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan.
Yoksa zaman ilerliyordu.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Beşinci Mektup
Ayrılık diye bir şey yok.Bu bizim yalanımız.Sevmek var aslında,özlemek var,beklemek var.Şimdi nerdesin..?Ne yapıyorsun..?Güneş çoktan doğdu.Uyanmış olmalısın.Saçlarını tararken beni hatırladın,değil mi..?Öyleyse ayrılmadık.Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.Önce beklemekten.Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.İkisi de kötü,ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,sonra yürümesini,konuşmasını,büyümesini...
Zaman ilerliyor,bu defa para kazanmasını,kanunlara saygı göstermesini,insanları sevmesini,aldanmasını bekliyorlar.Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o..?Ya o..?İnsanlardan dostluk bekliyor,sevgilisinden sadakat,çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,saadet bekliyor yaşamaktan.Zaman ilerliyor,birgün o da ölümü bekliyor artık.Aradıklarının çoğunu bulamamış,beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan.İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek,beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek..!
Özleme bir diyeceğim yok.O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.O bir nefes alışı sevgimizin,kavuşmalarımızın anlamı.O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var,hele seni özlemenin.Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.Bir ışığı var,bir rengi var seni özlemenin,anlatılmaz.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;seni özlediğim içindir.Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni;seni özlediğim içindir.Yaşıyorsam;içimde umut varsa,yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem;bunca sevemezdim ki..!
Ümit Yaşar Oğuzcan
Altıncı Mektup
Bu gün bir yanlızlığa düştüm yine.Başımı ellerimin arasına aldım,sessizce ağlamaya başladım.Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi ''beni iç'' diye fısıldıyordu, ''beni iç.''Sonra yalvarmaya başladı:''Ne olur dedi ne ne olur haydi iç beni.''
Bir bardak doldurdum,tepeme diktim.Şişe rahatadı,sustu.Hani ellerimiz birbirine değince nasıl oluyorduk..?İşte öyle oldumHani bakışlarımız buluştuğu zaman,bir başka türlü atması vardı yüreklerimizin.Onu hatırladım.
Sonra bir tren hareket etti.Sabahtı.Karşıkarşıyaydık.Konuşuyorduk.Ben sevmek diyordum durmadan.Gözlerim gözlerine soruyordu:''seviyor musun..?'' diye.Hep evet diyordu gözlerin,ellerin,dudakların hep evet diyordu.Oysaki bir çok hayır diyen insanlar vardı çevremizde.Örneğin:bir çocuk hayır,diyordu,bir kadın,bir adam ve bir başkası,bir başkası hayır diyordu.Hayır'lar arasında ezilmeye mahkumdu evet'lerimiz.
Tren ilerliyordu.Gözlerin gözlerime soruyordu ne olacak diye.Sigara yakıyordum kadeh kadeh içki içiyordum,fakat bilmiyordum ben de ne olacağını.Bizi sürükleyen bir akıntıydı.Durduramazdık onu,hükmedemezdik ona.Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp gidecektik işte.Peki anafor nerdeydi..?Uzak mıydı..?Belki çok yakındı kimbilir.Biz onu göremeyecektik.O gözlerimizi kör ettikten sonra saracaktı bizi buz gibi kollarıyla.
Tren ilerliyordu.Pencereden deniz görünüyordu.Denize akşam güneşi vurmuştu.Renk renk kayıklar gördük kıyılarda.Denize taş atan çocuklar gördük.Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.
Ve tren ilerliyordu.Kadere yaklaşıyorduk.Bir alacakaranlık bastı zamanı.Gözlerim gözlerindeydi.Ellerini tuttum,titredin.Acı acı bir düdük öttü.Bir şeyler koptu içimizden.
Sonra tren durdu,indik,yollarımız ayrı ayrıydı.
Şimdi,o gün verdiğin yanlızlığı yaşıyorum.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Yedinci Mektup
Burası büyük şehir,günahkar şehir, o vurdum duymaz, o deli-dolu şehir.Ben bu şehirde sensiz yaşayamam.Bir gün kanıma girer şu kalabalık, şu caddeler, şu tıklım tıklım gazinolar.Burası şarkılar şehri,resim gibi kadınlar,kadın gibi erkekler şehri.Ben bu şehirde sensiz yaşayamam.
İnsan bir vapur olmalı bu şehirde,bir tramvay olmalı,bir otomobil olmalı.En iyisi bir bulut olmalı,gelip evinin üstünde durmalı.Madem ki bulut değilim;ben bu şehirde sensiz yaşayamam.
Şehirler de insanlara benzer.Gövdeleri,ayakları,dudakları,gözleri vardır,yürekleri vardır,kocaman elleri vardır.Bu şehrin yüreği sende çarpıyor.İnsan,sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa;bu şehirde yaşamamalı.Çekip gitmeli.
Şehirler de insanlara benzer.Duyguları,açlıkları,uykuları vardır,kinleri ve nefretleri vardır,aşkları vardır,büyük.İnsan aşık değilse,bu şehirde yaşamamalı,çekip gitmeli.
Şehirler de insanlara benzer.İnsan bir şehir olamayacaksa,senin içinde yaşadığın;artık yaşamamalı buralarda,çekip gitmeli.
Bir gününde dört mevsim var bu şehrin.Her sokağında bir dünya var.
Bütün sefaletiyle,bütün çirkinliğiyle,bütün oruspuluklarıyla bu şehir baştan başa sevgi.
Bu şehir baştan başa sen.
Bu şehirde sevmeyen,ya da seni tanımayan yaşadım demesin.
Ölüler susmasını bilmeli.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Sekizinci Mektup
Bana çılgın diyorsun,seni sevdiğim için.Yanılıyorsun,sevmek çılgınlık değil.Sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence.Biraz da yaklaşmamızdır Tanrıya zaman zaman.
Dünyada sevmeyenlere,sevemeyenlere acımalı.O ot gelip,ot gidenlere acımalı.Sevebilen insan kendini keşfetmiş insandır.Talihli insandır.Çektiği bütün acılara rağmen;mutlu,kıvançlı insandır o.Aşktır yücelten bizi ve derinliğimiz aşktandır.Gerisi boş,yalan.
Aşksa,sevmektir.Durmadan,nefes alırcasına sevmektir.
Sevmekle sevilmek ayrı şeyler...Sevilmeyi çoğaltmak,ona bir başka şekil vermek,daha da yoğunlaştırmak onu elimizde değil.Oysa ki sevgimizi dilediğimiz gibi yoğurabilir,dilediğimiz şekli verebiliriz ona.
Derinlikse derinlik,yükseklikse yükseklik,genişlikse genişlik.
Sevmekte gücümüz var,irademiz,aklımız var.Biz varız sevmekte.Sevmek yaratmaktır bir bakıma.Sevilmekse;yaratılmak.
Demek ki biz seninle birbirimizi yaratıyoruz durmadan.Sen beni yaratttıkça güzelsin işte ve ben seni yarattıkça güçlüyüm,daha da bir insanım.
Beni sevmeseydin yine bir şey değişmeyecekti benim için.Sen biraz eksik kalacaktın,biraz sen kaybedecektin.O kadar.
Şimdi insanların en güzeliyiz,en iyisiyiz elbette.Seviyoruz,seviliyoruz.
Sevgimi anlamadığın ve ona saygı göstermediğin anda ölebilirim.Karşılık vermediğin anda değil.
Birbirimizi yeniden yaratmaya devam edelim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Dokuzuncu Mektup
Kimdi o..?Yanında ki kimdi..?Ne konuşuyordunuz..?İşte buna dayanamam.Kahrolurum.
Dün gece ne yaptın..?Nereye gittin..?Ah otursaydın,beni düşünseydin ya..?Eğlenebildin mi bari..?
Yatarken ne okudun..?Sonra iyi uyuyabildin mi..?Rüyanda ne gördün..?Söylesene.
Anladım artık beni sevmiyorsun.Sevdiğini sanmakla yanılmışım.
Zaten çirkin bir adamım ben,sinirliyim,kıskancım,fazla hisliyim.Daima beni seveceğini düşünmemeliydim.Suçluyum.Kendimi sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım.Zayıf,bencil bir adamım öyleyse.
Sonra yalancıyım,iki yüzlüyüm.Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum.Sevgiyle elini tuttuğum zaman,aslında kalçalarını tutuyorum,bilmiyorsun.
Kendime göre hesaplarım da var benim.Yanımda olman gurur veriyor bana.Fakat sana kimse bakmasın istiyorum,kimse konuşmasın seninle.Hep benimle ol,durmadan benim ol.Günün her saatinde ve ölünceye kadar benim ol.
Beni seviyormusun..?Evet mi..?Öyleyse söyle.Kimdi o..?Yanında ki kimdi..?Nereye gidiyordunuz..?
Seven zalimdir biliyorsun,aşk egoisttir.Sen zalim olma.Anlamıyormusun,anlamıyormusun...Biraz anla beni.
Sana sitem etmeyeceğim artık.Bütün suç benim.Seni bu kadar sevmemeliydim.Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer,ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Kendimizi ne sanıyoruz..?Biz neyiz ki..?Sus,cevap verme.Teselliye ihtiyacım yok.
Seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim.
Göreceksin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Onuncu Mektup
Dün bir şiir daha yazdım senin için.Önce tuttum karşıma oturttum seni,konuşturdum,güldürdüm,ağlattım.Her halin hoşuma gidiyordu.Kadındın,ama önce insandın.Güzeldin,ama önce iyiydin.Elbette seni yazacaktım,senin için yazacaktım.
Bana ''çok yazıyorsun'' diyorlar.Bir insana ''sen çok yaşıyorsun,artık öl'' denir mi..?Benim yaşamam ve şiirim birbirinden ayrı şeyler değil ki..!Yaşarken şairliğimi yaşıyorum ben.
Yürürken,konuşurken,sevişirken hep şairliğimin içindeyim,o da benim içimde.Birbirimizi tamamlıyoruz durmadan.
Sen hiç denize baktığın zaman bir orman gördün mü..?Dağların gökyüzüne en yakın olduğu yerde yeraltı nehirlerini düşündün mü hiç..?Öpüşürken,sevişirken açların,yoksulların yüreği çarptı mı sende..?Güldüğün zaman Afrika'da isimsiz bir zenciyi hatırlayıp,onun büyük acısını duydun mu derinden..?
Senin o güzel gözlerin bende yanlız seni görüyor.Seviyorsan beni seviyorsun,beni istiyorsun benden.Oysa ki ben sende bütün insanlığı,güzelliği seviyorum.Al gözlerimi de kendine bir benim gözlerimle bak.Gör,ne kadar erişilmez,ne kadar yüce olduğunu.
Her maddenin bir atomu olduğu gibi bir şiiriyeti de vardır.Bilgin atomu parçalayan,sanatçı ise şiiriyeti bulan,işleyen ve onu sanat eseri haline getiren insandır.
Şiir bir köprüdür madde ile ruh arasında.Şiir güzelliğin en yoğun ifadesidir ve nefes alışıdır duygularımızın.
Atom gücü,elektrik gücü gibi bir de şiir gücü vardır dünyada.Sanatçı bu gücü ellerinde tutan kimsedir işte.Onu şiir,müzik,heykel ve resim haline getiren mutlu kişidir o.
Her zaman ,her yerde söylemişimdir.''Hayatımdan şairliğimi çıkarırsanız geriye önemli bir şey kalmaz'' diye.
Yazmamı bana çok görmeyin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Geceydi...Bütün insanların çırılçıplak olduğu bir zamandı.Onları düşünüyordum;gümüş tepsilerdeki kristal kadehlerden zamanı yudumlayan insanları düşünüyordum.İrili ufaklı aynaların karşısında enseleri bembeyaz kadınlar boyanıyordu.Uzun uzun parmakları vardı kadınların.Öpülmeye alışmış dolgun dudakları vardı.Kocaman kocamandı kalçaları.O kadınları düşünüyordum.
Bir kurt geyiği kovalıyordu yüreğimde.Geyik soluk soluğaydı,yorgundu,bitkindi.Karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi.Koşuyordu.Koşmak kurtuluş değildi belki,ama bir ümitti.Koşmalıydı.
Oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri.Avına güvenle,şehvetle yaklaşıyordu.Yeni bilenmiş,sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri.Bütün dileği et ve kandı.İstese geyiğe hemen yetişebilirdi,ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu,bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk bitmesin istiyordu.
Ben seni düşünüyordum.Çünkü geceydi.Sevişme zamanıydı insanların.Yanlızdım.Beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte.Kapılar tüylü,yumuşak battaniyelere benziyordu.
Ben seni düşünüyordum.Kimbilir ne güzeldin soyunduğun zaman..?Nasıl kadındın..?Nasıl öpüşürdün kimbilir..?Nasıl kadın kokardı her yerin..?Tutup avuçlarıma sığdırıyorum seni,gözlerime,dudaklarıma sığdırıyordum.
Sensiz kahrolmak vardı.Seninle yaşamak vardı dolu dizgin.Seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda.Odalara sığmamak vardı.Bir sel gibi taşmak vardı gecelerden.
Elimi uzatsam tutabilirdim seni,öyle yakındın.Zamana kokun sinmişti.Belki de uzaktan günlerce koşsam yetişemezdim sana.Zamana kokun sinmişti.
Tuttum resmini indirdim duvardan.
Duvar ağlamaya başladı.
Ümit Yaşar Oğuzcan
İkinci Mektup
Aramak...Ömür boyunca aramak...Yanlız seni aramak...Paslı teneke kutularda,küf kokan dolaplarda,çerçevelerde,tenhalarda,ağaç diplerinde,sonra vapurlarda,trenlerde hep seni aramak.Belki bu şehirde değilsin.Ne çıkar..?Seni arıyorum ya.Belki de aynı sokakta evlerimiz,sabahları beni görüyorsun işime giderken.Sonra akşamı bekliyorsun,alacakaranlığı...Beni bekliyorsun ya da bir başkasını,bir başkasını...
Hiç gel demiyeceğim sana.Aramak neredeyse ben oradayım.Ayaklarım ne güne duruyor..?Yok yok birden karşıma çıkma.Kaç,saklan.Seni aramak istiyorum.
Git bu şehirden haydi git.Dağlara çık,o uzak dağlara.Rüzğarların krallığında hüküm sür.Baktın ki oraya geldim,yine kaç.Başını al,açıl denizlere.Gemilerin en güzeli,en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni,dilediğin yerde demir atmalı.Ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter.Seni arıyorum ya..!
Bir yıl,beş yıl,on yıl değil ;beşikten mezara kadar aramalı insan,ama ne aradığını bilmeli.Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından.Okyanus dalgaları üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli.Yalınayak koşmalı yollarda,ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı.Çöllerden geçmeli yolu,yanmalı kavrulmalı.Sonra gözün alabildiğine ak ,soğuk ülkelere düşmeli.Buzlar kırılmalı ayaklarının altında,üstüne kar yağmalı.
Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni.Ayaklarını Afrika'dan getirip bir kağıt üzerine yapıştırmalıyım,saçların Sibirya'da olmalı,dudakların Çin'de.Gözlerin Hindistan'da bir mabudun gözleri olmalı,ellerin İtalya'da bir heykelin elleri.Bulsam da seni parça parça bulmalıyım.
Yine de bir yerin eksik kalmalı.
Yeniden yollara düşmeliyim,onu aramalıyım.
Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Üçünçü Mektup
Gelme diyecektim,geldin.İyi ettin geldiğine.Nerdeyiz..?Bir şehir yanıyor,dikkat et.Tutuşabiliriz.İşte ilk ateş gözlerine düştü,sonra dudaklarına,saçlarının arasına kıvılcımlar doldu ışıl ışıl.Yanıyorsun,yanıyorum,yanıyoruz.
Aramakla yetinsek bunlar gelmeyecekti başımıza.Yine de memnunum.İyi ettin geldiğine.Taş olup kalmaktansa,ağaç olup yanmak iyi.Ellerini ver,ellerini.Öpüşmeye susadım.Tırnak uçlarından öpmeye başlayacağım seni.Titreme,yanıyorsun.
Koluma yat,sağ koluma,güçlü,erkek koluma.Dağılsın saçların,bırak.Nasıl olsa onları da öpeceğim tutam tutam.Kulak memelerini,gür kaşlarını,dudaklarını da öpeceğim.Dolgun dudaklarını,seven,sevdiren dudaklarını.Dişlerim dişlerine değecek.Yum gözlerini,artık yaşamıyoruz.Belki de yaşamak bu,bizim bilmediğimiz.
Öyleyse yeni yeni başlıyoruz yaşamalara,derin nefes almalara,o ölümsüz olmalara.
Bir ekşi elma ısırıyordum,dişlerim kamaşıyordu omuz başlarını gördükçe ve biraz sen oluyordum sevdikçe,seviştikçe.
''Işığı söndür'' diyordun,inadına yakıyordum.Yalvarıyordun,çıldırıyordum.Hiç ağlamadın.Ağlasan ne değişecekti.ama ağlamadın işte yükseldin,yüceleştin,Tanrılaştınbir yerde.Öyle güzeldin anlatılmaz.
Alnımdan ter boşalıyordu,saçlarım yapış yapış olmuştu.Yüz merdiven inip yüz merdiven çıkıyordum bir dakikada.Drin bir kuyudan su çekiyordum.Bir mağara ağzından sana sesleniyordum.Karanlıklar içinde birbirimizi aydınlatıyorduk.
Sağır bir zamandı yaşadığımız.Sağır ve merhametsiz.Kör bir geceydi yumruklayan kapıyı,kör ve dilsiz.
Artık hiç sönmeyecektik biliyordum.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Dördüncü Mektup
Senden hiç ayrılmamak vardı.Zamanı durdurmak,bütün saatleri parçalamak vardı.İsyan içindeydim.Neydi bu çaresizlik..?Bizi çepçevre saran bu dört duvar neydi..?
Bir ara tanrıyı düşündüm,peygamberleri,dinleri,kitapları düşündüm.Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan..?O bizim eserimiz miydi..?Öyleyse neden bizden büyüktü,güçlüydü..?
Bunca yıl neyi aramış,kimi özlemişim..?Madem ki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar..?Kim yaptı bunu..?Bu kötülükler kimin eseri..?Tanrının işiyok da bizi mi görsün..?Öyleyse kime inanacağız..?
O kitaplar ki sabırdan bahsediyor.Ama ne kadar..?Nereye kadar..?
O dinler ki duadan bahsediyor.Kime,niçin ve ne zaman..?
O peygamberler hiç sevmediler mi..?
Ben sana inanıyorum kitaplara değil.
Ben seni istiyorum.Dua değil.Sabır değil.
Artık gideceksin,biliyorum,vakit geç oldu.Yatakta izin kalacak,havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından.Telaş içinde giyinmeye başlayacaksın.''Çoraplarında eğrilik var'' diyeceğim,düzelteceksin.Dudaklarını boyarken,eğilip ensenden öpeceğim.İçin sevgiyle dolacak.Gözlerin ışıl ışıl ''üzülme,üzülme diyeceksin,yine geleceğim.''
Ya gelmezsen..?Hayır hayır geleceğine inanıyorum.Fakat yine gideceksin.Yine gideceğini bilmek kötü.Dayanılmaz bir şey bu.
Hatırlıyorum;elini uzattın,''Allahaısmarladık'' dedin,gittin.Gözden kayboluncaya kadar baktım arkandan,sonra kapıyı kapattım,bir başka kapı açıldı yanlızlığa.
Yürüyemiyordum,oturamıyordum.Yattım,uyuyamadım.San ki yerçekiminden kurtulmuştum,boşluktaydım,ağırlığım kalmamıştı.
Elimde,tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz.Çıkardım,duvara çarptım,parçalandı ve durdu.
Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan.
Yoksa zaman ilerliyordu.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Beşinci Mektup
Ayrılık diye bir şey yok.Bu bizim yalanımız.Sevmek var aslında,özlemek var,beklemek var.Şimdi nerdesin..?Ne yapıyorsun..?Güneş çoktan doğdu.Uyanmış olmalısın.Saçlarını tararken beni hatırladın,değil mi..?Öyleyse ayrılmadık.Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.Önce beklemekten.Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.İkisi de kötü,ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,sonra yürümesini,konuşmasını,büyümesini...
Zaman ilerliyor,bu defa para kazanmasını,kanunlara saygı göstermesini,insanları sevmesini,aldanmasını bekliyorlar.Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o..?Ya o..?İnsanlardan dostluk bekliyor,sevgilisinden sadakat,çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,saadet bekliyor yaşamaktan.Zaman ilerliyor,birgün o da ölümü bekliyor artık.Aradıklarının çoğunu bulamamış,beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan.İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek,beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek..!
Özleme bir diyeceğim yok.O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.O bir nefes alışı sevgimizin,kavuşmalarımızın anlamı.O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var,hele seni özlemenin.Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.Bir ışığı var,bir rengi var seni özlemenin,anlatılmaz.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;seni özlediğim içindir.Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni;seni özlediğim içindir.Yaşıyorsam;içimde umut varsa,yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem;bunca sevemezdim ki..!
Ümit Yaşar Oğuzcan
Altıncı Mektup
Bu gün bir yanlızlığa düştüm yine.Başımı ellerimin arasına aldım,sessizce ağlamaya başladım.Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi ''beni iç'' diye fısıldıyordu, ''beni iç.''Sonra yalvarmaya başladı:''Ne olur dedi ne ne olur haydi iç beni.''
Bir bardak doldurdum,tepeme diktim.Şişe rahatadı,sustu.Hani ellerimiz birbirine değince nasıl oluyorduk..?İşte öyle oldumHani bakışlarımız buluştuğu zaman,bir başka türlü atması vardı yüreklerimizin.Onu hatırladım.
Sonra bir tren hareket etti.Sabahtı.Karşıkarşıyaydık.Konuşuyorduk.Ben sevmek diyordum durmadan.Gözlerim gözlerine soruyordu:''seviyor musun..?'' diye.Hep evet diyordu gözlerin,ellerin,dudakların hep evet diyordu.Oysaki bir çok hayır diyen insanlar vardı çevremizde.Örneğin:bir çocuk hayır,diyordu,bir kadın,bir adam ve bir başkası,bir başkası hayır diyordu.Hayır'lar arasında ezilmeye mahkumdu evet'lerimiz.
Tren ilerliyordu.Gözlerin gözlerime soruyordu ne olacak diye.Sigara yakıyordum kadeh kadeh içki içiyordum,fakat bilmiyordum ben de ne olacağını.Bizi sürükleyen bir akıntıydı.Durduramazdık onu,hükmedemezdik ona.Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp gidecektik işte.Peki anafor nerdeydi..?Uzak mıydı..?Belki çok yakındı kimbilir.Biz onu göremeyecektik.O gözlerimizi kör ettikten sonra saracaktı bizi buz gibi kollarıyla.
Tren ilerliyordu.Pencereden deniz görünüyordu.Denize akşam güneşi vurmuştu.Renk renk kayıklar gördük kıyılarda.Denize taş atan çocuklar gördük.Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.
Ve tren ilerliyordu.Kadere yaklaşıyorduk.Bir alacakaranlık bastı zamanı.Gözlerim gözlerindeydi.Ellerini tuttum,titredin.Acı acı bir düdük öttü.Bir şeyler koptu içimizden.
Sonra tren durdu,indik,yollarımız ayrı ayrıydı.
Şimdi,o gün verdiğin yanlızlığı yaşıyorum.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Yedinci Mektup
Burası büyük şehir,günahkar şehir, o vurdum duymaz, o deli-dolu şehir.Ben bu şehirde sensiz yaşayamam.Bir gün kanıma girer şu kalabalık, şu caddeler, şu tıklım tıklım gazinolar.Burası şarkılar şehri,resim gibi kadınlar,kadın gibi erkekler şehri.Ben bu şehirde sensiz yaşayamam.
İnsan bir vapur olmalı bu şehirde,bir tramvay olmalı,bir otomobil olmalı.En iyisi bir bulut olmalı,gelip evinin üstünde durmalı.Madem ki bulut değilim;ben bu şehirde sensiz yaşayamam.
Şehirler de insanlara benzer.Gövdeleri,ayakları,dudakları,gözleri vardır,yürekleri vardır,kocaman elleri vardır.Bu şehrin yüreği sende çarpıyor.İnsan,sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa;bu şehirde yaşamamalı.Çekip gitmeli.
Şehirler de insanlara benzer.Duyguları,açlıkları,uykuları vardır,kinleri ve nefretleri vardır,aşkları vardır,büyük.İnsan aşık değilse,bu şehirde yaşamamalı,çekip gitmeli.
Şehirler de insanlara benzer.İnsan bir şehir olamayacaksa,senin içinde yaşadığın;artık yaşamamalı buralarda,çekip gitmeli.
Bir gününde dört mevsim var bu şehrin.Her sokağında bir dünya var.
Bütün sefaletiyle,bütün çirkinliğiyle,bütün oruspuluklarıyla bu şehir baştan başa sevgi.
Bu şehir baştan başa sen.
Bu şehirde sevmeyen,ya da seni tanımayan yaşadım demesin.
Ölüler susmasını bilmeli.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Sekizinci Mektup
Bana çılgın diyorsun,seni sevdiğim için.Yanılıyorsun,sevmek çılgınlık değil.Sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence.Biraz da yaklaşmamızdır Tanrıya zaman zaman.
Dünyada sevmeyenlere,sevemeyenlere acımalı.O ot gelip,ot gidenlere acımalı.Sevebilen insan kendini keşfetmiş insandır.Talihli insandır.Çektiği bütün acılara rağmen;mutlu,kıvançlı insandır o.Aşktır yücelten bizi ve derinliğimiz aşktandır.Gerisi boş,yalan.
Aşksa,sevmektir.Durmadan,nefes alırcasına sevmektir.
Sevmekle sevilmek ayrı şeyler...Sevilmeyi çoğaltmak,ona bir başka şekil vermek,daha da yoğunlaştırmak onu elimizde değil.Oysa ki sevgimizi dilediğimiz gibi yoğurabilir,dilediğimiz şekli verebiliriz ona.
Derinlikse derinlik,yükseklikse yükseklik,genişlikse genişlik.
Sevmekte gücümüz var,irademiz,aklımız var.Biz varız sevmekte.Sevmek yaratmaktır bir bakıma.Sevilmekse;yaratılmak.
Demek ki biz seninle birbirimizi yaratıyoruz durmadan.Sen beni yaratttıkça güzelsin işte ve ben seni yarattıkça güçlüyüm,daha da bir insanım.
Beni sevmeseydin yine bir şey değişmeyecekti benim için.Sen biraz eksik kalacaktın,biraz sen kaybedecektin.O kadar.
Şimdi insanların en güzeliyiz,en iyisiyiz elbette.Seviyoruz,seviliyoruz.
Sevgimi anlamadığın ve ona saygı göstermediğin anda ölebilirim.Karşılık vermediğin anda değil.
Birbirimizi yeniden yaratmaya devam edelim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Dokuzuncu Mektup
Kimdi o..?Yanında ki kimdi..?Ne konuşuyordunuz..?İşte buna dayanamam.Kahrolurum.
Dün gece ne yaptın..?Nereye gittin..?Ah otursaydın,beni düşünseydin ya..?Eğlenebildin mi bari..?
Yatarken ne okudun..?Sonra iyi uyuyabildin mi..?Rüyanda ne gördün..?Söylesene.
Anladım artık beni sevmiyorsun.Sevdiğini sanmakla yanılmışım.
Zaten çirkin bir adamım ben,sinirliyim,kıskancım,fazla hisliyim.Daima beni seveceğini düşünmemeliydim.Suçluyum.Kendimi sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım.Zayıf,bencil bir adamım öyleyse.
Sonra yalancıyım,iki yüzlüyüm.Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum.Sevgiyle elini tuttuğum zaman,aslında kalçalarını tutuyorum,bilmiyorsun.
Kendime göre hesaplarım da var benim.Yanımda olman gurur veriyor bana.Fakat sana kimse bakmasın istiyorum,kimse konuşmasın seninle.Hep benimle ol,durmadan benim ol.Günün her saatinde ve ölünceye kadar benim ol.
Beni seviyormusun..?Evet mi..?Öyleyse söyle.Kimdi o..?Yanında ki kimdi..?Nereye gidiyordunuz..?
Seven zalimdir biliyorsun,aşk egoisttir.Sen zalim olma.Anlamıyormusun,anlamıyormusun...Biraz anla beni.
Sana sitem etmeyeceğim artık.Bütün suç benim.Seni bu kadar sevmemeliydim.Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer,ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Kendimizi ne sanıyoruz..?Biz neyiz ki..?Sus,cevap verme.Teselliye ihtiyacım yok.
Seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim.
Göreceksin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Onuncu Mektup
Dün bir şiir daha yazdım senin için.Önce tuttum karşıma oturttum seni,konuşturdum,güldürdüm,ağlattım.Her halin hoşuma gidiyordu.Kadındın,ama önce insandın.Güzeldin,ama önce iyiydin.Elbette seni yazacaktım,senin için yazacaktım.
Bana ''çok yazıyorsun'' diyorlar.Bir insana ''sen çok yaşıyorsun,artık öl'' denir mi..?Benim yaşamam ve şiirim birbirinden ayrı şeyler değil ki..!Yaşarken şairliğimi yaşıyorum ben.
Yürürken,konuşurken,sevişirken hep şairliğimin içindeyim,o da benim içimde.Birbirimizi tamamlıyoruz durmadan.
Sen hiç denize baktığın zaman bir orman gördün mü..?Dağların gökyüzüne en yakın olduğu yerde yeraltı nehirlerini düşündün mü hiç..?Öpüşürken,sevişirken açların,yoksulların yüreği çarptı mı sende..?Güldüğün zaman Afrika'da isimsiz bir zenciyi hatırlayıp,onun büyük acısını duydun mu derinden..?
Senin o güzel gözlerin bende yanlız seni görüyor.Seviyorsan beni seviyorsun,beni istiyorsun benden.Oysa ki ben sende bütün insanlığı,güzelliği seviyorum.Al gözlerimi de kendine bir benim gözlerimle bak.Gör,ne kadar erişilmez,ne kadar yüce olduğunu.
Her maddenin bir atomu olduğu gibi bir şiiriyeti de vardır.Bilgin atomu parçalayan,sanatçı ise şiiriyeti bulan,işleyen ve onu sanat eseri haline getiren insandır.
Şiir bir köprüdür madde ile ruh arasında.Şiir güzelliğin en yoğun ifadesidir ve nefes alışıdır duygularımızın.
Atom gücü,elektrik gücü gibi bir de şiir gücü vardır dünyada.Sanatçı bu gücü ellerinde tutan kimsedir işte.Onu şiir,müzik,heykel ve resim haline getiren mutlu kişidir o.
Her zaman ,her yerde söylemişimdir.''Hayatımdan şairliğimi çıkarırsanız geriye önemli bir şey kalmaz'' diye.
Yazmamı bana çok görmeyin.
Ümit Yaşar Oğuzcan