|Ⓢєччαh|
Müdavim
- Katılım
- 12 Mart 2011
- Mesajlar
- 35,210
- Reaksiyon puanı
- 10,324
- Puanları
- 113
Today...
Kulağında mp3player, Rihannanın Where have you beenini dinliyor ve bir yandan da Christmas için süslenen sokaklara bakıyordu. Birkaç adam daha şimdiden Aziz Nicholası temsil eden kıyafetler içine girmişti. Yine hemen her vitrin kırmızı külahlar, kırmızı mumlar, kızak çeken geyikler, hediye çorapları; mumlar, minik çanlar, yeşil çamlar ve Noel Baba maskotlarıyla yeniden düzenlenmişti...
Acıkmıştı. Canı Mc Donaldsda bir Big mac çekti, ama içerisi çok kalabalıktı. Sokağın karşısına geçti. Önce Burger Kingde whopper, sonra üzerine double fruit waffle yedi. Karnı iyice doymuştu ve şimdi Starbucksda espresso içiyordu...
*
Eve geldi. Orijinal kâğıt olarak hole tabandan tavana kadar Eiffel Tower döşenmişti. Köşede bir Özgürlük Anıtı heykeli vardı ve havaya Enrique Iglesiasdan soft bir slow yayılıyordu... Ugg botlarını çıkardı, Tommy montunu portmantoya astı. East Packin çantasını pufa bıraktı. Sonra da üzerindeki Polo kazak ile Quicksilverlarından rahat birini değiştirdi.
Duvarlarda Justin Bieber, Madonna ve David Beckhamın seçilmiş posterleri vardı. En eski oyuncakları Barbie ve erkek arkadaşı Ken ise, işte hâlâ odasında durmaktaydılar.
*
Salona geçti. Çocukluğundan beri Tom and Jerry, Heidi, Pinokyo, Casper, Spider Man, İron Man ve Walt Disneyin Micky Mousedan başlayarak bütün serilerini ezberlemişti... Şimdilerdeyse favorisi South Parktı... İzlediği dizilerin başında; How I Met Your Mother, Big Bang Theory, Revolution... Ve Ellen DeGeneres Show geliyordu...
Twilight, New Moon, Eclipseyi okumuştu. Serinin dördüncüsü Breaking Down ise sehpanın üzerindeydi ve arasında bir yerlerde ayıraç duruyordu.
Koltuğa oturup arkasına yaslandı...
Ben Türküm. Türkiyede yaşıyorum. Hani bizim kahramanlarımız? Nerede bizim markalarımız diye düşünmek, aklına bile gelmedi!
Kulağında mp3player, Rihannanın Where have you beenini dinliyor ve bir yandan da Christmas için süslenen sokaklara bakıyordu. Birkaç adam daha şimdiden Aziz Nicholası temsil eden kıyafetler içine girmişti. Yine hemen her vitrin kırmızı külahlar, kırmızı mumlar, kızak çeken geyikler, hediye çorapları; mumlar, minik çanlar, yeşil çamlar ve Noel Baba maskotlarıyla yeniden düzenlenmişti...
Acıkmıştı. Canı Mc Donaldsda bir Big mac çekti, ama içerisi çok kalabalıktı. Sokağın karşısına geçti. Önce Burger Kingde whopper, sonra üzerine double fruit waffle yedi. Karnı iyice doymuştu ve şimdi Starbucksda espresso içiyordu...
*
Eve geldi. Orijinal kâğıt olarak hole tabandan tavana kadar Eiffel Tower döşenmişti. Köşede bir Özgürlük Anıtı heykeli vardı ve havaya Enrique Iglesiasdan soft bir slow yayılıyordu... Ugg botlarını çıkardı, Tommy montunu portmantoya astı. East Packin çantasını pufa bıraktı. Sonra da üzerindeki Polo kazak ile Quicksilverlarından rahat birini değiştirdi.
Duvarlarda Justin Bieber, Madonna ve David Beckhamın seçilmiş posterleri vardı. En eski oyuncakları Barbie ve erkek arkadaşı Ken ise, işte hâlâ odasında durmaktaydılar.
*
Salona geçti. Çocukluğundan beri Tom and Jerry, Heidi, Pinokyo, Casper, Spider Man, İron Man ve Walt Disneyin Micky Mousedan başlayarak bütün serilerini ezberlemişti... Şimdilerdeyse favorisi South Parktı... İzlediği dizilerin başında; How I Met Your Mother, Big Bang Theory, Revolution... Ve Ellen DeGeneres Show geliyordu...
Twilight, New Moon, Eclipseyi okumuştu. Serinin dördüncüsü Breaking Down ise sehpanın üzerindeydi ve arasında bir yerlerde ayıraç duruyordu.
Koltuğa oturup arkasına yaslandı...
Ben Türküm. Türkiyede yaşıyorum. Hani bizim kahramanlarımız? Nerede bizim markalarımız diye düşünmek, aklına bile gelmedi!