Söyle ona...

Bu konuyu okuyanlar

Militarist

Müdavim
Katılım
4 Mayıs 2008
Mesajlar
7,620
Reaksiyon puanı
130
Puanları
63
ONA söyle: “Bu dünya, sadece beşerî zaafların ve önlenemez içgüdülerin dünyası değildir. Bunlardan çok daha yüksek değerler de vardır. Öyle ki, insanlar, bu yüksek değerler için her şeylerini, hattâ canlarını bile vermekten geri durmazlar.”

Söyle ona: “İnsanı insan yapan, şerefi ve haysiyetidir. Şerefi ayaklar altında ezilmiş bir insanın hayatı hayat değil, rezil ve zelîl bir sürünüştür. Böyle bir hayatın karanlık çukuruna düşenlere eyvah!”

Ona söyle, de ki: “Ekmek, yaşamak için lâzımdır, onurunu dilim dilim satmak için değil. Hangi mazeret, şahsî ve millî namusunu mezada çıkarmanın gerekçesi olabilir?”

İster kulaklarına fısılda, ister yüzlerine haykır: “Bayrağı yükseğe kaldırmak için dökülen kanların bedelini, dünyanın hangi hazinesi ödeyebilir? Böyle bir hazine var mıdır?”

Ona şunu da söyle: “Millî hançereden yükselen İstiklâl Marşı’nın -maazallah- bir gün susturulması açlıktan, kıtlıktan ve yoksulluktan da büyük bir felâkettir. Bu yolda yürüyenlere ve onlara dost olanlara sen dost olma! Yalnız hakka, hakikate ve adalete dost ol! Bunun şerefi sana yeter.”

De ki onlara: “Üç kuruşa satma gururunu! Binlerce yıldan beri korunmuş ve hep yükseklerde tutulmuş gururun senin en büyük servetindir. Bir çek parçasının üzerine yazılmış sonsuz sıfırlı rakamlar bile onun fiyatı olamaz. Pahası olmayan servetinin kıymetini bil.”

Ve, onlara şunu da söyle: “Etrafına çekilmek istenen gaflet duvarını görmeyen gözlerin sahibi olma! Bu duvar, senin zindanın olacaktır. Mahkûmiyet zincirini kendi ellerinle boynuna dolamak gayretlerine kulak vermekten sakın! Kendi felâketini kendin hazırlama.

Kirli yollarda gezenlerin tuzakları çoktur. Hilenin ve entrikanın kol gezdiği siyaset pazarlarında ne alıcı ol, ne de satıcı. Hesapsız alın terinin, sel gibi gözyaşının ve tertemiz ecdat kanının sana bıraktığı mirası, bezirgânların elinde hebâ etme. Vefasızlık ve sadakatsızlık müşterin olmasın. Sen de onlara müşteri olma!”

Pıhtılaşmış beyinlere, donmuş dimağlara söyle bu gerçeği. Vicdanları kararmış, gönülleri soğumuş olanlara da söyle. Duymak istemeyen kulaklar varsa bir daha, bir daha, bir daha söyle!

“Gün, susma günü değil, haykırma günüdür. Feryadın yüksek dağlara çarpıp geri dönse ve seni boğacak gibi olsa da yıkılma. Dimdik durmaya devam et. Et ki, azmin ve iradenin zaferini kutlayabilesin.”

Böyle söyle onlara.

Ve, ilâve et: “İnancını kaybettiğin gün sen de karanlıklarda kaybolursun. En büyük güçtür inanç: Her şeyi yıkar ve her şeyi yeniden yapar. Kaderini kendin çiz. Aydınlıklara yürümenin en şifalı ilâcıdır bu.”

Git, de ki onlara: “Vaatleriniz bana haramdır. Onları cebinize koyun ve desiselerle dolu geminize binip gidin diyebilmek zamanıdır. Bunu açıkça söyleyin. Ne olur, bir kere de -hiç olmazsa bu kadarcık- yürekli olduğunuzu gösterin.

Altının sarı ışıltısına kananlar, bayraklarındaki rengin yavaş yavaş kırmızıdan maviye döndüğünü göremeyenlerdir. Onları onurlu insanlar olmaya yöneltin. Çalışın bu uğurda. Değmez demeyin. Değip değemediğini ezelî ve ebedî zaman gösterir.”

Söyle onlara: “Önüne uzatılan pastaya utanç dolu iştahla eğilmektense, susmayan ezan seslerine bandığın kuru ekmeği yeğle. Alnına sürülecek onursuzluk lekesini şimdiden silip at ki, namın gelecek zamanlarda lânetle anılmasın”.

İşte böyle söyle onlara.


Murat Gençoğlu
 

yavuz_4106

Müdavim
Katılım
17 Aralık 2008
Mesajlar
6,118
Reaksiyon puanı
51
Puanları
48
Ve, ilâve et: “İnancını kaybettiğin gün sen de karanlıklarda kaybolursun. En büyük güçtür inanç: Her şeyi yıkar ve her şeyi yeniden yapar. Kaderini kendin çiz. Aydınlıklara yürümenin en şifalı ilâcıdır bu.”


Söyle onlara: “Önüne uzatılan pastaya utanç dolu iştahla eğilmektense, susmayan ezan seslerine bandığın kuru ekmeği yeğle. Alnına sürülecek onursuzluk lekesini şimdiden silip at ki, namın gelecek zamanlarda lânetle anılmasın”.
...
 
Üst