Son Dönemin Eşsiz Şairlerinden: Abdurrahim Karakoç

Bu konuyu okuyanlar

KamtariR

Profesör
Katılım
2 Nisan 2019
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
2,697
Puanları
113
Abdurrahim Karakoç 7 Nisan 1932'de Kahramanmaraş'ın Ekinözü ilçesinde doğdu.
1578897180633.png


Dedesi, babası ve kardeşleri şair olan Karakoç, ailesi nedeniyle küçük yaşlarda şiirle tanıştı.

Gençlik döneminde, yazdığı ilk şiirler iki kitap basılabilecek kadar çok olan Karakoç, bunları beğenmediği için yaktı.

1958 yılının ardından yazdığı şiirleri, 1964 yılında 'Hasan'a Mektuplar' adı ile yayınladı.

1958 yılında ikamet ettiği beldenin belediyesinde mesul muhasibi olarak memuriyet hayatına başlayan Karakoç, 1981 yılında memurluktan emekli oldu.

1985 yılında gazeteciliğe başlayan Karakoç, Büyük Birlik Partisi'nin kuruluş çalışmalarına destek vermiştir.

Mücadele bilinciyle yazdığı şiirlerinin çokluğu hayat şartlarından kaynaklanmaktadır; 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, ülke problemleri ve haksızlıklar, hiciv şiirlerini besledi.

30'a yakın mahkemeye verildi ve hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendini kendi savundu.

2012 yılında ciğerlerindeki enfeksiyon sebebiyle hastaneye kaldırılan şair Karakoç, 7 Haziran 2012'de, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bakımda yaşamını yitirdi.

Ankara Keçiören'deki Bağlum Semt Kabristanı'na defnedildi.

Eserleri:

Şiir


Hasan'a Mektuplar (1965)

Eli Kulakta (1969)

Vur Emri (1973)

Kan Yazısı (1978)

Suları Islatamadım (1983)

Beşinci Mevsim (1985)

Dosta Doğru, Akıl Karaya Vurdu (1994)

Yasaklı Rüyalar (2000)

Gökçekimi (2000)

Gerdanlık - I (2000)

Gerdanlık - II (2002)

Parmak İzi (2002)

Yağmur Yerden Yağar (2002)

Anadolu'da Bahar (2007)

Deneme

Düşünce Yazıları (1990)
Mesaj otomatik birleştirildi:

Biz kendisinden ziyade eserlerini biliriz. Mesela Mihriban şiirinin sahibidir kendisi. Yeri gelmişken, eşsiz yorumu ile Musa Eroğlu'ndan dinleyelim Mihriban'ı:


Mihriban

Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışım çözülmüyor Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban

"Yar" deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban

Boşa bağlanmış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban​
 

Ekli dosyalar

  • 1578897549568.png
    1578897549568.png
    131.1 KB · Görüntüleme: 150

OzkanK.

Rektör
Katılım
3 Eylül 2019
Mesajlar
10,693
Reaksiyon puanı
13,059
Puanları
113
Çok değerli bir isim.
Mihriban şiirini Bedirhan Gökçe çok güzel yorumlamış hikayesi ile birlikte. 1.30 sonrası.
 

KamtariR

Profesör
Katılım
2 Nisan 2019
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
2,697
Puanları
113

Unutursun Mihriban'ım

“Unutmak kolay mı? ” deme,
Unutursun Mihriban’ım.
Oğlun, kızın olsun hele
Unutursun Mihriban’ım.

Zaman erir kelep kelep..
Meyve dalında kalmaz hep.
Unutturur birçok sebep,
Unutursun Mihriban’ım.

Yıllar sinene yaslanır;
Hâtıraların paslanır.
Bu deli gönlün uslanır...
Unutursun Mihriban’ım.

Süt emerdin gündüz-gece
Unuttun ya, büyüyünce...
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban’ım.

Gün geçer, azalır sevgi;
Değişir herşeyin rengi
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihriban’ım.

Düzen böyle bu gemide;
Eskiler yiter yenide.
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban’ım.​
 
Üst