SDN Üyeleri, Gezi Parkı Eylemi için ne düşünüyorlar? Tartışıyoruz!

Bu konuyu okuyanlar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
945123_277731839037876_71715103_n.jpg


Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.
Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı.
Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi.
Bernar Nahum ve Vehbi Koç ortaklasa BEKO’yu kurdular.

Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır.

*****

“Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..!

Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..!

Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakalım. Kod adı Tekinalp olan Moiz Kohen ve daha sonra dinde reform bayraktarlığı yapan “Türk’ün Dini Kemalizmdir” diye kampanyalar yürüten Osman Nuri Çerman..

Mesela birçok ülkede Siyonistler, bizzat Anti-Siyonist hareketleri kendileri örgütlerler ve kontrol ederler.. Zaten Yahudileri göçe zorlayan soykırım meselesi de böyle bir şey değil mi idi? En azından biri bunu kullandı..

Baksanıza Lenin de Yahudi imiş. Hitler için de aynı şey söylenir.. Şimon Zwi oluyor Şemsi Efendi, Moiz Kohen oluyor Tekinalp! Türk Ocakları’nın kuruluşundaki en büyük maddi desteği kim sağlamıştı, hatırlayın: Lazaro Franco..!”

*******

İşte Bediüzzaman Said Nursi’nin Emirdağ Lahikası’ndaki ilgili bölüm:

“Türklere dinlerini ve din temsilciliğini feda ettirmek şartıyla, sun’î istiklâl işinde gizli anlaşmanın müessiri, tek kelime ile, Yahudiliktir. Buna memur-u müşahhas kimse de, şimdi Mısır Hahambaşısı bulunan Hayim Naum’dur. Bu Hayim Naum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika’da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türkün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır. Yani, masonluk hasebiyle Kur’ân’ın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Hayim Naum müthiş plânının zeminini Amerika’da hazırladıktan sonra İngiltere’ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur:

“Siz Türkiye’nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyeti ve İslâmî temsilcilikleri ni ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum.”
 

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
OLAYIN ÖZETİ

1004596_280681928742867_1492143174_n.jpg


1016630_481722831909604_1985261310_n.jpg


- - - Mesaj Güncellendi - - -

941123_277731519037908_1868497291_n.jpg


Sabetayist Hain Gizli Yahudilerin Okulları ve Üniversiteleri - Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları - Terakki Vakfı Şişli Terakki Lisesi - Işık Üniversitesi
Ülkemizde cemaat okulları, üniversiteleri, hayır kurumları bulunmaktadır. Meselâ:

Robert College Amerikan Evangelist misyonerlerinin okuludur.

İstanbul’daki Notre Dame de Sion Fransız Katolik okuludur.

Sabataycı cemaatin veya lobinin de okulları ve üniversiteleri vardır. Bunu inkâr etmek “Biz Atatürk okulları ve üniversiteleriyiz” demek gerçeği değiştirmez ki.

Heybeliada’daki Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nda da baş köşede Atatürk resmi vardı. Atatürk resmî var diye o okul Atatürkçü mü olur?

Atatürk resmi olmayan bir tek İmam-Hatip okulu, İlahiyat fakültesi gösterebilir misiniz?

Evet ülkemizde Sabatay (Avdetî, Selanik dönmesi) okulları vardır. Bunların pîri Selanikli Şemsi efendidir. Şemsi efendinin asıl adı Şimon Zvi’dir. Ve kendisi gizli Sabataycı hahamıdır.

Sabataycı okulları ve üniversiteleri Atatürkçülüğe hizmet perdesi altında ne yaparlar? Sabataycılığa hizmet ederler. Kendi çocuklarını “iyi” yetiştirirler, Müslüman çocuklarını da kendilerine benzetmeye çalışırlar.

Sabataycıların Sabataycılığa hizmet etmeleri normaldir. Katolik Katolikliğe, Evangelist Protestanlığa, Bahaî Bahaîliğe, Yahudi Yahudiliğe hizmet eder.

Müslümanlar İslâm’a hizmet ederler mi? Maalesef hepsi hizmet etmez. Yahudiliğe, Nasranîliğe, misyonerliğe, Sabataycılığa hizmet eden nice Müslüman biliyoruz.

Türkiye’de Sabatay cemaatinin okul ve üniversiteleri vardır. Bu gerçeği kimse inkara yeltenmesin.

İşin vahim tarafı bu değildir. İmam-Hatip okulları ve İlahiyat fakülteleri dahil bütün Türkiye okullarında Sabataycılığın ağır baskı ve etkileri bulunmaktadır.

Bizdeki resmî millî eğitim Sabataycılığa uygun bir eğitimdir.

Resmî ideolojide haddinden fazla Sabataycılık tuzu biberi salçası bulunmaktadır.

Sabatay Sevi, Şimon Zvi, Moiz Kohen Tekin Alp ve daha nice Sabataycı ve Yahudi, modern Türkiye’nin kurucuları heyetine dahildirler.

Bir alimler, araştırıcılar ekibi kurulsa ve bunlar sağlam bilgilerin ve belgelerin ışığında son iki yüz yıllık tarihimizin ihtilallerini, darbelerini, yeniliklerini, değişimlerini inceleseler bu dediklerim gün ışığına çıkacaktır.

Tevhid-i Tedrisat devrimi “Tevhidî Tedrisat”a karşı yapılmıştır.

Sayın Kültür Bakanımız “Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Mektebi” mutlaka açılacaktır dedi.

Peki soruyorum: İslâm medreseleri de açılacak mıdır?

Hiç sanmam. İslâm medreselerinin açılması Sabataycılığa aykırıdır.

Yazık! Şu İslâm memleketinde Sabataycılar kadar hürriyet ve haysiyetimiz yok.

Mehmet Şevket Eygi

Araştırmacı Yazar
 

Uranos

Müdavim
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,845
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
Binlerce kişi Taksim'e yürüyor

Müdahaleler ve protestolar devam ediyor. İşte son dakika gelişmeleri...

taksim-yuruyusu.jpg


18:35 Polis eylemcilere biber gazıyla müdahale etti. Olaylar Nişantaşı'na sıçradı. Polis House Cafe'nin kapısında, içerideki eylemcileri almaya çalışıyor.

18.08 Nurtepe-TEM bağlantı yolunda polis müdahalesi... Taksim Gezi Parkı ve çevresinde çıkan olayları protesto etmek isteyen yaklaşık 100 kişilik grup Kağıthane TEM Otoyolu Nurtepe Bağlantı Yolu'nu trafiğe kapattı.

17.32 Emniyet güçleri Taksim Meydanı'nında... Sıraselvilerin girişinde binlerce eylemci ile polis arasında gergin bekleyiş devam ediyor...


Polis, İstiklal Caddesi'nde görev yapan aralarında DHA muhabiri Uğur Can’ın bulunduğu 4 gazeteciyi gözaltına aldı. Can’ı bir süre sonra serbest bırakan polisin gözaltına aldıkları arasında Akşam muhabiri Serhat Uludağlar da var.

17:00 Taksim'e girişlere kesinlikle izin verilmiyor. Tüm girişlerde polisler ve TOMA'lar bekleyişini sürdürüyor.
 

muratflash

Müdavim
Katılım
9 Kasım 2008
Mesajlar
13,809
Reaksiyon puanı
510
Puanları
113
Helal olsun başbakana..

Kalır mı l*n bu vatan 3-5 çapulcuya..
 

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
Hakan Albayrak/ Star

Vay vay vay! Diktatörlüğe karşı direnişe geçtiniz, demokrasi mücadelesi veriyorsunuz, kapitalizme ve emperyalizme meydan okuyorsunuz, öyle mi? Onun için mi halkçı, emek dostu, antiemperyalist Allende’ye karşı ABD uşağı faşist cuntayı ‘göreve’ çağırmak için tencere tava çalan Şilili orta sınıfın izinden gidiyorsunuz? Onun için mi faiz lobisi sizi cici çocuklar olarak bağrına basıyor?
“Eylemcilerin fevkalade yüksek eğitim ve bilinç düzeyi”nden bahsediyor bazı ‘siyasi gözlemciler’, siz de kasım kasım kasılıyorsunuz “Biz neymişiz be abi!” diye. Sağa sola “o.çocuğu...” yazmayı marifet belleten eğitim ve bilinç düzeyiniz batsın, e mi?
Halk isyanıymış! Kaç tane hacı anne, kaç tane hacı baba var eylemlerinizde? Halkın konuştuğu şivelerden kaç tanesi temsil ediliyor İstanbul Taksim Gezi Parkı, Ankara Kızılay Meydanı, İzmir Kordon boyundaki ‘direnişçi’ topluluklarda? Başbakanı karşılamak için Yeşilköy Havaalanı’ndaydım. Esenboğa’daki karşılamada da bulundum. Pursaklar’daki kalabalığa da karıştım. Türkiye’de kaç tane şive varsa hepsi konuşuluyordu oralarda. Erdoğan’a sevgilerini ve bağlılıklarını bildirmek için toplananlardan pek çoğunun ‘resmi eğitim’ seviyesi düşüktü belki, ama ağzını açan “Barış” diyordu, “Kardeşlik” diyordu, “Birlik” diyordu, “Türkiye’nin güçlenmesini çekemeyenleri sevindirmeyelim” diyordu, “Ne söyleyeceksek sövüp saymadan, yakıp yıkmadan söyleyelim” diyordu; yüksek bilinç dersi veriyordu okumuş cahillere. Başbakana kast edenlere fevkalade öfkeliydiler, fakat aralarında anlaşmışçasına öfkelerini değil sağduyularını konuşturuyorlardı. “O.çocuğu...” gibi seviyesizliklere tevessül eden tek kişi çıkmadı. Atılan sloganlar arasında Taksim’e yürümeye dair bir slogan da var idiyse de, kalabalığın sağduyusu o sloganı çabucak bastırdı.
Bir onlara bakın, bir de kendinize. Siz kabasınız, saygısızsınız, saldırgansınız, ölçüsüzsünüz. Ağzınızı bozuyorsunuz, sağa sola saldırıyorsunuz, ortalığı pisletiyorsunuz, gece yarılarına kadar tencere tava çalarak komşularınızı rahatsız ediyorsunuz ve bundan haz duyuyorsunuz... Onlar ise sizin bütün tahriklerinize rağmen nezaketlerini koruyorlar, saygıyı elden bırakmamaya çalışıyorlar, memleketin itibarı daha fazla zedelenmesin diye bağırlarına taş basıyorlar. Bununla beraber, kalkınma şampiyonu, demokrasi kahramanı ve dünya lideri olarak gördükleri Başbakan Erdoğan’ı sizin kuru gürültünüzde boğdurmamaya, gâvuru sevindirmemeye kararlı olduklarını lisan-ı münasiple ifade etmekten de geri durmuyorlar tabii.
Ben AK Parti seçmeniyim. 11 senedir her seçimden zaferle çıkan bir partinin taraftarıyım. Bir kere bile zafer sevincimi CHP’li komşularıma yansıtmış değilim. Mahallemde, sokağımda zafer kornası çalmış değilim. Oturduğum apartmanda taşkınlık yaparak benim gibi düşünmeyen komşularımı rahatsız etmiş, kışkırtmış değilim. Kalkarım, AK Parti Genel Merkezi’ne gidip kutlamamı orada yaparım. Ne var ki bugün benim mahallemde, benim sokağımda, başörtülü eşim ve büyük kızım hakarete uğrama kaygısı taşımadan yürüyemiyor. Eşime ve kızıma nefret kornaları çalınıyor. CHP’li komşularım, evimizin önünde, küçük kızımın 40 derece ateşte yandığını bile bile, gece yarılarına kadar tencere tava çaldılar. Bu rezillik maalesef Türkiye’nin pek çok yerinde yaşanıyor. Her gün, her gece. Komşuluk hukuku yerlerde sürünüyor. Komşu komşuyu kin ve düşmanlığa tahrik ediyor. Yazıklar olsun!
Çok önemli not: Gezi Parkı’ndaki başörtülü hanımlar kendi ‘dava arkadaşları’ndan gördükleri ayrımcılığı protesto etmek zorunda kaldılar. Başbakanı karşılamak için toplanan onbinlerin içindeki binlerce başı açık hanımdan bir tanesinin var mı böyle bir şikâyeti? Evet; bir kendinize bakın, bir de bize.
Tepkilerinizi -neyse onlar- mahalle aralarına ve hatta apartmanlara taşıyarak, entelektüel kılıklı bir barbarın “İspanya İç Savaşı” senaryosunu hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. Komşularınızı kin ve düşmanlığa tahrik etmek için yırtınıyorsunuz. “Çıkıp ‘Ne yapıyorsunuz siz?’ diye bağırsalar da şöyle güzelce bir cenk etsek kelle kucakta” diye düşündüğünüz öyle aşikâr ki. (“Birkaç ölü olsa ne güzel olur” diyen Ulusal Kanal spikerinin kulakları çınlasın.) Hal bu iken, utanmadan Başbakan Erdoğan’ı suçluyorsunuz “Milleti birbirine kırdırmak istiyor” diye. Haydi ordan!
Bir de müjdem var: İsrail yekvücut halde sizinle beraber. Siyonist yetkililer Erdoğan’a karşı mücadelenize destek mesajı vermek için birbiriyle yarışıyor. İsrail Parlamentosu Başkan Yardımcısı Moshe Feiglin “Türkiye’deki gösterilerin Erdoğan düşene kadar devam etmesi için dua ediyoruz” dedi. Gazze’ye atom bombası atılmasını isteyen İsrail Parlamentosu Dış İlişkiler ve Güvenlik Komisyonu Başkanı (eski dışişleri bakanı) Avigdor Lieberman “Türkiye’de olup bitenler karşısında mutluluğumu gizleyemiyorum” dedi. İsrail Altyapı Bakanı Silvan Şalom,”Türkiye’yi Yeni Osmanlıların iktidarından kurtaracak her gelişmeyi memnuniyetle karşılarız” dedi. Bu arada, İsrailli sağcıların Commentary dergisinde “Türk hükûmeti ile PKK arasındaki barışın bozulacağı”na dair bir yorum yayınlandı. Bilmiyorum, eğitim ve bilinç seviyeniz bu yorumu hakkıyla yorumlamaya, onun arka planındaki tezgâhı fark etmeye yetecek mi.

- - - Mesaj Güncellendi - - -

993781_277730949037965_354797595_n.jpg


KRİPTOLAR, PAKRADUNİLER (Mutlaka okuyun )

Onun asıl isminin Artin olduğunu biliyor musunuz?.. Türk veya Kürt olmadığı kesin ama Kriptoların hangi grubuna mensup olduğu kesin değil.

Bu kanlı hikayenin içinde birtakım Derin İstihbaratçıların olduğu söyleniyor.
Koskoca bir devlet, muazzam bir ordu bu faciayı otuz yıla yakın bir zamandan beri bitiremiyor.

Çok kanlı ve çok kârlı bir iş bu.

Ülkeye, halka ve devlete yüz milyarlarca dolara mal oldu.

Birileri bu işten çok paralar kazandı, büyük zengin oldu. “Mallar” bir ara helikopterlerle taşındı.

Bu kanlı facianın ismi “Bitmeyen Faciadır…”

Bunu kimse bitiremez… Özal bitirmek istemişti de onu bitirmişti Derin’ler.

Derin ve gizli birileri bu savaş bitmesin ve sonunda Türkiye bölünsün ve parçalansın istiyor.

Böyle bir şeyi gerçek Kürtler ister mi? İstemezler, çünkü Türkiye parçalanırsa onlara ait topraklara birtakım yabancılar gelecektir. Kavga bitecek ama yorgan da gidecektir.

Bu bir Kürt millî hareketi midir? Hayır!.. Kostümler Kürttür ama oyunu sahneye koyanlar ve senaryoyu yazanlar Kriptodur.

Kripto ne demektir? İki kimlikli demektir. Görünen kimliği iğreti, yalan ve sahtedir. Asıl kimliği gizlidir.

Kriptolar sadece dağdakiler midir?.. Hayır!.. Asıl güçlü, sinsi ve dehşetli Kriptolar dağda değil, bağdadır.

Kriptolar doğu ve güneydoğu Anadolu’yu boşaltıyor mu?.. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Oraları niçin boşaltıyorlar?.. Müsait zaman gelince, fırsat zuhur edince o bölgelere dışarıdan nüfus getirilecektir. Boşluk onlar için hazırlanıyor.

Dağdaki ve bağdaki belli başlı Kriptolar niçin tespit edilip teşhir edilmiyor?.. Doğrusu buna benim de aklım ermiyor…

Türkiye halkı bu Kriptolar meselesine vakıf mıdır?.. Maalesef yüzde değil, binde biri bile bilmez bunları.

Bu konuda Türkiye gazetesinin 9 Şubat 2012 tarihli nüshasının birinci sayfasında çok önemli bir haber yayınlandı. Gereken ilgi gösterilmedi, kaynadı gitti…

Niçin bu kadar önemli bir haber ilgi görmedi?.. Demek ki uyuyoruz!..

Büyük medya, Türkiyenin parçalanmasına yol açabilecek bu çok önemli ve vahim konuda ne yapıyor?.. Büyük medyanın gündeminde futbol var, magazin var, bazısında müstehcen yayınlar var, meraklı haberler, şehvet var… Ülkeyi allak bullak eden Kriptolarla uğraşacak vakitleri yok.

Başka sebep yok mu?.. Var tabiî… Ülkemizde iki büyük Kripto azınlık vardır. Birileri yazımın üst tarafında dağda ve bağda olanlar diye anlattığım kesim; diğeri ise Yahudi kökenli olanlar.

Birinci kesimdeki Kriptolar içinde de Yahudi kökenli olanlar var mı?.. Var… Onlara Pakraduniler deniliyor… Yahudilikten Ermeniliğe geçmişler… Daha sonra da Kürt veya Türk, Sünnî veya Alevî Müslüman görünmüşler…

Aaaa!.. Ben bu Pakraduni lafını hiç duymamıştım. Sen bunu nereden çıkarttın?..

A akıllım, dünya ve bilgi senin bildiklerinden ibaret olsaydı, her şey ne kadar yoz ve basit olurdu… Sen bilmediğin için onlar yoktur diyenlerden misin yoksa?

Peki bu konuyu nereden öğreneceğiz?

Çoook zor… Kar izleri silmiş…

1930’lu yıllarda İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Abraham Galanti önce Hamenora dergisinde bu konuda Fransızca bir makale yazmış, sonra bu makale küçük bir kitap halinde bastırılmış.

30 yıllarda İstanbul’da yayınlanmış bu derginin İstanbul kütüphanelerinde bir koleksiyonu mevcut değildir.

Fransızca kitapçık da yoktur. Bendenize Pakradunilerle ilgili kitabın mikro filmlerini Berlinden bir dostum göndermek lütfunda bulundu. Berlin Devlet Kütüphanesinde (Eski Prusya Kütüphanesi) bir nüsha varmış.

Peki neymiş, kimmiş bu Pakraduniler?

Böyle gizli, esrarlı konular öyle kolayca anlatılamaz. Pakradunileri anlamak için tarih uzmanlarından bir sene sıkı ders görmek gerekir.

Bizde böyle uzmanlar var mıdır?.. Yoktur, dış dünyadan uzman bulup getirmek gerekir.
Bizim Merakî bey zora hiç gelemez… Madem ki Pakradunileri anlamak ve öğrenmek zor; medyadaki kavga gürültü, magazin, futbol, ıvır zıvır yalan dolan, manken haberleri okumaya ve seyr etmeye devam…

Ehl-i dünya dünyada, ehl-i ukba ukbada…

Kemalistlerin derdi M. Kemal… Müslümanların derdi Çamlıca camii vs…

Dağdaki ve Bağdaki Kriptolar da işlerine devam eder.

Türkiye parçalanıncaya kadar.

Kabak en fazla Müslüman Kürtlerin başında patlar…

Mehmet Şevket Eygi/Milli Gazete
 

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
994146_280609338750126_1234119793_n.jpg


Sadece bir ahmak,çocuklarını düşmanının eğitmesine izin verir.
Fulbright Eğitim Komisyonu!

'27 Aralık 1949 tarihinde, yani İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı döneminde,

Türk çocuklarının eğitimi resmen Amerikalılara teslim edildi.

ABD ile imzalanan ikili anlaşma gereği, sekiz kişiden oluşan bir Eğitim Komisyonu kuruldu.

Bu komisyonun adı Fulbright Eğitim Komisyonu idi.

Sekiz üyeden dördü Amerikalı, dördü de Türk'tü.

Bu Komisyonun görevi, Türk çocuklarının ilk, orta ve lisede okuyacağı derslerin müfredatını yani programlarını belirlemekti. Gençler bir ulusun geleceği demek değil midir? Türk ulusunun geleceği olan gençlerin eğitimi, yarısı Amerikalılardan oluşan bir komisyona bırakılıyordu.

Bu kadarla kalsa neyse, komisyon herhangi bir konuda karar verirken oylar 4 evet, 4 hayır çıkarsa ne olacaktı? Çözüme bakınız; O tarihte Ankara'da bulunan Amerikan Büyükelçisinin vereceği oy, belirleyici olacaktı.

Çok açık değil mi, Türk gençlerinin ne tür bir eğitimden geçeceği, derslerde hangi konuları ne tür boyutlarda öğreneceği, Amerikalılara bırakılmıştı. Bu tür bir uygulamayı, ancak sömürge ülkelerinde görebilirsiniz.

Daha acısını söyleyeyim;

O tarihten günümüze kadar olan süreçte kurulan Atatürkçü hükümetlerin hiçbirisi, bu anlaşmayı ortadan kaldırmayı düşünmedi.

27 Mayıs 1960 İhtilalini yapanlar, kendilerini 'devrimci' olarak niteleyenler, Fulbright Eğitim Komisyonu'nu ortadan kaldırmadılar!

Atatürkçü ve halkçı olarak bilinen Bülent Ecevit, beş kez Başbakan oldu, beş kez Hükümet kurdu. Neden Fulbright Eğitim Komisyonu'nun sonunu getirmedi?

Her yıl Köy Enstitüleri'nin kuruluş gününü yaşlı gözlerle anıp ağlaşacaklarına, 'Türk çocuklarının eğitimi Amerikalılara teslim edilemez' diye neden ayaklanmadılar?

27 Aralık 1949 tarihinde kurulmuş olan Fulbright Eğitim Komisyonu, 63 yıldır aralıksız yürürlükte kalmıştır.'

Komisyondaki isimlere dikkat!

'Bakın size, 2012 yılında Fulbright Eğitim Komisyonu'nun kimlerden oluştuğunu sayayım:

* John Tomas Maccarthy (Başkan), ING Bank Türkiye Müdürü,

* Scott F. Kilner, ABD İstanbul Başkonsolosu,

* Mark A. Wentworth, ABD Büyükelçiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı,

* Kaya Arıkoğlu, Mimar ve Şehir Tasarımcısı, Arıkoğlu Arkitekt Ltd. Şirketi, Adana,

* Prof. Dr. Ahmet Ademoğlu, İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü,

* Engin Soner, Dışişleri Bakanlığı İkili Kültürel İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı,

* Doç. Dr. Ömer Açıkgöz, Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü,

* Prof. Dr. Ekrem Tatoğlu, İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Dikkat etmişsinizdir. Sekiz kişilik Fulbright Eğitim Komisyonu'nun 4 üyesinin Amerikalı, 4 üyesinin de Türk olması gerekirken, 2012 Komisyonunda sadece 3 Amerikalı bulunmaktadır. Yani dengeler değişmiş midir? Hayır. Komisyonun Türk üyelerinin tamamı Amerikanın has hizmetkârları olduğundan, artık Amerikalılar için üye sayısının 4'e 4 olması gerekirken 3'e 5 olması hiçbir önem taşımamaktadır.

Son 60 yılın yüksek Komutanları da Fulbright Eğitim Komisyonu'na karşı tavır almamışlardır.'

Bu satırlar Yılmaz Dikbaş'ın Enki Yayınları'ndan yeni çıkan 'Atatürkçüler Yenildi' isimli kitabından...

Şöyle bir soru akla gelebilir; 1946'dan günümüze milli ve manevi hassasiyetleri olan Hükümetler de kuruldu; örneğin 1980 öncesi MC Hükümetleri ve antidemokratik 28 Şubat süreci ile alaşağı edilen Refahyol Hükümeti gibi... Bu Hükümetler döneminde Fulbright Eğitim Komisyonu'na neden son verilmedi? Gerek MC Hükümetleri döneminde gerekse merhum Erbakan'ın Başbakanlığını yaptığı Refahyol Hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı diğer partilerin milletvekillerinden oluşuyordu.
 

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
Engin Ardıç/Sabah.

Bunun "yeni bir muhalefet biçimi" olduğunu söylüyorlar, biz de "evet ama öylece de kalır, iktidara gelemeyecek olduktan sonra ne anlamı ve de ne önemi var" diyoruz.
"Kapitalizme karşı çıkan sosyalist ve de Müslüman gençler" ekibinin ne anlamı ve önemi varsa... Bunun gibi işte...
Taksim'de ayaklananlar kimlerdir?
Tweet atanlar, Facebook kullananlar, filmde gördüğü "V for Vendetta" maskesi takmayı marifet sananlar, iki arada bir derede meditasyon yapmayı ihmal etmeyen yogacılar... (O maskenin, 1605 yılında İngiliz parlamentosunu havaya uçurmak için mahzenine barut fıçıları yerleştiren Guy Fawkes adında bir adamı simgelediğini biliyorlar mı?)
Toplumun dönüp de tükürmediği, hiçbir zaman da tükürmeyeceği, "polisle dalaşma zevkini tatmine çalışan" gariban örgütçükler... Bankaların para makinelerini yağmalayan gecekondu çocukları...
Bundan bir muhalefet çıkmaz. Çıkarsa da iki hortumluk canı olur.
Eylemciler arasında bir anket yapılmış, ortaya bir profil çıkmış: Buna göre, Taksim direnişçilerinin yüzde 74'ü yani anlamlı bir çoğunluğu CHP seçmeni (ya ne sanmıştınız?), kalanı Kürt militanı (yüzde 16) ya da TKP yanlısı komünist (yüzde 2), bir o kadarı da Maocu (gene yüzde 2)...
Bunun neresi yenidir? Tweet atmak ne zaman çağdaşlaştırdı geçen yüzyılın komünistlerini?
Eylemcilerin çoğunluğu Atatürk'ü, bir kısmı da Abdullah Öcalan'ı seviyormuş. "Barış sürecinin" epey yol aldığı şu dönemde tutup iktidara saldırmak akıllı işi midir?
Bu yeni muhalefet üyeleri seçimde elbette AKP'ye oy vermeyecekler. Eskiden veriyorlar mıydı?
Olaylardan sonra hemen bir seçim anketi de yapıldı ve partilerin oylarında en ufak bir kımıldama olmadığı da görüldü.
Bu, hiçbir sonuç elde edemeyecek bir "küçük burjuva ayaklanması"... Küçük burjuvanın bilgisayar kullanmasını bilen türü...
İçinde işçi olsaydı başka türlü bakardık. İşçi namevcuttur.
Hiçbir işçi, on beş gece on beş gündüz eylem yapıp yani işe gitmeyip işinden kovulma, ekmeğinden olma lüksüne sahip değil.
O zaman da bu gibi işler ya dersleri tatile girmiş lise öğrencilerine, ya nerede akşam orada sabah entellere ya da kilo vermek isteyen yogacı hanımlara kalır.
Bir de, medyanın, "Atatürkçülük ve ilericilik dümeniyle" İstanbul sermayesinin uşaklığını yapan kesimine.

Beyefendi anlamıyormuş
TÜSİAD başkanı pek sayın Muharrem Yılmaz, "faiz lobisinden ne kastedildiğini çok sağlıklı anlamıyorum" buyurmuşlar.
Sizi kastediyorlar beyefendi, sizi! İstanbul sermayesini.
Anadolu sermayesinin iktidarını seçimle yıkamıyorsunuz, darbe de olamıyor, lumpenleri sokağa dökme girişimi de sonuç vermeyecek.
Size de, holding basınının üzerine balıklama atlayıp gönüllü yayınladığı demeçlerinizle "kifaf-ı nefs" etmek kalacak.

- - - Mesaj Güncellendi - - -

1005969_277730832371310_1689896499_n.jpg


Yeşilçam denilen rezil oluşumun tek bir görevi vardır. Türk milletinin beynini yıkamak ve özünden koparmak

Atatürkçü öğretmen atandığı köyde medeniyet olmadığını görünce,güya medeniyet getirmeye çalışıyor.(sanki Afrika'nın yamyam köylerine atandı).
Ama her zaman ki gibi "sarıklı" cahil hocalar medeniyete karşı çıkıyorlar,
öğretmeni vahşice öldürüp yerlerde sürüklüyorlar..Tabi sonunda hepsi asılarak öldürülüyor, toplum temizleniyor ve halk kurtarılıyor..
 

Uranos

Müdavim
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,845
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
İşte suya katılan o madde!

TOMA'lardan sıkılan renkli su görüntüleri ve polislerin TOMA'nın gaz tankı yazan bölümüne ellerindeki mavi bidonla yükleme yapmaları sonrası suya katılan kimyasal madde tartışılıyor.

130616-bibergazı.hlarge.jpg


Taksim'de polisler TOMA'nın gaz tankı yazan bölümün ellerindeki mavi bidonla yükleme yaparkan görüntülendi. Bidonların üzerine bakıldığında suya 'Jenix' denilen bir biber gazı çeşidinin karıştırıldığı görülüyor.

Emniyet Müdürlüğü'nün Türk Tabipler Birliği'ne yaptığı açıklamaya göre eylemlerde OC ve CS gazı kullanılıyor. Peki bu gazlar solunum sistemi, kardiyovasküler sistem, göz, deri üstünde ne gibi etkilere sahip.
 

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
8914_280497035428023_566721713_n.jpg


"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" yazılır, "İngiltere bu ülkeyi bize zimmetledi, Müslümanlara değil" diye okunur. [Fatih Tezcan, 16.06.2013]

Osmanlı'yı yıkan masonlar CHP denilen parti adını alarak yollarına devam ettiler..
 

ozersworld

Müdavim
Katılım
24 Şubat 2009
Mesajlar
3,294
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
Yaş
37
969591_277053975772329_266771351_n.jpg


TÜRKİYE'nin Cryptoları

Türkiye Dönmeleri: Dıştan Müslüman görünürler ama asıl kimlikleri Yahudiliğin bir sekti olan Sabataycılıktır.

PAKRADUNİLER: 2600 senelik mazileri vardır. Asıl kimlikleri Yahudiliktir. Sonradan Ermeni olmuşlardır. Şu anda bir kısmı Sünnî Müslüman, bir kısmı Alevî, bir kısmı Türk, bir kısmı Kürt görünüyorlar. Bir Pakraduninin kuyuya attığı taşı bir milyon Müslüman çıkartamaz.

İran’da MEŞHED Yahudileri. Dıştan Şiî gibi görünür, içten Yahudidir.

KAFKASYA TAT Yahudilerinin bir kısmı Müslüman postuna bürünmüştür.

Tatar kökenli Kırım KIRIMÇAK Yahudilerinin bir kısmı da Müslüman görünür.

OSMANLI devletinin ve hilafetinin yıkılmasına sebep olan isyancı, radikal, tekfirci hareketin kurucusunun Bursadan göçmüş Yahudi olduğu iddia ediliyor.

Büyük ve güçlü bir İslam ülkesinin devlet başının kökeninin Yahudi olduğuna dair internette hayli bilgi bulunmaktadır.

Komşu devletlerden birinin başbakanının kökeni Medine’den kovulan Kurayza Yahudilerine dayanıyormuş.

İslam dünyasındaki her bid’at, reform, modernizm, laiklik, sekülarizm, dini tahrif ve tahrib hareketinin ardında ve içinde bir crypto Yahudi olduğunu söylersem mübalağa etmiş olmam.

Güney vilayetlerimizden birindeki crypto Yahudiler Cuma namazına giderler, çocuklarını yazın Kur’an Kursuna gönderirler; evlerinde ve gönüllerinde de Musevilik ateşini yanık tutarlar.

Güneydoğudaki başka bir vilayetimizde “Müslümanlaşmış” 1400 yıllık, Medine civarından kovulmuş crypto Yahudi cemaati yaşamaktadır. Avram Galanti bunların Yahudi kökenlerine bağlılığı için “Quel formidable dynamisme Juif!” diye yazmaktan kendini alamamıştır. (Les Pacradounis ou une secte Armeno-Juive, İstanbul, 1933.)

Dünyanın her yerinde, her ülkesinde, her kavmi içinde açık veya crypto Yahudiler bulunur. Habeşistandaki Fallaşaları unutmayalım.

Müslümanlar için en önemli mesele Türkiyedeki İslamî hareketlerin, sektlerin ve cereyanların içine cryptoların girip girmediği sorusudur.

Moiz Kohen, “Tekin Alp” takma adıyla niçin ateşli Atatürkçülük ve Türkçülük kitapları yazmış ve niçin kitaplarından birine Kahr Olsun Şeriat başlıklı bir bölüm koymuştu?

Müslüman Türklerle Müslüman Kürtleri birbirine kimler düşürmüştür?

19’uncu asırda var olan bunca Kürt Yahudisi ne olmuştur?

Türkiyede en az bir milyon crypto Yahudi, bir milyon da cryto Ermeni olduğu söyleniyor.

Tek kimlikli Museviler TC’ye dua ettikleri halde Sabataycılar niçin etmezler?

Bundan on beş-yirmi yıl kadar önce meşhur bir cryptonun, arkadaşına “Biz Yahudiler yirminci asırda iki Yahudi devleti kurduk” dediği iddia ediliyor.

İslam karşıtı düzenin, sistemin ve ideolojinin mânevî mimarlarının Sabatay Sevi, Şimon Zvi (Selanikli eğitimci Şemseddin efendi), Moiz Kohen Tekin Alp ve benzerleri olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bugünkü sayısız İslamcılık hareketlerinin hangisini doğrudan doğruya veya dolaylı olarak crypto Yahudiler kurmuş veya kurdurmuştur?

Milyarlarca dolar maddî zenginliğe ve paraya sahip olan Türkiye Müslümanları niçin bir “Türkiye Yahudilerini ve Sabataycılarını İnceleme ve Araştırma Enstitüsü” kuramamaktadır?

Dinde reform hareketlerinde ne kadar Crypto tuzu biberi vardır?

Dolaylı olarak İsrail’in ve Siyonizmin en büyük destekçisi olan Arap devletleri ve liderleri kimlerdir?

Zamanımızda modern Abdullah ibn Sebe’ler mevcut mudur ve neler yapmaktadır?

Torlak Kemaller var mıdır?

Şimor Zvi’ler, Moiz Kohen Tekin Alp’ler var mıdır?

Yirminci asırda Türkiyede Marksizm bayrağını açanların tamamı niçin Yahudi veya Sabataycıdır?

Türkiyedeki İslamî uyanış hareketi nasıl dejenere edilmiştir?

Daha bir yığın soru…

- - - Mesaj Güncellendi - - -

1010245_280407818770278_128827081_n.jpg


Bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir. Ateist Aziz nesin Bakın ne demiş...
 

YEMEKTEYİZHASAN

Müdavim
Katılım
2 Ekim 2012
Mesajlar
1,498
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Hala mı? Videolar resimler çıktı ortaya cami imamı konuştu sürüyle kanıt varken Hala mı?

Tayyyyyip öl dese ölecekler açın gözünüzü artık kaç yaşına gelmişsin gördügün bildigin anladıgın birşey yok

Bu camii imamını yakında görevden alırlar, belki almışlardır bile :D
 

mustang

Müdavim
Katılım
30 Ekim 2008
Mesajlar
8,663
Reaksiyon puanı
34
Puanları
48
Hala mı? Videolar resimler çıktı ortaya cami imamı konuştu sürüyle kanıt varken Hala mı?

Tayyyyyip öl dese ölecekler açın gözünüzü artık kaç yaşına gelmişsin gördügün bildigin anladıgın birşey yok
Gençliğine veriyorum [MENTION=262256]Uranos[/MENTION] :)
Daha Önceki aramızdaki Hukkuka Saygı Babında cevap yazmıyorum.
 

YEMEKTEYİZHASAN

Müdavim
Katılım
2 Ekim 2012
Mesajlar
1,498
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0

mustang

Müdavim
Katılım
30 Ekim 2008
Mesajlar
8,663
Reaksiyon puanı
34
Puanları
48
[h=1]Yemek dağıtanlara hesap soracağım[/h][h=2]AK Parti'nin düzenlediği "Milli İradeye Saygı" mitinglerinin ikincisi bugün Kazlıçeşme Meydanı'nda yapılıyor. Polise Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı temizlemesi için kendisinin talimat verdiğini belirten Erdoğan, "Bu benim başbakanlık görevim" dedi. Erdoğan, eylemcilere yemek dağıtan ve yardımcı olan otellere hesap soracağını da söyledi.[/h]
130616_akparti640.hlarge.jpg



AK Parti'nin dün Ankara'da düzenlediği "Milli İradeye Saygı" mitinglerinin ikincisi bugün Zeytinburnu'ndaki Kazlıçeşme alanında yapılıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mitingde yaptığı konuşmasına İstanbul'u selamlayarak ve alandakilere teşekkür ederek başladı.
Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:


"Uluslararası medyaya rağmen Türkiye fotoğrafı burada. Uluslararası medya yalanlarıyla başbaşa kaldılar. Uluslararası medya bunu da gizle. CNN, BBC, Reuters bunu da gizle. Eğer Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, uluslararası medyaya rağmen görmek isteyen varsa, fotoğraf burada. Türkiye'de neler olduğunu merak eden varsa Kazlıçeşme'ye baksın. Bu millet tencere tava çalan bir millet değil. Buradaki yüzbinlerce insan kırıp döken değildir.
Biz söyleyeceğimizi demokratik yollarla söyleriz. Bana günlerce heyetler geldi, bunlarla görüşmeler yaptım. Niye bu gençler burada duruyor? Yeşili korumak için buradalarsa yargının kararını bekleyelim. Diyelim ki lehimize verdi. O zaman halka gidelim dedim. Büyük bir çoğunluğu evet dedi. Dışarı çıktılar bir bayan dedi ki "içeride bize böyle bir teklif yapılmadı.
Gezi Parkı belli bir grubun parkı değildir, İstanbullu'nun parkıdır. Bedeli ne olursa olsun Gezi Parkı'nın boşaltılacağını söyledim.
Şu anda Gezi Parkı boşaltıldı, Taksim Meydanı boşaltıldı ve bu millete teslim edildi. Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gezi Parkı'nın içini temizledi. Şimdi çiçeklendirmesini yapıyor, yeşillendirmesini yapıyor. Gerçek çevreciler şu anda iş başında. Atatürk Anıtı'nın ki Cumhuriyet Anıtı'dır adı aynı zamanda. Oranın da çevresindeki çiçeklendirmeler yapıldı. Taksim'e çağıranların oyununa gelmeyin.
Bu millet kendi iradesine ve milli iradeye her zaman sahip çıktı. Hiç kimsenin tuzağı çirkin senaryosu bize dokunamaz. Dışarıdaki kendini bilmezler ve uzantıları Türkiye'de Türk Baharı 3 Kasım 2002'de oldu. Miting alanında 30 bin öğün yemek dağıtanları biliyoruz, hesap soracağız. Avrupa Parlamentosu Türkiye ile ilgili karar almış. Haddini bil, kararınızı tanımıyoruz.
Faiz lobisi ortaya çıktı, bunları A'dan Z'ye biliyoruz."
Erdoğan, eylem yapanlara çapulcu dediğini, bu tanımı da Türkiye Dil Kurumu'nun sözlüğüne göre yaptığını söyledi, "Kamu düzenini bozana çapulcu denir" diye konuştu
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkede 10,5 yıl önce polisin sınırsız güç kullanma hakkı vardı bunu biz engelledik. Beyoğlu'nda 30 bin yatak kapasitesi var, hepsi boşaldı, yazık değil mi, esnaf kan ağlıyor. Şimdi bunların zararını kim karşılayacak? Ankara'da 200 sivil vatandaşa ait araç yakıldı yıkıldı. Atatürk Kültür Merkezi kamu kuruluşudur, işgal edildi. Teröristlerin resimleri vardı orada, Başbakana hakaretler vardı. Onları oradan indirmeyecektik de ne yapacaktık. Afrika'dan döner dönmez İçişleri Bakanı'na bunları temizlemesini, 24 saatte temizlemesini söyledim. Cumhuriyet Anıtı'nda ne vardı, bölücü başı, yanında Atatürk'ün resmi. 24 saat içinde oraları temizlendi. Bitmedi, dedik mi 3 hareketiniz Gezi Parkı'nı da temizleyeceksiniz. Biliyorsunuz o operasyonda yapıldı temizlendi. Bu benim başbakanlık görevim, eğer bunları yapmıyorsam bu makamda durmanın bir anlamı yok."
Başbakan, polisin biber gazı kullanmasına yönelik eleştiriler için "Ne olacak kullanmayacak mı? En ileri ülkelerde hatta kurşun sıkarlar, ölümüne, önce uyarı atışı yaparlar. Eylemciler, komisere kurşunla atış yaptılar midesinden yaralandı" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hatalar yapılmış, yanlışlar, istenmeyen manzaralar ortaya çıkmış olabilir. CHP milletvekili eylemcilerle poz veriyor. Ne bu? Milletvekilinin işi bu değil, İstanbul'da Divan Oteli'ne giren CHP milletvekilinin birisi benim valime hakaret ediyor. Kim bu? O da CHP'li milletvekili. Bunların meşrebi, cibileyeti bu. Bunlar sandıktan alamadıkları neticeyi buradan alacaklarını sanıyorlar. Alamayacaklar mümkün değil. Biz polisimizin yanlışı varsa onu sorgularız, ama şiddet uygulayanları tek tek inceleyecek ve araştıracağız. Bütün MOBESE kayıtlarında bunlar var, inceleniyor. Sosyal medyada provakasyon yapanları da araştıracağız. Merak ediyorum, Dünyanın değişik yerlerinden gelerek Taksim'deki olaylara karışanların burada ne işi var? Sanatçılara mahalle baskısı uygulayanları milletin bilmesini istiyorum. Bazı okul müdürlerine sesleniyorum, böyle müdürleri okulların başında görmek istemem, bu öğrencileri size iyi eğitim diye gönderdik, birilerin himmetine derslerden çıkararak gönderin diye değil. İmtihan olduğu gün okula gelmeyin diyorlar. Sabah 4'e 5'e kadar tencere tava. Hep aynı hava."


"Büyük oyunu bozmaya haydi tarih yazmaya" sloganıyla düzenlenen miting meydanında partililer tarafından pankart ve parti bayrakları asıldı.
Pankartlardaki "Davamız göklerde dalgalanan bir sancak, biz Allah’ın huzurunda eğiliriz ancak", "Dik dur eğilme" gibi yazılar dikkati çekti.
Alanda girişlerin yapıldığı bölgenin hemen yakınında "kayıp noktası" kurulurken, vatandaşlara kumanya ikram edildi, AK Parti bayrağı ve şapkalar dağıtıldı.

ntvmsnbc
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst