Necip Fazıl Kısakürek

Bu konuyu okuyanlar

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38

images



Uzun zamandır Necip Fazıl okur ve Kendisini araştırırım. Bu araştırmalardan derlediğim bilgileri özet halinde şimdi sizinle paylaşacağım…


Necip Fazıl (Ahmed Necib) Kısakürek(26 Mayıs 1904 - 25 Mayıs 1983 / 79 )


Necip Fazıl (Ahmed Necib) Kısakürek, 26 Mayıs 1904′te, Çemberlitaş’taki bir konakta, dünyaya gelir.

Necip Fazıl’ın tahsil hayatı kesintilerle doludur. Bu kesintilerin bir kısmı mesken değişimlerinden kaynaklanmış olsa da, diğer değişimlerin onun kaynayan, sınırlanmaktan hoşlanmayan ruh halini aksettirdiğini belirtmek gerekir.

Necip Fazıl, hazırlık sınıflarından sonra 3 yıl daha okuduğu Bahriye Mektebi’ne bir sene daha eklenince okulu bırakmaya karar verir ve ilk 3 seneyi bitirdiğini gösteren diplomasıyla Darülfünûn Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi’ne girer. Bu esnada, ilk şiirlerini 13-14 yaşlarındayken Yeni Mecmua’da yayınlatarak edebiyat dünyasında sesini duyurur; Ahmet Haşim’in “Çocuk, bu sesi nereden buldun sen?” hitabına henüz 18 yaşında muhattap olur. Takip eden yıllarda her biri edebiyat çevrelerinden büyük takdirler toplayan ilk dönem şiirlerini yazmaya devam eden Necip Fazıl, 1924′te açılan bir sınavı kazanarak 4 arkadaşıyla beraber Paris Sorbonne üniversitesine devlet bursuyla gönderilir. Bu yıllar onun için pek de hayırlı olmayacaktı. Zira bu yıllar, Necip Fazıl’ın bohem hayatına adım attığı dönemlerdir ve özellikle de kumar, bu yıllarda onun gafleti bulmaya çalıştığı; nefsine acı çektirme arzusuyla, kazanma umut ve isteği olmadan içine düştüğü bir hastalık olarak karşısına çıkar. Bu hayatın neticesinde Necip Fazıl okulu bırakmak durumunda kalır ve 1925′te Türkiye’ye geri döner.


Necip Fazıl’ın kumar oynadığı ve Paris’te ki bu olaylardan biyografilerinde pek rastlanmaz. Üstad Türkiye’ye döndüğünde, Karşısına bir derviş çıkar ve onu adeta imana sıkı sıkıya bağlar…Müslüman kimliğine sahip bir insan olarak fikrin, sanatın, aksiyonun ve dehanın zirvesine çıkma hedefinde kaydettiği muvaffakiyet; yetişmekte olan nesillere yol göstererek kendisini “Üstad” kılmıştır.Necip Fazıl Edebiyat dünyasında yükselen grafiğini her gün dahada yükselterek zirvede bırakmıştır.

Bir çok eser yazmıştır… Tiyatral,Roman,Hikaye ve Şiir. Yazdığı bazı eserlerden dolayı mahmelerce yargılanmış bir çok kez ceza almıştır, Ama yılmamıştır. Hayatı hep bir yokuş gibi çıkmıştır Üstad. Çilelerle dolu bir yaşamı vardı ve Yaşamının son anlarında da Şiirlerini “ÇİLE” (1979 )adlı kitapta toplamıştır.

Uzun yıllar boyu kendisini rahat bırakmayan şeker hastalığı sebebiyle arkasında kocaman bir gençlik ve kütüphanelik çapta eserler bırakarak, yarın bıraktığı son sigarasının ardından dudaklarındaki tebessümün eşliğinde söylediği “Demek böyle ölünürmüş!” cümlesinin refakatinde,Son nefesini vermiştir…


Daha ayrıntılı okumak için: http://www.n-f-k.com/necip-fazil-kimdir


[video=youtube;57E7v9z9HZw]http://www.youtube.com/watch?v=57E7v9z9HZw[/video]
Bir gün kendisine, bir dostu:
-Üstad, dünyada iki büyük şair var, demiş.
Necip Fazıl’ın tepkisi şu olmuş:
-Öteki kim?

-----

Üstad’a sorarlar:”Üstad özel arabanız yok mu?” keskin zekâ küpünün verdiği cevap hikmet doludur:”Ona en son bineceğiz.”

-----

VAPUR
Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp:

"Üstad" diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."

N. Fazıl okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:

"Ne diye vapura bindin ki yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.

-----
MAHKEME

Mahkemede hakim Necip Fazıl'a:
- Bak der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim öyle değil mi?
Necip Fazıl sorar:
- Hakim Bey yoksa istifa mı ediyorsunuz?

------

Ve daha bir sürü var. Aklıma geldikçe ekliyeceğim. Hayırlı forumlar...
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Bekliyoruz devamını :)
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
[MENTION=52555]by efsane[/MENTION] Odamın kapısına astım yazılarını zaten ama kağıda yazanlarda burdakilerin hiç biri yok. Bu nükteteleri internetten derledim.
 

michuozawa

Müdavim
Emektar
Katılım
6 Ağustos 2008
Mesajlar
20,604
Reaksiyon puanı
493
Puanları
83
bu tarzdaki mükemmel cevapları var.
umarım devamını kısa sürede eklersiniz :)
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
bu tarzdaki mükemmel cevapları var.
umarım devamını kısa sürede eklersiniz :)
En kısa sürede. Arşivden ekelemye devam edeceğim. Üstad büyük adam. Ve ayasofya konferansını kendi sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. Tek kelime ile mükemmel Onuda paylaşırım.
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
Üstad'ın çalışma odasına giren bir yazar odaya göz attıktan sonra:

-Hayrola Üstad, çalışma odanda hiç kitap yok, siz hiç kitap okumaz mısınız? diye soru sorduğunda, Üstad şu cevabı verir:

-Sen hiç süt içen inek gördün mü?

Buyrun Arkadaşlar: [MENTION=38650]zoki[/MENTION] @by efsane
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Teşekkürler, devam devam :)
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
Bayaa varda en güzellerini hatırlayp yada gördüğümde yazmaya çalışıyorum.
 

ReDo

Müdavim
Katılım
8 Kasım 2008
Mesajlar
13,389
Reaksiyon puanı
92
Puanları
48
Necip fazıl kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır.Sakallı halini görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat üstad bu. Hiç lafın altında kalır mı ?

Adama laik olduğu cevabı verir.Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kastederek;

“Yahu Maymuna dönmüşsün!” der.

Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir :

“Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim !.." : )



Kapağı icad eden insandır kendisi : ))
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Hepisini yaz, şiirleri de burada paylaşalım, ilgiye göre sabitleyeyim :)
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
O zaman şöyle yapalım "Necip Fazıl Kısakürek" adlı bi konu açayım. Kısa bir biyografı ve eserleri-şiirleri-nükteleri vesayre yavaş yavaş sıralayalım. Bilgi kirliliği olmadan itina ile seçip yazarım... Olur mu öyle.
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Sadece sizin eklemenize gerek yok, Bu konuyu düzenleyebiliriz. siz biyografiyi hazırlayın, ilk mesaja ekleyeyim. Bu konu Necip Fazıl kütüphanesi olsun :)
 

|Ⓢєччαh|

Müdavim
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,324
Puanları
113
Allah razı olsun arkadaşlar... harika bir hizmet verdiğinizi söylemek isterim.
Üstad, her yönüyle örnek alınası bir insandır.
o altın bir nesil yetiştirmiş asrımızın en mümtaz mustağriplerinden biridir.
yeni neslin ondan öğrenebileceği o kada şey var ki!
muhteşem şiirlerinin yanında tiyatral eserlerinin tanıtımını da bu bölümde yapmanızı hassaten istirham ediyorum arkadaşlar...
reis bey, tohum, para.... heyecanı, aktüalitesi aşılamayan büyük eserlerdir.
hülasa, rahmetli üstadımın dünyasına bir giren bi daha kurtulamaz!
onun dünyasında aşk vardır, iman vardır, ihlas vardır, samimiyet vardır, muhabbet vardır.
o çölleşen ruhların tam ortasında cennetvari vahalar inşa eden gerçek bir sanatkârdır.
ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.
 

ReDo

Müdavim
Katılım
8 Kasım 2008
Mesajlar
13,389
Reaksiyon puanı
92
Puanları
48
Gönlüm uçmak dilerken semavi Ülkelere,Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere

Necip Fazıl KISAKÜREK
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Allah razı olsun arkadaşlar... harika bir hizmet verdiğinizi söylemek isterim.
Üstad, her yönüyle örnek alınası bir insandır.
o altın bir nesil yetiştirmiş asrımızın en mümtaz mustağriplerinden biridir.
yeni neslin ondan öğrenebileceği o kada şey var ki!
muhteşem şiirlerinin yanında tiyatral eserlerinin tanıtımını da bu bölümde yapmanızı hassaten istirham ediyorum arkadaşlar...
reis bey, tohum, para.... heyecanı, aktüalitesi aşılamayan büyük eserlerdir.
hülasa, rahmetli üstadımın dünyasına bir giren bi daha kurtulamaz!
onun dünyasında aşk vardır, iman vardır, ihlas vardır, samimiyet vardır, muhabbet vardır.
o çölleşen ruhların tam ortasında cennetvari vahalar inşa eden gerçek bir sanatkârdır.
ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.

Elimizden geleni yapacağız :) Desteğiniz için teşekkür ederim :) Duanıza da amin diyorum :)
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
Necip Fazıl Kısakürek

Kısa Bilgiler 1(Tiyatro eserleri)


Üstad'n yazığı ilk tiyatro eseri "Tohum"dur. Kararını verip eserini bir haftada telif eden Üstad Necip Fazıl, başrolünü yani "Ferhad Bey"i canlandıran Muhsin Ertuğrul’un oynadığı "Tohum"u İstanbul Şehir Tiyatrosunda sahneye sunmuştur. Bu, sanatseverlerce ilgiyle karşılanmıştır. Fakat piyes, genel anlamıyla değerlendirildiğinde eserin kalitesine yakışan alakayı bulamamıştır. O tarihlerde de tiyatroya karşı ilginin az oluşu, alışılmışın dışında ve olağanın ötesinde olan "Tohum"un karşılaştığı mey'usu(yeisi), Üstadın bundan sonraki tiyatro eseri olan "Bir Adam Yaratmak" ile kırmıştır. Oyunu izlemek için tıklayınız.

Ve bundan sonra tiyatro eserlerine hızla devam etmiştir. İşte onlardan bazıları:

1. Tohum (1935),
2. Bir Adam Yaratmak (1938)
3. Künye (1940)
4. Sabırtaşı (1940)
5. Para (1942)
6. Nâm-ı di*ğer Parmaksız Salih(1949)
7. Reis Bey (1964)
8. Siyah Pele*rinli Adam (1964)
9. Ahşap Konak (1964)
10. Yunus Emre (1969)
11. Abdülhamid Han (1969)
12. Kanlı Sarık (1970)
13. Mukaddes Emânet (1975)
14. İbrahim Edhem.
[Bu oyunlar Kültür Bakanlığı tarafından Tiyatro Eserleri dizisinde tekrar ve 3 cilt hâlinde basıldı (1976)

ahapkonakpf2.jpg

Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem!
Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem!
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları.
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin işte evim
 

ReDo

Müdavim
Katılım
8 Kasım 2008
Mesajlar
13,389
Reaksiyon puanı
92
Puanları
48
SAKARYA

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya !!

Uğur Arslan - Sakarya Şiiri

http://www.youtube.com/watch?v=XA-loNMC7Ms
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Ana mesaj güncellendi. Elimizden geldiğince bu konuyu güncel tutalım arkadaşlar :)



Ölüm Güzel Şey


Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber?...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!


Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demdeki,perdeler kalkar,perdeler iner,
Azraile hoşgeldin,diyebilmekte hüner...


O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta varmısın?
Ölüm ölene bayram,bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel,bayramda tahta ata binmek var.!...


Ufka bakarlar;ölüm uzaktamı uzakta...
Ve tabut bekler,suya inmek için kızakta.....
Sultan olmak dilersen,tacı,sorgucu,unut !
Zafer araban senin,gıcırtılı bir tabut!


Necip Fazıl Kısakürek
 

ReDo

Müdavim
Katılım
8 Kasım 2008
Mesajlar
13,389
Reaksiyon puanı
92
Puanları
48
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

(1961)

Necip Fazıl Kısakürek

Uğur ArsLan - Zindan'dan Mehmete Mektup

http://www.youtube.com/watch?v=P7H6jcrjCS0
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
SAKARYA Şiiri üstadn en çok seviğimi şiirlerindendir , O kadar çok sevdim ki bir iki gecede ezberlmiştim.
ve Bir de Canım İstanbul Adlı Şiiri

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…
İstanbul,
İstanbul…


Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik…
Bulutta şaha kalkmış Fatih’ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat…
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet…
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul…


Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca’da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar…
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir “Katibim”i…
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul…


Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…
Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar…
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…

Necip Fazıl Kısakürek


---------- Post added at 13:21 ---------- Previous post was at 13:00 ----------

[video=youtube;L-lbVQu2eCk]http://www.youtube.com/watch?v=L-lbVQu2eCk[/video]
Üstadın sesinden...
 

by efsane

Müdavim
Cezalı
Emektar
Katılım
10 Aralık 2008
Mesajlar
14,680
Reaksiyon puanı
2,135
Puanları
113
Sorması ayıptır, üstadın hiç aşk şiiri yok mu? :)
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
@by efsane İşte tamda beklediğim soru geldi... Çile Kştabını başndan sonuna kadar okudum ve ne ilginçtir ki Üstadın öyle çok aman aanlık bir aşk şiir olmadığını gördüm... Ama allah aşkını diyorsan çoğunda o tema var zaten. Üstadın teması devlet, millet, allah... tasavvuf üzerindeydi...
 

Ketumm

Doçent
Katılım
18 Ekim 2009
Mesajlar
769
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
Sorması ayıptır, üstadın hiç aşk şiiri yok mu? :)

Üstad aşk şiirini az yazar ama mükemmel yazar

BEKLENEN

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl KISAKÜREK
 

ReDo

Müdavim
Katılım
8 Kasım 2008
Mesajlar
13,389
Reaksiyon puanı
92
Puanları
48
Evet genelde bu şekilde Üstadın şiirleri [MENTION=159302]interpool[/MENTION] [MENTION=52555]by efsane[/MENTION] :)



Yar O Ki...

Falan, dağın ardında;
Seslen, seslen, işitmez
Filan toprak altında;
Göz yasları diriltmez

Neye vardın, vardın da?
Ufuk varmakla bitmez.
Bir şey göster kadında,
Tılsımını eskitmez

Yar o ki, hep yadında;
Eskimez ve eskitmez.
Muradı muradında,
Seni bırakıp gitmez

Necip Fazıl KISAKÜREK
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
İşte Allah aşkını çok güzel anlatan bir şiir daha üstaddan...Yar O Ki... Güzel...@ReDo

---------- Post added at 13:43 ---------- Previous post was at 13:37 ----------

Zindan'dan Mehmet'e mektup... @ReDo
bU şiiri Recep Tayyip Erdoğan 2000 yılında okumuştur.
Ve İyide başarı göstermiştir, Ama 10 ay yada 8 ay hapse mahkum bırakılmıştır...
Üstadımızın Canım İstanbul Şiirinede ses vermiştir...

[video=youtube;GjUPKuEK1Xo]http://www.youtube.com/watch?v=GjUPKuEK1Xo[/video]

---------- Post added at 13:49 ---------- Previous post was at 13:43 ----------

Üstad aşk şiirini az yazar ama mükemmel yazar

BEKLENEN

Necip Fazıl KISAKÜREK

Evet bu büyük eseri unutmak mümkün mü... Az ve öz yazardı hakikaten...
 

blgram

Müdavim
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
Kaldırımlar şiirinin funda arar tarafından yorumlanmış şekli. Kaldırımlar şiirinin hikayesi de manidar. Üstad parise gidiyor tabi bir illet başını sarıyor kumar tabi bir gün tüm parası bitiyor hotelde kalacak parası yok paris sokaklarında dolaşırken bu şiiri yazıyor . Yanlış hatırlamıyorsam üç tane kaldırımlar şiiri var .
[video=youtube;5RIvngcQTWc]http://www.youtube.com/watch?v=5RIvngcQTWc[/video]
 

interpool

Müdavim
Katılım
16 Temmuz 2011
Mesajlar
1,647
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
EWT Kaldırımlar şiiri... Tabiri caiz olmasada 3 ciltdir...

En sevdiğim dötrlüğü...

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.


Ve bu şiiri ibrahim sadri'de mükemmel ses tonuyla okuyor...

[video=youtube;WhgjhJoQn74]http://www.youtube.com/watch?v=WhgjhJoQn74[/video]
 

blgram

Müdavim
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
O zaman bende Nfk anlatan bir belgeselden duyduğum bir hikayeyi anlatıyım beni çok etkilemişti . Necip Fazıl erkek olduğu için büyükbabası onu daha çok seviyordur . Kız kardeşi ikinci plandadır. Necip Fazıl'ın kız kardeşine bir gün annesinin verdiği elmayı almış bir köşeye oturmuştur . Necip Fazıl da babasından aldığı 5 kuruşu avucunun içinde çevirerek oynuyordur , çok sevinmiştir bu paraya çünkü osmanlının sefalet yılları ve para çok değerli olduğu için harçlık diye bir şey yok o zamanlarda . Neyse Necip Fazıl kız kardeşinin yanına giderek parayı gösterir . Kız kardeşide elindeki elmayı göstererek eğer o parayı bana verirsen sana bu elmayı verebilirm der ve küçük necip bu teklifi kabul eder ve değiş tokuş gerçekleştirilir. Ama bu olay necip fazılın hayatında en pişman olduğu olaylardan biri olacaktır çünkü kardeşi bu olaydan bir kaç yıl sonra ölmüştür . Necip fazıl neden parayı verirken elmayı da ona bırakmadım da aldım !!
 
Üst