Bilgisayar Mühendisliğini kazanıp da buraya geldiğimden beri yaklaşık 4 yıl geçti. İnşallah 3 ay sonra da mezun olacağım. Her ne kadar çok fazla tecrübesi olan, binlerce satır kod yazmış, programlamanın altını üstüne getirmiş birisi olmasam da, sizlerle bazı şeyleri paylaşmak istedim.
4 yıl önce ÖSS’ye (ikinci kez) girdiğimde aklımda bilgisayar mühendisliğine gelmek gibi bir düşünce yoktu. Aslında bilgisayarın B’sini bile bilmiyordum. Lise yıllarında da okulu asıp internet cafelere, atari salonlarına gitme gibi “İYİ” alışkanlıklarım yoktu.
ÖSS sonuçları açıklandığında internete gidip sonuçlara bakmam gerekiyor ama bilgisayarı açmayı bilmiyordum. Gittiğimde açık bilgisayar bulup oturmak için dua ediyordum. Sadece www yazıp da internette sayfa açmayı biraz biliyordum o kadar. Neyse ÖSS puanımı öğrendiğimde açık bilgisayar bulmuştum. Bu sefer de yerleştirme sonuçları için tekrar gitmem gerekti. Gittim açık bilgisayar yok. Ne yapacam falan derken benimle birlikte gelen birisi önüme oturmuştu. Bilgisayarı açarken baktım ama hangi düğmeye bastığını göremedim. Kasanın önünde iki tane düğme var. Acaba hangisi? Birine bastım açılmadı. Ötekine basmaya korktum. Cafenin sahibini çağırdım ( Kendisi arkadaşımdır, dalga geçecek diye de korkuyorum. Sonuçta BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİNİ kazanmışım ama bilgisayarı açmaktan haberim yok. ) Neyse burada kendisiyle aramda geçen konuşmayı yazmayayım.
Gel zaman git zaman, okula başladım. Merak ediyordum acaba benim gibi başkası var mıydı? Sınıfta daha önce programlamayla uğraşmış pek çok kişi vardı. Onlarla konuşurken Fransızca öğreniyordum. Anlamaya çalışıyordum ama anlamıyordum. “Buraya geldin artık öğrenmek zorundasın başka çaren yok” diyordum kendime. Öğrenmek için kütüphaneden ilk aldığım kitap “Bilgisayarın B’si”dir. (Sonra C’ye bir geçtim hala ordayım J (C, C# falan))
İlk yıl lise devamı olduğu için biraz kolaydı. Tek zor olan Algoritma dersiydi ki o bile hafif işlenmişti. Ben de bu sıralarda programlama nedir, bilgisayar nedir biraz öğrendim. İkinci dönemin sonunda C Programlama dersi final sorusu olarak baklava şekli oluşturma çıktı. Tahmin ediyorum kimse tam olarak yapamamıştı. Yaz tatilinde bir gün inat ettim “Eğer bunu yaparsan, her şeyi yaparsın; yapamazsan da hiçbir şeyi yapamazsın” dedim ve yaptım.
İkinci sınıfa geldik, bu arada Visual Basic .Net kitabı alıp çalışmıştım, kendime güvenim maksimum seviyede; VB.NET ile ilk görsel programım olan sayıları yazıya çevirme programı yaptım. Tam 800 satır ve sadece if ve else cümlelerinden oluşuyor. Büyük başarı. Tam bu sırada Veri Yapıları dersi karşımıza çıktı. İlk üç ödev baya kolaydı, çerez niyetine yaptım. Pek çok arkadaşım yapamamıştı. Hava yüzde doksan. Önüme bakmıyorum. Küçük dağları ben yaratmışım modu. Sonra bir ödev daha. Konu “Yığın yapısı kullanarak matematiksel ifade kontrolü”. İnanmazsınız tamamen çöktüm, hava sıfır. Başım eğik geziyorum. Üstüne bir sonraki ödev “Kuyruk yapısı kullanarak yılan oyunu”. Üfff ne ödev be. Bu sıralarda düşüncelerim tamamen değişti. Yanlış meslek seçtiğimi, tekrar ÖSS’ye girmeyi düşündüm. Ama iki yıl geçmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Her şeye rağmen devam etmeye karar verdim. Sonra sağ olsun Tahir arkadaşım yılan oyunu hakkında bir fikir (ve bir kod parçası verdi ve çalışan bir yılan oyunu veren çok az kişiden biriydim. Kendime güvenim geri geldi. Ama bu sefer önümü görüyordum. Duvara bir kere toslamak yetti. Bir sonraki ödev, “Heap Sort kullanarak polinom toplama”. (Hayatta kod yazarken en fazla zevk aldığım program budur.) Bunu da tam yapan az sayıda kişiden biriydim.
Bu gün C# ile programlar yazıyorum. Aslında bir açıklama yapayım. Çok hızlı kod yazan, klavyeden duman çıkartan biri değilim. Programlama olarak bildiğim şey CTRL+C, CTRL+V komutlarıdır.
Şimdilerde belki size de yardımı dokunabilecek bir alışkanlık edindim. Her günün akşamında o gün Sosyal ve Teknik gelişimim için ne yaptığımı ikişer cümle ile açıklamaya çalışıyorum. Ve bunu her akşam kesin yapıyorum. Bazen iki cümleyi dolduramadığım günler oluyor ve o boş günleri her gördüğümde bana verdiği rahatsızlığı tahmin edemezsiniz. Bu yüzden daha fazla çalışmak istiyorum.
Diyeceğim şu ki; eğer ben bilgisayarı açmayı bile bilmezken kendimi bu seviyeye getirebildiysem, herkes bunu yapabilir. Sadece istemesi yeterlidir. Gördüğünüz gibi her şey size bağlı.
Anlatacak çok şey olsa da şimdilik bu kadar yeter.
Saygılarımla.
Tayfun Taşkın
http://www.ineededucating.com/KoseYazisi/KoseYazisiDetay.aspx?ID=4&BolumID=1
4 yıl önce ÖSS’ye (ikinci kez) girdiğimde aklımda bilgisayar mühendisliğine gelmek gibi bir düşünce yoktu. Aslında bilgisayarın B’sini bile bilmiyordum. Lise yıllarında da okulu asıp internet cafelere, atari salonlarına gitme gibi “İYİ” alışkanlıklarım yoktu.
ÖSS sonuçları açıklandığında internete gidip sonuçlara bakmam gerekiyor ama bilgisayarı açmayı bilmiyordum. Gittiğimde açık bilgisayar bulup oturmak için dua ediyordum. Sadece www yazıp da internette sayfa açmayı biraz biliyordum o kadar. Neyse ÖSS puanımı öğrendiğimde açık bilgisayar bulmuştum. Bu sefer de yerleştirme sonuçları için tekrar gitmem gerekti. Gittim açık bilgisayar yok. Ne yapacam falan derken benimle birlikte gelen birisi önüme oturmuştu. Bilgisayarı açarken baktım ama hangi düğmeye bastığını göremedim. Kasanın önünde iki tane düğme var. Acaba hangisi? Birine bastım açılmadı. Ötekine basmaya korktum. Cafenin sahibini çağırdım ( Kendisi arkadaşımdır, dalga geçecek diye de korkuyorum. Sonuçta BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİNİ kazanmışım ama bilgisayarı açmaktan haberim yok. ) Neyse burada kendisiyle aramda geçen konuşmayı yazmayayım.
Gel zaman git zaman, okula başladım. Merak ediyordum acaba benim gibi başkası var mıydı? Sınıfta daha önce programlamayla uğraşmış pek çok kişi vardı. Onlarla konuşurken Fransızca öğreniyordum. Anlamaya çalışıyordum ama anlamıyordum. “Buraya geldin artık öğrenmek zorundasın başka çaren yok” diyordum kendime. Öğrenmek için kütüphaneden ilk aldığım kitap “Bilgisayarın B’si”dir. (Sonra C’ye bir geçtim hala ordayım J (C, C# falan))
İlk yıl lise devamı olduğu için biraz kolaydı. Tek zor olan Algoritma dersiydi ki o bile hafif işlenmişti. Ben de bu sıralarda programlama nedir, bilgisayar nedir biraz öğrendim. İkinci dönemin sonunda C Programlama dersi final sorusu olarak baklava şekli oluşturma çıktı. Tahmin ediyorum kimse tam olarak yapamamıştı. Yaz tatilinde bir gün inat ettim “Eğer bunu yaparsan, her şeyi yaparsın; yapamazsan da hiçbir şeyi yapamazsın” dedim ve yaptım.
İkinci sınıfa geldik, bu arada Visual Basic .Net kitabı alıp çalışmıştım, kendime güvenim maksimum seviyede; VB.NET ile ilk görsel programım olan sayıları yazıya çevirme programı yaptım. Tam 800 satır ve sadece if ve else cümlelerinden oluşuyor. Büyük başarı. Tam bu sırada Veri Yapıları dersi karşımıza çıktı. İlk üç ödev baya kolaydı, çerez niyetine yaptım. Pek çok arkadaşım yapamamıştı. Hava yüzde doksan. Önüme bakmıyorum. Küçük dağları ben yaratmışım modu. Sonra bir ödev daha. Konu “Yığın yapısı kullanarak matematiksel ifade kontrolü”. İnanmazsınız tamamen çöktüm, hava sıfır. Başım eğik geziyorum. Üstüne bir sonraki ödev “Kuyruk yapısı kullanarak yılan oyunu”. Üfff ne ödev be. Bu sıralarda düşüncelerim tamamen değişti. Yanlış meslek seçtiğimi, tekrar ÖSS’ye girmeyi düşündüm. Ama iki yıl geçmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Her şeye rağmen devam etmeye karar verdim. Sonra sağ olsun Tahir arkadaşım yılan oyunu hakkında bir fikir (ve bir kod parçası verdi ve çalışan bir yılan oyunu veren çok az kişiden biriydim. Kendime güvenim geri geldi. Ama bu sefer önümü görüyordum. Duvara bir kere toslamak yetti. Bir sonraki ödev, “Heap Sort kullanarak polinom toplama”. (Hayatta kod yazarken en fazla zevk aldığım program budur.) Bunu da tam yapan az sayıda kişiden biriydim.
Bu gün C# ile programlar yazıyorum. Aslında bir açıklama yapayım. Çok hızlı kod yazan, klavyeden duman çıkartan biri değilim. Programlama olarak bildiğim şey CTRL+C, CTRL+V komutlarıdır.
Şimdilerde belki size de yardımı dokunabilecek bir alışkanlık edindim. Her günün akşamında o gün Sosyal ve Teknik gelişimim için ne yaptığımı ikişer cümle ile açıklamaya çalışıyorum. Ve bunu her akşam kesin yapıyorum. Bazen iki cümleyi dolduramadığım günler oluyor ve o boş günleri her gördüğümde bana verdiği rahatsızlığı tahmin edemezsiniz. Bu yüzden daha fazla çalışmak istiyorum.
Diyeceğim şu ki; eğer ben bilgisayarı açmayı bile bilmezken kendimi bu seviyeye getirebildiysem, herkes bunu yapabilir. Sadece istemesi yeterlidir. Gördüğünüz gibi her şey size bağlı.
Anlatacak çok şey olsa da şimdilik bu kadar yeter.
Saygılarımla.
Tayfun Taşkın
http://www.ineededucating.com/KoseYazisi/KoseYazisiDetay.aspx?ID=4&BolumID=1