insanlar yaşadıkça,yaşanacaktır

Bu konuyu okuyanlar

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
çıkart ağzındaki baklayı
(konu anonimdir)

Vaktiyle çok küfürbaz bir adam yaşarmış. Zamanla kendine yakıştırılan küfür bazlık şöhretine tahammül edemez olmuş.
Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgeçmek
için dervişliğe soyunmaya geldiğini söylemiş. Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, matbahtan bir avuç bakla tanesi getirtmiş.
Bunlara okuyup üfledikten sonra yeni dervişe dönüp tembih etmiş:

-Şimdi bu bakla tanelerini al. Birini dilinin altına, diğerlerini cebine koy.
Konuşmak istediğin vakit bakla diline takılacak, sende küfür etmeme isteğini hatırlayıp o an da söyleyeceğin küfürden geçeceksin. Bakla ağzında
ıslanıp da erimeye başlayacak olursa cebinden yeni bir baklayı dilinin
altına yerleştirirsin.

Adamcık şeyhinin dediği gibi tekkede kalıp kendini kontrol etmeye başlar. Bu arada şeyh efendi de bir yere gidince onu yanından ayırmamaktadır.
Yağmurlu bir günde şeyh ile derviş bir sokaktan geçerlerken bir evin penceresi hızla açılır ve gençten bir kız çocuğu başını uzatarak,

- Şeyh efendi, biraz durur musun? Deyip pencereyi kapatır. Şeyh efendi söyleneni yapar, illa yağmur sicim gibi yağmaktadır.
Sığınacak bir saçak altı da yoktur. Üstelik niçin durdurulduğunu henüz bilmemektedir ve kız da pencereden kaybolmuştur.
Bir ara evin kapısına varıp kızın ne istediğini sormak geçer içinden ve tam kapıya yöneleceği sırada kız tekrar pencerede görünür ve,

- Şeyh efendi, der, birkaç dakika daha bekleseniz...

Şeyh içinden "lahavle" çekse de denileni yapmamak tarikat adabına mugayir olduğundan biraz daha beklemeyi göze alır.
O sıra da küfürbaz derviş kendi kendine söylenmeye başlamıştır. Yağmurun şiddeti gittikçe artmakta, bizimkiler de iliklerine kadar ıslanmaktadırlar.
Nihayet pencere üçüncü kez açılır ve kız seslenir:

- Gidebilirsiniz artık!..
Şeyh efendi merak eder ve sorar:

- İyi de evladım bir şey yok ise bizi niçin beklettin?

- Efendim, der kız, elbette bir şey var, sizi sebepsiz bekletmiş değiliz. Tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk.
Yumurtaları tavuğun altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa piliçler de tepeli olur, horoz çıkarmış.
Annem sizi geçerken gördü de yumurtaları kuluçkaya koydu.
Münasebetsizliğin bu derecesi üzerine şeyh efendi,

- Ulan derviş, der, çıkar ağzından baklayı..

gelelim işin özüne
Aslında kaşınanı kaşımak adettendir,mazlum sağ olsun

Siz kendi halinizde işinizle uğraşır ken,hiç tanımadığınız şahıs gelir,laf atar,sürtünür,yahut sizi eleştirmeye,atıp tutmaya başlar.nitekim
la havle çekerken en sonunda alırsınız elinize kazmayı vurursun beline,yada başlarsın bip bip,mors Alfabesine
EK-1 A örnek bilginize sunulmuştur


 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Nasreddin hoca ile oğlu,eşeği

konu anonim (her fıkrası aslında ders, anlayana)
eksik yahut yanlış olabilir diye bazen alıntı yapıyorum

Hoca Nasreddin, oğluyla birlikte köyüne gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi yürümüş. Karşıdan gelenler, oğlunu göstererek:

—“ Ak sakallı adam yürürken bacak kadar velet eşekte gidiyor. Zamane çocuğu işte.” , demişler.
Hoca oğlunu indirip kendisi binmiş. Az sonra birkaç kişiyle daha karşılaşmışlar. Bunlar ise:
— “Koca adama bak! Bu sıcakta minnacık çocuğu yaya yürütüyor. Hiç insafı yok.” demişler.
Hoca, eşeğe oğlunu da bindirmiş. Çok geçmeden yine üç beş kişiye rastlamışlar. Adamlar:
— “Zavallı hayvan! Düşüp ölecek! Hiç acımadan iki kişi birden binmişler üstüne!” demişler.
Hoca inmiş, oğlunu da indirmiş. Eşek önde, onlar arkada ilerlemişler. Biraz sonra, yol kıyısında duranlar:
— “Amma aptal adammış bu hoca, Eşek bomboş gidiyor, kendisi oğlu ile kan ter için de arkasından koşuyor!” diye konuşmaya başlamışlar.
Hoca dayanamamış. Oğluna dönüp:
— “Gördün mü, her kafadan bir ses çıkıyor. Şu dünyada kimseyi hoşnut edemiyor, kimsenin dilinden bir türlü kurtulamıyorsun! iyisi mi, kimseye kulak asmayacaksın ve kendi bildiğinden şaşmayacaksın.” demiş

sözün özü
İnsanların her dediğine kulak verip yapmaya başlarsanız,zamanla bu kişiler sizi ellerine alıp oynatmaya başlarlar,zamanla yanlış olan kararlarını
size kabul ettirmeye başladıklarında,bulunduğunuz yerin sahibi değil,o kişinin kuklası haline gelirsiniz.
Yanlışlarla,doğrular yer değiştirmeye ,elinizdeki güzel olanı da kaybetmeye başlarsınız.
Her ne kadar tavsiyeleri dinleseniz de esas karar veren kendiniz olmalısınız,o zaman o kişiler sizi kontrol edemeyip bunu anladıklarında oradan kaybolacaklardır.
Bu kişiler yanınızda konuşmazlar ama başka yerlerde ,sizi nasıl yönettiğini,sizin zayıflıklarınızı anlatmaya başlar.Hayatınızda bu tür insanlara yer vermeyiniz,verseniz bile kontrolünüzü vermeyiniz.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Bir kova su

Dükkanımızın tavanına fasarit boya atılması için usta geldi.Boya işlemi bittikten
sonra ,sıra fasarit boyaya gelince,bize şunu söyledi

bu işi öğrenmem bana 5000 TL mal oldu
-hayırdır usta,neden öyle para vermek zorunda kaldın?

ben ustamın yanında epey çalıştıktan sonra ,tamam ben bu işi yaparım deyip ayrıldım
,gün geldi fasarit boya atmam icap etti.
ama gel gör ,tavana attığım fasarit boya tutmaz,yere dökülür ,ne yapacağımı bilemedim
doğru ustamın yanına vardım.

-s.a usta
a.s hoş geldin

Sohbet ,muhabbet faslından sonra

-usta yaptığım fasarit tutmaz,dökülür yokmu bunun ,hal çaresi,püf yeri!!??
Elbette var
-nedir usta?,söyle de bilelim
tabi söylerim,ama sana ,5000 e olur.
-nasıl yani usta!
öyle bedava yok ,sende kendine çalışıyorsun.
-peki usta ,al sana parası.
sağol.
-evet usta ,nedir bunun hal çaresi
bir kova su atıp ,güzelce karıştır,o zaman tamam olur
-?????????!!!!!!!!!!

evet ,çalıştığımız her zaman,işimizi en güzel şekilde öğrenmeye bakalım,ama şunu unutmayın'ki,
birlikte çalıştığınız insanlar ,işlerini kaybetmek korkusu,yer davası gibi endişeleri sebebiyle
sizden ,bildiklerini saklayacaklardır.
Bu yüzden yaptığınız işi iyi takip edin,araştırın,yoksa her zaman en can alıcı noktayı öğrenmek
için para verir durursunuz.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Çalma el kapısını,Çalarlar seninde kapını
"Men dakka, dukka"

1994 yazı,işyerinde santralde oturmuş beklemedeyim,o sıra yanıma portifi kullanan(sanayi dili (forklift) )rahmi abi geldi.

s.a
-a.s
bak senden istediğim şey var,biraz naylon lazım
-abi naylon istiyorsan şefe söyle istediğin kadar al
ya boş ver onları,deponun anahtarı sende,haber vermeye ne gerek var.
-iyi ama abi habersiz olan mal biliyorsun işte
boş ver dedim ya ,2 metre naylon vereceksin,şunun şurasında ne olacak
-abi söylesen daha iyi değil mi,hem nereye kullanacaksın!!
yeni yaptırdığım evin ,pencere,kapılarına kapatacağım

allem etti,kallem etti kafamı şişirdi ,mecburen vermek zorunda kaldım,olayın üzerinden 3 hafta kadar geçti,yada gecmedi
Rahmi abi geldi yanıma oturdu,yüzü kıpkırmızı boyuna kaynayıp duruyor,salvo atış yapıyor.

-hayırdır abi ne oldu
Daha ne olsun,senden aldığım naylon vardı ya!?
-evet ne oldu,seni bu kadar kızdıracak
o naylonları çalmışlar,sadece tuvaletin penceresinde olan kalmış

Ben başladım gülmeye,bu dahada sinir oldu,döndü bana
sen ne gülüyorsun,ne var bunda
-abi sen bu naylonu buradan habersiz almadın mı,ihtiyacım var dedin
ne oldu,ne var bunda!
-senin naylonu ise, demek ki ihtiyacı olan çaldı,kızma adama ,oda senin gibi

şöyle durdu,biraz düşündü
Haklısın ,doğru söylüyorsun dedi.Kalktı gitti

şunu hayatınız boyunca unutmayın,ne yaparsanız yapın,gün olur size farklı şekilde olsa dahi gene döner,ALLAH c.c. adaleti tecelli eder.
İnsanlara zarar vermeyin,küçümsemeyin,kimin ne olacağını ancak ALLAH c.c. bilir,yapacağınız işlerde hileye,hurdaya kaçmayın,zararı ,faturası
size çıkar.

yok ya bende yok işte ,ne olacak bak sağlamım dersiniz,gün gelir tırpanı ayaklarınızın dibinde hissedersiniz
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Koyun ile Keçi

Koyunla ,keçi yolda yürürken önlerine ufak su birikintisi çıkmış,geçmeleri içinde zıplamaları lazım olmuş.
Koyun hemen zıplamış,karşıya geçmiş,ama o da ne ,keçi başlamış gülmeye,hem de bağırarak söylenmeye

-Hey koyun atlarken ,KIÇIN gözüktü,haha haha haha haha hahaaaaaaaaaa

koyun ise umursamamış yürümeye başlamış,halbuki keçinin kıçı her gün açıkta.

Evet nasıl ,çok uzun değil ,ama içinde çok önemli mesaj taşır,İnsanları yargılamadan önce kendinize bakın,
eleştirmeden önce empati yapın,kendinizi onun yerine koyun,peki siz nasılsınız,çok mu iyisiniz,hadi canım ,
aslına bakarsanız,sizi de biraz karıştırırlarsa,kim bilir neler çıkar neler:);).

Hayat acımasızdır,insanları yargılayacaksanız,incitmeden,kırmadan yapın,yüzlerine vurmadan önce ,kendinize iğneyi batırın,rencide etmeyin,Gönül yıktıktan sonra,padişah olsan ne,kral olsan ne yazar.

Unutmayın dört dörtlük insan yoktur,eğer çok arıyorsanız,mezarlıkları dolaşın,onlar artık hata yapmıyor.
Gene geldik Yunus Emre ile Bob marleyin sözüne.



slide_52.jpg
bob-marley-Özlüsöz-facebook.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
padişahın en sevdiği veziri
(aslında bu konuyu 30 sene kadar oluyor okuyalı ama aldığım yer ,verilen isim tarafından yazıldığı belirtilmiş ,her neyse,biz konumuza bakalım)

Eski zamanda bir padişahın dört tane veziri varmış, içlerinden birini çok seviyormuş.
Diğer vezirler bundan oldukça rahatsız, aralarında sürekli o veziri çekiştiriyorlar, ayağını kaydırmak için planlar yapıyorlarmış.

Bu durumdan haberdar olan padişah dört vezirini de yanına alarak ava gitmiş. Bir tepede otururlarken karşı yaylaya bir kervan göçmüş.

Birinci vezirini huzuruna çağırmış “Git öğren bakalım, bu kervan nereden geliyor?” demiş. Vezir atını mahmuzlayıp gitmiş.
Bir müddet sonra ikinci vezirine emretmiş: “Git öğren bakalım, bu kervan nereye gidiyor?” O da gittikten biraz zaman
sonra üçüncü vezirini çağırmış “Git öğren bakalım, bu kervanın sahipleri kimlerdir?”
Üçüncü vezir de dörtnala gitmiş ve çok sevdiği vezirini huzuruna almış, ona da “Git öğren bakalım, bu kervanın yükü nedir?” demiş.

Vezirler teker teker dönmeye başlamış, padişahın sorusunun cevabını veren vezir padişahın sağ tarafına geçip el-pençe divan duruyormuş.

Önce birinci vezir gelmiş “Efendim,” demiş. “Kervan Şam’dan geliyor.”
İkinci vezir “Efendim, “ demiş. “Kervan Halep’e gidiyor.”
Üçüncü vezir “Efendim,” demiş. “Kervanın sahipleri Şam eşrafından filanca filanca kişilerdir.”
Ve en sonunda en sevdiği vezir huzura çıkmış
“Efendimiz,” demiş ve başlamış anlatmaya. “Kervanın yükü incir, ipek kumaş ve gümüştür.
Kervan Şam eşrafından filanca filancalara aittir. Kervan Şam’dan gelip Halep’e gitmektedir.
Kervanda iki yüz erkek, seksen kadın, yirmi beş çocuk olmak üzere üç yüz beş kişi bulunmaktadır…

” Padişah “Yeter, bu kadar kâfi” demiş ve diğer vezirlerine dönmüş.
“Şimdi anladınız mı, onu niçin çok sevdiğimi mi?”

Kaynak: Padişahın En Çok Sevdiği Veziri - Halil DÜLGAR

hani söz vardır,Büyükler çocuklar için söyler"çocuğa iş buyur,sonra peşinden koştur"
çevremize bakın,adam iş yapıyor ,işi yarım yamalak,işi izah ediyorsunuz,tam kemal sunal misali,yarım saat ,1 saat sonra arkasını topluyorsunuz
ama vatandaş kendine çeki düzen vermek yerine ,başkalarının işini eleştiriyor,çevremizde yukarıdaki 3 sadrazam misali çok var,onların olduğu
yerlerde ise işler hep ters,düz oluyor.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu olay çalıştığım fabrika da oldu.
Tek başıma duruyordum,baktım İsmail sinirli halde söylenerek gelmekte,küfür etmekte,bunu gören abisi Ali de geldi
Araların da geçen konuşma

Ali;-ne oldu ,ne küfür ediyorsun?
İsmail;-daha ne olsun ,paramı kesmişler!!


Ali de başladı ,küfür etmeye,bunlar 3 kardeş olup ,olayı gören en büyükleri Osman da gelir,konuşmaya dahil olur.


Osman;-ne var ,ne oluyor lan!!??
İsmail;-abi paramı kesmişler,daha ne olsun!
Ali;-ben onların... bip bip bip biip


Osman şöyle durdu,baktı kardeşlerine,biraz da kızgın ses tonuyla

Osman;-kesin lan,konuşup durmayın,yeter!??
Ali;-Abi neden susalım
İsmail;-..bip bip..
Osman;-Ulan ,oğlum biz bu dünya da,bunlardan her şeyi alırsak,öteki Dünyada ne isteyeceğiz!!
Bırakın kalsın,öteki tarafta alırız,hadi işinize gidin.


3 Kardeş işlerinin başına dönerler.

Normal de pek çok insan bu tür olayları küçümser,önemsemez,ne olacak işte,kendilerini avut muşlar işte deyip geçerler.
Aslında olayın açısı geniştir,bu olay anı olarak kaldı,ama daha sonra gördüğüm olaylar,bu tür olayların Buzdağı'ndan
pek farkı olmadığını görmemi sağladı,evet öteki tarafa varmadan dahi,ödeşme mezarda başlıyor,bunu da ,zamanı
gelince yazacağım
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Salak kulum

Pazar günü,Kilisede papaz ayin yaparken,aniden yağmur başlar,çok da şiddetlidir.
Halk ayin bitmeden dağılmaya başlar,bazıları da papazın yanına gidip,kendileriyle
gelmesini,havanın dahada bozacağını söylerler ama papaz gitmez.

Artık kilisede kimse yoktur,yağmur daha da şiddetlenir,çok geçmeden sel gelir,sular
kilisenin 2.katına kadar yükselir.
Kayıkla papazı kurtarmak için gelirler, fakat papaz gitmez,ısrar edilince de

-Hayır bırakın beni,beni Tanrım kurtaracak.

kayıktakiler geri dönmek zorunda kalırlar,sularda kilisenin 3.katına varır,gene kayıkla
papazı kurtarmaya gelirler,papaz gitmek istemez ,ret eder

-Hayır ,size söyledim ya!!! beni Tanrım kurtaracaktır.

Adamlar çaresiz geri dönerler,artık yağmur dahada hızlanmış,sularda kilisenin çan kulesine kadar çıkmıştır,
Bu sefer helikopterle gelirler,ama papaz hala ısrarlıdır,gitmez,helikopter ayrıldıktan sonrada sular azgınlaşır
papazı alır götürür.

zaman geçer,papaz Tanrısının huzurunda dır
-ey kulum ,var mı istediğin??
papaz;-Tanrım beni neden kurtarmadın,hep senden yardım bekledim!!.

-Be hey!!, salak kulum !!!!!!!!! ben sana kurtulman için,2 kayık, 1 helikopter gönderdim,sen bunu anlayamadıysan ben ne yapayım.


Evet hayatımızda buna benzer,yada farklı imkanlar çok olmaktadır.
Ama biz tek yönlü düşündüğümüzden ele geçen fırsatları kaçırırız,
halbuki her zaman ,bizler farkında değiliz ama ara ara o yardımlar gelmektedir.
Duygularımız kadar mantığımızı da kullanabilirsek, belki çok şeyin farkına varabiliriz.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Domuz Çobanı

Not:Bu Hikaye'yi okuyalı neredeyse 30 sene oldu,şimdi aklımda kaldığı gibi yazacak olsaydım,muhtemelen çok eksik,yanlış bilgi yazma olasılığı yüksek olacaktı,copy paste alıntı yapmak zorunda kalıyoruz,ayrıca konu ANONİM'dir .

Birinci Dünya Harbi sıralarında Osmanlı-Rus savaşında Rusya’ya esir düşen birçok askerden biri olan Bursalı Hafız’ın başına gelenleri değerli komşum ilim adamı Hüseyin Sarıkaya’nın dilinden dinlemeye hazır mısınız?
Bir gün Cuma namazından çıktık birkaç komşumuzla birlikte bazı bozuk düzen işlerden yakınıyorduk. Kimileri düzenden şikâyetçi, kimileri idareden… Derken tam ayrılma yerine geldik Hüseyin hocam “durun ve dinleyin” dedi. Durduk, başladı anlatmaya: “Türk-Rus harbinde birçok askerimiz öldü, bazıları Rusya’ya esir düştü. Bunlardan kimisini taş ocaklarına verdiler, kimisini şarap fabrikalarına… Hâsılı çeşitli işlerde görevlendirdiler.
Bunlardan bir tanesi Bursa dolaylarından Kuran’ı hıfzetmiş bir hafızdı. Bunu da bir domuz çiftliğinde domuzların başına çoban yaptılar. Onlar zaten ne hafız bilir, ne hoca adamların din işleri ile hele İslam’la alakası yok, olmaması da normal tabi.
Günlerce aylarca belki de senelerce domuz güden bizim hafız, bir gün bir dağın eteğinde domuzları yayarken içerisine bir hüzün düşer ve kendinden geçmiş bir halde rabbine iltica eder “Allah’ım ben senin dini mübinin ve namusumuzu, şerefimizi, dinimizi korumak için bu küffar ile harp etmeye geldim ve esir düştüm. Ben senin kelamın olan Kuran’ın hafızıyım, onu halen dilimde ve kalbimde taşıyorum. Oysa bu gütmekte olduğum domuzlar, bizim dinimize göre yenmesi, ticareti, kanı, her şeyi haramdır. Acaba benim günahım neydi de diğer esirler başka başka görevlerde yer alırken ben bu domuzları gütmekle memur edildim, bana yardım et Allah’ım, senin her şeye gücün yeter. Böyle niyazda bulunur hafız.
O anda uykudan uyanır gibi olur bir ihtiyar adam vardır karşısında. “Selamün aleyküm ey oğul” der. “Aleykümselam ey piri fani, buyur” cevabını verir. Diyalog şöyle devam eder:
-“Oğul sen nerelisin?”
-“Ben Memaliki Osmaniye’denim”
-“Ne ararsın buralarda?”
-“Esirim dede, esirim amma bir derdim de her gün bu domuzları gütmek”
-“İyi işte ya rahat değil misin?”
-“Rahatım başkalarına bakınca ama benim sıfatıma uygun değil”
-“Nedenmiş o?”
-“Ben Kuran hafızıyım, onun için ağırıma gider. Fakat esirim ne yapayım, mecburum onların verdiği işi yapmaya.”
-“Bak oğlum seni gördüğüm kadarı ile takip eden yok, baya güven kazanmışsın burada. Bırak bu domuzları kaç!
-“Nereye kaçayım, nasıl kaçayım? Yer yurt bilmem ki!
-“Adam gündüzleri saklan, geceleri kaç! Daima güneye doğru kaç! 15 gün sonra gün doğarken şafak söker gibi sol tarafından, güneybatıdan büyük bir ışık göreceksin. İşte o ışık Osmanlı’nın ışığıdır. Oraya koş!
Ve ekler piri fani:
-“Paran var mı?”
-“Yok!”
-“Ben sana 100 Osmanlı altını vereyim”
Hafız buna itiraz eder:
-“Ben bunu sana nasıl ödeyeceğim, ödeyemem!”
-“Sen nereliydin, delikanlı”
-“Bursalıyım”
-“Oradaki Ulu Cami’yi bilir misin?”
-“Bilirim tabi. Rahata erip parayı kazandığın bir Cuma günü o camiye gel namazı kıl camiden çıkarken çıkış kapısının sağ tarafında yüzü peçeli bir kadın olacak, ona ver yüz altını tamam mı?”
-“Tamam”
Piri fani hemen gözden kaybolur. Bizim hafız asker onun dediğini tutar, başlar kaçmaya bir gün, iki gün, gece kaçar, gündüz saklanır, sınırı böyle geçmeyi başarır… Türk topraklarına ayak basar, hem de ihtiyarın dediklerini tamı tamına çıkararak.
Aradan günler geçer hafız vaadini yerine getirecektir. Parayı hazırlar, parayı vermek niyeti ile camiye doğru yola çıkar. Bu sefer de İblis insan sıfatında önünü keser:
-“O adama yüz altını vermeye mi gidiyorsun?
-“Evet, yahu o Rusya’da kaldı sen buradasın. Kurtuldun işte. Seni nerde bulacak bakalım burada kime vereceksin? O adam yok bak. Bir başkasına parayı vermek niye? Vazgeç verme parayı!”
-“Yok, olmaz adam bana çok iyilik yaptı. Yurduma yuvama kavuşmama sebep oldu, yanlış yapmak olmaz”
Şeytan da “Tüh ahmak adam git ver bakalım parayı, eline ne geçecek” der, hemen kaybolur. “Sen nereden biliyorsun deme fırsatı bulamaz” Hafız, Şeytan’a.
Onun da içine vesvese düşer ve paranın yarısını vermeye karar kılar. Namazını Ulu Cami’de eda eder ve çıkışta bakar ki, kapının ardında hakikaten bir peçeli kadın oturmakta. Cebindeki keseyi çıkarıp kadının avucuna koyar. Kadın görünümlü kişi, aslında ona yardım eden ihtiyardır ama kılık değiştirmiştir.
Parayı alınca peçeli kişi ile Hafız arasında şu sözler geçer:
-“Kesenin içerisinde kaç para var?”
-“50 altın”
-“Senin borcun 100 altın değil miydi?”
-“Yok, 50 altın idi”
“Hadi bakalım Hafız ama yanlış yaptın. Ne yazık ki sen olgunlaşmamışsın, biraz daha domuz gütmen lazımmış” der ve yüzünü açıverir, Hafız çok mahcup olur ve kalanını da vermek ister ama adam kaybolur.
Hüseyin Hoca hikâyeyi anlattıktan sonra “İşte acizlenmemize gerek yok, daha çok domuz gütmemiz lazım olgunlaşmak için” deyiverdi.
Çok manalı bir hikâye ve sözün özüydü. Allah yanlış içerisinde olanları ıslah etsin. Amin…

Burada asıl anlatılan ,verilen emanete hıyanet,zaman içerisinde kendi nefsani duygularına kapılarak,yalan,hiyanet sarmalına kapılıp
sonra ,başına gelene şikayet etmemek işin özü budur.
Başınıza olay geldiği vakit ,önce kendimizi sorgulamamız lazımdır.Ne yaptım da başıma geldi,nedeni nedir.

ŞURA-30 için 40 meâl bulundu. Yaşar Nuri Öztürk (42/ŞÛRÂ-30: Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.) / Abdullah Parlıyan (42/ŞÛRÂ-30: Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarınızın pek çoğunu da affeder.)
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
ben bu olayı 1980 li yıllarda arkadaşımdan duymuştum.
Halk toplanmış,ortalık karışık ana baba günü,adam çıkmış çatıya intihar edecek.
Halk aşağıda yalvarıp,yakarıyor etme eyleme diye.Ama adam laf dinlemiyor
O sırada oradan geçen 2 Jandarma olayı görüp geliyor,ne olduğunu soruyor!!
Orada bulunanlar çatıdaki gencin intihar edeceğini söylüyorlar.

Bunu duyan Jandarmalar, çatının altına gelip bağırıyor lar.

Jandarma;-Bana bak ulan ,eğer atlarsan aşağıya ,vururum seni!!?

Ardından G-3 tüfeğinin kurma kolunu çekip mermiyi namluya sürüyor.

Ortalık sessizleşiyor,çatıdaki adam ,şok vaziyette,aşağı iniyor.

sonra jandarmalar yollarına devam ediyor.

eskilerin sözü"çivi çiviyi söker"
her atıp tutan,her kese meydan okuyan ,gün olur da karşısına dişli kişi çıktımı
dut yemiş bülbüle döner,ona o gücü veren insanların korkaklığı yada çekimserliği dir.
İntihar etmeyi düşünenlerin çoğuda aslında manevi olarak yardım istemektedir,seslerini duyurmak için bu
yola başvururlar,çaresizliğin ne olduğunu kimse yaşamadan bilemez.

Bu yaşanmış olayın ,bizim dilimizde "kara mizah "olarak geçer ,hem düşünür,hem gülersiniz.
Fazla yoruma gerek yok.neticede ortada can var.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
etme,bulma

çalıştığım şantiyede Şoförler ,kendi içlerinde tik rahatsızlığı olan arkadaşları olduğunu
anlayınca dururlar mı,başladılar adamı rahatsız etmeye.

Şoförde kendisine dokunan oldu mu,daha değer değmez başlıyordu kaynamaya,kaymaya.
İşin tuhaf olanı,bu şoför kaynayınca ötekilerde kızmak yerine gülüyorlardı.

3-4 ay böyle geçti,o şoförde işten çıktı,asıl tuhaf olanı bundan sonra başladı
O şoförle dalga geçen 10 şoför varsa 6-7 sinde aynı olay başladı.

yoruma gerek yok,malum konu belli.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Ekmek kavgası

ekmek kavgası hep duyarız ya,işte size ekmek kavgasında örnek.
Ocak ayı hava ayaz,dışarıda kar var,öğlen yemeğindeyiz.Yukarıda bahsi geçen 3 kardeşlerden en küçük
olanı karnı doymadığı için yemek dağıtan kişinin yanına gidiyor(bu yemek dağitanın sol kolu sakat,ama
patronun da yalakası.)ekmek vermek istemiyor.aralarında şu konuşma geçiyor.

İsmail;-karnım doymadı oradan ekmek versene!?
yemekçi;-olmaz,veremem o ekmeğin sahibi var!
İsmail;-oğlum ver şu ekmeği,doymadım işte!
yemekçi;-veremem ,adam yemeğe gelmedi daha
İsmail;-karnı aç olan şerefsiz gelir yer,ver işte
yemekçi;-olmaz

der, birazda bozuk atınca,o anda kıyamet koptu ,İsmail aniden sol eliye yemek dağıtan çocuğun elini tutup
sağ eliyle kafasına,ardı ardına 4 yumruk salladı ,her şey 3-5 saniye içinde bitti,İsmail ekmeği aldı,yemekçi
yumruğu yediği ile kaldı.

aradan 15 dk geçti,kendisine yemek ayrılan diğer yalaka 2 geldi,İsmail in abisi ile arasında şu konuşma geçti.

yalaka 2 ,İsmailin abisine önce sigara verdi ,sonra lafa geçti

yalaka 2;-ya hayırdır,ne oldu!??
Halil;-önemli değil,bizim birader doymamış,ekmek istedi oda vermedi,olan bu.
yalaka 2;- neyse artık olan olmuş!!
Halil;-aslında dayak ötekine atılacaktı ama piyango buna çıktı
(öteki dediği bu konuştuğu 2.yalaka(asıl yalaka bu,dayak buna atılacaktı))
yalaka 2;-neyse ya hayırlısı olsun

Şunu unutmayın,insanların yemeği ile,ekmeği ile oynarsanız,onları yaptığı işine olur olmaz burnunuzu sokarsanız,
malum son olan mutlu sonu:) bulursunuz.size güzel masaj yaparlar,kese çeker,ipe asarlar.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner.

1988 89 yazı,mayıs yada haziran olmalı,Marangozlar da çalışmaktayım,benim usta ise ,karşı dükkanla ortak çalışmaktadırlar.

Her zamanki gibi ,aylık faturalar gelmeye başladı,olayın geçtiği gün dükkana su faturası geldi,bizim usta faturayı eline alır almaz bağırdı!!

bizim usta;-Bu ne ya,imkansız,bunda yanlışlık olmalı!!?

Hemen karşıda ki ortağının dükkanına varır varmaz.

bizim usta;-sana ne kadar su faturası geldi Necdet!!??
Necdet;-30 lira,hayırdır ne oldu?
bizim usta;-ya bunda yanlışlık olmalı,bana yüksek gelmiş,50 TL
Necdet;-neden yanlış olsun ki,kullanmışsındır.
bizim usta;-hayır ya imkansız,ben fatura yüksek gelmesin diye abdesti bile sizin buradan alıyorum.
Necdet;-:oops::rolleyes:


:p:pgelelim kuru fasulyenin faydalarına ,aslında hatırlanmaya değmez gibi olan bu olayın aklımda kalmasının tek sebebi
bu sözdür"ben fatura yüksek gelmesin diye abdesti bile sizin buradan alıyorum"ALLAH c.c. adaleti işte.Siz siz olun
bu tür uyanıklık yapmayın,ne olacak demeyin,gün gelir başkasının hesabınıda çatır çatır ödersiniz,ama anlamazsınız.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Mark Twain den kıssadan hisse

Bu hikayeyi okuyalı epey zaman oldu ,İnternet de bulamadım ,aklımda kalanıyla aktarayım.

Gazeteci yazar olan Mark Twain hazır cevap olmasıyla tanınmıştır.Hafta içinde Baloya davet edilir.
Baloya gelen Mark Twain etrafta dolaşırken,içki servisi yapan garsonlardan içki alır,hem gezip hemde
içkisini yudumlarken ,o anda eli yanındaki kadına dokunur dokunmaz kadının üstüne içki sıçrar.

Mark Twain özür diler,ama kadın hala konuşmakta,ileri geri sözler söylemektedir,Mark Twain ne yaparsa
yapsın kadın susmaz,o anda yanlarından geçmekte olan garsondan yeniden içki alır,aldığı gibi kadının üstüne
döker,kadın şaşkın haldeyken ,Mark Twain oradan uzaklaşır.

Bazen erkek olsun,kadın olsun hata yaptığınızda alttan alırsınız,özür dilersiniz olmaz,o zamanda olmuşken tam olsun
diye söylenip tam yaparsınız.

Aslında işin doğrusu budur,bilirsiniz bazı zamanlar yangını söndürmek için karşı tarafta da yangın başlatırlar,böylelikle iki yangın
karşılaşır söner.

eskilerden güzel söz vardır
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Amerikalı
strateji

1993 1994 arası yazın ,sanayide dolmuştan indim iş yerine giderken ,giyim,saç tarzı yüzünden arkadaşların Amerikalı dedikleri şef beni arabasına aldı.
Arabada giderken ,sohbete başladık,o sıra gözüme vites yanındaki tabancaya takıldı.

ben;-hayırdır ne iş
şef;-hiç,lazım olursa
ben;-bence işe yaramaz,onu kaldır,kimse görmesin
şef;-sıkıntı yok,kimsede dokunamaz
ben;-onunla herkesi korkutamazsın
şef;-neden
ben;-diyelim adamı vurdun,yada korkuttun ,peki sonra
şef;-ne olacakmış sonra
ben;-bak ,canı yanan her insan ,sana dokunmaz,
şef;-ne yapabilirler ki
ben;-sevdiklerine dokunurlar,onların canını yakabilirler,sende bakarsın
şef;-!!!!?????????

Bu konuşmadan sonra ben arabadan indim .Ertesi günü şefle karşılaştık,dünkü şef değildi,gururu ,Kibir i yoktu ama gülümsüyordu.sanırım bazı noktaların ne kadar hassas olabileceğinin farkına varmıştı.

Evet arkadaşlar he ne kadar strateji filan yazsam da ,kavgaya,şuna buna girmeden önce oturun düşünün,önce mantığınızı kullanın,duygularınızın esiri olup 5 dk kahraman olursunuz,ama sevdiklerinizi açıkta bırakırsınız,yerine göre tamam,ama önce sakin olun,düşünün,dövmek ,öldürmek çok basittir,önemli olan sonrası.
Bu sizin korkak olduğunuz anlamına gelmesin,kimse kimseden korkmaz.
 

DKN NZY

Rektör
Katılım
18 Mart 2018
Mesajlar
13,933
Reaksiyon puanı
10,146
Puanları
113
Yaş
25
Şimdiden yaşlı gibi hissediyorum kendi mi
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Elli dört

---- Mesajlar birleştirildi ----

Bu gün yaşanmış yada yaşadığım olayları bahsetmeyeceğim.

Tam tersi Arkadaşlık hakkında yazacağım.

Eskiden ortak muhabbeti olurdu,zamanla kanka oldu ,arada su sızmaz arkadaşlıklar oluştu.
Ama genede ister istemez uyarı yapmak lazım geliyor insanın aklına.

Dere büyük,her gün o dereye yeni yeni balıklar geliyor,su akıyor,balıklarda o sudaki başka balıklar tarafından yönlendiriliyor.
Balık olayı sadece örnektir,aslında tam uyar,insan vardır pirina,insan vardır,köpek balığı,insan vardır sazan,insan vardır asalak .

Hayatınız boyunca şunu unutmayın,ne kadar samimi olsanız da ,her sırrınızı açmayın dostunuza,söylemeyin kalsın aklınızda.
Gün olur ,sular akar,dostluk biter,araya husumet girer,o sır sizinde içinizi yer bitirir,keşke bilmeseydi diye.

Söyleme sırrını dostuna,söyler dostunun dostuna

Unutmayın söz vardır.Taş uzaktan gelmez,yakından gelir.

Arkadaşlarınızı bilin,eğer ki yak tek sigaradan ne çıkar,hadi sar uçalım,tek içmeden ne olur der ise bırakın o adamı derim.
Size tutmasındaki amacı o gittiği bozuk yolda kendisine yoldaş ,zamanı gelincede yolunacak adam ister.

Sporcuysanız sizi kavgada yanında,zenginseniz barda,lokantada,mevki sahibi iseniz,kartvizitinde olmanızı ister.
Siz onların istediğini verdiğiniz müddetçe en kal arkadaşsınız,ne zaman sizin işiniz biter,onlarda gider.

Eskilerden tabir vardır"kimseye gebe kalma diye"alırsın gün gelir başkasına hava için emanet,
zamanı gelince oda senden ister verirsin isteksiz ,zor zahmet,borç bilirsin aldığını verirsin karşılığını.

Olmayın kefil,yalan yere şahit,ortada kalırsınız heder olursunuz.

Aklın yoksa şahit ol,paran çoksa kefil ol.

1000 tane dostunuz olacağına,10 tane dostunuz olsun tam olsun.
 
Son düzenleme:

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu gün güzel sözlere takılalım

anette-inselberg-c59faman-c3b6c49fretisi.jpg
DtPomZiXgAA2jmP.jpg
soz4.jpg
5ac21fa7c03c0e1a40809248.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
yazacak ,anlatılacak çok ders var,biraz değişiklik olsun,yaşayanların öğrendiklerinden aktaralım


7f0fb30834e90eb007d52c6295374c63.png
kızılderili.jpg
Arkamda+yürüme,+ben+öncün+olmayabilirim.jpg
images.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Hani bazen olsun diye dua edersiniz ,elinize güzel fırsat geçmiştir ama olmayınca kızmış,fakat sonrada şükredersiniz ulan iyide olmamış diye
ben bu olayın benzerini yaşadım

1983 1984 yılları babamla birlikte fotoğrafçılık üzerine açmış olduğumuz dükkanımızda çalışırken,haliyle zaman içerisinde dostluk,arkadaşlıklar kuruluyor.
Dükkanımıza takılanlardan emniyetten polislerde vardı,gerçi benle değil ama babamla daha çok arkadaşlıkları vardı(ben onların gözünde çocuğum haliyle)içlerinde emniyette Trafik komiseri olan Güray abide vardı,her karşılaştığımızda bana tek resim getir de sana ehliyet verelim yarın lazım olur derdi.
O zamanlar ehliyet işine trafik baktığı için almak çok zordu .1-2 dosya yakardınız,çoğu daha arabaya binmesiyle inmesi aynı olurdu,şimdi ehliyet almada ne var.

En sonunda dayanamadım babama bahsettim,fırçayı da yedim.
-;sana ne yapacaksın ehliyeti dedi

öylelikle kaldı 1985/3 askere gittim,acemi birliğinde yeminden sonra ehliyeti olanları topladılar,saklamayın bulursak sıkıntı olur dediler,ehliyet sahibi olanlar eğitime gönderildi,dağıtıma 3-4 gün kala geldiler.
anlattıkları kadarıyla emdikleri süt burunlarından gelmişti,ayrıca bunların %80 güneydoğu sınırlarına gönderdiler, bende Erzurum yolunu tuttum
o zaman ehliyetim olmadığına sevindim,babama da hak verdim.

Askerden geldim,2 sene sonra çalıştığım bilgisayar kursu,ehliyet özele geçince kurs açtılar ,bende çalıştığım kursun bölümünden kendi kontenjanlarından sadece dosya parasına ehliyetimi aldım,hemde E sınıfı olarak.

bu bana ders oldu,artık olmadı diye üzülmem,canımı da sıkmam .olmadıysa vardır ,kendine göre hayrı derim,kısmetse olur.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Hayatın kurallarından bazıları

1-İki arkadaşınız kavga ederse,aralarında husumet oluşursa kesinlikle yorum yapmayın(taraf tutmayın,yarın araları iyi oldu mu arada siz kalırsınız)
2-ne kadar samimi de olsanız,sakın ola her özelinizi anlatmayın.
3-Aileniz,sevdikleriniz hakkında iyide olsa ,her şeyi anlatmayınız.
4-kapınızı her dostunuza açmayınız,kazancınız hakkında bilgi vermeyiniz.
5-Çalıştığınız iş yerin de yanınıza gelip ,şef müdür,işveren haklarında sin kaflı konuşan oldu mu,gaza gelip yorum yapmayın.
(sizde sallarsanız siz daha evinize varmadan ,söyledikleriniz yerine varır.
6-iş yerin de arkadaşınız gözüken kişi malzeme alır,sonra sizden kendisine yardımcı olmanızı,sizden çıkarmanızı isterse kesinlikle kabul etmeyin.
Yakalandığınızda suç size kalır.(bu yav...aklığın önde gidenidir.
7-Renginiz ya siyah,yada beyaz olsun gri olmayın,sonra size motor takarlar.
8-İş yeriniz den ,yetkili kişiye haber etmeden kesinlikle malzeme v.s. çıkarmayın.
9-Ağzınız sıkı olsun.
10-Açık kesin tavırlı olun,kaypak,dönek olmayın,herkese kolay kolay güvenmeyin.
11- Arkadaşlarınızın ardında her yere gitmeyin.
12-Arkadaşlarınızın kuklası olmayın,her dediklerine de uymayın,unutmayın sizinde aklınız var.
13-Kendi kararlarınızı kendiniz verin,başkalarının sizin hakkınızda karar vermesine izin vermeyin.
14-Herkesi dinleyin,yorumları,eleştirileri sakin olarak düşünün,duygularınız yerine ,mantığınız la hareket edin.
15-Kol kırılır ,yen içinde kalır ilkesini uygulayın,iş yerinde olanları ,her şeyi hemen yetkililere söylemeyin.sizinde sırlarınız olsun.sizde kalsın.

Şu 3 ilkeyi unutmayın.

Yaşa,başa,taşa oturmayın.

Kaytar mayın,konuşmayın,karışmayın.

Elinize,belinize,dilinize sahip olun.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Hayat insana devamlı yalan söyler.
Hep size Demosu gösterirler,gece 24 00 dan sonra gerçekleri görürsünüz.


İçki içen insanın gerçek yüzünü bilmek istersen gece 02.00 saatlerinde bak.

İçki şişede durduğu gibi durmaz,bu söz çok doğrudur.
İçki suskunu konuşturur,konuşkanı susturur,bu sözde doğrudur.
İçki içenlerin saati uzadıkça,sözler yayılmaya,tuhaf hareketler olmaya başlar,bazen ağızdan çıkan kelimeler çok ağır
Kırıcı olur.
Dışarıda melek olan,evinde şeytan olur,ailesine zarar verir,sabah ise hatırlamaz,ama evin içinde ateşin külleri dolaşır.
İçmesini bilmeyen,yerinde duramayan kişiler,orada ,burada bazen pislik içinde uyur kalırlar,paraları çalınır,dayak yerler.
Liste uzar gider

Kumar oynayanı sabah 04 00 civarı görün.

Gece 2400 sıraları başlayan kumarda ,her kes heyecanlı ,yüzler güler,herkesin umutları ,hayalleri vardır.
Sabaha doğru artık hayaller sönmüş,umutlar tükenmeye başlamıştır,etraf suskun dur,yüzler düşük,kafalar dalgındır.
Kimi kaybettiği paranın derdinde,kimi maaşını nasıl kurtarırım düşüncesinde,kimiside verecek neyi varsa ortaya koyma telaşında.
Biten ,solan umutları görürsünüz,can ciğer arkadaşlıkların,kan davasına döndüğünü,kanka olanların düşman olduklarını öğrenirsiniz.



Hayat kadınlarını sabah uykusundan sonra görün.

Artık her şey bitmiş,o güzel kokular yoktur.
Makyajlar silinmiş,gerçek olan ortaya çıkmıştır.
Eğer ki konuşabilse çoğu,size yaşamdan nasıl nefret ettiğini söyler.
Kimisi başka gidecek yeri olmadığı için bu hayata devam etmek zorundadır.
Gece o neşeli yüzler yoktur artık,içkinin etkisi geçmiştir.
Bulutlar çekilmiş ,güneş tamamen ortaya çıkmıştır.

peki siz,nefsinizin istekleri tatmin olup,istediğinizi aldığınızda ,her şeyin o anda anlamını yitirdiğinin farkına varıyor musunuz.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Baltayı Bilemek (Anonim)

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.

İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.

Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: “Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ise başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?”

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: “

Ortada bir sır yok.. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.

Bu olayın benzerini marangozlar da yaşadım,gerçekten çok doğru,burada baltanın keskinliği (öteki adam ise kör baltayla ne kadar kesebilir)bahis olan konu.

Eskilerin sözüyle
"makine çalışır,el öğünür"
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu gün sizlere 2 kitap ismi yazdım,bu kitaplar da anlatılanlar ,yaşanmış olan olaylardan alınmıştır,
Hatta jack london ise demiryolu serserileri kitabındaki olayları bizzat kendi yaşamış olup ,başından geçen olayları anlatmıştır.

1.olanı yaşanmış olayları anlatmaktadır,hem komik ,hemde dram tarzı olan
Fakir bay kurt -Efendilik savaşı
33475421_tn30_0.jpg


2.kitap yabancı menşeli olan
Jack london ait olan ,Demir yolu serserileri

20170406_141250.jpg

demiryolu serserileri
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Sen Nasıl İlim Sahibisin ki
(Alıntı(kaynak vermeye gerek yok konu anonimdir,yaşanmıştır))

İmam Gazali Hazretleri yurdundan, yuvasından, anasından ve babasından ayrılarak ilim tahsili için uzak yerlere gitmiş. Yıllarca ilim tahsil ettikten sonra memleketine dönmek için, onca yıldır okuduğu kitaplarını, not tuttuğu defterlerinide bir deveye yükleyerek, memleketine giden bir kervana da katılarak yola koyulmuş.

Yolda Eşkiyalar kervanın yolunu keserler. Eşkiyaların aradığı para ve kıymetli şeylerdir. Yolculardan genç yaşlı, zengin fakir demeden azını çoğunu armadan işlerine yarayacak ne varsa almışlar. Sıra İmam Gazali'ye geldiğinde devesinde bulunan kitap ve defterleride almak isterler. İmam Gazali Hazretleri yalvarmaya başlar:

- Ne olur onları almayın. Ben onları senelerimi vererek elde ettim. Onlar sayesinde ilim sahibi oldum. Zaten sizin işinize de yaramaz.

Eşkiya reisi gülerek derki:
- Sen nasıl ilim sahibisin ki, elinden defterlerin alındığı zaman sende ilim namına bir şey kalmıyor.
Böyle söyler ve onun ders notlarını geri verdirir.
Fakat, Eşkiya reisinin bu sözleri İmam Gazali'ye çok tesir eder ve bundan sonra okuduğu ilimleri defterlere değil, zihnine yerleştirir ve bütün dünyanın tanıdığı İmam Gazali olur.

Eğer ki etrafımıza bakacak olursak ,her yerde kitap,eşya dolu evler görürüz ama aslında çoğunun kafası boştur,o kitapların,işlerine yaramayan eşyaların hamallığını yapmaktadırlar,ölene kadar da taşırlar,kafaları boştur,düşünemezler,sonra kalkar tuhaf sorular,anormal cevaplar verirler.
Dikkat ederseniz TV kanallarında çok vardır


Öğrenenin ama faydalı olanı,hadise denize girdi,bilmem kim bacak salladı,survival dekiler aç kaldı,falan filan,boş şeyler,TV lerdeki o diziler insana zarardan başka şey vermiyor,gerçekten kitapları okumak lazım,öğrenilecek o kadar çok bilgi varki.
o yuzden demişler ya


Kafası boş adamdan ,boş teneke sesi çıkar,öter tan tun:):)
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Bu gün size okumadıysanız Kelebek isimli kitabı tavsiye edeceğim,tamamen yaşanmış olan olaylardan alınma,(daha doğrusu bu olayları yaşamış olan kişinin kendisini,düşüncelerini anlatılıyor)
Eğer ki filimini izledim ne gerek var diyorsanız,bende kitabını okuyun sonra karar verin derim.
2 kitap var kelebek+Banko(banko ölene kadar olanları anlatır,filminde burası yoktur)
İnanın hayatta ders alınması gereken o kadar çok konu,olay var ki.

15262326714.jpg
y648.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
siyaset.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu yazıyı Konya da gezerken,bazı dükkanlara girdiğinizde asılı görürsünüz,bu sizi şaşırtmasın:)yerinde olan sözdür,kişiyi düşünmeden önce,düşünmeye teşvik eder.:);)ama oradaki yazılarda iki katı yazmaz,10 katı yazar.
B8YZRxKIAAE3240.jpg
 

Son mesajlar

Üst