Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Nerede olursan ol Allaha karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.
İrbâz İbnu Sâriye (radıyAllahu anh) dedi ki: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize namaz kıldırdı. Sonra yüzünü cemaate çevirerek çok beliğ, çok mânidar bir vaazda bulundu. Öyle ki dinleyenlerin gözleri yaşla, kalpleri de heyecanla doldu. Cemaatten biri:
"Ey Allahın Resûlü, sanki bu, bir veda konuşmasıdır, bize ne tavsiye ediyorsunuz?" dedi.
"Size, buyurdu, Allaha karşı takvada bulunmanızı, başınızda Habeşli bir köle olsa bile emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Zira, sizden hayatta kalanlar benden sonra nice ihtilaflar görecek. Öyle ise size sünnetimi ve hidayet üzere olan Hülefâ-i Râşidînin sünnetini hatırlatırım, bunlara uyun ve dört elle sarılın. Sonradan çıkarılan şeylere karşı da son derece dikkatli ve uyanık olun. Zira (sünnette bulunana zıt olarak) her yeni çıkarılan şey bir bidattır, her bidat de dalalettir, sapıklıktır."
Tirmizî, İlim: 16, (2678); Ebu Dâvud, Sünne: 6, (4607)
---------- Post added at 13:12 ---------- Previous post was at 09:34 ----------
Evs b. Evsden rivâyete göre, Rasûlullah (S.A.v.) şöyle buyurmuştur: Kim Cuma günü her türlü temizliğini yapar ve boy abdesti alırsa Cuma namazı için camiye erkenden gider imâma yakın olur hutbeyi susup dinlerse bu yolda attığı her bir adıma karşılık gündüzü oruçlu gecesi ibadetle geçirilen bir yıllık amelin sevâbı kazanılmış olur. (Nesâî, Cuma: 8)
Ebû Hüreyre (r.a.)dan rivayetle, Nebî (S.A.s.) şöyle buyurdu:
Bir adam başka bir köydeki kardeşini ziyarete gitti. Allahu Teâlâ da onun geçeceği yola bir (gözetleyici) Melek gönderdi. Melek adama:
Nereye gidiyorsun? diye sordu. Adam daŞu köydeki kardeşimi ziyarete gidiyorum dedi. Melek de:Sana yapmış olduğu bir iyilikten dolayı ona vefa borcunu ödemek için mi ziyarete gidiyorsun? diye sordu. Adam da:
Hayır. Ben onu Allah için sevdim dedi. Bu ce*vabı üzerine Melek:
Ben Allahın göndermiş olduğu bir elçiyim. Senin o arkadaşını Onun için sevdiği gibi Allahın da seni sevdiğini sana haber vermek için gönderildim. dedi.
Müslim (2567).
Hacerül Esved cennetin yakutlarından kıymetli taşlardan bir taştır Kıyamet gününde iki gözü ve söyleyen dili olduğu halde haşrolacaktır Kendisine hakkıyla ve sadakatle istilam edenlerin lehine şehadet edecektir"
Ebû Hüreyre radıyAllahu anhden rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Allah Teâlânın yollarda dolaşıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâbı Hakkı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine Gelin! Aradıklarınız burada! diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara:
Kullarım ne diyor? diye sorar. Melekler:
SübhânAllah diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, Allâhü ekber diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder:
Peki onlar beni gördüler mi ki?
Hayır, vAllahi seni görmediler.
Beni görselerdi ne yaparlardı?
Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.
Kullarım benden ne istiyorlar?
Cennet istiyorlar.
Cenneti görmüşler mi?
Hayır, yâ Rabbi! VAllahi onlar cenneti görmediler.
Ya cenneti görseler ne yaparlardı?
Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi.
Bunlar Allaha neden sığınıyorlar?
Cehennemden sığınıyorlar.
Peki cehennemi gördüler mi?
Hayır, vAllahi onlar cehennemi görmediler.
Ya görseler ne yaparlardı?
Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.
Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine:
Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım buyurur. Meleklerden biri:
Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur:
Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan kötü olmaz. Buhârî, Daavât 66. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 251252, 358359.
Ebû Zer (r.a.)dan rivayetle, Nebî (S.A.s.)in Allah-u Azze ve Celleden yaptığı rivayete göre şöyle buyurdu:
Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım ve sizlere de ha*ram kıldım. Dolayısıyla, asla zulmetmeyin. Ey kullarım! He*piniz delalet üzeresiniz, hidayet verdiğim hariç. Dolayısıyla Benden hidayeti isteyin Ben de vereyim.
Ey kullarım! Hepiniz açsınız, doyurduğum hariç. Dolayı*sıyla Benden doyurulmak isteyin Ben de doyurayım.
Ey kullarım! Hepiniz gece-gündüz günah işleyip duru*yorsunuz ve Ben de bütün günahları bağışlayanım. Dolayısıyla Benden istiğfar isteyin Ben de bağışlayayım.
Ey kullarım! Bana zarar verecek herhangi bir zarar ve*remezsiniz. Aynı şekilde fayda verecek bir iyilik de yapamaz*sınız.
Ey kullarım! Eğer sizin baştan sona hepiniz insanlarınız, cinleriniz, en takvalı kulun hâli üzere olmuş olsanız, bu Be*nim mülkümden bir şeyi artırmaz. Ey Kullarım! Eğer sizin baştan sona hepiniz insanlarınız, cinleriniz, en kötü kalpli kulun hâli üzere olmuş olsanız, bu Benim mülkümden bir şeyi eksiltmez.
Ey kullarım! Eğer sizin baştan sona hepiniz insanlarınız, cinleriniz bir hâl üzere olup, Benden bir şeyi isteseler, Ben de hepinizin istediğini versem, bunun Benim mülkümden eksil*teceği, bir iğnenin denize sokulup çıkarılması durumunda alacağı sudan fazla değildir.
Ey kullarım! Bunlar ancak sizin amelleriniz olup, sizin (hesabınıza) sayıyorum sonra da size karşılığını vereceğim. Dolayısıyla her kim bir hayır görürse Allaha hamd etsin. Kim de bundan başkasını görürse ancak kendi nefsini kınasın.
Ateş (cehennem) ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim.
(Birinci sınıf) Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onlarla insanlara vuran kimseler...
(İkincisi) Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar da taatten (itaatten) dışarı çıkmışlardır. Bunlar (hem kendileri baştan çıkmıştır), hem de başkalarını baştan çıkartırlar. Başları deve hörgücü gibi. Bu gibi kadınlar, Cennet'e girmek şöyle dursun, onun kokusunu bile alamazlar. Halbuki Cennet'in kokusu şu şu kadar uzak mesafeden hissedilir."
Ensardan Abdullahın babası Cabir ibni Abdullah radıyellahü anhümadan rivayet edildi. <Şüphesiz bir adam Rasülüllah (Sallallahü aleyhi ve Sellem) den sordu dedi ki, Bana haber ver, beş vakit farz namazı kıldığım ve ramazanı tuttuğum, helâlı helal ve haramı da haram kabul ettiğim zaman ve bunun üzerine de hiçbir şey ziyade etmesem cennete girer miyim? (Rasülüllah) Buyurdular ki, evet. Bunu, Müslim rivayet etti.>
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim akşam karanlığında yol alırsa hedefine varır. Haberiniz olsun Allahın malı pahalıdır, haberiniz olsun Allahın malı cennettir."Tirmizî, Kıyâmet 19, (2452).
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
Aşûra günü oruç tutun, fakat Yahudilere muhalefet edin. Ondan bir gün önce veya sonrayı da oruçlu geçirin. (Müslim, Beyhaki, Ahmed Bin Hanbel)
Bazıları buyurmuşlardır ki, mülkünde bin huri olur. Ve rivayet olundu; Şüphesiz cennette çeşitli cevherlerden odalar vardır, dışı içinden içi dışından görünür. Onların içinde öyle nimetler, lezzetler ve sevinçler vardır ki hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş ve hiçbir beşerin kalbine gelmemiştir. Denildi ki, Ya Resülüllah bu odalar kimin içindir? Buyurdular ki Selamı yayan, yemeği yediren, oruca devam eden ve insanlar uyurken gece namaz kılan kimseler içindir. Denildi ki, buna kimin güçü yeter ya Resülullah? Buyurdular ki
Ümmetimin gücü buna yeter, her kim kardeşiyle karşılaşır ona selam verirse veya selamını alırsa selamı yaymış olur. Her kim doyuncaya kadar kendi ehlini ve iyalini yedirirse yemek yedirmiş olur. Her kim ramazan ayını oruç tutarsa ve her aydan da üç gün tutarsa oruca devam etmiş olur. Ve her kim yatsı namazı ve sabah namazını cemaatle kılarsa insanlar uyurken geceyi namaz kılmış olur.
Ebû Saîd elHudrî radıyAllahu anhden rivayet edildiğine göre Nebî sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır. Müslim, Zikir 99. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 26; İbni Mâce, Fiten 19.
Resûlullahın hizmetkârı ve Ehli suffeden olan Ebû Firâs Rebîa İbni Kab elEslemî radıyAllahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile birlikte gecelerdim. Abdest suyunu ve öteki ihtiyaçlarını ona getirirdim. Buna karşılık bir keresinde bana:
Dile (benden ne dilersen) buyurdu. Ben:
Cennette seninle beraber olmayı isterim, dedim. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem:
Başka bir şey istemez misin? buyurdu. Ben:
Benim dileğim bundan ibarettir, dedim. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem:
Öyleyse çok namaz kılıp secde ederek, kendin için bana yardımcı ol! buyurdu.
Güneşin üzerine doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Âdem (a.s.) Cuma günü yaratıldı, Cuma günü cennete koyuldu, Cuma günü cennetten indirildi. Kıyamet ise Cuma günü kopacaktır.
"Sizden biriniz (kendisinden) dileneni boş çevirmesin ve istediğinde vermemezlik etmesin, hatta kolunda iki altın bilezik görse dahi" (Kurtubî, XX/101)
Ebû Saîd elHudrî radıyAllahu anhden rivayet edildiğine göre Resûli Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Cennetlikler, kendilerinden yüksekteki köşklerde oturanları, aralarındaki derece farkı sebebiyle, sizin sabaha karşı doğu veya batı tarafında, gökyüzünün uzak bir noktasında batmak üzere olan parlak ve iri bir yıldızı gördüğünüz gibi göreceklerdir. Bunun üzerine ashâbı kirâm:
Yâ ResûlAllah! O yerler, peygamberlere ait ve başkalarının ulaşamayacağı köşkler olmalıdır, dediler. Resûli Ekrem şöyle buyurdu:
Evet, öyledir. Canımı kudretiyle elinde tutan Allaha yemin ederim ki, o yerler, Allaha iman edip peygamberlere bütün benlikleriyle inanan kimselerin de yurtlarıdır.
Kim, kendisine yapılan bir iyliğe karşı, bunu yapana: "Cezâkellâhu hayran (Allah sana hayırlı mükâfaat versin!)" derse teşekkürü en mükemmel şekilde yapmış olur.
Allahü teâlâ, bazılarına çok nimet vermiştir. Bunları, herkese faydalı olmak için yaratmıştır. Bu nimetleri dağıtırlarsa, azalmaz, dağıtmazlarsa bunlardan alıp, başkalarına verir [Taberani]