Forumumuzun Genç Erkekleri,Sizin İçin!

Bu konuyu okuyanlar

mehmet

Müdavim
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Damat Efendi Mecmau'l-Enhür sahibi Muhammed b. Süleyman, “Damat Efendi” lakabıyla meşhur olmuştur.

Çünkü, bu iffet âbidesi, talebelik döneminde bir gece yarısı, mum ışığı altında ders çalışmaktadır.
İlmî mütâlaalara daldığı bir esnada kapısı çalınır.

O vakitte birinin gelmesinin hasıl ettiği hayret ve misafirin kimliği hakkındaki merakla hemen kapıyı açar.

Karşısında genç ve güzel bir kızcağız durmaktadır.
Misafir, yolunu kaybettiğini ve etrafta başka bir ışık göremediği için onun kapısını çalmaya mecbur kaldığını söyler.

Genç talebe, misafirini geri çeviremez, onu gece karanlığına ve sokağın soğuğuna terkedemez, çaresizce kızı içeri alır.
Ona oturup dinlenebileceği bir köşe gösterdikten sonra da sabaha kadar dersine çalışmaya devam eder.

Utangaç ve gizli-saklı nazarlarla onu seyreden kızcağız, bu iffetli talebenin bir haline taaccüb eder;
genç, arada bir parmağını önünde yanan mumun alevine tutmakta ve bir müddet öylece bekledikten sonra geri çekmektedir.

Bir defa ile de yetinmemekte ve bunu ara ara sürekli tekrarlamaktadır.
Bu hal üzere sabah olur.

Gün ışıdıktan sonra genç kız oradan ayrılıp evine döner.
Halkın yardımıyla yolunu bularak ulaştığı ev, Osmanlı vezirlerinden birinin sarayıdır;
bu genç kız da, o vezirin kerimesidir.

Saray halkı, ona geceyi nerede ve nasıl geçirdiğini merakla sorarlar;
zira, bütün gece onu aramış ama bir türlü bulamamışlardır.

Genç kız başından geçenleri, gördüklerini ve hususiyle de kendisini misafir eden talebenin tuhaf halini bir bir anlatır.

Vezir, kızına yardım eden o genci sarayına davet eder ve niçin sabaha kadar elini yanan mumun üzerinde tuttuğunu ve elinin yanmasına sebep olduğunu sorar.

Yusuf yüzlü genç,
“Yolunu kaybettiği için kapımı çalan bir misafiri dışarıda bırakamazdım; bu sebeple onu kulübeme aldım.
Nefsimin desiselerine karşı koyabilmek için de, elimi ara sıra mumun bana Cehennemi hatırlatan alevi üzerine koydum.
Şeytan beni kandırmaya yeltendiğinde, parmağımı ateşe tutarak, nefsime cehennem azabını hatırlattım ve böylece yanlış bir şey yapmaktan kurtuldum.”

Evet, hayırlı genç, bu iffet ve ismet şuuruyla ve ahirete kilitlenen gönlüyle o vezirin çok hoşuna giden ve teklifi kabul ederek o kızcağızla evlendikten sonra da “Damat Efendi” olarak anılagelen Muhammed b. Süleyman gibi, bu dünyanın cazibedar güzellikleri karşısında bakışı bulanmayan, gözü kaymayan, veraların verasını ebedî saadet diyarı sayan ve hep ona ulaşmayı düşünerek yaşayan insandır.
 

cabbarcan

Müdavim
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,477
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
kız cilveli, iç gıcıklayıcı, aşifte bişey olsaydı peki? kafasını şomineyemi sokacaktı?

yani söylemek istediğim insanın aklını kontrol edebilmesi için illâki sırtında sopamı olması gerekir? İnsanın metaneti neyse yapabileceği o kadardır... aklına ne getirirse getirsin şehvetle maneviyatı arasındaki seçimi sadece dirayeti kadardır, akıl yetilerinden tam randıman faydalanamayan birinin kalkıpta yüksek seciyeli bir kişilik beklemek yanlıştır...

hem güçlü bir irade sahibiyim diyip hemde kendini dürtüklerek uyarmak?.. ilginç...
 

mehmet

Müdavim
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
cabbarcan dedi ki:
kız cilveli, iç gıcıklayıcı, aşifte bişey olsaydı peki? kafasını şomineyemi sokacaktı?

inanın bu yazdığınıza çok güldüm

Allah sizi de dünyada ve ahirette güldürsün

saygılar
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
@cabbarcan, bu konuda hiç kimse birbirini kandıramaz. Hepimiz kadınları ve erkekleri bu noktada tanıyoruz. Evet bazısının sırtında sopaya ihtiyacı yok, ama çoğusunun var olduğunu sen de biliyorsun. Hiç kimse "sen sapıksan ben ne yapayım" demesin buradaki talebeye, çünkü bunu diyen kendini aldatmıştır ancak.

Yani sen de çok iyi biliyorsun ki bu senin kişisel görüşünle değil, bedeninle ilgili olan bir şey. Beden bazen senin emirlerine itaat etmez. Böyle durumlarda ise çok az kişi hariç, kimsenin bedeni aklına itaat etmez.

Talebenin yaptığı da pek makul değil. Talebenin yerinde olsaydım onu eve alır ve ben evden çıkardım. Bir erkeğin geceyi dışarıda geçirmesi çok daha kolaydır. Ya da hazır dışarı çıkmışken onun mahremlerini bulur gelip almalarını da sağlayabilirdim..
 

BoSS

Asistan
Katılım
26 Ekim 2007
Mesajlar
355
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
kız cilveli, iç gıcıklayıcı, aşifte bişey olsaydı peki? kafasını şomineyemi sokacaktı?

Evet bu çok komik :D:D:D:D:D

Talebenin yaptığı da pek makul değil. Talebenin yerinde olsaydım onu eve alır ve ben evden çıkardım. Bir erkeğin geceyi dışarıda geçirmesi çok daha kolaydır. Ya da hazır dışarı çıkmışken onun mahremlerini bulur gelip almalarını da sağlayabilirdim..

Bu talebenin yaptığından daha mantıklı ;).
 

cabbarcan

Müdavim
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,477
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bir deli (yani akıl dengesi olmayan biri) günümüzde hukuk önünde suç kapsamından muaftır, Dinimizde de öyle.
Normal bir insanın da iradesinde karşı koyamadığı zaafları olabilir.

Bende diyorumki korda da yürüsen, sırtını dişli zincirlede parçalasan sadece kendine zarar verirsin çünkü bilincimizi bize nakşeden Allah'tır :)

Nefsimizide kabiliyetlerimizide belirleyen O'dur.

İmanın şartlarında dediği gibi herşeyi o bilir.
Olmuş olanı, olmakta olanı vede olacak olanı.

Neticede yardım etmenin bilincine sahipsen vede "Kıza karşı koyabilirsen ne mutlu..." ama olmuyorusa KOYVER! gitsin :p :D:D:D

Not: Son yazdığımı vezir duymasın :p
 

mehmet

Müdavim
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
cabbarcan dedi ki:
Bende diyorumki korda da yürüsen, sırtını dişli zincirlede parçalasan sadece kendine zarar verirsin çünkü bilincimizi bize nakşeden Allah'tır :)

Nefsimizide kabiliyetlerimizide belirleyen O'dur.

İmanın şartlarında dediği gibi herşeyi o bilir.
Olmuş olanı, olmakta olanı vede olacak olanı.

Ve yine diyorumki... "Kıza karşı koyabilirsen ne mutlu... ama olmuyorusa KOYVER! gitsin :p :D:D:D
Elbette bu tür korda yürüyerek veya dişli zincirlerde parçalanarak ancak kendimizide zarar veririz.
sonunda ise emaneti kötüye kullanmakla yarın ahirette ona göre cezalandırılırız.

"Nefsimizide kabiliyetlerimizide belirleyen O'dur."

ne kadar belirlemede Allah rol oynasada irademizi elimizden almaz.
Bize cüzi bir irade vererek olaylara karşı tercih hakkı sunar.
yukarıda ki öyküde ise kendine zarar vermekten ziyade akıbetinin ne olacağı konusunda kendini hazırlamasıdır.
Ölmeden önce kendini ölüme hazırlamak gibi
tabi emanete zarar vermeden.


"İmanın şartlarında dediği gibi herşeyi o bilir.
Olmuş olanı, olmakta olanı vede olacak olanı."

bu mevzu ise kader mevzuuna girer.
inşallah yeri geldiği zaman daha tafsilatlı paylaşımlar olacaktır.


"Ve yine diyorumki... "Kıza karşı koyabilirsen ne mutlu... ama olmuyorusa KOYVER! gitsin "

evet karşı koyabilirsen ne mutlu
Ama "olmuyorsa" değilde yapamıyorsan cezanı çekeceksin.

Saygılar ve hayırlı akşamlar
 

burhan altıntop

Müdavim
Katılım
27 Kasım 2007
Mesajlar
1,536
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
hikaye güzelmiş
banada denk gelse keşke öyle biri bende yardımcı olurum :D :D :D
 

cabbarcan

Müdavim
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,477
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
mehmet1101 dedi ki:
cabbarcan dedi ki:
Bende diyorumki korda da yürüsen, sırtını dişli zincirlede parçalasan sadece kendine zarar verirsin çünkü bilincimizi bize nakşeden Allah'tır :)

Nefsimizide kabiliyetlerimizide belirleyen O'dur.

İmanın şartlarında dediği gibi herşeyi o bilir.
Olmuş olanı, olmakta olanı vede olacak olanı.

Ve yine diyorumki... "Kıza karşı koyabilirsen ne mutlu... ama olmuyorusa KOYVER! gitsin :p :D:D:D



"İmanın şartlarında dediği gibi herşeyi o bilir.
Olmuş olanı, olmakta olanı vede olacak olanı."

bu mevzu ise kader mevzuuna girer.
inşallah yeri geldiği zaman daha tafsilatlı paylaşımlar olacaktır.


ve başka bir yerden alıntı;

- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hz. Adem ve Musa aleyhimasselam münakaşa ettiler.

Musa, Adem´e: "İşlediğin günahla insanları cennetten çıkaran ve onları şekavete (bedbahtlığa) atan sensin değil mi!" dedi.
Adem de Musa´ya: "Sen, Allah´ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususi kelamına mazhar kıldığı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah´ın bana yazdığı bir işten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak şey değil)!" diye cevap verdi."
Resulullah devamla dedi ki: "Hz. Adem Musa´yı ilzam etti!"

(Buhârî, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Taha 1, 3, Tevhid 37; Müslim, Kader 13, (2652); Muvatta, Kader 1, (2, 898); Ebu Davud, Sünnet 17, (4701); Tirmizî, Kader 2, (2135)

sakın yanlış anlaşılmasın... :) saygılar...
 

cabbarcan

Müdavim
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,477
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Hadiste, Hz. Musa, Hz. Adem'e "'insanları işlediğin günah sebebiyle cennetten çıkardın" suçlamasına

"ALLAH'ın beni yaratmadan önce hakkımda takdir etmiş olduğu bir iş konusunda mı beni yargılıyorsun?"

cevabını peygamberimiz de haklı bulmuştur.
 

mehmet

Müdavim
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
hayırlı akşamlar
Dedim ya bu kader meselesi
şu anda inanın bunu anlatacak sürem kısıtlı
inşallah en kısa zamanda bu konu ile bilgiler paylaşacağım.

Artı sizin misali şöyle bir soruyla özetliyebiliriz.
insan günahkar olursa bunu Allah ilmi ezeli ile biliyor değil mi?
Peki allah'ın bildiği bir şeyde biz niçin mesul oluruz?

saygılarımla

Not:İnşallah bu kader mevzuu hakkında bildiklerimizi başka bir konu başlığı altında paylaşabiliriz
 

ihsan719

Öğrenci
Katılım
2 Ocak 2008
Mesajlar
36
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bu durumdan çok güzel bir ders çıkarmak lazım. Allah razı olsun.
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
@cabbarcan, yazdığın hadis hiç bir gerçekle örtüşmüyor.
İlk önce şunu bilmek gerekir; aklen, peygamberler masum olmalıdır.
Hiç bir peygamber günah işlemez. İşleyecek olsaydı peygamber olamazdı.
Böylece hiç bir peygamber, peygamberliğinden önce de günah işlememiştir. Çünkü günah işleyen kişi örnek teşkil edemeyeceği gibi görevinde hata yapması da mümkün olur ki bu akılla bağdaşmaz.

İkinci olarak, hiç bir peygamber, diğer bir peygambere bu yaklaşımda bulunmaz. Yani "sen günah işledin senin yüzünden böyle oldu" gibi.. Yukarıda sanki iki çocuk kavga ediyormuş gibi bir hava var. Oysa asıl rivayet odur ki "bütün peygamberler bir araya gelseler aralarında hiç bir ihtilaf çıkmaz ve kardeşçe yaşarlardı".

Üçüncü olarak, günah, Allah'ın yazdığı kaderle olmaz. Yani Adem (as) 'in "bu günahı işledim çünkü Allah böyle istedi" demesi ne akılla, ne ahlakla ne de inançla bağşadır. Aksi halde kafirlere ve hatta ateistlere dahi yüce insanlar gözüyle bakmamız gerekir. Çünkü diyebiliriz ki onlar da Allah'ın çizdiği kader senaryosunu oynuyorlar onlar suçlu değil ki!

Buradan anlaşılıyor ki kader önceden olacak olanların bilinmesi, bir takım lehte ve alehte olayların insan hayatına yerleştirilmesi (kısmi irade denilen olay) gibi olgulardan ibarettir. Asla ve asla günah Allah tarafından yaptırılmaz. Bununla ilgili bir çok ayet vardır.
 

mehmet

Müdavim
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
hayırlı sabahlar arkadaşlar!

şimdi efendimiz hadislerinin bir çoğunda teşbih kullanmıştır.

değerlendirirken bu kriteride göz önüne almak lazım.

mesela:

bir vakit huzuru nebevide bir derin bir gürültü işitilmiş.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp tâ ancak bu dakika Cehennem'in dibine düşen bir taşın gürültüsüdür."

şimdi peygamberimizin bu sözünden ne anlarız?

o hadîsten Yirmi dakika sonra biri geldi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü." Yetmiş yaşına giren o münafık Cehennem'in bir taşı oldu.

kullandığı teşbihlerini bir çoğunuda hadis alimleri anlatmaıştır.

yukarıdaki hadisi şerifi de Efendimiz söylemiş olabilir.
Eğer söylemişse elbette burda da bir teşbih kullanmıştır.
Bu nedenle bu hadisinde ne demek istediğini anlamak için derin bir araştırmaya gitmek lazım.

saygılarımla
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Sevgili Mehmetçim, teşbih de olsa, bir peygambere günah atfedilmiş. Araştırmak müslümanın zaten her zamanki vazifesidir. :)
 

zeytinn

Asistan
Katılım
31 Ekim 2007
Mesajlar
165
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
varmı böle baska damat efendi :^)

hanii nerde :L
 

cabbarcan

Müdavim
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,477
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
@cabbarcan, yazdığın hadis hiç bir gerçekle örtüşmüyor.
İlk önce şunu bilmek gerekir; aklen, peygamberler masum olmalıdır.
Hiç bir peygamber günah işlemez. İşleyecek olsaydı peygamber olamazdı.
Böylece hiç bir peygamber, peygamberliğinden önce de günah işlememiştir. Çünkü günah işleyen kişi örnek teşkil edemeyeceği gibi görevinde hata yapması da mümkün olur ki bu akılla bağdaşmaz.

İkinci olarak, hiç bir peygamber, diğer bir peygambere bu yaklaşımda bulunmaz. Yani "sen günah işledin senin yüzünden böyle oldu" gibi.. Yukarıda sanki iki çocuk kavga ediyormuş gibi bir hava var. Oysa asıl rivayet odur ki "bütün peygamberler bir araya gelseler aralarında hiç bir ihtilaf çıkmaz ve kardeşçe yaşarlardı".

Üçüncü olarak, günah, Allah'ın yazdığı kaderle olmaz. Yani Adem (as) 'in "bu günahı işledim çünkü Allah böyle istedi" demesi ne akılla, ne ahlakla ne de inançla bağşadır. Aksi halde kafirlere ve hatta ateistlere dahi yüce insanlar gözüyle bakmamız gerekir. Çünkü diyebiliriz ki onlar da Allah'ın çizdiği kader senaryosunu oynuyorlar onlar suçlu değil ki!

Buradan anlaşılıyor ki kader önceden olacak olanların bilinmesi, bir takım lehte ve alehte olayların insan hayatına yerleştirilmesi (kısmi irade denilen olay) gibi olgulardan ibarettir. Asla ve asla günah Allah tarafından yaptırılmaz. Bununla ilgili bir çok ayet vardır.

Hz. Süleyman'ın efsanesini bilenler vardır heralde... yeryüzünün en büyük serveti olayı (şimdi ayrıntıya girmiyorum konu uzamasın) Kuran da 27 peygamberin adı geçer... ve Kuran indirildiğinde Hz. Muhammede şöyle söylenir...
[Şu peygamberide an... çünkü o Rab ine şöyle ibadet etti öyle inandı. insanlara böyle davrandı böyle yüksek seciyeliydi ] gibi 27 peygamberinde yaşadığı olaylardan alıntılar yaparak Kuran-ı Kerimde insanlara ders çıkarmak amacıyla anılmasını istemiştir.
Ama hatalarından da bahsetmiştir ki ve o Peygamberler yaptıkları hatayı farkedince Rab inden nasıl af dilediği de anlatılır. (İnsanlara örnek olsun diye bahsedilir)
Kuran da 27 Peygamberin adı geçer Hz. Musa, Hz Davut, Hz İsa, HzMuhammet, Hz Nuh, Hz ZÜlkarneyn, Hz Yunus vs vs vs..
Ama Dünyaya 113 peygamber gelip geçmiştir.. (hadislerde anlatılır)

Ve 124.000 Nebi Peygamberde gelip geçmiştir.
Bu insanların yüksek seciyeli... gerçektende örnek karakterde olduklarından ve insnalara doğruyu gösterip öğretme inancında olduklarından bahsedilir.
Şimdi ben bunları neden saydım?
Bu kadar "insan" gelip geçmiş ve aralarından Günah işleyenlerde olmuştur. Ve farkettiklerinde Allah'tan af dilemiştirler.
İlk günah Hz. Adem'in yılanın aldattığı Hz Havva nın elmasını kabul etmesiyle olmuştur.
Ben peygamberlere günahkâr demek istemedim. Yukarıdaki yazı Allah'ın bizim yapacak olduğumuz şeyleri zaten bildiğini anlatıyor. Günaha izin verdiği değil.
İsterseniz kitaplarda ve hadislerde anlatılanları bir kez daha gözden geçirin.
iyi günler
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Günah işleyen bir kimse, insanlara önderlik edemez. Allah'ın mesajını hatasız olarak iletemez. Dolayısıyla da peygamber olamaz. Bütün İslam alimleri kitaplarında peygamberlerin "ismet" sıfatından, yani tamamen günahsız olduklarından bahseder.

Kur'an da Allah bir takım kıssalar anlatmıştır ancak Kur'an ın hiç bir yerinde "şu peygamber şu günahı işlemiştir" ibaresine rastlanılmaz. Yani Kur'an hiç bir peygamberin günah işlediğine dair bir delil teşkil edemez. Hatalar yapmıştır demişsin; hata Arapça bir kelime olup anlamı da "günah"tır zaten. Peygamberler terk-i evla yapmışlardır. Yani iyi olan bir şeyi daha iyi olana tercih etmişlerdir. Örneğin Yusuf (as) yıllardan sonra babası Yakup (as)'ı gördüğünde atından inmediği için Cebrail (as) nazil olmuş ve Yusuf'dan elini açmasını istemiştir. Elini açınca da elinden bir nur çıkmış ve Yusuf sormuştur bu neydi diye. Cebrail'in cevabı ise şudur; babana yaptığın hürmetsizlikten ötürü peygamberlik senin soyundan alınıp kardeşinin soyuna verilmiştir. Yani bundan sonra senin soyundan peygamber gelmeyecektir. Bu bir ceza mıdır? Hayır. Yusuf (as) bunun sonucunda bir azap mı çekmiştir? Hayır. Günah, cezayı gerektirir. Yusuf'un burada yaptığı bir hata değildir, daha iyi olan bir şeyi yapmamaktır. Adem (as)'in yasak elma dedikleri şeye yaklaşması da bundan ötürüdür.

Nitekim Allah'ın yapılmasını istemediği şeyler iki türlüdür. Birisi günahtır, ki yapıldığında cezayı gerektirir. Örneğin hırsızlık.. Diğeri ise maneviyatına zarar verecek, yaratılış fıtratını değiştirecek olan şeyi yapmak, Yusuf ve Adem (as)'in yaptıkları gibi. Bunlar ise herhangi bir cezayı gerektirmez ve günah değildir.

Örneğin mekruh da cezayı gerektirmez. Buna da örnek verecek olursak, peyniri tek başına yemek mekruhtur, çünkü tek başına yenildiğinde hafızayı zayıflatır, hele ki yağsız peynir. Ancak bu ne günahtır, ne de Allah katında cezası vardır. Sadece insan kendisi için iyi olmayan bir şey yapmıştır.

Başka bir örnek daha isterseniz, Hz. Muhammed, kendisine süt ve bal ikram edildiğinde şöyle buyurmuştur: "bunları size haram etmiyorum, ancak ben bunların ikisini birlikte içmem". Çünkü süt ve bal ayrı ayrı çok faydalıyken birlikte içildiğinde sadece posadır, birbirlerinin iyi özelliklerini nötürlerler. Dolayısıyla ikisini birlikte içmek günah değil haram değil, ancak boşuna mideyi ve dolayısıyla vücudu yormaktan başka da bir şeye yaramaz..

Şunu da belirtmek isterim, Adem (as) cennette idiyse ve yasak bir meyveyi yediyse (ki yediğine dair hiç bir belge yok), o halde şeytanın cennette işi vardı? Allah onu lanetleyip katından kovmamış mıydı?

Peygamberlerin af dilemesine gelince; onu da örnekle açıklayayım. Ben yüzme bilmeyen birisi olarak 10 metre yüzebilirsem bu benim kadememde büyük bir başarıdır. Ancak olimpik yarışlara katılan bir yüzücünün, değil 10 metre, 100 metre bile yüzmesi onun için bir başarı değil bilakis ayıptır. Dolayısıyla örneğin Hz. Yusuf'un babasıyla karşılaşınca bineğinden inmemesi sonucu bunu kendine bir ayıp bilip Allah'tan af dileyebilir. Oysa yaptığı ne günahtır ne ayıptır. Ancak bir peygamberin makamına yakışmamıştır. Böylece onların af dilemeleri Allah'a olan saygı ve korkularındandır. (Kısaca haşyetlerindendir.)

Ayrıca peygamberlerin af dilemelerinin ikinci sebebi de takipçilerine Allah'tan nasıl af dileneceğini öğretmektir. Düşünsenize "bize söylüyorsun ama kendin yapmıyorsun ne biçim peygambersin sen" diye sorduklarını..

Arkadaşlar, İslam tefekkür dinidir. Allah bir çok ayetini "şunu yaptık ki tefekkür edesiniz" veya "hala düşünmez misiniz" şeklinde bitirir. Yani bir şey okuduğumuz zaman onun mutlaka doğru olduğuna inanmamamız, araştırmamız öğrenmemiz gerekir. Sırf bir şeyin doğruluğuna ispatlamak için kendimizce yorum yapmamıza hiç gerek yok..
 

cabbarcan

Müdavim
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,477
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
@Elmacik cevabını okudum.. Ademden Yusuftan bahsetmişsin elma ile anlatılanın gerçekçi olup olmadığı meçhul demişsin. Bir çok yerden güzel örneklerde vermişsin. Ama :) Musevilikte de İslamiyet te de Ademoğlu (insanlar) Adem'in işlediği günahın "ceza"sı için dünyadadırlar. cennetten yeryüzüne bunun için indirililen Adem & Havva 'nın işlediği "suç" için.
Yunus peygamberin balık tarafından yutuluşu gibi daha örnekler verirdim ama iş daha çok uzar. Çünkü olaya birazda farklı bakıyorsun (Dünyada oluşumuzu ceza olarak görmemek gibi ). Bana göre / sana göre gibi bir durum oluyor. Seninde dediğin gibi yoruma kayıyor.
Ben arkadaşın konusuna "Allah herşeyi bilir yapacaklarımızdan en başından haberi vardır" diye girdim :) başka bi yöne gitti biraz polemik oldu gibi.
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Sevgili kardeşim, hiç polemik gözüyle bakma. Ben senin gibi insanlarla fikir alışverişi yapmaktan hoşlanıyorum. Çünkü okumadan cevaplamıyorsun. Anlamadan da yorum yapmıyorsun gibi görünüyor.

Ben sormak istiyorum, önceki mesajımda uzun uzun yazdığım iddialarıma cevap vermemişsin. Sadece Adem (as)'ın işlediği "günah"tan bahsetmişsin.

Bizler hiç bir suç işlemedik ki Adem babamızın günahıyla ceza çekiyor olalım. Nitekim Kur'an ın kendisi bir ayette oğulların babalarından suçundan ötürü suçlanamayacağını bildirir. (Ayetin hangi surede olduğunu hatırlamıyorum) Dolayısıyla Adem (as) günah işlediyse Allah ona ceza verir bize niye versin? Bu O'nun adaletine sığar mı?

Hem sonra Kur'an da Allah Adem'in yasak meyveyi yediğini de söylemez. Allah sadece bu ağaca yaklaşma demiştir ve Adem de yaklaşmıştır. Yediğine dair hiç bir bilgi yok. Hiç bir ayet ve hadis yok. Museviler başka şeyler söylüyor olabilir, ama delil yok. Sonra öyle bile olsa, tüm ilahi dinlerde biliniyor ki şeytan lanetlenmiş ve Allah katından kovulmuştu. O halde cennete nasıl girmiş de Adem'i kandırmış?

Mesele şudur ki, cennet sözcüğünün sözlük anlamı "bahçe"dir. Adem baba ve Havva ana da ahiret yurdundan sonraki cennette değil, dünya üzerinde cennet gibi bir bahçedeydiler zaten. Ancak yaklaşılmaması gereken ağaca yaklaştıkları için Allah onları dünya üzerinde uzak noktalara gönderdi. Daha sonra ise bir melek aracılığı ile ona bir takım kelimeler öğretti. Bakara 37:
"Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir."

Günah bile işlediyse, ki peygamberlerin günah işlememiş olduklarını geçen mesajımda akli ve nakli delillerle anlattım, bu durumda affedildiyse o halde neden hala dünyadadır ve biz neden onun suçunun azabını çekiyoruz?

Arkadaşlar, İslam'a malesef bilinçsiz insanlar tarafından Musevilik ve Hristiyan'lıktan eklemeler yapılmış ve bazı alimler bu eklemelerden etkilenmişlerdir. Bizlerin Adem babamızın günahının cezasını çektiğimiz görüşü Hristiyanlıktan geliyor. Onun günah işlediği fikri de yine Musevilik ve Hristiyanlıktan. İslam'da herhangi bir peygamberin herhangi bir günah işlediğine dair herhangi bir delil (ayet, hadis, türlü rivayet vs) yoktur.
 

BaRY

Müdavim
Katılım
27 Aralık 2007
Mesajlar
1,635
Reaksiyon puanı
12
Puanları
38
ne nefis varmış adamda, mum ateşi zor önlüyor yapacaklarını.Bence yusuf yüzlü genç değilde, abazan bir gence benziyor.
 

as66

Müdavim
Katılım
25 Eylül 2008
Mesajlar
1,854
Reaksiyon puanı
11
Puanları
38
Kıssa güzelmiş bizde böyle olabilsek...
 

yusufsan21

Müdavim
Katılım
27 Eylül 2008
Mesajlar
6,978
Reaksiyon puanı
35
Puanları
48
Allah bize de böyle bir iman nasip etsin. amin...
 

rise

Müdavim
Emektar
Katılım
12 Ocak 2009
Mesajlar
9,893
Reaksiyon puanı
3,247
Puanları
113
Seyyid Abdulhakim Arvasi hz'leri kapalıçarşıdan geçerken,
densizin biri yanına yaklaşır.
Maksadı alay etmek ve kızdırmak..
Derki:
-Üstad siz hiç zina ettiniz mi?
Arvasi hz'leri gayet sakin bir şekilde derki:
-Evladım hamdolsunki Allah'a, beni böyle bir imtihana tabi tutmadı.

Allah razı olsun
Bu güzel örneği daha önce bir gencin başından geçer şekilde okumuştum.
İsim geçmiyordu.
Rabbim bizleri böyle imtihan etmesin. Amin
 

ashabulyemin

Müdavim
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
mehmet kardeşim sağol da
Allah[cc]kimseyi nefsiyle imtihan etmesin
bu devirde az
 

myefsane

Müdavim
Katılım
15 Eylül 2006
Mesajlar
6,951
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48
İnşallah bizimde nefsimizle olan savaşımızı biz kazanırız.
 

Mai Nai

Müdavim
Emektar
Katılım
23 Ağustos 2008
Mesajlar
21,627
Reaksiyon puanı
157
Puanları
63
Ya bu cabbarcan tam bombaymış ya :D

Bu arada o şahsın elini mum ateşinde yakmasına gerek yoktu bence.Zaten iradeliyse ve birşeylerin farkındaysa kendine hakim olabilirdi.Fakat o biraz atraksiyon demiş :)
 
Üst