souris46
Profesör
- Katılım
- 9 Ağustos 2007
- Mesajlar
- 1,135
- Reaksiyon puanı
- 5
- Puanları
- 0
Adamın sigarası biter. Saat gecenin 22.00'sidir. Karısına sigara almaya gideceğini ve biraz sonra döneceğini söyleyerek, köşedeki marketin yolunu tutar.
Köşeye vardığında bir de bakar ki, market kapalı ... Paralı makinelerin birinden sigara almak ümidiyle marketin yanındaki bara girer.
Sigarayı tam alacakken, barda çok güzel bir sarışın görür. Kadın da onu kesmektedir. Adam kadının yanına yaklaşır, muhabbet etmeye başlarlar. Bardan çıkıp kadının evine giderler. Adam sabah telaşla kalkar. Kadına biraz un getirmesini söyler ve ellerini unlayıp evden telaşla çıkar.
Eve gittiğinde, karısı öfkeyle kapıyı açar. Adam karısına,
" Vallahi sigara almak için çıktım, market kapalıydı. Bara gittim, daha sonra barda sarışın bir kadınla tanıştım. Onun evinde sabahladım " der . Karısı inanmayarak bakar ve " Bana ellerini göster " der . Adam ellerini gösterince kadının tepkisi şöyle olur: " Adi herif, yine yalan söylüyorsun. Bütün gece bowling oynadın değil mi ? "
**************************
Eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp, " 5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim ... " der ve çıkar. 5 dakika sonra döndüğünde, " Gelen giden oldu mu ? " diye sorar. Çırak, " Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim " deyince eczacı telaş eder.
" Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu ... Hangisinden verdin ? " der.
Çocuk hatırlamayınca, eczacı adamın ne tarafa gittiğini sorar ve dükkandan fırlar. Az ileride bir ağaca sarılmış, tarife uygun bir adam görünce yaklaşıp sorar.
- Beyefendi, az önce eczaneden öksürük ilacı aldınız mı?
- Evet ...
- Peki öksürüğünüz devam ediyor mu?
- Cesaretimi toplayabilsem öksüreceğim ama...
**************************
Adamın biri yeni dairesini arkadaşına gezdiriyormuş. Yatak odasına girdiklerinde, arkadaşı duvarda asılı kocaman bir gong görünce sormuş:
- Bu ne böyle ?
- Haa o mu.. O benim çalar saatim.
- Aaa ? Ama bunun üzerinde gösterge yok. Nasıl anlıyorsun saati?
- Bak şimdi seyret...
Adam gongun yanında asılı duran çekici almış, gonga var gücüyle vurmuş. O anda duvarın öteki tarafından yan komşunun sesi duyulmuş: " Allahın cezası herif, saat gecenin ikisi!.. "
**************************
Bir Çinli, arkadaşı ile New York’ta bir bardan içeri girer girmez arkadaşına, " Hey, Jurassic Park’ın yönetmeni Steven Spielberg karşıdaki masada oturuyor. Yanımıza gelip merhaba demesini çok isterdim ! " der.
Spielberg aniden masadan kalkarak Çinli’ye doğru yürür ve burnuna okkalı bir yumruk indirir. Şaşıran Çinli, " Heyy bunu niçin yaptın ? " diye sorunca Spielberg yanıtlar, " Siz zalim Japonlar, Pearl Harbour’u bombaladığınızda büyük babamı öldürdünüz!"
Zavallı Çinli, " Ben Japon değil, Çinliyim ! " dese de Spielberg,
" Çinli, Vietnamlı, Japon ne fark eder? " diyerek uzaklaşır.
Arkasından Çinli sakin bir şekilde yürüyerek, Spielberg’e doğru yaklaşır, omzuna dokunur ve yüzüne okkalı bir yumruk indirir. Şaşıran Spielberg, " Bunu niye yaptın? " diye sorar. Çinli, " Siz zalim Amerikalılar Titanik gemisini batırdınız! " deyince Spielberg cevap verir , " Hayır bir Iceberg Titanik’in batmasına neden oldu. " Çinli yanıt vermekte gecikmez , " Iceberg, Carlsberg, Spielberg ... Ne fark eder! "
***************
Yaşlı horoz, kümese yeni gelen ve hemen icraata başlayan genç horozun yanına yaklaşıp 'hoşgeldin' dedikten sonra;
" Biliyorum " der, " Benim günlerim artık sayılı. Genç ve kuvvetli biri varken sahibimiz beni yaşatmaz. Senden, ölmeden önce son bir istekte bulunabilir miyim ? "
Genç horoz, karşısında ezilip büzülen yaşlı horoza acıma ve küçümsemeyle bakar; " Neymiş o isteğin bakalım ? " Yaşlı horoz, kümesin dip taraflarındaki tavuklardan birini göstererek, ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmasına devam eder;
- Şu benim en çok sevdiğim tavuk. İzin ver de onu son bir kez ...
- Hayır, olmaz.
- O zaman bana son bir şans ver.
- Neymiş o ?
- Kümesin dışına çıkıp şu ağaca kadar yarışalım. Kim kazanırsa tavuk onun olsun. Ama ben senden iki adım önde başlayayım. Zira ben yaşlıyım.
Genç horoz bu teklifi kabul eder ve kümesten, önce yaşlı horoz, ardından da genç horoz fırlar. Birden gümm diye bir silah sesi duyulur. Genç horoz kanlar içinde can verirken, silahı ateşleyen mal sahibi yanındaki arkadaşına döner;
- Ulan bu oğlancı çıkan onuncu horoz be!
***************************
Tur otobüsü şoförünün omzuna dokunulunca, adam hafifçe başını çevirmiş, bir bakmış ki elinde bir avuç badem, yaşlı bir kadın durmakta ... Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş.
15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şoförün omuzuna dokunup, bir avuç badem daha vermiş ve bu ikramı 5 kere daha yapınca, " Zahmet ediyorsunuz efendim " demiş saygılı şoför, " Hep bana yedirdiniz. Biraz da kendiniz yesenize ... "
" Çiğneyemiyorum evladım " demiş yaşlı kadın. " Dişlerim yok "
" Niye satın alıyorsunuz o zaman? "
" Evladım ben sadece üzerindeki çikolatayı emmesini seviyorum ! "
***********************
Yaşlı kadın, geminin güvertesinde denizi seyrediyormuş ... Hava çok rüzgârlıymış ve şapkası uçmasın diye iki eliyle sıkı sıkı tutuyormuş ...
Derken genç bir adam teyzemize yaklaşmış. " Hanımefendi, kabalık etmek istemem, ama rüzgarın eteğinizi havalandırdığını bilmeniz gerek diye düşündüm."
Teyze hiç oralı olmamış:
" Anlıyorum ama ne yapabilirim ki ... Bu şapkayı iki elimle ancak tutabiliyorum. Yoksa bırakayım şapka uçsun mu ? "
Genç adam üstelemiş: " Ama hanımefendi, eteğiniz havalandıkça bazı yerleriniz gözüküyor. Onu demek istiyorum."
Teyze adama şöyle bir bakmış ve gülümsemiş: " Evladım, eteğimin altından görünen 85 yıllık ... Ama ben bu şapkayı dün aldım !"
******************
Temel, 20 senedir Almanya'da yaşıyormuş. Bir gün göçmen bürosuna gidip Almanya'dan kesin dönüş yapacağını söylemiş.
Göçmen bürosundaki Almanlar Temel'i tanıyorlar, seviyorlar. Sormuşlar ; " Niye dönüyorsun ? " diye. Temel " Homoseksüeller yüzünden ... " diye yanıtlamış.
Bürodakiler şaşırmış ; " Seni rahatsız ediyorlarsa hemen bir şikayette bulun, gereğini yaparız. Buradan bu yüzden ayrılmana değmez " Temel ; " Beni rahatsız etmiyorlar " demiş. Bürodakiler yine şaşırmış ; " Peki neden gidiyorsun ? "
Temel cevaplamış : " Burada 20 yıl önce homoseksüellik yasaktı, 10 yıl önce serbest oldu, 5 yıl öncede evlenmelerine izin çıktı. Homoseksüellik mecbur olmadan dönmek istiyorum.
***************
Amerika'da adamın biri işine giderken, birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.
- Ne var, ne olmuş acaba?
- Teröristler Bush'u yakaladılar ... Eğer 1 Milyar dolar verilmezse, üzerine benzin döküp yakacaklarmış.
- Haa şimdi anladım bu trafiği ...
- Yaa, işte onun için herkesten biraz yardım topluyoruz.
- İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ?
- Valla yaklaşık olarak 5'er litre !
********************
Temel akşam eve gelmiş, Fadime boynuna sarılarak karşılamış onu. " Temel'im harika bir haberim var. Bir ay geciktim. Herhalde bir bebeğimiz olacak. Doktor bu sabah test yaptı. Sonucunu alana kadar lütfen kimseye söylemeyelim ! " demiş heyecanla.
Ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli, son faturayı ödemedikleri için kapıyı çalmış, " Siz Fadime misiniz ? Biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var. " " Bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz ? " demiş Fadime hayretle.
" Bu, dosyalarımızda açıkça görünüyor. " " Ne ? Dosyalarınızda mı ? " " Kesinlikle! " " Beyefendi, lütfen bu gece eşimle görüşmeliyim !" demiş Fadime ve gece korkuyla
olanı biteni Temel'e anlatmış.
Temel, ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrik idaresine dalmış , " Neler oluyor burada ? Karım bir dosyadan bahsetti. Aylık gecikmesi ile ilgili ! " diye bağırmış. Temel.
" Sakin olun. Ciddi birşey değil! " demiş memur. " Bu gecikme için bize borçlusunuz ! " " Size mi borçluyum ? Ya ödemezsem ? " " O zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız ! " " Ama o zaman karım ne yapacak ? " " Bilmiyorum ! " demiş memur.
" Hanımefendi artık mumla falan idare eder. "
Köşeye vardığında bir de bakar ki, market kapalı ... Paralı makinelerin birinden sigara almak ümidiyle marketin yanındaki bara girer.
Sigarayı tam alacakken, barda çok güzel bir sarışın görür. Kadın da onu kesmektedir. Adam kadının yanına yaklaşır, muhabbet etmeye başlarlar. Bardan çıkıp kadının evine giderler. Adam sabah telaşla kalkar. Kadına biraz un getirmesini söyler ve ellerini unlayıp evden telaşla çıkar.
Eve gittiğinde, karısı öfkeyle kapıyı açar. Adam karısına,
" Vallahi sigara almak için çıktım, market kapalıydı. Bara gittim, daha sonra barda sarışın bir kadınla tanıştım. Onun evinde sabahladım " der . Karısı inanmayarak bakar ve " Bana ellerini göster " der . Adam ellerini gösterince kadının tepkisi şöyle olur: " Adi herif, yine yalan söylüyorsun. Bütün gece bowling oynadın değil mi ? "
**************************
Eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp, " 5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim ... " der ve çıkar. 5 dakika sonra döndüğünde, " Gelen giden oldu mu ? " diye sorar. Çırak, " Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim " deyince eczacı telaş eder.
" Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu ... Hangisinden verdin ? " der.
Çocuk hatırlamayınca, eczacı adamın ne tarafa gittiğini sorar ve dükkandan fırlar. Az ileride bir ağaca sarılmış, tarife uygun bir adam görünce yaklaşıp sorar.
- Beyefendi, az önce eczaneden öksürük ilacı aldınız mı?
- Evet ...
- Peki öksürüğünüz devam ediyor mu?
- Cesaretimi toplayabilsem öksüreceğim ama...
**************************
Adamın biri yeni dairesini arkadaşına gezdiriyormuş. Yatak odasına girdiklerinde, arkadaşı duvarda asılı kocaman bir gong görünce sormuş:
- Bu ne böyle ?
- Haa o mu.. O benim çalar saatim.
- Aaa ? Ama bunun üzerinde gösterge yok. Nasıl anlıyorsun saati?
- Bak şimdi seyret...
Adam gongun yanında asılı duran çekici almış, gonga var gücüyle vurmuş. O anda duvarın öteki tarafından yan komşunun sesi duyulmuş: " Allahın cezası herif, saat gecenin ikisi!.. "
**************************
Bir Çinli, arkadaşı ile New York’ta bir bardan içeri girer girmez arkadaşına, " Hey, Jurassic Park’ın yönetmeni Steven Spielberg karşıdaki masada oturuyor. Yanımıza gelip merhaba demesini çok isterdim ! " der.
Spielberg aniden masadan kalkarak Çinli’ye doğru yürür ve burnuna okkalı bir yumruk indirir. Şaşıran Çinli, " Heyy bunu niçin yaptın ? " diye sorunca Spielberg yanıtlar, " Siz zalim Japonlar, Pearl Harbour’u bombaladığınızda büyük babamı öldürdünüz!"
Zavallı Çinli, " Ben Japon değil, Çinliyim ! " dese de Spielberg,
" Çinli, Vietnamlı, Japon ne fark eder? " diyerek uzaklaşır.
Arkasından Çinli sakin bir şekilde yürüyerek, Spielberg’e doğru yaklaşır, omzuna dokunur ve yüzüne okkalı bir yumruk indirir. Şaşıran Spielberg, " Bunu niye yaptın? " diye sorar. Çinli, " Siz zalim Amerikalılar Titanik gemisini batırdınız! " deyince Spielberg cevap verir , " Hayır bir Iceberg Titanik’in batmasına neden oldu. " Çinli yanıt vermekte gecikmez , " Iceberg, Carlsberg, Spielberg ... Ne fark eder! "
***************
Yaşlı horoz, kümese yeni gelen ve hemen icraata başlayan genç horozun yanına yaklaşıp 'hoşgeldin' dedikten sonra;
" Biliyorum " der, " Benim günlerim artık sayılı. Genç ve kuvvetli biri varken sahibimiz beni yaşatmaz. Senden, ölmeden önce son bir istekte bulunabilir miyim ? "
Genç horoz, karşısında ezilip büzülen yaşlı horoza acıma ve küçümsemeyle bakar; " Neymiş o isteğin bakalım ? " Yaşlı horoz, kümesin dip taraflarındaki tavuklardan birini göstererek, ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmasına devam eder;
- Şu benim en çok sevdiğim tavuk. İzin ver de onu son bir kez ...
- Hayır, olmaz.
- O zaman bana son bir şans ver.
- Neymiş o ?
- Kümesin dışına çıkıp şu ağaca kadar yarışalım. Kim kazanırsa tavuk onun olsun. Ama ben senden iki adım önde başlayayım. Zira ben yaşlıyım.
Genç horoz bu teklifi kabul eder ve kümesten, önce yaşlı horoz, ardından da genç horoz fırlar. Birden gümm diye bir silah sesi duyulur. Genç horoz kanlar içinde can verirken, silahı ateşleyen mal sahibi yanındaki arkadaşına döner;
- Ulan bu oğlancı çıkan onuncu horoz be!
***************************
Tur otobüsü şoförünün omzuna dokunulunca, adam hafifçe başını çevirmiş, bir bakmış ki elinde bir avuç badem, yaşlı bir kadın durmakta ... Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş.
15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şoförün omuzuna dokunup, bir avuç badem daha vermiş ve bu ikramı 5 kere daha yapınca, " Zahmet ediyorsunuz efendim " demiş saygılı şoför, " Hep bana yedirdiniz. Biraz da kendiniz yesenize ... "
" Çiğneyemiyorum evladım " demiş yaşlı kadın. " Dişlerim yok "
" Niye satın alıyorsunuz o zaman? "
" Evladım ben sadece üzerindeki çikolatayı emmesini seviyorum ! "
***********************
Yaşlı kadın, geminin güvertesinde denizi seyrediyormuş ... Hava çok rüzgârlıymış ve şapkası uçmasın diye iki eliyle sıkı sıkı tutuyormuş ...
Derken genç bir adam teyzemize yaklaşmış. " Hanımefendi, kabalık etmek istemem, ama rüzgarın eteğinizi havalandırdığını bilmeniz gerek diye düşündüm."
Teyze hiç oralı olmamış:
" Anlıyorum ama ne yapabilirim ki ... Bu şapkayı iki elimle ancak tutabiliyorum. Yoksa bırakayım şapka uçsun mu ? "
Genç adam üstelemiş: " Ama hanımefendi, eteğiniz havalandıkça bazı yerleriniz gözüküyor. Onu demek istiyorum."
Teyze adama şöyle bir bakmış ve gülümsemiş: " Evladım, eteğimin altından görünen 85 yıllık ... Ama ben bu şapkayı dün aldım !"
******************
Temel, 20 senedir Almanya'da yaşıyormuş. Bir gün göçmen bürosuna gidip Almanya'dan kesin dönüş yapacağını söylemiş.
Göçmen bürosundaki Almanlar Temel'i tanıyorlar, seviyorlar. Sormuşlar ; " Niye dönüyorsun ? " diye. Temel " Homoseksüeller yüzünden ... " diye yanıtlamış.
Bürodakiler şaşırmış ; " Seni rahatsız ediyorlarsa hemen bir şikayette bulun, gereğini yaparız. Buradan bu yüzden ayrılmana değmez " Temel ; " Beni rahatsız etmiyorlar " demiş. Bürodakiler yine şaşırmış ; " Peki neden gidiyorsun ? "
Temel cevaplamış : " Burada 20 yıl önce homoseksüellik yasaktı, 10 yıl önce serbest oldu, 5 yıl öncede evlenmelerine izin çıktı. Homoseksüellik mecbur olmadan dönmek istiyorum.
***************
Amerika'da adamın biri işine giderken, birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.
- Ne var, ne olmuş acaba?
- Teröristler Bush'u yakaladılar ... Eğer 1 Milyar dolar verilmezse, üzerine benzin döküp yakacaklarmış.
- Haa şimdi anladım bu trafiği ...
- Yaa, işte onun için herkesten biraz yardım topluyoruz.
- İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ?
- Valla yaklaşık olarak 5'er litre !
********************
Temel akşam eve gelmiş, Fadime boynuna sarılarak karşılamış onu. " Temel'im harika bir haberim var. Bir ay geciktim. Herhalde bir bebeğimiz olacak. Doktor bu sabah test yaptı. Sonucunu alana kadar lütfen kimseye söylemeyelim ! " demiş heyecanla.
Ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli, son faturayı ödemedikleri için kapıyı çalmış, " Siz Fadime misiniz ? Biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var. " " Bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz ? " demiş Fadime hayretle.
" Bu, dosyalarımızda açıkça görünüyor. " " Ne ? Dosyalarınızda mı ? " " Kesinlikle! " " Beyefendi, lütfen bu gece eşimle görüşmeliyim !" demiş Fadime ve gece korkuyla
olanı biteni Temel'e anlatmış.
Temel, ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrik idaresine dalmış , " Neler oluyor burada ? Karım bir dosyadan bahsetti. Aylık gecikmesi ile ilgili ! " diye bağırmış. Temel.
" Sakin olun. Ciddi birşey değil! " demiş memur. " Bu gecikme için bize borçlusunuz ! " " Size mi borçluyum ? Ya ödemezsem ? " " O zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız ! " " Ama o zaman karım ne yapacak ? " " Bilmiyorum ! " demiş memur.
" Hanımefendi artık mumla falan idare eder. "