Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bu küçük çocuk bir dilenci. Geçen yıl aralık ayında çekilen fotoğrafta ufaklık 200.000′er banknotlardan oluşan Zimbabve dolarlarıyla sadaka alıyor.
2000 yılında başlayan ekonomik kriz Zimbabve’yi alt üst etti. Hemen tüm sektörlerde yaptırımlar başlatıldığında yıllık enflasyon %231 milyondu. İşsizlik %80’leri bulurken nüfusun 3/1’i ülkeyi terketti.
Zimbabve sokaklarından ilginç fotoğraflar yazının devamında…
Bu banknotlardan her biri sokakta 10 cent ediyor. Resmi kur daha yukarda ancak pek kimselerin ilgisini çekmiyor.
22 Aralık’da 50.000 dolar banknot piyasaya sürüldü.
Sonra 750 000 dolar
Aralık ortasında 10 milyonluk banknot çıktı.
İşte bir multi milyoner
Aşağıdaki 10 dolarlık banknot yukardaki 10 milyon Zimbabve dolarından 10 kat daha değerli
Aylardan Şubat. Dilencilere 200 bin dolarlık tek banknot vermek ayıp. Artık sadakalar desteyle.
Aylardan Mart. İşte bir yerli milyarder. Çantasında 65 milyar dolar taşıyor. Ama Zimbabve doları…
Bunların hepsi sadece 2000 amerikan doları ediyor.
Yine Mart ayı. Bir Zimbabve vatandaşı süpermarkete gider. O gün 1 Amerikan doları 25 milyon Zimbabve dolarına eşit.
Burada görmüş olduğunuz paraların tamamının değeri 100 Amerikan doları.
Nisanda hükümet “battı balık” dedi ve 50 milyonluk banknotları da piyasaya sürdü.
Ancak enflasyon durmak bilmedi. Mayıs ayında 250 milyonluk Zimbabve doları hayranlarıyla buluştu.
Mağazalardaki ilginç fiyatlar. Neredeyse 3 milyar Zimbabve doları bir t-shirt veya pantolon.
Mayıs ortasında 500 milyonluk banknotlar da geldi.
Ancak zaman durmuyor. Haziran ayında 25 ve 50 milyarlık banknotlar da geldi.
Eylül ayında 100 milyarlar geldi.
Peki bu 100 milyarla ne alınabilir? Üç yumurtaya ne dersiniz?
Ve öyle bir zaman geldi ki. Artık bir restauranta sıradan bir yemek yemek için bile bir kamyona ihtiyacınız var.
Olur ya. Zimbabve’ye yolunuz düşerse böyle hesap fişleriyle karşılaşabilirsiniz. Kalbinize inmesin sakın…
Zenginlik had safhada. Artık evlerde nakitleri koyacak yer kalmadı.
Ve hükümet müdahalesi geldi. Ağustos ayında 10 sıfır atıldı. Bir yerden hatırlıyor musunuz bu hareketi?
Ama enflasyon… Hükümet enflasyonu yine unuttu. Eylül ayında bu kadar parayla ancak dört domates alınabilirken enflasyon yine kendini hatırlatmış oldu…
Bu kadarıyla bir tane ekmek…
Ve durmak bilmedi… Eylül’de yeniden 20 binlik banknotlar çıktı.
Kısa bir süre önce 50 binlik banknotlar çıktı. Zimbabve halkı yıl sonuna doğru milyarlık banknotların geliyorum dediğini duyar gibi.
Vay be. 14 tane sıfır var. Gerçekten trajikomik. Sıfırları atmış olmamız bu olayı bize daha da ilgi çekici yapıyor.
Ülkenin fakirliğinin göstergesi olsa gerek.
Allah kimseyi aç-susuz bırakmasın.
100 Trilyon Zimbabwe doları, vayy bee. Bunu da çıkardılar demek, adamlarda enflasyon % 10.000 falandı geçen yıl, yani her yıl 3 sıfır ekliyorlar paraya. Allah yardımcıları olsun.
Aslında yeraltı zenginlikleri var ama kendilerinin değil, sömürge devlet !...
Ne kadar garip geliyor değil mi? Daha düne kadar bizimde milyonlarımız yok muydu cebimizde? O zamanlar otelde çalışıyordum. Müşterilere hesap vermeye utanıyordum. Adam iki kahve içiyor "Hesap 20 milyon!" diyorduk, gülüyorlardı. Allah'tan atlattık o günleri...
Kabul edilmiş en genel tanımı; bir ülkede mal ve hizmetin satın alındığı fiyatın, sürekli artış göstermesidir. Diğer bir tanımda ise fiyatlar genel düzeyinin sürekli artmasından ve paranın değerinin düşmesinden bahsedilir. Fiyatlar genel düzeyi, piyasada alım – satıma konu olan mal ve hizmetlerin belli bir dönemdeki ortalama fiyatlarıdır.
Yukarıdaki tanıma bağlı olarak, tek bir ürünün fiyatının artmasından veya fiyatın bir kereliğine yükselmesinden bahsedilmediğini anlamışsınızdır. Çünkü bu konudan bahsederken, tek bir maldan değil, bir mal ve hizmet grubundan bahsedilir. Bu mal ve hizmet grubu, ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından belirlenmektedir.
Enflasyondan bahsedebilmek için 2 unsur gerekiyor. Bunlardan biri; fiyatların değil, fiyatlar genel düzeyinin artmasıdır. İkincisi ise bu artışın sürekli olmasıdır. 2018 yılında Türkiye’de TÜFE 20,30 oldu dendiği zaman anlamanız gereken; 100 liralık malın 120,30 liraya alınacağıdır. Grafikte bu artış net bir şekilde görünmektedir. Ülkemiz için belirlenmiş hedef yüzde 5 civarındayken, bu rakamdan ne kadar uzaklaşıldığı da anlaşılmaktadır.
Genel olarak fiyat artışı ve hayat pahalılığı ile karıştırılmaktadır. Fiyat artışı dediğimiz şey, bir malın fiyatının sürekli artması veya genel olarak malların fiyatlarında bir kereliğine artış gözlenmesidir. Bu tamamen farklı bir durumdur. Hayat pahalılığı da bir yerde fiyatların başka bir yere göre yüksek olması şeklinde tanımlanır.
Örneğin; İngiltere’de ayakkabı fiyatları, Türkiye’ye göre yüksek olabilir. Bu, İngiltere’de enflasyonun Türkiye’den yüksek olduğu anlamına gelmez. Ayakkabı fiyatları geçmiş TÜFE oranlarına göre artmış ve günümüzde bu oran yüzde 2 civarında olabilir. Bu durumda, İngiltere’de hayat pahalılığından söz edilebilir. Aynı şekilde İngiltere’de ayakkabı fiyatlarının artması, sadece fiyat artışıdır.
En önemli özelliği; toplam mal ve hizmet arzının, toplam talebi karşılayamaması durumudur. Merkez bankalarının öncelikli görevleri arasında olan bu kavram, alım gücünü düşüren bir orandır. Hedef olarak belirlenen oran ise fiyat istikrarını göstermektedir. Yani insanların tüketim, yatırım ve tasarrufa yönelik yararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir TÜFE oranının sürekliliğine ifade etmektedir.