Efendimiz'in iltifatına mazhar olan 4 kız kardeş!

Bu konuyu okuyanlar

AliA

Müdavim
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
kutlukardesleerr.jpg


Hz. Peygamber’in son zevcesi Hz. Meymune, Cafer ibni Ebi Talib’in eşi Hz. Esma, Hz. Abbas’ın eşi Hz. Ümmü Fadl binti Haris ve Hz. Hamza’nın eşi Hz. Selma, Efendimiz’in iltifatına mazhar olan dört kız kardeş. Allah Teâla’nın varlığı ve birliğine iman eden, hak yolda azami gayret sarf eden kutlu hanımlar, İslâm’ın doğuşunun ilk yıllarında İslâm ile şereflenmişler. İbni Abbas’tan rivayet edilen hadis-i şerife göre bu kız kardeşler, Hz. Peygamber’in (sas) “imanlı kız kardeşler” iltifatına mazhar olmuşlar.

Hz. Meymune (ra)

Haris b. el-Hazen’in kızı Hz. Meymune validemiz, Efendimiz’in (sas) en son evlendiği hanımıydı. Çok faziletli ve şerefli olan bu annemizden “Allah’ın ayetlerinden bir ayet” diye bahsedilirdi. Allah’a ve O’nun Resul’üne karşı duyduğu sevgi ve saygı sayesinde dini emir ve yasaklara son derece hassasiyet gösterir, ibadetlerini nafilelerle süslerdi. İnsanlara yardımı ve sıla-i rahimi de çok önemserdi. Hz. Aişe, Meymune (ra) için, “Meymune hepimizden daha çok ibadete düşkün ve sıla-i rahmi gözeten bir hatun idi.” demişti.

Sosyal yönü de kuvvetliydi. Hz. Meymune, İslâm tarihinde yapılan savaşlarda yardımcı olmak için kadınlardan oluşan bir bölük kurmuş ve bu bölüğün başına da kendisi geçmişti. Ordunun yemek ihtiyaçları, yaralıların bakımının yapılması bu bölük tarafından sağlanmıştı. ‘İlk hemşire’ olarak anılan bu annemiz de bizzat yemek yapar, savaşta yaralananlara yardım ederdi.

Bu mübarek validemiz, Efendimiz’in ilim meclislerinde bulunarak ondan öğrendiği hadis-i şeriflerin bizlere ulaşmasına vesile olmuş ve toplam 76 hadis rivayet etmiş. Bu hadislerden bir kısmı Buhari ve Müslim’de yer alıyor. Ayrıca ashaptan bazısı da Hz. Meymune’den hadis rivayet etmişti.

Meymune validemiz (ra), Efendimiz’in vefatının ardından evlendikleri mevki olan Serif’e gitmiş, oraya çadır kurarak “Resulullah benim Mekke dışında vefat edeceğimi haber verdi, beni buraya defnediniz.” diyerek vasiyet etmişti. Bunun ardından hicri 51 yılında hastalanarak Serif mevkiinde vefat etti. Cenaze namazını yeğeni Abdullah b. Abbas kıldırdı ve ashaba “Bu Resulullah’ın hanımıdır. Cenazeyi fazla sarsmayın ve edeple yola devam edin.” dedi.

Hz. Esma binti Umeys (ra)

Hz. Esma binti Umeys (ra), Mekke’de doğup büyüdü. Efendimiz’in (sas) amcasının oğlu Cafer ibni Ebi Talib ile evlendi. Esma binti Umeys, Allah Resulü İslâm’ı ilk anlatmaya başladığı esnada Müslüman olan bahtiyarlardan birisiydi. Cahiliye döneminde hakkı batıldan ayıramayan müşrikler, Müslümanlara çok fazla eziyet ederdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Mekkeli müşriklerin işkencelerinden Müslümanları korumak için Daru’l Erkam’da gizlice bir araya gelerek İslâm’ı orada anlatmaya başladı. Bu güzide hanım, Efendimiz (sas) daha Daru’l Erkam’a geçmeden İslâm ile müşerref oldu. Arap toplumunda karşılaştığı hiçbir zorluk onun İslâm’dan dönmesine sebep olmadı. Müşriklerin Mekke’deki baskıları had safhaya ulaşınca Hz. Esma ile eşi Cafer (ra) Allah Resulü’nden izin alarak Habeşistan’a hicret etti.

Hazreti Esma, bilgi sahibi olmayı çok önemser ve elinden geldiğince orada da bir şeyler öğrenmeye çalışırdı. Habeşistan’da cenazelerin tabuta konduğunu gördü. Hz. Esma ile Cafer (ra) hicretin 7. yılında Habeşistan’dan Medine’ye hicret etti. Bu hicretin ardından Habeşistan’da öğrendikleri bilgilerle Esma binti Umeys, Hz. Fatıma ile Zeynep binti Cahş’ın (ra) vefatlarında onların tabutlarını yaptırdı. Ayrıca deri tabaklamayı da bilir ve boş kaldığı vakitlerde deri tabaklayarak çocuklarının geçimini sağlardı. Hz. Esma, Allah Resulü’nün hanımlarını sıkça ziyaret ederek onlardan da yeni şeyler öğrenirdi. Bir gün yine Hz. Hafsa’yı ziyafet ettiği esnada Hz. Ömer de oraya geldi ve Esma’ya “Ey Esma biz sizi hicrette geçtik.” diyerek latife yaptı. Bunun üzerine Hz. Esma, “Hayır ya Ömer, siz Peygamber Efendimiz’in (sas) yanındaydınız. O, açları doyurup cahillere de nasihat ederdi. Fakat biz ondan ayrı kalarak hicret ettik.” diye karşılık verdi. Bu hadiseyi işiten Efendimiz (sas) de, “Ömer ve arkadaşlarının bir hicreti, sizin ise ey gemi yolcuları, iki hicretiniz vardır.” buyurarak müjdede bulundu. Bu müjde karşısında gözyaşlarını tutamayan Hz. Esma binti Umeys daha sonraları ‘iki hicret sahibi’ lakabıyla anılmaya başladı.

Hz. Ümmü Fadl binti el Haris (ra)

Ümmü Fadl Lübabe, Hz. Hatice’den (ra) kısa bir süre sonra Müslüman olup, İslâmiyet ile şereflenen hanımların ilklerindendi. Hz. Hüseyin’i (ra) emzirerek sütannesi oldu. Medinelilerle gerçekleşen Akabe Biatı’nda hazır bulunmuş, sahip olduğu ticarî ve idarî nüfuzundan Peygamber Efendimiz’i yararlandırmıştı. Bedir Savaşı’na Mekkeli müşriklerin yanında ve kerhen katılmıştı.

Lübabe takva sahibi bir hanım sahabe idi. Haftanın pazartesi ve perşembelerini oruç tutarak geçirirdi. Gecenin birinde, rüyasında Peygamber Efendimiz’in ailesinden bazı kimseleri görmüş ve rüyasını gidip Peygamber Efendimiz’e anlatmıştı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz rüyasını; “Kızım Fatıma’nın oğlu olacak. Sen oğlun Kussem ile onu emzireceksin.” şeklinde yorumladı. Nitekim Peygamber Efendimiz’in haber verdiği gibi çıktı ve Hz. Hüseyin dünyaya geldi. Doğumundan sonra, küçük bebeği alan Lübabe, Hz. Hüseyin’i emzirerek sütannesi oldu.

Lübabe, günün birinde Hz. Hüseyin’i alarak Peygamber Efendimiz’e götürdü, Efendimiz’i gören küçük Hüseyin hemen dedesine atıldı, Hz. Peygamber onu kucağına oturtmuştu. Bir süre sonra altına kaçırınca, Efendimiz, Ümmü Fadl’a durumu anlattı ve çocuğu kendisinden almasını istedi. Duruma üzülen Ümmü Fadl, Hüseyin’in canını acıtacak şekilde boynunu sıkınca, Peygamber Efendimiz, onun bu davranışından üzüldüğünü beyan etti.

Hanım sahabelerin önemli isimlerinden olan Ümmü Fadl Lübabe, Veda Haccı’nda da bulundu. Hz. Osman’ın halifeliği zamanına kadar yaşadı ve bu dönemde eşi Hz. Abbas henüz hayatta iken, ondan önce vefat etti.

Hz. Selma (ra)

Hz. Selma (ra), Hz. Hamza’nın eşiydi. Efendimiz’in halası Safiyye binti Abdülmuttalib’in azat ettiği bir cariyeydi. Becerikli, fedakâr, yardımsever olan bu güzide hanım, İslâm dinini Arap toplumuna anlatmaya çalışan Allah Resulü’ne yardımcı olmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Peygamber Efendimiz’den inceliği, sabrı, kıymet bilmeyi ve daha bir sürü erdemi öğrenme imkânı buldu. Edep ve haya sahibi bu hanım, insanları kırmaktan imtina eder ve kendini geliştirmek için azami gayret sarf ederdi. Tıbbi bilgisi de olan bu hanım sahabi, Peygamber Efendimiz’in güzide eşleri Hz. Hatice ve Hz. Mariye’den dünyaya gelen çocuklarının doğumunda ebelik yaptı. Onlara her hususta yardımcı oldu, eksiklerini tamamladı. Bu hanım, Peygamber Efendimiz (sas)’in pâk zevcesi, müminlerin annesi Hz. Hatice’nin vefatı esnasında da hazır bulundu. Hz. Hatice validemizin yıkanma ve kefenlenme işlemleriyle bizzat kendisi ilgilendi.

Hz. Selma, bir ömür boyu Resulullah’ın kutlu hanesinden ayrılmadı. Efendimiz’in kıymetli kızı Hz. Fatıma’nın doğum yaptığı esnada da ona yardımcı oldu. Hatta Hz. Fatıma, Hz. Selma’yı o kadar sever ki ona ‘anneciğim’ diye iltifat ederdi. Hz. Fatıma’nın vefatı sırasında da yanında bulunan Hz. Selma, hayır işlerinde ve kamu hizmetlerinde görev alırdı. Hatta o, Allah yolunda savaşmak için Resulullah’tan izin ister daha sonra cephede yaralılara su verir, onların yaralarını sarar o hususta da elinden gelen her türlü yardımı yapardı. Hz. Selma, devlet meselelerinin görüşüldüğü toplantılara da iştirak etmesiyle tanınan bir hanımdır. Hz. Peygamber’den yedi tane hadis-i şerif rivayet etti. Onun rivayet ettiği hadislerden biri şöyle: “Resulullah (sas), bir yara veya bere olduğunda onun üzerine kına koymamızı tavsiye ederdi.”

Zaman
 

Son mesajlar

Üst