Çoban çeşmesi

Bu konuyu okuyanlar

gezegen

Müdavim
Katılım
23 Haziran 2008
Mesajlar
1,750
Reaksiyon puanı
37
Puanları
0
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey Suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?

“Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca;
O hızla dağları Ferhat yarınca,
Başlamış akmaya çoban çeşmesi…”

O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya su verdi,
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi!

Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

Leyla gelin oldu, Mecnûn mezarda,
Bir susuz yolcu yok, şimdi dağlarda;
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi.

Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar;
Beyhude seslenir, beyhude çağlar
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…


Şair : Faruk Nafiz Çamlıbel
 
Üst