Bilim kurgu hikaye kısa güzel. Ben çok beğendim.

Bu konuyu okuyanlar

madaraqwe

Öğrenci
Katılım
25 Ocak 2018
Mesajlar
7
Reaksiyon puanı
0
Puanları
1
Yaş
25
Okul çıkışı arkadaşlar ile internet kafeye gidip akşama kadar oturduk. Saat geç olmuştu. Onlar hala oturmaya devam ederken ben evin yolunu tuttum. Kapının önüne geldiğimde cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Çantamı bir kenara atıp salona girdim. Annem, babam ve kardeşim sofraya oturmuş yemek yiyorlardı. Babam beni görür görmez “Neredesin lan sen bu saate kadar, seninle mi uğraşacağız” diye bağırdı. Cevap vermeden sofraya oturdum. Babam gözlerini dikmiş öfkeyle bana bakıyordu. Görmezden geliyordum. Yemekte en sevdiğim şey kuru fasulye pilav vardı. Karnım da çok acıkmıştı. Pilava doğru uzanıp bir kaşık aldım. Tam yiyecektim ki annem; “Boğazın da kalır inşallah” diyince kaşığı geri bıraktım. Bunu bana diyen öz annemdi. Gerçi alışmıştım bunlara ama hala insana koyuyordu. Sofradan kalkıp “Ben yatıyorum” dedim. Babam arkamdan seslenerek “Bundan sonra okula gitmiyorsun” dedi. Babama doğru döndüm ve “Neden gitmiyorum” diye sordum. Babam;
“Sana bakamam okulu da boşa okuyorsun zaten, bundan sonra bir işe girip maaşını bana getireceksin kardeşine para lazım” dedi. Ardından annem konuşmaya başladı. “Ben bıktım senden, seni doğuracağıma taş doğursaydım” diyince dayanamadım bağırarak “Ulan keşke doğursaydın keşkee! Ne yaptım ben size suçum ne benim. Sırf derslerim kötü diye mi bunlar. Ne biçim anne babasınız siz” dedim ve babamın yüzüne bakarak “Demek ben çalışıp maaşı sana verip sen de kardeşime vereceksin. O zaman sen ne boka yarıyorsun?” diye bağırdım. Babam sofradan kalkarak üzerime çullandı. Sanki altında ki evladı değilde düşmanıymışım gibi var gücüyle vuruyordu. Vurmaktan yorulunca üstümden kalktı. Annem hiç umursamıyor kardeşim ise bana gülüyordu.
Nefret ediyordum burada ki insanlardan…
Ayağa kalkarak “Ben sizin için çalışmayacağım. Eşyalarımı toplayıp bir daha yüzünüzü görmemek üzere gidiyorum” dedim ve tam odama gidecek iken babam “Ne eşyası onların hepsi benim paramla alındı” diyince evin kapısına doğru yürüyüp dışarıya çıktım. Yavaş yavaş hareket ediyordum ki belki biri gelir beni durdurur... bekledim ama gelen olmadı. Nereye gideceğim diye düşünürken aklıma her zaman gittiğim orman geldi. Ailem dediklerim canımı sıktığı zaman ormana gider kafamı dinlerdim. Yine aynı şekilde ormana gittim. Sürekli çıktığım ağaca tırmandım. Karanlık olduğu için çıkmakta biraz zorlandım. Kafamı ağacın bir dalına yaslayıp düşünmeye başladım.
Ne biçim insanlardı bunlar sırf kardeşimin dersleri iyi diye onun değeri çok farklıydı. Belki de sorun derslerde değildi, bilmediğim başka bir şeydeydi diye düşünürken karnımdan guruldama sesi geldi. Sabahtan beri bir şey yememiştim. Belki burada ki ağaçların birinde meyve vardır ümidiyle ağaçtan inip aramaya başladım. Biraz bakındıktan sonra çam ağaçların da meyve ne gezerdi. Benim de kafa iyice gitmişti. Cebimde para olsaydı bakkala gidip bir şeyler alırdım ama yoktu. Az önce çıktığım ağacın yanına giderken ayağıma bir şey takıldı. Kozalaktır diye umursamadım ve ilerlemeye devam ettim. Biraz gittikten sonra merakıma yenildim. Geri dönüp çarptığım şeyi yerden aldım. Kozalak değildi karanlık olduğundan dolayı ne olduğunu tam kestiremedim. Cebimden telefonumu çıkartıp flaş ışığını açtım. Elimde ki şey hafiften elmayı andırıyordu. Rengi maviydi ve parlıyordu. Hiç böyle bir elma görmemiştim. Acaba yenir mi? diye kendi kendime düşündüm. Ne olabilirdi ki bu çok yumuşaktı. En sonunda “aman neyse karnım çok aç öldürecek değil ya parlaklığı da ışıktandır” dedim ve ufak bir ısırık aldım. Tadı gayet iyiydi. Bu sefer ağzımı iyice açıp yemeye başladım. Çok lezzetliydi hatta hayatımda yediğim en güzel şeydi. Bir kaç ısırık daha aldıktan sonra bitirmiştim. Belki yerde bir tane daha vardır umuduyla sağı solu aramaya başladım
Screenshot_2018-01-25-02-14-56-1.png
 

Son mesajlar

Üst