Besmele Tefsiri ile Başlayalım

Bu konuyu okuyanlar

KamtariR

Müdavim
Katılım
2 Nisan 2019
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
2,697
Puanları
113
Bismillahirrahmânirrahîm ﴾Fatiha, 1﴿


Besmele ve muharref dinler


Allah'ın adı ile başlamak, muharref (tahrif edilmiş) kitapların ve semavi dinlerin de bir adetidir. Yahudilik’te tanrı adı olan Yahve kelimesinin boş yere ağıza alınması yasaklandığı için (Çıkış, 20/7; Tesniye, 33/5) besmele karşılığı olan “ba-şem Yahve” (Yahve’nin adıyla) ifadesi sadece “ba-şem” şeklinde kullanılmıştır. Eski Ahid’de yer alan, “Rabbin ismiyle onları kıracağım” (Mezmurlar, 118/11, 12) ve “Rabbin ismiyle gelen mübarek olsun” (Mezmurlar, 118/26) tarzındaki ifadeler de besmeleyi andırmaktadır.

Hıristiyanlık’ta ise besmeleye karşılık olabilecek ifade “baba, oğul ve kutsal ruh adıyla” cümlesidir ki bütün dinî davranışların vazgeçilmez temel unsuru kabul edilmiştir. Nitekim İncil’in telakkisine göre Hz. Îsâ havârilerini “baba, oğul ve kutsal ruh adına” milletleri vaftiz etmekle görevlendirmiştir (Matta, 28/19). Hıristiyanlar Hz. Îsâ’yı da ilâh kabul ettikleri için teslis formülü yerine sadece “Rab Îsâ’nın adıyla” ifadesini de kullanmaktadırlar.

Besmele ayet midir?

Neml sûresinin 30. âyetinde geçen besmelenin Kur’an’dan bir âyet olduğu kesindir. Bu hususta icmâ vardır. Ancak Tevbe sûresi istisna edilirse, Kur’an’daki sûre başlarında bulunan 113 besmelenin her birinin müstakil birer âyet olup olmadığı meselesi âlimler arasında ihtilâflıdır. Bu besmelelerden hiçbiri âyet değildir. İmam Mâlik ve Evzâî ile Hanefî ve Hanbelî mezheplerinin ilk dönem âlimleri bu görüştedir. Bizim de kabul ettiğimiz görüş budur.

İtikadi konularımızda Kitabu't-Tevhid gibi harika bir eseri kaleme alan İmam Maturidî'nin aşağıdaki ifadeleri de önemli:

1578395229673.png


1578395238433.png


Rahman ismi sözlükte “merhamet etmek, severek ve acıyarak korumak” anlamındaki rahmet (ruhm, merhamet) kökünden türeyen rahmân kelimesi “şefkat ve merhamet eden, acıyan” demektir. Bu biz kelimeyi insana nispet etmek istese idik “yufka yürekli olmak, acımak, birinin üzüntüsüne ortak olmak” gibi ifade ederdik. Fakat Allah’a nisbet edildiğinde “sonsuz merhametiyle lutuf ve ihsanda bulunan” şeklinde anlam verilmiştir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “rĥm” md.).

Rahmân ve rahîmin ilâhî isimler olarak anlam farkları üzerinde durulmuştur. Yaygın kanaate göre rahmân dünya hayatında herkesi, rahîm ise âhirette sadece müminleri kapsayan ilâhî rahmeti ifade eder. Nitekim Kur’an’da Allah, rahmetinin her şeyi kuşattığını beyan ettikten sonra onu son peygambere iman edip belli niteliklere sahip olan kimselere ileride ayrıca lutfedeceğini belirtmiştir (el-A‘râf 7/156-157; Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “rĥm” md.). Hattâbî iki isim arasındaki farkı, “Rahmân mevsufuna nisbet edilişinde hususilik, mânasında umumilik ifade ederken rahîm nisbetinde umumilik, mânasında hususilik taşır” cümlesiyle dile getirmiştir (Şenü’d-duâ, s. 39).

Aslında her iki ismin tecellileri hem dünya hem âhiret hayatı için geçerli olup belirgin etkileri açısından bir hususiliğin atfedilebileceği söylenebilir. Çünkü Allah’ın isim ve sıfatlarını zamanın öncesi ve sonrası açısından sınırlandırmak mümkün değildir. Bu anlayış, birçok âlim tarafından benimsenen rahmân ile rahîm arasında mâna farkının bulunmadığı görüşüne de uyar. Esmâ-i hüsnâ eserlerinin hemen hepsinde Abdullah b. Abbas’a nisbet edilen, “Rahmân ve rahîm şefkat ve merhamet (rikkat) ifade eden Allah’ın iki ismi olup her biri ötekinden daha rakiktir” sözü de bunu anlatır.

İmam Sabunî, rahman-rahim ayrımında "devamlılık" esası üzerine bir ayrımda bulunmaktadır:

1578394331051.png

Gazali ise dünyevi anlamda bu iki ismi farklı ve orijinal bir bakış açısı ile mütalaa eder. Ona göre rahmân isminden elde edilecek feyiz kalp gözü perdeli olan kulları şefkat ve nezaketle uyarmak, günahkârlara hakaret nazarıyla değil merhamet nazarıyla bakmak, dünyada işlenen her günahı bir musibet kabul edip onu ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Çünkü her mâsiyet onu işleyeni Allah’tan uzaklaştırır, böylesi en çok acınmaya lâyık olan kimsedir. Rahîm isminden alınabilecek nasip ise fakirlerin ihtiyacını gidermeye gayret etmektir. Serveti ve nüfuzuyla bunu gerçekleştiremeyen kimse sıkıntıya düşenlere dua etmeli ve üzüntülerine ortak olmalıdır (el-Maķśadü’l-esnâ, s. 67).

Biz Allah'ın ayetlerini okumaya başladığımız zaman, hep besmele ile başlarız. Ne kadar da ince bir konu. Örneğin cehenneme ve cezaya ilişkin ayetleri okuyacaksın, ama Allah'ın sonsuz merhametini anarak başlıyorsun. Allah'ın rahmetinden ümidin kesilmeyeceği inancı böylece zihnimizde tekamül ediyor, gelişiyor.

Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde güzel bir noktaya değinir:

1578395286837.png
 

Ekli dosyalar

  • 1578395268605.png
    1578395268605.png
    96.9 KB · Görüntüleme: 167
Üst