AKP'nin imdadına koşan paşalar!

Bu konuyu okuyanlar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

eray045

Rektör
Emektar
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
63
AKP’li biad medyası Golfçü Paşa fotoğrafı ile bayram ediyor.
Niçin mi?
Bu fotoğrafın pek çok rezilliği örttüğü ve gündemi değiştirdiği için!
Mesela neler mi?
Şaban Dişli olayı.
Deniz Feneri’ndeki zekât hırsızlığı.
Baron, pardon Mir Fırat’la ilgili korkunç iddialar!
Başka?..
Cumhuriyet’i kuran laiklikte hassas TSK ile tarihten gelen hesabı mini olsa da görmüş oluyorlar.
Farklı bir ifadeyle bu fırsatla askerden intikam alacaklar ve yüreklerini soğutacaklar.
Bitmedi!
Bu arada bölücü terörün yeniden azgınlaşmasının tartışmasız sorumlusu olan AKP hükümetini de Golfçü Paşa fotoğrafını kullanarak beraat ettirecekler ve sorumluluğu TSK’ya atacaklar.
Ohh ne âlâ!
Bir taşla, pardon bir fotoğrafla kaç kuş vuruldu görüyor musunuz?
Emin olun Golfçü Paşa’nın kasıt olmaksızın gafil düşerek sebep olduğu bu tablo TSK açısından Yaşar Büyükanıt ve Özden Örnek Amiral’in yaptıklarından daha vahim olmuştur.
Farkında mısınız bilmiyorum, ama AKP ne zaman sıkışırsa bazı paşalarımız Hızır olup imdatlarına yetişiyor.
Hatırlayın seçim öncesinde Yaşar Paşa bir muhtıra verdi bizzat Tayyip Erdoğan’ın beyanına göre bunun AKP’ye getirisi 10 puanın üstünde oldu.
Diyeceksiniz ki orada amaç AKP’yi yükseltmek değildi!
Ben işin sonucuna bakarım!
AKP bu muhtıra sayesinde bu ülkede her iki kişinin birisinden oy aldı mı?.. Aldı...
Verilen muhtıranın muhtemel sonuçlarını hesap edemeyenler ve de B planlarını hazırlamayanlar bu tablonun direkt sorumlularıdır. Dolayısıyla AKP ikinci dönem iktidarını Yaşar Paşa’ya borçludur.
İşin tuhafı Yaşar Paşa’nın bu yaptığının ilk olmamasıdır.
Hatırlayın Dağlıca baskınından sonra TSK, Bush’un ültimatomuyla ansızın K. Irak’ta başlattığı kara harekâtını durdurmuştu.
Muhalefet haklı olarak kıyameti koparmış ve ABD baskısına boyun eğen hükümeti köşeye sıkıştırmıştı.
Peki sonra ne olmuştu?
Yaşar Paşa sanki AKP’nin önderi imişçesine muhalefete ağza alınmayacak şekilde hücum etmiş ve AKP’yi ipten almıştı!
Bir başka örnek:
Özden Örnek diye bir amiralin günlükleri ortaya çıkmış ve Türk kamuoyu aylardır o günlüklerden hareketle açılan malum soruşturmayı konuşup yapılan psikolojik harekâtları izlemiştir.
Ve son olarak malum Golfçü Paşa olayı.
AKP yolsuzluklarda köşeye sıkışmış ve PKK teröründe de sebep olduğu teslimiyetin bedelini ödeyecekken yine bir el başka bir paşadan uzatılıyor.
Tamam Golfçü Paşa’nın eli teamüden değil, yani anlık gafletinin sonucu ama sonuç hiç değişmiyor.
AKP zora düştü mü paşalar imdadına koşuyor.
Kim demiş asker AKP’ye karşı diye?
Hadi oradan! Görmüyor musunuz, kimi paşalar AKP’ye Hızır olup yetişmiyor mu? Espri bir yana son dönemde bazı komutanlar TSK’ya çok ama çok zarar verdi.
Şimdi muhalefet çıksa ve bazıları AKP ile mücadelede gölge etmesinler, başka ihsan istemiyoruz dese haksız mı olurlar acaba? Tablo ortada, kararı siz verin...


Bilginiz olsun...
K. Irak’a elektrik kesilecek. Çünkü...

Evet AKP hükümeti bomba haber olarak K. Irak’a elektriği keseceğini çok yakın bir tarihte ilan edecek ve bunu Türk kamuoyuna; işte tavır, işte kararlılık, işte Barzani’ye ders diye sunacak. Bu tahmin değil bilgidir. Bilginin kaynağı ise K. Irak’ta çalışan bir yönetici mühendistir. Aldığım bilgiye göre Barzani, Süleymaniye ve Kerkük yakınlarında doğalgazla çalışan elektrik santraları yaptırıyor. Siemens, General Elektrik, Donalson ve Coperia’nın yürüttüğü çalışmaların saç aksamı da Türk müteşebbisler tarafından yapılmış ve santral tamamlanma aşamasına gelmiş. Dolayısıyla bu santralların yapılmasıyla K. Irak Kürtlerinin artık Türk elektriğine ihtiyacı kalmayacak ve Barzani kendi arzusuyla Türkiye’den elektrik ithalatını durduracak. İşte AKP bu doğal süreci terörü bahane gösterip sanki ceza kesiyormuş gibi gösterecek. AKP’de bu yönde zamanlamaya dönük hazırlık varmış. Kamuoyunun bilgisine...


BU PARALAR KiMiN?
Hırsızların 150 milyar doları gelir mi?

Ekonomik kriz uç verince Maliye Bakanlığı yurtdışında şifreli hesabı olan Türklerin hesaplarını ülkeye getirmek için hazırlıklar yapmaya başlamış. Buna göre yurtdışında bulunan binlerce Türk’ün 150 milyar dolar civarındaki hesabının bir bölümünü çekmek için yasal kılıf bulmaya çalışılıyor. İlk bakışta müspet gibi görünen bu teşebbüsün birinci hedefi kara paranın aklanması, ikinci hedef de devletten çalınanların ülkeye getirilmesidir. Yani yapılan çalışma aslında hırsızları aklama ve kollama teşebbüsüdür... Soruyorum hangi meşru ve namuslu işadamı yurtdışında milyar dolarlarını tutar? Demek ki bu paralar kaçakçılarla, hırsızların paralarıdır. Açıklıkla söylemeliyiz ki bu paraların bir bölümü eroincilerin, bir bölümü de hırsızlık yapan siyasetçi ve bürokratların parasıdır... Peki bu para gelir mi? Zor, çok zor. Hiç kimse böyle bir riski üstlenmez. Ancak dışarıdaki hesapların telaffuz edilen yekününü dikkate alırsanız Türkiye’nin nasıl soyulduğunu daha iyi görürsünüz.


AYRIM OLUR MU?
Askere hücum, polise alkış!

Asker de, polis de bu ülkenin güvenlik kurumlarıdır. Dolayısıyla birinin diğerinden üstünlüğü ve ayrıcalığı olamaz. Kuşkusuz bütün dünyada askere kurumsal özelliği itibarıyla iç güvenlik kurumlarından daha önem atfedilir. Ayrıca askerlerin donanımı ve kabiliyetleri iç kolluk kuvvetlerinden eşyanın tabiatı gereği daha fazladır, ama bu durum iç güvenlik mensuplarının, yani polisin önemsizliğini göstermez. Belirttiğimiz gibi ikisi de değerlidir. Türkiye’deki realite ise malum askerin yüzler ve hatta binlerce yıldır devleti kuran ve taşıyan omurga olmasıdır. Dolayısıyla bizim devlet geleneğimizde askerin ayrı bir önemi vardır. Hal bu iken son günlerde AKP’li biad medyasında hoş olmayan tasnifler yapılıyor. Örneğin asker, yani TSK bilinçli olarak hedefe oturtulurken polise alkışlar tutuluyor ve methiyeler diziliyor. Tamam başarılı polis operasyonları takdir edilsin de ayrım yapılmasın. Her iki kurum bu ülkeye aittir ve böyle bir ayrım polis için yapılan kimi spekülasyonlara haklılık kazandırır... Aman dikkat!




Sabahattin önkibar - Yeniçağ
 

odaben

Öğrenci
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
43
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
TSK’nın kaderi...
Türk ordusunun içerden - dışardan, silahlı veya psikolojik ağır bir saldırı altında olduğu açıktır...
Bir yandan kâh mayınla, kâh karakol baskınıyla PKK vuruyor...

Bir yandan ABD, AB, AKP ve PKK hesabına çalışan içerideki psikolojik savaş ajanları vuruyor.
Kürtçüler PKK’ya destek, şeriatçılar laikliği yıkmak adına vuruyor.

ABD ve AB, TSK yıpranırsa Türkiye’yi Ortadoğu’da kullanmanın ve ülke haritasını yeniden çizmenin kolaylaşacağını hesaplıyor. Tabii Kıbrıs’ın tesliminde de engel kalmayacaktır.

Medyadaki satılık adamlar bu amaçlar doğrultusunda kullanılıyor.

TSK darbe yiyince kabahatli oluyor. Kendini korumak için operasyon yapınca bu defa saldırgan damgası yiyor.

Bir ordunun kendi ülkesinde böylesine kuşatıldığı az görülmüştür.

Ne var ki, bütün bunlar TSK’nın onu düşman belleyenlerin eline koz vermesini gerektirmiyor...
Sözü Babaoğlu olayına getireceğiz... PKK, Aktütün Karakolu’na cuma günü saat 13.00’te saldırı başlatıyor... Hava Kuvvetleri’nin o dakikadan itibaren alarma geçmesi lazım... Ancak komutan Antalya’da golf turnuvasında. Genelkurmay açıklama yapıyor; Orgeneral Babaoğlu’nun cumartesi günü akşama kadar olayı duymadığını bildiriyor!

Özür kabahatten büyük olur mu? İşte oluyor...

Komutan, kendine bağlı uçakların da katıldığı savaştan 30 saat sonra haberdar olmuş... İstihbarat felç... Bu da mazeret diye açıklanıyor.

TSK’nın böyle bir skandala alet olduğu az görülmüştür... Genelkurmay’da şapkaları öne koyup düşünmenin herhalde tam zamanıdır...

Kaynak: http://www.gercekgundem.com/?c=57068


Komutanım PKK diye bir örgüt var hiç duydunuz mu?

10.10.2008 10:25
Genelkurmay Başkanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanı Babaoğlu’na sahip çıkmak için bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
Genelkurmay’ın İletişim Dairesi Başkanlığı aracılığıyla yaptığı açıklamaya göre Orgeneral Babaoğlu “Saldırıdan haberi olmadığı için golf oynamayı sürdürmüş”
Hani özürü kabahatinden büyük denir ya.
İşte onun daniskası.
Sabah saat dokuzda tüm Türkiye saldırıyı ve şehitleri duymuş.
Televizyonlar yayınları kesip bölgeye bağlanmışlar.
Ben Afrika’da konudan haberdarım.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Antalya’da olaydan habersiz.
Eğer Genelkurmay’ın açıklaması doğruysa, ya da Orgeneral Babaoğlu kendini böyle savunduysa, o zaman Hava Kuvvetleri Komutanı’nın kendiliğinden istifası falan beklenmemeli, hemen Genelkurmay Başkanı tarafından istifası istenmeli.
Evet istifası istenmeli çünkü eğer bir kuvvet komutanı hayattan, Türkiye’nin güvenlik meselelerinden bu kadar kopuksa, o görevi sürdüremez.
Sürdürmemelidir.
Televizyonlarda, radyolarda bangır bangır yayınlanan bir saldırıdan haberi olmayan bir kuvvet komutanı, Türkiye’yi Alah muhafaza ani bir saldırıya karşı nasıl teyakkuzda tutabilir.
Düşünsenize, İstanbul bir hava saldırısına maruz kalıyor.
Tek bir Türk jeti karşı koymuyor.
İstanbul yerle bir.
Ertesi gün Hava Kuvvetleri Komutanı açıklama yapıyor, “Haberim yoktu”
Olabilir mi böyle bir şey.
Olamaz.
Zaten olduğu da yok.
Haberi var ama belli ki, umursamamış.
Fakat yapılan açıklama çok feci.
Çünkü komutanın bunu umursamaması kendi “Ayıbıdır”
Ama haberinin olmaması kurumsal bir zaafiyettir.
Böyle bir zaafiyet yoktur.
Bir komutanının vurdumduymazlığını kamufle etmek için Türkiye’nin en önemli kurumlarından birinin kendi içinde iletişim zaafiyeti olduğunu açıklaması ise kuruma her şeyden çok zarar vermiştir.
NOT: Buradan bir soru sordum. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı askeri üslerde kaç golf sahası yapılmaktadır? Bu golf sahalarının yapımı için kaç lira harcanması planlanmaktadır? Bunların yıllık bakım giderleri ne olacaktır dedim. Benden duyan gazeteler de aynı soruyu sordular. Henüz bir yanıt alamadık. Bekliyoruz.

Kaynak: http://www.haberturk.com/yazioku.asp?id=8878
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst