Apokrifal - Kayıp Kitap

Bu konuyu okuyanlar

zelenga

Müdavim
Katılım
17 Şubat 2008
Mesajlar
2,509
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
apokrifal2b9059fgt8.jpg

DÜNYAYI SARSACAK KİTAP:


Apokrifal - Kayıp Kitap
Bu kitap hem Türkiye`yi hem de Hıristiyan dünyasını sarsacak: İNCİL`in
orjinali bulundu. İsrail Cumhurbaşkanı İsak Rabin`in torunu Viktoria Rabin
bu vesile ile müslüman oldu ve katledildi!
TÜMÜ GERÇEK, HEPSİ BU KİTAPTA!
Bu kitaptaki olayların ve kişilerin hepsi gerçektir.. 1981 yılında Hakkari`de
köylüler tarafından bir mağarada lahit içerisinde eski bir elyazması bir kitap
bulunur. Aramice uzmanı Doç. Dr. Hamza Hocagil kısa süre sonra söz
konusu metnin Arami dilinde fakat Süryani alfabesiyle yazılmış bir İncil metni
olduğunu anlar.
Birinci yüzyıla ait otantik İncil`in ortaya çıkması tüm dinleri ilgilendiren bir
konudur. Gerek Hz. İsa`nın tarihselliğinin, gerekse de İncil`in Kuran`la ne
denli uyumlu olduğunun kanıtlanması çeşitli çevreleri rahatsız etmektedir.
Hocagil 1983 yılında Özal`ın girişimleri ve Özel Harp Dairesi`nin kontrolünde
İncil`i tercüme etmeye başlar. Ancak tercüme süreci bir süre sonra
durdurulur.

Ancak İncil`in son sayfasında Aziz Barnabas`ın söz konusu İncil`i dört
nüsha olarak yazdığını fark eden Hocagil, Nahit Şenoğul Paşa`nın
yardımlarıyla bu kez diğer 3 İncil`in peşine düşer. Ardından biri hariç diğer 2 İncil
de bulunur. Uluslar arası istihbarat örgütlerinin müdahil olduğu bu
inanılmaz olaylar dizisinde olaya karışan bazı isimler hayatını kaybeder.

İncil`lerden biri İsrail`de bulunur. İsrail nüshasını bir Alman firmasının sponsorluğunda,
İsrail Cumhurbaşkanı İsak Rabin`in torunu Viktoria Rabin ile birlikte çıkarır. Viktoria Rabin,
İncil`in gerçek nüshalarını okuduğunda Müslüman olur. Fakat yaptığı kazı çalışmalarında 10 Emir
ve Zebur`un izini sürerken, Etiyopyalı bir zenci tarafından öldürülür. İsrail`de bulunan
İncil önce Vatikan`a satılmak istenir. Vatikan adına İncil ile igili görüşmelerde bulunan
Kardinal Mario, `açıklanamayan bir sebeple` hayatını kaybeder. Olaylar, gizli bir örgütün
planlaması ile çok farklı boyutlar kazanır.
İncil bu kez, bir yayınevi üzerinden Yunanistan`a satılır.
Olay, Kıbrıs`ta
bulunan güvenlik güçlerinin 1996 yılında Kıbrıs`ta Aziz Barnabas`ın mezarını soydukları iddiası
ile farklı bir boyut kazanır. Askerler mezardan ne almışlardır? KKTC`de
soygunu araştıran Gazeteci Kutlu Adalı, aldığı tehditlerden kısa bir süre
sonra öldürülür. Kutlu Adalı`nın eşi İlkay Adalı cinayeti Avrupa İnsan Hakları
mahkemesine götürür ve Türkiye olayın aydınlanması için gereken özeni
göstermediği gerekçesiyle mahkum olur. Adalı öldürülmeden kısa süre önce,
Abdullah Çatlı`nın Kıbrıs`a geldiği tespit edilir. Adalı Davası`nda
projektörlerin çevrildiği isimlerden en ilginci de, Türk Silahlı Kuvvetleri adına
iki Ergenekon zanlısını ziyaret eden Korgeneral Galip Mendi`dir. Şu anda
Korgeneral rütbesinde olan Mendi, o sırada KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanı`dır.
Bugün, Aramice Uzmanı Hamza Hocagil`in Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp
Dairesi`nde özel güvenlikli bir bölümde saklandığını iddia ettiği nüshalar
açıklanırsa, dinler tarihi başta olmak üzere, tarih yeniden yazılacaktır.
ARMAGEDON kitabıyla Türkiye`de araştırmacı yazarlığın en önemli eserini
veren Aydoğan Vatandaş, bu kez hem Türkiye`yi, hem de tüm dünyayı
sarsacak bilgilerle okurlarıyla buluşuyor.
...

Kitabın Vatan Gazetesi`nde yer alan diğer bir tanıtım metni:

Barnabas İncili`nin büyük sırrı.
1981 yılında Şırnak`ın Uludere İlçesi`ndeki bir mağarada avdan dönen köylüler bir kitap buldu.
Kitabı alan Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babat`ın babası Ferhan
Babat kime götürse kitapta ne yazıldığını çözemedi.
Kitabın papirüse yazılı iki sayfası Aramice uzmanı Hamza Hocagil`e
götürüldü. Hocagil, kitabın Süryani alfabesiyle Aramice, yani Hz. İsa`nın
dilinde yazıldığını söyledi. Kitap`ın Barnabas İncili olduğunu anlayan Hocagil,
ilk cümleleri tercüme etti: `Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin
Rabbi`nden bir bütün olarak, Ruhu`l Kudüs`le Meşaha`ya vahyolunanı tıpkı
İsa`dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha
olarak aynen yazıyorum.
`
Ve asıl hikâye bundan sonra başladı...
Varlığı özellikle Hıristiyan ve Müslüman ilahiyatçıları arasında da tartışma
konusu olan `Barnabas İncili`nin ucu Ergenekon`a ve Genelkurmay
Başkanlığı Özel Harp Dairesi`ne kadar uzandı... Bu iddialar, çalışmalarını
ABD`de sürdüren araştırmacı-yazar Aydoğan Vatandaş`ın önümüzdeki
günlerde Timaş Yayınları`ndan piyasaya çıkacak olan `Apokrifal` (Halktan
gizlenen
) adlı kitabında yer alıyor.

Yıl 1981... Yer Şırnak, Uludere...
Barnabas İncili`nin hikâyesi avdan dönen köylülerin Uludere yakınlarında bir
mağaraya girmeleriyle başlıyor. Köpekleri mağarada kaybolan köylüler,
köpeklerini aramaya başlıyor. Köpeğin sesi çok derinlerden geliyor;
mağaranın içindeki bir kuyudan. Bir urgan alıp, kuyunun içine giriyorlar.
Karşılaştıkları manzara ise tüyleri diken diken etmeye yetiyor. Köylüler,
taştan yontma bir oda içerisinde bir lahit ve bazı eşyalarla karşılaşıyorlar.
Önce Hz. İsa`ya ait bir madalyonu çıkarıyorlar. Lahitin kapağını açıyorlar; bir
ceset ve üzerinde bir kitap. Buldukları kitap Babat Aşireti Lideri Korucubaşı
Hazım Babat`ın babası Ferhan Babat`ın eline geçiyor. Ferhan Babat`ın
kitabın tarihi değerini anlaması uzun sürmüyor ancak kime götürdüyse
kitapta yazılanları çözemiyor. Papazlar dahil kimse kitabın hangi dilde yazıldığını anlamıyor.
Bu kez Babat, kitabı satmak için girişimlerde bulunuyor. Dönemin Malatya
Milletvekili İsmail Hakkı Şengüler`e bahsediyor kitaptan. Şengüler kitabı
inceliyor ve kitabın önemini anlamak için iki sayfasını filolog Hamza Hocagil`e götürüyor...

Kayıp kitapla ilk temas
Hamza Hocagil, Aramice uzmanıydı. Aramice, Hz. İsa`nın ilk öğütlerini verdiği
dildi. Hamza Hocagil, Türkiye`de bu dile vakıf birkaç kişiden biriydi. Hâlbuki
Hıristiyan aleminin kabul ettiği dört İncil`den hiçbirinin Aramice orijinali
yoktu. Tümü Grekçe`den yapılan tercümelerden oluşuyordu. En eskisi de dördüncü yüzyıla aitti.
Hocagil, papirüs üzerine yazılan sayfaları inceledikten sonra, yazının Arami
dilinde ve Süryani alfabesiyle kaleme alındığını tespit ediyor. Ve kitabın ilk
sayfasını tercüme ediyor: `Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin
Rabbinden bir bütün olarak, Ruhu`l Kudüs`le Meşaha`ya vahyolunanı tıpkı
İsa`dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha
olarak aynen yazıyorum.`
Hocagil, Malatya Milletvekili Şengüler`e heyecan içinde `Bu kitap Barnabas
İncili` diyor. Ve Şengüler, Barnabas İncili`ni satın almak için Ferhan Babat`a
280 bin doları ödemeyi kabul ediyor. Hocagil`e göre bu eser, iki bin yıllık
kayıp otantik İncil`di. İncil, Hz. İsa`nın vahiy kâtibi Aziz Barnabas tarafından yazılmıştı!
İncil, Özel Harp Dairesi`nin kasasında
Peki bundan sonra ne oluyor? İşte Hollywood filmlerine taş çıkartacak hikâye
asıl buradan sonra başlıyor. Kitabın yazarı Aydoğan Vatandaş, Hamza
Hocagil`le görüşüyor ve sır perdesini aralıyor. Hamza Hocagil yaşananları
şöyle anlatıyor: `Ferhan Babat`la anlaşmaya varılmıştı. Diyarbakır
Milletvekili İhsan Arslan`ın babası Mehmet Ali Arslan ile birlikte İncil`i teslim
almaya gittik. Ancak o sırada beklenmedik bir şey oldu. İncil bize teslim
edilemeden jandarmanın eline geçti. İki yıl boyunca jandarma karargâhında
saklı tutuldu. Daha sonra Kemal Başer Paşa`dan alınarak Genelkurmay Özel
Harp Dairesi`nin eline geçti.`
Hamza Hocagil, her şeye rağmen Barnabas İncili`nin peşini bırakmamıştı.
Hocagil, dönemin başbakanı ve hemşehrisi Turgut Özal`a 1996 yılında
konuyu açtığını söylüyor: `Konuyu kendisine anlattıktan sonra beni Özel
Harpçi Orgeneral Sami Karamısır Paşa`ya gönderdi. Önce beni epey
sorguladılar, amacımın ne olduğunu anlamak istiyorlardı. Ben kitabın sadece
tercüme boyutuyla ilgilendiğimi söyledim. Ardından İstanbul Balmumcu`da
bulunan Özel Harp Karargâhı`nda Sami Karamısır Paşa ve MİT Müsteşarlığı
da yapmış olan ve hâlen hayatta olan Hayri Ündül Paşa`nın
görevlendirmesiyle tercüme çalışmasına başladım.`
Bu görevlendirmenin ardından Hamza Hocagil Ankara`da bulunan, o zamanki
adıyla Özel Harp Dairesi Başkanlığı`na gidiyor: `Kitabı ilk orada gördüm.
Birkaç demir kapıyı aştıktan sonra ulaşılan bir yerdeydi. Kitap, 1987 yılında
Sami Karamısır Paşa ve Hayri Ündül Paşa`nın bilgisi dahilinde İstanbul
Balmumcu`da bulunan Özel Harp Karargâhı`nda tercüme etmem için bana
verildi. Ben burada her gün tercüme çalışmalarını yapıyordum. Tercüme
parası da bana Harp Akademileri Komutanı Nahit Şenoğul Paşa tarafından
veriliyordu. Nahit Paşa daha sonra bana Harp Akademileri`nde Koruyucu
Envanter dersleri de verdirtti. Bu süre içerisinde İncil`in 19 sayfasını Özel
Harp Dairesi`ne bağlı subayların kontrolünde inceledim`
On Emir`in yerini bildiriyor
Hocagil, Barnabas İncili`nde nelerin yazdığıyla ilgili de şunları söylüyor:
`Tevhitten başka bir şey yoktu. Zikrullah vardı. İbadet etmenin önemi,
Allah`a eş koşmama, bu arada komşulara yardımcı olma, Lut Kavmi ile ilgili
bazı uyarıcı bilgiler ile ilgili ibret alınmasını öğütleyen bir kıssa vardı.
Dikkatimi çeken bir şey daha vardı. Ayette, `Bir peygamber gelecek,
ona tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak(!)` diyordu.
`

Hocagil, Barnabas İncili`nin son sayfasında, Aziz Barnabas`ın bu incili dört
nüsha olarak yazdığını ve diğer üç nüshanın da yerlerini belirttiğini söylüyor:
`İnciller`in biri İsrail`de, diğeri Arabistan Yarımadası`nda diğeri ise Kuzey
Irak`ta Süleymaniye Zaho taraflarındaydı. Orgeneral Nahit Şenoğul Paşa`nın
verdiği Barnabas İncili`nin son sayfalarında Hz. Davut`un kendi eliyle
yazdığı Aramca Zebur ve Hz. Harun`un bakır levhalara yazdığı On Emir`in
nerede olduğuna ilişkin bilgiler de vardı.`
Veli Küçük adı burada da karşımıza çıktı
Hocagil, Hz. Davut`un Sarayı`nda bulunan İncili de tercüme ettiğini
söylüyor: `Bu tercümeyi Almanca ve İngilizce olarak Yunanistan`daki
Markos Yayıncılık için yaptım. Genelkurmay`daki İncil`le İsrail`de
bulduğumuzun tek farkı tefsirli oluşuydu. Barnabas, Uludere`de bulunan
İncil`e bazı şerhler düşmüştü. Tercüme parası olarak 15 bin dolara
anlaşmıştım.`
Hocagil, Markos Yayıncılık`la aracı olanın ise ismini söylüyor. Bu isim, son
günlerde adını sıkça duyduğumuz Ergenekon Soruşturması`nın bir numaralı
sanıklarından: `Aracı, Adem Taşdemir`di. Taşdemir, Ergenekon`un kilit ismi
Tuncay Güney`le birlikte `cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak`
iddiasıyla gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştı. Taşdemir`in bir
özelliği de Emekli Tuğgeneral Veli Küçük`ün yaveri olmasıydı!` Hamza
Hocagil`in bir başka iddiası ise Barnabas İncili`nin hâlâ Genelkurmay Özel
Harp Dairesi`nde olduğu yönünde...


KAYNAK
 

hasal111

Asistan
Katılım
3 Mart 2008
Mesajlar
290
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Olay basit gerçek incil ortaya çıkarsa para çarkı kırılacak. nasıl mı?
içki yasak
zina yasak
faiz yasak
yani İSLAM'da olan her HARAM ve her İBADET önce ki dinlerde vardı.
namaz
oruç
zekat vs.

dünyanın en büyük para kazandıran sektörleri:
porno,içki,faiz vs. yani insanlar İSLAM'ı seçerse para babalarının ekmeğine kan doğranmış olacak.
ama Allah(c.c.) nurunu tamamlayacaktır...
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Barnabas incili sahtedir ve bir müslüman tarafından yazılmıştır.

Biraz araştırma yapmalısınız.

Saygılar...
 

zelenga

Müdavim
Katılım
17 Şubat 2008
Mesajlar
2,509
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
Barnabas incili sahtedir ve bir müslüman tarafından yazılmıştır.
Biraz araştırma yapmalısınız.
Saygılar...
Yazan kimmiş..kaynağın neresi..Yazarken yanındaymış gibi söyledin..Sen galiba bir müslümanın böyle birşey yapamayacağını anlayamamışsın...malesef
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yazan kimmiş..kaynağın neresi..Yazarken yanındaymış gibi söyledin..Sen galiba bir müslümanın böyle birşey yapamayacağını anlayamamışsın...malesef
Al sana iki tane cevap;

Bu yazı benim bir yazım.

1) Tevrat'a göre (Levililer 25:11) her ellinci sene, bir kutlama ve serbest brakma yılı olacaktı. Yahudiler de onu her elli yılda bir kutlardılar (Yubil senesi). Sonra 1300 yılında Papa 8. Bonifas bunu değiştirdi, artık her yüz senede bir kutlanacaktı. Sonra, 1343'te papa 6. Klemens onu gene çevirdi. Barnabas İncilinde onu her yüz yılda bir gibi gösteriyor (sayfa 104). Bu gösteriyor ki, Barnabas İncili 1300 yılından sonra yazılmış olmalıdır.

2) Barnabas İncili, İtalyan yazar Dante'den alıntılar yapıyor (mesela: 'sahte ve yalancı tanrılar' (s.99, 267); 'cehennemin yedi çemberi' (s. 171)). O gene, 14. yüzyılda İtalya'da yaşadı. Barnabas'a göre cennetin 9 katı varmış (s.223), o da Dante'nin yazılarındandır. Kuran'da gene, yedi tane gök varmış (Bakara Suresi 2:229). Gerçek Barnabas, Dante'den 1300 sene önce yaşadı; onun için o sahte 'Barnabas İncili'nin yazarı olamaz.

3) Barnabas İncilinde diyor ki, Marta, Meryem ve Lazar, Mecdel ve Beytanya köylerinin derebeyleri (sahipleri) imiş (s.242). Ama derebeylik sistemi ancak ortaçağda meydana geldi (1000 senesinden sonra).

4) Barnabas İncilinde 'fıçıda duran şaraplar'dan söz ediliyor (s. 196). Ama İsa'nın zamanında henüz fıçılar kullanılmazdı, deri tulumları kullanırdılar.

5) Sahte 'Barnabas' Filistin çoğrafyasından da bütün habersiz. Nasıra, Yeruşalim ve Ninive kasabalarını sanki deniz kenarında olup liman kasabaları gibi gösteriyor. "Nasıra'da inip Kefernahum'a bindiler" diyor (s. 23). Tabii ki, tam ters: Kefernahum göl kenarında, ve Nasıra balkandadır. Akdeniz'de bulunan Sur kasabasını da sanki Şeria (Yordan) ırmağının kenarında imiş gibi anlatıyor.

Bunu Bulgaristan'daki kasabaları ile karşılaştıralım: diyelim, bir kitap elinize geçiyor. Kitabın yazarı kendisinin söylediğine göre 1800 yıllarında yaşayan bir Bulgar imiş. Sonra okuyorsun, nasıl kişiler gemi ile Vitoşa'ya varıp Pazarcığa binermiş (!). Bunu okurken, bu kişinin Bulgaristan geografyasından bütün habersiz olduğunu, onun kitabı da sahte olduğunu hemen anlarsınız.

6) Bu sahte 'Barnabas'ın İsrail tarihinden de haberi yok. Pontuslu Pilatus hem İsa'nın doğuşunda, hem de onun ölümünde vali imiş (s.4). Ama Pilatus sade İ.S. 27 senesinde vali oldu.

Çok büyük fantazi ile yazıyor ki, 'bütün Yahudiler silahlanıp, İsa'nın gerçek kişiliği üzerine birbirlerine savaş yapmak istemişler. 600.000 asker toplanmış. Her 200.000 'İsa Allahtır', 'İsa Allahın Oğludur' ve 'İsa bir peygamberdir' diye savaşa çıktılar. Yahudilerin o kadar askerleri olsaydı, hemen birleşip bütün Romalıları defedeceklerdi. Bütün dünyada zaten 300.000'den daha az Romalı asker vardı.

Hem de yazıyor, Hirodes, Kayafa ve Pilatus (!) bu savaşı önlemeye çalışırmışlar. Tabii ki, Romalı Pilatus öyle bir savaşa sevinecekti.

7) Barnabas İncili, birçok yerlerde Kuran'ı da yalanlıyor:
İsa'ya 'Hristos' diyor, ama İsa'nın Mesih olduğunu inkâr ediyor (s.54, 104). Tabii ki, bu iki söz ('Hristos' ve 'Mesih') aynı anlama geliyor. Üstelik, sahte Barnabas yazıyor ki, Muhammed 'Mesih' imiş. Ama Kuran'ın kendisi bile 'Mesih' adını sadece İsa için kullanıyor (Al-i İmran suresi 3:45).
İsa'nın doğumunu anlatırken diyor: "Bakireyi aşırı aydınlık bir ışık sardı ve çocuğunu hiç acı duymadan dünyaya getirdi' (s.5). O inanç orta çağdaki Katolik kilisesinden çıktı, ve tabii ki, hem İncil'e hem de Kuran'a ters düşüyor. Meryem doğum sancılarını hissetti (Meryem suresi 19:23).

8) O kitap, İspanya'da yazıldığını belli ediyor. S.71'de diyor ki, 'bir altın parçası 60 mita imiş', öyle bir para sade İspanya'da kullanılırdı.

Bütün bunlardan şu sonuca varmamız gerekiyor: bu kitabın yazarı kesinlikle İncil'de geçen Barnabas değildir, Hristiyanlardan intikam almak isteyen bir müslümandır.


------------------------------------------------------------

Bu da konuyla ilgili bir başka yazı ama benim değil alıntı.

Barnabas İncîl’i Nedir?



“Örneğin, Kıbrıs doğumlu bir Levili olan ve elçilerin

Barnaba, yani “Cesaret Verici” diye adlandırdıkları

Yusuf, sahip olduğu bir tarlayı sattı, parasını getirip

elçilerin buyruğuna verdi. (Elçilerin İşleri 4:36-37)



Bu konuya girmeden önce şunu belirtmemiz lazım. Barnaba adlı edebiyat ile ilgili iki tane eski eser vardır. Birincisi M.S. 100 civarına aittir. Bu eser 21 bölümünden oluşan bir mektup (ancak 13 sayfa) ve Roma İmparatorları Trajan (M.S. 97-117) ve Hadriyan (M.S. 117-138) dönemlerinde yazılmıştır.1 Barnaba mektubunun 16. bölümü Kudüs’ün M.S. 70 yılında harap edilmesinden bahsetmektedir. Bu mektuba bakmak isteyen bu kitaba başvurabilir: Coxe, The Ante-Nicene Fathers, 1 Cilt, “The Epistle of Barnabs”, ss. 137-149.



Bu Barnaba mektubu Kutsal Kitab’ın ayetleri hemen hemen 110 kez aktarıldı. Eski Ahit’ten hemen hemen 95 aktarma, İncîl’den 15 aktarma bulunmaktadır. Eski Ahit’ten kullanılan aktarmalar şu kısımlara aittir: Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar, Tesniye, Mezmur, Süleyman’ın Meselleri, İşaya, Yeremya, Hezekiel, Daniel, Habakkuk, Tsefanya, Haggay, ve Zekerya. İncîl’den aktarılan kısımlar ise: Matta, Markos, Luka, Yuhanna, Elçilerin İşleri, Romalılar, Efesliler, 2. Korintliler, 1. Timoteyus, İbraniler, Yakub, ve 2. Petrus’dur. Barnaba’nın mektubu içinde bulunan aktarmalarda ilk dönem Hıristiyanlarının doktrinleri ile ilgili birçok terim bulunmaktadır:2



Baba (Tanrı olarak): 3 kez

Tanrı’nın Oğlu ifadesi: 10 kez

Tanrı’nın Ruh ve Kutsal Ruh ifadesi: 12 kez

İsa: 15 kez

Mesih: 3 kez

Rab İsa Mesih: 2 kez

İsa Mesih’in çarmıha gerilmesi bir kefaret olarak: 11 kez

İsa Mesih’in ölümden dirilişi: 2 kez

Rab: 67 kez

Tanrı: 31 kez

Rab Tanrı: 7 kez

____________________

1. Coxe, The Ante-Nicene Fathers, 1. Cilt, s. 133.

2. İbid, 1. Cilt, “The Epistle of Barnabs”, ss. 137-149.

Son yıllarda birçok Müslümanın iddia ettiği şey şudur: “Kur’ân’da bugünkü Hıristiyanlarca kullanılan İncîl’den değil Barnabas İncîl’inden söz ediliyor”. Halbuki, Müslümanların iddia ettiği Barnabas İncîl’i, kendisinin Tanrı’nın Sözü olduğunu iddia etmiyor; tam tersine bir ayrım yapıyor. Sahte Barnabas ise 366 sayfa ve 222 Bölüm’den oluşan bir kitaptır.3 Bu ikinci ortaya atılan Barnabas İncîli orta çağa ait tamamen sahte bir üründür.4 Barnabas İncîli adı ile basılmış olan bu kitap incelenirse, yazarının İsâ Mesih’in havarisi değil, İsrail’i hiç görmemiş birisi olduğu ortaya çıkar. Büyük bir olasılıkla keşiş Fra Marino olarak yetiştirilmişti.5 Barnabas İncîl’ini yazan kişi, kendini “Mesih denilen Nasıralı İsâ’nın havarisi Barnabas” olarak tanıtıyor.6 Ancak İsâ Mesih’in 12 havarisi arasında “Barnabas” adında biri yoktur. (Bkz: Matta 10:2-4; Markos 3:16-19; Luka 6:14-16; Elçilerin İşleri 1:12-13 & 26)



“Barnaba İncîl’i”, İncîl’deki bahsedilen Barnaba tarafından değil, orta çağda Hıristiyanlığı bırakıp Müslüman olan ve Müslümanlığın doğruluğunu kanıtlamaya çalışan biri tarafından yazılmıştır. “Barnaba İncîl’i”nde kullanılan sözcükler ve terimleri incelemiş olan dil uzmanları, bu eserin M.S. 15 yüzyıla ait olduğunu kanıtlamışlardır. İsâ Mesih’ten 15. yüzyıl sonra yazılan “Barnabas İncîl’i”nin tamamen sahte ve tarihsel açıdan değersiz olduğu anlaşılmıştır.



Barnabas İncîli’nin elimizde bulunan en eski nüshası İtalyanca’dır. 1709 yılında Hollanda’nın Amsterdam şehrinde bulunan bu nüsha, J.F. Cramer adında bir bilginin eline geçti. 1550-1590 yıllarını gösteren yalnız bir tek İtalyanca el yazması olup, 1713’den beri Viyana, Avusturya “Hofbibliothek” Kütüphanesinde muhafaza edilmektedir. Bu İncîl’in İspanyolca yazılmış bir nüsha daha var. Bu nüshanın ilk sayfasında İtalyanca’dan çevrildiği belirtiliyor. İtalyanca el yazma, Bay Lonsdale ve Bayan Ragg tarafından İngilizce’ye çevirilerek, 1907 Oxford Üniversitesi Basımevi tarafından basılıp yayınlandı. Daha sonra Mehmet Yıldız tarafından İngilizceden Türkçe’ye çevirildi.7

____________________

3. Yıldız, Barnabas İncîli, ss. 366.

4. Bkz: Gilchrist, Origins and Sources of the Gospel of

Barnabas, 1980.

5. Benson, İncîl-i Barnaba: Bilimsel Bir Araştırma, s. 64.

6. Yıldız, Barnabas İncîli, s. 55.

7. İbid, ss. 53-54.

Bu kitap aslında 15. yüzyılda İtalya’da yazılmıştır ve yazarının İslâmiyete geçmiş birisi olduğu bilinmektedir. Barnabas İncîli, Hıristiyanlığı kötülemek ve Müslümanlığı yüceltmek için M.S. 15. yüzyılda yazılan sahte bir eserdir. 17. yüzyıla kadar, Hıristiyan olsun Müslüman olsun, hiçbir yazar bu eserden aktarma yapmamış, adından bile söz etmemiştir! Bu eserin sahteliği inkâr edilmeyecek şekilde ispatlanmıştır.



Barnabas İncîli’nin

Tarih ve Coğrafya ile ilgili Çelişkileri:



İncîl’deki gerçek Barnaba aslen Kıbrıslı olup asıl adı Yusuf’tu ve Yahudilerin çok eğitimli kavmi olan Levililerdendi. İsâ’nın havarileri onu Barnaba “Yureklendirme oğlu” diye adlandırmışlardı. (Elçilerin İşleri 4:36-37) Barnaba, ait olduğu milletin ülkesini ve yaşadığı 1. yüzyılı çok iyi biliyordu. Barnabas İncîl’inin yazarı da bunları bildiği iddiasındadır. Ama, buna karşın eser, 1. yüzyıl Filistininde yaşayan Barnaba gibi tahsilli bir Yahudinin yapamayacağı tarih ve coğrafya hataları ile doludur. Bu eserin 1. yüzyıl Filistin’inin değil, Ortaçağ Avrupa’sının toplumunu anlattığını anlamak çok kolaydır. Bir kaç örnek vermek gerekirse:



1.

Barnabas’ın bizi hayrete düşüren ilk hatası, Nasıra ve Kudüs şehirlerinin bir göl ya da deniz kıyısında bulunduğunu sanmasıdır. Bilindiği gibi Hz. İsâ’nın büyüdüğü Nasıra kenti, en yakın göl olan Celile gölünden 25 kilometre kadar uzaklıkta ve 600 metre kadar yükseklikte bulunmaktadır. Kudüs ise, en yakın göle (Ölü Denizinden) 23 kilometre kadar uzaklıkta, ve 811 metre yükseklikte bulunmaktadır. Ama Barnabas’ın 20. bölümüne göre, “İsâ Galile denizine gitti ve bir gemiye binerek Nasıra’ya doğru yola çıktı... Nasıra kentine gelince denizciler, İsâ ne yaptıysa hepsini yaydılar.”8 Dahası var. 151. bölüme göre Hz. İsâ’nın bindiği gemi Nasıra “limanından” (!) çıkıp uzaklaşıyormuş. Bu gemi yolculuğu nerede son buluyormuş? Kudüs’te!! Bölüm 152’de şunları okuyoruz, “İsâ Kudüs’e gelip de...”9 Anlaşılan, Barnabas’a göre Nasıra’dan Kudüs’e gemiyle gidilebilir! Bir gemiye binip Ankara’dan Adana’ya gittim” demesi gibi... Barnabas kitabında bu aynı problem mevcuttur.

____________________

8. İbid, 20. bölüm, s. 79.

9. İbid, s. 275.

2.

Barnabas İncil’in 119. bölümünde İsâ’nın şekerden söz ettiği yazılıdır.10 Ama Encyclopedia Britannica’ya göre şeker Akdeniz yöresine ancak M.S. 7. yüzyılda, Müslüman Araplar sayesinde girmeye başladı. Şeker sanayiini Araplar İranlılardan, İranlılar ise M.S. 6. yüzyılda Hintlilerden öğrenmişlerdi. Avrupalılar şeker sanayiini Müslüman Araplardan öğrendiler. Şeker 1. Yüzyıl da Filistin’de bilinmeyen bir maddeydi. Okuyucu şunu anlamalıdır ki, Hz. İsâ’nın şekerden söz etmesi, otomobilden söz etmesi kadar gülünç olur. Barnabas İncîl’inde şekerden söz edilmesi yazarın son derece bilgisiz olduğunu açığa vurmaktadır.



3.

Barnabas İncil’in 54. bölümünde “60 minuti”ye bölünen bir altın dinardan söz ediliyor.11 Hz. İsâ’nın zamanında ise, Roma İmparatorluğunda dinar altından değil, gümüşten yapılırdı. Her Roma dinarı 16 as’a, her as da 4 quadrans’a eşitti. “Minuti” diye bir para birimi yoktu. “Minuti” denilen para birimi yüzlerce yıl sonra ortaya çıkmış ve Roma İmparatorluğunda değil, İspanya’nın Vizigot döneminde (M.S. 575) kullanılmıştır. Barnabas İncîl’inin yazarı hiç bilinmeyen bir parayı kullanmakta ve uydurma kitabında para birimi olarak bunu göstermektedir. Herhangi bir sahte eser, alınan tüm tedbirlere rağmen kendini ele verir. Barnabas İncîl’i de bu konuda bir istisna değildir.



4.

Barnabas İncîl’inin 121. bölümünde anlatılan mahkeme işlemi ancak yüzyıllar sonra orta çağda kullanılan usuldedir.12 Sanık yargıç tarafından sorguya çekilirken noter onun tanıklığını özetleyip kaydeder. Hz. İsâ’nın yaşadığı 1. yüzyılda böyle bir usul yoktu.



5.

Barnabas İncîl’inin 152. bölümünde “tahta fıçılar”dan söz ediliyor, ancak 1 yüzyılda şarabı korumak için tahta fıçıları kullanmak hiç bilinmeyen bir teknikti.13 O dönemdeki insanlar deriden tulumlar kullanırlardı. (Bkz. Matta 9:17)

____________________

10. İbid, s. 227.

11. İbid, s. 137.

12. İbid, s. 228.

13. İbid, s. 278.

6.

Barnabas İncîl’inin anlatım tarzı bile dikkate değer. 222 bölümden oluşan bu eserin İtalyan’ca metni, Toskanya’lı ve Venedik’li Diatessaron’ları örnek almıştır.14 M.S. 13. ve 14. yüzyıllarda hazırlanan bu Diatessaron’lar (yani, İncîl’in dört anlatımını özetleyip tek cilt haline getiren eserler) İtalya’da çok rağbet görmüştü. Bu ebatta Diatessaron’lar ilk olarak 13. yüzyılda yazıldığına göre Barnabas İncîl’i de ortaçağda yazılmış olsa gerek. Sahte Barnabas sık sık büyük Hıristiyan bilgini Jerom’un M.S. 385 yılında yaptığı Tevrât, Zebûr ve İncîl’in Latince Vulgata çevirisinden aktarmalar yapıyor.15



Ayrıca, Barnabas İncîl’inde Dante’nin (M.S. 1265 - 1321) şiirlerinden bir sürü aktarmanın bulunması, bu eserin ortaçağda yazıldığına ilişkin başka bir kanıt oluşturur.16 Barnabas 78. bölümünün sözleri, Dante’nın, Inferno adlı kitabından (1.23) aktarmadır.



“dei falsi e lugiardi” Latince

“sahte ve yalancı tanrılara” Türkçe

“false and lying Gods” İngilizce



Barnabas İncîl’inin

Kutsal Kitap ile Çelişkileri:



7.

Sahte Barnabas’a göre Pontiyus Pilatus, Hz. İsâ’nın hem doğumunda hem de ölümünde Yahudiye (Filistin) ilinin Romalı valisiydi.17 Oysa İncîl’e (Luka 3:1), M.S. 1 Yüzyılda yaşayan Yahudi tarihçisi Yosefus’a ve diğer 1. yüzyıl Roma tarih kayıtlarına göre Pilatus, M.S. 26 yılında, Roma İmparatoru Tiberyus’un döneminde vali atandı.

____________________

14. İbid, 222. Bölüm, s. 366.

15. Bkz. 74. Bölüm ve Mezmur 84:6; 12. Bölüm ve Mezmur 110:3;

118. Bölüm ve Yeremya’nın Mersiyeleri 3:51;

4. Bölüm ve Luka 2:15

16. Bölümler 60, 78, 106, 135, ve 217; Bkz. Dante, Inferno, 1:23,

72, 78, & 217. Ayrıca Bkz. Gilchrist, Origins and Sources of

the Gospel of Barnabas, s. 18. Dante’dan daha çok

aktarma görmek isterseniz, Bkz. Gairdner, The Gospel of

Barnabas - An Essay and Enquiry, ss. 19-21; ve Ragg, The

Gospel of Barnabas, ss. 40-41.

17. Yıldız, Barnabas İncîli, Bölüm 3 ve 217, s. 58 ve 355-360.

8.

Sahte Barnabas 93. bölümde diyor ki, Yahudi başkahini (en yüksek din görevlisi), kral Hirodes ve vali Pilatus’la birlikte “İsâ’nın önünde rükuya varıp tapınmak istiyordu”!18 Ama başkahin ile diğer Yahudi din adamları Hz. İsâ’nın can düşmanlarıydı. İkiyüzlülüklerini açığa vurduğu için O’nu yakalayıp ölüme mahkum etmek istiyorlardı. Doğal olarak, kesinlikle O’na tapınmak istemezlerdi!19



9.

İncîl’e göre Hz. İsâ, “Mesih” (Tanrı’nın atadığı kral ve Kurtarıcı) olduğunu defalarca belirtiyor.20 Ama sahte Barnabas’a göre bunu inkâr ediyor.21 Kur’ân dahi en azından 7 kez Hz. İsâ’nın “Mesih” olduğunu açıkca belirtiyor.22 Barnabas’ın orijinal mektubunda söyle yazmaktadır: “Günahlarımızın affedilmesi ve kanı ile arınmak suretiyle kutsallaşabilmemiz için Rab, bedenini ölüme teslim etmeyi kabul etti. Nitekim O’nun için şunlar yazıldı: “Günahlarımızdan ötürü yaralandı; fesatlarımızdan ötürü zedelendi; yaraları ile biz sağlığa kavuştuk; kuzu gibi boğazlanmaya götürüldü; kırkıcılar önünde dilsiz kuzu gibi durdu.”23 (bkz. İşaya 53:5-7)



İncîl



“İsa onlara, “Ya siz” dedi, “ben kimim dersiniz?” Simun

Petrus, “Sen yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” cevabını

verdi. İsa ona, “Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!” dedi.

“Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babamdır.”

(Matta 16:15-17)

____________________

18. İbid, s. 190.

19. Luka 22:47-54 & 66-71, Luka 23:1-23.

20. Daniel 9:24-26, Matta 16:13-17, Yuhanna 1:41, Yuhanna

4:25-26.

21. Yıldız, Barnabas İncîli, Bölümler: 42, 70, 82, 93 & 96,

ss. 115 & 194.

22. Al-i İmrân 3:45, Nisâ 4:157 & 172, Mâide 5:17 & 72, ve Tevbe

9:30 & 31. “Kur’an’da, İsa için Kitab-ı Mukaddes’in

kullandığı “Mesih” unvanı kabul edilir ve kullanılır, ancak

bunun asıl öneminin yeterince anlaşılmadığı görülmektedir.

Kur’an, İsa’nın kefaretinden veya kurtarıcılık görevinden hiç

sözetmez.” Watt, Kur’an’a Giriş, s. 180.

23. İannitto, Kilise Babalarından ve Yazarlarından Alıntılar,

s. 57; Barnaba’nın Mektubu, 5, 2.

“Kadın İsa’ya, “Mesih denilen meshedilmiş Olan’ın geleceğini

biliyorum” dedi, “O gelince bize her şeyi bildirecektir.”

İsa, “Seninle konuşan ben, O’yum” dedi.” (Yuhanna 4:25-26)



“Başkâhin ise O’na, “Yaşayan Tanrı hakkı için sana yemin

ettiriyorum, söyle bize, Tanrı’nın Oğlu Mesih sen misin?

dedi. İsa, “Söylediğin gibidir” karşılığını verdi.”

(Matta 26:63-64)



Kur’ân-ı Kerîm



“Ey Meryem, Allah seni, kendisinden bir kelime ile

müjdeliyor: Adı Meryem oğlu İsâ Mesih’dir; dünyâda da,

âhirette de yüzde (şerefli) ve (Allâh’a) yakın

olanlardandır.” (Al-i İmrân 3:45)



Barnabas İncîl’i



“İsa itirafta bulunup, gerçeği söyledi: ‘Ben Mesih

değilim.’” (Barnabas 42)



“İsa...ben yeryüzünün tüm kabilelerinin beklediği Mesih

değilim.” (Barnabas 96)



Görüldüğü gibi eğer bir Müslüman Barnabas İncîl’inin Tanrı’nın gerçek sözü olduğunu düşünüyorsa o zaman Kur’ân-ı Kerîmi yalancı çıkarmış ve reddetmiş olur. Hem Kutsal Kitab’a göre hem de Kur’ân-ı Kerîme göre İsa “Mesih”tir. Bu konuda Barnabas İncîl’i bu kitapları tamamen inkâr etmektedir.



10.

İncîl’in Elçilerin İşleri bölümü, gerçek Barnaba’nın bir elçi (aziz) olduğunu kabul etmektedir. O kendisini Hıristiyanlık davasına adamış, her şeyini bu uğurda harcamış, varını yoğunu elçilerin önüne dökerek Müjde’yi yaymak için diledikleri gibi harcamalarını istemiştir.24 Keza İncîl’e göre Barnaba Pavlus’un imanına şehadet etti ve kilise Barnaba’yla Saul’u (Pavlus’u) Müjde’yi yaymak üzere birlikte yolcu ettiler.

____________________

24. Bkz. Elçilerin İşleri 4:36, 9:27, 11:22-25 & 30, 12:25,

13:1-4, 13:42-43, 13:46 & 13:50-51, 14:1, 3, 6, 12, 14,

20-21; 15:2, 12, 22, 25, 35-37 & 39. Ayrıca Bkz. 1

Korintliler 9:6, Galatyalılar 2:1, 9 & 13, Koloseliler 4:10.

“Antakya’daki inanlılar topluluğu içinde bazı peygamberler

ve öğreticiler vardı. Barnaba, Niger denilen Simon,

Kireneli Lukyus, bölge kralı Hirodes’le birlikte büyümüş

olan Menahem ve Saul. Bunlar Rab’be tapınıp oruç tutarken

Kutsal Ruh kendilerine şöyle dedi: “Barnaba’yla Saul’u,

kendilerini çağırmış olduğum görev için bana ayırın.”

Böylece oruç tutup dua ettikten sonra, Barnaba’yla Saul’un

üzerine ellerini koyup onları yolcu ettiler.”

(Elçilerin İşleri 13:1-3)



“Pavlus’la Barnaba havradan çıkarken halk onları, bir

sonraki Sept günü aynı konular üzerinde konuşmaya çağırdı.”

(Elçilerin İşleri 13:42)



Barnaba, ittifakla kabul edilmektedir ki, Hıristiyanlarca sayılan bir elçidir. İlk Hıristiyan propagandasının dayandığı esaslardan birisidir.25 Yani, Barnaba ve Pavlus Müjdeyi yaymak için ortak olarak çalıştılar. Onlar aynı cemattan olarak Mesih İnanlılara birlikte bu inancın yayılmasına çalışıyorlardı.



Pavlus İncîl’de, büyük yer tutan mektupların yazarıdır. (Bkz. Romalılar, 1. & 2. Korintliler, Galatyalılar, Efesliler, Filipililer, Koloseliler, 1. ve 2. Selanikliler, 1 ve 2. Timoteyus, Titus, ve Filimun) Oysa sahte Barnabas, Pavlus’un aldatılmış biri olduğunu söylemektedir.26 Bunun gibi sözler, sahte Barnabas’ın bu kitabı tamamen Hıristiyanlık karşıtı propaganda maksatlı olarak yazdığını gösterir. Orijinal Barnaba ve Pavlus tam olarak aynı Hıristiyan doktrinlerini savunuyorlardı. Hep beraber bu aynı Müjde’yi vaaz ediyorlardı.



“Kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı

kaldığınız müjdeyi hatırlatmak istiyorum. Size müjdelediğim

söze sımsıkı sarılırsanız, bunu aracılığıyla da

kurtulursunuz. Aksi, halde boşuna iman etmiş olursunuz.

Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim. Şöyle ki, Kutsal

Yazılar uyarınca Mesih, günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü

ve Kutsal Yazılar uyarınca ücüncü gün ölümden dirildi.”

(1 Korintliler 15:1-4)



Barnabas İncîl’inin

Kur’ân ile Çelişkileri:

____________________

25. Zehre, Hristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 99.

26. Yıldız, Barnabas İncîli, 222. Bölüm, s. 366.

11.

Kur’ân’a göre (Bakara 2:29) yedi gök vardır. Oysa sahte Barnabas’a göre göklerin sayısı dokuzdur. Burada, tekrar Dante’nin eserlerinden birini aktardığı belli oluyor.27



12.

Kur’ân’a göre (Meryem 19:23) doğum sancısı Meryemi, bir hurma dalı(nın altı)na getirdi: “Keşke dedi, bundan önce ölseydim, unutulup gitseydim!” Ama sahte Barnabas’a göre “Bakire (Hz. Meryem) sancısız çocuğunu doğurdu.”28



13.

Sahte Barnabas, kitabının 44. bölümünde Yahudi din bilginlerini Tevrât metnini tahrif etmekle şuçluyor.29 Bu suçlama herhalde Hz. İsâ’nın zamanında veya daha önce yaşayan din bilginlerine yöneliyor. Ama o zamanki din bilginlerinin Tevrât metnini değiştirdiklerini iddia eden hiçbir tarihsel kayıt yoktur. Kur’ân da bu iddiada bulunmuyor. Gerçeği Yahudileri Tevrât’ı kasıtlı olarak yanlış yorumlamak ve yanlış aktarmakla suçluyor, ama bu kitapçıkta daha önce gördüğümüz gibi, İslâm peygamberi kendi zamanında okunan Tevrât’la İncîl’in gerçek olduğunu biliyordu.30



Bu tür hatalar o kadar çoktur ki, tarafsız Müslümanlar Barnabas İncîl’inin 16. yüzyıla ait sahte bir eser olduğunu açıkça itiraf etmişlerdir. Örneğin, Pakistanlı Dr. Gulam Cilani Bark, Ağustos 1975’te Lucknow şehrinde basılan “Al-Furkan” dergisinin 48. sayfasında şunları yazmıştır: “Hıristiyanlar eldeki İncîl-i Barnaba’nın hakiki olma iddiasını çürütmüşlerdir. Buna göre eserin hakiki olma iddiası ancak Hz. Muhammed’in zamanından önce yazılmış bir kopyası ortaya çıkınca doğrulanabilir. Bu ise şimdiye kadar mümkün olmamıştır.”31 Barnabas İncîl’inin sahte olduğunu kabul eden başka Müslüman bilginler de vardır.32

____________________

27. İbid, 178. Bölüm, s. 309; Bkz. Dante, Empyean, bölüm 178.

28. Yıldız, Barnabas İncîli, 3. Bölüm, s. 58.

29. İbid, ss. 121-122.

30. Bakara 2:113, Bakara 2:136, Al-i İmrân 3:3-4, Al-i İmrân

3:23, Al-i İmrân 3:84, ve Mâide 5:44. Bkz. 12. bölümü.

31. Bark, “Al-Furkan”, Ağustos, 1975, s. 48.

32. Abbas Mahmud el-Akkad, “News Bulletin of the Near Christian

Council” Easter 1961, sayfa 9-11; Süleyman Şahid, İslâm

dergisi “İmpact”, Londra, 1 Ocak 1974. Prof. E.R. Hambye

“İslâm and the Modern Age”, New Delhi, Hindistan, Mayıs 1975;

Prof. Muhammed Yahya el-Haşimi “Etudes Arabes” no. 48; vs.

Bazı eski Müslüman yazarlar, Kur’ân ile Tevrât, Zebûr ve İncîl arasında bir sürü çelişki bulduklarını ileri sürdüler. Ama işin en tuhafı şudur ki, bu eski Müslüman yazarların hiç biri “İncîl-i’ Barnabas”dan söz etmiyorlar! Oysa Hıristiyanların kullandığı İncîl’i acımasızca eleştiren İbn Hazm Fisal fil-milal vel-nihal gibi eski Müslüman yazarlar nasıl oluyor da bu eleştirileri her şeyden çok doğrulayacak bir eserden hiç söz etmiyorlar? Ebü’l-Fadl es-Suudi ile Ebü’l-Beka Salih el-Caferi de eserlerinde İncîl’in dört anlatımını (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’yı) konu ediyorlar. Bu iki Müslüman yazar, Hıristiyanların kullandığı İncîl’i hakiki sayıyor, ancak Hıristiyanlarca yanlış yorumlandığını ileri sürüyorlar. Ama eserlerinde “İncîl-i Barnabas”dan hiç söz etmiyorlar.



“Şurası muhakkakki Barnabas İncîl’i eskiden de, şimdi de,

Müslümanlar tarafından bilinmiş değildir. Müslümanlarla

Hıristiyanlar arasında eskidenberi bir çekişme var. Buna

rağmen hiçbir Müslüman Hıristiyan’a karşı Hz. Peygamberin

geleceğine dair çok açık ve kesin hükümler taşımasına rağmen

bu İncîli delil ve dayanak olarak almamıştır.”33



Kara haber tez duyulur. Kuşkusuz “İncîl-i Barnabas”ın varlığından haberleri olsaydı, ellerinde Hıristiyanlığa karşı mükemmel bir silah olurdu. Günümüzde bu eser bazı Müslüman çevrelerinde ne kadar sevinçle karşılanmıştır! Halbuki Müslümanların elindeki Barnabas İncîl’i ortaçağa ait bir eserdir.34



Kitabımızın bu bölümündeki bilgiler R. Benson’un İncîl-i Barnaba, Bilimsel Bir Araştırma adlı kitabından özetlenmiştir. Eğer Barnabas İncîl’i hakkında daha geniş bilgi edinmek isterseniz bu kitabı okumanızı tavsiye ederiz. Ayrıca bazı İslâmcı yazarların Barnabas İncîl’i konusundaki yanılgılarını görmek isterseniz, İsa Karataş’ın Gerçekleri Saptıranlar: Hıristiyanlık ile ilgili Gerçek Dışı İddialara Yanıt adlı kitabının “Barnabas İncîli ve Gerçekler” adlı bölümünü (Sayfalar 143-167) okumanızı tavsiye ederiz.

____________________

33. Zehre, Hristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 104.

34. Benson, İncîl-i Barnaba, Bilimsel Bir Araştırma, ss. 48-49

Bu durumda sana yeniden incelemeni tavsiye etme hakkım var tabi ki.
 

zelenga

Müdavim
Katılım
17 Şubat 2008
Mesajlar
2,509
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
Kaynak versen yeterdi..
Burayı yazıya boğup konuyu okunmaz hale getirmenin amacını anlayamadım...
Ayrıca yeni ortaya çıktığı ve nüshalarının gizli olduğu söylenen Gerçek Barnabas İncil'inden nasıl alıntı yapıyorsun.Hayrett..
Ayrıca müslümanların incil yazmış olmaları iftirası da ancak hristiyan bir kafadan çıkar...

Ne çabuk ve hızla, kaynakları, ne yüksek bir amaçla ortaya çıkardın bu da ayrı bir komplo teorisine girer..O da ayrı konu tabii :)
 

gezegen

Müdavim
Katılım
23 Haziran 2008
Mesajlar
1,750
Reaksiyon puanı
37
Puanları
0
piyasada 4 incil varsa 5. neden olmasın kaldıki madem bukadar gerçek dışı bir kitap neden saklanıyor bu kitabı bir müslüman yazmış demişsin bikere müslüman olan böyle bir işe kalkışmaz bilirki din ALLAHINDIR hidayeti istediyine verir
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
kardeş herşeyi kabul etsek bile turgut özal 1996 yılında hayatta değildi bunu bir araştırın gerisine sonra bakın.
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Orcagada, hevesini kırmak istemem ama ortaya koyduğunu zannettiğin tüm "delil"ler subjektif. Örneğin "sahte ve yalancı tanrılar" ifadesi oldukça jenerik bir ifade. Bunun illa ki Dante'den alıntı olduğunu söylemek büyük bir akılsızlık örneği. Dante'nin adını bile duymamış, eserlerini bilmeyen herhangi bir kişi herhangi bir anda böyle bir söz öbeğini oluşturabilir.

Veya "derebeylik sistemi" ortaçağda meydana gelmiş, İsa zamanında olamazmış gibi bir düşünce de, geçmişteki insanların bizim uydurduğumuz tarihe göre yaşadıklarını zannetme akılsızlığının bir örneği. Ne sanıyorlar, acaba çivi yazısını bulanlar "bugün aydınlık çağa geçtik" veya taşları yontanlar "yaşasın sonunda yontma taş devrine geçtik, acaba interneti ne zaman bulacağız onu merak ediyorum" şeklinde cümleler mi kuruyorlardı? Onlar kendi hallerinde hayatlarını yaşıyorlardı; onların hayatlarını sonradan kalıplara koymaya çalışan bizleriz, onlar değil. Yani "derebeylik sistemi" diye bir sistem yoktu, biz uydurduk. Daha doğrusu biz "sistemleştirdik". Derebeylik vardı, ama onu sistemleştiren biziz, bugünün yaşayanları. Derebeylik mantığına baktığın zaman, aşiretçilikten başka bir şey değildir-ki dünyanın var oluşundan beridir de vardır. Dolayısıyla "falanca yüzyılda ortaya çıktı" demek, sanki bir element bulunmuş da onu duyuruyormuş gibi tarihe not düşenlerin ilginç egolarının eserinden başka bir şey değil.

Ya da örneğin Barnabas İncili'nin yazarı Filistin coğrafyasını bilmiyormuş. Anlaşılan bu iddiayı ortaya atan akılsız da Filistin coğrafyasının binlerce yıldır aynı kalmadığını bilmiyor. Konuyla ilgili değil ama olayı anlatabilecek basit bir örnek vereyim. 12 yıl önce burada bir yer vardı, "Adana" diyorduk, ama kısa süre içinde "Osmaniye" demeye başladık. (Osmaniye il olduğunda.) Ne oldu? Eskiden denizle bağlantısı olan Osmaniye artık denizsiz bir yer oldu.

Ya da mesela Romalı Pilatus'un bir savaşa sevineceğini yazmış. Sanki o günkü siyasetin başdanışmanı kendisiymiş gibi. Bu ay tüm dünya Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) faiz indirimine gideceğini bekliyordu. Hatta 25 baz puan kesindi, 50 baz puanı tartışıyordu millet. Ama FED faizlerde değişiklik yapmayacağını duyurdu. Bir çok uzman ekonomist dumur oldu. "Fantazist" yazara göre Pilatus o savaşa sevinecekmiş, ama siyasette her zaman bilmediği hesaplar döner. Herkes zamanla dost-düşman olmuştur geçmiş tarihte.

Sonra yine fantazist yazar, 600.000 asker sayısıyla dalga geçmiş. O zaman böyle büyük sayıda asker toplamanın imkansızlığına dikkat çekmek istiyor sanıyorum. Halbuki dünyanın şu haline bak, savaşlar bundan sadece 60 yıl önce durdu, dünya nüfusu iki'ye katlandı neredeyse!! Sadece 100 yıl gibi kısa bir sürede dünyadaki insan sayısı milyarlarca arttı. Oysa dünya kaç milyar yaşında, nerede kaldı 60 yıl? Geçenlerde 120 milyon yıllık insan fosili bulundu. 60 yılda milyar milyar artış gösteren dünya nüfusu 60 milyon yılda nasıl olmuş da hiç artmamış? Basit; "savaşlar". O halde o zamanlar bugünkü dünyadan bile çok nüfusun olması teorik olarak mümkün. Savaşlarla nüfus sürekli azalıyordu. Dolayısıyla 600.000 değil, 6 milyon asker olması bile teorik olarak mümkün. Sadece böyle fantazi kurmak yerine daha geniş çaplı araştırma yapmak gerekir.

Ama sen dinlerinde hiç bir bilgiye, akla yer olmayan bir hristiyanın sitesinden almışa benziyorsun bunu. Nasılsa müslümanlığa karşıdır diye kaynağını, doğruluğunu hiç önemsemiyorsun bile. Zaten yazıda hiç bir şeyin de kaynağı yok. "Pilatus bu savaşa sevinirdi" diyor, kime göre, neye göre? Sonra "Pilatus İ.S 27'de vali oldu" diyor, biz o yıllarda yoktuk, bunu kafadan söyleyemeyiz, bir araştırma, doğru bilgi, kaynak lazım. Ben kafamdan Pilatus dün de valiydi diye sallayabilir miyim?

Belki de Barnabas İncili gerçekten sahtedir bilmiyorum. Ben de sahte olduğunu tahmin ediyorum; ama senin buraya koyduğun fantazi ürünü hikayeler bu sahteliğe yeterli delil teşkil etmiyor.
 

zelenga

Müdavim
Katılım
17 Şubat 2008
Mesajlar
2,509
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
kardeş herşeyi kabul etsek bile turgut özal 1996 yılında hayatta değildi bunu bir araştırın gerisine sonra bakın.

evet..yazım yanlışı olmuş galiba kaynakta

Ayrıca Elmacik 'e de cevabından dolayı teşekkür ediyorum. Çünkü benim böyle uzuun taraflı yazılara tek tek cevap yazacak sabrım yok. :(
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0

Elmacık,

Tartışmanın bir anlamı yok.

Ancak şunu bil,bir yalanı kendine kaynak edinenlerde en o kaynak kadar yalancı çıkarlar.

Barnabas incili pek çok fire veren (ki yukarıda kırmızı yazı benimdir,altındaki yazının verdiği tüyoları araştırarak yazılmıştır) bir kitaptır.

Konuyu araştırırsan kendin de çok rahat görebilirsin.Hiç bir çekincem yok.

Rahat rahat oku ve araştır.Senin çok kıymet verdiğin dürüstlük huyuna istinaden zaten doğrusunu söyleyeceğini tahmin ediyorum.

Barnabas incili eğer müslümanlarca gerçek sayılacak olursa kuranla bile çelişen pek çok bölümü bulunur.

Bu durumda kuranı da kabullenmemiş olursunuz.

Size yararı değil zararı olur.

Bana hava hoş.

Bol şans.
 

zelenga

Müdavim
Katılım
17 Şubat 2008
Mesajlar
2,509
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
Barnabas İncili(eğer varsa) körü körüne inanan yok zaten...
Bu kitapla ilgili Türkiye'de gelişen veya geliştiği iddia edilen olaylarla ilgili ilginç bir kitap çıkmış. Sadece bunun bilgisini paylaştım.
Eğer bu kitap gerçek değilse bile bu olayların olmuş olma ihtimali bile bu kitabın okunması için yeterli olabilir..

Mü'minlere Selam ve Dua ile...
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Selamlar.

Orcagada dedi ki:
Barnabas incili pek çok fire veren (ki yukarıda kırmızı yazı benimdir,altındaki yazının verdiği tüyoları araştırarak yazılmıştır) bir kitaptır.

Kendin de ifade ettiğin gibi, hikayelerde okuduklarını derlemişsin hepsi bu. Eğer mesajımı okuduysan, yaptığın derlemelerin sadece fantazi ürünleri olan kurgular olduğunu bilmiyorduysan bile fark etmiş olman gerekir.

Orcagada dedi ki:
Barnabas incili eğer müslümanlarca gerçek sayılacak olursa kuranla bile çelişen pek çok bölümü bulunur.

Bu durumda kuranı da kabullenmemiş olursunuz.

Size yararı değil zararı olur.

Bilmiyorum çok anlaşılmaz şeyler mi söyledim? Barnaba İncili'nin sahte olduğunu düşündüğümü zaten söylemiştim. O halde "siz" diye hitap ederek beni neden kendi ürettiğin bir fikre müdahil ve taraf ilan ediyorsun?

Barnaba İncili yüksek ihtimalle sahte zaten. Ben bu düşüncemi dile getirmişken, sanki "Barnaba İncili gerçektir" demişim gibi bir cevabı nasıl verebiliyorsun? Bence Barnaba İncilinin gerçek olduğunu savunmamı istiyorsun. Yoksa bana nasıl muhalefet edeceksin ki? :) Benim uzunca mesajımdaki ana fikir, senin ortaya delil olarak koyduğunu zannettiğin şeylerin basit kurgular ve hayal ürünleri olduğunu ortaya koymaktı. Örneklerle de açıkladım hatta.
 

researcher

Öğrenci
Katılım
8 Mart 2009
Mesajlar
2
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Barnabas İncil'i sahte veya değil, müslümanlar için artık farketmiyor. Gerçekliği veya sahteliği müslüman olmayanları ilgilendirir. "Muhakkak ki Allah indinde gerçek din İslam'dır" ayeti bize yeter. Kitap gerçek olsa bile müslümanlara göre artık bir hükmü kalmamış kitaptır.
 

idocan491

Öğrenci
Katılım
9 Mart 2009
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Orcagada herkes kendi dinini savunur.Sende öyle yapmışsın.Fakat inançlarının neler söylediğine bağlı kalmak yerine bununla beraber araştırma yap.Küçük insan olma.Ben müslümanım.Ama incilide okudum.Fakat iki kitapı karşılatırdığımızda dağlar kadar fark var.Malesef gözleriniz mühürlenmiş durumda.Gözlerinizin açılması için öbür tarafı beklemenize gerek yok.Zira sonra çok geç olabilir.Ve şunu söylemek istiyorum.İslamiyete inanmıyor olabilirsiniz fakat neden inanmadığınızı bilmemektesiniz.Bu aynı şekilde yahudiler içinde geçerlidir.Kuran-ı Kerimin Bakara Suresi 91.ayetinde (Kendilerine: Allah'in indirdigine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inaniriz, derler ve ondan baskasini inkâr ederler. Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'i dogrulayici olarak gelmis hak kitaptir. (Ey Muhammed!) Onlara: Sayet siz gerçekten inaniyor idiyseniz daha önce Allah'in peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver.) İşte herşey bundan ibaret.Ve artık bu konunun kapanması için yine Kuran dan bir ayet :139. De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz oldugu halde, O'nun hakkinda bizimle tartismaya mi girisiyorsunuz? Bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz da size aittir. Biz O'na gönülden baglananlariz.-Bakara Suresi 139--Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (o kitaptaki peygamberi), öz ogullarini tanidiklari gibi tanirlar. Buna ragmen onlardan bir gurup bile bile gerçegi gizler.Bakara Suresi 146--- 170. Onlara (müsriklere): Allah'in indirdigine uyun, denildigi zaman onlar, "Hayir! Biz atalarimizi üzerinde buldugumuz yola uyariz" dediler. Ya atalari bir sey anlamamis, dogruyu da bulamamis idiyseler?
 

mavikarinca

Öğrenci
Katılım
28 Mayıs 2009
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Barnabas incili sahtedir ve bir müslüman tarafından yazılmıştır.

Biraz araştırma yapmalısınız.

Saygılar...

"orcagada" bence esas araştırmaya sizin ihtiyacınız var. hemde şöyle efradını cami ağyarına mani, çaplıca bir araştırmaya...
sizin bahsettiğiniz piyasada dolaşan uydurma barnabastır. bahsettiğiniz çelişkilerde o uydurma barnabastan alıntılanmıştır...
ilk mesajda anlatılan hikayeyi bile okumadan hemen muhalefeti yapıştırmışsınız..yada belkide okudunuz ama inanmadınız, ancak ben yinede sizin düşünceleriyle amelleri çelişkili bir insan olduğunuzu düşünmek istemiyorum. eğer inanmasaydınız içeriğini eleştirmek yerine herhalde bizatihi kitabın varlığını eleştirirdiniz...

profesör hamza hocagili tanıyan ve hikayeyi kendisinden dinleyen biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki piyasadaki uydurma barnabasla ve muadilleriyle apokrifalde sözü edilen ve prof. hamza hocagilin üzerinde çalıştığı barnabas incilinin alakası yoktur... hocanın deyimiyle bahsi geçen orjinal barnabas incilinde bırakınız Kuranla çelişen ifadeyi TEVHİDden başka birşey yoktur...ki biz müslümanlar biliriz ki peygamberlerin getirdikleri arasında AKİDEVİ açıdan fark yoktur. her peygamber başka bir din getirmemiştir. bunuda son peygamber Hz. Muhammed (SAV)'ın "ben dedem İbrahimin milletindenim" sözünden ve bu sözü destekleyen ayetten (bakara 130) çok iyi anlıyoruz... velhasıl kelam prof. hamza hocagil aracılığıyla inşallah açığa çıkmakta olan orjinal barnabas incili müslümanların ancak inancını kuvvetlendirir, basireti olanlarada ilham kaynağı olabilir... Allah'ın vahiyle gönderdiği kitaplar arasında çelişki aramak en basit ifadeyle cehalletten, bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır...bunuda bu başlıkta çok iyi görebiliyoruz.
"orcagada" size öncelikle kitabı sonra aziz barnabasın hayatını okumanızı tavsiye ediyorum.
 

condy

Öğrenci
Katılım
18 Haziran 2017
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
1
Yaş
48
şu anda anlatılan 40-50li yıllarında yazılmış esas barnabas incilidir. takriben 1.yüzyılında yani isa mesihin ölümünden 40-50 sene sonrasında yazılmış 2000 yıllık bir kitaptan bahsediliyor...sizin sös ettiğiniz sahte barnabas 1800lü yıllarda yazılmış esasına tamamen hiç uymayan ve hayal gücüne dayanarak yazılmış bir incildir.. yani söylemek istediğim [orcagada] yeni zamanlarda yazılan kitap için eleştiri yapmanız doğal..bana kalırsa inanmak ile ilgili biraz sıkıntı yaşıyorsunuz sanırım,,daha detaylı bir araştırma sonrasında esas BARNABAS İNCİLİ hakkında araştırma yapan kişilerin nasıl öldüklerini veya öldürüldüklerini göreceksiniz.........
 
Üst