S i m y a c ı
Asistan
- Katılım
- 21 Eylül 2011
- Mesajlar
- 367
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 0
Huzurevi Kimisi huzuru buluyor orada, kimisi ise mecburi huzuru buluyor .
Beyler, haberleri seyredip, bahçede oturup gündemi tartışıyor, hanımlar ise beraber gün yapıyorlar, gün de öyle bildiğiniz dedikodulu pastalı börekli gün değil, dualı gün yapıyorlar. Ülkemize, evlatlarına, torunlarına dua ediyorlar, onları arada bir hatırlayan hayırsız evlatlarına yani. Bir yandan da, hiç çocuğu olmayan iki yaşlı onların o haline bakıp, biz kendimize üzülürdük evladımız yok diye, ama sizin haliniz daha acı, evladınız varken evlatsız yaşıyorsunuz dedi.
Hepsi hasrettir, torun sevgisine, torun saygısına. Artık küçük bir çocukmuş gibi muamele görüyorlar evlatlarından. Evlatlarından böyle bir muamele görünce, torunları da dedelerine nenelerine, annelerinden babalarından gördüklerini uyguluyorlar ,saygısızlığı yani. Torun, dedeye, neneye yabancı. Arayıp sormak isterler fakat gelin açar diye korkuyorlar. Daha küçükken büyüklerinden korkan bu gelinler, büyümüşler (!) de büyüklerini korkutuyorlar tehditleriyle.Aman! onların huzuru bozulmasın biz hasret kalalım evladımıza torunumuza, varsın gelmesinler yanımıza, varsın bizi huzur evlerine koysunlar, yeter ki onların huzurları bozulmasın diyor huzur evinde kalan kayınvalideler, kayınpederler
Hepsinin hikayesi ortak, gelinleri tarafından evlerinden gönderilmiş, kimisi yıllarca çalışıp biriktirip evini almak için uğraşmış, evladı evlenince gelin bu dünya da uyanıklık (!) yapıp evi kendi üzerlerine almışlar. Sonra da kapı önünü gösteriyorlar, kayınvalide kayınpeder elden ayaktan düşünce. Kimisine göre de aramızda hiçbir şey yoktu, sadece kızım torunuma benim yanımda bağırma lütfen dedim diye gelinim her şeye karıştığımı söyledi, kimisi ise kayınvalide ile aynı evde yaşamak istememiş, gelinleri yıllardır aynı evde birlikte yaşamaktan bıkmışlar. Aile olmaktan bıkmışlar yani.
Genelde hepsinin araları önceden iyiymiş, ne zaman kayınvalide kayınpeder evden gönderilir sorusuna cevap verir orda yaşayanlar Elden ayaktan düşünce
Yaşlı bir amcam oradan bana sesleniyor: Önceden iyiydik kızım, bakma şimdi böyle olduğumuza, ne zaman bakıma muhtaç olduk o zaman bizi attılar. Bunu da tatlı bir dille söylemişler, biz çalıştığımız için size iyi bakamayabiliriz, sizi ihmal edebiliriz bu yüzden sizin daha iyi bir yerlerde daha iyi bir bakıma ihtiyacınız olduğunuz için sizi huzur evine koymak istiyoruz dediler, istediğiniz zaman sizi eve getireceğiz, hani tatillerde gelip 1-2 hafta kalıyoruz ya o şekilde yaparız siz de tatil yapmış olursunuz bizimle demişler gelinleri, ciğerleri dedikleri oğulları, kızları.
Birinin de 1 kızı, 1 oğlu varmış, kızıma bir şey diyemiyorum dedi, çünkü, elin oğluyla evli,olmaz, ama vefayı da elin oğlu ndan görmüş, kendi oğlu huzur evine koyarken, damadı huzur evine gelip kayınpederin ayaklarına kapanıp ağlamış baba, bizim eve gelin ne olursunuz demiş. Fakat, yine de olmaz demiş.
Bu şehirde ara ara ziyaretine gittiğim bir teyzem de, bende halim iyiyken kızım gelinimin salçasını, turşusunu her şeyini yapardım gönderirdim, hiçbir şeyini eksik koymazdım, fakat işte gel gör ki kocakarı olunca beni koydular yalnız başıma bir eve diye ağlayarak anlattı, bir de o çok bilgili(!) gelinleri demişler dinimizde kayınvalideye bakma zorunluluğu yoktur.
Yine huzur evinde, bir tanesinin torunu da sürekli dedesinin, nenesinin yanına kaçıp kaçıp geliyor muş. Ben ordayken de yine firar etmiş evden torunu, hemen dedesinin ve nenesinin ortasına oturdu, dedesine sarıldı göbeğini çok seviyorum dedeciğim
Bir tane teyzem de ahh şu dilimi tutamadım bende diye ağlamaya başladı. Zamanında ben de hata ettim kızım dedi, gelinimden özür diledim, kabul etmedi ve elden ayaktan düşünce bana yapmadığını bırakmadı,burada daha huzurluyum dedi ama gözyaşlarını da tutamadı.
Zamanında kayınvalidesi gelinine ne yaptıysa, zamanla kayınvalide elden ayaktan düşünce gelinde kayınvalidesine yapmış, yani zamanında kayınvalidesinin yaptıklarının doğru olmadığını düşünen gelin, şimdi aynı hataları, çaresiz, muhtaç bir kadına yapıyor, peki bu sirkülasyon böyle mi devam eder, hani etme bulma dünyası diyoruz ya, hiç merhametli bir gelin çıkmayacak mı, özür dileyen, hatasını kabul eden, kalbi titremiş olan bir insanın özrünü kabul edecek bir kalp olmayacak mı, Allah kulunu af ederken, biz affedemeyecek miyiz hataları?
Soruyorum gelinlere:
Zor mu masaya 2 tabak daha yemek koymak?
Zor mu onları büyük sayıp, tecrübelerinden yararlanmak?
Zor mu onları küçük bir çocukmuş gibi azarlamamak?
Zor mu şu dile sürgü çekmek?
Hürmet saygı sevgi göstermek zor mu?
Zor mu affedebilmek?
Çocuklarınızı da dedesiz nenesiz bırakmayın. O sevgiyle büyüsünler, dedelerinin ellerinden tutup dolaşsınlar. Akşamları da güzel bir çay demleyip hep birlikte oturup gülüşün, bu tablo güzel değil mi? Sevgili gelinler bu tabloyu oluşturmak da size daha çok iş düşüyor. Unutmayın sizler de birer kayınvalide olacaksınız. Ve unutmayın hep genç kalacak değiliz!
Yazının burasına kadar okuyan herkes belki hep gelinlere kızmışlardır, ama ben en çok gelinin kocasına yani huzur evine gönderilmesine veya tek başına bir eve konulmasına onay veren bu oğullara kızıyorum. Bu da araştırmaların tespitini doğru yola götürüyor, artık evde reis kadındır, artık evde huzur kadının huzurundan geçiyor. O huzurluysa, herkes huzurludur!
Not: Mahsun Kırmızıgülün, Beyaz melek adlı bir filmi defalarca seyretmekte yarar vardır. Bu film beni çok ağlatmıştı.
Gülnur Özdemir
Kaynak