Yönetim Kurulumuz Açıklamalarda Bulundu

Bu konuyu okuyanlar

Ozgurky

Müdavim
Katılım
26 Nisan 2009
Mesajlar
2,698
Reaksiyon puanı
14
Puanları
38
smartThumbnail.aspx




Yönetim Kurulumuz Swissotel’de gündeme ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.


Bucaspor Yönetim Kurulumuz Swissotel’de son günlerde futbolda yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerle ilgili Bucaspor'un görüşlerini içeren bir basın toplantısı düzenledi. Yapılan toplantıda Hukuk kurulu başkanımız Av. Emin Özmen ‘in yaptığı basın açıklaması metni aşağıda bulunmaktadır.

Türkiye , 3 Temmuz 2011 Pazar gününe futbolda şike iddiaları nedeniyle başlatılan bir soruşturma ve gözaltı haberleri ile başladı. Soruşturmanın dosyasında olduğu ileri sürülen delillerden bazı telefon görüşmeleri, fotoğraf ve videolar medyada yer aldı. Futbol camiasından aralarında kulüp başkanları, yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular ve menajerlerin de olduğu birçok isim gözaltına alındı, önemli bir bölümü tutuklandı.

Bu gelişmelerle ilgili ilk duygumuz “üzüntü” dür. İddiaların doğru çıkmaması, futbolumuzun gölgelenmemesi en büyük dileğimizdir. Süreç içinde hissettiğimiz ikinci duygumuz ise “umut” tur. İddialar doğru olsun ya da olmasın, futbolumuzda büyük bir sarsıntı yarattığı gerçektir. Umut işte bu sarsıntının yarattığı yıkımdadır. Çünkü her yıkım yeni bir başlangıç, yeni bir fırsattır. Eşitlik temelinde temiz, doğru, tarafsız, objektif bir futbol sistemini, gerçek anlamda dostluğun, dürüst oyunun ve kardeşliğin baz alındığı bir futbol kültürünü oluşturabilme fırsatı doğmuştur. Futbolun marka değeri, futbol dışı unsurların ayıklanması ile artar.

Bu çerçevede Türkiye Futbol Federasyonu’nun Sayın Başkan ve Yöneticilerinin ilk günden bu ana kadar sergiledikleri serinkanlı tutum ve davranışları yerinde buluyor ve destekliyoruz. İddialar oldukça vahim, oldukça ciddi, oldukça sarsıcıdır. Ancak özerk ve güçlü bir yapı olarak, sorumluluk sahibi olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun medyadaki haberler üzerinden alelacele karar vermesini beklemek de akılcı değildir. Elbette iddialara dayanak teşkil eden soruşturma dosyasındaki delillerin TFF’ye aktarılmasından ve bu delillerin kurullarda yer alan değerli hukukçular tarafından incelenip hazırlayacakları raporlardan sonra, mevzuattaki prosedüre uygun olarak TFF tarafından yine mevzuata uygun bir karar verilecektir. Nitekim TFF tarafından yapılan girişim, başvuru ve görüşmeler üzerine soruşturmanın 17.gününde soruşturma dosyasındaki deliller TFF’ye ulaşmaya başlamıştır.

Çok doğru biçimde “…delilleri görmeden, medyadaki haberler üzerinden kişiler ve kurumlar hakkında karar almayacaklarını…” beyan eden Sayın TFF Başkanı ile Yönetim Kurulunun bize göre ikinci doğru yaklaşımı da “… delillerin durumuna göre idari yaptırım kararları için ceza davası sonucunun beklenmeyeceğinin….” açıklanmasıdır. Çünkü ceza hukuku prosedürü ayrı, idari yaptırım prosedürü ayrıdır. Örneğin alkollü araç kullanırken yaralamalı trafik kazasına neden olunduğunda, alkollü araç kullanmaktan dolayı ehliyete el konulması idari bir yaptırımdır. Hemen uygulanır. Yaralamaya neden olma ceza davasının sonucu beklenmez. Çünkü ceza davasının fiili ve yaptırımı farklıdır.

Nitekim İtalya, Fransa, Portekiz başta olmak üzere dünyadaki önemli liglerde meydana gelen şike olaylarında ceza davalarının sonucu beklenmemiş, eldeki delillere göre inceleme yapılarak idari yaptırım olan küme düşürme cezaları hemen uygulanmıştır.

Bucaspor olarak, 09.07.2011 tarihinde TFF’ye önbaşvuru dilekçesi vermemizin dışında, bugüne kadar sessiz kalmamız, olaylar karşısında objektif, serinkanlı ve olgun hareket etme kararlığımızdan kaynaklanmaktadır. Bu kararlılığımızın temel nedeni de Sayın TFF Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin, hiçbir kişi ve kurumun etkisi altında kalmadan, en doğru kararı alacaklarına olan inancımızdır.

Ancak bazı yorumcuların medyadaki tartışma programlarında ve/veya köşe yazılarında , deliller geldikten sonra TFF tarafından şike iddialarının varlığına kanaat getirilmesi durumunda, şikeye karışan takımların küme düşürülmesi, Süper Ligin 12 veya 16 takımla oynanması, Bank Asya 1.Ligin de iki grup halinde oynanması gibi önerilerle şimdiden kamuoyu yaratmaya çalıştıkları görülmektedir.

Yine bazı yorumcular ise olayın sadece hukuki yönüne bakılamayacağını, küme düşürme kararının ekonomik ve sosyal boyutunun da olduğunu dile getirmekte bu nedenle koşulları oluşsa bile küme düşme cezası verilmemesi yönünde kamuoyu oluşturma çabası sergilemektedir.

Öncelikle olayın sosyal ve ekonomik boyutu nedeniyle, alınacak kararda hukukun göz ardı edilmesini önermek, hukuk devleti kavramına aykırıdır. Haklı olanın değil, güçlü olanın kazanmasını, hukukun değil gücün kazanmasını, giderek güçlü olanın iktidarını hedefleyen bu yorumları doğru bulmuyoruz. Bu anlayış şike yapılıp yapılmadığına değil, şikeyi kimin yaptığına bakarak karar vermeyi önermektedir ki, bunu kabul etmek mümkün değildir. Nitekim ülkemizin, FİFA’nın ve UEFA’nın spor hukuku mevzuatında şike yapan takımlara küme düşme cezası verileceğine ilişkin hükümlerde, olayın ekonomik ve sosyal boyutunun bu cezaya engel olacağına dair ibare yoktur.

Diğer taraftan şike yapıldığında, olayın bir tarafında bundan kazançlı çıkan takımlar , diğer tarafında bundan zarar gören, mağdur olan takımlar vardır. Şike hukuki olarak bir haksız fiildir. Bu nedenle her haksız fiilde olduğu gibi hukuki ve idari kararlar alınırken, bir taraftan faili cezalandırmak , diğer taraftan da mağdurun zararını gidermek gerekir.

Medyaya yansıyan bilgiler baz alındığında, soruşturma konusu şike operasyonunda, maddi ve manevi olarak en fazla mağdur olan , en fazla zarar gören takımın Bucaspor olduğu açıktır. İddialara göre, olaya karışanlar tarafından saha dışı ve sporla bağdaşmayan girişimlerle Bucaspor’un biran önce küme düşmesi hedeflenmiştir. Böylece lig sonunda oynanacak ve muhtemelen şampiyonu belirleyecek bir maçın daha rahat geçmesi amaçlanmıştır. Bunun için haftalar öncesinden Bucaspor’un puan kaybetmesi, rakip takımların puan kazanması için girişimler olmuştur. Medyaya yansıyan bilgiler bunu göstermektedir. Bu iddiaların doğru olup olmadığını, gelen delillere göre TFF değerlendirecektir.

Yapılacak değerlendirme sonucunda iddiaların doğruluğu ve şikenin varlığı tespit edilerek, küme düşme cezası verilmesi halinde, sadece şikecilerin cezalandırılması ile yetinilmemesi gerektiğini, mağdur takım olan Bucaspor’un uğradığı haksızlıkların da giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle Banka Asya Liginin iki grupla oynanması, Süper Ligin 12 veya 16 takımla oynanması görüşünü de doğru bulmuyoruz. Nitekim dünyadaki uygulama , şike nedeniyle küme düşme kararı verildiğinde, o yıl puan olarak küme düşen takımların en yüksek puanla düşenden başlayarak lige geri alınması yönündedir. Örneğin;

* 1980 yılında İtalya’da Milan ve Lazio şike yaptıkları iddiasıyla Serie A’dan Serie B’ye düşürüldü. Ve bu iki takımın yerine Serie A’dan 14. Ve 15. Olarak düşecek iki takım olan Catanzaro ve Udinese Serie A’da kaldı.

* 1993 yılında Fransa’da Marsilya şike yaptığı gerekçesi ile küme düşürüldü. Ve bu takımın yerine 20 takımlı Ligden düşecek takımlar içerisinde en yüksek puanı alarak 18. Sırada bitiren Martigues ligde kaldı.

* 2006 yılında İtalya Serie A’dan şike ve teşvik primi iddialarıyla düşürülen takımlar; Juventus, Fiorantina, Lazio olurken Serie B’ye düşürülmesi iptal edilen takımlar; ligi son üç sırada tamamlayan Treviso, Lecce ve Messina oldu.

* 2008 senesinde Portekizde Boavista takımı, şike yaptığı gerekçesiyle küme düşürüldü ve o yıl küme düşecek takımlar arasında en yüksek puanı alarak ligi 15. Sırada bitiren Pacos De Ferreira ligde kaldı.

Sayın TFF Başkanı ve Yönetim Kuruluna olan güvenimizi, inancımızı ve desteğimizi tekrar ediyoruz. Bucaspor Kulübü olarak biran önce küme düşme kararı verilmesi ve takımımızın Süper Lige alınması peşinde değiliz. Deliller incelendikten sonra TFF tarafından renk, takım, sosyal ve ekonomik sonuçlara bakılmaksızın, mevzuatın gerektirdiği en doğru kararın verileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle açıklamamız verilecek karara etki etme amacı taşımamaktadır. Ancak TFF tarafından bir düşme kararı verilmesi durumunda, mevzuat ve dünya uygulamaları dikkate alınarak, olayın en büyük mağduru olan, en büyük haksızlığa uğrayan Bucaspor’un hakkının teslim edilmesini ve süper ligde mücadele etme hakkı tanınması gerektiği görüşümüzü kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Bu çerçevede medyadaki tartışmalarda görüşlerini kamuoyu ile paylaşan değerli basın mensupları ile spor yorumcularımızın da gerekli hassasiyeti göstermelerini, olaya sadece failler açısından değil, mağdurlar açısından da bakmalarını, futbolumuzun geleceğini yeniden inşa ettiğimiz bu günlerde objektif yorumlarla çağdaş bir futbol kültürü oluşturmamıza yardımcı olmalarını bekliyoruz.

Konuya ilişkin görüşlerimizi spor kamuoyunun bilgi ve incelemesine sunuyoruz.

Sevgi ve saygılarımızla…

Bucaspor Kulübü Yönetim Kurulu



 
Üst