Ya dinin teminatı laiklikse?

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hepimizin kafasında o çıldırtan soru var:

Nasıl oluyor da batı Türkiye’deki laikliği hedef tahtasına koyabiliyor?

Ne oluyor da o seküler batı, İslamistleri destekleyip, laikliği bir sorun olarak görüyor.

Hıristiyan dünyasının Papa’sı bile, ne maksatla Türkiye ziyaretinde ‘laiklik’ kavramına karşı bir konuşma yapmıştı?

Ve Hıristiyan dünyasının Papa’sı, Türkiye ziyaretinde niçin İslamist hareketleri değil de laik bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirmişti?

O çıldırtan soru kafatasımızın çeperlerine vura vura dolaşıyor:

Neden Hıristiyan AB komiserlerinin hedefinde Kemalizm ve lakilik var?

Tezi yazıyorum:

AB komiserleri de, Papa da aptal değildir.

TÜRKİYE’DE İSLAM’IN TEMİNATI LAİKLİKTİR.

Bunu hepimizden daha iyi biliyorlar.

Türk İslamı’na ancak laikliğin imhasıyla zarar verilebilir. Bunu da biliyorlar.

Nasıl mı? Bu sofistike denklemi şöyle basitleştirelim:

Türk’ün İslam kavrayışı İman düzeyindedir. Arap İslam’ı gibi ‘gündelik hayat ve kültür’ düzeyinde değildir.

Bu şu demektir: Türk, dinine yobaz bir şekilde değil, onun sahih anlamıyla bağlıdır. Ama dinin mistifikasyonu ve ona gösterilen saygı Arap
toplumlarından çok daha derindir

Örneğin biz Kur’an-ı Kerim’i okuduktan sonra yüksek bir yere kaldırırız.

Arap öyle yapmaz, yere bırakabilir, hatta üzerine oturabilir. Çünkü din Arap’ın gündelik hayatı, yani dünyevi düzenidir.

Bizim için ise uhreviyat!

Buna karşılık biz dini, gündelik hayatın her alanında yasa yapmayız.

Bu yüzden Türk İslam’ı Batı’nın yazdığı hiçbir senaryoya uymaz. Uymuyor.

Örneğin Türk, zaten dinine iman düzeyinde bağlı olduğu için Ilımlı İslam modeline bu haliyle eklenemiyor. Çünkü zaten doğası gereği kendi modernist.

Dolayısıyla Ilımlı İslam modeline uyup, batının yanında seyredebilmesi için önce Müslüman değil İslamist olması, sonra da Ilımlılaştırılıp batıya uygun hale getirilmesi gerekiyor.

Çünkü aksi, yani laiklik, Türk’ün batının projesi dışında kendi başına bir modernlik inşa etmesi ve dolayısıyla dinini, yani İslam’ı en sahih anlamıyla iman düzeyinde muhafaza etmesi anlamına geliyor.

Türkiye; İslam dünyasında parçalanmamış tek ulus olmaklığını ve aslan gibi Peygamber Ocağı bir ordusu bulunmasını da bu özelliğine borçlu.
Demek ki şimdi o çıldırtan soruya cevap verebiliriz:

Türkiye’de İslam’ın teminatı bir tek laiklik olabilir, çünkü bir tek laiklik Türk’ün dinini de kültürünü de batının manüplasyonundan koruyabilecek sistemdir.

Bazı akademisyenlerin ‘böyle bir laiklik modeli dünyanın hiçbir yerinde yok,’ sözlerini hatırlayın.

Yok tabi. Bu toprakları bağımsız kılan da, bu halkın dinini koruyan da bu doktrinin dünya sistemine uygunsuzluğu ve biricikliği!

İslamistler bizim eleştirilerimize alındıkları kadar, Papa’nın ve AB komiserlerinin dostluklarını da biraz sorgulasalar, nasıl olur, diye düşünüyorum…

Fena mı olur?


Atılgan BAYAR
 

fish

Profesör
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
laikliğe "dinin teminatıdır" şeklinde bir bakış açısıyla bakabilmek için "laikliğin = dinsizlik" olmadığını anlamak da güçlük çeken insanların öncelikle bunu doğru kayrayabilmeleri gerekir...

dini gündelik hayatta yaşamaktan tek anladıkları örtünmek, cuma öğlenleri dükkanları kapamak, sakal bırakabilmek ya da dinin kurallarını uygulayıp uygulamayanlara bakıp inançları hakkında fikir beyanına varabilmek olan bu zihniyetdeki insanlara laikliğin kendi yaşam tarzlarını ve dinimizi doğal olarak da birliğimizi korumak için ne kadar gerekli bir ilke olduğunu anlatmak zor...

nasıl ki milliyetçilik dilimizin hürriyetçilik bağımsızlığımızın devletçilik devamımızın garantisi ise laiklik de dinimizin garantisidir ...amma velakin laikliği yanlış izah edenler ve laikliği yanlış anlamak da ısrar edenler oldukça malesef çok zor bunları aşabilmek ve dostu düşmanı ayırt edebilmek...
 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ancak laikliğin amacı, bir yandan devletin din kurallarına göre yönetilmemesini garanti altına alırken, aynı anda devletin değişik inançlara eşit uzaklıkta durmasını sağlamak.

Laik devletin vatandaşları, kanunları çiğnemeden, diğer insanların özgürlüklerine mani olmadan, kendi inançlarını (ya da inançsızlıklarını) gönlünce yaşar.

Yani laiklik, bir " yaşam biçimi " değil, farklı yaşam biçimlerini koruyan bir " ilke ". Böyle olduğu için de ben laikliği savunuyorum.

Ama " laiklik bir yaşam biçimidir " dediğiniz anda, niyetinizin beni devlet eliyle belli bir " kalıba sokmak " olduğu ortaya çıkar... Bana " öyle yaşama, böyle yaşa " demektesiniz ki...

İşte tam da bu " zorlama " laikliğe aykırıdır.

Emre Aköz
 

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fish dedi ki:
laikliğe "dinin teminatıdır" şeklinde bir bakış açısıyla bakabilmek için "laikliğin = dinsizlik" olmadığını anlamak da güçlük çeken insanların öncelikle bunu doğru kayrayabilmeleri gerekir...

dini gündelik hayatta yaşamaktan tek anladıkları örtünmek, cuma öğlenleri dükkanları kapamak, sakal bırakabilmek ya da dinin kurallarını uygulayıp uygulamayanlara bakıp inançları hakkında fikir beyanına varabilmek olan bu zihniyetdeki insanlara laikliğin kendi yaşam tarzlarını ve dinimizi doğal olarak da birliğimizi korumak için ne kadar gerekli bir ilke olduğunu anlatmak zor...

nasıl ki milliyetçilik dilimizin hürriyetçilik bağımsızlığımızın devletçilik devamımızın garantisi ise laiklik de dinimizin garantisidir ...amma velakin laikliği yanlış izah edenler ve laikliği yanlış anlamak da ısrar edenler oldukça malesef çok zor bunları aşabilmek ve dostu düşmanı ayırt edebilmek...

Birde şu konu var bu din istismarcıları na sormak lazım dinimizde dini siyasete alet edilmesi varmıymış

 
Üst