Vur Ve Kaç !

Bu konuyu okuyanlar

Katılım
26 Haziran 2012
Mesajlar
306
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fm16359.jpg


PRODUKSİYON NOTLARI

Vizyon Tarihi: 21 Eylül 2012
Tam Multimedia
Tiglon

ÖZET

Kaliforniya'da küçük bir kasabada kız arkadaşı Annie (Kristen Bell) ile yaşayan eski bir banka soyguncusu olan Charlie Bronson (Dax Shepard), kız arkadaşının hayalindeki mesleğe ulaşmasına yardımcı olmak için tanık koruma programını bırakmaya ve onunla birlikte Los Angeles'e gitmeye karar verir. Ancak Annie'nin her şeye burnunu sokan eski sevgilisi (Michael Rosenbaum) Charlie'nin eski suç ortaklarını (Bradley Cooper öncülüğünde) ve ABD Koruma Polis Şefini (Tom Arnold) onların peşine takar ve sıcak takip başlar.


PRODÜKSİYON HAKKINDA

Dax Shepard iki şeyi çok seviyor: Arabalarını ve Kristen Bell'i. Tamam tamam üç şey - diğer arabasını da. Yani, iş yeni filmini yapmaya gelince, Parenthood'un (Babalık) yıldızda karar kılındı, neden bu üçü hakkında bir film yapılmasın ki?

Shepard'ın maalesef sığ kalan uzun dönem kankası Nate Tuck ile beraber çektikleri Reunited (Ortak) isimli kısa metraj komedi tecrübesinden sonra 2006 yılında film çekmeye gözü yemeye başlamıştı. "İlk günden itibaren Yüzeyselliğe yöneldik ve üzerine yürüdük, on beş yıl öncesinden toplayıp bizi güldüren her olayı bir araya getirdik." diye ifade ediyor Tuck. "İlk görüşte aşktı. Ve biz o günden beri çok iyi arkadaşız."

Shepard'ın yazdığı ve yönettiği bu kısa metraj film bir müşterilerine yaptıkları eşek şakaları ile eziyet çektiren iki emlakçı hakkındaydı ve en nihayet dört yıllık bir gecikmeden sonra komedi festivallerinde başarıyı yakaladı. Ama tamamlandıktan kısa bir süre sonra yani 2006 yılının sonlarında, komedyen bir sonraki projesinin ne olacağı üzerine kafa yormaya başlamıştı bile. "Bir üçlü bahisimiz vardı - Dax, Nate ve ben. Reunited'ı bitirdikten bir ay sonra birlikte daha neler yapabileceğimi merak ediyorduk." diyor kısa metraj filmin Görüntü Yönetmeni olan ve Shepard'ın sonraki iki projesinin de Yardımcı Yönetmeni olacak olan David Palmer. "Beni Sunset Plaza'da bir yere oturttu ve şöyle dedi 'Dinle, ben bu filmi yapmak istiyorum. Belki parasız yapacağız ama bu sahte belgesel için harika bir fikrim var."

Ortaya çıkan komedi filminin adı Brother's Justice (Abinin Adaleti) idi ve neredeyse hemen bir sonraki altı ay içerisinde çekilmişti ve onu izleyen üç yıl içerisinde de ancak tamamlanmış ve prömiyerini 2010 yılının Ekim ayında Hollywood Film Festivali'nde yapmıştı. Filmin başrolleri aslında Shepard ve Tuck'ındı çünkü böylesine kötü tasarlanmış bir dövüş sanatları filmine ilk başta kendilerine çek git diyen Bradley Cooper, Ashton Kutcher, Jon Favreau, Tom Arnold ve diğerleri gibi oyuncuları toplamayı başarmışlardı. Palmer durumu şöyle açıklıyor: "Aslında temel görevim, Dax ve Nate'in peşinde kamerayla dolaşıp onların bu insanları ikna etme çabalarını ve bu insanların da onları başlarından defetmelerini kameraya çekmekti."

Filmde yer alan yıldızların varlığı kesinlikle tesadüf değildi. "Tüm arkadaşlarımıza ilgili rolleri dağıttık. Bazı yönlerden bir tür sahne ekibi gibiydik."
Bu sahne ekibinin bir üyesi de filmin içerisinde de ufak bir rol üstlenmiş olan ve Ayın Çalışanı ve Yol Göstericisi olarak ortaya çıkacak olan Wedding Crashers (Davetsiz Çapkınlar) filminden tanıdığımız prodüktör Andrew Panay'dı. Panay, Shepard'ın filminden çok etkilenmişti. “Bitmiş olan filmi gördüm ve onun bir dahi olduğunu düşündüm,” diyor Panay. “Üçü de kesinlikle harikaydı ama Dax tamamen doğuştan kabiliyetliydi.”

Hit%252Band%252BRun%252BMovie.jpg


Brother’s Justice'ın basın tanıtımı yapılırken HIT AND RUN (VUR KAÇ)'ın da fikri ortaya çıkmış oldu. "Bundan sonra ne yapacağız diye düşünmeye devam ediyorduk ve daha o zamanlarda bir araba kovalamaca filmi yapalım demeye başlamıştık." diye hatırlatıyor Shepard. "Ne bir senaryomuz ne de önerimiz vardı ama bildiğimiz tek bir şey varsa o da araba kovalamaca filmlerine bayıldığımızdı. Bu yüzden bu sevgimizin hakkını teslim etmemiz gerektiğine gönülden inanıyorduk."

Detroit'te büyümüş birisi olarak Shepard'ın etrafı devamlı otomobillerle çevriliydi. "Babam otomobil satardı, annem General Motors'ta çalışırdı ve üvey babam da bir Corvette grubunda şasi mühendisiydi." diyor Shepard ve sözlerini şöyle sürdürüyor: "Yani bir çocuk için çevrem inanılmaz güzel ve çok sayıda arabayla çevriliydi. Arabalar benim en büyük tutkum olmuştur."

Lise yıllarında, 17 yaşında bir çocuk için çok özel sayılabilecek bir durum olarak bir kısa mesafeli araba yarışına katılmış ve güzel pist süreleri yakalamayı başardığı GM'de aynı zamanda kendisi de çalışmıştı. Aynı zamanda Shepard, Motor Trend and Car & Driver kapağında birkaç defa boy göstermeyi de başarmıştı. "Bütün bu kesikler Camaro'larla ve benzer araçlarla yan yollarda turladığım zamanlardan kalma. Belki fotoğraftakinin ben olduğumu göremeyebilirsiniz ama her şekilde o fotoğrafın bir parçasıydım."

Shepard'ın üzerinde kalıcı bir etki bırakan bir başka şey de daha beş yaşındayken izlediği bir filmdi. Bu film, muazzam bir etki yaratan ve serisi çekilen Hal Needham'ın Smokey and The Bandit (Çılgınlar) filmiydi. Başrollerini Camaro süren bir Haydut lakaplı Burt Reynolds ve kendisine eşlik eden kız arkadaşı Sally Field paylaşıyordu ve kendini beğenmiş, ağzı bozuk, kibirli Şerif Boford T. Justice (Jackie Gleason) da devamlı onların peşlerindeydi. Bandit de içine girdiği bahisi kazanmak için aynı zamanda yasalarla da yarışmaya başlayacaktı.

“Başlarda sadece araba sevgimden dolayı seviyordum bu filmi,” diyor aktör. "Ama sonra, izlemeye devam ettikçe, Jackie Gleason'un bir komedi dehası olduğuna kanaat getirdim. Abim ve ben, bütün yüz hatlarını tam anlamıyla hatırladığım Şerif Buford T. Justice'e yakalanmamak için kamyonlarımızı alıp yollara dökülecektik. Bu çocukluğumun gerçekten çok büyük bir parçasını oluşturdu." Aynı Needham'ın arabalar üzerinde odaklı The Cannonball Run (Yolun Sonu) ve tabii ki Steve McQueen'in Bullitt'i (Gangsterin Kaderi) filmleri gibi.

l-hit-and-run-ea687a7c.jpg


Sonunda, Shepard kendisinin Smokey'sini yapmak istediğinin farkına vardı - "Biraz daha fazla komiklik ve biraz daha fazla 'R' işimi görecekti." diyor Shepard ve Tuck da üstünü tamamlıyor. "Smokey and the Bandit serisinden etkilenip oradan hareketle yola çıktığını düşünüyorum ve komik araba kovalamacalarının yer aldığı ve tehlikeli olmayan bir tür eskiye dönük araba kovalamaca filmi çekmek istiyordu. Eh, bu senaryoyu da Dax yazınca komik olması kaçınılmaz bir hal alıyordu."

Shepard, filmlerin izleyicilerinin beklentilerini doyurmaları gerektiğine dikkati çekiyor. "Filmde izlediğimiz tecrübeleri hayatımıza da yansıtıyoruz. Smokey'de Burt Reynolds her ne kadar çok sağlam ve dayanıklı görünse de ve neredeyse bir süper kahraman olsa da yasalardan da o derece korktuğunu ifade etmektedir." Ve eğer ki siz saygın bir Amerikan beyefendisi iseniz, ehliyetinizi aldığınız günün ertesi ilk düşünceniz 'İşte bu. Nasıl istersem öyle araba kullanırım

Arkamda flâşörleri gördüm mü de hemen kaçmaya başlarım,’ olmamalı tabii ki. Sürücü koltuğundaki bütün gençlerin hayali belki de bu anlattıklarım. Yani, özünde araba kovalamaca filmleri canınız nereye isterse o tarafa doğru istediğiniz şekilde araba kullanabildiğiniz sadece bir tür fantezi."

Brother's Justice'tan sonra Shepard, NBC için yapılan iyi niyetli çalışmasına yani Parenthood'taki işine geri döndü. Ama araba kovalamaca fikri kesinlikle unutulmamıştı, hele ki Andrew Panay tarafından. "Dax, şu araba kovalamaca filmi fikrini kafama sokmuştu bir kere ve bu bende saplantı haline gelmişti ve bu fikir ile ilgili bir şeyler yapmak istiyordum." diye anlatıyordu o zamanları sevgili prodüktör. Panay, aynı zamanda Shepard'ı belli bir konsept geliştirmek konusunda teşvik ederken, ona bu fikirle birlikte film stüdyolarına yaklaşmayı önerdi. Bütün bunlar sadece üç hafta sonra 2011 yılının Mart ayının ortasında tamamen hazır ve bitirilmiş bir senaryo ile sonuçlarını vermişti.

"Şekli şemali zaten kafamızdaydı, dışarı çıktık ve biraz olayı kurcaladık ve sonunda Dax, senaryoyu kâğıda döktü ve bu harika senaryo bizim için tam anlamıyla bir itici güç oldu." diyor David Palmer. "Dax'in hikâye anlatım altyapısı kesinlikle inanılmaz başarılı. Aynen Randy'nin (Tom Arnold) silahını ve arabasının hikâyesini kara kaleme dökmesinde olduğu gibi film içerisindeki vurguları daha en baştan ortaya çıkarıyor ve bir bakıyorsunuz ki bu vurgular filmde bir araya geldiklerinde filmin sonunda inanılmaz bir sonuç ortaya çıkıyor."

Shepard'ın her zaman kazanan denenmiş ve doğru bir süreci vardır." diyor. "Uzaklara gidip Palm Sprigs'te bir otelde yazmayı tercih etmiştim. Oraya kendi başıma gidecek, bir kaç hafta kalacak ve sadece yazacaktım." Bu faaliyetim sadece yemek yemek, yerel emlak kılavuzlarını toplamak ve enteresan muhtemel karakter isimlerini araştırmaktan ibaret olacaktı. "Şu emlakçı milletinin her daim komik isimleri olmuştur - sanki çizgi film karakterleri gibidirler." diyerek gülüyor.

Kendi karakterinin adı ise emlak dünyasından gelmeyen belki ancak sinema dünyasından beklenebilecek bir isim olan Charlie Bronson'du. "Suçlulara oldum olası hayranımdır ve İngiltere'de gerçekten vahşi bir tip olan Michael Peterson adındaki bu herif gidip adını Charles Bronson olarak değiştirmişti" diye anlatılan bu karakter 2008 yapımı Bronson isimli filmde Tom Hardy tarafından canlandırılmıştı. "Sonra düşündüm ki, 'Hey, bu herifin kendisine Charles Bronson ismini layık görmesi gerçekten komik bir şey' Ve sonra düşüncemi destekledim ve suç işledikten sonra bir suçlunun kendine isim olarak Charles Bronson'u seçmesinin daha da komik olacağına karar kıldım!"

Charlie'nin sıra dışı banka soygunu öncesi takma ismi ve film boyunca afişe olmuş Yul Perkins, yani kesinlikle Yul Brynner ile ilgisi yok veya diğer herhangi bir filmdeki Yul ile. "Çocukken, Detroit'te Yul Perkins adında bir haber spikeri vardı. Bir tür yerel şöhret sayılırdı." diyerek ortaya koyuyor durumu Shepard.

hit-and-run-movie%252B%2525282%252529.jpg


Filmin geri kalan karakterlerini yaratmak Shepard için hiç de zor olmadı - zaten filmde oynayan ve gözüken karakterlerin hemen hepsi kendi dostlarından hayat buluyorlardı. "Dax'ın en eşsiz özelliklerinden bir tanesi dostlarına olan bağlılığıdır ve daha da önemlisi dostlarının yeteneklerini hissetmesidir." diyor Panay. "Dax, etrafına her zaman akıllı ve harika insanları toplar ve onlara içten inanır. Ve bence bu sebepten dolayı herkes bu film için varını yoğunu ortaya koyuyor ve yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar" diyor Tuck. "Bu gerçekten Dax'in gücü. Gerçekten yetenekli, komik ve ona her zaman sadık olan harika dostları var ve onunla çalışmayı çok seviyorlar. Tam anlamıyla bir aile ortamı hâkimdi."

Aslında filmin bir görüntü yönetmeni yoktu. Palmer'in dediği gibi "Çekimde yabancı kimse yoktu. Herkes düşük bütçeli bir sinema filmi için hayır işi yapar gibi ücretlendirilmişti çünkü herkes Dax'i çok seviyordu. Herkes onunla dosttu, ona güveniyorlardı ve sempati duyuyorlardı ve bu duygular herkesi bir araya getirmişti." diyor Shepard. "Bu aktörlerin birçoğunun belki de yıllar içerisinde gördükleri en kötü çalışma ortamlarıydı. Her şey karmakarışıktı ama yine de herkes gerçekten iyi vakit geçirdi."

Yazmaya gelince, "Bu insanları çok yakından tanıyorum, o yüzden filmdeki karakterlerini de normal hayattakilere çok yakın belirlemeye çalıştım, sadece Cooper hariç. Gerçek hayatta kötü biri değildir." diyor Panay ve ekliyor "Bu durum filmi inanılmaz komik hale getirdi çünkü karakterler gayet samimiydi. Aktörlerin olmak zorunda oldukları bir şey olmadığı gibi kimse de kendisinin dışında bir role soyunmuyordu. Söyledikleri şeylere zaten gerçekten inanıyorlardı, zaten kendi kanaatleri de öyleydi. Ve işte bu durum da filmi cazibeli hale getirdi."

DEVAMI...


[video=youtube;6nZlXB5okeo]http://www.youtube.com/watch?v=6nZlXB5okeo[/video]
 
Üst