- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,456
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0
Nasıl bir şeyse...
Kadınlar merak eder oldular! Yazdığım yazılardan, yaptığım röportajlardan çıkardıkları soruları bana her fırsatta soruyorlar. Bugün ben de, toplu bir hizmet yapıp onların merak ettiği sorulara yanıt verdim...
Ömer’le ilişkinizi nasıl bu kadar canlı tutuyorsun?
- Bu 10 puanlık uzmanlık sorusu! Tanıdığım evli-evsiz bütün kadınlar, bana bu soruyu soruyor.Muhtemelen kendi hayatlarıyla kıyaslamak için. “Bizim bilmediğimiz ne yapıyorsun? Formülü ne? Sırrı ne?” Sır-mır yok! Elimden geldiği kadar sevgilimi şımartmaya gayret ediyorum. Ona özen gösteriyorum.“Kocamdır, her an elimin altındadır” yapmıyorum. Sır varsa, bu. Ama yani, sevgilim dediğim adam da, “Hava eksi 18, aklımda sen varsın, akşama votka-havyar yapalım mı? Sonraaa...” diye Moskova’dan mesaj atıyor. E o zaman heyecanlanmaz mısın, onun için hazırlanmaz mısın? Demeye çalıştığım şey, her şey karşılıklı. Adamın odunsa, sen ne yaparsan yap boş. Ben şanslıyım, benimki değil!
Eşine niye “Sevgilim” diyorsun?
- Kocamın, sevgilim olmasını istediğim için! Ben onu sevgilim olarak görürsem, o da öyle görür ve biz iki sevgili oluruz, yıllardırevli iki insan değil. Benim formüllerimden biri bu. Bir tür büyü. Birinsana 40 defa deli dersen, deli olur. 40 defa sevgilim dersen de, sevgilin olur. Ayrıca ‘sevgili’de özgürlük var, ferahlık var, esinti var.‘Koca’ da güzel ama mülkiyet anlayışı daha fazla. Sevgili, insanın elinin arasından kayıp gidebilirmiş gibi. Mesela telefonumda ‘Aşk’diye kayıtlı. ‘Aşkım’ değil, ‘Ömer’ değil, ‘Baba’ değil, ‘Aşk’... ‘The Aşk’... Her telefon çaldığında, bana, o adama ne kadar aşık olduğumu hatırlatıyor. Bir şey daha, benim sözlüğümde, şöyle bircümle yok: “Birlikte büyüdük, çok sağlam bir birlikteliğimiz var, zaman içinde aşkımız sevgiye vedostluğa dönüştü.” Bu cümleyi kabul etmediğim için, yaşadığım ilişkinin ömrüm boyunca aşkolabilmesi için çaba gösteriyorum. Sevgiye ve dostluğa razı olmuyorum, tutkuyu da şehveti de her ançantamda taşıyorum.
Haftada kaç kere?
- İşte bu, kadınların en merak ettiği şey. Yine kendi ilişkileriyle kıyaslamak istiyorlar, bizimkine göreperformans belirleyecekler: “Bizim durumumuz nedir? Altında mıyız, üstünde miyiz?” Gülümseyerek, “Bazen günde üç kez, bazen üç haftada sıfır!” diyorum. Çünkü seyahatte oluyoruz, çünkü göçebe biryaşantımız var. Bu cevap çok rahatlatıyor kadınları.
Senin libidon çok mu yüksek, hormonların çok mu çalışıyor?
- İnkar etmenin manası yok, cinsellikten kaçan, sıkılan, reddedenbiri değilim. İnkar etmenin manası yok, çok seviyorum. Bana şusıkıcı hayattaki, yegane eğlencelerden biri gibi geliyor. Zevk alıyorum, zevk veriyorum, mutlu oluyorum, mutlu ediyorum.Bundan daha fazla insanı doyuracak ne var? Hormonlarım da sağlıklı bir insanın hormonları. Amaaa pekala, libidomun yerlerde süründüğü de oluyor, canımın hiç sevişmek istemediği ya dayorgunluktan uyuyup kaldığımız da...
İÇ ÇAMAŞIRI KOLEKSİYONUM VAR
Akşam hep seksi iç çamaşırlarıyla mı uyursun?
- Hayır, çıplak uyurum. Tabii Alya arkadaşında kalıyorsa...Kalmıyorsa sevgilimin iç çamaşırlarını giyerim, onun boxer’ı vebeyaz atletini, ikimiz de yatağa öyle gireriz. Ama mini bir iççamaşırı koleksiyonum olduğu doğru. Ve bir sürü aksesuarım.Hoşuma gidiyor onları kullanmak, olur olmaz zamanlarda sergilemek. Ama şehvetli ve seksi kadın olmak için değil,gerçekten eğlendiğim için.
Niye ikide bir seks yazıyorsun?
- Çünkü iyi geliyor. Bu da bir tür büyü! Daha iyi sevişiyoruz o zaman :--)) Üstelik, o yazdığım adama vekadına inanıyorum, o yazılar sayesinde daha çok ona dönüşüyorum. Hayaller kuruyorum, planlaryapıyorum. Seksi planlar!
Sevgilini bu kadar çok anlatmak, başka kadınların iştahını kabartmıyor mu?
- Kabartabilir. Ama yapabileceğim bir şey yok. Ben bunu hesap ederek yaşayamam. Havaya girip,kendini bir şey zannetmesin diye, kocasına/karısına “Çok güzelsin... Beni çok mutlu ediyorsun... Şahanesin!” demeyenlerden değilim. İltifat esirgemek feci bir şey. Sonsuza kadar sevgilimin kulağınaseksi şeyler fısıldayabilirim. O koca burnu bile bana çok seksi geliyor, bunu da söylüyorum, “Sengerçekten manyaksın!” diyor. Öyleyim, ama ben böyle iyiyim. Kendi içimde bir dengem var.
Hiç mi hayatınızda kötübir şey olmuyor? Hepmi iyi şeyler yaşıyorsunuz?
- Hayır, tabii ki sevimsiz,tatsız şeyler de oluyor. Aslına bakarsanız,genel olan da o. Hertarafta acı, sıkıntı,hüzün, dram, kahpe kader, arabesk var. Buduyguların üstüneyatmak çok daha kolay.Depresyona girmekolağan bir şey. Her an buna yol açacak birfırsat zaten hepimizin önünde duruyor. Değerli olan, hayatın iyi yanlarını yüceltmek. Bence yani... Bunun için çaba harcamak gerekiyor. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Yoksa acıları fark etmeyecek kadar salak değilim.
Çocuğu olmayan kadınlara, sevgilisi olmayan insanlara kötülük etmiş olmuyor musun bu yazılarla?
- Yazı yazmak bela bir şey. Sırat Köprüsü’nde yürümek gibi. Yazdığın her cümle birini yaralayabilir ama bir başkasını da sevindirebilir. Ama bütün bunları hesap ederek yazarsan mahvoldun! Sen kendinolamazsın, sadece başkaları için yaşayan biri olursun. Tabii ki kimseyi üzmek istemem, ama n’apiimyani, sevgilim ve kızım hayatta başıma gelen en iyi şey.
Seninkileri biliyoruz, sevgilin de sana sürpriz yapar mı?
- Bol miktarda. Beni mutluluktan ağlattığı çok olmuştur.Evet, hepimiz hediyelerden hoşlanırız, o da bana alıyor ama şöyle bir numara çekiyor, yanında ikinci hediyeolarak, mutlaka kendi emeğiyle yaptığı bir şey oluyor. Bir film, bir klip, bir albüm, içi sürprizlere dolu bir kutu.Benim için yapılmış, benim için tasarlanmış. Eriyorumtabii. Birbirimizi, her seferinde baştan çıkarabilmek,unutulması zor bir şey yapabilmek, yaratabilmek içinkafa patlatıyoruz. Ama ben yandım, gelecek 20 Ekim’de 50 olacak, kara kara n’apsam da onu uçursam diyedüşünüyorum. Çok şaşırtmak istiyorum. Birkaç bin şeygeçiyor aklımdan, bakalım...
YAZI BİTİNCE HAVYARA DEVAM
Yaşlanınca ne olacak?
- Ne bileyim ne olacak, yaşlanmış olacağız. Libidomuzdüşerse, düşmüş olacak, hayat enerjimiz azalmışsa,azalmış olacak. Ama o da bizim o yaştaki gerçeğimizolacak. Bunu düşünerek yaşamak insanı hayattansoğutmaktan başka bir şeye yaramaz. O yüzden önemliolan, şu anda ne yaşıyorsak, dolu dolu yaşamak. Mesela şu anda Alya evde yok, bu yazı bitince dünkü havyara ve votkaya devam edeceğiz hahahahahaha...
Şanslıydın, Dubai Türkiye’ye uzak değildi, işini sürdürebildin. Ya sevgilinin tayini Avustralya’yaçıksaydı?
- Çıksaydı, yine peşinden giderdim! Böyle bir soruyla, yazdıklarımın ikiyüzlü olduğunu kanıtlamayaçalışıyorsanız, daha çok beklersiniz. Nitekim ona böyle bir teklifle geldiler. Uzaaak bir yer... Ben “Yürü gidelim, çok heyecanlı” dedim. Reddeden o oldu. Bana, Ayşe Arman olmaya son vermek de komaz, yeter ki aşk olsun!
Seni kıskanmıyor mu?
- Sevgilim mi? Bu aralar kıskanan benim. Sık sık Rusya’ya gidip geliyor işi gereği. Ah ahhhh, entehlikeli kadınlar biliyorsunuz, çok güzeller, çok beyazlar, çok uzun bacaklılar, çok güzel tenliler, “Ya başıma gelirse?” diye düşünüyorum. Ay bu cümleyi kurmam bile başıma gelebilme ihtimalini artırır,ben yazmamış olayım, siz de okumamış..!
Ayşe Arman / Hürriyet
Kadınlar merak eder oldular! Yazdığım yazılardan, yaptığım röportajlardan çıkardıkları soruları bana her fırsatta soruyorlar. Bugün ben de, toplu bir hizmet yapıp onların merak ettiği sorulara yanıt verdim...
Ömer’le ilişkinizi nasıl bu kadar canlı tutuyorsun?
- Bu 10 puanlık uzmanlık sorusu! Tanıdığım evli-evsiz bütün kadınlar, bana bu soruyu soruyor.Muhtemelen kendi hayatlarıyla kıyaslamak için. “Bizim bilmediğimiz ne yapıyorsun? Formülü ne? Sırrı ne?” Sır-mır yok! Elimden geldiği kadar sevgilimi şımartmaya gayret ediyorum. Ona özen gösteriyorum.“Kocamdır, her an elimin altındadır” yapmıyorum. Sır varsa, bu. Ama yani, sevgilim dediğim adam da, “Hava eksi 18, aklımda sen varsın, akşama votka-havyar yapalım mı? Sonraaa...” diye Moskova’dan mesaj atıyor. E o zaman heyecanlanmaz mısın, onun için hazırlanmaz mısın? Demeye çalıştığım şey, her şey karşılıklı. Adamın odunsa, sen ne yaparsan yap boş. Ben şanslıyım, benimki değil!

Eşine niye “Sevgilim” diyorsun?
- Kocamın, sevgilim olmasını istediğim için! Ben onu sevgilim olarak görürsem, o da öyle görür ve biz iki sevgili oluruz, yıllardırevli iki insan değil. Benim formüllerimden biri bu. Bir tür büyü. Birinsana 40 defa deli dersen, deli olur. 40 defa sevgilim dersen de, sevgilin olur. Ayrıca ‘sevgili’de özgürlük var, ferahlık var, esinti var.‘Koca’ da güzel ama mülkiyet anlayışı daha fazla. Sevgili, insanın elinin arasından kayıp gidebilirmiş gibi. Mesela telefonumda ‘Aşk’diye kayıtlı. ‘Aşkım’ değil, ‘Ömer’ değil, ‘Baba’ değil, ‘Aşk’... ‘The Aşk’... Her telefon çaldığında, bana, o adama ne kadar aşık olduğumu hatırlatıyor. Bir şey daha, benim sözlüğümde, şöyle bircümle yok: “Birlikte büyüdük, çok sağlam bir birlikteliğimiz var, zaman içinde aşkımız sevgiye vedostluğa dönüştü.” Bu cümleyi kabul etmediğim için, yaşadığım ilişkinin ömrüm boyunca aşkolabilmesi için çaba gösteriyorum. Sevgiye ve dostluğa razı olmuyorum, tutkuyu da şehveti de her ançantamda taşıyorum.
Haftada kaç kere?
- İşte bu, kadınların en merak ettiği şey. Yine kendi ilişkileriyle kıyaslamak istiyorlar, bizimkine göreperformans belirleyecekler: “Bizim durumumuz nedir? Altında mıyız, üstünde miyiz?” Gülümseyerek, “Bazen günde üç kez, bazen üç haftada sıfır!” diyorum. Çünkü seyahatte oluyoruz, çünkü göçebe biryaşantımız var. Bu cevap çok rahatlatıyor kadınları.
Senin libidon çok mu yüksek, hormonların çok mu çalışıyor?
- İnkar etmenin manası yok, cinsellikten kaçan, sıkılan, reddedenbiri değilim. İnkar etmenin manası yok, çok seviyorum. Bana şusıkıcı hayattaki, yegane eğlencelerden biri gibi geliyor. Zevk alıyorum, zevk veriyorum, mutlu oluyorum, mutlu ediyorum.Bundan daha fazla insanı doyuracak ne var? Hormonlarım da sağlıklı bir insanın hormonları. Amaaa pekala, libidomun yerlerde süründüğü de oluyor, canımın hiç sevişmek istemediği ya dayorgunluktan uyuyup kaldığımız da...

İÇ ÇAMAŞIRI KOLEKSİYONUM VAR
Akşam hep seksi iç çamaşırlarıyla mı uyursun?
- Hayır, çıplak uyurum. Tabii Alya arkadaşında kalıyorsa...Kalmıyorsa sevgilimin iç çamaşırlarını giyerim, onun boxer’ı vebeyaz atletini, ikimiz de yatağa öyle gireriz. Ama mini bir iççamaşırı koleksiyonum olduğu doğru. Ve bir sürü aksesuarım.Hoşuma gidiyor onları kullanmak, olur olmaz zamanlarda sergilemek. Ama şehvetli ve seksi kadın olmak için değil,gerçekten eğlendiğim için.
Niye ikide bir seks yazıyorsun?
- Çünkü iyi geliyor. Bu da bir tür büyü! Daha iyi sevişiyoruz o zaman :--)) Üstelik, o yazdığım adama vekadına inanıyorum, o yazılar sayesinde daha çok ona dönüşüyorum. Hayaller kuruyorum, planlaryapıyorum. Seksi planlar!
Sevgilini bu kadar çok anlatmak, başka kadınların iştahını kabartmıyor mu?
- Kabartabilir. Ama yapabileceğim bir şey yok. Ben bunu hesap ederek yaşayamam. Havaya girip,kendini bir şey zannetmesin diye, kocasına/karısına “Çok güzelsin... Beni çok mutlu ediyorsun... Şahanesin!” demeyenlerden değilim. İltifat esirgemek feci bir şey. Sonsuza kadar sevgilimin kulağınaseksi şeyler fısıldayabilirim. O koca burnu bile bana çok seksi geliyor, bunu da söylüyorum, “Sengerçekten manyaksın!” diyor. Öyleyim, ama ben böyle iyiyim. Kendi içimde bir dengem var.
Hiç mi hayatınızda kötübir şey olmuyor? Hepmi iyi şeyler yaşıyorsunuz?
- Hayır, tabii ki sevimsiz,tatsız şeyler de oluyor. Aslına bakarsanız,genel olan da o. Hertarafta acı, sıkıntı,hüzün, dram, kahpe kader, arabesk var. Buduyguların üstüneyatmak çok daha kolay.Depresyona girmekolağan bir şey. Her an buna yol açacak birfırsat zaten hepimizin önünde duruyor. Değerli olan, hayatın iyi yanlarını yüceltmek. Bence yani... Bunun için çaba harcamak gerekiyor. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Yoksa acıları fark etmeyecek kadar salak değilim.

Çocuğu olmayan kadınlara, sevgilisi olmayan insanlara kötülük etmiş olmuyor musun bu yazılarla?
- Yazı yazmak bela bir şey. Sırat Köprüsü’nde yürümek gibi. Yazdığın her cümle birini yaralayabilir ama bir başkasını da sevindirebilir. Ama bütün bunları hesap ederek yazarsan mahvoldun! Sen kendinolamazsın, sadece başkaları için yaşayan biri olursun. Tabii ki kimseyi üzmek istemem, ama n’apiimyani, sevgilim ve kızım hayatta başıma gelen en iyi şey.
Seninkileri biliyoruz, sevgilin de sana sürpriz yapar mı?
- Bol miktarda. Beni mutluluktan ağlattığı çok olmuştur.Evet, hepimiz hediyelerden hoşlanırız, o da bana alıyor ama şöyle bir numara çekiyor, yanında ikinci hediyeolarak, mutlaka kendi emeğiyle yaptığı bir şey oluyor. Bir film, bir klip, bir albüm, içi sürprizlere dolu bir kutu.Benim için yapılmış, benim için tasarlanmış. Eriyorumtabii. Birbirimizi, her seferinde baştan çıkarabilmek,unutulması zor bir şey yapabilmek, yaratabilmek içinkafa patlatıyoruz. Ama ben yandım, gelecek 20 Ekim’de 50 olacak, kara kara n’apsam da onu uçursam diyedüşünüyorum. Çok şaşırtmak istiyorum. Birkaç bin şeygeçiyor aklımdan, bakalım...

YAZI BİTİNCE HAVYARA DEVAM
Yaşlanınca ne olacak?
- Ne bileyim ne olacak, yaşlanmış olacağız. Libidomuzdüşerse, düşmüş olacak, hayat enerjimiz azalmışsa,azalmış olacak. Ama o da bizim o yaştaki gerçeğimizolacak. Bunu düşünerek yaşamak insanı hayattansoğutmaktan başka bir şeye yaramaz. O yüzden önemliolan, şu anda ne yaşıyorsak, dolu dolu yaşamak. Mesela şu anda Alya evde yok, bu yazı bitince dünkü havyara ve votkaya devam edeceğiz hahahahahaha...
Şanslıydın, Dubai Türkiye’ye uzak değildi, işini sürdürebildin. Ya sevgilinin tayini Avustralya’yaçıksaydı?
- Çıksaydı, yine peşinden giderdim! Böyle bir soruyla, yazdıklarımın ikiyüzlü olduğunu kanıtlamayaçalışıyorsanız, daha çok beklersiniz. Nitekim ona böyle bir teklifle geldiler. Uzaaak bir yer... Ben “Yürü gidelim, çok heyecanlı” dedim. Reddeden o oldu. Bana, Ayşe Arman olmaya son vermek de komaz, yeter ki aşk olsun!
Seni kıskanmıyor mu?
- Sevgilim mi? Bu aralar kıskanan benim. Sık sık Rusya’ya gidip geliyor işi gereği. Ah ahhhh, entehlikeli kadınlar biliyorsunuz, çok güzeller, çok beyazlar, çok uzun bacaklılar, çok güzel tenliler, “Ya başıma gelirse?” diye düşünüyorum. Ay bu cümleyi kurmam bile başıma gelebilme ihtimalini artırır,ben yazmamış olayım, siz de okumamış..!
Ayşe Arman / Hürriyet