Türkiye’ nin enerji stratejisi ve nükleer enerji

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan MBrv
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

MBrv

Profesör
Katılım
20 Eylül 2009
Mesajlar
1,761
Reaksiyon puanı
23
Puanları
218
TÜRKİYE’ NİN ENERJİ STRATEJİSİ VE NÜKLEER ENERJİ

Dünya’ da gelişmiş olan ülkelerin temel ihtiyacı olan enerji kaynakları, gerek toplumsal refahın arttırılması bakımından, gerek gündelik yaşamın sürdürülmesi bakımından hayati öneme sahiptir. Dünya’ da enerji ihtiyacının günden güne artması ve giderek enerji kaynaklarının tükenmesi, enerji konusunu stratejik bir konu haline getirmektedir.

Türkiye enerjiye olan ihtiyacını %74 gibi büyük bir oranla ithal etmekte ve bu ihtiyacı sürekli artmaktadır. Hidroelektrik Santraller ve Termik Santraller Türkiye’ nin enerji ihtiyacının çok azını karşılamaktadır. Türkiye’ nin son zamanlarda yenilenebilir enerji kaynaklarına ( Güneş Enerjisi, Rüzgar Enerjisi vb. ) yönelmesi sevindirici bir gelişmedir fakat yeterli değildir. Bu yetersizlik Türkiyeyi Nükleer Enerjiye yönlendirmektedir. Ancak bazı çevreler Nükleer Enerjiye bilinçsiz bir şekilde karşı çıkmaktadır. Bugün bakıldığında dünya üzerinde 400'den fazla nükleer enerji santrali vardır ve bunlar dünyanın toplam elektrik ihtiyacının %15'ini sağlayacak kapasitede çalışmaktadırlar. Örneğin Fransa, elektrik ihtiyacının %77'sini nükleer reaktörlerinden sağlamaktadır. Asıl ilginç olan ise Türkiye’ de Nükleer Enerjiye karşı yapılan eylemleri Fransa bizzat desteklemekte ve Fransız eylemciler ön planda yer almaktadır.

353d1xv.jpg



“Nükleer Santral atıkları ciddi bir sorundur” yalanının gerçeği nedir?
1000 MW'lık bir nükleer santralde yılda ortalama 25 ton kullanılmış yakıt çubuğu atığı çıkar. Bunun hacimsel değeri bir yemek masası büyüklüğüdür. Bu çubuklar büyük bir havuzda yıllarca toplanır. Dünyada hurda ya da atığı en kıymetli metaller sıralaması şöyledir: ALTIN – URANYUM – PLATİN – GÜMÜŞ ve ALUMİNYUM’DUR. Bu metal atıklarının (hurda) fiyatları Londra metal borsasında belirlenir. Ancak sadece “kullanılmış uranyum çubuk” fiyatları yoktur. Çünkü hiçbir ülke bu hurdaları elinden çıkartmak istemez. Sebebi ise gelişen teknoloji ile çubukların ileride “defalarca kullanılması gerçeğidir.”
Ciddi RADYOAKTİF ATIK sorunu ise yapılan özel nükleer araştırma ve atom ve nötron bombası geliştirmesi esnasında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de Nükleer Enerjiyi barışçıl amaçlı kullanmayı isteyen ülkelerin kamuoylarında bu bilgi eksikliği nedeni ile zaman zaman koparılan fırtınaların gerçeklerle ilgisi yoktur. ABD, 103 nükleer santral ile en çok “kullanılmış yakıt stokuna” sahip ülkedir.

Bu kullanılmış ya da atık yakıtlara, sürekli talip olan iki alıcı ülke; Fransa ve Rusya maalesef satıcı ülke bulunmaması nedeni ile alım YAPAMAMAKTADIR.
İşte bu gerçekler karşıtlar tarafından, sürekli ört-pas edilerek, atık yakıtlar üzerinden inanılmaz “yalan haberler” yaymaktadırlar. Medya ve yazılı basında ise haber ve programlardaki bilimselliğin temsil oranı da %15-20 seviyesinde olunca “bilgi kirliliğinin” önüne geçmenin güçlüğü daha da kolay anlaşılabilir.
Nükleer Enerji pek çok alanda kullanılabilir. Bunlardan en önemlisi elektrik üretimidir. Bundan başka, nükleer enerji tıpta, endüstride ve silah sanayinde (kıtalar arası balistik füzeler gibi) önemli ölçüde kullanılmaktadır.

Kamuoyu nükleer teknoloji hakkında olumlu olmayan bir yargıya sahiptir. Bu durum nükleer eknolojinin daha etkin bir şekilde tanıtımı ile ortadan kaldırılmalı ve halk bilinçlendirilmelidir. Başka bir anlatımla bu teknolojiye karşı tutumlar ideolojiktir. Bu ideoloji nükleer teknolojiyi kapitalizmle eşanlamlı görmektedir. Onlara göre nükleer teknoloji çok miktarda kapital, dolayısıyla kapitalizm anlamına gelmektedir. Oysa bugün tesis halindeki santrallere en fazla sahip olan sosyalist ülkelerdir. Kaldı ki, Rusya Federasyonu, nükleer teknolojiyi kullanarak elektrik üretimi amaçlı ilk santrali kuran ülke konumundadır. Amaç ülkenin ulusal çıkarları olmalıdır.

Enerji kaynaklarının %74’ünü ithal etmekte olan ve bu nedenle öncelikle kendi enerji güvenliğini sağlaması gereken Türkiye;

  • Enerji ihtiyacının imkanlar ölçüsünde yerel kaynaklardan ve en düşük maliyetle karşılanmasına, çevresel etkilerin gözetilmesine, enerji arzında kaynak ülke, güzergah ve teknoloji çeşitlendirmesine gidilmesine,
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılmasının yanısıra nükleer enerjinin de yeni bir kaynak olarak eklenmesiyle enerji sepetinin çeşitlendirilmesine, ayrıca ülke içinde ve dışında hidrokarbon kaynakları arama-geliştirme faaliyetlerine önem vermesi gerekmektedir.

Türkiye, 2001 yılından bu yana enerji alanında uygulamaya koyduğu mevzuat ile artan enerji ihtiyacının, serbest piyasa kuralları çerçevesinde etkin bir biçimde karşılanmasını hedeflemeli; ayrıca, enerji verimliliğinin arttırılması ve enerji teknolojileri yaygınlaştırılmasını amaç edinmelidir.

* Yazı bana aittir. Eleştirilebilir ve tartışılabilir.
 

uma350

Profesör
Katılım
15 Ocak 2010
Mesajlar
4,411
Reaksiyon puanı
70
Puanları
0
Ben de ülkemizde nükleer santrallerin kurulmasını destekleyenlerdenim.Bir sempozyumda bu konuyla ilgili tartışmaları dinleme fırsatım olmuştu.elektrik mühendisleri odası nükleer enerjiye karşı ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapılması gerektiğini belirtiyorlar.Nedeni ise belli tabi kirlilik ve tehlike.Ancak ülkenin gelişen ekonomisi ve yatırımlar mevcut enerjinin yetmeyeceğini göstermekte.Gelişmiş ülkeler bunu kullanırken biz neden kullanmayalım ? Üç beş tane elemanın çıkıpta eylem yapmasını ben anlamıyorum.Birilerinin gazına gelip atlayıveriyorlar kameraların önüne.İşi anlamadan etmeden engellemeye çalışıyorlar.Türkiye artık enerji konusunda kendi kendine yetebilen bir ülke durumuna gelmelidir.Olay bu kadar açık ve net..
 
Üst