- Katılım
- 4 Nisan 2009
- Mesajlar
- 7,113
- Reaksiyon puanı
- 34
- Puanları
- 1,228
[h=2]Türkiyedeki Yasal Eroin Fabrikaları[/h] -Büyüklere inkılap tarihi departmanından-
Adını hepimizin bildiği meşhur Bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor. Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor. Hikâyeye göre, Bayerde çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de Kendimi kahraman gibi hissediyorum diyince, bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını Heroin koyuyorlar
İlaç niyetine yasal satılan uyuşturucular dünya farmakoloji tarihinin bir parçası. Meşhur doktorumuz Freudun çocuk, genç, yaşlı demeden tüm hastalarına senelerce kokain yazdığı bilinen bir gerçek. Tıpkı, şimdi ilköğretim kantinlerinde de bulabileceğimiz ectasy isimli üzeri rölyefli hapların seneler önce Türkiye eczanelerinde mucize zayıflama hapı diye satılmaya başlaması gibi.Tüm dünyada mucizevi olarak karşılanan eroin isimli ilaç, kısa sürede Amerika ve Avrupada bir bağımlılar ordusu yaratıyor. Ortalık eczaneleri, ilaç depolarını yağmalayan eroin bağımlılarından geçilmez hale geliyor. Batı dillerinde adı Heroin olan bu ilacın Osmanlıya Eroin olarak gelmesini Hleri yutan bir Trakyalı Türk tarafından getirtildiği iddiası üzerine yaslayabiliriz ama adı ve gelişinden ziyade Osmanlıya öyle bir geliyor ki eroin, gitmek bilmiyor Eroin saf morfinden yapılıyor, morfin ise afyondan. Ve o vakitler, dünyanın en kaliteli afyonu, Anadoluda yetiştiriliyor. 62 vilayette düzenli afyon ekimi yapmakta olduğumuz yıllar. Birinci Dünya Savaşının hemen öncesi Tam o tarihlerde yeni icat edilen eroinin de ağır sonuçları görünmeye başlayınca, tüm dünyada afyon ve afyondan üretilen maddelere karşı sert bir kampanya yürütülmeye başlıyor. Elbette, afyon üzerinden büyük rantlar sağlayan ülkeler, bu kampanyaları yalanlıyor, gereksiz buluyor. Örneğin İngiltere, Afyon üretiminin sınırlandırılmasını onaylarken ticaretinin sınırlandırılması konusunda büyük direnç gösteriyor.Ancak, tüm dünyada büyük yankılar uyandıran doktor raporları ve özellikle eroin karşısında oluşturulan konsorsiyum çalışmalarıyla, 1912 yılında Lahey Afyon Sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanıp, eroin üretimi tamamen yasa dışı ilan ediliyor. İngiltere afyon üretimine sınır getirilse de, satışına getirilmemesi için ne kadar dirense de kararı değiştiremiyor Osmanlı ise, Laheye delege bile göndermiyor. 1914te yapılan ek protokole ise delege gönderse de imza koymuyor.Sonrası Dünya Savaşı Sonrası Kurtuluş Savaşı Gerçi, Sevr Anlaşması ile konu Osmanlıyı da bağlar hale geliyor ama Anadoluda hiçbir yasal düzenleme yapılmıyor ve Anadolu dünya afyon ticaretinin merkezi haline geliyor Arjantininden, Japonuna, İtalyanına kadar tüm dünyadan uyuşturucu tüccarları İstanbulu mesken ediniyorlar. İstanbul bir uyuşturucu cenneti haline geliyor. Afyon ticareti serbest, üstelik de en kalitelisi.Milli mücadeleyi kazanıyoruz. İlk hükümetimiz kuruluyor ve yabancı sermaye hükümetimize , topraklarımızda Eroin fabrikası kurmayı teklif ediyor.1926 yılında hükümetimizin aldığı bir kararla, Japon bir firma ile ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli Taşkışla mevkiinde Mecidiye Kışlası olarak bilinen yere tarihimizin ilk Eroin Fabrikası kuruluyor.
-T.C. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı tarafından toz ve ekstre halinde satışa sunulan Morfin şişeleri-
Tüm modern dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, taze cumhuriyetimiz bir uyuşturucu cenneti haline geliyor.1929da ikinci eroin fabrikamız, Eyüpte Haliç kenarına kuruluyor. Adı; Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye ETKİM.Yine aynı yıl, üçüncü eroin fabrikamız Kuzguncukta Türk ecza-yı tıbbiye ve kimyeviye şirketi TETKAŞ adı altında kuruluyor. Kurucuları arasında Kurtuluş savaşı kahramanı İsmail Hakkının da bulunduğu şirketin yönetim kurulu başkanı zamanın TBMM başkan vekili ve Trabzon milletvekili Hasan Saka (1947de Başbakan).Bu yıllarda, Türkiyenin 27 sanayi kuruluşu var ve bunlarının tamamının yıllık kârı 2 Milyon TL düzeyinde seyrederken, eroin fabrikalarımızın cirosu 15 Milyon TL. Aylık bir milyon bağımlının ihtiyacını karşılayacak kadar ve en kalitelisinden eroin imal ediliyor o sıralar genç cumhuriyetimizde.
Bu dönemde inanılmaz ucuz olan eroin toplumun her kesiminde kullanıcı bulmaya başlıyor, iç pazara satışı yasak olan ama denetlenmeyen madde, fabrika çalışanlarından başlayarak tüm ülkede bir bağımlılar ordusu yaratmaya başlıyor.İçte durum böyleyken, dışarıdan tüm dünyadan gelen ambargo tehditleri, yasal zorlamalar, dayatmalara rağmen Türkiye üretime devam ediyor, 1930a gelindiğinde dünya gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü uyuşturucu satıcısı olarak resmediliyordu. Mustafa Kemal bu işe bir son vermek istese de Mecliste eroinden kasasını dolduran milletvekilleri nedeniyle fabrikaları kapattırıp, eroin üretimini yasadışı hale getiremiyordu.Şubat 1930da New Yorkta yakalanan Alesia isimli bir gemide Türkiyeden yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiyor. Tam bu sıralarda da kurtuluş savaşımızın kahraman gemilerinden Pierre Loti, Lamartine, Bulgaria, Vesta gibi gemiler tüm dünyada uyuşurucu kaçakçısı gemiler olarak fişlenmiş bulunuyordu. Ekim 1930da Londrada düzenlenen konferansa Türkiye de heyet gönderdi, amaç uluslararası arenada eroin yüzünden darmadağın durumda olan imajı düzeltip, Milletler Cemiyetine girebilmenin çarelerini aramaktı. Ancak konferansta, Türk heyetinin yaptığı hatalarla Dünya uyuşturucu kaçakçılığının merkezinin, Türkiyenin yasal eroin ticareti olduğu belgelendi.Artık tüm Dünyada Türkiye adı eroinle birlikte anılmaktaydı. 1931 yılında Mustafa Kemal Cenevrede Türkiyenin uyuşturucu trafiğinin ana konu olduğu toplantıya bir heyet gönderdi. Heyetin başında eroin fabrikaları yönetim kurulu başkanı Hasan Saka vardı. Hasan Saka, eroin rantının tepesinde oturan isimlerdendi ve tamamen üretimi durdurmaya yanaşmıyordu. Bunun üzerine toplantıdan genç cumhuriyete ağır ambargolar uygulanması yönünde bir karar çıktı. Türkiye köşeye sıkışmıştı.1933e kadar göstermelik azaltmalar ve göstermelik eroin taciri tutuklamaları, sınır dışı etmeleriyle fabrikalar üretime devam etti.1933 yılında bir gün Mustafa Kemal ani bir şekilde kabineyi toplayıp Eroin Fabrikaları kapanmıştır açıklamasını yapıyor, direnmelere rağmen karar Halk Fıkrası tarafından onaylanıyor. Mustafa Kemalin gücüne karşı bile sıkı muhalefet gösteren eroin lobisi kararın yasalaşmasını bir yıl kadar daha erteletmeyi başarıyor. Ve Türkiyenin yasal eroin fabrikaları bir takım meraklılar konuyu kurcalayana kadar tarihe gömülüyor
Konuyla ilgili kitaplar:
Overdose Türkiye F. Cengiz ErdinçTaklamakan Serap Bengü
KAYNAK

Adını hepimizin bildiği meşhur Bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor. Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor. Hikâyeye göre, Bayerde çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de Kendimi kahraman gibi hissediyorum diyince, bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını Heroin koyuyorlar

İlaç niyetine yasal satılan uyuşturucular dünya farmakoloji tarihinin bir parçası. Meşhur doktorumuz Freudun çocuk, genç, yaşlı demeden tüm hastalarına senelerce kokain yazdığı bilinen bir gerçek. Tıpkı, şimdi ilköğretim kantinlerinde de bulabileceğimiz ectasy isimli üzeri rölyefli hapların seneler önce Türkiye eczanelerinde mucize zayıflama hapı diye satılmaya başlaması gibi.Tüm dünyada mucizevi olarak karşılanan eroin isimli ilaç, kısa sürede Amerika ve Avrupada bir bağımlılar ordusu yaratıyor. Ortalık eczaneleri, ilaç depolarını yağmalayan eroin bağımlılarından geçilmez hale geliyor. Batı dillerinde adı Heroin olan bu ilacın Osmanlıya Eroin olarak gelmesini Hleri yutan bir Trakyalı Türk tarafından getirtildiği iddiası üzerine yaslayabiliriz ama adı ve gelişinden ziyade Osmanlıya öyle bir geliyor ki eroin, gitmek bilmiyor Eroin saf morfinden yapılıyor, morfin ise afyondan. Ve o vakitler, dünyanın en kaliteli afyonu, Anadoluda yetiştiriliyor. 62 vilayette düzenli afyon ekimi yapmakta olduğumuz yıllar. Birinci Dünya Savaşının hemen öncesi Tam o tarihlerde yeni icat edilen eroinin de ağır sonuçları görünmeye başlayınca, tüm dünyada afyon ve afyondan üretilen maddelere karşı sert bir kampanya yürütülmeye başlıyor. Elbette, afyon üzerinden büyük rantlar sağlayan ülkeler, bu kampanyaları yalanlıyor, gereksiz buluyor. Örneğin İngiltere, Afyon üretiminin sınırlandırılmasını onaylarken ticaretinin sınırlandırılması konusunda büyük direnç gösteriyor.Ancak, tüm dünyada büyük yankılar uyandıran doktor raporları ve özellikle eroin karşısında oluşturulan konsorsiyum çalışmalarıyla, 1912 yılında Lahey Afyon Sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanıp, eroin üretimi tamamen yasa dışı ilan ediliyor. İngiltere afyon üretimine sınır getirilse de, satışına getirilmemesi için ne kadar dirense de kararı değiştiremiyor Osmanlı ise, Laheye delege bile göndermiyor. 1914te yapılan ek protokole ise delege gönderse de imza koymuyor.Sonrası Dünya Savaşı Sonrası Kurtuluş Savaşı Gerçi, Sevr Anlaşması ile konu Osmanlıyı da bağlar hale geliyor ama Anadoluda hiçbir yasal düzenleme yapılmıyor ve Anadolu dünya afyon ticaretinin merkezi haline geliyor Arjantininden, Japonuna, İtalyanına kadar tüm dünyadan uyuşturucu tüccarları İstanbulu mesken ediniyorlar. İstanbul bir uyuşturucu cenneti haline geliyor. Afyon ticareti serbest, üstelik de en kalitelisi.Milli mücadeleyi kazanıyoruz. İlk hükümetimiz kuruluyor ve yabancı sermaye hükümetimize , topraklarımızda Eroin fabrikası kurmayı teklif ediyor.1926 yılında hükümetimizin aldığı bir kararla, Japon bir firma ile ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli Taşkışla mevkiinde Mecidiye Kışlası olarak bilinen yere tarihimizin ilk Eroin Fabrikası kuruluyor.

-T.C. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı tarafından toz ve ekstre halinde satışa sunulan Morfin şişeleri-
Tüm modern dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, taze cumhuriyetimiz bir uyuşturucu cenneti haline geliyor.1929da ikinci eroin fabrikamız, Eyüpte Haliç kenarına kuruluyor. Adı; Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye ETKİM.Yine aynı yıl, üçüncü eroin fabrikamız Kuzguncukta Türk ecza-yı tıbbiye ve kimyeviye şirketi TETKAŞ adı altında kuruluyor. Kurucuları arasında Kurtuluş savaşı kahramanı İsmail Hakkının da bulunduğu şirketin yönetim kurulu başkanı zamanın TBMM başkan vekili ve Trabzon milletvekili Hasan Saka (1947de Başbakan).Bu yıllarda, Türkiyenin 27 sanayi kuruluşu var ve bunlarının tamamının yıllık kârı 2 Milyon TL düzeyinde seyrederken, eroin fabrikalarımızın cirosu 15 Milyon TL. Aylık bir milyon bağımlının ihtiyacını karşılayacak kadar ve en kalitelisinden eroin imal ediliyor o sıralar genç cumhuriyetimizde.
Bu dönemde inanılmaz ucuz olan eroin toplumun her kesiminde kullanıcı bulmaya başlıyor, iç pazara satışı yasak olan ama denetlenmeyen madde, fabrika çalışanlarından başlayarak tüm ülkede bir bağımlılar ordusu yaratmaya başlıyor.İçte durum böyleyken, dışarıdan tüm dünyadan gelen ambargo tehditleri, yasal zorlamalar, dayatmalara rağmen Türkiye üretime devam ediyor, 1930a gelindiğinde dünya gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü uyuşturucu satıcısı olarak resmediliyordu. Mustafa Kemal bu işe bir son vermek istese de Mecliste eroinden kasasını dolduran milletvekilleri nedeniyle fabrikaları kapattırıp, eroin üretimini yasadışı hale getiremiyordu.Şubat 1930da New Yorkta yakalanan Alesia isimli bir gemide Türkiyeden yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiyor. Tam bu sıralarda da kurtuluş savaşımızın kahraman gemilerinden Pierre Loti, Lamartine, Bulgaria, Vesta gibi gemiler tüm dünyada uyuşurucu kaçakçısı gemiler olarak fişlenmiş bulunuyordu. Ekim 1930da Londrada düzenlenen konferansa Türkiye de heyet gönderdi, amaç uluslararası arenada eroin yüzünden darmadağın durumda olan imajı düzeltip, Milletler Cemiyetine girebilmenin çarelerini aramaktı. Ancak konferansta, Türk heyetinin yaptığı hatalarla Dünya uyuşturucu kaçakçılığının merkezinin, Türkiyenin yasal eroin ticareti olduğu belgelendi.Artık tüm Dünyada Türkiye adı eroinle birlikte anılmaktaydı. 1931 yılında Mustafa Kemal Cenevrede Türkiyenin uyuşturucu trafiğinin ana konu olduğu toplantıya bir heyet gönderdi. Heyetin başında eroin fabrikaları yönetim kurulu başkanı Hasan Saka vardı. Hasan Saka, eroin rantının tepesinde oturan isimlerdendi ve tamamen üretimi durdurmaya yanaşmıyordu. Bunun üzerine toplantıdan genç cumhuriyete ağır ambargolar uygulanması yönünde bir karar çıktı. Türkiye köşeye sıkışmıştı.1933e kadar göstermelik azaltmalar ve göstermelik eroin taciri tutuklamaları, sınır dışı etmeleriyle fabrikalar üretime devam etti.1933 yılında bir gün Mustafa Kemal ani bir şekilde kabineyi toplayıp Eroin Fabrikaları kapanmıştır açıklamasını yapıyor, direnmelere rağmen karar Halk Fıkrası tarafından onaylanıyor. Mustafa Kemalin gücüne karşı bile sıkı muhalefet gösteren eroin lobisi kararın yasalaşmasını bir yıl kadar daha erteletmeyi başarıyor. Ve Türkiyenin yasal eroin fabrikaları bir takım meraklılar konuyu kurcalayana kadar tarihe gömülüyor
Konuyla ilgili kitaplar:
Overdose Türkiye F. Cengiz ErdinçTaklamakan Serap Bengü
KAYNAK