Erol.k
Asistan
- Katılım
- 3 Haziran 2013
- Mesajlar
- 215
- Reaksiyon puanı
- 11
- Puanları
- 18
- Yaş
- 51
Bugünden sonra dikkat edicem suriye hariç sınır ihlali yapan başka bir ülkenin herhangi bir gemisi vurulup uçak düşürülecekmi .
Bugünden sonra dikkat edicem suriye hariç sınır ihlali yapan başka bir ülkenin herhangi bir gemisi vurulup uçak düşürülecekmi .
Önce angajman nedir bir araştır.
Her ülke sınırını ihlal eden herhangi bir unsura her durumda aynı cevabı vermez.
Şu an Suriye ile aramızda özel bir durum var Suriye geçen yıl bizim uçağımızı düşürdüğü için şu an Suriye'ye verilen tepki diğer ülkelere verilen tepkiden farklıdır.
Bu tüm dünyada benzer şekilde yürür, bir komşun sınırı ihlal ettiğinde uyarırsın diğerini vurursun bu o süreç içindeki konjenktüre bağlıdır.
Tüm sınır ihlalleri tek maddeye göre değerlendirilmez
Yani Türkiye neden İran ya da Yunan uçağını düşürmedi onlar da sınırı ihlal etti derseniz cahillerin kafasını karıştırırsınız ama işi bilenlere karşı komik duruma düşersiniz.
ne demeye getiriyosun kardeş yunanistandan mı korkucazBen bir tane düşürülen Yunan uçağı görmedim siz gördünüz mü?
Tabikide kimseden korkacak değiliz ülke olarak.Diğer mesajlarımıda okursan daha iyi anlarsın.Sadece Yurtta sulh, cihanda sulh olsun istiyorum.ne demeye getiriyosun kardeş yunanistandan mı korkucazhem o NATO ülkesi onu vurursak sorunlar çıkar aramızda zaten oda sınırlarımıza girmeye cesaret edemez 1974 kıbrıs harekatını hatırlatırım yunanlar dersini almıştır
[MENTION=56206]fthtsdmr[/MENTION] çok güzel diyosunda, sonuçta oradan gelen insanları içeri alıyoruz, (Bende şehirlerde sere serpil insaların dolaşmasından vicdani olarak rahatsızım evet. Hepsinin kamplarda toplanması lazım.) ancak sınrdan girilebiliyor. Burada da devreye istihbarat örgütün giriyor işte, bizim sağolsunlar istihbarat örgütümüz hallaç pamuğuna dönmüş gelen girmiş çıkan girmiş. He son 2 senedir istihbarat örgütümüz toparlandı ve kapanmaya başladı. Evet bende üzülüyorum o ölen kardeşlerimize ancak zaman lazım.Yazmayayım diyordum ama yazmam lazım.Şimdi hava sınırımızda kuş uçurtmuyoruz, angajmanımız var ama kara sınırımız yol geçen hanı.Madem sınırlarımıza sahip çıkacağız, Niğde'de 2 askerimizi ve 1 polisimizi şehit edip sevap işledim diyenlerin sınırı nasıl geçtiğini sorgulayacaksın.Burdan oraya silah giderken sesini çıkaracaksın.Terör örgütü üyelerine burada kamp kurulup eğitim verildiğinde buna tepki göstereceksin.İşin özü ADİL olacaksın.
Şimdi bizi tehdit eden,sınırmızı ihlal eden, vatandaşalarımızı ve pilotalarımızı şehit eden, ülkesinde kadın, çocuk, yaşlı demeden katliyam yapan Esed ve Suriye için başbakan dostumuzdur dese dostumuz mu olacak?
Kardeşim, bir şey diyeceğim fakat yanlış anlama; ya sen yalan söylüyorsun, ya da Erdoğan. Zira o yıllarca Esad'a kardeşim, dostum dedi. Dolayısıyla ülke olarak dost olmamız için onlarca siyasi ve diplomatik adım atıldı. O yüzden "onu siyaseten söyledi" yalanına sarılamaz kimse. Zira Erdoğan Esad'a "kardeşim, dostum" derken, yıllarca onlarla ticaretimizi geliştirecek anlaşmalar yaptık, diplomatik kararlar aldık iki ülke ilişkilerini daha iyi hale getirmek için. Vizeleri kaldırdık.. Yani anlayacağın ülke olarak "dost" idik yıllarca. Yani "lafta" kalmıyordu dostluğumuz. Erdoğan sadece durumu ikrar etmek için ona sürekli kardeşim diyordu. Öyleyse kardeşim şu anda ya sen yalan söylüyorsun, ya da Erdoğan seni kandırdı. Eğer sen doğru söylüyorsan, bu durumda Erdoğan yalan söylüyor ve bu çok alçakça bir yalan. Çünkü sen yıllarca dostum kardeşim de; bunu da tasdik edecek devletler arası anlaşmalar yap, diplomatik adımlar at, vizeleri kaldır, ticareti büyüt.. Yıllar sonra pat! Bir günde "düşman" olsun; "yıllardır ülkesindeki çocukları öldürüyor" olsun. Allah Allah.. Yıllarca Suriye'de katliam yapılıyordu da Erdoğan'ın bir günde mi haberi oldu? O gün de hangi gün? İsrail'in Suriye karşıtı demeçler vermeye başladığı gün. Allah Allah, gerçekten ne büyük tesadüf deyip geçiştirelim mi? Düşünsene, milyonlarca dolarlık ticaret anlaşmaları yapıyoruz, iki gün sonra zalim Esad, kaka Suriye.. Her fırsatta "yabancılar onaylıyorsa bu işte bir iş vardır" demeyi biliyor partizan arkadaşlar; yabancıların en kötüsü olan İsrail bu işi onaylıyorsa bu işte çok büyük bir bit yeniği olduğu anlamına gelmiyor mu sizin kriterlerinize göre? Üstelik İsrail sadece bu iki yüzlülüğümüzü onaylamıyor, aynı zamanda ağzından salyalar akarak şöyle diyor; "Esad gidecek, ne olursa olsun gidecek, onun yerine kimin geldiği önemli değil, yeter ki o gitsin". Bu cümleyi İsrail dış işleri bakanı kurdu. Ve birkaç gün sonra aynı cümleyi kalınlaştırdığım yer hariç Erdoğan da televizyonlarda söyledi. Tesadüflerin ardı arkası kesilmiyor maşallah.. İsrail ne diyor? "Kim gelirse gelsin önemli değil, Esad gitsin yeter" diyor. Demek ki konu Suriye'de zulümler olması değil, konu Suriye halkının özgürlüğü, refahı değil. İsrail bunları değil, İsrail karşıtı olan Esad'ın gitmesini önemsiyor sadece. Köle ve kukla bir hükümet istiyor, aynı Türkiye gibi.
Şimdi soruyu yinelersek; Erdoğan'ın parmağında mı oynuyor bizim ülkemiz? Onun dost demesiyle dost, düşman demesiyle düşman mı oluyoruz?
Sonra gelelim senin mesajından alıntıladığım kısacık cümlene sığdırdığın argümanlara.
1- "Vatandaşlarımızı ve pilotlarımızı şehit eden" demişsin. Bu bilgi neye göre? Geçen yıl düşürülen uçağımıza göre diyorsun sanırım. Yani biz düşmanlık yapmaya başladıktan sonra. Öyleyse bu argüman geçerli değil. Çünkü biz oraya soğuk savaş başlatıyoruz, psikolojik savaş yapıyoruz, uluslararası camiada Suriye'ye savaş açılması için çığırtkanlık yapıyoruz, orada çoluk çocuk demeden katleden, 13 yaşındaki çocukları "kafir" diye kurşuna dizen teröristlere yardım ve yataklık yapıyoruz. Hatta dahası, ülkemizden oraya giden Türk vatandaşlarına kolaylık sağlıyoruz, Suriye ordusunu ve polisini öldüren silahları biz gönderiyoruz, hem de TRT'de göğsümüzü gere gere(!). Bunlar da yetmiyor Suriye sınırına uçak gönderip sınırlarını ihlal ediyoruz! Bütün bunların üstüne bize kucak açmalarını mı bekliyorduk? Yani türlü ihlalleri, türlü düşmanlıkları 2 yıl boyunca yapıyoruz; sınırlarını da ihlal ediyoruz.. Sonra "pilotlarımızı şehit eden" oluyor bunun adı. Bu argüman yanlış. Esas bu argüman onlar için doğru; "vatandaşlarımızı şehit eden, ülkemizdeki terörü destekleyen, buraya durmadan silah gönderen, bize savaş açmaları için diğer ülkeleri tahrik eden, sonra da küstahça sınırımızı ihlal edenlere karşı başka ne yapacaktık"? Deseler yeridir.
2- "Ülkesinde kadın, çocuk, yaşlı demeden katliam yapan" demişsin. Yine soruyorum, bu bilgi neye göre? Esad aynı Erdoğan gibi yıllardır Suriye'nin başında; yani o koltuğa yeni oturmadı. Erdoğan 12 yıldır, Esad da 14 yıldır hükümet ediyor. Yani neredeyse hükümet süreleri aynı. Şimdi senin iddia ettiğin bilgi doğru ise; 10 yıldır katliam yapılıyordu da biz yeni mi duyduk? Koskoca 10 yıl boyunca Esad kadın çoluk çocuk demeden ülkeyi tarumar etti ve biz şu iletişim çağında hiçbir şey işitmedik mi? Hem de dibimizdeki komşumuzdan? Bu katliamları işitmedik onu bırak, bir de üstüne ticaret anlaşmaları yaptık, vizeleri kaldırdık. Allah için işkence gören katliamdan kaçmak isteyen hiçbir Suriye'li de bizim ülkemize gelmedi yıllarca. Hiçbir Suriyeli iltica etmedi! Hiçbir Suriye'li katliamdan kaçmadı! Bu saçma iddia doğru olsaydı, 3 ayda yüzbinlerce Suriye'li ülkemize geldiğine göre, 10 yılda bütün Suriye gelmiş olmalıydı. Ama tek bir tane bile gelmedi! Onun yerine ne yaptılar? Bayramlarda sınırda "kucaklaştık", bayramlaştık; hediyeler verdik, akraba ziyaretleri yaptık. Taa ki Erdoğan bunu engelleyip bizi "düşman" ilan edene kadar. Yaptığı bütün anlaşmaları unuttu, dostum kardeşim dediğini unuttu, bayramlaşmaya bile engel oldu, bütün sözlerini çiğnedi. Tam tersine, oraya katliam için teröristler yolladık. Sadece Adana'dan bir sürü insanın akrabası öldü orada. Hatay'ı sayma bile. Ben sana soruyorum "bu bilgi neye göre" diye; o yüzden kendi verdiğim bilginin de neye göre olduğunu söyleyeyim.
Suriye'de savaşan üç beş tane belli gruplar var. Sırayla ele alalım; (a) El Kaide. Yıllardır dünya gündeminde terörist olarak biliniyor. Hatta o kadar ki, Amerika'nın Afganistan'ı işgal etmesi haksız olduğu halde "El Kaide" gerekçesiyle dünya buna sessiz kaldı. Kendi televizyon kanallarında nasıl ciğer yedikerini, kalp söktüklerini bizzat kendileri gösteriyorlar. Benim sözüm değil, "yandaş" medya sözü değil, bizzat El Kaide alenen yayınlıyor. Müftüleri de yine kendi resmi yayınlarında Suriye'deki alevileri nasıl köpeklere yedireceklerini anlatıyor ve İsrail'i Allah rızası için(!) göreve çağırıyor! Canlı yayında! Tüm dünyada sivil halklar üzerinde canlı bombaların mimarı. (b) El Nusra. El Kaide ile bağlantılı olduğunu kendileri söylüyorlar, Hatay'da onlarca vatandaşımızın ölümüne yol açan saldırıyı resmen üstlendiler. Köy basıp müslümanların kanlarını ve namuslarını helal bildiklerini yine kendi çektikleri videolarla yayınladılar. 12-13 yaşlarındaki çocukları "kafir oldu" diyerek kurşuna diziyorlar. Sahabenin naaşını çalmakla övünüyorlar. (c) IŞİD. Daha şundan 6 gün önce, 20 Mart'ta bu şerefsizlerden biri Niğde'de polisimizi ve askerimizi şehit etti ve sevap kazandım dedi! O alçak Suriye'de cihad(!)tan dönen bir IŞİD teröristiydi. (d) ÖSO. Üyelerinin çoğu yıllarca Suriye ordusunda görev yapmış kişiler. Yani ya dün hainlerdi, ya da bugün hainler. Eğer sözleri doğruysa ve Esad yıllarca zulmettiyse, bunlar da Esad'la beraber halka zulmettikten yıllar sonra bugün İsrail'in işaretiyle harekete geçtiler. Yok eğer sözleri batılsa; kendileri iki kez zalimdir. Çünkü ilk olarak iftira ediyorlar, ikinci olarak da iftiraya dayanarak kan döküyorlar.
Demek ki senin bu ikinci arügmanın da yanlış. Aslında yine tam tersine, orada çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden insanların öldürülmesine biz sebep olduk; onları öldürenleri biz besledik büyüttük, eline silahı verdik, cebine parasını koyup gönderdik. Sadece Adana'da yüzlerce baba "benim çocuğum Suriye'de savaşmaya gidiyor engel olun" diye karakollara başvurdu. Çok afedersiniz tek bildiği mitinglerde söylenenlerden ibaret olan ahmakların "sallamak bedava" demesiyle iktifa edip de benim yalan söylediğimi düşünüyorsanız, daha önce de söyledim, buyurun Suriye sınırına gelin kendiniz görün! O bölgedeki karakolları arayın sorun kaç tane baba gelmiş oğullarının vazgeçirilmesi için. Ama Türk hükümeti ne yaptı bu Türk çocukları hakkında? Biz karışamayız dedi. Hatta gitmelerine destek oldu; maaş verdi. Boşuna mı kamplara kimsenin girmesine hatta kimsenin oradan haber almasına müsade edilmiyor? Ve yine bana sallıyor diyecek kadar alçaklaşanlara inanmayı düşünecekseniz, Türkiye'de uydu interneti hizmetini ilk veren Eutelsat-Tooway'in Türkiye distribütörlerini arayın ve sorun, Türkiye'den Suriye'ye kaç teçhizat gönderildiğini. Daha binlerce böyle konu var; uzamasın, ben "neye göre" söylediğimi anlatıyorum sadece.
Bir de senin söylemediğin ama bazılarının söylediği iki argüman daha var, onları da yazalım;
3- "Ne yapacaktık, seçim ver deyip vurmayacak mıydık" diyorlar. Bu argüman hem yanlıştır, hem de aşırı samimiyetsizdir. Yanlıştır, çünkü haberler tek taraflı. Görüntülerde bir kurşun tanesi gibi duran hiçbir tarafı MIG uçağına benzemeyen bir şey var. Ayrıca sınırımıza "yaklaştığı" ve daha sonra 1.5km içeri girdiği söyleniyor. Bu bir jet. Eğer denildiği kadar kısa sürede 1.5km girmişse, sınıra dik geliyor olmalı. Vurulduğunda ise sınırdan 1.2km dışarı düştüğü söyleniyor. Peki, bu kadar yüksek hızda gelen bir jet, vurulduğu anda bize doğru gelmekteyken vurulduktan sonra birden bire tam tersi istikamette 3km geriye nasıl düştü? Hadi oraya doğru gidiyor olsaydı, bu normal olurdu; fakat son sürat bize doğru geliyorsa, hazır 1.5km içeri girmişken, içeride de biraz sürüklenir 3km kadar içeri düşmez miydi? Dedikleri gibi düşmesi için o tarafa doğru gidiyor olması gerekirdi. Belki de ihtara uydu ve geri dönerken vuruldu? Bu, argümanın yanlış kısmı. Samimiyetsiz kısmı da şudur ki; Erdoğan bugünlerde sürekli olarak "seçimden sonra" soruşturmalar yapacağını söylüyor. Demek ki bu argüman ikinci kere de yanlış; demek ki "adalet" bile seçimden sonraya ertelenebiliyormuş. Halbuki uçağın gelip gitmesi gibi kısa bir süreden de bahsetmiyoruz; Aralıktan bu yana tam 3 ay geçti! Hala da seçimden sonra seçimden sonra deyip duruyor. Adaleti nasıl tatil edebiliyor? Madem ki ülkeyi derinden etkileyecek kadar büyük bir sorun var; aç soruşturmanı, çıkar her şeyi ortaya, dimdik dur, biz de senin arkanda duralım! Ama öyle yapmıyor, hala da seçimden sonra diye bağırıp duruyor. Bu da aynı zamanda bizim haklarımızı da ihlal ettiğini gösteriyor. Benim ülkemde bu kadar büyük güvenlik zaafiyeti varsa, sen bunların peşine düşmeyi nasıl 3 ay geciktirirsin, kimse neden sormuyor bunu! Hem de üstelik sen haklıysan, neyden korkuyorsun?
4- "Seçimle geldi, o kadar oy aldı, günah işleme özgürlüğü var" diyorlar. Bu argüman da yine yanlış ve samimiyetsizdir. Yanlıştır, çünkü daha önce de söylediğim gibi, seçim meşruiyetin ilanıdır, masumiyetin değil. Bundan öncekiler de seçimle gelmişti, neden eleştirildiler, kimisi neden yargılandı? Çünkü onlar hizmet etmeleri için seçildiler, kendi karınlarını doyurmak için, saltanatla hüküm sürmek için değil. Dolayısıyla seçilen kişinin hesap verebilir olması gerekir. Padişah da değil peygamber de değil ki bu "ona kimse bir şey diyemez, o suç işlemez, o hata yapmaz, o bizi kesse de oy aldı, paramızı da yese oy aldı" diyelim. Bu demokrasiye de aykırı, İslam'a da aykırı, insanlığa da aykırı. Ne zaman ki bir toplulukta zenginler suçlarından dolayı yargılanmaz, fakat fakirler suçlarından dolayı yargılanırsa onlara Allah'ın azabının inmesi yakındır. (Hadis.) Bu argüman yanlış olduğu kadar çok samimiyetsizdir; örneklerini taptaze olarak Kırım'da ve Suriye'de gördük. Zira Kırım'da yapılan seçim için Davutoğlu haddini aşarak "seçim sonucu kabul edilemez" dedi. Hani seçimdi, demokrasiydi? Daha bu olay yepyeni oldu! İkincisi de Suriye'de oldu; Erdoğan savaş çığırtkanlığı yapmaya kalkıştığında Esad ne dedi? Seçim yapalım, halkım isterse giderim dedi. Erdoğan ne dedi? "Seçim kabul edilemez, Esad her türlü gidecek". Hani ne oldu seçim, ne oldu sandıkla gitmek?
Jetin düşürülmesi de teröristlerin Türkiye'ye bakan sınır kapılarını ele geçirmiş olmasıyla aynı zamanlarda oluyor. Bugünlerde "tesadüf"ler peşimizi bırakmıyor. Nasıl olmuşsa, Türkiye tarafı kapılar teröristlerin elinde hep. Maalesef ki bu akrebin dönüp dolaşıp bizi ısıracağını, Hatay'da gördük; Allah bir daha göstermesin diyeceğim ama kan tutkusu olan bir başbakanımız var; temennimi o yüzden Allah'a sunuyorum.
Bir de dip not var; bizim uçağımızı uyarmadan vurdular demişler. Uyarı yapılıp yapılmadığı bilgisini bize kim ve nasıl verdi bilmiyoruz. Telsiz bağlantısı da birden kesiliyor, pilotlarımız hiçbir bilgi de mi vermemişler? Ayrıca "keşif" uçağı olduğu ve radar sistemlerini "test ettiği" söyleniyor. Ta Lazkiye sınırından içeri girerek mi yapmışız radar testlerimizi? Yani uçak test etmek için "düşman" topraklarına mı giriyoruz? Tabii ki "kimin düşürdüğü" de hala muamma.. Kimin düşürdüğü haberlerde değişiyor, fakat bütün haberlerde ortak bir bilgi var; uçağın düştükten sonra Türk olduğu anlaşılmıştır deniliyor. Demek ki iddia edildiği gibi "tanıtma sistemleri" açık değilmiş; ve belki ihtar da edilmiş, taa ki düşene kadar da Türk uçağı olduğu anlaşılamamış. Haberler aşırı derecede tek taraflı.
Birader açıkça yazını okuyamadım başı sonu yetti. habere gelecek olursak, önemli olan benim ülkemin menfaati. Yeri geldi aynı evdeki 2 kardeş birbirine darılıyo konuşmuyoda, o zaman ole icap ediyodu ole konuştu. Kendi hayrına konuşmadıya ülke menfaati için konuştu. Onun için gevelenmenin bi anlamı yok. En azından renkler belli olduktan sonra birileri resim çektirmeye gitmedi. Onun için benim ülkem bu konuda azami hassasiyet gösterirken, bu söylemler neye.
O yüzden "onu siyaseten söyledi" yalanına sarılamaz kimse.
Okumaya gelince tembel, yazmaya gelince cengaver olan senin gibi arkadaşlar için "yetti" dediğin kısmını özetleyeyim; "kardeşim" demesi "o zaman öyle icap ettiği için" değildi. Gerçekten iki ülke dost olmuştu, vizeler kalkmıştı, ticaret anlaşmaları yapılmıştı. Dünyada hiçbir örneği görülmeyen "bayramlaşmalar" yapılıyordu. Sürekli ziyaretleşiliyordu. Yani lafta kardeşim demiyorduk, gerçekte kardeş gibi yaşıyorduk. Ha yine de sen haklıysan ve "öyle icap ettiği için" kardeşim demişse, o zaman da iki yüzlü ve yalancı olduğunu kendi ağzınla söylemiş oldun.
Bu arada yazımın tamamını alıntılamana gerek yok, beni işaretleyerek alıntılamadan da yazabilirsin, böylece diğer okuyan arkadaşların uzun alıntılarla gözü yorulmaz.
hakikaten çok ilginç insanlarımız var,
suriye, uçağımızı hiç uyarı yapmadan vurdu, suriye'den önce içerdekiler "bizim uçağın orda ne işi vardı" diye sorgulamaya başladı.
şimdi suriye uçağını biz vuruyoruz hatta sınırı geçtiği için 4 kez uyararak vuruyoruz, yine suriye'den önce içerdekiler "hemen vurulması mı lazım" diyorlar.
olaya siyasi baktığınızı umuyorum çünkü siyasi bakmıyorsanız hainsiniz demektir.
eğer siyasi bakıyorsanız sınır hattımızın korunmasının seçimle alakasının olmadığını vurgulamak istiyorum. bayramlarda, tatillerde biz yatarken ordu da mı yatıyor sanıyorsunuz.
sınırlarımız her zaman korunur, seçim olmuş olmamış bu değiştirmez.
hakikaten çok ilginç insanlarımız var,
suriye, uçağımızı hiç uyarı yapmadan vurdu, suriye'den önce içerdekiler "bizim uçağın orda ne işi vardı" diye sorgulamaya başladı.
şimdi suriye uçağını biz vuruyoruz hatta sınırı geçtiği için 4 kez uyararak vuruyoruz, yine suriye'den önce içerdekiler "hemen vurulması mı lazım" diyorlar.
olaya siyasi baktığınızı umuyorum çünkü siyasi bakmıyorsanız hainsiniz demektir.
eğer siyasi bakıyorsanız sınır hattımızın korunmasının seçimle alakasının olmadığını vurgulamak istiyorum. bayramlarda, tatillerde biz yatarken ordu da mı yatıyor sanıyorsunuz.
sınırlarımız her zaman korunur, seçim olmuş olmamış bu değiştirmez.
Her zaman kısa ve net olmak lazım tarafını belli etmek için. Tarafsız adam boş adamdır. Ya hakkın yanında olacaksın yada batılın. Uzun uzadıya yazmak kıvırmak için sonrasına pay bırakmaktır. Öyle bir tez koymuşsun ki ortaya, rahmetli Kemal Sunal ın filmindeki gibi çocuk yapsam vuracaklar , yapmasam vuracaklar misali olmuş.
Boş yazıyorsun o kadar satırı.
Erdoğan Esed'e kardeşim demiş miydi?
Evet...
Erdoğan Suriye ile ilişkileri geliştirmiş miydi?
Evet...
Vizeler kalkmıştı, ortak bakanlar kurulu toplanmıştı, iş anlaşmaları yapılmıştı...