_ceyda_
Profesör
- Katılım
- 6 Ocak 2008
- Mesajlar
- 1,026
- Reaksiyon puanı
- 1
- Puanları
- 0
Psikopat bir ev kadınının günlük faaliyetleri
:R
İyilik kisvesi altında birine kötülük mü yapmak istiyorsunuz? Ona gidin herhangi bir narenciye ağacı hediye edin. Limon, portakal, mandalina, kumkat, turunç.. Hiç fark etmez!
Hani böyle hafiften de “başladığım her işi bitiririm! Başarısızlık nedir bilmem” gibi bir manyaklığı da varsa o arkadaşınızın.. Allaaaah.. Bitti o bitti!
Yahu insan her güne limon ağacından aonidiella citrina yani “kabuklu bit” (evet eveeeet.. nerde görsem tanırım onu!) ayıklayarak başlar mı? Var mı böyle bir sapıklık?
tuğçe baran
Ben başlıyorum. Duş al, diş fırçala, çay suyunu koy ve git bir kaba arap sabunlu su hazırlayıp bir bezle limon ağacını sil, bitlerini ayıkla!
Neden? Çünkü nazlı limonum gene haşeratlandı. Üstelik aynı zamanda eve zirai ilaç da sokmak istemeyen çevreci düdük makarnalardanız. Doğal, zehirsiz yollarla mücadele etmeye çalışıyoruz sayın haşere takımıyla.
Arap sabunu ne kadar doğal hiç sormayın. İnternetin yalancısıyım. Zaten bir halta da yaramıyor. Bir tanecik limon olsa sadece derdim, hiç önemli değil. Limon ağacı yetmedi, “ay sen çok seversin meyveli ağacıııı. Bak sana Kaz Dağlarından dönerken ne getirdiiiiik” diye bir de portakal ağacı geldi yanına. Haşerat eş başkan olarak! Zira onda da ne var dersiniz? “Kırmızı örümcek”! Yani panonychus citri veya tetranychidae! Böyle minik minik, kırmızı kırmızı nasıl da sevimliler. Ağ yapıp Tarzan gibi sallanmaktalar.
Vefakat yapraklar başladı bir bir dökülmeye.. Hadeee. Kabuklu bit mücadelesi bitti, bu sefer de kırmızı örümcek mücadelesi başladı.
Nereden geliyor bunlar hiçbir fikrim yok. Yetiştirmeye çalıştığımız kestane fidanlarında da “beyaz bit” var.
Bu da Manita Bey’in “hediyesi”. Gitmiş marketten bir torba filizlenmiş kestane almış (bilerek), plastik bardaklara ekmiş, onlar da bir güzel yeşermiş... Sonra bakamayacağını anlayınca (klasikus erkekus) mülteci olarak benim balkona getirmiş.
Bütün bu ilticai operasyon da ben yokken oluyor. Yaz başında durduk yerde 22 tane evlatlığım oldu. İyi güzel bakalım, velakin büyüdükçe tuhaflaşmaya başladılar. Bir baktım onlara da unlu bit midir beyaz bit midir o tebelleş olmuş! Yavru fidanların canına okuyor.
Bu haşeratın latince isimlerini de yazıyorum böyle bilmiş bilmiş (gerçi tam da emin değilim ama neyse) zira sabah teftişi ve ayıklaması bitince bir de internette bilimsel araştırma faslı başlıyor.
Bir yandan kahvaltı ediyorum bir yandan ağaçlar.net, bahçe.biz, turunçgiller.com, tagem.gov.tr, sezerilaçlama.com, anamurtarım.gov.tr, syngenta.com.tr ne kadar çiftçi sitesi varsa hepsine bakıyorum.
Bir teşhis uzmanı oldum çıktım! Ama tedavi uzmanı oldum diyemem. Ev işi ilaçlar bana mısın dememekte. Sonunda Eminönü’ne fidan pazarına gittim. Elimde bir torbaya konulmuş numune yapraklar daldım bir ilaççıya.
Teşhislerim doğruymuş, bir de ayrıca mantar varmış, onu bilememişim. Sonra sordu: “Kaç dönüm? Var mı yüz ağacın?”
He var! Yüz tane narenciye ağacım var ama aynı zamanda o kadar salağım ki onları İstanbul’da yetiştiriyorum ve ilacı gelip saf saf senden alıyorum!
İhtiyacım olan bir damla için koca koca şişeler aldık geldik. Birinin adı “CONAN 5FL” iyi mi! Hehe. (Biliyorum, yine kazıklandım)
Fakat olacak gibi değil. Üstünde neler yazmıyor ki! “Evde kullanmayınız! İlaçlama esnasında buharını ve zerrelerini teneffüs etmeyiniz! Maske, eldiven ve özel giysi kullanınız! İlaçlanmış sahaya 7 gün insan ve hayvan sokmayınız!”
Öeeh! Balkonda yapsam bile içeriye alamayacağım. Bu sefer de bitkicikler donmak suretiyle haşerelerle beraber komple ölecek.
Ne oldu! Kaldık ev ilaçlarına. Bana mısın diyorlar mı peki? Hayır. Neş’e içinde hopluyorlar, zıplıyorlar, sallanıyorlar, çoğalıyorlar.. Psikopat ev kadını yazarınız da işte böyle her sabah bit ve örümcek ayıklaması yapıyor. (Bunu bir gün biri aleyhime delil olarak kullanacak gibi bir his var içimde ya du bakalım.)
Dediğim gibi delirtmek istediklerinize nefis bir hediye arıyorsanız bir limon veya portakal fidanı hediye edin... Sonra da sorun: “Hani limonlarından limonata yapacaktın? N’oldu?” Bıçak sallamazsa hüngür hüngür ağlayacaktır.
Moderatör Not : Kaynaklarımızda direk link vermeyi unutmayalım.
Kaynak
:R
İyilik kisvesi altında birine kötülük mü yapmak istiyorsunuz? Ona gidin herhangi bir narenciye ağacı hediye edin. Limon, portakal, mandalina, kumkat, turunç.. Hiç fark etmez!
Hani böyle hafiften de “başladığım her işi bitiririm! Başarısızlık nedir bilmem” gibi bir manyaklığı da varsa o arkadaşınızın.. Allaaaah.. Bitti o bitti!
Yahu insan her güne limon ağacından aonidiella citrina yani “kabuklu bit” (evet eveeeet.. nerde görsem tanırım onu!) ayıklayarak başlar mı? Var mı böyle bir sapıklık?
tuğçe baran
Ben başlıyorum. Duş al, diş fırçala, çay suyunu koy ve git bir kaba arap sabunlu su hazırlayıp bir bezle limon ağacını sil, bitlerini ayıkla!
Neden? Çünkü nazlı limonum gene haşeratlandı. Üstelik aynı zamanda eve zirai ilaç da sokmak istemeyen çevreci düdük makarnalardanız. Doğal, zehirsiz yollarla mücadele etmeye çalışıyoruz sayın haşere takımıyla.
Arap sabunu ne kadar doğal hiç sormayın. İnternetin yalancısıyım. Zaten bir halta da yaramıyor. Bir tanecik limon olsa sadece derdim, hiç önemli değil. Limon ağacı yetmedi, “ay sen çok seversin meyveli ağacıııı. Bak sana Kaz Dağlarından dönerken ne getirdiiiiik” diye bir de portakal ağacı geldi yanına. Haşerat eş başkan olarak! Zira onda da ne var dersiniz? “Kırmızı örümcek”! Yani panonychus citri veya tetranychidae! Böyle minik minik, kırmızı kırmızı nasıl da sevimliler. Ağ yapıp Tarzan gibi sallanmaktalar.
Vefakat yapraklar başladı bir bir dökülmeye.. Hadeee. Kabuklu bit mücadelesi bitti, bu sefer de kırmızı örümcek mücadelesi başladı.
Nereden geliyor bunlar hiçbir fikrim yok. Yetiştirmeye çalıştığımız kestane fidanlarında da “beyaz bit” var.
Bu da Manita Bey’in “hediyesi”. Gitmiş marketten bir torba filizlenmiş kestane almış (bilerek), plastik bardaklara ekmiş, onlar da bir güzel yeşermiş... Sonra bakamayacağını anlayınca (klasikus erkekus) mülteci olarak benim balkona getirmiş.
Bütün bu ilticai operasyon da ben yokken oluyor. Yaz başında durduk yerde 22 tane evlatlığım oldu. İyi güzel bakalım, velakin büyüdükçe tuhaflaşmaya başladılar. Bir baktım onlara da unlu bit midir beyaz bit midir o tebelleş olmuş! Yavru fidanların canına okuyor.
Bu haşeratın latince isimlerini de yazıyorum böyle bilmiş bilmiş (gerçi tam da emin değilim ama neyse) zira sabah teftişi ve ayıklaması bitince bir de internette bilimsel araştırma faslı başlıyor.
Bir yandan kahvaltı ediyorum bir yandan ağaçlar.net, bahçe.biz, turunçgiller.com, tagem.gov.tr, sezerilaçlama.com, anamurtarım.gov.tr, syngenta.com.tr ne kadar çiftçi sitesi varsa hepsine bakıyorum.
Bir teşhis uzmanı oldum çıktım! Ama tedavi uzmanı oldum diyemem. Ev işi ilaçlar bana mısın dememekte. Sonunda Eminönü’ne fidan pazarına gittim. Elimde bir torbaya konulmuş numune yapraklar daldım bir ilaççıya.
Teşhislerim doğruymuş, bir de ayrıca mantar varmış, onu bilememişim. Sonra sordu: “Kaç dönüm? Var mı yüz ağacın?”
He var! Yüz tane narenciye ağacım var ama aynı zamanda o kadar salağım ki onları İstanbul’da yetiştiriyorum ve ilacı gelip saf saf senden alıyorum!
İhtiyacım olan bir damla için koca koca şişeler aldık geldik. Birinin adı “CONAN 5FL” iyi mi! Hehe. (Biliyorum, yine kazıklandım)
Fakat olacak gibi değil. Üstünde neler yazmıyor ki! “Evde kullanmayınız! İlaçlama esnasında buharını ve zerrelerini teneffüs etmeyiniz! Maske, eldiven ve özel giysi kullanınız! İlaçlanmış sahaya 7 gün insan ve hayvan sokmayınız!”
Öeeh! Balkonda yapsam bile içeriye alamayacağım. Bu sefer de bitkicikler donmak suretiyle haşerelerle beraber komple ölecek.
Ne oldu! Kaldık ev ilaçlarına. Bana mısın diyorlar mı peki? Hayır. Neş’e içinde hopluyorlar, zıplıyorlar, sallanıyorlar, çoğalıyorlar.. Psikopat ev kadını yazarınız da işte böyle her sabah bit ve örümcek ayıklaması yapıyor. (Bunu bir gün biri aleyhime delil olarak kullanacak gibi bir his var içimde ya du bakalım.)
Dediğim gibi delirtmek istediklerinize nefis bir hediye arıyorsanız bir limon veya portakal fidanı hediye edin... Sonra da sorun: “Hani limonlarından limonata yapacaktın? N’oldu?” Bıçak sallamazsa hüngür hüngür ağlayacaktır.
Moderatör Not : Kaynaklarımızda direk link vermeyi unutmayalım.
Kaynak