'Törkiş Watergate'

wwhirlwind

Profesör
Katılım
21 Aralık 2006
Mesajlar
2,313
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
İktidarlar, tarihin her döneminde rakiplerini dinlemek, istihbarat almak hevesinde olmuştur. Bu hevese kapılanlardan bir kısmı deşifre olmuş ciddi faturalar da ödemişlerdir�

Watergate bu anlamda faturanın nasıl ödettirilmesi gerektiğini ortaya koyan en önemli olaydır. Bir ulusun demokrasiyi ve insan haklarını nasıl içine sindirdiğinin bir kanıtı olarak sonuçlanmıştır ABD'de. Hukukun tüm siyasi güçlerin üzerinde olabileceğinin, erki elinde bulunduranları nasıl dizginleyebildiğinin en net örneğidir.

Öyküyü derinliğine bilen ya da bırakın o ünlü filmini izleyenler anlar; ne demek istediğimi...

Bizim Watergate'ler çoktur da nedense bizim ülkemizde kanıtlansa da, bilinse de fatura ödeyen pek bulunmaz. Hukuk bu tür olayların üzerine gerektiği gibi gitmez, gidemez...



Geçmişte gerek iktidar gerek muhalefet partileri liderleri, gazeteciler, aydınlar, sanatçılar belirli dönemlerde dinlendikleri şüphelerini gündeme getirdiler. Başbakanlar bile dinlendiklerinden şikayet ettiler sık sık. Hiçbirinin üzerine gidilemedi.



Biri hariç. O da ilginç bir örnek.



Yakından bakalım:



Bülent Ecevit"in Başbakanlığı döneminde yani 1999 yılında. Emniyet içindeki çatışmadan kaynaklı patlak veren tele-kulak skandalı sonucunda dönemin Başbakanı Ecevit"in başbakanlık makamı ve ev telefonunun dinlendiği ileri sürüldü.



Sadece Ecevit değil Cumhurbaşkanlığı, MGK, Genelkurmay, bakanlar, milletvekilleri, gazeteciler, büyük holding patronları başta olmak üzere 963 kişinin yasadışı biçimde dinlendiği iddia ediliyordu.



Aynı dönemde Başbakan Yardımcı Mesut Yılmaz"ın Ankara Nenehatun caddesindeki konutunda dinleme cihazı olarak isimlendirilen� böcek� araması yapıldı ve bulundu.



Dönemin İçişleri Bakanı Sadetin Tantan, 4 müfettiş görevlendirdi. Soruşturma sonucunda Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve yardımcısı Osman Ak, başta olmak üzere çok sayıda polis açığa alındı.



Bu olayın perde arkası binlerce sayfa belge; tanık ifadeleri, mahkemeler ve sürgünlerle dolu. Ama özeti şuydu:



Sabri Uzun Cephesinin iddiası: Ankara Emniyeti güç kazanmak amacıyla, başbakan, cumhurbaşkanlığı, genelkurmay, bakanlar başta her yeri dinledi.



Saral cephesinin iddiası: Ankara Emniyet Müdürlüğü olarak, yazılı talimat ve görevlendirme ile polis içindeki Fethullahçı kadrolaşma hakkında bir inceleme yapıyorduk. Fethullahçı kadrolarla dolu Emniyet Müdürlüğü İstihbaratı (Sabri Uzun ve ekibi) bu incelemeyi baltalamak için Ankara Emniyeti"ne komplo kurdu.



İkisi de kendi içinde tutarlı ve ikisi de birbirinden vahim iddia. İsteyen Saral ve ekibinin emniyet içinde güç kazanmak için herkesi dinlediğine isteyen Fethullahçı kadronun kendini korumak için Saral ve ekibini ateşe attığına inanır.



ikisi de kendi içinde tutarlı ve ikisi de birbirinden vahimdi. Ya polis suçluları yakalaması için kendisine teslim edilen teknolojiyi kötü amaçlarla kullanacak kadar yanlış bir yapılanma içindeydi ya da istihbarat bir cemaatin kontrolündeydi.



Yakından takip edenler biliyor ki, bu olaylar unutulup, tozlu arşivlerde bir hiç olarak kaldı.



Bir dip not verelim: Fethullah Gülen"in istihbarat merakını bilmeyen artık kalmadı. (Başbakan Çiller'e istihbarat raporunu sunacak kadar, Andıçları Pensilvanya'dan servis edecek kadar meraklı olduğu iddialar arasında...)



Gelelim günümüze;



AKP kapatma davasının görüldüğü Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt"ün dinlendiği iddiaları belleklerimizde tazeliğini koruyor.



Ardından CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile eski Bolu Valisi Ali Serindağ arasındaki görüşmenin Vakit Gazetesi"nde tutanak halinde yayınlanması �tele-kulak� şüphelerini artırdı.



CHP, dinlemenin Fetullah Gülen cemaatine yakın emniyet içindeki bir grup tarafından �iktidar� güdümlü yapıldığını ileri sürdü. Olayı, ABD eski Başkanı Richard Nixon"un rakip partiyi dinlettiği Watergate skandalına benzeten CHP, sorumlu olarak iktidar partisi AKP"yi görüyor.



Sav"ı emniyet mi dinledi, emniyetin içindeki Fethullahçılar mı dinledi bilinmez ve de kanıtlanamaz.




Ama bir gerçek var ki, bugün Emniyet istiharatının başında; hakkında sicil amiri vali tarafından "Fethullahçı" diye not düşülen biri oturuyor...




Zübeyir KINDIRA
 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ne bu şimdi . Sav ı aklama operasyonumu . Adam Peygamberime hakaret ediyor üstünü kapatmak için ülkeyi geriyorlar. Yazık bu millete yeter artık üzerinde oyun oynamayın. istanbul depremi , telekulak aymazlığı, mahalle baskıları..


Devletin kurumuna suçlama yazısımı. Sav'ın kendi Saf lıgından hangi tuşa basacağını bilememiş. 44 dakika telefonu açık kalmış ve vakit gaztesi dinlemiş.

İstihabarat yapılıyor diye hükümeti istifaya çağımak Emniyet Teşkilatına çamur atmayı düşünen CeHaPe zihniyeti 5 gün sonra GAP projesine raslayan bi günde yaygara koparıyor.

Bu ülkeyi ne kadar çok seviyorlar. Olmamış birşeyi oldu diye göstermek için çok çaba harcıyorlar. Onun yerine enerjilerini Türkiye için harcasalar ya.

Gerçi niye uğraşsınlar ki babasının (inönü) ülkesi ya ister yapar ister yapmaz.


Merak edenler için Sav'ın Saflığı

Yılın komedisi


GELELİM BUGÜNE:
Önder Sav ile ilgili tartışma başlayınca hemen ortaya şöyle bir iddia atıldı: Emniyet bünyesinde, çok gelişmiş teknik cihazlarla Hükümet için çalışan, bir binanın içindeki konuşmaları dahi uzaktan dinleyebilen, ' Özel Birim' diye anılan bir izleme ekibi vardı. ( Murat Yetkin, Radikal, 29 Mayıs )

Gerçekten var mı böyle bir ekip? Bilmiyorum. Ama olabilir. Peki ama 'Özel Birim'in, Önder Sav ile ne alakası var?
CHP'nin dilekçelerini Anayasa Mahkemesi'ne iletme görevini başarıyla yapan Önder Sav'ın, kızağa çekilmiş bir vali ile yaptığı konuşmayı, 'Özel Birim' gibi uzman bir ekip niye dinlesin?

Hadi dinledi... Hiçbir önemli bilgi içermeyen, dedikodu dahi sayılmayacak, sıradan bir konuşmayı, Hükümet niye medyaya sızdırsın?

O da yapıldı, diyelim. Bu niye, Danıştay üyelerini hedef gösterdiği gerekçesiyle daha geçenlerde ceza alan, " İslamcı ", " dinci " gibi sıfatlarla anılan Vakit gazetesi yoluyla yapılsın?

BİR TAŞLA BİRÇOK KUŞ:
Önce Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt ve eşi aracılığıyla "telekulak" gündeme sokuldu. Ardından " Bizi de dinliyorlar " demeçleriyle atmosfer yaratıldı. Şimdi de Önder Sav'ın sıradan bir konuşması, basına verildi.
Bunu planlayanlar bir taşla birkaç kuş birden vurdu:

1) Olay, Emniyet üzerinden Hükümetin üzerine yıkıldı.
2) Gaf yapan Önder Sav bir anda mazlum oldu.
3) Darbeci zihniyete sorunlar çıkaran 'Özel Birim' karalandı.
4) Yargıtay bildirisiyle gerilen ortam, tam yumuşayacakken tekrar gerildi. Böylece AKP'nin kapatılmasını isteyenlere bir koz daha verildi.
5) Güneydoğu paketi bir anda gündemden düştü.


Operasyonu yapan kliği bir süre sonra öğreneceğiz ama iş işten geçmiş olacak.

Emre Aköz
 
Üst